28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 17 Aralık 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 16 uudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Selman’ın, IŞİD ile savaşmak amacıyla Türkiye dahil 34 ülkenin katılımıyla kurduklarını açıkladığı “Teröre Karşı İslam İttifakı’na” kuşku ve kaygı ile bakmamızı gerektiren çok neden var. Bunların başında, bu işin öncülüğünü Riyad’ın yapıyor olması geliyor. Temel dünya görüşü Vahhabi ideolojisine dayanan bir yönetime sahip olmasını bir yana bırakın, Suudi Arabistan’ın bölgeye demokrasi ve insan hakları getirme gibi bir gündemi yok, yapısı icabı da olması mümkün değil. Riyad’ın asıl amacı İran’ın bölgesel etkinliğini elinden geldiğince azaltmak ve kendi önderliğinde Sünni iktidarların etkisini olabildiğince arttırmak. Suriye’deki asıl amacı da Esad rejiminin yerine, herkesi kucaklayan laik, çoğulcu ve demokratik bir iktidarı getirmek değil. Asıl istediği Şam’ı İran’ın etki alanından kurtarmak. Buna Tahran ile yakın ilişkileri olan Bağdat’ı da ekleyebiliriz. Nitekim, bırakın İran ve Irak’ın “Teröre Karşı İslam İttifakı’na” davet edilmemiş olmalarını, bu ittifaka nüfusu ağırlıklı Şii olan tek bir ülkeye yer verilmiş değil ki, bu son derece manidar. Manidar bir diğer husus ise Selman’ın, bu ittifakın, sadece IŞİD ile değil tüm “terörist” gruplarla savaşacağını söylemesidir. Buna “manidar” diyoruz çünkü şu anda bölgede herkesin “terörist” tanımlaması farklı. Moskova Suriye’deki Türkmenleri nasıl “terörist” ilan ettiyse, Riyad’ın da bu ittifakı “terörist” ilan ettiği Şii gruplara karşı kullanmaya çalışması olasılığı göz ardı edilemez. S Demirtaş’ın rahatsızlığı KP, buzdolabına kaldırdığı çözüm sürecini “Milli Birlik ve Kardeşlik” süreci adıyla hayata geçirmeyi planlıyor. Bu süreç için de HDP, İmralı ve Kandil’in dışında yeni muhatap arayışında. AKP’nin aşiretler, dini kanaat önderleri, korucu aileleri, sivil toplum örgütleri ve küçük Kürt partilerini muhatap almayı planladığı biliniyor. Yeni muhatapları yeteri kadar güçlü olmadığı için HDP’deki konferans ve kongre süreciyle yaşanan tartışmalardan yararlanarak “alanını” güçlendirmeyi amaçladığı gelen haberler arasında. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın geçen hafta dile getirdiği, “Bizim parti içerisinde Erdoğan sevdalısı bir damar her zaman vardı. Bunlar gizli Erdoğancılardı aslında. Bizden çok Erdoğan’ı sevip sayarak, AKP ile ilişki kurarak AKP’ye neredeyse yalakalık yaparak sorunun çözüleceğine inanıyordu bu tipler” sözleri parti içinde hayli tartışma yaratmıştı. Hatta bazı eski milletvekilleri, “İçimizdeki bu gizli Erdoğancılar kimse açıkla” çağrısı yapmışlardı Demirtaş’a. Sonunda Demirtaş’ın kastettiği kişinin eski Hakkâri milletvekili Adil Zozani olduğu anlaşıldı. Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerini uzun süredir eleştiren Zozani, geçen ay bir “yandaş gazete”ye yaptığı açıklamada, parlamenter sistemin yıllardır Türkiye’ye dayatıldığını söyleyerek, “Üstelik bu sistem doğru düzgün işlemiyor. AK Parti’nin ‘başkanlık sistemi’ teklifinin önemsenip tartışılması ve herkesin bu süCan Dündar ve Erdem Gül rece katkı vermesinde üç haftadır cezaevinde yarar var” demişti. HDP kulislerine göre, Zozani’ye verdiği yanıt üzerinden tartışmanın bu noktaya çekilmesine “zemin olan” kişilerden rahatsız Demirtaş. Yakın çevresine, “Zozani bu demeci verdiğinde ve günlerce beni hedefe koyan saldırılara karşı partimizde herhangi bir rahatsızlık oluşmaması ve Zozani’ye gereken cevabın partiden verilmemiş olması, bu cevabı yine benim vermek zorunda kalmam doğru olmamıştır elbet. Eski vekillerimiz dahil bütün yöneticilerimiz benim arkamda durarak elbette bu slogan ve karar doğruydu, eşbaşkanımız bu şekilde konuşan eski vekillere dair haklı bir eleştiri yapmıştır, diyemiyorsa başka bir yerde eksik ve yanlış içindeyiz” diyor. Görünen o ki Demirtaş, Zozani’ye tepki gösterilmesi yerine kendisini hedefe koyan demeç ve açıklamalardan, “bir kez daha kendisini linç ortamında sahiplenmekten kaçınan tutumdan” oldukça rahatsız. Ancak Demirtaş’ın Zozani’yi eleştiren sözlerinin arkasında AKP’nin başlatacağı başkanlık önermesini de içeren yeni süreci kabul etme eğiliminde olan Kürt siyasi hareketindeki bazı aktörlere şimdiden “ayar verme” olduğu HDP kulislerinde konuşuluyor. AKP’nin daha önce de HDP’yi karıştırmak ve dizayn etmek istediğini ancak her defasında başarısız olduğunu söyleyen bazı HDP’liler, yine aynı senaryonun hayata geçirilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor. Özellikle bazı kentlerde dini kanaat önderleri aracılığıyla “HDP Kürtleri temsil etmiyor, Alevilerin partisi oldu” söyleminin yayıldığı anlatılıyor. Bu tartışmalar sonucu mudur bilinmez ama DBP, HDP kurulurken kapattığı İstanbul, İzmir, Ankara gibi illerdeki il başkanlıklarını yeniden açmaya hazırlanıyor. Bu tartışmaların AKP’nin ekmeğine yağ sürdüğüne dikkat çeken kimi HDP’liler ise bugün yaşanan adı konulmamış iç savaş ortamının da göz önüne alınarak tartışmaların bir an önce sonlandırılmasını istiyor. Ankara Riyad’ın tuzağına düşmemeli Sonuç olarak bir “İslam İttifakı” olarak tanımlansa da Suudi Arabistan’ın kurduğu bu oluşuma bir “Sünni İttifakı” demek daha doğru olur. Hal böyle olunca Türkiye’nin bu ittifaka katılma konusunda, Başbakan Davutoğlu’nun sözlerinde de yansımasını bulan, hevesini anlamak mümkün değil. Gerçek bölgesel niyetleri konusunda dünyada hâlâ kuşkular bulunsa da Ankara, en azından söylem bazında, bölgenin mazlum halklarına demokrasi ve insan hakları getirme amacını güttüğünü iddia ediyor. Demokrasi ile yakından uzaktan ilgisi olmayan bir ülke tarafından mezhepsel amaçlarla kurulan bir ittifakta yer alarak, bölgedeki tehlikeli bölünmüşlüğün daha da derinleşmesine katkıda bulunmanın, Türkiye’nin bölge için arzuladığını iddia ettiği de A mokratik emellerine nasıl hizmet edeceği belli değil. Varabileceğimiz tek sonuç, AKP iktidarının da aslında Ortadoğu’da demokrasi falan değil, Sünni egemenliğini hâkim kılma peşinde olduğu savıdır. AKP iktidarı böylece Ortadoğu genelinde yaptığı vahim hatalara bir yenisini ekleyerek, Türkiye içinde de huzursuzluk yaratma potansiyeline sahip bir adım daha atmış oluyor. Üstelik bunu ne Meclis’te, ne de toplumda tartışılmasına izin vermeden, kamuoyunun dikkatinden kaçırırcasına, ülkeye yeni bir oldubitti dayatma şekilde yapıyor. Burada “ABD, Avrupa hatta Rusya bile bu ittifaka onay veriyorlar” argümanına sarılmak da meseleyi saptırmak olur. Bu ülkelerin konuyla ilgili açıklamalarına dikkatlice bakılacak olursa, “Teröre Karşı İslam İttifakı’na” verdikleri onay, bazı kuşkularla bezenmiş olan şartlı bir onaydır. Sonuçta, söz konusu ittifakın “mezhepsel kompozisyonu” onların gözünden de kaçmış değil. Fakat Suudi Arabistan önderliğindeki Müslüman ülkeler IŞİD ile savaşmak üzere Suriye ve Irak’a asker göndermeyi kabul ediyorlarsa, kendilerini asker göndermekten kurtaracağı için, buna hayır demeyeceklerdir. Suudi Arabistan da bunu bildiği için Batı’nın “IŞİD korkusunu” kendi bölgesel emelleri için kullanmaya çalışıyor. Türkiye, Yemen’deki askeri müdahalesini yüzüne gözüne bulaştırarak