23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 2012 SALI 4 HABERLER İktidar partisi, yeni anayasanın yazım aşamasında bir süredir gündemden düşen tartışmayı yeniden başlattı Anayasa Yazmak Bektaşi derenin kıyısında oturmuş, çamurdan heykelcikler yapıyor. Oradan geçen biri sormuş: Ne yapıyorsun Erenler? Adam yapıyorum, demiş bizimki. Beriki şaşırmış Tövbe estağfurullah, demiş, olur mu öyle şey? Bektaşi gülerek yapıştırmış yanıtı: Rızkını vermedikten sonra neden olmasın ki? Öyledir, gereğini yerine getirmeden bir işi yapıyor görünmek kolay, güç olan gereğini yerine getirmek. Gereğini yerine getirmeden anayasa yazmak, Bektaşi’nin rızkını vermeden insan yapmak öyküsündeki gibi kolaydır. Tabii, ne Bektaşi’nin çamurdan bebekleri insan hatta tam anlamıyla heykeldir, ne gereğini yerine getirmeden devletin engin yetkilerini anlatmak üzere kaleme alınmış olan metinler anayasadırlar. Bir anayasa yazarken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Her şeyden önce, anayasalar siyasi iktidarları sınırlamak için kaleme alınırlar, vatandaşın özgürlüklerini sınırlamak için değil. Magna Carta’nın (1215) dünyanın ilk anayasal belgesi olarak kabul edilmesinin nedeni hükümdarın yetkisini kısıtlayan ilk yazılı belge olmasındandır. ??? Anayasalar vatandaşların hak ve özgürlüklerini gerçekten güvence altına almalıdır, sureta değil. Yoksa önce özgürlükleri sayıp döküp, hemen ardından ama diyerek başlayıp, sınırlamaları getirerek, o özgürlükleri kâğıt üzerinde bırakan metinler anayasa değil, amaları birbiri ardına sıraladığı için “amayasa”dır. Anayasalar toplumun geniş katılımı ve mutabakatı ile ortaya çıkarılmış, toplumun üzerinde uzlaşmaya vardığı ve demokrasinin genel kurumlarıyla çelişmeyen metinler olmalıdırlar. Toplumun geniş kesimleri ve demokrasinin temel ilkeleriyle mutabakat halinde olmayan temel yasalar anayasa değil, dayatma rejimi temel yasasıdır. Mutabakatın anayasal metnin oluşturulması sırasında geniş katılım ile sağlanması esastır, sonradan, halkoylaması yoluyla elde edilecek çoğunluk gerçekten bu mutabakatı sağlamaya yetmez. Kendi siyasi tarihimizde bunun iki örneği vardır. Birincisi 1961 Anayasası. İçeriği bakımından tartışmasız özgürlükçü ve zamanına göre ileri olan 1961 Anayasası, geniş bir katılımla bir kurucu meclis tarafından yapılmış olmasına karşın, başarılı olamamışsa bunun nedeni, yapımı sırasında toplumun bir kısmını dışlamış ve dolayısıyla kendisinin de toplumun bir kısmı tarafından dışlanmış olmasıdır. ??? Anayasanın yapıldığı sırada sağlanamamış olan geniş katılım, sonradan halkoyunun metni onaylamasıyla giderilebilecek bir kusur değildir, kuralının bir örneği de 1982 Anayasası’dır. Cuntanın emriyle hazırlanan bu anayasa 1982 7 Kasımı’nda yüzde 91.5 oranında tasvip görmesine karşın demokratik bir meşruiyet kazanamamıştır. Geniş katılım, toplumsal mutabakat gibi unsurlarına tam riayet edilerek hazırlanan bir anayasa metninin bütün gerekleri yerine getirmiş olması için iki husus daha şarttır. Bunlardan birincisi, anayasanın, rejimin belli başlı kurumlarını demokrasinin temel kurallarına uygun olarak oluşturmasıdır. Yani, bağımsızlığı olmayan, yürütmenin sultasında bir yargı mekanizması oluşturan metin demokratik bir anayasa değildir. Metnin halkoylamasında oyçokluğuyla onaylanmış olması sonucu değiştirmez. Böyle bir metin halkoylamasında çoğunlukla onaylansa bile, milli iradeye uygun olduğu halde, demokratik değildir. Demokratik olmayan anayasalar olamaz mı? Diktaların anayasaları olamaz mı? Şekli olarak olur, ama vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini ve bunların güvencelerini garanti altına almayan metinler anayasalar değil, yurttaşın anasını ağlatan yasalar olarak nitelenirler. Nihayet bir anayasanın çağın ihtiyaçlarına ve getirdiği özgürlük çağrılarına yanıt vermesi gerekir ki çağdaş olsun. Çağdışı anayasalarla çağdaş demokrasiler oluşmaz. AKP başkanlığı ısıtıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni anayasa sürecinde yazım aşamasına gelinirken AKP, bir süredir öne çıkarmadığı başkanlık sistemini yeniden gündeme getirdi. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, mevcut parlamenter sistemi eleştirerek yeni anayasada başkanlık sisteminin mutlaka tartışılması ve müzakere edilmesini istediklerini söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan da Slovenya’dan yeni anayasa sürecinde başkanlık sisteminin tartışılmasına destek verdi. Bozdağ, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da öteden beri savunduğu başkanlık sistemini TBMM Başkanlığı ile Yasama Derneği (YASADER) ve Yasama Uzmanları Derneği (YUDER) tarafından ortaklaşa düzenlenen Parlamenter Denetim Sempozyumu’ndaki konuşmasında tartışmaya açtı. Bozdağ, uygulama ? Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, mevcut parlamenter sistemi eleştirerek yeni anayasada başkanlık sisteminin mutlaka tartışılmasını istediklerini söyledi. Bozdağ, erkler arası denetimi en iyi sağlayan sistemin başkanlık olduğunu savunurken Başbakan Tayyip Erdoğan da Slovenya’dan ‘’Fikirlerin çatışmasından, çarpışmasından, müzakeresinden hakikat güneşi doğar’’diyerek yeni anayasa sürecinde başkanlık sisteminin tartışılmasına destek verdi. daki sistemi “Bizde anayasaya göre parlamenter sistem diyoruz ama bana göre bizim anayasamızdaki sistemin adına hiçbir anayasa hukukçusu parlamenter sistem diyemez. Çünkü parlamenter sistemin özellikleri belli. Bizim anayasamızdaki bu sistem o özelliklerin büyük bir kısmına uymuyor” sözleriyle eleştirdi. Başkanlık sistemini, “Mevcut sistemler arasında denetimin en etkili yapılmasına izin veren sistem” ifadesiyle savunan Bozdağ, şunları söyledi: “Çünkü başkanlık sisteminde parlamentoyla yani yasama ile yürütme birbirinden tam anlamıyla ayrıdır ve birbirine karşı kesin olarak bağımsızdır. Birbirini frenleyen, kontrol eden denge mekanizmalarını kendi içinde barındırıyor. Ama şimdi baktığımızda parlamenter sistemde böyle bir yapı var mı, yok. Bizim sistemimize baktığımızda parlamenter sistemde yasama yürütme birbirinden tam ayrı mı, bizde ayrı diyemeyiz.” Sistem tartışmasının yapılmasında büyük yarar gördüklerini kaydeden Bozdağ, “Yeni anayasada tartışılırken bunun tartışılmasında ben fevkalade yarar görüyorum. Ya parlamenter sistemin özellikleri neyse yeni anayasaya tam o özelliklere göre bir yapı ifade edilebilir ya da gerçek anlamda yasama ve yürütmenin birbirine karşı bağımsız olduğu ve kesin ayrılığı olduğu, başka bir sistemi, başkanlık sistemini müzakere etmemiz lazım” dedi. Bozdağ’ın konuşmasının ardından başkanlık sistemi tartışması Slovenya’da bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan’a soruldu. Erdoğan, “Bu süreç içerisinde tartışılabilir. Bunlar hepsi demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Bu başkanlık sistemi mi olur, yarı başkanlık sistemi mi olur, bunların hepsi tartışılabilir. Tartışmaların sonucunda eğer parlamento burada ‘Şu sisteme de geçebiliriz, uygundur’ diyorsa, bizim zaten söyleyebilecek hiçbir şeyimiz kalmaz. Ama bütün mesele müsademei efkârdan barikai hakikat doğar. Yani fikirlerin çatışmasından, çarpışmasından, müzakeresinden hakikat güneşi doğar” dedi. Bozdağ’ın başkanlık sistemine ilişkin sözleri, gazeteciler tarafından aynı sempozyumda konuşma yapan TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e de soruldu. Çiçek, “Her konu tartışılacak, onu her defasında ifade ettik. Herkes kendi düşüncesini, görüşünü oraya gündeme getirecek, hangi konuları getirecek onu bilemem” dedi. Erdoğan’dan jet destek Çiçek: Tartışılacak CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU: Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idamlarının 40. yıldönümünde Ataşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikte anıldı. Etkinliğe, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte katıldı. (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) Erdoğan masayı terk etmek istiyor ? Kılıçdaroğlu, AKP’nin başkanlık sistemini tekrar gündeme getirerek yeni anayasa konusundaki uzlaşma zeminini ortadan kaldırmayı amaçladığını belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri ve hukukçu milletvekilleriyle toplantı yaparken başkanlık sistemi ile ilgili açıklamalar kendisine iletilince “Bakın AKP masayı terk etmek istiyor. Onun bir gerekçesi olarak bir dayatma tavrına giriyor” dedi. Kılıçdaroğlu, dün TBMM’de önce hukukçu milletvekilleriyle toplantı yaptı, arkasından da darbe komisyonunun CHP’li üyeleriyle bir araya geldi. 25 milletvekilinin katıldığı ilk toplantıda yeni anayasa çalışmaları masaya yatırıldı. CHP kulislerinde bazı milletvekillerinin “Bölünme anayasasına destek veriliyor” eleştirilerinden rahatsızlık duyan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri Atilla Kart, Süheyl Batum ve Rıza Türmen’in anayasa yazım süreci başlarken grubu bilgilendirmek istemeleri üzerine toplantının yapıldığı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Atilla Kart, “Biz ilk günden beri devrim kanunları, cumhuriyetin değer ve kazanımları korunmalıdır, demokrasi ile taçlandırılmalıdır diyoruz” dedi. Edinilen bilgiye göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu süreçte aykırı söylemlere ve propagandalara itibar edilmesin. Anayasa konusunda olur olmaz konuşulmamalı. Bu konuda komisyon üyesi arkadaşların konuşmalarına itibar edilsin” mesajı verdi. Toplantı sürerken başkanlık sistemi ile ilgili açıklamalar iletilince de Kılıçdaroğlu, “Bakın AKP masayı terk etmek istiyor. Onun bir gerekçesi olarak bir dayatma tavrına giriyor” dedi. Atilla Kart da “Biz ilk günden beri söylüyoruz. AKP samimi değil. Biz bunu teşhir ediyoruz. Bunu muhalefet zemini olarak kullanıyoruz. Devrim kanunları diyoruz, AKP manevra yapıyor. Tutuklu vekiller diyoruz, manevra yapıyorlar. Başbakan ‘Tek dil değil, tek din, dedim’ açıklamasıyla yeni bir manevra yapıyor. Anayasa çalışmalarını sabote eden bir anlayış sergiliyor. Başkanlık sistemi ile ilgili açıklaması da o zemini terk etmenin hamlelerinden biri. Bir yandan dayatma anlayışı, diğer yandan o zemini terk etme arayışı içindeler” görüşünü dile getirdi. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise dün gazetecilerin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarına ilişkin sorularına “Türkiye’nin tartışması gereken başkanlık sistemi değildir. Türkiye parlamenter sistemden vazgeçmemelidir” yanıtı verdi. ‘Çocuklarınıza Deniz’i anlatın’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Sosyalist hareketinin ve 68 kuşağının önderlerinden “3 fidan” Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idamlarının 40. yıldönümünde Ataşehir’de düzenlenen etkinlikte anıldı. Deniz Gezmiş Parkı’nda düzenlenen geceye, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil, milletvekilleri Kadir Gökmen Öğüt, Ali Özgündüz, Mahmut Tanal, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, gazeteci Can Dündar, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, eski Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve çok sayıda yurttaş katıldı. Gecede konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının mezarlarını ziyaret ettiğini, ilk kez bir CHP Genel Başkanı’nın bu sorumluluğu yerine getirdiğini söyledi. Gece, annelere de seslenen Kılıçdaroğlu, “Çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak istiyorsanız onların mücadelesini çocuklarınıza anlatın. Bu ülkede Deniz Gezmiş ve arkadaşları bağımsız bir Türkiye için, özgür bir Türkiye için mücadele ettiler deyin. Çocuklarınıza onları örnek almalarını ve mücadele etmelerini söyleyin” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından gazeteci Can Dündar tarafından hazırlanan “Delikanlım… İyi Bak Yıldızlara” adlı belgesel gösterimi yapıldı. Belgesel gösteriminin ardından Kılıçdaroğlu, Can Dündar ve Zülfü Livaneli’ye plaket verdi. Buca’da Üç Fidan Parkı ve Anıtı açıldı 68 kuşağı önderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, katledilişlerinin yıldönümünde İzmir’de de çeşitli etkinliklerle anıldı. Anma etkinlikleri kapsamında, Buca Belediyesi tarafından yaptırılan “Üç Fidan Parkı ve Anıtı”, önceki gün açıldı. Törene, CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, İl Başkanı Tacettin Bayır, İlçe Başkanı Bektaş Gül, Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, Menderes Belediye Başkanı Ergun Özgün, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, İzmir 68’liler Platformu Başkanı Okan Yüksel, gazetemiz yazarları Ataol Behramoğlu, Bedri Baykam, sanatçılar Altan Gördüm, Turgay Tanülkü ve yurttaşlar katıldı. (Fotoğraf: METE KIZIK) Hindi alma, takvim al Başbakanlık Etik Kurulu, Etik Rehberi’ni güncelledi. Rehberde kamu görevlilerinin alması yasak ve serbest olan hediyeler örneklerle anlatıldı FIRAT KOZOK KATLİAM ÇARPITMASINA 2. İSTİFA Nabi Yağcı, Taraf yazarlığından ayrıldı İstanbul Haber Servisi Taraf gazetesinde yayımlanan 1 Mayıs 1977 katliamının sol gruplar tarafından yapıldığına ilişkin yazı ve haberler ikinci istifayı getirdi. Ümit Kıvanç’ın ardından Nabi Yağcı da Taraf ile yollarını ayırdı. Yağcı, dün köşesinde son kez yayımlanan “Üzgünüm” başlıklı yazısıyla okurlarına veda etti. Yağcı yazısında, kimilerinin sola, solun tarihine gerçek eleştiri yerine haksızlık yaptıklarını belirterek sahte bir tarih yazılmak istendiğini söyledi. Yağcı, son yazısında şu satırları kaleme aldı: “Bu son köşe yazımı, 1 Mayıs 77’nin tarafsız tanığı olduğuna hiç kuşku duyulmayacak olan, o tarihteki İstanbul Belediye Başkanı Sayın Ahmet İsvan’ın solu suçlayanlara karşı geçenlerde televizyonda söylediği bir sözle noktalayacağım: İnsaf ile düşünün.” ANKARA Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu, kamu görevlileri için hazırladığı etik rehberinde, kamu görevlilerinin karşılaşabilecekleri etik ikilemleri 4 gruba ayrılırken yasak kapsamına giren ve kapsam dışında kalan hediyelere de örnekler verildi. Kurul, Avrupa Konseyi ile işbirliği halinde yürütülen “Türkiye’de Yolsuzluğun Önlenmesi İçin Etik” projesi kapsamında hazırlanan Etik Rehberi’ni güncelledi. Rehberde, kamu görevlilerinin karşılaşabilecekleri etik ikilemler şöyle sıralandı: Kamu görevlilerinin karşılaştıkları birinci ikilem türü, önlerindeki seçeneklerin hiçbirisinin tam manasıy la tatmin edici olmadığı, ancak onların içinden diğerlerine göre daha iyi olan seçeneğin belirlenmesi durumudur. İkinci ikilem türü, seçeneklerin birden fazlasının ya da tamamının kendi başına iyi olduğu ve birisinin seçilmesi durumunda diğerinden vazgeçilmesinin gerektiği bir durumdur. Burada kamu görevlisi, “en iyi”ler arasında bir seçim yapmak durumundadır. Üçüncü ikilem türü, farklı kişi ve gruplar üzerinde farklı etki ve sonuçlar doğurması muhtemel bir kararın verilmesidir. Kamu görevlilerinin karşılaşabilecekleri son ikilem türü, verecekleri kararın muhtemel sonucundan, kendilerinin ya da yakınlarının olum lu ya da olumsuz ve/veya dolaylı ya da dolaysız etkilenmeleri durumudur. Rehberde, kamu görevlilerinin hediye almaları konusu da mevzuata değinilerek örneklerle ele alındı. Bu çerçevede, şu örnekler verildi: Hayırsever bir işadamı, ilköğretim okulundaki dersliklerde kullanılmak üzere 20 bilgisayar bağışlamıştır. Bilgisayarların demirbaş kaydı yapılmış ve okulun internet sitesinde duyurulmuştur. Normal. Selim Bey, kızının matematik öğretmenine kullandırılmak üzere okula dizüstü bilgisayar hediye etmiş, okul müdürü de bilgisayarı demirbaşa kaydedip Selim Beyin kızının matematik öğretmenine tahsis etmiştir. Yasak. Bir vatandaş, hastaneye diyaliz makinesi bağışlamıştır. Normal. İle yeni atanan valiye hoş geldiniz ziyaretinde bulunan bir müteahhit, kıymetli bir el halısı hediye etmiştir. Yasak. Öğretmene bilezik yasak Yaşlı bir teyze, askere giden çocuğuna yardımda bulunan kaymakama, hindi hediye etmiştir. Yasak. Başarılı Çocuklara Yardım Derneği, derneği denetlemekle görevli bir denetim elemanının kızına burs vermektedir. Yasak. Sınıf anneleri öğretmene, Öğretmenler Günü’nde 22 ayar bir bilezik hediye etmişlerdir. Yasak. Satınalma biriminde görevli Memura, kurumun iş yaptığı firmalardan birisi takvim hediye etmiştir. Normal. ural: Bozdağ maydanoz oluyor MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da “Bunlar Uzlaşma Komisyonu’nun konularıdır. Bozdağ üye mi, değil. Maydanoz oluyor...” dedi. V C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle