Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2010 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
Merkel'in ziyareti öncesinde Berlin ve Ankara arasında suçlamalar havada uçuştu. Şimdi ise dostluk havası hâkim
Boğaziçi'ndeki ruhhalleri...
Almanya Başbakanı Angcla Mer-
kel, Başbakan Tayvip Erdoğan ile
birlikte. (Fotoğraff AFP)
KARL DOEMENS
Bu resimler bir biçimde
birbirine uymuyor. Günlerce
Berlin ile Ankara arasında
atışmalar oldu, suçlamalar havada
uçtu. Türkiye Başbakanı Erdoğan,
ülkesine karşı duyulan "nefret"ten
şikâyet etti, Almanya Başbakanı
Merkel de bir ara Türklerin
Almanya'da ev sahibi ülkenin
yasalarına uymaya mecbur
olduğunu belirtmekten kendisini
alamadı. Ama Alman hükümet
başkanının iki günlük Boğaziçi
ziyaretinden sonra bunlardan hiç
söz edilmez oldu. Tam tersine,
her iki taraf da dostluk havasını
övüyor. Ruh halindeki bu ani
dönüşümün iki nedeni olabilir. Ya
karşılıklı görüşmeler sansasyonel
Ne Almanya'da Türk okulları kurulmasına yönelik talebiyle Erdoğan ne de AB
içinde Türkiye'ye "imtiyazlı ortaklık" çağnsıyla Merkel, bu meselede yeni
konumlar formüle etmiş bulunuyor. Ancak her ikisi de bu tür konuların ne gibi etkileri
olabileceğini biliyordu. Her ikisi de diğer tarafın öne çıkardığına abartılı bir sertlikle
cevap verdi, Gerekçeleri her ikisi için de iç politikayla ilgilidir.
denecek kadar başanhydi ya da
daha önce korkutucu bir umacı
resmi çizildi ve şimdi de bu, apar
topar kaldırılıyor. Ibre, ikinci
tezden yana gösteriyor. Ne
Almanya'da Türk okullan
kurulmasına yönelik talebiyle
Erdoğan ne de Avrupa Birliği
içinde Türkiye'ye "imtiyazlı
ortaklık" çağrısiyla Merkel, bu
meselede yeni konumlar formüle
etmiş bulunuyor. Ancak her ikisi
de bu tür konuların ne gibi etkileri
olabileceğini biliyordu. Her ikisi
de diğer tarafın öne çıkardığına
abartılı bir sertlikle cevap verdi.
Gerekçeleri her ikisi için de iç
politikayla ilgilidir.
Türkiye'ye verilen sözün
arkasında durma zamanı
Ekonomik açıdan dinamik bir
Türkiye'nin AB'ye entegrasyonu
projesi, Iraıı ve Yakındoğu'daki
jeopolotik meydan okumalar
karşısında, seçim kavgası
verenlerin kısa vadeli hedefleri
için kullanılabilir olmasından çok
daha fazla önemlidir. Angela
Merkel, Türkiye ziyaretinden
birçok olumlu izlenimle ayrıldı.
Almanya Başbakanı'nm, Alman
yurttaşlarıııı, zateıı bu on yıl
içinde gerçekleşmeyecek bir AB
üyeliği ile ilgili yaygın
korkusundan kurtarma ve Türkiye
karşısında çok önce verilmiş bir
sözün de arkasında durma zamanı
galiba gelmiş bulunuyor.
Almancadan çeviren:
Osman Çutsay (Frankfurter
Rundschau, Almanya, 29 Mart 2010)
Rusya-Belarus
ittifakı hayali mi?
Venezüella ile petrol anlaşması imzalayan Belarus, bu ülkenin
rafınerileri satın almasına yeşil ışık yaktı. Bunlar da yetmezmiş
gibi Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, Rusya ile imzaladığı
doğalgaz anlaşmasını gözden geçireceğini açıkladı.
KONSTANTIN SIMONOV
Belarus Devlet Başkanı Aleksandır
Lukaşenko, iki ülke arasında süren
petrol anlaşmazlığının sonunda yeni
protokolü onayladığında pek çok kişi,
ülkelerimiz arasındaki petrol krizinin
sona erdiğini sanmıştı. Oysa ki,
Lukaşenko, Rusya ile petrol anlaşmasını
imzaladığında, ülkesindeki rafınerilerde
sadece birkaç günlük petrol kalmıştı ve
zaman kazanması gerekiyordu. Gereken
zamanı kazanır kazanmaz da, yeni
sorunlar başgösterdi. Lukaşenko, Rusya
açısından hassas olan noktalar ne ise
özellikle o noktalara vurmayı seçiyor.
Geçen haftalarda Belarus, Venezüella ile
yılda 4 milyon ton petrolün ithaline
ilişkin anlaşma imzaladığını açıkladı.
Belarus'un Rusya'dan yıllık petrol
ithalatının 20 milyon tondan fazla
olduğu düşünülürse, Venezüella'dan
ithal edeceği petrolün Rus petrolüne
rakip olamayacağını tabii ki
söyleyebiliriz. Fakat anlaşmadaki miktar
az bile olsa, böyle bir anlaşmanın
imzalanmış olması, Rusya'da geniş
yankı uyandırdı. Lukaşenko, bununla da
kalmayarak, bir Arjantin gazetesine
verdiği demeçte, Venezüella'nın,
Belarus'taki petrol rafınerilerinin
özelleştirilmesinekatılabileceklerini
söyleyiverdi. Oysa ki, o rafınerilerin Rus
petrol fırmaları tarafından satın alınması
konusunda Rusya, yı 1lardan beri
Belarus'u ikna etmeye
çalışıyor. Biz
Venezüella'daki bir
projeye 12 milyar dolar
yatırımda bulunmaya
hazırlanırken Caracas,
bizim almaya
hazırlandığımız hisseleri
satın almak istediğini ilan
edecek... Bunun mantıkla
açıklanabilir tarafı yok.
Lukaşenko ayrıca,
Rusya'yı, petrole
uyguladığı ihracat
vergileri nedeniyle, BDT
Divanı'nda dava etti. Pek çok kişinin bu
olaya kadar böyle bir divanın
varlığından bile haberleri yoktu. Açılan
bu davanın da petrol konusunda bir
çözüm getirme olasılığı düşük. Fakat
yine de bu olay, başlı başına epeyce
gürültü koparmaya yetti.
Son olarak da Lukaşenko, Ukrayna
yönetimiyle, Venezüella'dan ithal
edilecek petrolün Odessa-Brodı boru
hattıyla Belarus'a nakledilmesi
konusunda müzakerelere başlama
konusunda gereken talimatı verdiğini
söyledi. Bu açıklamanın Moskova'nın
tepkisini çekmemesine imkân yok,
çünkü söz konusu hat, 2001 yılında,
Hazar Denizi petrollerini Rusya'yı by-
pass ederek Avrupa'ya nakletmek
amacıyla inşa edilmiş, fakat bu hattın
ekonomik verimliliğinin olmadığı
BARIŞ
MÜZAKERELERİ
International Herald Tribune - 29 Mart 2010
anlaşıldıktan sonra, ters yönde, yani Rus
petrolünün Odessa aracılığıyla
Karadeniz'e ve dünya ülkelerine sevk
edilmesinde kullanılır olmuştu.
Kardeşlik mi, piyasa
kuralları mı?
Ukrayna'daki turuncu yönetim bile,
öfkeden köpürmesine rağmen, bu hattı
ters yönde işletmeyi başaramamıştı.
Şimdi ise, turuncu yönetimin bile
işletemediği bu hatta, Lukaşenko
işlerlik kazandırmaya çalışıyor. Oysa,
Venezüella'dan petrol ithal etmenin
ekonomik gerekçelerle açıklanabilecek
hiçbir tarafı yok. Haritaya şöyle
bir göz gezdiren herhangi bir insan,
bunu rahatlıkla görür. Bunlar da
yetmezmiş gibi Lukaşenko, Rusya ile
doğalgaz anlaşması imzalanmış
olmasına ve Belarus'un Rus
doğalgazını Ukrayna'nın ödediğinin
yarı fıyatıyla almasına rağmen, bunu
yeterli bulmayarak yeniden doğalgaz
görüşmelerine başlayacağını açıkladı!
Bütün bu olaylar gösteriyor ki, bizim
Belarus'u kardeş ve müttefık ülke
olarak adlandırmamıza rağmen,
ilişkilerimiz hiç de kardeşçe ilişkiye
benzemiyor.
Bu noktada, bütün eski Sovyet ülkeleri
bir yana, Slav kökenli eski Sovyet
ülkeleri ile bile ilişkilerimizi kardeşlik
sloganları ile mi yürütmek yoksa
ekonomik ilişkilerimizde piyasa
kurallarına göre mi hareket etmek
gerekir sorusu gündeme geliyor.
Rusçadan çeviren: Deniz Berktay
(Rusya Resmi Haber Ajansı RİA
Novosti, 1 Nisan 2010)
T.C. ODEMIŞ 2. ICRA MUDURLUGU'NDEN TAŞINMAZIN
AÇIK ARTTIRMA İLANI
DOSYANO: 2009/713 TAL.
Salılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeli, adedi, önemli özellikleri:
TAPU KAYDI: Sabriye Sönmezoğlu adına kayıtlı, Izmir ili Ödemiş ilçesi Ödemiş Tapu Sicil Müdürluğü Atatürk
Mah. 263 ada 246 parselde kayıtlı 243.60 nı2 alanlı 6/36 arsa paylı 4. kat 4 nolu bağımsız bölüm
,4 MUHAMMEN BEDELİ: 140.000.- TL
ÖZELLlKLERİ: Taşınnıaz Alatürk Mahallesi, Atatürk Caddesi, Özel Sevgi Hastanesi'nin bilişiğinde, 6 katlı, tek
daireli, asansörlü, kaloriferli lüks apartmanın 4. Kat 4 Nolu dairesidir. Daire kuzey - güney cepheli, güneyi Atatürk
Caddesi, kuzeyi arka bahçe, doğu ve batısı komşu parsellere bitişik nizamdadır. Apartmanın merdivenleri oldukça ra-
hat ve kullanışlıdır. Asansör4 kişiliktir. Bina girişi batı tarafında olup, doğuya doğru daireye girildiğinde, 1.70 m ge-
nişliğinde antre, sağ larafla ve yol larafında 33.00 m2 salon, bilişiğinde 16.00 m2 mutfak ve 5.00 nı2 balkonu, 12.00
m2 tuvalet, lavabo ve banyo, arka tarafta doğuda 21.00 nı2 otumıa odası ve 10.00 m2 balkonu, 12.00 m2 çocuk oda-
sı, 18.00 nı2 yatak odası ve 6.00 nı2 balkonu, 7.00 m2 antre ve hoU merdiven boşlukları, asansör boşluğu ve müşte-
rek alanlarla birlikte 170.00 m2 alanındaki dairenin ıslak zenıinleri 1. kalite seramik, mutfak bankosu mermerit, üze-
ri 3 sıra fayans, dolapları MDF lanı olarak yapılnıış, ayrıca 3.00 m2 MDF ve lake boyalı dolaplar nıevcultur. Yatak
odası ve çocuk odasında da MDF lake boyalı dolaplar mevcut olup zenıinleri ahşap parke olarak yapılmış, banyo WC
ve lavabo duvarları tavana kadar fayans, antre, oturma odası, mutfak ve salon duvarları alcı ve saten boya, yatak oda-
sı ve çocuk odası duvarları plastik boya, tavanlar kireç badana olarak yapılmıştır. Odalarda kartonpiyer yapılmış, pen-
cere ve kapıların lanıamı ahşap çam keresteden lake ile boyanmıştır. Giriş kapısı 1. sınıf çelik kapıdır. Dış cephede pan-
jurlar mevcut olup güneş enerjilidir.
1- Satış; 01.06.2010 SALI günü saat 10.30-10.40'da ÖDEMİŞ 2. ICRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDE açık artırma sure-
tiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahnıin edilen değerin % 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve
satış giderlerini geçmek şarlı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak
şartıyla 11.06.2010 CUMA günü 10.30-10.40da ÖDEMİŞ 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDE ikinci artımıaya cıkarıla-
caktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve artırma bedelinin
malın tahmin edilen kıymetinin %40'ını bulması lazımdır. Böyle bir alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.
2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20'si oranında Türk Lirası olarak pey akçesi veya bu
miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubu vemıeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) gü-
nü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, tel-
laliye resmi satış bedelinden ödenir.
3- lpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere da-
ir olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu si-
cil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır.
4- Satış bedeli hemen veya verilen nıühlet içinde ödenmezse lcra ve Iflas Kanunu'nun 133 üncü nıaddesi gereğin-
ce ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kal-
madan kendilerinden tahsil edilecektir.
5- Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alı-
cıya bir örneği gönderilebilir.
6- Salışı işlirak edenlerin şartnanıeyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak iste-
yenlerin 2009/713 Tal. sayılı dosya numarasıyla nıüdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.
Işbu ilan tebligat yapılmayan ilgililere tebligat yerine kainı olmak üzere ilan olunur. (llKm.126)
(*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.
(Basın: 21962)
BAŞSAGLIGI
Sevgili kardeşim ve hemşerim
Halim Sarıalioğlu
için Allah'tan rahmet diliyorum.
Ailesinin, arkadaşlarımızın ve
hemşerilerimizin başı sağ olsun.
Murat Karayalçın
ACI KAYBIMIZ
Menije San'ın biricik eşi, Murat San'ın ve merhume Pınar San'ın babaları,
Nurdan San'ın kayınbabası, Ceylan Sirmen ve Deniz San'ın decleleri,
Merih San ile merhum Memduh San ve merhume Şükran Erkmen'in ağabeyleri
ADNAN FERRUH SAN,
yitirmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Cenazesi 05 Nisan 2010 Pazartesi günü (bugün) öğlen
namazını müteakiben Bostanlı - Beşikçioğlu
Izmir Camisi'nden kaldırılacaktır. Karşıyaka
Doğançay Mezarlığı'na defnedüecektir.
Tüm sevenlerinin başı sağ olsun.
Not: Çelenk gönderilmemesi, isteyenlerin TEV'e (Türk Eğitim Vakfı)
bağışta bulunmaları rica olunur.
AİLESİ
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİJN BAŞ
Başkan Obama'mn
Sağlık Reformu
Birleşik Devletler'de olup bitenlere bazen akıl
erdirmek kolay olmuyor. Ne var ki, iktidarda
ister Cumhurtyetçiler isterse Demokratlar olsun
gelişmelere ülkenin temel yönetim sistemi
açısından yaklaşıldığında olup bitenleri
kavramak çok daha kolay görünüyor. Barack
Obama'mn başkanlık seçimleri sırası ve
sonrasından itibaren sürekli dile getirdiği büyük
düşü sağlık güvencesinden bütünüyle yoksun
milyonlarca yoksul Amerikan yurttaşını sağlık
sigortası şemsiyesi altına alacak sağlık
reformunun hayata geçirilmesi için olağanüstü
bir çaba içinde olduğu kimsenin saklısı değildi.
Ancak bu düşü gerçekleştirmek, kuşkusuz,
sanıldığı kadar kolay olmadı. Başkan'ın
düşündüğü reforma bizzat partisi içindeki bazı
'muhafazakârlar' da dahil olmak üzere siyasal
karşıtları Cumhuriyetçiler, reformdan zarar
görecekleri vehmine kapılan özel sağlık
kuruluşları ve onların güçlü lobilerinin direncinin
kırılarak reformun yaklaşan yarı dönem
seçimlerinde partisinin uğraması olası
kayıplarını da göze alarak Temsilciler
Meclisi'nden kazasız belasız geçirmesi
gerekiyordu.
•••
Başkan'ın çoklarının 'iight' yada 'negatif
olarak tanımlayarak küçümsemeye çalıştığı
sağlık reformu Temsilciler Meclisi'nde212'ye
karşı 219 oyla kıl payı kabul edilerek
yasalaşmış bulunuyor. Ama reform karşıtları
Başkan'ın ve sağlık reformundan yararlanacak
milyonlarca yoksulun -Birleşik Devletler gibi
sağlık dahil hemen her şeyin paralı olduğu,
sosyal dayanışmanın zerresine bile
rastlanılmadığı bir ülkede- kazanılan bu sosyal
zaferi gönüllerince kutlamaları çok görülecekti.
Nitekim, öze! sağlık kuruluşlarının güçlü
lobilerinin kışkırttığı 'Obama karşıtı' Billboard
grubu adını taşıyan ne olduğu belirsiz bir grup,
metro istasyonlarına üzerlerinde 'Obama
Sosyalizmini durdurun' yazısının yer aldığı
dijital panolar asacak ölçüde ipin ucunu
kaçırmışlardır. Aslında sosyalizmle uzaktan
yakından ilgisi olmamasına karşın halkın temel
haklarının devletçe karşılanması yönünde atılan
her adım ne denli utangaç, kapsamı ne denli
sınırlı da olsa serbest piyasanın kutsandığı bir
ülkede, sanırım, yol olur vehmiyle hoş
karşılanmamaktadır.
Bu tür vehimler, ayrıca yeni de değildir.
Finansal krizin patlak verdiği günlerin
şaşkınlığında krizi yaratan fahiş kâr peşinde
riskli ne ki, çok kârlı işlere bulaşan bazı büyük
finans kuruluşlarının belli oranlarda hizaya
getirilmesiyle ilgili önlemlerin tartışıldığı
günlerde ünlü Wall-Street' te sosyalizm ve
devletçilik tehlikesine karşt uyarı panolarına
rastlandığı henüz belleklerde tazeliğini
korumaktadır.
•••
Aslında o gün oiduğu gibi bugün de
çığrından çıkan etik, kural ve sınır tanımayan
serbest piyasanın spekülasyona dönük
eylemlerinin önünün kesitmesiyle ilgili
tartışmalara karşın, iş bu konularda ciddi
önlemlerin hayata geçirilmesine gelip
dayanınca yeniden eski hamam eski tasa
dönüldüğü kimse için sır değil. Ciddi Le Monde
gazetesinin 2 Nisan 2010 sayısındaki
başyazısında da değinildiği gibi, 'Tamı tamına
bir yıl önce 2 Nisan 2009'da G20 yöneticilerinin
Londra'da düzenlenen ikinci toplantısında
korumacılığın reddedilmesi, dünya finansal
örgütlerinin güçlendihlmesi ve tüm piyasaların
ve finans kuruluşlarının kurallara bağlanması,
önemli sistemik pazar ve finansal kurumların
yaygınlaştınlması konusunda anlaşmaya
varmışlardı. Bir yıl sonra neredeyiz?
Korumacılık atlatılmıştır, vergi cennetlerinin
denetim altına alınması da. Banka
yöneticilerinin ikramiyeleriyle ilgili bazı
düzenlemeler dışında hiçbir sonuca
ulaşılmamıştır. (.. ..) Ama 2008 krizinin bir kez
daha yinelenmemesi için finansın kurallara
bağlanması ile ilgili asıl sorun sürmektedir.
Paris borsasını da yöneten Euronext
kuruluşunun patronuna göre finansal
hareketlerdeki saydamsızlık daha da artmıştır.'
(Le Monde, 2 Nisan 2010, Başyazı.)
Başkan Obama'mn önemli siyasal risk alarak
meclisten zar zor geçirdiği sağlık reformunun
sistemi hedef aldığı yönündeki vehimler
bütünüyle yersizdir. Ayıp olan, adı
demokrasinin beşiğine, ulaşılması güç bir refah
toplumuna çıkmış bir ülkede 50 milyon insanın
sağlık korumasından bütünüyle yoksun olarak
bir o kadarının da açlığın sınırında yaşamaya
çalışmasıdır. Bunun eksikleriyle de olsa
önlenmeye çalışılmasına kimler niçin karşı
çıkmaktadır. Yanıtlanması gereken asıl soru
budur. Beyaz Saray'ın konuyla ilgili son
metnine göre sağlık güvencesinden 32 milyon
yurttaş, o da önümüzdeki dört yılda
yararlanabileceklerdir. Ulusal ulaşım federal
yönetiminden Dennis Johnson'a göre
reformun en önde gelen kusuru bütünüyle
finansın etkisi altında oluşturulmasıdır.
Reformun maliyetinin ise on yılda 940 milyar
dolara ulaşacağı öngörülmektedir. Buna
karşılık 16 milyon Amerikan yurttaşı daha
sağlık güvencesine kavuşacaktır. Tuzu kurulara
doğal olarak ek vergiler gelecektir ama,
sonuçta devletin yeni sigortalılara yapacağı
yardımdan aslan payını yine de Wall-Street'in
sağlık ve ilaç devleri alacaktır. Paranın
kutsandığı Birleşik Devletler'de yoksullara
yardım bile 'kârlı' bir iştir!
BAGIŞIARINIZIA MUTLUYUZ
Lösemili Çocuklar Vakfı
Bağışlarınız için tüm bankalardan HESAP N O : 0660
0312447 06 60 * www.losev.org.tr * 0212 2686868 o
C M B