beceriksizliğini zaten kanıtlamış olan Riyad’ın bu tuzağına düşmemeli… KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Kılavuzumuz karga mı olsun? ocuklar, köyün sokaklarında koşuşmaya, bağırışmaya başladılar: Ağanın kafasına kuş sıçtı! Kuşlar sıçtı kafasına Ağanın! Ağa çok sinirliydi. Karısı, “Ne oldu” dedi. Ağa cevap vermedi, kadını itti, alet dolabını kırarcasına açtı, arandı arandı, buldu: Sapan oradaydı. Masanın üstündeki ekmeği de kapıp evden çıktı, cevizliğe doğru yürüdü. Cevizlikte ekmekleri ufaladı, yere serpti. Gitti bir ağacın ardına çömeldi. Yarım saat sonra kocaman bir karga azmanı geldi, gökte birkaç tur attı, sonra hava meydanına inecek bir uçak gibi ön takımlarını karnına çekti, alçalmaya başladı. Ağa bu uçağı andıran kargayı görünce dikildi, sapanına iri bir çakıl taşı yerleştirdi, lastiği var gücüyle gerdi, bıraktı: Tam isabet! Kocaman yaratık düştü, Ağa’nın iki metre ötesinde bir düzlüğe çakıldı; henüz ölmemişti, kıpırdıyordu. Ağa sopasını kaldırdı, indirdi: Kuş hareketsiz kaldı. Ağa soluğu kahvede aldı. Çay içenler dönüp baktılar, “Ağa, çocuklar ne diyorlarmış sana?” “Ne yapmış o kuş Ağamızın başına?” Ağa kuşun yamulmuş cesedini ortaya fırlattı. Bu başa devlet kuşu konar, öyle uyuz kuşlar değil! Ağanın reytingi hemen katmerlendi. Ona çay üstüne çay ısmarladılar. Vurup düşürdüğü koca kuşun haberi eve kendinden önce varmıştı. Konu komşu tebrike geldiler, “Vur vur inlesin!” dediler. Ertesi gün köyde sabah oldu ama güneş bir türlü doğamadı; köylüler, binlerce, belki yüz binlerce kuşun yürek tırmalayıcı seslerle çığırıp köyün semalarında tavaf ettiklerini gördüler. Ne oluyor? Alfred Hitchcock’un kuş filminin yerlisi mi çevriliyor? Tufan mı başladı Hazreti Nuh? Kuşlar birden evlerin pencerelerine çarpmaya, bacalardan, açık kapılardan içeri dalıp insanları gagalamaya başladılar. Yarım saat sonra en az on ağır yaralı vardı. Tümü isabet almıştı. Ağa o kuşu vurmayacaktı! Gitsin özür dilesin. Ağa, kargalardan özür dilerse karizmasının çizileceğini, çocukların yine sokaklara dökülüp olmadık sloganlar atacaklarını biliyordu. Ayak işlerine bakan Bücür Hamdi’ye “Senden iyi bostan korkuluğu olmaz” dedi, “Git köyün girişinde kollarını açıp öyle dur.” Kargalar Bücür’den korkmadılar, köye yeniden it dalaşı yapmaya başladılar. Köylünün evi, tarlasındaki meyvesi, sebzesi mahvolmuş, iç pazarda, dış pazarda satacak malı kalmamıştı. Halk kapısına dayanınca ağa artık kaçamadı ve af dilemeye koyuldu: “İşi tırmandırmak istemiyorum karga” dedi, “Sana haksızlık ettik: Bugüne kadar bize kılavuzluk edip yoruldun. Bundan böyle git, gül bahçelerinde dinlen. Yasaların en anasına bir madde katacak ve kılavuzluğunu ben yükleneceğim. Herkes görecek: Tüm yetkileri üstlenen bir kılavuz olduğumda ben, seni asla aratmayacağım!” Ç ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Barışı toplattılar CANAN COŞKUN Kitapları toplatılan Hasan Cemal ve Tuğçe Tatari: Karanlık bir kapı açıldı 17 ARALIK 2015 SAYI: 32943 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. aziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi ile Gaziantep 3. Sulh Ceza Hâkimliği 11 Ekim’de gerçekleştirilen bir operasyon kapsamında hakkında yakalama kararı veriDarbe üstüne darbe len kişilerin üst araması sırasın“Bu yüzden çok gazeteci yargıda el koyulan, gazeteciler Hasan landı, hapse atıldı, işinCemal’in “Delila Bir Genç den oldu. Benim kaygım Kadın Gerillanın Dağ şimdi o açıdan da böyGünlükleri” ve “Çözüm le bir kapının açılmakta Sürecinde Kürdistan Günolduğu. Gazetecilik, ifalükleri” kitapları ile Tuğçe de özgürlüğü zaten Can Tatari’nin “Anneanne Ben Dündar, Erdem Gül örneAslında Diyarbakır’da Değinde gördüğümüz gibi ğildim” kitabının da araölümcül darbeler alıyor. Hasan Cemal larında olduğu çok sayıŞimdi Kürt sorunuyla teda kitap için toplatma kararı ver rörle mücadele gerekçesi bahamişti. Karar ile ilgili gazeteminesi öne sürülerek sansür mekaze konuşan gazeteci Hasan Cenizması devreye sokuluyor. Zaten mal böyle kararlara 90’lı yıllarifade özgürlüğünün darbe üstüda rastlandığına dikkat çekerek ne darbe yediği, gazeteciliğin esir “90’larda Genelkurmay’da topalınmaya çalışıldığı, hapishanelantılar yapılırdı. Gazete patronlerde 32 gazetecinin bulunduğu ları ve genel yayın yönetmenleri bir dönemde Kürt sorunu ile ilgili Genelkurmay’a çağrılır, Kürt sogerçeklerin üzerine şal örtülmesi runuyla, PKK ile ilgili haber nasıl Türkiye’yi daha beter karanlığa yapılmalı, yorum nasıl yapılmaçekecek ve barış yolunu daha belı diye ince kalın ayarlar çekilirdi ter tıkayacaktır diye kaygılanıyorum.” l İSTANBUL medyaya” dedi. G O dönemlerde Kürt sorunu tartışması, PKK ile ilgili haberlerin verilmesi, Bekaa’ya gidilip Abdullah Öcalan ile röportajın yasak olduğuna, bunların hapislik konular olduğuna vurgu yapan Cemal şu ifadeleri kullandı: KİTAP DAVUTOĞLU VE AKDOĞAN’DA DA VAR nın düşman bir dil yerine barış dili ile yazıldığını anlatmanın bile ayıp olduğunu vurgulayan Tatari, “Bir kitabın niyetine bakılmaz. Bir kitap hiçbir hükümetin veya devletin siyasi görüşü, ideolojik yapısı veya yeni belirlediği duruşuna göre tartılamaz. Bir kitabı değerlendirebilmek siyasetçilerin veya savcıların işi olamaz. Bu sadece utanç duyulması gereken bir hamle daha. Nicelerini gördük, görüyoruz ve maalesef görmeye de devam edeceğiz Tuğçe Tatari belli ki. Bu kararın alım aşamasında rol oynamış herkesin de kendinden utanması gerekir bana göre” dedi. Tatari, kitabının 21 bin adet sattığını söyleyerek “Tüm siyasi partilerden en az 4’er kişiye imzalanarak gönderilmiş, buna meselenin muhatapları olduğu gerekçesiyle şüphesiz Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç ve Yalçın Akdoğan gibi isimlere de gönderilmiş bir kitaptan söz ediyoruz. Karara itiraz ettik. azeteci Tuğçe Tatari kitabının G barışa katkı sağlayacak niyette bir kitap olduğunu belirtti. Kitabı ÜNİVERSİTEYE AZİZ NESİN BELGESELİ TEPKİSİ anakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal ve Düşünsel Araştırmalar Topluluğu’nca Troia Kültür Merkezi’nde gösterimi yapılmak istenen “Akıntıya Karşı Aziz Nesin” belgeseline üniversite, uygun görülmediği gerekçesiyle izin vermedi. Komünist Gençlik üyesi 20 öğrenci, dün Öğrenci Sosyal Etkinlik Ç İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.42 05.25 05.45 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.16 12.07 14.23 06.57 11.51 14.11 07.15 12.14 14.39 Akşam 16.46 16.34 17.01 Yatsı 18.1 2 17.59 18.24 Öğrenciler “Her türlü gerici saldırıya karşı aynı Aziz Nesin gibi karşı duracağız” dedi. Merkezi’nde belgeselin gösteriminin engellenmesini protesto etti. Öğrencilerden Dilara Dağlıgil, belgeselin keyfi ber şekilde engellendiğini belirterek, “Aziz Nesin; tüm varlığını özgür ve bilimsel düşünen, üreten, okuyan çocuklara miras bırakmıştır. Reddettikleri bu mirasın ta kendisidir. Kabul etmedikleri laik Türkiye’dir” dedi. l DHA ŞANS TOPU 03, 13, 18, 21, 26 + 14 5+1 BİLEN: 675 bin 41 TL (Devir) 5 bilen: 2 bin 411’er TL 4+1 bilen: 334.30’ar TL 4 bilen: 26.30’ar TL 3+1 bilen:21.10’ar TL 3 bilen: 3.50’şer TL 2+1 bilen: 6.35’er TL 1+1 bilen: 3.75’er TL C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle