Katalog

SAYFA 10 HABERLER CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ Kanlı Pazar’ın 44. yıldönümü İstanbul Haber Servisi Amerikan 6. Filosu’nun 16 Şubat 1969’da İstanbul’a demirlemesinin protesto edildiği mitinge katılan Duran Erdoğan ve Turgut Aytaç’ın öldürüldüğü ve yaklaşık 200 kişinin de yaralandığı Kanlı Pazar’ın bugün 44. yıldönümü. Beyazıt Meydanı’ndan Taksim’e kadar gerçekleştirilen “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü”ne katılan binlerce kişiye yönelik organize saldırı için Milli Türk Talebe Birliği’nde (MTTB) toplantılar düzenlendiği, sağcı militanlara kamyonlarla sopalar dağıtıldığı yıllar sonra ortaya çıktı. 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, tüm ilerici güçleri çok geç olmadan gerici faşizmine karşı seferber olmaya çağırdı. Olayın, ertesi gün Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “İşte cihat çağrılarının sonu: Kanlı Pazar. Taksim savaş alanına döndü” başlığıyla verildiğini belirten Targan, ABD güdümlü gerici örgütlerin Taksim Gezisi’nde mevzilenerek işlediği cinayeti el altından kışkırtıp kollayan iktidarın, olaya seyirci kalmakla yetinmediğini, mitingi komünist tertibi sayarak suçluları gizlediğini, cinayeti örtbas ettiğini anlattı. İrticanın 44 yıl önce yaşanan Kanlı Pazar’da görevli militanlarının, özellikle faşist 12 Eylül cuntası eliyle yıllarca beslenerek palazlandığını, adım adım iktidara taşındığını vurguladı. Targan: Gerici faşizmine karşı seferber olunmalı GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada Bizim koğuşun hakkı salı günleri 16.0016.45 arası. Öteki günlerde 5 adıma 14 adımlık havalandırma boşluğunda spor yaptıktan sonra, salı günü halı sahada koşmanın tadı ODTÜ ormanında koşmak gibi bir şey. Tam koşuya kendimi kaptırmışken durduran görevliye, “Hayırdır, nedir bu kadar acil olan” diye sormaya kalmadan kâğıdı görünce anladım. Aylık olağan tutukluluk inceleme kararının olağan sonucu. 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararını 8 Şubat’ta oybirliği ile almış, bize de 12 Şubat’ta bildiriliyor. ??? Mahkeme bütün sanıklar için tutukluluğa devam kararı verirken geçen temmuz ayında çıkan 3. yargı paketinin getirdiği hiçbir yeni uygulamaya uymadığını, uymayacağını bir kez daha ilan etmiş. Güya yürürlükteki yasalara göre bir sanık için tutukluluğa devam kararı verilecekse bunun tek tek gerekçelerinin açıklanması şart. Toplu halde karar verilemez. Mahkeme, 27 Temmuz 2012’de sanıklar için tek tek açıklanan gerekçelerin geçerliliğini koruduğunu, bunlarda bir değişiklik olmadığını söylüyor. Oysa 27 Temmuz’daki kararda da tek tek gerekçeler açıklanmamıştı. Basmakalıp bir metin her sanık için tekrarlanıp sözüm ona sayfalar dolusu karar yazılmıştı. Örneğin hiç bilgisayarı olmamış sanıklar için bile “dijital veriler” tutukluluğa devamın nedeni olarak yazılmıştı. Bir de halen 2 sanığın yurtdışında olmasına dikkat çekilerek, “öteki sanıklar da kaçabilir” saptaması yer almıştı. Rastlantıya bakın ki, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı, 4. yargı paketinin ne tür yenilikler getireceğine ilişkin açıklamaların yapıldığı günlere denk geldi. Adalet Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgilere göre 4. pakette hukuk dışı delillerin dosyalara konmaması, özel telefon görüşmelerinin daha soruşturma aşamasında ayıklanarak kapsam dışı bırakılması öngörülüyordu. Hukukun en temel ilkelerinin allanıp pullanarak büyük bir yenilikmiş gibi sunulmasına mı yanarsınız, başta Ergenekon olmak üzere pek çok davada böylesi verilerin iddianamelerin temeli olarak kullanılmasına mı? Yasaların, “uygulanacaklar” ve “uygulanmayacaklar” diye ikiye ayrıldığı, özel yetkili mahkemelerin kendi usullerini kendilerinin oluşturduğu, hukukvicdan bağlantısının tümüyle koptuğu karanlık bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki, yürürlükteki ceza yasasının mimarlarından Prof. Adem Sözüer bile uygulamaya bakıp, “Hukuk zehirlendi” diyor. ??? Karanlık diyoruz ama umutsuz bir dönem demiyoruz. Güven, bir kullanımlıktır. Onu kötüye kullanırsanız yenisi yoktur. Bunun en somut laboratuvarı adalettir. Adalete güven zedelendi mi, tekrar yerine koymak çok zordur. Burada belirleyici olan başlıca güç de halkın vicdanıdır. Halkın sorgulamaya başladığı bir dava çökmüş demektir. 13 Aralık’ta soğuk bir kışı günü, hafta ortasında, Silivri kırsal alanındaki cezaevi duruşma salonunun önüne gelen 100 bin kişi, şu dilekçeyi bırakıp gitmiştir: “Burada adil yargılama yapılmıyor. Artık hukuki bir karar beklenemez. Tek çare, mahkeme heyetinin çekilerek kendisini kurtarmasıdır.” 18 Şubat’ta yeniden böyle bir dilekçenin verilmesini bekliyoruz. Gelinen noktada hukuku halkla birlikte aramak en sağlıklı çıkış yoludur. 13 Aralık dilekçesini mahkeme işleme koymadı ama tarih mahkemesi onu kayda geçirdi. 18 Şubat dilekçesi de hazır. Bir imza da siz atmaz mısınız? THY’nin gerçek amacını Genel Müdürü Hamdi Topçu, ‘Elite Kart sahiplerine CIP salonunda içki serbest. Bazı yolcular inadına içki istiyor’ diyerek açıkladı ? Elite Kart sahibi olmayan yolcular içki ikramından mahrum kalacak. Ortadoğu, Asya ve Kuzey Afrika ülkeleri içinde sadece altı ülke içki servisi yapmıyor. THY alkolü ‘inada’ bindirdi MİYASE İLKNUR Hızlı büyümesi ve cirosu ile son yıllarda gündeme gelen THY, bir aydan beri yeni hostes kıyafetlerinin tasarımı ve bazı uçuş noktalarında alkollü içki servisinin yasaklanması ile tar Economist: Türkiye daha az eğlenceli bir yer Haber Merkezi İngiliz dergisi Economist, THY için tasarlanan hostes kıyafetleri ve bazı iç uçuşlarda içki servisinin kaldırılmasına dikkat çektiği analizinde “laiklerin kendilerini kuşatılmış hissettikleri”ni belirtti. Dergi, “Türkiye’nin AK Parti’nin 10 yıllık yönetiminin ardından daha zengin, daha güçlü ve daha az eğlenceli bir yer olduğunu” yazdı. Economist, “Türkiye ve İslam” üst başlıklı değerlendirmesinde, Türk Hava Yolları’nın tasarlanan yeni kabin ekibi kıyafetleriyle ilgili tartışmalara da katıldı. Dergi, BBCTürkçe tarafından yansıtılan analizinde THY’nin kıyafet tasarımlarının “ılımlı İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde muhafazakârlığın tırmanması” ile ilgili tartışmaları da keskinleştirdiğini belirterek şöyle devam etti: “Dindarlığı ve aile değerlerini aleni olarak benimsemesiyle, AK Parti, İran’ın mollalarındansa Amerika’nın dindar sağına daha çok benziyor. Ancak bu laiklerin kendilerini kuşatılmış hissetmelerine yetiyor.” Economist, THY’nin kadınlarda ayak bileklerine kadar kaftanlarının ve erkeklerde gümüş sırmalı kumaş ceketlerinin pek pratik olmadıklarını belirttiği analizinde THY’nin altısı hariç iç uçuşlarda alkollü içki servisini kaldırdığının ortaya çıkmasının da tartışmaya yeni bir hararet kattığını ifade etti. THY’nin içki servisini kaldırmasının nedeni olarak düşük talebi gösterdiğini belirten dergi ancak bazılarının kurumun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı memnun etmek istediği görüşünde olduğunu da yazdı. Economist, Erdoğan’ın şikâyetinin ardından Muhteşem Yüzyıl adlı dizi yapımcılarının, padişahın eşinin göğüs dekoltesini azalttıklarını da belirtti. İçki servisi olan G Katar Havayolları G Royal Jordan (Ürdün Havayolları) G Gulf Air (Bahreyn Havayolları) G Malezya Havayolları G Emirates (Birleşik Arap Emirlikleri) G Tunus Havayolları G Royal Maroc (Fas Havayolları) G Cezayir Havayolları G Azerbaycan Havayolları l Etihad (Birleşik Arap Emirlikleri) G Sri Lanka Havayolları İçki servisi olmayan G Suudi Arabistan Havayolları G Mısır Havayolları (Yakın zamana kadar veriliyordu) G Pakistan Havayolları G Libya Havayolları G İran Havayolları G Afganistan Havayolları tışmaların odağına oturdu. THY’nin özellikle yurtdışı uçuşlarda 6 hatta alkollü içki servisini kaldırması, şirket yönetimi tarafından önce “Bu ülkeler alkollü içki yüklemesi yapmak istemiyor” gerekçesine dayandırıldı. Ancak Suudi Arabistan hariç bu ülkelere uçan başka havayolu şirketlerinin yolcularına alkollü içki servisi yaptığı açıklanınca bu kez asıl amacı THY Genel Müdürü açıkladı. THY Genel Müdürü Hamdi Topçu, “Bazı yolcular uçakta inadına alkollü içki istiyor” diyerek kendilerinin yasaklama kararını da bir anlamda yolcuyla inatlaşmaya bağlamış oluyor. Hamdi Topçu, Elite Kart sahiplerinin ağırlandığı CIP salonlarında her türlü içki ikramının yapıldığını belirtirken “CIP salonlarında her türlü içki servisimiz olduğu halde uçakta inadına alkollü içki istiyorlar” diye yakındı. Bu durumda alkollü içki talebinde bulunacak yolcuların tez elden Elite Kart sahibi olması gerektiği de ima yoluyla bizzat genel müdürün ağzından hatırlatılmış oldu. Belli başlı havayolu şirketleri içinde alkollü içki servisi yapma yan ülke sayısı altı. Bunlar Mısır, Suudi Arabistan, İran, Libya, Pakistan ve Afganistan Havayolları. Diğer havayolu şirketleri sadece Suudi Arabistan’a yapılan seferlerinde alkollü içki servisi yapmazken THY, bu yasağı genişleterek altı uçuş noktasına çıkardı. İslam ülkeleri havayolu şirketleri içinde Ürdün, Fas, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Sri Lanka, Cezayir, Bahreyn, Katar, Azerbaycan, Malezya, Etiyopya gibi ülkelerin havayollarında alkol yasağı bulunmuyor. Alkol yasağına tepki gösteren Türk yolcular için, “Birkaç saat içki içmezlerse ne olur?” diye tepki gösteren THY yönetimi, bu kararıyla aktarmalı uçan ve Müslüman olmayan yolcuları da cezalandırmış oldu. CIP salonunda içki servisinin sürdüğünü belirten THY yönetiminin, uçuş sırasında alkollü içkinin içilmesine neden tahammül edemediği bilinmiyor. THY yönetimi uzun bir süreden beri iktidara muhalif gazeteleri uçağa ya hiç almıyor ya da bir iki tane sembolik olarak bulunduruyor. Yolcuların bu yöndeki eleştirilerine “Bu gazetelere talep yok” şeklinde açıklayan THY yönetimi, iç hatlarda Business Class’ta yapılan alkollü içki ikramını sınırlandırmasını da aynı gerekçeye dayandırdı. THY yönetimine göre Bodrum, Antalya, İzmir, Dalaman ve Ankara haricindeki uçuşlarda yolcular alkollü içki talep etmiyordu. Öte yandan Elite Kart sahibi olmak hiç de kolay değil. Bir yılda 40 bin mil biriktirmek gerekiyor. Bunun için de yılda birkaç kez yurtdışına gidip gelmeli. Alkole de talep kesildi Elit kart almak için... SİVAS KATLİAMI DAVASI 6 ülke hariç Çocuğunun zorunlu din dersinden muaf tutulmasını isteyen ailenin açtığı davada mahkeme E.S.N’nin zorunlu din dersinden muaf tutulmasına karar verdi ‘Din dersi zorunlu olamaz’ MEHMET MENEKŞE Aileler: 6 kişi nerede? SELDA GÜNEYSU AMASYA Samsun 1. İdare Mahkemesi Alevi Nüzket ailesinin açtığı dava üzerine kızları E.S.N’nin zorunlu din dersinden muaf tutulmasına karar verdi. Mahkeme, zorunlu din dersinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), AİHM kararlarına ile din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğunu vurgulayarak “Din dersi zorunlu olamaz” dedi. Amasya’da yaşayan Erol ve Özlem Nüzket, Gümüşhacıköy Anadolu Lisesi 9. sınıfında okuyan Kızları E.S.N’nin zorunlu din dersinden muaf tutulması istemiyle 20 Ekim 2011’de MEB ve Gümüşhacıköy Kaymakamlığı aleyhinde Samsun 1. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Davayı avukat Kâzım Genç, ücretsiz olarak üstlenerek hukuk mücadelesi başlattı. Milli Eğitim Bakanlığı, mahkemeye gönderdiği savunmada din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin milli eğitimin temel amaç ve genel ilke Muaf olanlara felsefeden beş soru ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM, YÖK’ün ortaöğretim kurumlarında lisede din kültürü ve ahlak bilgisi dersini almak zorunda olmayan veya farklı müfredatla alan öğrencilerin, YGS’deki din kültürü ve ahlak bilgisi sorularından muaf tutulmasına ve söz konusu öğrencilere felsefe alanından 5 soru sorulmasına karar verdi. ÖSYM yaptığı açıklamada, 1 Şubat’ta yapılan Yükseköğretim Genel Kurulu’nda alınan kararla okulda din kültürü ve ahlak bilgisi dersini al mak zorunda olmayan veya farklı müfredatla alan öğrencilerin YGS’de sosyal bilgiler testinde yer alan din kültürü ve ahlak bilgisi sorularını yanıtlamayacağı bildirildi. Buna göre okulda din kültürü ve ahlak bilgisi dersini almayan öğrenciler, sınavda 5 felsefe sorusu yanıtlayacak. Din dersinden muaf olan öğrenciler sosyal bilimler testinin ilk 35 sorusunu yanıtladıktan sonra aynı testin 41., 42., 43., 44. ve 45. felsefe alanı sorularını cevaplandıracak. leri doğrultusunda revize edildiğini, dinsel eğitim verilmediğini, kişilerin vicdan ve inanç özgürlüğüne müdahale etmediğini savundu. Mahkeme, 2 yıl süren yargılamasının ardından AİHS, AİHM kararlarına ile din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğununa vurgu yaparak E.S.N’nin din dersinden muaf tutulmasına hükmetti. Kararda, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 12. maddesinde “Türk milli eğitiminde laiklik esas tır” ilkesi anımsatılarak “Türkiye’de hâkim olan dinsel çeşitliliğin din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde dikkate alınmadığı, özellikle Alevi inancına sahip topluluğun Türk nüfusundaki oranının çok büyük olmasına rağmen, öğrencilerin Alevi inancının itikat veya ibadet unsurları hakkında eğitim almadığı, 9. sınıfta bu inancın ortaya çıkışında en büyük etkisi olan iki şahsiyetin yaşam felsefesinin öğretilmesinin, bu öğretimdeki gidermekte yetersiz kaldığı değerlendirilmesi yapılmıştır” denildi. Baba Erol Nüzket, “Son derece olumlu, istediğimiz yönde ve bizi çok mutlu eden bir karar. Ülkede yaşanan dini baskı ve dayatmalara yönelik ders gibi bir karar. Alevi ailelere önerim, yılmasınlar, haklarını arasınlar” dedi. ‘Karar örnek olsun’ ANKARA Adalet Bakanlığı, Sivas katliamında yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa’nın sorusu üzerine Sivas davasında ömür boyu hapis cezası alan 27 hükümlünün çeşitli cezaevlerinde bulunduğu bilgisini verdi. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e açıklama yapan Karababa, “Bu kişilerin kimlikleri açıklanmıyor. Bu bilgi bizden neden saklanıyor? Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkında suç duyurusunda bulunacağım” dedi. Karababa, “Cezaevinde bulunması gereken 6 kişi nerede ve kimlikleri nedir?” diye sordu. Şair Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan da, “Şimdi Adalet Bakanlığı’na düşen bilgi kirliliğini önlemek için cezaevinde yatan hükümlülerin kimliklerini açıklamaktır” dedi. Sivas davası avukatı Şenal Sarıhan, dava kapsamında haklarında idam kararı verilmiş sanıkların bir bölümünün daha önce tahliye edildiklerinden yurtdışına kaçtıklarını belirterek “Bunlar bugüne kadar iktidar tarafından yakalanıp getirilmediler. En son Adalet Bakanı Ergin’in yaptığı açıklamaya göre yurtdışında 15 kişi var. 27 kişinin hangi suçun cezasını çekmekte oldukları yolunda yapılacak bir açıklama, idam cezası almış kişilerin kaçının dışarıda olduğunun bulunması konusunda ipucu oluşturacaktır” görüşünü dile getirdi.