23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 TEMMUZ 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Istanbul 'da denize girilebilecek yerler. Ahsen Yüksek, lstanbul'da yaklaşık 300 nokta- dan koliform ve bakteriyel kirlilikle ilgili Öl- çümler yaptıklannı anlatarak sonuçlan şöylc değerlendiriyor: "İstanbul'da denize girile- bilecek en güzel yer Adalar. Büyükçekme- ce, Yeşilköy biraz yoluna girmeye başlasa da yine sorunlu alanlar. Suadiyc'de yüzey deşarjlarının kısmen kcsilmesi veya kontrol altına alınarak derin deşarja verilmesi; Tuzla'da, Ataköy'de ileri derecede arıtma sistemlerine geçilmesi, Zeytinburnu'nun ta- nıamen ortadan kaldırüması, Haliç'teki bü- tün yüzey akıntılarının tamamen engellen- nıcsi, kuzey ve güney Haliç projeleri ile derin deşarja bağlanması olumlu gelişmeler." Nüfusa bağlı kirlilik ve biyolojik çeşitlilik ı01 )\ Yüksek, Marmara Dc- nizi'nde en büyük sorun- lardan birinin denize doğrudan verilen deşarj- lar olduğuna dikkat çeki- yor. Artan nüfusa bağlı kirliliğin denizleri tehdit ettiğini anlatan Yüksek, "Bir bölgeye kaldırabi- leceğinden daha fazla yük verirseniz bunlar gübre görevi görerek o bölgede aşırı bir plank- ) ton artışına neden olur. Bu aşırı artış beraberinde kitlesel ölümlere neden olur ki bu da ortamda bakteri- yel faaliyetlerin artma- sı, oksijenin ortanıdan yok olması demektir. Oksijenin olmadığı ya da azaldığı bölgede can- lılıktan söz edilcmez. Yani biyolojik çeşitlilik tahrip olur. Bu duru- mun etkilerini Marma- ra'nın körfezlerinde açıkça görmekteyiz" di- ye konuşuyor. IstanbuVda midye yemeyin Yüksek, balık tüketimi konusunda şu uyanlan sıralı- yor: "Sanayinin geliştiği iç körfezlerde Bandır- . ma'nın, Gemlik'in, tzmit Körfe/.i'nin iç kesimle- rinde kirlilik yükü var. Barbun, te- kir. mezgit gibi dibe bağımlı balık- larda özellikle birikim oluyor. Ama İnıralı civarı, Mudanya açıkları, Erdek bölgesi açıklarında akıntı sisteminin yüksek olduğu bölgeler- de balık daha lezzetlidir ve daha güvenilir bir şekilde tüketilebilir. Istanbul bölgesinde midye de yeme- yin. Midye sabit bir yerde ve süze- rek beslenen bir canlı. Ortamda za- rarlı ne varsa bünyesinde tutar." 'TEDAVİOLMA HAKK1TANINSIN' •'"'- , J4İI-J- . . Kirliliğin üst düzeyde yaşandığı Marmara Denizi'nde balık türleri ve deniz yaşamı tehlike altında Marmara SOS veriyortstanbul Haber Servisi - Istanbul Üniversitesi (tÜ) Deniz Bilimleri ve Işletmeciliği Enstitüsü'nün yürüttü- ğü "Su Kalitesi tzleme Araşürma- sı"nda görev alan Yrd. Doç. Dr. Ah- sen Yüksek'in araştınnalanna göre Mannara Denizi, su kirliliği ve balık türleri açısından ciddi bir tehlike ile karşı karşıya. Yüksek, Haliç'in iç ke- simlerinde balık türü çeşitliliğinde dü- şüş tespit edildiğine, eski yayınlara göre Karadeniz ve Marmara'da ya- şayan foklann artık burada bulun- madığına dikkat çekiyor. Yüksek'e göre Mannara Denizi'ndeki körfez- ler yanlış kullanıhyor anıa Karade- niz'e kıyısı olan ülkelerin de yaşanan kirlilikte etkisi büyük. Deniz Temiz Turmepa, Temmuz 2008 sayısmda Marmara Denizi'nde yaşanan kirliliğe geniş yer ayırdı. IÜ Deniz Bilimleri ve Işletmeciliği Ens- titüsü'nün yürüttüğü "Su Kalitesi lz- leme Araştırması"nda görev alan Yrd. Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Ha- liç'in balık çeşitliliği konusunda yü- rütülen projede de çalışmalannı sür- dürüyor. Yüksek, Galata ve Unkapanı köp- rüsü arasındaki kısmın iç kesimlerinde tür çeşitliliğinin düştüğüne dikkat çekerek "Eski Galata Köprüsü'nün Marmara denizinde kirliliğin ulaştığı boyut hem insan sağlığını hem de denizdeki biyolojik çeşitliliği tehdit ediyor. Haliç'in su sirkülasyonunu olunı- suz etkilemesi ve su kalitesini boz- ması bu bölgelerde yaşayan türle- ri olumsuz etkiledi" diyor. Tüm Marmara genelinde Çevre vc Orman Bakanlığı ile su kalitesi ve plankton üzerine araştırmalar da yap- tığını belirten Yüksek; Gemlik, tzmit, Erdek körfezlerinin yanı sıra dere gir- dilerinden 1000-1200 metrelik çu- kurlara, fabrika-kanalizasyon atıkla- rına kadar Marmara Denizi 'nden toplam 90 noktada kirleticilerin kay- nağı ve nitelikleri hakkında bilgi topladıklannı anlahyor. Tüm insanlığın yayılımcı, yok edi- ci politikası yüzünden Marmara'nın zarar gördüğüne vurgu yapan Yüksek, "Eski yayınlara göre Karadeniz ve Marmara'da yaşayan nesli tehlike altında olan foklar, bilim adamla- rıııın çabalan ile halen Akdeniz ve Ege'de yaşatıhyor. Azalan türlerin sorumlusu sadece Türkiye değil. Balıkçıuğa ve kirliliğe bağlı so- runlarda Karadeniz'e kıyısı olan tüm ülkelerin, hatta Orta Avru- pa'mn Akdeniz'de ise Akdeniz'e kı- yısı olan tüm ülkelerin etkisi var. Marmara Denizi'nde de körfezle- rimizi yanlış kullanıyoruz. Örncğin tzmit Körfezi'ne Türkiye'nin en önemli sanayisini getirmişiz. Bu ka- dar popülasyonun ve sanayinin aüğı, nehirlerle veya deşarjlarla alı- cı ortam olarak lzmit Körfezi'ne gelmekte, dolayısıyla Marmara'ya verüiyor" diyor. Gemlik ve Bandırma körfezlerinin çok zor durumda olduğuna vurgu ya- pan Yüksek, su kalitesindeki bozul- maya paralel olarak çözülmüş oksi- jen miktannın iç kısımlarda yok de- necek kadar azaldığını ifade ediyor. İç kısımlardaki biyoçeşitliliğin de yok olmak üzere olduğunu söyleyen Yüksek şöyle konuşuyor: "Ben Gemlik Körfezi orta hat- tında, derin bölgelerinde sıfır ok- sijen tespit ettim. Sıfır oksijen de- mek canlı yok demektir. tzmit Körfezi'nde de aynı durumla kar- şılaştık, ama orada rehabilitasyon ile geriye dönüşler de oldu. Denizel ortamı yok ellikteıı sonra geriye dö- nüşüm son derece pahalı rehabili- tasyonlar ile gerçekleşmektedir ki bu, ülke ekonomisi içiıı büyük yük- tür." Yüksek, 1980'liyıllardaHaliç'te hiçbir canlı türüne rastlanamazken bugün yapılan rehabilitasyon ça- lışmalan sonrasında Haliç'in 36 balık türünün yumurtlama ve yav- ru geliştirme sahası olduğunu, an- cak deltanın yanlış kullanımının ts- tanbul'a büyük bir ekonomik diyet ödettiğini vurguluyor. Cumhuriyet'in ilk kadın öğretmenlerinden 93 yaşındaki Angın tedavi gördüğü hastaneye dönmek istiyor Refet Angın ügi bekliyor 'SANSÜR UYGULAMIYORUZ' RTÜK'ten içki sansürüyle ilgili açıklama geldi ANKARA (AA) - Radyo ve Televiz- yon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) yapılan açıklamada, "RTÜK'ün, içki yayınla- rıyla ilgili radyo ve televizyonlara ab- luka vc sansür uygulamasınm söz ko- ııusu olmadığı" belirtildi. Açıklamada, "televizyon programla- rında içkili sahnelere yapım aşamasın- da müdahale edileceğine" ilişkin basın- da yer alan haberin yanlış olduğu ifade edildi. Açıklamada, şöyle denildi: "RTÜK, ne içki yayınlarıyla ne de başka bir konuyla ilgili radyo ve tel- evizyonlara bir abluka uygulanııştır. Sansür uygulaması da söz konusu de- ğildir. RTUK, 3984 Sayılı Kanun'dan aldığı yetkiyle, herhangi bir program yayımlandıktan sonra ancak denetim yapmaktadır. Bu nedenle herhangi bir programa yapım aşamasında RTÛK tarafından müdahale edilmesi de mümkün değildir. RTÜK, herhangi bir ihlal ve tekerrür söz konusu olduğunda 3984 Sayılı Kanun'un 33. maddesinde- ki müeyyideleri aşamab olarak uygula- maktadır. Bu çerçevede, içki ile ilgili ayrı bir müeyyide sistemi uygulaması intibaını veren haber yanlıştır. RTÜK, toplumumuzu ilgilendiren konularda uzun araştırmalar yaptıktan sonra bir konuyu gündemine alıp değerlendir- mektedir ve kararlarını verirken ko- nuyla ilgili bilim insanlarımn, u/.ıuaıı- larının ve üyelerinin görüş ve tecrübe- lerinden yararlanmaktadır." NİHAN İNAL Atatürk'ün yetiştirdiği Cum- huriyetin ilk kadın öğretmenle- rinden, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Fahri Danışmanı Refet Angın (93), kendi isteğiyle ta- burcu olduğu hastaneye geri dönmek istiyor. Angın, evinde bakılamadığını ve zor günler ge- çirdiğini belirterek, "Eve çık- mayı ben istedim, ama çok pişmanım" diyor. Özel Hizmet Hastanesi'nde tedavi görürken kendi isteğiyle 3 ay önce taburcu edilen, MEB ta- rafından evinin kirası ödenerek bakıcı tutulan Refet Angın, yaş- lılıktan kaynaklanan hastalüda- n yüzünden zor günler geçiriyor. Evinde ziyaret ettiğimiz Angm, MEB yetkililerinden ilgi bekle- diğini ifade ederek, "Madem Cumhuriyetin ilk kadın öğ- retmenlerindenim, MEB bana sahip çıksın. 'Bu kadın bizim hastamız, Atatürk'ün yetiştirdiği ve hayatta kalan son öğretmen, ona iyi bakın' desinler" diye ko- nuştu. 'Ben şanslı bir insanıın" Angın sözlerini şöylc sürdürdü: "Sağlığım iyi değil, eve çıkma- yı ben istedim. Ama çok piş- manım. Sizden Özel Hizmet Hastanesi Başhekimi Osman Akalın'a ulaşmanızı ve bana ambülans yollayıp beni hasta- neye aldn masıııı istediğimi sriv- lemenizi istiyorum. Osman Bey bana hep çok iyi baktırttı. Ev- de başım, gözlerim, midem.. tüm vücudum ağrıyor. Yemek yiyemiyorum. Salt günü de ya- tağımdan düştüm, bakıcım has- taneye götürdü.. kafama ve ka- şıma dikiş attılar." Cumhuriyet'i 8 yaşrndayken Angın, hastaneden eve çıkmayı kendisinin istediğini ancak pişman olduğunu söyledi. karşıladığını ifade eden Angın, "Çok şansh bir insamm. Birçok insanın tanımak istediği Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıdım. Öğ- retmen olmamı Atatürk istedi ve öğretmen olduğumdan do- layı bugüne kadar hiç pişman olmadım" ifadesini kullandı. 'Sözümü tuttum' Eğitim gördüğü sırada Ata- türk'ü tanıdığını belirten Angın, bir anısını ise şöyle anlattı: "O yıllara ait en önemli anım, Atatürk'ün 1926'da Ge- libolu'ya gelerek okuduğum okulu ziyaret etmesiydi. Ata- türk okulumuza geldiği za- man onu çiçekle karşılama görevi bana verildi. Atatürk'e çiçeği verdikten sonra Ata- türk bana 'Çocuk sen ne ola- caksın?' diye sordu. Ben de 'Öğretmen olacağım' dedim. Daha sonra babam beni Edir- ne'deki öğretmen okuluna gö- türdü. Öğretmen okulunun son sınıfına geldiğimde Ata- türk'ün okulu ziyaret edeceği sövleııtileı i ortada dolaşıyordu. Atatürk'ü karşılama görevi gene bana verildi. Atatürk'le ikinci karşılaşmamda Atatürk geldi, çiçeğimi verdim. Ko- nuşmasını yaparken dikkatle inceledi beni. Ben de kendisine 'Paşam, size söz venniştim öğ- retmen olacağım diye, bakın sö- zümü tuttum' dedim. Atatürk bana, 'Sen Gelibolu'daki ço- cuk değil misin'?' diye sordu. Çok şaşırmıştım, beni tanıma- sı onur verdi bana o zaman ve 'Evet paşam' dedim. 'Ne öğret- meni olacaksın?' dedi. 'Mate- matik' dedim. Yüzü asıldı ve bana 'Hayır, tarih hocası ola- caksın' dedi. 'Paşam emredin ama neden' dedim. 'Sen okuyan, öğrenen bir çocuksun.. toplum, tarihini bilmeli. Tarih öğretme- ni olmanı istiyorum' dedi. Böy- lece tarih bölümüne gittim ve tarih öğretmeni oldum." TECRİTE SOn TUTSAKLARAOZGVmUM [ EROL ZAVARA YAŞAMA HAKVtt KOORDİNASYONU Zavar 9 ın ağır hastalığına dikkat çektüer Istanbul Haber Servisi - Ankara Sincan F Tipi Cezaevi'nde yatan Odak dergisi eski yazıişleri mü- dürü Erol Zavar'ın ağır hastalığına dikkat çekilerek "sağlıklı koşullarda yaşama ve tedavi olma hak- kı" tanmması istendi. 2001 yılından bu yana çeşitli F tipi cezaevlerinde yatan ve mesane kanseri olan Erol Zavar'ın durumuna dikkat çekmek için oluştu- rulan "Erol Zavar'a Yaşama Hakkı Koordinasyo- nu" üyeleri, Galatasaray'da gösteri yaparak F tipi cezaevlerindeki sağlık ve yaşam hakkı ihlallerine dikkat çektiler. Gösteride konuşan koordinasyon üyelerinden Eb- ru Mıhçı, Ergenekon operasyonu kapsamında göz- altına alınan Kuddusi Okkır'ın kanser hastalığı ne- deniyle yaşamını yitirmesinde F tipi cezaevleri ko- şullannın büyük bir etken oluşturduğunu ve Ok- kır'la aynı durumu paylaşan çok sayıda hasta ruruklu ve hükümlü olduğunu belirtti. Zavar'ın da bu kişi- lerden birisi olduğunu söyleyen Mıhçı, "Zavar'ın durumu Okkır'ınkinden biraz daha farklıydı. Onun tanısı tutuklanmadan önce konmuş ve te- davi anlamında ne yapılması gerektiği biliniyor, 16 aydır da uygulanıyordu. Ama F tipi cezaevle- rine kapatılan herkesin karşı karşıya kaldığı ih- malkâr ve hoyrat yaklaşımdan Zavar da payına düşeni aldı. Elindeki tüm rapor ve epikrizlere karşın yetkilileri mesane kanseri olduğuna ve 3 ayda bir sistoskopi uygulanması gerektiğine inandırması tam 37 ay aldı. Bu tarihten sonraki 18 ameliyatta ise vücudundan 50'nin üzerinde tü- mör alındı" dedi. Mıhçı, sayısız basın açıklaması, imza kampanyası düzenlemelerine karşın duyarsız kalan yetkililcrc Zavar'ın tedavi edilmesi için çağnda bulundu. YARGITAY 'YETKl GASP1' DEDl BASK-Kürt anlaşmasına iptal MADRİD (ANKA) - lspanya'da özerk Bask hükü- meti ile "Güney Kürdistan Federal Hükümeti" arasında yapılan sağlık protokolü yetki gaspı olduğu gerekçesiyle Yargıtay tarafından iptal edildi. Yargı- tay, bu konudaki karannda söz konusu protokolün, "Var olmayan bir devletin var olmayan hüküme- tinin sağlık bakanı" tarafından imzalandiğına da dikkat çekti. 2002 yılında Özerk Bask hükümeti ile "Kawa" vakfı aracılığıyla "Güney Kürdistan Federal Hü- kümeti Sağlık Bakanı" tarafından imzalanan sağlık protokolünün, 2005 yılında Bask bölgesinin cn yük- sek mahkemesincc iptal edilmesi üzerine, Bask hükü- meti kararı temyiz etmişti. Yargıtay da, karannda söz konusu protokolün, dış ilişkilerinde anayasa tarafın- dan tspanyol devletine verilen yetkilerin gaspını oluş- turduğuna hükmetti. Ispanyol basmına göre, Yargıtay karannda, "Kürdistan, Irak, tran, Türkiye, Suriye ve Ermenistan'ın kesiştiği topraklarda bulunan, devleti olmayan bir millettir" ifadesine yer verildi- ği protokolün "Var olmayan bir devletin var olma- yan hükümetinin sağlık bakanı" tarafından ımza- landığına da işaret etti. BELEDİYESİ & AVRUPA BIRLIG Fener-Balatprojesi için tören Avrupa Birliği (AB) ile Fatih Belyediycsi'nin 2003'te başlayarak geçen ay tamamladığı Fener Ba- lat Semtleri açılış töreni Balat'ta dün yapıldı. Sıcak Yuva Vakfı çocuk grubunun müzik dinletisiyle baş- layan törene, Kültür vc Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini, Fener ve Balat Semtleri Rehabilitasyon Programı Direktörü Luis Mezzano'nun katıldı. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini, projenin en önemli amaçlarından birinin hizmete gi- ren sosyal hizmetler hinası ile kadın ve çocukların günlük yaşama dahil edilmesi olduğunu söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle