Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MAYIS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
IŞIK KANSU
[email protected]
Aynı Merkez
CHP Genel Başkan Yar-
dımcısı Onur Öymen'in
dikkatini çekmiş:
"Diyorlardı ki, 'Türban bir
bireysel tercihtir.' Arrıa bak-
tık 23 Nisan'da TBMM Baş-
kanı'ntn davetinde hernen
hemen hiç türban yoktu.
Hepsi mi bireysel tercihle-
rini o anda kullandı ve da-
vete gelmediler? Üniversi-
te kapılannda her gün tür-
banlıların gösterileri olu-
yordu. Bıçak gibi kesildi.
Demek ki, bir merkezden
izin alır gıbi çalışıyorlar."
Uyarı
ABD'nin AKP'den soğu-
duğu yolundaki yorumlar ve
göstergeler artarken emek-
li diplomat-yazar Daver
Darende, gelişmeler kar-
şısında bir-iki küçük uyarı
yapmayı görev sayıyor:
"ABD, yeni söylemiyle
Türkiye'ye karşı 'koruyucu
melek' kimliğine bürünme-
sine karşın Iran'a karşı iş-
biıiiği istekleriniyineleyecek,
aynca Irak'ın kuzeyindeki
'kukla Kürt devleti'n/n ta-
rafımızdan tanınmasını is-
teyecektir. Unutulmaması
gereken gerçek, ABD için
önemli olan 'ABD çıkarları-
na hizmet etmeye yatkın'
yönetimlerdir."
OOHBE!
/ . SfRES A7T/K,
\rvi
v
wıt Mt (rvVri^
AİSİ )
7 ^ J
tAU?AT
İşçinin Tepkisi l\le Olur?
Genel kanı:
"Recep Tayyip Erdoğan
ikinci en büyük yanlışını
yaptı."
llkyanlışı, Cumhuriyeti
korumakla yükümlü
kadroları ve yargıyı
harekete geçiren
Ispanya'daki türban çıkışı
ve sonrasıydı.
Son yanlışı da
"ayaktakımı" diye
nitelediği emek kesiminin
üzerine, küçümsemenin
yanı sıra şiddet, biber
gazı ve copla gitmesi...
Dayaklı 1 Mayıs'tan
sonra işçi temsilcilerini
dinledik. Denen o ki:
"Kendine güvenen,
yaptıklarından emin bir
kadro demokratik hareket
eder. Eğer kendine
güvensizse, en ufak bir
muhalefet hareketinin
yeni olumsuzlukların
kıvılcımı olacağına inanır,
sertleşir. Sertleşmenin
işçi hareketine iki tür
yansıması olur. Ya siner
ya da sertleşir..."
Emek güçlerinin bugünkü
koşullarda sinmeyeceği,
tepkisinin giderek
artacağı görüşü
egemen:
"12 Eylül'de işçi hareketi
sindi, çünkü karşısında
arkası güçlü bir darbe
yönetimi vardı. Şimdi
durum öyle değil. Merkez
Bankası Başkanı da
sinyallerini verdi. Ekonomi
iyiye gitmiyor. AKP'ye
kapatılma davası açılmış,
parti ve iktidarı giderek
zayıflıyor. Bu zayıflık ile
birlikte halka karşı
kullanılan orantısız güç,
işçi kesimınde giderek bir
birikim yaratır, yılgınlığa
değil, daha büyük
tepkilerin yükselmesine
neden olur."
Turgut Özal'ın siyaseten
çöküş dönemini
anımsayın. Caddeler,
"Çankaya 'nın şişmanı,
işçi düşmanı" sloganı ile
inliyordu. Recep Tayyip
Erdoğan için bulunan
slogan da her geçen gün
daha gür patlamaya
başladı kulaklarda:
"Işçiye Kasımpaşalı,
IMF'ye yumuşak."
Neredeyse doğal yaşamın içinde olağan bir akış
haline geldi şehit haberleri...
Acılarımız ile birlikte terör de artıyor mu?
Global Strateji Enstitüsü Başdanışmanı emekli
Tümgeneral Armağan Kuloğlu'na göre, PKK
terör örgütünün son eylemleri bir paniğin sonucu:
"Sınır ötesi harekâtlanmız başladıktan sonra terör
örgütü Irak'ın kuzeyinin kendisi için güvenli bir
bölge olmadığını hissetmeye başladı. Bannakian,
lojistik üsleri, malzeme depoları, haberleşme
noktaları tahrip oldu. 300-400'ün üzerinde zayiat
verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) gücünü
ensesinde hissetmeye başlayınca da paniğe
kapıldı. Üst düzey elemanlarında liderlik
mücadelesi başladı. Dolayısıyla örgüt zayıfladı. Bir
terör örgütü zayıflayınca, o örgütü ayakta tutacak
tek bir şey vardır: Eylem. PKK terör örgütü varlığını
Terör Reçetesi
devam ettirebilmek, bütünlüğünü koruyabilmek
için eylem yapma ve sesini duyurma
mecburiyetinde hissediyor kendisini son
zamanlarda. Mevsim şartlannın da uygun hale
gelmesiyle birlikte artan eylemlerin asıl sebebi
budur."
Kuloğlu, ABD'nin işgal sonrası Irak'ın kuzeyinde
Kürtleri rnüttefik olarak seçmesinin, onlara siyasi,
askeri ve ekonomik anlamda destek vermesinin
PKK terör örgütünü yeniden canlandırdığının
akıldan çıkarılmaması gerektiği kanısında.
Bundan böyle ne yapılması gerektiğine gelince...
Kuloğlu, şımdilik, hemen, ivedı yazılması gereken
reçeteyi şöyle özetliyor:
"Yapılacak en önemli iş, yurtiçi ve yurtdışında olayı
takiptır. Öncelikle ABD ile ilişkilerimizi
normalleştirmemiz lazım. 'Ben BOP'un
eşbaşkanıyım' demek, sorvnu çözmüyor,
alevlendiriyor, hatta ABD'nin Irak'ın kuzeyindeki
yapıyı gittikçe güçlendirmesini ve o yapıyla
görüşmelerin başlaması sürecini açıyor. 0 yapıyı
devlet olarak kabul etmesek de, yönetim olarak
görüşmeye başlamak, bölgedeki bölücülük
hareketini tırmandırıyor. Çünkü Irak'ın kuzeyi sözde
büyük Kürdistan'ın güney ayağı olarak görülüyor.
Kuzey ayağını oluşturacak olan da Türkiye'deki
siyaset ile PKK terör örgütünün müşterek
hareketidır, yani Barzanileştirme hareketidır.
Dolayısıyla kendi güvenliğımizle ilgili konularda
ABD ile ilişkilen yeniden normalleştirmeye
oturtmamız lazım. AB ile ilişkilerde de kendi
güvenliğimizi tehdit edecek her türlü isteğe ret
cevabı verecek cesareti göstermemiz lazım. Çevre
ülkeleriyle ve PKK'ye destek veren tüm Avrvpa
ülkeleri ile bu konuda ilişkiye girip tavrımızı
koymamız ve sıyası kararlılığımızı göstermemiz
lazım. Terör örgütü üzehndeki baskıyı, devlet
otoritesıni taviz vermeden her tarafa götürmek
lazım. Ama ben, bütün bunları yapabilecek bir
ıktidar şu anda göremiyorum."
Bir yanda Neçirvan Barzani ile görüşmeler
yapılırken öbür yanda TSK'nin bölgeye
operasyonlar düzenlemesine ilişkin son
gelişmeleri Kuloğlu'nun reçetesi çerçevesinde
okumak, ortamı aydınlatıyorgaliba...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUIVLARI
YILMAZ ŞİPAL
'Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan,
'Sosyal Güvenlik Kurumu'na (3)
I Mart I965'te yürürlüğe gıren 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kurumu, 41 yıl sonra yerini 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Ku-
rumu'na birakmıştır. 2006 yılında bütün sosyal sigorta yasa-
ları, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortalan
adı altında tek bir yasadu toplanmıştır Ancak, Anayasa Mah-
kemesi'nin bu yasanın birçok nıaddesuıı geçersiz sayması üze-
rine yasa yeniden düzenlenmiş ve TBMM'de kabul edilmiştir.
5510 sayılı yasa yiirürlüğe girdiğinde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Yasası yürürlükten kalkaeaktır. Bu yasanın yürürlüge gımıesıyle,
sosyal güvenlik sisteminde yeni bir dönem başlayacaktır.
2008'den genye baktığımızda 43 yıl içinde Sosyal Sıgotalar Ya-
sası'nda 60'tan fazla degişıklık yapıldıgım görmckteyız,. Bu de-
ğışıklikleıdcn dördü (1186, 2422, 3395 vc 4447) büyük boyutlu,
geri kalanı küçük boyutlu değişikliklerdir. Küçük boyutlu de-
ğişıklikler getiren yasalar ve getirdiği değişiklikler:
1) 1655 sayılı yasa:
A) Şubat 1973'tc "•sigortalıların er olarak silah altında ge-
çen süreleri" borçlanma kapsamına alınmıştır.
2) 1698 sayılı yasa:
A) Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi 1 Nisan
1973'ten geçerli olarak toplam yüzde 11 'den yüzde 13'e yük-
selmiştir. Bu primin yüzde 6'sı sigortalı, yüzde 7'si de işveren
payı olarak belirlenmiştir.
3) 1912 sayılı yasa ile:
A) Toplam yüzde 8 olan hastahk sigortası primi, 1 Tcmmuz
1975'ten geçerli olarak yüzde 5'i sigortalı, yüzde 6'sı işveren
payı olmak üzere, toplam yüzde 1 l'e yükseltilmiştir.
B) 22 Haziran 1975'ten önce, "•malullük, yaşlılık ve ölüın
sigortalarıııa tescil edilnıiş bulunan" ve 506 sayılı Sosyal Si-
gortalar Yasası'na bağlı bir işte çalışmakta olanların sigortasız
geçen çalışma sürelerinin 'İıiznıet akdine dayanarak çalış-
tıkları süredeki en çok oıı yıllık hizmetleri" borçlanma kap-
samına alınmıştır.
4) 2198 sayılı yasa ile,
A) Ağustos 1977'de bazı işyerlcri. "Ağır, yıpratıcı ve ze-
lıirleyici" olarak sayılmış ve bu işyerlerinin "ağır ve yıpratı-
cı" görevlerinde çalışan sigortalılann her 360 çalışma güııü için,
ayrıea 90 günün "ilibari hizmet" süresi olarak, sigortalılık sü-
resıne eklenmesı öngörülmüştür.
5) Tenımuz 1978'de yürürlüge gıren 2167 sayılı yasa ile.
A) Bir veya birkaç işveren tarafından çalıştınlan film, liyat-
ro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçılan, ıniizik, resim, heykcl,
dekoratif ve benzeri diğer uğraşılan içine alan bütün güzel sa-
nat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlar Sosyal Sigorta-
lar Yasası kapsamına almmışiarsa da, bunlan çahştıran işve-
renlerin büyük bölümü yasayı uygulamamıştır.
H) "İş kazaları ve nıeslek hastalıkları sigortalan ile, ma-
lullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanacak gelir ve
aylıklar" için gösterge ve katsayı sistemi getirilmiştir. İlk gös-
terge tablosu, 12 derece 6 kademe içinde yer alan 71 göstergeden
oluşmuştur.
C) Ayrıea sigortalılardan, sigortasız geçen vc 'İıiznıet akdine
dayanarak çalıştıkları işlerden en çok 10 yıllık hizmetleri"
bir yıl içinde başvurmalan koşuluyla borçlanma kapsamına alın-
mıştır.
D) Askerlik borçlanmasının kapsamı genişletilmiş, sigorta-
lılann "yedek sııbay okulıında geçen süreleri de istenıleri"
durumunda bu sürelerin "günün asgari ücreti üzerinden he-
saplanacak prinılerini ödenıeleri şartı ile prinı ödenıe gün
sayılarına" eklenmesı öngörülmüştür.
lî) Sosyal Sigortalar Kurumu'na, "huzur evleri ile son yar-
dıın hastaııeleri (şifa yurtları)" kump işletmesi yükümlülü-
gü getirilmiştir.
F) "1593 sayılı Unıumi Hıfzıssıhha Kanunıf nda belirtilen
genel kadınlar da" 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kap-
samına alınmıştır. Dün olduğvı gibi bugün de "dünyanın en zor
mesleğinde" çalışan genel kadınlaıın sosyal güvenliğinin ya-
saya karşın sağlanamanıası bir utanç kaynagıdır.
G) Yetim aylıgı almakta olan "kız çocuklarına evlenmele-
ri halinde bir defaya mahsus olmak üzere aylık veya gelir-
leriııin iki yıllık tııtarı evlenırıe yardımı olarak" verilmesi-
ne başlanmıştır.
KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected]. tr
HARBİ SEMtHPOROY
HAYA1 EFİK TİYATROSU MUSTAFA ntu;iN [email protected]
BAYKAL
11 YENÎ
ÎSMÎ
MYK'YA ALMIS..
1 I L_J L__l I L_i._—L..J L _J J I J l 1 LJgâL
(ÇÖPLİJK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAiy www.junkidz.com
KADAR DAYAK A7IYORUM NASIL
HALA BÖYLE SIRITABİLİYO
ANLAMADIM!
TARİHTK KIIGUIN MJMTAZARIKAIS www.mumtaz-arikan.com
UNLU BİR PAROLA: 555 K
SAGNAK
NILGUN GERKAIIOGLU
Sol Nereye?
ROMA - Ingiltere'de İşçi Partisi 11 yıldır iktidarda.
Sandıkta üç zafer kazandı. İki dönem, Londra Bele-
diye Başkanlığı'nı aldı. "KızılKen"'m Başkanlık yıllarında
Londra; Avrupa'nın "en kozmopolit, en renkli, en al-
benili" başkentlerinden biri olarak nam saldı.
Başbakanlığı Blair'den devralan Brovvn'a dek In-
giltere, Batı ekonomileri arasında parmakla gösterilen
ülkelerden biri olarak öne çıktı. Yedi ay öncesine dek
yapılan sondajlarda İşçi Partisi, rakiplerinden 11 pu-
an önde görünüyordu.
Ne oldu da Londra gibi ingiltere solunun en göste-
rişli vitrini "muhafazakârların eline geçti?" Ne oldu da
hafta sonu yapılan yerel seçimlerde İşçi Partisi tarihin
en büyük yenilgilerinden birine uğradı?
Bu görünmez hezimetin hikmet-i mucibesi nedir?
Herkes bu soruların peşinde....
Mesele liderlik sorunu mu? Konjonktürel mi? Daha
derin yapısal bir sorun mu?
'60'lardan bu yana kaydedilen bu en büyük yenil-
giye karizmatik lider Blair'in sahneden çekilmesi mi yol
açtı? Eski Kıta'da sol mu tükendi?
Italya'da on beş gün önce yapılan genel seçimler-
de, parlamentodan "sol kanadın" bütünüyle silinme-
si; Avrupa' da bu soruların geniş kesimler arasında tar-
tışılmasına yol açıyor.
Çizme'nin "Zeytin Ağacı" ittifakının tarihe karışma-
sı, ittifaka "sol kanattan" destek veren partilerin siya-
si panaromadan iz bırakmayacak şekilde yok olma-
sı, ittifakın gövdesini oluşturan "reforrncu-merkez sol
partilerin" beklentilerin çok altında kalması; başkent Ro-
ma'nın faşist mirası devralan bir partinin eline geçmesi;
"Avrupa'da sol çöktü mü?" sorusunu ön plana çıka-
rıyor.
Böylesine büyük bir depremin Italya gibi nev-i şah-
sına münhasır bir ülkede kaydedilmesi hadi gene ney-
se de demokrasinin beşiği Ingiltere'de solun hezime-
ti herkesi düşündürüyor.
Liderlik sorunu mu?
9O'lı yılların 15'li AB'sinde; 13 ülke "so/"la yönetil-
mekteydi. Bugün o ülkelerden yalnız Ispanya sol yö-
netim altında. Sarkozy'nin yarattığı düş kırıklığı kar-
şısında yerel seçimlerde başarı gösteren Fransız sos-
yalistlerini saymazsak sol her yerde, darbe üstüne dar-
be yiyor. Neden?
Gözlemciler ikiye bölünmüş durumda:
Kimileri "Bu bir liderlik sorunudur!" diyerek kestirip
atıyor: "Ispanya örneğine bakın!" diyorlar: "ispanyol so-
lu Zapatero liderliğinde topluma hâlâ bir gelecek pro-
jesisunabiliyor. Ingiltere'de İşçi Partisi, Blairkarizma-
sıyla üç seçim aldı. Brovvn (Türkçesi 'kahverengi) adı
gibi renksiz bir lider. Blair'in mirasını koruyamadı. Ital-
ya'da ne Prodine Veltroni, Berlusconi karizmasıyla boy
ölçüşecek liderlerolamadı. Beriin Duvan'nın çöküşüyle
'9O'lıyıllarbaşında da 'solun bittiği ve tarihi misyonu-
nu tamamladığı' yolunda ahkâm kesen bazı tezler or-
taya atılmıştı. Ama gelin görün ki daha sonra ABD'de
Bill Clinton liderliğinde Demokratlar, Ingiltere'de Bla-
ir, AB ülkelerinin çoğunda 'sol hükümetlerin' işbaşına
gelmesiyle bu fetvalann gerçek dışı olduğu kanıtlan-
dı. Demek ki her şeyın başı lider: Olay liderle başlayıp
liderle bitiyor!"
Yeni bir Marx arayışı mı?
Bunun yüzeysel bir analiz olduğuna dikkat ceken bir
başka grup gözlemci ise "Solun ciddi bir varoluş krı-
ziyle karşı karşıya olduğu" iddiasında: Yeni ekonomi ve
küreselleşmeyle, sınıf yapısının kökten değişim ge-
çırdiğini; farklı sömürü biçimlerinin ortaya çıktığını; kav-
ganın artık işveren-ışçı sınıfı arasında değil de sistemle
bütünleşenler ve sistemden dışlananlar arasında ya-
şandığını; solun ilgi alanına giren meselelerle seçmen
taleplerinin nitelik-nicelik değiştirdiğini; 21. yüzyılın bu
büyük dönüşümüne, ?0. yüzyıl paradigmalarıyla şe-
killenmiş bir solun cevap veremediğini, ayak uydura-
madığını... söylüyorlar. Ve "Vahim olan şu ki" diye ek-
liyorlar: "Dönüşümün analızini yapmaktan da aciziz. So-
runlan bir sistematik içinde analiz edemiyor; yaşadığımız
dünyayı anlamakta zorluk çekiyoruz. Solu olmayan bu
Avrupa'yla nereye böyle?"
Ilginç ve çok yönlü bir tartışma bu. Fırsat buldukça
gerı döneceğim. Özetleşımdilik şunu söyleyebilirim...
Avrupa solunda etkili, hatırı sayılır bir kesim, Ishak
Alaton'un veciz sözlerinde ifadesini bulan o ünlü so-
ruyu tartışıyor:
"Acaba yeni bir Marx'a mı ihtiyacımız var?"
[email protected]
1
2
3
A
5
6
l
9
1 2 3 4 5
r r üM
"11™
6
J
/f
Iî
9
İ
B l J L M A C A SEDAT YAŞA YAN
SOLDANSAĞA:
1/ Allın ya da
gümüşü ince tcl-
ler durumuna
getirip örerek
yapılan takı. 2/
Telefon sözü...
llalk dilinde ba-
deme verilen ad.
3/ Kedi ya da
köpek yiyece-
ği... Üstü kapa-
lı olarak anlat-
ma. 4/ l'amuk ve ipekle
kanşık dokunmuş harelı
kumaş... Rütbesiz as-
ker. 5/ Divan şıirinin öl-
çiisü... Pokcr, konkeıı
gibi oyunlarda aynı tür
iki kerta verilen ad. 6/
"Cezayirmenekşesi"
de denilen, açık mor
ya da bcya/ çıçekli bir
süs bitkisi... Odeşme,
razı olma. II lkı tarla arasındakı sınır... Karalıiııdı-
banın scbze olarak yenen yapraklan. 8/ Elektrik anı-
pulünün takıldığı yivli yer... Gizli görcvli 9/ 1905'te
çarlık rejimine karşı ayaklanan ünlü Rus zırhlısı.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Doğu Anadolu'ya özgü bir halkoyunu. 2/ Bir göz
rengi... Ana motifın yinelenmesinden ibareteanh ve
hareketli bestelere verilen ad 3/ Deniz ya da ır-
maklarda bırdenbıre derinleşen yer... Telli bir çal-
gı. 4/1 lavuçla yapılan, lokuma benzer bir tatlı. 5/ Bir
avuç dolusu... Uzaklık işaretı. 6/ Radyum elemen-
tınin simgesi... Kalın bükülmüş sıeım... Güneydo-
ğıı Anadolu'da, daha çok kadınlann çeşıtli yerleri-
ne yaptırdıkları bir tür dövme. II lstenilen nıtelık-
lerı taşıyan... Kâğıt ya da metal para üstündeki ka-
fa resmi. 8/ Kaputbczi. 9/ Çıkar yol, çare... (iüneş
doğmadan önceki alaea karanlık.
!
2
3
4
5
6
7
H
9
1
S
t
R
•K
A
N
T
2
Ü
Y
E
•i
V
T
Y
f
'5
N
f
K
E
Ş
•
0
K
4
G
R
A
N
If
|
r
I
•[
T
|
A
F
•f{
6
A
|
K
U
!
1
A
P
7
1R
•ş
K
A
1
A
8
Y
A
K
U
r
•M
T
R
9
r I
"d
I7ı
"Aj
İ
T]
E]