23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MAYIS 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ergenekon davasında tutuklu yargılanan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’dan beraberlik mesajı 7 ‘Birbirinizden kopmayın’ HATİCE TUNCER Birinci ve İkinci Ergenekon ile İnternet Andıcı davalarının birleştirilmesinden sonra yapılan ilk duruşmaya tutuklu yargılanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ katılmadı. Sanık avukatları mahkemeye yazılı olarak sundukları dilekçede, “Bu ülkenin tarihsel refleksi Alparslan Arslan ile Başbuğ’u bir araya getiremez. Siz bu ülkenin tarihsel refleksine karşı çıkıyorsunuz” dedi. Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması dosyası sanığı Osman Yıldırım, jandarmalar arasından fırlayarak Tuncay Özkan ve Prof. Dr. Yalçın Küçük’e saldırdı. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve emekli Albay Dursun Çiçek’in de katılmadığı duruşmaya, salonun küçüklüğü nedeniyle izleyiciler değişimli olarak girebildi. Duruşmayı iz B A Ş B U Ğ N E D E N D U R U Ş M A Y A K A T I L M A D I ? İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, müvekkilinin neden duruşmaya katılmadığına ilişkin soruları yanıtlamadı. Ancak Başbuğ’un geçen hafta gazetemize gönderdiği mektupta yer alan ifadelerinde, duruşmalara katılmama tavrının gerekçelerinin bulunduğunu söylediği öğrenildi. Başbuğ, 5 Mayıs Cumartesi günü gazetemizde yayımlanan mektubunda şu ifadelere yer vermişti: “Böylesine mes netsiz bir suçlama karşısında, mahkemede savunma yapmak, işgal etmiş olduğum makama ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yapılan haksızlıkları kabul etmiş olacaktı. Bu nedenle mahkemede susma hakkımı kullanmaya karar verdim. Hükümete karşı kara propaganda yapmakla suçlanan şahsıma acaba bir karşı propaganda mı yapılmak isteniyor? değil” diye konuştu. Seçmenlerine “Sizden bir ricam var” diye seslenen Balbay, “İşin kolay kısmı bizde, zor kısmı sizde. Bu yaz tatil yok. Sizden 3 bin kadar mektup geldi. O mektupları okuyunca anladım ki Anadolu’da bu köz oldukça kimse bizi yıkamaz. Kimseden tek başına bir şey istemiyorum ‘Oradan mı buradan mı’ yok. Hepiniz CHP’desiniz” diye konuştu. İzleyiciler arasındaki bir gencin, “Eseri olmadığımız bir zihniyetin esiri olmayacağız” diye bağırması üzerine Balbay, şöyle konuştu: “Size Edgar Allan Poe’nun şiirinden bir cümle okuyacağım. ‘Bütün mesele kimsenin bilmediği gibi beklemeyi bilmek’ ... Bizleri içeride tanıdınız. Büyük bir mutluluk bu. Cezaevine bana mektup gönderen 17 yaşındaki bir genç ‘Sayın Balbay, artık tasalanmanıza gerek yok. Çünkü ben geliyorum’ diyor. Hep birbirinize değin, kopukluk olduğu yerde hiçbir şey yapamayız.” Tutuklu sanık Tuncay Özkan ise “Bizler burada çok iyiyiz. Bizi merak etmeyin. Siz daha önemlisiniz. Siz kendinize dikkat edin, memlekete dikkat edin. Cumhuriyet mitinglerinin heyecanını kaybetmeden, Cumhuriyet’in karşısına kim çıksa dimdik devam edeceğiz” diye konuştu. Fransa’da Sol Kazandı. Ya Bizde? Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Fransız seçmeninin yüzde 51.7’sinin 17 yıl sonra ilk kez bir sosyaliste oy vermesi, Batı Avrupa’nın en büyük ülkesinin umudunu sola çevirdiğinin göstergesidir. Yorumcular iki günden beri, yeni Başkan Hollande’ı bekleyen ekonomik sorunları masaya yatırıyorlar. Solun değişmez kaderinin, enkaz devralmak olduğunu bilenlerdenim. Ama bugünkü yazı, onları değil; Türkiye Solu’nun durumunu büyüteçe almayı gerektiriyor. Çünkü ivedi olan da bizim için yaşamsal önemi olan da budur. Önümüzdeki pazar günü, hem nüfus açısından; hem de ekonomimizin asıl yükünü taşıması gereken sanayimiz ve o alanda çalışan emekçiler açısından ülkenin en büyük kenti olan İstanbul’da ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi, yeni il başkanını ve yönetim kurulu üyelerini belirleyecek. Gündüzleri 17 milyonu bulan bir nüfus, bu sayıdan ortalama iki milyon eksiği ile İstanbul’da ikamet ediyor. Ötekiler de iş ağırlıklı olarak günübirliğine gidip gelenler ve turistlerdir. Bu ikinci kampta olanlar, batıda neredeyse Edirne ve Tekirdağ sınırlarına dayanmış, doğu sınırları Kocaeli’ne “Sen de gel benim ilçelerim arasına gir” diye flört eden bu Osmanlı’nın son payitahtı, milli misak sınırlarımızın içinde yaşayan herkesin politik kaderine de egemendir. Bu egemenliğin bilincinde olan her siyasi partinin öncelikle İstanbul’da yarışın varış noktasına giden uzun yolu çok iyi bilmesi; o yolu oluşturan coğrafyayı en küçük ayrıntılarıyla öğrenmesi gerekiyor. İtiraf edelim ki AKP bu coğrafyanın gereğini en iyi kavrayan parti olduğu için; kentin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda da şehir ve belediye meclisinde de çoğunluğa sahiptir. Bir zamanlar aynı çoğunlukla belediye ve il genel meclislerinde kazanılmış başarının arkasında kuşkusuz Ecevit’in CHP’ye getirmiş olduğu çalışma temposu ile özellikle varoşlarda oturan seçmenleri kucaklayan söylemler; onlarla kurulan sürekli diyaloglar vardı. Dahası o diyalogları kuracak, Ali Topuz’lu, Aytekin Kotil’li, Ahmet İsvan’lı, Necdet Uğur’lu yerel önderler de vardı. Benim yarım yüzyılı çoktan aşmış olan siyasi birikimim, partilerde yönetim kadrolarında görev alanların gecelerinin evlerinden daha çok parti lokallerinde ve o lokallere bağlanmış mahallelerdeki kahvelerde, ev gezilerinde geçmesi gerektiğini söyler. Pazar günü İstanbul’da CHP kongresi toplanacak ve yeni il başkanı ile yönetim kadrosunu seçecekmiş. Gazetelerde yer alan kulis haberleri, Sayın Oğuz Salıcı ile Sayın Ali Özcan’ın aday olduklarını yazıyorlar. Bugünkü İl Başkanı Salıcı’nın da, kendisinden önce bu dönemde İstanbul örgütünün başına atama yöntemi ile getirilmiş olan öteki başkanların da, mesela “CHP’yi bir zamanlar yukarılara tırmandırmayı başaranlar, acaba bize neler tavsiye eder?” diye bir düşünceyi zihinlerinden geçirdiği söylenebilir mi? İkinci isim, daha önce de genel seçimlerde Elazığ’dan milletvekili adayı olduğu zaman sözünü ettiğim Ali Özcan. 12 Eylül darbesi sonrasında, partisine bağlılığını, çalışma ofisini sıkıyönetim mahkemeleri ile cezaevi arasında mekik dokutulan Ecevit’e tahsis eden ve ihalelerine girdiği büyük devlet inşaatlarını, baraj yapımlarını üstlenme tehlikesini göze alan işadamı. Ama sapına kadar sosyal demokrat bir kişi. Şayet CHP üyesi olsaydım, oyum bu nedenle Ali Özcan’ın olurdu. leyen CHP Manisa Milletvekili Hasan Önen, mahkeme heyetine “Yasamaya duruşmayı izlemesi için yer gösterin” diye bağırdı. CHP milletvekilleri Önen ve Özgür Özel, tutuksuz sanık CHP Milletvekili Sinan Aygün’ün yanına oturtuldu. ‘Birbirinize dokunun’ 3 yılı aşkın süredir tutuklu olan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, kendisine sevgi gösterisinde bulunan izleyicilere “Birbirinize dokunun. Kopukluk olursa hiçbir şey yapamayız” diyerek birlik beraberlik çağrısında bulundu. Tutuksuz sanık emekli Albay Hüseyin Vural Vural, kendisinde bulunduğu iddia edilen gizli belgelerden haberi olmadığını ifade ederek “Bunları Özden Örnek belgelerini çalan Bülent Orakoğlu almış olabi lir” iddiasında bulundu. Mustafa Balbay, bariyerlerle ayrılan izleyici bölümünden toplanan, kendisini alkışlayan, seslenen İzmirli ve Manisalı seçmenleriyle İzmir Kitap Fuarı konusunda konuştu. Seçmenlerinden gelen mektuplardan İzmir Kitap Fuarı’nın çok güzel geçtiğini öğrendiğini anlatan Balbay, “Manisa’dan da çok güzel haberler aldım. Zaten kitapsız bir şehir Edgar Allan Poe’nun şiiri AKP’yi protesto ederken Gündoğdu Marşı’nı söyleyen eğitimciler hâkim karşısına çıkıyor Marş da yargılanacak ? AKP’yi protesto eden eğitimcilere yöneltilen suçlamalar arasında Gündoğdu Marşı’nı seslendirmeleri de yer aldı. HİCRAN ÖZDAMAR Hükümlülerin sergisi Pendik’te Ceza infaz kurumlarındaki hükümlülerin ürettiği ürünlerin yer aldığı sergi, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Onuk, İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı, eski İstanbul Başsavcısı Ferzan Çitici’nin katılımıyla Pendik Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi’nde açıldı. Onuk, infaz koruma personelinin, bundan sonra 5 aylık temel eğitim aldıktan sonra başarı gösterenler arasından seçileceğini söyledi. Sergi, 13 Mayıs’a kadar gezilebilir. BD’nin ruhu bile duymadı MİT’ten emekli Albay Vural, 12 Nisan’daki oturumda yarım kalan savunmasına devam etti. Türkiye’nin siyasi tarihine ilişkin görüşlerini açıklayan Vural, “Gerçek Atatürkçü subaylar hiçbir zaman darbeden yana tavır göstermemiştir. 27 Mayıs 1960 Anadolu ihtilaliydi. ABD’nin ruhu bile duymamıştır” dedi. Kendisine yöneltilen gizli belge temin etmek suçlamalarını, reddeden Vural, 28 Şubat soruşturması kapsamında geçen hafta Ankara’da ifade veren eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanvekili Bülent Orakoğlu’nu suçladı. Vural şu iddiada bulundu: “Bende gizli belge yok. Gizli belgelerin yüklendiği bir CD’nin bana ait olduğu iddia ediliyor. Benim haberim yok. Bunları kim almış? Özden Örnek belgelerini çalan Orakoğlu olabilir.” Savcı Mehmet Ali Pekgüzel,Vural’da bulunan ve 1971’den kalan bir askeri yemin metnine ilişkin sorular yöneltti. Vural “41 sene önce 1971’de bir havacı subaydan aldığım dokümanlardır. Bunları aldım ve bir zarf içinde sakladım. Bu kişi o dönem Hava Harp Akademisi öğretim üyesi olan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Siyami Taştan’dı. İstihbarat subayı olmam nedeniyle bana gelmiş olabilir” dedi. A İZMİR Tire’de geçen yıl toplusözleşme hakkı için eylem gerçekleştiren EğitimSen Tire Temsilciliği üyeleri, yarın hâkim karşısına çıkacak. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri gerekçesiyle yargılanacak eğitimciler, Gündoğdu Marşı’nı söyledikleri için de suçlanıyor. Geçen yıl 5 Ekim’de EğitimSen Tire Temsilciliği tarafından, 4688 sayılı yasada sendika ve toplusözleşmelere ilişkin grev hakkı bulunmamasını protesto etmek amacıyla eylem gerçekleştirdi. Yaklaşık 50 kişilik grup, Tire Öğretmenevi önünde toplandıktan sonra AKP ilçe binasına meşaleli yürüyüş yaptı. Bina önünde açıklama yapmak isteyen gruba polis müdahale etti. Eylemin ardından 12 öğretmen hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Tire Cumhuriyet Savcılığı’nca yapılan soruşturma kapsamında, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri” ileri sürülen 12 öğretmen hakkında Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldı. Eğitimcilere yöneltilen suçlamalar arasında Gündoğdu Marşı’nı seslendirmeleri de yer aldı. EğitimSen Tire Temsilcisi Eyüp Aksoy, “Sesimizi duyurmak, tepkimizi dile getirmek için eylem düzenledik. Yasal olmayan bir yola başvurmadık. O gün, AKP Tire İlçe Teşkilatı’na doğru yaptığımız yürüyüş, yumurta atılacak gerekçesiyle 100’den fazla polis tarafından kesildi. Israrımız karşısında copla müdahale ettiler. Sonrasında oturma eylemi yaptık. Bu sırada Gündoğdu Marşı’nı söyledik. İddianamede marşı söylememiz de yer aldı. Yargılanmaktan korkmuyoruz” dedi. Aksoy, yarın da saat 12.30’da yeni belediye binası önünde toplanarak AKP ilçe binasına yürüyeceklerini, burada Gündoğdu Marşı’nı söyleyeceklerini, daha sonra saat 14.00’te adliyede hâkim karşısına çıkacaklarını vurguladı. (Fotoğraf: AA YILDIZ TAŞDELEN) 17 İDDİANAME Ergenekon davasına bir dosya daha eklendi İstanbul Haber Servisi JİTEM’e çalıştığını öne süren Ulaş Özel’in de aralarında bulunduğu 4 sanığın Ergenekon terör örgütü üye oldukları iddiasıyla yargılandığı dava, Ergenekon davasıyla birleştirildi. Ergenekon davasındaki iddianame sayısı da 17’ye yükseldi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki oturuma tutuklu sanıklar Özel, Okan İşgör ve Hüseyin Yanç ile tutuksuz sanık Yusuf Akbulut katıldı. Başka suçtan tutuklu olan müşteki Kazım Erdi’nin da hazır bulunduğu oturumda, mahkeme başkanı, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyanın Ergenekon davasıyla birleştirilmesine onay verdiğini bildirdi. Sanık Özel’in avukatı Erol Bayram, Özel’in terör örgütü üyesiyken teslim olduğunu ve etkin pişmanlıktan yararlanmak için bildik lerini anlattığını ifade etti. Genelkurmay’ın Özel’e herhangi bir görev verilmediği yönündeki yazsını anımsatan Bayram, “Böyle bir yanıt geleceği belliydi. Devlet şu anda JİTEM’i kabul etmiyor” diyerek tahliye talep etti. Sanıkların tahliye talebi kabul edilmedi. Savcı Cihan Kansız’ın hazırladığı iddianame sanıklar hakkında 10 yıldan 74 yıla kadar hapsi isteniyor. Birleştirmeye itiraz ‘BÇG’yi sordular anlattım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat döneminin İçişleri Bakanı, halen TBMM Başkanvekilliği görevini yürüten Meral Akşener, 28 Şubat soruşturmasında tanık sıfatıyla ifade verdi. Akşener, dün Ankara Adliyesi’ne giderek soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili’ye bildiklerini anlattı. Daha önce yaptığı bir açıklamada 28 Şubat gözaltılarını “hayırlı bir şey” olarak nitelendiren Akşener, 28 Şubat sürecinde askerlerin yanında rol alan “sivil işbirlikçi aktörlerin” de olduğunu iddia ederek , “Bu işbirlikçilerin İstanbul ayağı var, yazarçizer ayağı var, sivil bürokrat ayakları var, yargı ayağı var. Bu konuya dikkati çekmeyi görev biliyorum. O da şudur, yargı mensupları brifinge çağrıldılar, gittiler” demişti. Akşener, ifadeden önce Özel Yetkili Ankara Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen ile bir süre görüştü. Akşener, daha sonra yaklaşık 2.5 saat Bilgili’nin 28 Şubat sürecine ilişkin sorularını yanıtladı. Adliyeden ayrılırken basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Akşener, “Sayın savcı, Batı Çalışma Grubu’na yönelik bazı bilgiler sordu, ben de bu bilgileri kendisiyle paylaştım, bu kadar” dedi. Öte yandan 28 Şubat soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı çıkartılan, ancak yurtdışında bulunması nedeniyle ulaşılamadığı bildirilen Albay Ziya Batur dün ifade verdi. Mahkemeye sevk edilen Batur, sorgusunun ardından tutuklandı. Gazeteci Tuncay Özkan’ın avukatı Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, mahkemeye yazılı olarak sundukları dilekçelerinde, “Müvekkil Özkan ile Danıştay saldırısının sorumlusu aynı sandalyelere oturtularak itibarsızlaştırılmak istenmektedir. Bir yanda Alparslan Arslan, öte yanda Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ. Böyle bir sonucu gerektiren hukuk ve fiili irtibat kesinlikle bulunmamaktadır” dedi. Birleştirme kararından dönülmesini isteyen avukatlar “Bu karar ile maddi gerçeğe doğru değil, çıkmaz sokaklara, dipsiz kuyulara doğru gidiyorsunuz” ifadesini kullandı. Müfettişler yerlerine dönüyor Haber Merkezi Milli Eğitim müfettişleri, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 24 Haziran 2011 tarihinde yürürlüğe koyduğu yönetmelik sonucunda “... Bulundukları ilde kesintisiz 8 yıl çalıştıkları gerekçesi ile çeşitli illere atanan Eğitim Müfettişleri yönetmeliğin uygulaması”na karşı açtıkları davaları kazanarak tek tek eski görev yerlerine dönüyor. Eğitim müfettişleri başkan ve yardımcılarının onay görev sürelerinin dolmaması, öteki müfettişlerden de eş durumu ve sağlık özrü bulunan eğitim müfettişleri hakkında idare ve bölge idare mahkemeleri “yürütmeyi durdurma” kararları verdi. Son olarak; İstanbul’dan Antalya’ya atanan Eğitim Müfettişi Rasim Akkaya’nın atama işlemi hakkında da Antalya Bölge İdare Mahkemesi “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Ziya Batur tutuklandı Özkan’a yumruk Öğleden sonraki oturum öncesi jandarmalar arasında salona getirilen Osman Yıldırım birden Tuncay Özkan ve Ergenekon’dan tutuksuz yargılanan Odatv davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün üzerine yürüdü. Bunun üzerine Yıldırım, jandarmalar tarafından dışarı çıkarıldı. Basın mensuplarına olayı anlatan Tuncay Özkan, “Osman Yıldırım sırtıma yumruk attı. Osman Yıldırım, aleyhine açtığım 4 davadan ceza aldı. Bu nedenle bana saldırdı” diye konuştu. Mahkeme ara kararında Özkan’a saldıran Yıldırım’ı “duruşma disiplinine uymamaktaki ısrar eden tavır ve davranışları nedeniyle” esas hakkındaki son savunmasına kadar duruşmalardan men etti. Bağış: Tutuklu gazeteci sayısı 92 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesini yanıtlayan AB Bakanı Egemen Bağış, Türkiye’de halen tutuklu bulunan gazeteci sayısının 92 olduğunu bildirdi. Bağış, yanıtında “Tutuklu bulunan gazeteciler esas olarak, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmak, silahlı PKK terör örgütüne üye olmak, hükümete karşı silahlı isyana tahrik etme, basın yoluyla örgütün veya amacının propagandasını yapmak gibi ağır suçlar nedeniyle tutuklu bulunmaktadır” dedi. BALYOZ DAVASI Avukatlar protestoya devam ediyor İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında sanık avukatlarının çoğu dünkü duruşmaya da mahkeme heyetini protesto için katılmadı. Avukatlar ayrıca Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesini ısrarla talep ediyor. Davanın dünkü 94. duruşmasında 20 sanığın avukatı Haluk Pekşen savunmasını sürdürdü. Pekşen soruşturmanın usule uygun yürütülmediğini savunarak, “Suçun sübutuna etki edeceği tartışmasız olan deliller toplanmamış, aynı zamanda da bir kısım sanıkların bizzat resmi kurumların emir ve talimatları doğrultusunda yaptıkları işlemler dahi sanki hukuka aykırı suç teşkil eden bir işlemmiş gibi aleyhe delil olarak yansıtılmıştır” dedi. Pekşen, iddia edilen harekât planlarında hükümetin düşürülmesine yönelik planlandığı belirtilen hiçbir icra hareketinin yapılmadığını ifade etti. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarından Mahir Işıkay’ın reddi hâkim talebini “yargılamayı uzatma amaçlı olduğu” gerekçesiyle reddetti. C MY B C MY B Yıldırım men edildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle