19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2010 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN [email protected] Merkel'in ziyareti öncesinde Berlin ve Ankara arasında suçlamalar havada uçuştu. Şimdi ise dostluk havası hâkim Boğaziçi'ndeki ruhhalleri... Almanya Başbakanı Angcla Mer- kel, Başbakan Tayvip Erdoğan ile birlikte. (Fotoğraff AFP) KARL DOEMENS Bu resimler bir biçimde birbirine uymuyor. Günlerce Berlin ile Ankara arasında atışmalar oldu, suçlamalar havada uçtu. Türkiye Başbakanı Erdoğan, ülkesine karşı duyulan "nefret"ten şikâyet etti, Almanya Başbakanı Merkel de bir ara Türklerin Almanya'da ev sahibi ülkenin yasalarına uymaya mecbur olduğunu belirtmekten kendisini alamadı. Ama Alman hükümet başkanının iki günlük Boğaziçi ziyaretinden sonra bunlardan hiç söz edilmez oldu. Tam tersine, her iki taraf da dostluk havasını övüyor. Ruh halindeki bu ani dönüşümün iki nedeni olabilir. Ya karşılıklı görüşmeler sansasyonel Ne Almanya'da Türk okulları kurulmasına yönelik talebiyle Erdoğan ne de AB içinde Türkiye'ye "imtiyazlı ortaklık" çağnsıyla Merkel, bu meselede yeni konumlar formüle etmiş bulunuyor. Ancak her ikisi de bu tür konuların ne gibi etkileri olabileceğini biliyordu. Her ikisi de diğer tarafın öne çıkardığına abartılı bir sertlikle cevap verdi, Gerekçeleri her ikisi için de iç politikayla ilgilidir. denecek kadar başanhydi ya da daha önce korkutucu bir umacı resmi çizildi ve şimdi de bu, apar topar kaldırılıyor. Ibre, ikinci tezden yana gösteriyor. Ne Almanya'da Türk okullan kurulmasına yönelik talebiyle Erdoğan ne de Avrupa Birliği içinde Türkiye'ye "imtiyazlı ortaklık" çağrısiyla Merkel, bu meselede yeni konumlar formüle etmiş bulunuyor. Ancak her ikisi de bu tür konuların ne gibi etkileri olabileceğini biliyordu. Her ikisi de diğer tarafın öne çıkardığına abartılı bir sertlikle cevap verdi. Gerekçeleri her ikisi için de iç politikayla ilgilidir. Türkiye'ye verilen sözün arkasında durma zamanı Ekonomik açıdan dinamik bir Türkiye'nin AB'ye entegrasyonu projesi, Iraıı ve Yakındoğu'daki jeopolotik meydan okumalar karşısında, seçim kavgası verenlerin kısa vadeli hedefleri için kullanılabilir olmasından çok daha fazla önemlidir. Angela Merkel, Türkiye ziyaretinden birçok olumlu izlenimle ayrıldı. Almanya Başbakanı'nm, Alman yurttaşlarıııı, zateıı bu on yıl içinde gerçekleşmeyecek bir AB üyeliği ile ilgili yaygın korkusundan kurtarma ve Türkiye karşısında çok önce verilmiş bir sözün de arkasında durma zamanı galiba gelmiş bulunuyor. Almancadan çeviren: Osman Çutsay (Frankfurter Rundschau, Almanya, 29 Mart 2010) Rusya-Belarus ittifakı hayali mi? Venezüella ile petrol anlaşması imzalayan Belarus, bu ülkenin rafınerileri satın almasına yeşil ışık yaktı. Bunlar da yetmezmiş gibi Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, Rusya ile imzaladığı doğalgaz anlaşmasını gözden geçireceğini açıkladı. KONSTANTIN SIMONOV Belarus Devlet Başkanı Aleksandır Lukaşenko, iki ülke arasında süren petrol anlaşmazlığının sonunda yeni protokolü onayladığında pek çok kişi, ülkelerimiz arasındaki petrol krizinin sona erdiğini sanmıştı. Oysa ki, Lukaşenko, Rusya ile petrol anlaşmasını imzaladığında, ülkesindeki rafınerilerde sadece birkaç günlük petrol kalmıştı ve zaman kazanması gerekiyordu. Gereken zamanı kazanır kazanmaz da, yeni sorunlar başgösterdi. Lukaşenko, Rusya açısından hassas olan noktalar ne ise özellikle o noktalara vurmayı seçiyor. Geçen haftalarda Belarus, Venezüella ile yılda 4 milyon ton petrolün ithaline ilişkin anlaşma imzaladığını açıkladı. Belarus'un Rusya'dan yıllık petrol ithalatının 20 milyon tondan fazla olduğu düşünülürse, Venezüella'dan ithal edeceği petrolün Rus petrolüne rakip olamayacağını tabii ki söyleyebiliriz. Fakat anlaşmadaki miktar az bile olsa, böyle bir anlaşmanın imzalanmış olması, Rusya'da geniş yankı uyandırdı. Lukaşenko, bununla da kalmayarak, bir Arjantin gazetesine verdiği demeçte, Venezüella'nın, Belarus'taki petrol rafınerilerinin özelleştirilmesinekatılabileceklerini söyleyiverdi. Oysa ki, o rafınerilerin Rus petrol fırmaları tarafından satın alınması konusunda Rusya, yı 1lardan beri Belarus'u ikna etmeye çalışıyor. Biz Venezüella'daki bir projeye 12 milyar dolar yatırımda bulunmaya hazırlanırken Caracas, bizim almaya hazırlandığımız hisseleri satın almak istediğini ilan edecek... Bunun mantıkla açıklanabilir tarafı yok. Lukaşenko ayrıca, Rusya'yı, petrole uyguladığı ihracat vergileri nedeniyle, BDT Divanı'nda dava etti. Pek çok kişinin bu olaya kadar böyle bir divanın varlığından bile haberleri yoktu. Açılan bu davanın da petrol konusunda bir çözüm getirme olasılığı düşük. Fakat yine de bu olay, başlı başına epeyce gürültü koparmaya yetti. Son olarak da Lukaşenko, Ukrayna yönetimiyle, Venezüella'dan ithal edilecek petrolün Odessa-Brodı boru hattıyla Belarus'a nakledilmesi konusunda müzakerelere başlama konusunda gereken talimatı verdiğini söyledi. Bu açıklamanın Moskova'nın tepkisini çekmemesine imkân yok, çünkü söz konusu hat, 2001 yılında, Hazar Denizi petrollerini Rusya'yı by- pass ederek Avrupa'ya nakletmek amacıyla inşa edilmiş, fakat bu hattın ekonomik verimliliğinin olmadığı BARIŞ MÜZAKERELERİ International Herald Tribune - 29 Mart 2010 anlaşıldıktan sonra, ters yönde, yani Rus petrolünün Odessa aracılığıyla Karadeniz'e ve dünya ülkelerine sevk edilmesinde kullanılır olmuştu. Kardeşlik mi, piyasa kuralları mı? Ukrayna'daki turuncu yönetim bile, öfkeden köpürmesine rağmen, bu hattı ters yönde işletmeyi başaramamıştı. Şimdi ise, turuncu yönetimin bile işletemediği bu hatta, Lukaşenko işlerlik kazandırmaya çalışıyor. Oysa, Venezüella'dan petrol ithal etmenin ekonomik gerekçelerle açıklanabilecek hiçbir tarafı yok. Haritaya şöyle bir göz gezdiren herhangi bir insan, bunu rahatlıkla görür. Bunlar da yetmezmiş gibi Lukaşenko, Rusya ile doğalgaz anlaşması imzalanmış olmasına ve Belarus'un Rus doğalgazını Ukrayna'nın ödediğinin yarı fıyatıyla almasına rağmen, bunu yeterli bulmayarak yeniden doğalgaz görüşmelerine başlayacağını açıkladı! Bütün bu olaylar gösteriyor ki, bizim Belarus'u kardeş ve müttefık ülke olarak adlandırmamıza rağmen, ilişkilerimiz hiç de kardeşçe ilişkiye benzemiyor. Bu noktada, bütün eski Sovyet ülkeleri bir yana, Slav kökenli eski Sovyet ülkeleri ile bile ilişkilerimizi kardeşlik sloganları ile mi yürütmek yoksa ekonomik ilişkilerimizde piyasa kurallarına göre mi hareket etmek gerekir sorusu gündeme geliyor. Rusçadan çeviren: Deniz Berktay (Rusya Resmi Haber Ajansı RİA Novosti, 1 Nisan 2010) T.C. ODEMIŞ 2. ICRA MUDURLUGU'NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYANO: 2009/713 TAL. Salılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeli, adedi, önemli özellikleri: TAPU KAYDI: Sabriye Sönmezoğlu adına kayıtlı, Izmir ili Ödemiş ilçesi Ödemiş Tapu Sicil Müdürluğü Atatürk Mah. 263 ada 246 parselde kayıtlı 243.60 nı2 alanlı 6/36 arsa paylı 4. kat 4 nolu bağımsız bölüm ,4 MUHAMMEN BEDELİ: 140.000.- TL ÖZELLlKLERİ: Taşınnıaz Alatürk Mahallesi, Atatürk Caddesi, Özel Sevgi Hastanesi'nin bilişiğinde, 6 katlı, tek daireli, asansörlü, kaloriferli lüks apartmanın 4. Kat 4 Nolu dairesidir. Daire kuzey - güney cepheli, güneyi Atatürk Caddesi, kuzeyi arka bahçe, doğu ve batısı komşu parsellere bitişik nizamdadır. Apartmanın merdivenleri oldukça ra- hat ve kullanışlıdır. Asansör4 kişiliktir. Bina girişi batı tarafında olup, doğuya doğru daireye girildiğinde, 1.70 m ge- nişliğinde antre, sağ larafla ve yol larafında 33.00 m2 salon, bilişiğinde 16.00 m2 mutfak ve 5.00 nı2 balkonu, 12.00 m2 tuvalet, lavabo ve banyo, arka tarafta doğuda 21.00 nı2 otumıa odası ve 10.00 m2 balkonu, 12.00 m2 çocuk oda- sı, 18.00 nı2 yatak odası ve 6.00 nı2 balkonu, 7.00 m2 antre ve hoU merdiven boşlukları, asansör boşluğu ve müşte- rek alanlarla birlikte 170.00 m2 alanındaki dairenin ıslak zenıinleri 1. kalite seramik, mutfak bankosu mermerit, üze- ri 3 sıra fayans, dolapları MDF lanı olarak yapılnıış, ayrıca 3.00 m2 MDF ve lake boyalı dolaplar nıevcultur. Yatak odası ve çocuk odasında da MDF lake boyalı dolaplar mevcut olup zenıinleri ahşap parke olarak yapılmış, banyo WC ve lavabo duvarları tavana kadar fayans, antre, oturma odası, mutfak ve salon duvarları alcı ve saten boya, yatak oda- sı ve çocuk odası duvarları plastik boya, tavanlar kireç badana olarak yapılmıştır. Odalarda kartonpiyer yapılmış, pen- cere ve kapıların lanıamı ahşap çam keresteden lake ile boyanmıştır. Giriş kapısı 1. sınıf çelik kapıdır. Dış cephede pan- jurlar mevcut olup güneş enerjilidir. 1- Satış; 01.06.2010 SALI günü saat 10.30-10.40'da ÖDEMİŞ 2. ICRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDE açık artırma sure- tiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahnıin edilen değerin % 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şarlı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 11.06.2010 CUMA günü 10.30-10.40da ÖDEMİŞ 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDE ikinci artımıaya cıkarıla- caktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40'ını bulması lazımdır. Böyle bir alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20'si oranında Türk Lirası olarak pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubu vemıeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) gü- nü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, tel- laliye resmi satış bedelinden ödenir. 3- lpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere da- ir olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu si- cil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen nıühlet içinde ödenmezse lcra ve Iflas Kanunu'nun 133 üncü nıaddesi gereğin- ce ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kal- madan kendilerinden tahsil edilecektir. 5- Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alı- cıya bir örneği gönderilebilir. 6- Salışı işlirak edenlerin şartnanıeyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak iste- yenlerin 2009/713 Tal. sayılı dosya numarasıyla nıüdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. Işbu ilan tebligat yapılmayan ilgililere tebligat yerine kainı olmak üzere ilan olunur. (llKm.126) (*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 21962) BAŞSAGLIGI Sevgili kardeşim ve hemşerim Halim Sarıalioğlu için Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesinin, arkadaşlarımızın ve hemşerilerimizin başı sağ olsun. Murat Karayalçın ACI KAYBIMIZ Menije San'ın biricik eşi, Murat San'ın ve merhume Pınar San'ın babaları, Nurdan San'ın kayınbabası, Ceylan Sirmen ve Deniz San'ın decleleri, Merih San ile merhum Memduh San ve merhume Şükran Erkmen'in ağabeyleri ADNAN FERRUH SAN, yitirmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Cenazesi 05 Nisan 2010 Pazartesi günü (bugün) öğlen namazını müteakiben Bostanlı - Beşikçioğlu Izmir Camisi'nden kaldırılacaktır. Karşıyaka Doğançay Mezarlığı'na defnedüecektir. Tüm sevenlerinin başı sağ olsun. Not: Çelenk gönderilmemesi, isteyenlerin TEV'e (Türk Eğitim Vakfı) bağışta bulunmaları rica olunur. AİLESİ DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİJN BAŞ Başkan Obama'mn Sağlık Reformu Birleşik Devletler'de olup bitenlere bazen akıl erdirmek kolay olmuyor. Ne var ki, iktidarda ister Cumhurtyetçiler isterse Demokratlar olsun gelişmelere ülkenin temel yönetim sistemi açısından yaklaşıldığında olup bitenleri kavramak çok daha kolay görünüyor. Barack Obama'mn başkanlık seçimleri sırası ve sonrasından itibaren sürekli dile getirdiği büyük düşü sağlık güvencesinden bütünüyle yoksun milyonlarca yoksul Amerikan yurttaşını sağlık sigortası şemsiyesi altına alacak sağlık reformunun hayata geçirilmesi için olağanüstü bir çaba içinde olduğu kimsenin saklısı değildi. Ancak bu düşü gerçekleştirmek, kuşkusuz, sanıldığı kadar kolay olmadı. Başkan'ın düşündüğü reforma bizzat partisi içindeki bazı 'muhafazakârlar' da dahil olmak üzere siyasal karşıtları Cumhuriyetçiler, reformdan zarar görecekleri vehmine kapılan özel sağlık kuruluşları ve onların güçlü lobilerinin direncinin kırılarak reformun yaklaşan yarı dönem seçimlerinde partisinin uğraması olası kayıplarını da göze alarak Temsilciler Meclisi'nden kazasız belasız geçirmesi gerekiyordu. ••• Başkan'ın çoklarının 'iight' yada 'negatif olarak tanımlayarak küçümsemeye çalıştığı sağlık reformu Temsilciler Meclisi'nde212'ye karşı 219 oyla kıl payı kabul edilerek yasalaşmış bulunuyor. Ama reform karşıtları Başkan'ın ve sağlık reformundan yararlanacak milyonlarca yoksulun -Birleşik Devletler gibi sağlık dahil hemen her şeyin paralı olduğu, sosyal dayanışmanın zerresine bile rastlanılmadığı bir ülkede- kazanılan bu sosyal zaferi gönüllerince kutlamaları çok görülecekti. Nitekim, öze! sağlık kuruluşlarının güçlü lobilerinin kışkırttığı 'Obama karşıtı' Billboard grubu adını taşıyan ne olduğu belirsiz bir grup, metro istasyonlarına üzerlerinde 'Obama Sosyalizmini durdurun' yazısının yer aldığı dijital panolar asacak ölçüde ipin ucunu kaçırmışlardır. Aslında sosyalizmle uzaktan yakından ilgisi olmamasına karşın halkın temel haklarının devletçe karşılanması yönünde atılan her adım ne denli utangaç, kapsamı ne denli sınırlı da olsa serbest piyasanın kutsandığı bir ülkede, sanırım, yol olur vehmiyle hoş karşılanmamaktadır. Bu tür vehimler, ayrıca yeni de değildir. Finansal krizin patlak verdiği günlerin şaşkınlığında krizi yaratan fahiş kâr peşinde riskli ne ki, çok kârlı işlere bulaşan bazı büyük finans kuruluşlarının belli oranlarda hizaya getirilmesiyle ilgili önlemlerin tartışıldığı günlerde ünlü Wall-Street' te sosyalizm ve devletçilik tehlikesine karşt uyarı panolarına rastlandığı henüz belleklerde tazeliğini korumaktadır. ••• Aslında o gün oiduğu gibi bugün de çığrından çıkan etik, kural ve sınır tanımayan serbest piyasanın spekülasyona dönük eylemlerinin önünün kesitmesiyle ilgili tartışmalara karşın, iş bu konularda ciddi önlemlerin hayata geçirilmesine gelip dayanınca yeniden eski hamam eski tasa dönüldüğü kimse için sır değil. Ciddi Le Monde gazetesinin 2 Nisan 2010 sayısındaki başyazısında da değinildiği gibi, 'Tamı tamına bir yıl önce 2 Nisan 2009'da G20 yöneticilerinin Londra'da düzenlenen ikinci toplantısında korumacılığın reddedilmesi, dünya finansal örgütlerinin güçlendihlmesi ve tüm piyasaların ve finans kuruluşlarının kurallara bağlanması, önemli sistemik pazar ve finansal kurumların yaygınlaştınlması konusunda anlaşmaya varmışlardı. Bir yıl sonra neredeyiz? Korumacılık atlatılmıştır, vergi cennetlerinin denetim altına alınması da. Banka yöneticilerinin ikramiyeleriyle ilgili bazı düzenlemeler dışında hiçbir sonuca ulaşılmamıştır. (.. ..) Ama 2008 krizinin bir kez daha yinelenmemesi için finansın kurallara bağlanması ile ilgili asıl sorun sürmektedir. Paris borsasını da yöneten Euronext kuruluşunun patronuna göre finansal hareketlerdeki saydamsızlık daha da artmıştır.' (Le Monde, 2 Nisan 2010, Başyazı.) Başkan Obama'mn önemli siyasal risk alarak meclisten zar zor geçirdiği sağlık reformunun sistemi hedef aldığı yönündeki vehimler bütünüyle yersizdir. Ayıp olan, adı demokrasinin beşiğine, ulaşılması güç bir refah toplumuna çıkmış bir ülkede 50 milyon insanın sağlık korumasından bütünüyle yoksun olarak bir o kadarının da açlığın sınırında yaşamaya çalışmasıdır. Bunun eksikleriyle de olsa önlenmeye çalışılmasına kimler niçin karşı çıkmaktadır. Yanıtlanması gereken asıl soru budur. Beyaz Saray'ın konuyla ilgili son metnine göre sağlık güvencesinden 32 milyon yurttaş, o da önümüzdeki dört yılda yararlanabileceklerdir. Ulusal ulaşım federal yönetiminden Dennis Johnson'a göre reformun en önde gelen kusuru bütünüyle finansın etkisi altında oluşturulmasıdır. Reformun maliyetinin ise on yılda 940 milyar dolara ulaşacağı öngörülmektedir. Buna karşılık 16 milyon Amerikan yurttaşı daha sağlık güvencesine kavuşacaktır. Tuzu kurulara doğal olarak ek vergiler gelecektir ama, sonuçta devletin yeni sigortalılara yapacağı yardımdan aslan payını yine de Wall-Street'in sağlık ve ilaç devleri alacaktır. Paranın kutsandığı Birleşik Devletler'de yoksullara yardım bile 'kârlı' bir iştir! BAGIŞIARINIZIA MUTLUYUZ Lösemili Çocuklar Vakfı Bağışlarınız için tüm bankalardan HESAP N O : 0660 0312447 06 60 * www.losev.org.tr * 0212 2686868 o C M B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle