03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MAYIS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 IŞIK KANSU [email protected] Aynı Merkez CHP Genel Başkan Yar- dımcısı Onur Öymen'in dikkatini çekmiş: "Diyorlardı ki, 'Türban bir bireysel tercihtir.' Arrıa bak- tık 23 Nisan'da TBMM Baş- kanı'ntn davetinde hernen hemen hiç türban yoktu. Hepsi mi bireysel tercihle- rini o anda kullandı ve da- vete gelmediler? Üniversi- te kapılannda her gün tür- banlıların gösterileri olu- yordu. Bıçak gibi kesildi. Demek ki, bir merkezden izin alır gıbi çalışıyorlar." Uyarı ABD'nin AKP'den soğu- duğu yolundaki yorumlar ve göstergeler artarken emek- li diplomat-yazar Daver Darende, gelişmeler kar- şısında bir-iki küçük uyarı yapmayı görev sayıyor: "ABD, yeni söylemiyle Türkiye'ye karşı 'koruyucu melek' kimliğine bürünme- sine karşın Iran'a karşı iş- biıiiği istekleriniyineleyecek, aynca Irak'ın kuzeyindeki 'kukla Kürt devleti'n/n ta- rafımızdan tanınmasını is- teyecektir. Unutulmaması gereken gerçek, ABD için önemli olan 'ABD çıkarları- na hizmet etmeye yatkın' yönetimlerdir." OOHBE! / . SfRES A7T/K, \rvi v wıt Mt (rvVri^ AİSİ ) 7 ^ J tAU?AT İşçinin Tepkisi l\le Olur? Genel kanı: "Recep Tayyip Erdoğan ikinci en büyük yanlışını yaptı." llkyanlışı, Cumhuriyeti korumakla yükümlü kadroları ve yargıyı harekete geçiren Ispanya'daki türban çıkışı ve sonrasıydı. Son yanlışı da "ayaktakımı" diye nitelediği emek kesiminin üzerine, küçümsemenin yanı sıra şiddet, biber gazı ve copla gitmesi... Dayaklı 1 Mayıs'tan sonra işçi temsilcilerini dinledik. Denen o ki: "Kendine güvenen, yaptıklarından emin bir kadro demokratik hareket eder. Eğer kendine güvensizse, en ufak bir muhalefet hareketinin yeni olumsuzlukların kıvılcımı olacağına inanır, sertleşir. Sertleşmenin işçi hareketine iki tür yansıması olur. Ya siner ya da sertleşir..." Emek güçlerinin bugünkü koşullarda sinmeyeceği, tepkisinin giderek artacağı görüşü egemen: "12 Eylül'de işçi hareketi sindi, çünkü karşısında arkası güçlü bir darbe yönetimi vardı. Şimdi durum öyle değil. Merkez Bankası Başkanı da sinyallerini verdi. Ekonomi iyiye gitmiyor. AKP'ye kapatılma davası açılmış, parti ve iktidarı giderek zayıflıyor. Bu zayıflık ile birlikte halka karşı kullanılan orantısız güç, işçi kesimınde giderek bir birikim yaratır, yılgınlığa değil, daha büyük tepkilerin yükselmesine neden olur." Turgut Özal'ın siyaseten çöküş dönemini anımsayın. Caddeler, "Çankaya 'nın şişmanı, işçi düşmanı" sloganı ile inliyordu. Recep Tayyip Erdoğan için bulunan slogan da her geçen gün daha gür patlamaya başladı kulaklarda: "Işçiye Kasımpaşalı, IMF'ye yumuşak." Neredeyse doğal yaşamın içinde olağan bir akış haline geldi şehit haberleri... Acılarımız ile birlikte terör de artıyor mu? Global Strateji Enstitüsü Başdanışmanı emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu'na göre, PKK terör örgütünün son eylemleri bir paniğin sonucu: "Sınır ötesi harekâtlanmız başladıktan sonra terör örgütü Irak'ın kuzeyinin kendisi için güvenli bir bölge olmadığını hissetmeye başladı. Bannakian, lojistik üsleri, malzeme depoları, haberleşme noktaları tahrip oldu. 300-400'ün üzerinde zayiat verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) gücünü ensesinde hissetmeye başlayınca da paniğe kapıldı. Üst düzey elemanlarında liderlik mücadelesi başladı. Dolayısıyla örgüt zayıfladı. Bir terör örgütü zayıflayınca, o örgütü ayakta tutacak tek bir şey vardır: Eylem. PKK terör örgütü varlığını Terör Reçetesi devam ettirebilmek, bütünlüğünü koruyabilmek için eylem yapma ve sesini duyurma mecburiyetinde hissediyor kendisini son zamanlarda. Mevsim şartlannın da uygun hale gelmesiyle birlikte artan eylemlerin asıl sebebi budur." Kuloğlu, ABD'nin işgal sonrası Irak'ın kuzeyinde Kürtleri rnüttefik olarak seçmesinin, onlara siyasi, askeri ve ekonomik anlamda destek vermesinin PKK terör örgütünü yeniden canlandırdığının akıldan çıkarılmaması gerektiği kanısında. Bundan böyle ne yapılması gerektiğine gelince... Kuloğlu, şımdilik, hemen, ivedı yazılması gereken reçeteyi şöyle özetliyor: "Yapılacak en önemli iş, yurtiçi ve yurtdışında olayı takiptır. Öncelikle ABD ile ilişkilerimizi normalleştirmemiz lazım. 'Ben BOP'un eşbaşkanıyım' demek, sorvnu çözmüyor, alevlendiriyor, hatta ABD'nin Irak'ın kuzeyindeki yapıyı gittikçe güçlendirmesini ve o yapıyla görüşmelerin başlaması sürecini açıyor. 0 yapıyı devlet olarak kabul etmesek de, yönetim olarak görüşmeye başlamak, bölgedeki bölücülük hareketini tırmandırıyor. Çünkü Irak'ın kuzeyi sözde büyük Kürdistan'ın güney ayağı olarak görülüyor. Kuzey ayağını oluşturacak olan da Türkiye'deki siyaset ile PKK terör örgütünün müşterek hareketidır, yani Barzanileştirme hareketidır. Dolayısıyla kendi güvenliğımizle ilgili konularda ABD ile ilişkilen yeniden normalleştirmeye oturtmamız lazım. AB ile ilişkilerde de kendi güvenliğimizi tehdit edecek her türlü isteğe ret cevabı verecek cesareti göstermemiz lazım. Çevre ülkeleriyle ve PKK'ye destek veren tüm Avrvpa ülkeleri ile bu konuda ilişkiye girip tavrımızı koymamız ve sıyası kararlılığımızı göstermemiz lazım. Terör örgütü üzehndeki baskıyı, devlet otoritesıni taviz vermeden her tarafa götürmek lazım. Ama ben, bütün bunları yapabilecek bir ıktidar şu anda göremiyorum." Bir yanda Neçirvan Barzani ile görüşmeler yapılırken öbür yanda TSK'nin bölgeye operasyonlar düzenlemesine ilişkin son gelişmeleri Kuloğlu'nun reçetesi çerçevesinde okumak, ortamı aydınlatıyorgaliba... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUIVLARI YILMAZ ŞİPAL 'Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan, 'Sosyal Güvenlik Kurumu'na (3) I Mart I965'te yürürlüğe gıren 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu, 41 yıl sonra yerini 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Ku- rumu'na birakmıştır. 2006 yılında bütün sosyal sigorta yasa- ları, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortalan adı altında tek bir yasadu toplanmıştır Ancak, Anayasa Mah- kemesi'nin bu yasanın birçok nıaddesuıı geçersiz sayması üze- rine yasa yeniden düzenlenmiş ve TBMM'de kabul edilmiştir. 5510 sayılı yasa yiirürlüğe girdiğinde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası yürürlükten kalkaeaktır. Bu yasanın yürürlüge gımıesıyle, sosyal güvenlik sisteminde yeni bir dönem başlayacaktır. 2008'den genye baktığımızda 43 yıl içinde Sosyal Sıgotalar Ya- sası'nda 60'tan fazla degişıklık yapıldıgım görmckteyız,. Bu de- ğışıklikleıdcn dördü (1186, 2422, 3395 vc 4447) büyük boyutlu, geri kalanı küçük boyutlu değişikliklerdir. Küçük boyutlu de- ğişıklikler getiren yasalar ve getirdiği değişiklikler: 1) 1655 sayılı yasa: A) Şubat 1973'tc "•sigortalıların er olarak silah altında ge- çen süreleri" borçlanma kapsamına alınmıştır. 2) 1698 sayılı yasa: A) Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi 1 Nisan 1973'ten geçerli olarak toplam yüzde 11 'den yüzde 13'e yük- selmiştir. Bu primin yüzde 6'sı sigortalı, yüzde 7'si de işveren payı olarak belirlenmiştir. 3) 1912 sayılı yasa ile: A) Toplam yüzde 8 olan hastahk sigortası primi, 1 Tcmmuz 1975'ten geçerli olarak yüzde 5'i sigortalı, yüzde 6'sı işveren payı olmak üzere, toplam yüzde 1 l'e yükseltilmiştir. B) 22 Haziran 1975'ten önce, "•malullük, yaşlılık ve ölüın sigortalarıııa tescil edilnıiş bulunan" ve 506 sayılı Sosyal Si- gortalar Yasası'na bağlı bir işte çalışmakta olanların sigortasız geçen çalışma sürelerinin 'İıiznıet akdine dayanarak çalış- tıkları süredeki en çok oıı yıllık hizmetleri" borçlanma kap- samına alınmıştır. 4) 2198 sayılı yasa ile, A) Ağustos 1977'de bazı işyerlcri. "Ağır, yıpratıcı ve ze- lıirleyici" olarak sayılmış ve bu işyerlerinin "ağır ve yıpratı- cı" görevlerinde çalışan sigortalılann her 360 çalışma güııü için, ayrıea 90 günün "ilibari hizmet" süresi olarak, sigortalılık sü- resıne eklenmesı öngörülmüştür. 5) Tenımuz 1978'de yürürlüge gıren 2167 sayılı yasa ile. A) Bir veya birkaç işveren tarafından çalıştınlan film, liyat- ro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçılan, ıniizik, resim, heykcl, dekoratif ve benzeri diğer uğraşılan içine alan bütün güzel sa- nat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlar Sosyal Sigorta- lar Yasası kapsamına almmışiarsa da, bunlan çahştıran işve- renlerin büyük bölümü yasayı uygulamamıştır. H) "İş kazaları ve nıeslek hastalıkları sigortalan ile, ma- lullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanacak gelir ve aylıklar" için gösterge ve katsayı sistemi getirilmiştir. İlk gös- terge tablosu, 12 derece 6 kademe içinde yer alan 71 göstergeden oluşmuştur. C) Ayrıea sigortalılardan, sigortasız geçen vc 'İıiznıet akdine dayanarak çalıştıkları işlerden en çok 10 yıllık hizmetleri" bir yıl içinde başvurmalan koşuluyla borçlanma kapsamına alın- mıştır. D) Askerlik borçlanmasının kapsamı genişletilmiş, sigorta- lılann "yedek sııbay okulıında geçen süreleri de istenıleri" durumunda bu sürelerin "günün asgari ücreti üzerinden he- saplanacak prinılerini ödenıeleri şartı ile prinı ödenıe gün sayılarına" eklenmesı öngörülmüştür. lî) Sosyal Sigortalar Kurumu'na, "huzur evleri ile son yar- dıın hastaııeleri (şifa yurtları)" kump işletmesi yükümlülü- gü getirilmiştir. F) "1593 sayılı Unıumi Hıfzıssıhha Kanunıf nda belirtilen genel kadınlar da" 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kap- samına alınmıştır. Dün olduğvı gibi bugün de "dünyanın en zor mesleğinde" çalışan genel kadınlaıın sosyal güvenliğinin ya- saya karşın sağlanamanıası bir utanç kaynagıdır. G) Yetim aylıgı almakta olan "kız çocuklarına evlenmele- ri halinde bir defaya mahsus olmak üzere aylık veya gelir- leriııin iki yıllık tııtarı evlenırıe yardımı olarak" verilmesi- ne başlanmıştır. KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected]. tr HARBİ SEMtHPOROY HAYA1 EFİK TİYATROSU MUSTAFA ntu;iN [email protected] BAYKAL 11 YENÎ ÎSMÎ MYK'YA ALMIS.. 1 I L_J L__l I L_i._—L..J L _J J I J l 1 LJgâL (ÇÖPLİJK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAiy www.junkidz.com KADAR DAYAK A7IYORUM NASIL HALA BÖYLE SIRITABİLİYO ANLAMADIM! TARİHTK KIIGUIN MJMTAZARIKAIS www.mumtaz-arikan.com UNLU BİR PAROLA: 555 K SAGNAK NILGUN GERKAIIOGLU Sol Nereye? ROMA - Ingiltere'de İşçi Partisi 11 yıldır iktidarda. Sandıkta üç zafer kazandı. İki dönem, Londra Bele- diye Başkanlığı'nı aldı. "KızılKen"'m Başkanlık yıllarında Londra; Avrupa'nın "en kozmopolit, en renkli, en al- benili" başkentlerinden biri olarak nam saldı. Başbakanlığı Blair'den devralan Brovvn'a dek In- giltere, Batı ekonomileri arasında parmakla gösterilen ülkelerden biri olarak öne çıktı. Yedi ay öncesine dek yapılan sondajlarda İşçi Partisi, rakiplerinden 11 pu- an önde görünüyordu. Ne oldu da Londra gibi ingiltere solunun en göste- rişli vitrini "muhafazakârların eline geçti?" Ne oldu da hafta sonu yapılan yerel seçimlerde İşçi Partisi tarihin en büyük yenilgilerinden birine uğradı? Bu görünmez hezimetin hikmet-i mucibesi nedir? Herkes bu soruların peşinde.... Mesele liderlik sorunu mu? Konjonktürel mi? Daha derin yapısal bir sorun mu? '60'lardan bu yana kaydedilen bu en büyük yenil- giye karizmatik lider Blair'in sahneden çekilmesi mi yol açtı? Eski Kıta'da sol mu tükendi? Italya'da on beş gün önce yapılan genel seçimler- de, parlamentodan "sol kanadın" bütünüyle silinme- si; Avrupa' da bu soruların geniş kesimler arasında tar- tışılmasına yol açıyor. Çizme'nin "Zeytin Ağacı" ittifakının tarihe karışma- sı, ittifaka "sol kanattan" destek veren partilerin siya- si panaromadan iz bırakmayacak şekilde yok olma- sı, ittifakın gövdesini oluşturan "reforrncu-merkez sol partilerin" beklentilerin çok altında kalması; başkent Ro- ma'nın faşist mirası devralan bir partinin eline geçmesi; "Avrupa'da sol çöktü mü?" sorusunu ön plana çıka- rıyor. Böylesine büyük bir depremin Italya gibi nev-i şah- sına münhasır bir ülkede kaydedilmesi hadi gene ney- se de demokrasinin beşiği Ingiltere'de solun hezime- ti herkesi düşündürüyor. Liderlik sorunu mu? 9O'lı yılların 15'li AB'sinde; 13 ülke "so/"la yönetil- mekteydi. Bugün o ülkelerden yalnız Ispanya sol yö- netim altında. Sarkozy'nin yarattığı düş kırıklığı kar- şısında yerel seçimlerde başarı gösteren Fransız sos- yalistlerini saymazsak sol her yerde, darbe üstüne dar- be yiyor. Neden? Gözlemciler ikiye bölünmüş durumda: Kimileri "Bu bir liderlik sorunudur!" diyerek kestirip atıyor: "Ispanya örneğine bakın!" diyorlar: "ispanyol so- lu Zapatero liderliğinde topluma hâlâ bir gelecek pro- jesisunabiliyor. Ingiltere'de İşçi Partisi, Blairkarizma- sıyla üç seçim aldı. Brovvn (Türkçesi 'kahverengi) adı gibi renksiz bir lider. Blair'in mirasını koruyamadı. Ital- ya'da ne Prodine Veltroni, Berlusconi karizmasıyla boy ölçüşecek liderlerolamadı. Beriin Duvan'nın çöküşüyle '9O'lıyıllarbaşında da 'solun bittiği ve tarihi misyonu- nu tamamladığı' yolunda ahkâm kesen bazı tezler or- taya atılmıştı. Ama gelin görün ki daha sonra ABD'de Bill Clinton liderliğinde Demokratlar, Ingiltere'de Bla- ir, AB ülkelerinin çoğunda 'sol hükümetlerin' işbaşına gelmesiyle bu fetvalann gerçek dışı olduğu kanıtlan- dı. Demek ki her şeyın başı lider: Olay liderle başlayıp liderle bitiyor!" Yeni bir Marx arayışı mı? Bunun yüzeysel bir analiz olduğuna dikkat ceken bir başka grup gözlemci ise "Solun ciddi bir varoluş krı- ziyle karşı karşıya olduğu" iddiasında: Yeni ekonomi ve küreselleşmeyle, sınıf yapısının kökten değişim ge- çırdiğini; farklı sömürü biçimlerinin ortaya çıktığını; kav- ganın artık işveren-ışçı sınıfı arasında değil de sistemle bütünleşenler ve sistemden dışlananlar arasında ya- şandığını; solun ilgi alanına giren meselelerle seçmen taleplerinin nitelik-nicelik değiştirdiğini; 21. yüzyılın bu büyük dönüşümüne, ?0. yüzyıl paradigmalarıyla şe- killenmiş bir solun cevap veremediğini, ayak uydura- madığını... söylüyorlar. Ve "Vahim olan şu ki" diye ek- liyorlar: "Dönüşümün analızini yapmaktan da aciziz. So- runlan bir sistematik içinde analiz edemiyor; yaşadığımız dünyayı anlamakta zorluk çekiyoruz. Solu olmayan bu Avrupa'yla nereye böyle?" Ilginç ve çok yönlü bir tartışma bu. Fırsat buldukça gerı döneceğim. Özetleşımdilik şunu söyleyebilirim... Avrupa solunda etkili, hatırı sayılır bir kesim, Ishak Alaton'un veciz sözlerinde ifadesini bulan o ünlü so- ruyu tartışıyor: "Acaba yeni bir Marx'a mı ihtiyacımız var?" [email protected] 1 2 3 A 5 6 l 9 1 2 3 4 5 r r üM "11™ 6 J /f Iî 9 İ B l J L M A C A SEDAT YAŞA YAN SOLDANSAĞA: 1/ Allın ya da gümüşü ince tcl- ler durumuna getirip örerek yapılan takı. 2/ Telefon sözü... llalk dilinde ba- deme verilen ad. 3/ Kedi ya da köpek yiyece- ği... Üstü kapa- lı olarak anlat- ma. 4/ l'amuk ve ipekle kanşık dokunmuş harelı kumaş... Rütbesiz as- ker. 5/ Divan şıirinin öl- çiisü... Pokcr, konkeıı gibi oyunlarda aynı tür iki kerta verilen ad. 6/ "Cezayirmenekşesi" de denilen, açık mor ya da bcya/ çıçekli bir süs bitkisi... Odeşme, razı olma. II lkı tarla arasındakı sınır... Karalıiııdı- banın scbze olarak yenen yapraklan. 8/ Elektrik anı- pulünün takıldığı yivli yer... Gizli görcvli 9/ 1905'te çarlık rejimine karşı ayaklanan ünlü Rus zırhlısı. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Doğu Anadolu'ya özgü bir halkoyunu. 2/ Bir göz rengi... Ana motifın yinelenmesinden ibareteanh ve hareketli bestelere verilen ad 3/ Deniz ya da ır- maklarda bırdenbıre derinleşen yer... Telli bir çal- gı. 4/1 lavuçla yapılan, lokuma benzer bir tatlı. 5/ Bir avuç dolusu... Uzaklık işaretı. 6/ Radyum elemen- tınin simgesi... Kalın bükülmüş sıeım... Güneydo- ğıı Anadolu'da, daha çok kadınlann çeşıtli yerleri- ne yaptırdıkları bir tür dövme. II lstenilen nıtelık- lerı taşıyan... Kâğıt ya da metal para üstündeki ka- fa resmi. 8/ Kaputbczi. 9/ Çıkar yol, çare... (iüneş doğmadan önceki alaea karanlık. ! 2 3 4 5 6 7 H 9 1 S t R •K A N T 2 Ü Y E •i V T Y f '5 N f K E Ş • 0 K 4 G R A N If | r I •[ T | A F •f{ 6 A | K U ! 1 A P 7 1R •ş K A 1 A 8 Y A K U r •M T R 9 r I "d I7ı "Aj İ T] E]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle