Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ŞUBAT 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Avukat Turgut Kazan özel yetkili mahkemelerin derhal kapatılması gerektiğini vurguladı 7 ‘Yarattıkları Frankeştayn FİDAN’IN İFADEYE ÇAĞRILMASI Hukukçular tartışıyor İstanbul Haber Servisi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın savcılık tarafından ifadeye çağrılması hukukçular tarafından farklı değerlendirildi. Hukukçular, özel yetkili mahkemelerin yetkisi dışına çıktığına işaret ediyor. Bazı hukukçular ise eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gibi Fidan için de aynı prosedürün uygulanması gerektiğini söylüyor. Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının avukatı Hüseyin Ersöz, CMK’nin 250. maddesinin 3. fıkrasının cumhuriyet savcılarına hiçbir izin almaksızın, devlet memurları hakkında soruşturma yetkisi verdiğini belirterek, “Başka yasalar, buna engel olamaz. Yasa açık ve MİT müsteşarı için istisnai bir durum söz konusu değil. Başbakan da ifade alma işlemine engel olamaz” dedi. Avukat Celal Ülgen de Ergenekon soruşturmasında Erzincan MİT Bölge Müdürü Şinasi Demir’in özel yetkili savcılıkça ifadesi alındıktan sonra tutuklandığına dikkat çekerek hukukta eşitlik ilkesinin uygulanması için Fidan’ın da ifade vermeye gitmesi gerektiğini söyledi. Ülgen, “Generallere uygulanan prosedür ne kadar doğru ise MİT başkanına da aynı kurallar uygulanmalı” dedi. YARGISEN Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da yaptığı değerlendirmede, “MİT Yasası’nın 26. maddesindeki MİT mensupları hakkında Başbakan’ın izin koşulunun öngörülmesi konusu yorumlandığında, bakış açısı kişisel suç niteliğinde olacağı için, görev alanında gördükleri bu konuda da izin koşulunu uygulamayacaklardır. Her ÖYM, kendisini ülkenin her yerindeki olayda yetkili görmekte, böylece hukuki kaos yaratmaktadır” dedi. Avukat Ahmet Çörtoğlu ise Fidan’a yönelik suçlamanın görev kapsamında işlenen suçlar olduğunu ve Başbakan’dan izin alınması gerektiğini belirtti. Çörtoğlu, “MİT Başkanı Başbakanlık Müsteşarı olarak yaptığı görüşmeleri devlet ve hükümet adına yürütmüştür. İlker Başbuğ’un da yargılanması gerektiği yer Yüce Divan’dır” diye konuştu. Ceza hukukçusu Prof. Dr. Adem Sözüer de Başbakan’ın izni gerektiğini belirterek, “Cebir ve tehdit yöntemini sistemli bir şekilde kullanıp suç işlenen örgütlü suçlarda, bu mahkemelerin yetkisi var. Ancak uygulamada, bu husus göz ardı ediliyor. Bu tür bir uygulama, bugün terör suçlarını yargılayanların dahi, yarın görevinin gereklerine aykırı davrandıkları iddiasıyla özel yetkili mahkemede yargılanmalarına yol açar. Şayet bilgi toplama esnasında, görevin gereklerine aykırı davranılmış ise bu bir görev suçudur” dedi. Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan ise MİT’in görevini yaparken sınırların dışına çıktığına ilişkin bazı işaretler olduğunu belirterek, “Bazı kurumların dokunulmazlığı mı var?” diye konuştu. onları vuruyor’ İLHAN TAŞCI Derin Devlet İçinde Kavga Var! Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları, Genelkurmay Başkanlığı’na kadar gelmiş yüksek rütbeli subayların AKP’yi iktidardan alaşağı etmek için gizli örgütler oluşturmaları ve bu örgütlere medyadan da destek verenlerle birlikte yargı önünde hesap vermelerini sağlamaya dayanıyordu. O doğrultuda açılan davalar, dört yıldır, sanıklarının hemen tümü tutuklu olarak sürerken; bir sabah bir de baktık terör örgütü PKK’nin sivil kanadı olduğu söylenilen KCK örgütü hakkında açılmış davalara Milli İstihbarat Örgütü’nün üst yönetimi de dahil edilmiş! Cesur ve görevini yansız olarak yapmak isteyen bir Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı,eski Müsteşar Emre Taner ve yardımcısı Afet Güneş ile örgütün iki çalışanını da ifadeye çağırmış. Nedeni, Sayın Müsteşar’ın görevini yaparken Oslo’da ve başka kentlerde terör örgütünün önde gelenleri ile istihbarat amaçlı da olsa, ortak eylem konuşmaları yaptığı iddiaları. İstanbul Terörle Mücadele ve İstihbarat şubelerindeki görevli emniyet mensupları, son zamanlarda yoğunlaşan molotof saldırıları ve araç kundaklama eylemlerine karıştıkları iddiasıyla bazı kişileri gözaltına almışlar ve... ...Ve bu kişilerin arasında MİT mensuplarının da olduğu görülmüş! Yazılanlar doğruysa, ne demektir bu? Siyasi iktidar, PKK’nin siyasi kanadı olduğu ileri sürülen KCK’yi de gözaltında tutabilmek için kimi eylemlerini o örgtün mensuplarıymış gibi MİT’le iç içe hareket etmelerine göz yumuyor. O göz yumuşlar sırasında zaman zaman şişeden çıkan cini, tekrar içeri sokma olanağı olmadığı için, yürütülen operasyonlar açığa çıkıyor. PKK yöneticileri ile devletin istihbarat örgütünün üst düzey yöneticilerinin zaman zaman Oslo ya da başka bir yabancı ülkenin kentinde ancak Başbakan’ın talimatı ile konuşabilecekleri, “2 çarpı 2’nin 4 edeceği” kadar açık ve değişmeyen bir olgudur. Öcalan ya da onun sözcüsünün MİT Müstaşarı’nın kendisi ya da görev verdiği bir üst düzey istihbarat yöneticisi ile halvet olmalarının adli soruşturmalar sırasında ortaya atılmış olmasını soruşturmayı yürüten savcılar haklı olarak doğrulamak isteyeceklerdir. İstihbarat görevi olarak terör örgütü ile ilişki kurmayı anlayışla karşılamak isteyenler, o konuşmalar sırasında Hakan Bey’in teörist başından “Sayın Öcalan” diye söz etmesini anlamakta güçlük çekiyorlar. Bir yanda Apo’dan “Sayın Öcalan” diye söz edenlere suçluyu övmek iddiasıyla kovuşturma açan; öte yandan o örgüte silah bıraktırma amacıyla övgüler düzen bir karmaşanın içinde olmak; kişinin rüyasında kâbus görerek ter içinde sırılsıklam uyanması türünden bir şey. O tür hitapların görevi veren yüksek makamın haberi olmadan sarf edilmeyeceğini bilenler, Hakan Fidan’ın attığı her adımdan Başbakan’ın onayı olduğunu da elbette bilecektir. Hakan Fidan ve ekibinin cumhuriyet savcısı tarafından bilgilerine başvurulmak amacı ile çağrılmış olmasının siyasi iktidar sözcülerinde neden olduğu telaş, takkenin düşmesinin neden olduğu korkuyu göstermektedir. Akşam gazetesinin dün verdiği bilgi doğru ise Beşiktaş’taki cumhuriyet savcısının masasında “Oslo’da neler yaşandı? KCK’nin devletleşmesi sürecinde MİT’in rolü nedir?Öcalan ile örgüt arasında iletişimin sağlanmasında MİT’in rolü var mı? KCK tutuklusu avukatlarla MİT mensuplarının ilişkisi nedir? Devletin yapacağı bazı operasyonların engellenmesinden bilginiz oldu mu?” soruları ifadeye çağrılı kişileri beklemektedir. Başbakan Yardımcıları Sayın Bekir Bozdağ da Bülent Arınç da, MİT Müsteşarı ve çalışma arkadaşlarının savcılığa çağrılmış olmasını “Akılla izah edilemeyecek” bir şey olarak gördüklerini söylüyorlarmış... Yürütme organının iki üst düzey mensubu, bu açıklamaları ile devletin istihbarat örgütünün mensuplarını, seçilmiş milletvekillerine tanınmayan dokunulmazlık kurumunu duvarları kalın bir mendirek arkasında korumayı amaçlıyorlar. Saydam, şeffaf bir yönetim kurduklarını söyleyen AKP iktidarının içindeki kavga derinlerde büyüyerek sürüyor! O kavganın İstanbul’a yansıyan bölümünü izlemek isteyen muhabir arkadaşlar, Beşiktaş’taki savcılığın kapısında Hakan Fidan’ın gelip gelmeyeceğinin merakı içinde bekleyedursunlar. Hakan Fidan, Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmek için Köşk’e çıkıyor. Bu gelişme Gül ile Erdoğan arasında süren çekişmenin son perdesi olarak değerlendirilebilir mi? Kara kışın neden olduğu fırtına, politika dünyamızı da kapsamış olmalı... ‘DOĞRUDAN BAŞBAKAN’A KARŞI ATILAN BİR ADIM’ Avukat Kazan, “iktidarın koalisyonunda” güvenlik birimleriyle, özel yetkililerin uyumu sonucunda MİT’e yönelik böyle bir adım atıldığı yorumunu yaparken “Doğrudan Başbakan’a karşı atılan bir adımdır. Güvenlik birimlerine kim hâkimse onların attığı bir adımdır. Koalisyon çatışmasının örneğidir. Şube müdürlerinin hazırladığı fezlekeden hareketle çağrı yapılıyor, fezlekeyi hazırlayanlar görevden alınıyor” dedi. ANKARA Avukat Turgut Kazan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmak üzere istihbaratçıların ifadeye çağrılmasını değerlendirirken “Frankeştayn” olarak nitelendirdiği özel yetkili mahkemelerin “derhal kapatılması” gerektiğini vurguladı. “Yarattıkları Frankeştayn onları vuruyor” diyen Ceza Muhakemesi Yasası’nın 250, 251 ve 252. maddelerinin kaldırılmasının doğru olacağına işaret eden Kazan, “Yargılamada, geniş, istisnai, olağanüstü yetki olmaz, olmamalıdır” dedi. Kazan, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında özel yetkili mahkemelerin tehlikesine dikkat çektiğini anımsatarak “O gün milletvekillerine ‘dokunulmazlığımız var sanıyorsunuz’ bir gün sizi de alırlarsa hiç şaşırmayacağım demiştim. Şike dosyasında bilek güreşi yapıldı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un o mahkemede asla yargılanması söz konusu değilken tutuklanması ve yargı yeri konusunda özel yetkililer, hükümete posta koydular. Şimdi bir adım daha atmış oldular” diye konuştu. “Yapılacak tek iş derhal CMK’nin 250, 251, 252. maddelerini kaldırmaktır” çağırısını yapan Kazan, “Düzenlemeye çalışılmamalı, çünkü düzenlenemez. Bu suçların hepsi UYAP’taki dağılıma göre her ağır ceza mahkemesinde görülebilecek suçlardır” dedi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer istihbaratçılarla ilgili CMK’nin 250 ve diğer maddeleri uygulanacaksa MİT Yasası’nda düzenlenen istisnai hüküm gereğince Başbakan’ın izninin gerekmeyeceğine dikkat çeken avukat Kazan şöyle konuştu: “MİT yöneticileriyle ilgili böyle olmalı demiyorum. Ama yasal düzenlemede, 250. maddenin son fıkrasına göre bıra kın onu Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacakları bile özel yetkililer yargılıyorsa MİT Müsteşarı’nı da bunlar çağırırlar. Bana göre çağıramamalılar. MİT Yasası’ndaki kural önemli bir kuraldır ve doğru bir kuraldır. Siz muhaliflerinizi ezmek için geniş yetkiler verirseniz, adama geniş yetkili beylik vermişler, önce babasını asmış hikâyesine döner. Yargılamada, geniş, istisnai, olağanüstü yetki olmaz, olmamalıdır. CMK’nin bu maddelerine evet deniliyorsa MİT Müsteşarı davete uymak zorundadır. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını isteyip sonra bu yaşananı alkışlamak da çelişkilidir. Bunu kabul etmek mümkün değil. Özel yetkilinin pisliği çarpıcı biçimde ortaya çıkmıştır, bu maddeleri temizlememiz gerekir. Gözden geçirilmemeli, bunlara ihtiyaç yoktur. Korursanız bu özel yetkilileri, yarın başınızı taşa vurursunuz.” MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a uygulanan hukuk İlker Başbuğ için yok sayıldı Adamına göre adalet İLHAN TAŞCI KCK iddianamesi ay sonunda 5 gizli tanık yer alacak İstanbul Haber Servisi Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen tarafından yürütülen PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik soruşturma kapsamında yazımı devam eden iddianamede, KCK’nin yönetim kadrosu ile akademi kadrosunun da aralarında bulunduğu 150’si tutuklu 180 kişi sanık olarak yer alacak. Soruşturma kapsamında tutuklanan Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun “terör örgütüne yardım etmek” suçundan cezalandırılmalarının isteneceği iddianamede, 5 “gizli tanık” ifadesinin de yer alacağı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre aklaşık 2 bin 500 sayfa olacak iddianamenin bu ay sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. PKK’nin kuruluşu, yapısı, örgüt adına gerçekleştirilen eylemlerin anlatıldığı iddianamede, KCK’nin tanımı, sözleşmesi, toplantılar ve “Siyaset Akademisi”ne yer verildiği kaydedildi. Ersanlı’nın da ders verdiği akademi iddianamede “PKK’nin şehirdeki ideolojik eğitim merkezi” olarak tanımlandı. ANKARA Türkiye’nin son beş yılına yayılan operasyon, soruşturma ve davalarda “adamına göre adalet” algısına yol açan anlayış dün MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eski istihbarat yöneticilerinin savcılığa çağrılmasıyla bir kez daha su üstüne çıktı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “özel yetkili savcılığın yetkisi yok, anayasa uyarınca Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacak kişilerden” çağrı ve uyarıları hiçe sayılarak sorgulanıp tutuklanmıştı. Savcılık çağrısı, “itirazı mümkün olan işlerden” sayılmıyor. Dolayısıyla MİT’in bu girişimle zaman kazanmaya çalıştığı ve gitmemeye dönük geliştirdiği bir formül olduğu değerlendiriliyor. İtirazı kimin değerlendireceği de belirsiz. MİT Müsteşarlığı’nın, KCK operasyonu kapsamında telefonda savcılığa davet edilen Fidan ile eski Müsteşar Emre Taner ve Afet Güneş’in de aralarında bulunduğu isimler için “yetkisizlik” itirazında bulunması, kişilere göre uygulama anlayışını gündeme getirdi. 12 Eylül 2010’da anayasada yapılan değişiklikle, komutanların “görevle” ilgili suçlardan Yüce Divan’da yargılanması hükmü getirilmişti. Buna karşın eski Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanları tutuklanmıştı. Bu tartışma geçen ay Başbuğ’un özel yetkili savcılık tarafından ifadeye çağrılmasıyla yeniden alevlendi. Çağrıya uyarak savcılığa giden Başbuğ, hem savcılık hem de mahkeme sorgusunda, anayasanın 148. maddesi uyarınca özel yetkili savcılığın ve mahkemenin kendisini sorgulama ve hakkında karar verme yetkisi bulunmadığına işaret ederek bu yetkinin Anayasa Mahkemesi’ne ait olduğuna işaret etmişti. Hukukçular ve siyasiler ile hükümet üyeleri de farklı görüşleri dillendirmişti. ‘Habur’u organize ettiler’ MİT heyetinin, bir taraftan hükümet adına görüşmeleri sürdürürken hükümeti zor durumda bırakacak provokasyonların ortaya çıkmasını sağladığı öne sürülüyor. Habur’u MİT’in organize ettiği iddialar arasında yer alıyor. MİT hakkında çarpıcı iddialar İstanbul Haber Servisi MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’in ifadeye çağrılmalarına ilişkin çarpıcı iddialar ortaya atıldı. MİT yöneticilerinin, KCK’nin kuruluşunda ve yönetiminde rol oynadığı, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın kuryeliğini yaptığı, demokratik özerkliğin ilanında etkili olduğu, haber aldığı saldırı ve eylem talimatlarını önlemediği iddia ediliyor. Öcalan’ın avukatlarından birinin de MİT ajanı olduğu da iddialar arasında yer alıyor. MİT ile Emniyet arasındaki çekişmeye, KCK operasyonları sırasında bazı MİT elemanlarının da tutuklanması gerekçe olarak gösteriliyor. özgürlüğüne kavuşması, PKK’nin özerk Kürdistan’da polis gücü olarak kullanılması, Birleşmiş Milletler veya NATO’nun bölgeye müdahalesini de içeren planlara ulaşıldı. Mektup taşımışlar Aramalarda bulunan Öcalan’ın 6 Temmuz 2011 tarihli el yazısı mektubun MİT heyeti tarafından örgütün Avrupa kadrolarına ulaştırıldığı öne sürülüyor. Mektupta, KCK’nin alternatif devlet kurma girişimi olduğu iddia ediliyor. MİT heyeti tarafından örgüte ulaştırılan mektup üzerine 14 Temmuz 2011’de DTK tarafından demokratik özerklik ilan edildiği savunuluyor. İddialara göre MİT, özerklik ilanından haberdardı, bu talimata aracı olduğu halde bunu ilgili kurumlarla paylaşmadı. Ses kayıtlarında Güneş’in, “Örgütün kadrolarını ülke dışına çıkarma kararı alması durumunda MİT’in Genelkurmay’ı operasyon yapmama yönünde uyaracağı ve buna ikna edebilecekleri” şeklinde beyanda bulunduğu kaydediliyor. “PKKOslo görüşmeleri”ne dair ses kayıtları da soruşturma dosyasında. Toplantıda MİT heyetinin, KCK adı altında gerçekleşen siyasi operasyonlarda tutuklananları nevruz ve sonrasında serbest bırakmayı taahhüt ettiği iddia ediliyor. Savcıya itiraz bir ilk Muhafelet liderleri özel yetkili mahkemeleri hükümetin “siyasi sopa” olarak kullandığı eleştirilerini dile getirirken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbuğ’un yargılaması için Anayasa Mahkemesi’ne işaret etmişti. Başbakan ise yetki konusuna girmeyip yalnızca Başbuğ’un tutuksuz yargılanmasının kendisinin ve partisinin arzusu olduğunu dile getirmişti. Bu yetki tartışmalarının gölgesinde tutuklanan Başbuğ’un avukatı aracılığıyla yetki konusunda bir üst mahkemeye yaptığı itiraz da reddedilmişti. Son dönemdeki tartışmalı gözaltı ve sorgularda MİT Müsteşarlığı’nın çağrıya itirazla yanıt vermesi bir ilk olma özelliği taşıyor. Savcılığın daveti “itirazı mümkün işlerden” sayılmıyor. Dolayısıyla yapılan bu itirazın asıl amacının savcılığa gitmemenin kamuoyunda farklı yorumlanmasının ve bunun bir yola dönüşmesinin önüne geçmek için geliştirilmiş bir formül olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Kaynak Uludere’yi işaret etti ? ANKARA (ANKA) Eski MİT Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak, MİT’çilerin özel yetkili savcılık tarafından ifadeye çağrılmasını, “Hakan Fidan’ı tasfiye operasyonu” olarak değerlendirdi. Kaynak, “Uludere’de 34 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda MİT’in istihbaratının yol açtığı söyleniyor. Eğer 34 kişinin öldürülmesinde rol oynayan güç bulunursa, Fidan’a bu operasyonu yapan güç de bulunmuş olur” dedi. Diyarbakır baskını İddialara göre, MİT’in, istihbarat toplama görevini aştığını gösteren deliller Diyarbakır’da 13 Ocak’ta yapılan baskınlarda ulaşıldı. BDP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda yapılan aramalarda, MİT heyeti ile terör örgütü yöneticileri arasında Oslo görüşmelerini tamamlayıcı nitelikteki toplantılara ait 12 adet ses kaydı ve Öcalan tarafından KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’na yazılan 19 ayrı doküman bulundu. Yeni anayasada özerk Kürdistan’ın ilanı, Öcalan’ın önce ev hapsine çıkarılması, ardından Öneş: Patagonya’da bile olmaz ? İstanbul Haber Servisi Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasını, “MİT Müsteşarı Fidan’ın, Başbakanın’ın, Başbakan Yardımcısı’nın, Başsavcı’nın haberi olmadan çıkarılan bir fezlekeyle telefonla haber verilerek çağrılması konusu... Bu, sanıyorum, Patagonya’da olabilecek bir durum değil. Burada demek ki bir hukuk güvencesi yok” sözleriyle değerlendirdi. C MY B C MY B