23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2013 PAZARTESİ Sultangazi İlçe Eğitim Müdürlüğü sürücü kurslarından 2 yıl makbuzsuz para toplamış Kursla saadet zinciri SAYIŞTAY’IN AOÇ RAPORU AYKUT KÜÇÜKKAYA RTE Tepetaklak Olur mu? Evet, gelin bugün şu mahut Başkanlık Anayasası’nın diyelim ki referanduma götürülmesi durumunda neler olabilir üzerine kafa yoralım. Zaten okurlar da bunu merak edip soruyorlar... Ben de kendime soruyorum... Bugün sesli konuşacağız... RTE, siyasal hayatının en zor sürecine kendini sokuyor... Zorluğun iki ana damarı var... İlki, RTE’ye diktatoryal yetkiler verecek anayasa için Abdullah Öcalan ile ittifaka giriyor olması... Bu başlı başına bir cinnet halidir! Görülmemiş bir gözü karalıktır. İkincisi de buna bağlı olarak, referandumdan milletten evet oyunu koparıp alabileceğini sanmasıdır. Bu da kendine görülmemiş bir güvenin dışavurumu. RTE her gün konuşuyor, Kürt meselesini çözeceğiz, neye mal olursa olsun diyor. Herkes elini taşın altına soksun diyor... Tabii dikta anayasasından hiç bahsetmiyor! Bunu parti ve bakan propagandacılarına bırakmış! Onlar da her gün maşallah milletin kafasını ütüleme işindeler... Peki RTE’nin bu gözü karalığı beklentilerini gerçekleştirebilir mi? Yani dikta anayasasını millete kabul ettirebilir mi? ??? Hemen yanıt vereyim: Durumu RTE için hiç de iç açıcı görmüyorum... Bu sürecin altından kalkamaz... Referandumdan anayasasına evet çıkmasını zor görüyorum, ayrıca, bir de 2014 Ağustosu’nda başkanlık seçimi yarışına da katılacak... Burada da, yüzde 50’yi aşamama olasılığı var. O takdirde, RTE, dünya atmosferine girerek yanan göktaşlarına veya kayan yıldızlara benzer... Tepetaklak... Şimdi bunları biraz gerekçelendirelim... “Kürt meselesi çözülsün de ne olursa olsun... İster dikta olsun ülkede, ister ülke ikiye bölünsün...” Bu görüşün milletten onay alacağına inanan varsa bilemem. MetroPoll ki RTE’ye yakın bir araştırma şirketidir... İstanbul’da yaptığı araştırmaya göre, AKP’li seçmenin sadece 32.3’ü RTE’nin Öcalan ile görüşmesine onay veriyor. İstanbullu genel seçmenin ise yüzde 25’i... Yüzde 56.1’i bu görüşmeleri doğru bulmadığını açıklıyor. Bunlar sadece “görüşme” ile ilgili... Ankette görüşmelerin içeriği hiç sorulmuyor... Türk kavramının dikta anayasasından çıkarılması gibi bir soru bile sorulmamış henüz. RTE’ye öngörülen anayasal haklar ise gündemde bile değil... Daha işin başında, seçmenden koca bir ret yiyor RTE.. RTEÖcalan ittifakıyla bir referanduma gidilecek olmasının, ülke için tam bir bölünme yaratacağı hesap edilirse, bir bölünme, üstelik bir dikta anayasasının kabul göreceğini beklemek çok fazla iyimserlik ve bu milleti çok fazla küçümsemek olur. “Ekonomi daha da kötülerse AKP iktidarı gider”in yerini şimdi, daha gerçekçi bir oylama alacak bence... Ulusal konular, hele hele RTE’nin gündeme getirdiği bu boyutuyla, genellikle ülkenin ve milletin varlıkyokluk meselesine dönebilir... Tabii, ortada ciddi bir muhalefetin örgütlenmesi de gerekir. CHP bitirsin artık AKP gündemine şu veya bu şekilde ortak veya destek olmayı... CHP’nin AKP gündemi ile ne ilgisi var allahaşkına! Kendiniz olun! Şüphesiz, eğer ciddi bir şekilde dikta anayasası referanduma sunulursa, bu süreçte, tıpkı 2011 seçimleri öncesi olduğu gibi, bin bir siyasal çirkefliğin piyasaya sürülmesi de beklenmelidir. Amaca ulaşmakta her şey mubahtır, iktidar ve hempalarının ilkesidir. İlkesizliğin ilkesi! “İktidarın seçeneği yok ki” lafı ve propagandası da çok daha fazla işlenecektir... Sözde kanaat önderleri konuşturulmaya başlandı bile! (Bkz. tarihçi M. Tuncay) Millete güvenelim derim. Muhalefet, hem bölünme hem dikta anayasasına hayır demeyi şimdiden örgütlemeye başlamalı. Etnik temelde dayatılan çözüm, çözüm olmayacaktır. RTE ve ekibinin Kürt meselesinin çözümünde samimi olmadığı açıktır. Samimi olsaydı, Kürt meselesi çözümünü, dikta anayasasına bağlamazdı... Yeni bir anayasa ve Kürt meselesi çözümünü ayrı tutardı... Ama o ortaya attığı taşla, aslında kendi kuşunu vurmak istiyor... ??? Tabii, ortada olan başka bir seçenek de, RTE’nin, bu işi kıvıramayacağını görüp, Öcalan ile pazarlığı yokuşa sürmesi, bir anlaşma olmaması ve dikta anayasından ve referandumdan kaçmasıdır... Bütün bunlar iki üç ay içinde daha netleşir... ‘Ağaçlar yok Ankara toz altında’ FIRAT KOZOK ANKARA Atatürk’ün miras bıraktığı 1937’den bu güne yüzde 40’ı “yağmalanan” Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili Sayıştay raporunda “Bağış mektubunda arazinin yeşillendirilerek korunması ve geliştirilmesi temel amaç olmasına rağmen, zaman içinde çok değerlenen boş arazilere talep ve tecavüzlerin artmasına engel olunamamıştır” denildi. Raporda ayrıca çiftlik arazilerinin de içinde bulunduğu doğubatı yönüne uzanan alanın Ankara’nın rüzgâr koridoru olduğu, arazinin ağaçtan arındırılması nedeniyle oluşan toz bulutunun kenti kapladığına işaret edildi. Kuruluş yasasında çiftliğin arazi ve arsalarının bağış mektubundaki amaçlar dışında kullanımına yönelik tasarrufları önleyici hükümlerin yer almadığı belirtilen raporda, bunun yarattığı sıkıntı “Bu nedenle müdürlük tarafından kiraya verilen arazi ve arsalar üzerinde kiracılar tarafından çeşitli tesisler yapılması ile bu taşınmazların kullanım biçiminin adeta mülkiyet hakkına dönüşmesine neden olmuştur” diye anlatıldı. Raporda şu ifadelere yer verildi: “Geçen zaman içinde meydana gelen arazi kayıpları sebebiyle geriye kalan çiftlik arazileri parçalı bir yapı arz etmekte olup işletilmesi çok zor bir hal almıştır. AOÇ arazilerinin yerleşim yerlerinin ortasında kalması sebebiyle uygulanmakta olan tarım şeklinin de kent içi tarım tekniğine dönüştürülmesi zorunlu görülmektedir.” Dünyanın gelişmiş metropollerinde yer alan açık ve yeşil alanlarda toprağın işlenerek tarımsal üretim yapılmadığı anımsatılan raporda, şunlar kaydedildi: “Bitkisel üretim için kullanılan toprağın en az iki ya da üç defa sürülmesi zorunlu görülmektedir. Bu durum toprağın yapısını çok incelterek rüzgâr erozyonuna karşı mukavemetini azaltmaktadır. AOÇ arazilerinin de içinde bulunduğu doğubatı yönünde uzanan açık ve yeşil alanlar aksı, Ankara’nın rüzgâr koridorudur. Meydana gelen hâkim rüzgârlar işlenerek incelmiş hale gelen toprakları havaya kaldırarak yerleşim yerleri üzerinde toz bulutu oluşturmaktadır. Ankara’nın cadde ve sokaklarındaki toz ve çamur oluşumu, evlerin balkonlarında ve çatılarda oluşan önlenemeyen tozlu yapı kent çevresindeki açık alanların sürülerek erozyona hazır hale getirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumun önlenebilmesi için, kent içi açık alanlarda tarım ormancılığına geçilmesi zorunlu görülmektedir. AOÇ yönetiminin de çalışmalarına hız verdiği ve 2011 itibarıyla 23 bin dekar alanın ağaçlandırıldığı gözlenmektedir. İnsan sağlığı ve modern şehircilik için ağaçlandırma çalışmalarına, mevcut alanların bakımı ile yeni alanların katılmasının sağlanması önerilir.” Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) denetçileri tarafından İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’ne sunulan soruşturma raporu Sultangazi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde saadet zinciri kurulduğunu ortaya koydu. “Motorlu Taşıt Sürücü Kursları’ndan sertifika alan her kursiyerden 2 TL alındığı, bu paranın İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün sekreterine teslim edildiği, para karşılığında makbuz verilmediği” gibi bir dizi iddiayı inceleyen eğitim denetçileri ilçedeki sürücü kursu sahiplerinin ifadesine başvurdu. Sürücü kurslarının sahipleri ifadelerinde, “2008 yılından 2010 yılının sonuna kadar makbuz almadan gönüllü bağışta bulunduklarını”; soruşturma duyumları alınınca ödeme yapmayı sona erdirdiklerini kabul ettiler. Raporda İlçe Milli Eğitim Müdürü Yaşar Demir’in “yöneticilik görevinden alınarak branşına uygun bir okula öğretmen olarak atanması” teklif edildi. Kararı uygulayacak olan mülki amir Sultangazi Kaymakamı Yusuf Ziya Çelikkaya, Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yönelttiğimiz, “Bu işlem bugüne kadar neden uygulanmamıştır?” sorumuza yanıt verilmeyeceğini bildirdi. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’ne sunulan soruşturma raporunun sonuç bölümünde, “İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde onaysız personel çalıştırdığı, hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğu; Yaşar Demir’in İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yö ‘SORUŞTURMA DUYULUNCA ÖDEMEYİ DURDURDUK’ Özel Göktaş MTSK (Bünyamin Göktaş’ın ifadesi): İlçe Milli Eğitim yeni kurulduğundan İlçe Milli Eğitim Müdürümüz ilçedeki sürücü kurslarının müdürleriyle bir toplantı düzenledi. Toplantı bitip İlçe Milli Eğitim Müdürü toplantıyı terk ettikten sonra çoğunluğu kurucu olan katılımcılar kendi aramızda yeni kurulan ilçe Milli Eğitim’e katkı olsun diye sertikifa başına 2 TL ödenmesini kararlaştırdık. İki yıla yakın bir süre bu parayı ödedik. 2010 yılı sonlarına doğru bu konu şikâyet konusu olunca ödemeyi bıraktık. Ödediğimiz bu para ile ilgili, herhangi bir makbuz verilmiyordu. O toplantıda bazı sürücü kursları itiraz etti. Bu parayı vermeyeceğini ifade ettiler. Özel Arena MTSK (İsa Satılmış’ın ifadesi): Kendi rızamızla İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne sertifika döneminde bir miktar maddi katkıda bulunuyorduk. Karşılığında herhangi bir makbuz almadım. Bu bağışı gönüllü olarak yaptık. Özel Beşyüzevler Sultan Çiftliği MTSK (Fatih Arslan’ın ifadesi): İlçe Milli Eğitim’e kurulduğu 2008’den itibaren yaklaşık iki yıl boyunca, her sertifika başına 2 TL ödedik. Bu parayı 2010’un sonuna kadar ödedik. Bununla ilgili soruşturma duyumları alındı ve bu tarihten sonra ödeme yapılmadı. Bu parayı hizmetlimiz götürüp müdürün sekreterine veriyordu. Herhangi bir makbuz verilmedi. Özel Neptün MTSK (Kenan Gönüllü’nün ifadesi): Bu parayı müdürün sekreterine ödedik. Güven duyduğumuz için herhangi bir makbuz almadık. İstismar edildiğini de düşünmüyorum. Özel Bilimsel Yön MTSK (Selçuk Kaya’nın ifadesi): Bu parayı gönüllü ödedik. Ödediğimiz para karşılığında bağış makbuzu almadım. Özel Yeni Özde MTSK (Özgür Biçer): Bu parayı kurumumda çalışan elemanlarım aracılığı ile ilçeye gönderiyordum. Kime ödediklerini bilmiyorum. Karşılığında makbuz almadım. neticilik görevinin, üzerinden alınarak il içinde durumuna uygun bir göreve atanmasının uygun olacağı” ifadesine yer veriliyor. MEB Rehberlik ve Denetim Başkanı Hüseyin Acır’ın, MEB adına imzasını taşıyan Nisan 2012 tarihli resmi belgede, “Milli Eğitim Denetçileri tarafından düzenlenen 25/11/2011 tarih ve 9006/102,56,71 sayılı soruşturma ra Demir’in dosyası kabarık porunda İstanbul Sultangazi İlçe Milli Eğitim Müdürü (halen İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Vekili) Yaşar Demir hakkında Disiplin Yönünden (5) adet 1/30 oranında aylıktan kesme cezası teklifi, idari yönden ise işlediği fiillerin niteliği ve ağırlığı itibarıyla kamu yararı ve hizmetin gereği ilkeleri uyarınca üzerindeki yöneticilik görevinin alınarak branşına uygun bir okula öğretmen olarak atanması teklifi getirilmiştir” deniliyor. OĞUL BİTLİS: AİHM’YE GİTMEM MEMURLAR İŞ BIRAKIYOR Bakanlıklarda hayat duracak MUSTAFA ÇAKIR ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in dosyasında zamanaşımı süresi doldu. Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, AİHM’ye gitmeyi düşünmediğini belirterek “Ben inanıyorum, Türk halkı bunun hesabını soracaktır” dedi. Eskişehir Nasrettin Hoca Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Eşref Bitlis’i Anma” etkinliğine avukat Nusret Senem ile katılan Tarık Bitlis, babasının ölümüne neden olan uçağın düşmesiyle ilgili soruşturmanın zamanaşımına uğradığını söyledi. Olayın aydınlatılmadığını ifade eden Tarık Bitlis, “Bugün 20. yılı doldu. Davanın hukuki yönü bitti. Ama Türk halkı, Türk kamuoyu bu davanın takipçisi olacaktır. Tek güvencem bu. AİHM veya benzer yerlere gitmeyeceğim. Çünkü bugüne kadar geldiğimiz noktada 20 senedir birtakım kurumsal yapılar bu konuda suskun kaldığı sürece zaten bir şey olmayacaktır.” Avukat Senem de Bitlis’e yapılan suikastın, aslında Türk ordusuna yapılan, bugün de süren karalama kampanyalarının başlangıcı olduğunu belirtti. Senem “Komutanımız yaşasaydı aynı davada yargılanıyor olacaktık” dedi. ‘Çiçekle karşılanmak güzel’ ÇORUM (Cumhuriyet) Karadeniz turuna Çorum’dan başlayan BDP’li vekiller Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü ile EMEP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Levent Tezel ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) eşbaşkanı Fatma Gök, Çorum Valisi Sabri Başköy’ü ziyaret etti. Görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan Kürkçü, “Çok güzel başladı gezi. Çiçeklerle karşılanmak güzeldi. Epeydir çiçekle karşınlanmıyorduk. Biber gazı etkisi uzun sürdü. Şimdi çiçek etkisini deneyeceğiz hep beraber” dedi. BDP’liler daha daha sonra da yürüyerek EMEP il binasına gitti. Hacı Bektaş Veli Anadolu Vakfı’nda öğle yemeği yiyen ve basın açıklaması yapan milletvekilleri, konuşmalarını duvarda asılı duran Hz. Ali ve Atatürk fotoğraflarının altında yaptı. Yemek yenilen salonda birinin altında ‘Atam İzindeyiz’ yazısının yer aldığı toplam 3 Atatürk fotoğrafının bulunması dikkat çekti. Uzun bir gezinin başlangıcını Çorum’dan yaptıklarını kaydenen Ertuğrul Kürkçü, “Bu kadar şefkatli ve sempatik başlamasından çok mutlu olduk. Böyle başlarsa böyle de gideceğini umuyoruz. Ummak da istiyoruz. Mesajımızı iletmek ve insanları dinlemek istiyoruz” dedi. Kürkçü, “Anayasa çalışmalarında BDP’nin olmazsa olmazı nedir” sorusuna, “Bizim için önemli olan demokratik bir cumhuriyet ve demokratik bir özerkliktir” yanıtını verdi. Bir tarafta barış süreci devam ederken, bir tarafta da KCK’ye operasyonların yapılması konusunda ne düşündükleri sorusuna ise Kürkçü’nün “Ayıp oluyor” demesi gülüşmelere neden oldu. Fakültede profesör olarak 2 yılı doldurmadan hastanelere yönetici oldular ANKARA Adalet, İçişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Maliye Bakanlığı’na bağlı birimlerde çalışan memurlar, 27 Şubat’ta iş bırakma eylemi yapacak. Türk BüroSen iş bırakma gerekçelerini, “fazla mesai ücretlerinin kaldırılması, güvencesiz çalışma, ücret adaletsizliği, özelleştirme ve taşeronlaştırma, 4B, 4C uygulamaları, ek ödemelerin emekliliğe dahil edilmemesi, uluslararası normlarda toplusözleşme ve grev hakkı, vergi adaletsizliği, hükümet ve bürokrasideki sendikal ayrımcılık, kamudaki kadrolaşma” şeklinde sıraladı. Türk BüroSen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş hazırladıkları raporu da AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’a sundu. Raporda, Adalet Bakanlığı çalışanlarının sorunları şöyle sıralandı: “Ek ödeme vb. tüm ücretler emekli keseneğine tabi tutulsun. Adalet hizmetleri sınıfı oluşturulsun. Ulaşım bedeli tekrar tahsis edilsin. Yargı hizmetleri tazminatı verilsin.” Kamuya kıyak atama İKLİM ÖNGEL ANKARA Sağlık Bakanlığı’nın Kamu Hastane Birlikleri’nin kurulmasının ardından kamu hastanelerine profesör unvanıyla atanan 11 kişinin, atama için gerekli olan tıp fakültesinde 2 yıllık hizmet süresini doldurmadığı ortaya çıktı. Bu çerçevede Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Prof. Dr. Nurullah Zengin Ankara Numune Hastanesi’ne, Prof. Dr. Mustafa Ertek, Ankara Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi’ne yönetici oldu. Aynı üniversiteden Prof. Dr. Murat ? Yasaya göre; profesörlük unvanını alıp ataması yapılanlar, 2 yıl fiili hizmet sürelerini doldurmadan profesörlük unvanını üniversite dışında kullanamıyor. Ancak bu kural, çeşitli üniversitelerden 11 “şanslı” isim için delindi. metler Başkanı ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fazlı Erdoğan Erzurum İl Genel Sekreteri olarak atanan isimlerden. Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Bayazıt İlhan, profesör unvanıyla atananların maaşlarının 18 bin TL’ye dayandığını belirterek, “Kadroları taşra üniversitelerinde olan bu insanlar, kamuda üst düzey göreve getirilip, çok yüksek maaş alıyor. Erzincan’da profesör olduysan, oraya hizmet etmek zorundasın. Unvan böyle suiistimal edilemez” dedi. Alper, Yıldırım Beyazıt Dışkapı Hastanesi’nin yeni başhekimi olurken, Prof. Dr. Sedat Altun da İstanbul Yedikule Göğüs Cerrahisi ve Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne başhekim olarak atandı. Prof. Dr. Ramazan Çetinkaya da Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yönetici oldu. Ayrıca; Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Öner Odabaşı Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başhekim, Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Osman Kürşat Arıkan Adana Numune Hastanesi’ne başhekim, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başhekim, Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Metin Esen İstanbul Güney İl Sekreterliği Tıbbi Hiz ‘Suiistimal ediliyor’ Fotoğraf: AA GAZİ NOGAY ‘Arazi kelleştirildi’ Eşref Bitlis davasında zamanaşımı CHP’den Sivas yöre derneklerine ziyaret CHP İstanbul milletvekileri Aykut Erdoğdu, Haluk Eyidoğan, CHP Beyoğlu İlçe Başkanı İnan Güney ve partililer önceki gün Okmeydanı’ndaki Pir Hüseyin, Üzeyir, Düğer ve Bayıraltı olmak üzere bir çok yöre derneğini ziyaret etti. CHP’liler burada yurttaşların sorunlarını dinledi. Eyidoğan, bölgenin kentsel dönüşüm alanı içerisinde olduğunu ve bir oldubittiye getirilerek yurttaşların mağdur edildiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle