Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnda yargõlanan,
Akın Birdal suikastõnõn azmettiricisi Se-
mih Tufan Gülaltay, Tuncay Gü-
ney’in kendisini “Özel Harp Daire-
si’nde görevli binbaşı” olarak tanõtarak
Yozgat Cezaevi’nde ziyaret ettiğini
söyledi. MİT eski Kontr Terör Daire
Başkanõ Mehmet Eymür hakkõndaki
suçlamalarõnõ yineleyen Gülaltay, Yeşil
adõyla bilinen Mahmut Yıldırım’õn
Kontr Terör Dairesi’ne bağlõ çalõştõğõnõ
ve kendisiyle İstanbul’daki buluşmala-
rõna gelmek üzere Ankara’da yola çõk-
tõktan sonra kaybolduğunu iddia etti.
Ergenekon davasõnõn 34. oturumun-
da, çete suçundan yargõlandõğõ başka bir
dava kapsamõnda tutuklu bulunan Gü-
laltay’õn çapraz sorgusu yapõldõ. Gülal-
tay, Muzaffer Tekin ile 2004’ten son-
ra görüşmediğini, İstanbul’daki ulusal-
cõ ve milliyetçilerin birbirlerini tanõ-
dõklarõnõ söyledi. Savcõ Mehmet Ali
Pekgüzel’in, “Tekin ile Akın Birdal
suikastından önce mi sonra mı tanış-
tınız” sorusu üzerine Gülaltay, “Mete
Yalazangil, daha önce ayaküstü bizi ta-
nıştırmıştı. Bunu unutmuştum. Ken-
disi bahsedince hatırladım. Emekli su-
bay dostu olarak takdim etmişti ama
dediğim gibi gerçek anlamda tanış-
mamız cezaevinde oldu” dedi.
‘Eruygur’la fikir ayrılığım yok’
Gülaltay, İstanbul’da Ulusal Birlik
Platformu çalõşmalarõ yaparken emek-
li orgeneral Şener Eruygur’un kendi-
lerinden ayrõ olarak Ankara’da ulusal bir-
lik çalõşmalarõ yaptõğõnõ anlattõ. Eruygur
ile arkadaşõ Hasan Ömer Özdönmez
aracõlõğõyla tanõştõğõnõ anlatan Gülaltay,
“Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı
idi. Ulusal Birlik Platformu kurdu-
ğumuzda onursal genel başkan seçtik.
Kendisinin böyle bir talebi olmadı” di-
ye konuştu. Eruygur’u Ankara’ya gitti-
ğinde ziyaret ettiğini söyleyen Gülaltay,
Eruygur ile arasõnda hiçbir fikir ayrõlõ-
ğõnõn olmadõğõnõ ifade etti. Gülaltay,
“Veli Küçük’ün devre arkadaşları
arasında da kabul görmediğine” iliş-
kin ifadesi anõmsatõlõnca, “Neyse ifadem
odur” dedi. Savcõ Nihat Taşkın’õn
“PKK kampları konusunda sizden
yardım istendiğini söylediniz. Mah-
mut Yıldırım, Mehmet Eymür hak-
kında beyanlarınız oldu. Devletin
herhangi bir istihbarat kurumunda
çalıştınız mı” sorusuna, Gülaltay, her-
hangi bir kurumla resmi bağõnõn olma-
dõğõnõ söyledi. Gülaltay, Eymür ve kad-
rosunun Suriye ve Irak dõşõndaki bir ül-
kede bulunan PKK kamplarõyla ilgili sõ-
kõntõlarõ olduğunu, bu nedenle kendisiyle
görüştüklerini anlatarak “Ankara Ye-
nimahalle’de resmi bir görüşmedir.
Tutanakları vardır” dedi.
Yõldõrõm’õn kendisine Eymür’ün yol-
dan çõktõğõnõ ve nüfuzunu kötüye kul-
landõğõnõ söylediğini anlatan Gülaltay,
Eymür’ün bu nedenle görüşmelerini is-
temediğini söyledi. Gülaltay, Eymür’ün
Yõldõrõm’õ takip ettirdiğini anlatarak
şöyle devam etti: “Yıldırım ile İstan-
bul’da Arnavutköy’de buluşacaktık.
Ankara’dan yola çıktı. O gece kay-
boldu. Eymür kimi deşifre ettiyse
şaibeli bir şekilde ölmüştür.”
‘Danıştay cinayeti aydınlansın’
Ankara’daki bürosuna aralarõnda ba-
kanlarõn da bulunduğu çok kişinin gel-
diğini, kimlerin istihbaratçõ olduğunu bi-
lemeyeceğini ifade eden Gülaltay, “Ey-
mür bu tahkikatı beyanlarıyla yön-
lendiren ve başlatan şahıstır. Küresel
örgütün Türkiye’deki beyin kadro-
sudur. Bu küresel casusluk ağına gi-
ren, ihanet eden şerefsizlerin hepsi hu-
zura gelmeli” dedi. Gülaltay, savcõla-
rõn dikkatini çekmediğini ancak Al-
manya’da uyuşturucu kaçakçõlõğõ yap-
tõğõ ileri sürülen ve öldürülen Ertuğrul
Yılmaz’õn cezaevinden kaçõrõlmasõna
ilişkin Eymür’ün oğlunun sorgulandõğõnõ
söyledi. Gülaltay, Danõştay cinayetinin
aydõnlatõlmasõ için Tuncay Güney, Ce-
mal Alparslan Ertuğ ve Mehmet Ey-
mür bu mahkemede sorgulanmasõ ge-
rektiğini söyledi.
‘Eymür, jurnalci’
Gülaltay, “Hablemitoğlu cinayeti
ile Eymür bağlantısı” iddiasõ konu-
sunda şöyle konuştu: “Eymür küresel
örgütün jurnalcisidir. Biz kişinin ayı-
bını ve hakkındaki tereddütlerimizi
devletin birimleriyle paylaşırız. Ancak
kamuoyuna açıklamayız. Çağırın sor-
gulayın. Devlete verdiği zararlar ve
ihanetler ortaya çıksın. Onun altın-
daki, Meclis’teki, bakanlıktaki kad-
roları ortaya çıksın.” Gülaltay, Türk
solu ve Türk sağõnõn birleştirilmesi fik-
rinin kendisine ait olduğunu söyledi.
Savunmasõnõ yapan sanõk Orhan
Tunç, savcõ Pekgüzel’in telefon dinle-
me kayõtlarõyla ilgili sorularõ üzerine
“Ben de istihbaratçıydım, dinleme
yaptım” diye konuştu. Tunç, Ümit Sa-
yın ile telefon dinleme kayõtlarõ ve
elektronik posta haberleşmelerine açõk-
lõk getirdi. Sayõn’õn kendisini sürekli ara-
dõğõnõ, “çok pimpirikli ve evhamlı ol-
duğunu” anlatarak “Hatta mart ayın-
da her sabah uyanınca pencereden
‘tanklar geldi mi, darbe oldu mu’ diye
bakarmış. ‘Bir korgeneral ile konuştum.
Darbe olmayacakmõş’” gibi sözleri Sa-
yõn’õ sakinleştirmek için kullandõğõnõ, öy-
le bir korgeneral olmadõğõnõ ifade etti.
Tunç’un vekili avukat Mehmet Taş-
gelen, tarihin hiçbir döneminde “Türk
derin devleti” diye bir oluşum olma-
dõğõnõ ileri sürerek “Günümüzde ise az-
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
derin devlet Amerika, İngiltere, Fran-
sa, Almanya’dır. Siyonizm üzerine,
dönmelik tarihi üzerine bir tek araş-
tırma okumayan birisinin ‘derin dev-
let’ kavramını anlaması mümkün de-
ğildir” diye konuştu.
‘ABD ve AB onayıyla darbe olur’
Taşdelen, darbe söylentilerini ortaya
atanlarõn amacõnõn hükümet ile TSK’nin
arasõnõ açmak olduğunu savundu. Taş-
delen, “Nitekim 15 yıla yakın bir sü-
redir, bütün hükümetler askeri dar-
beyle korkutulmuş, ancak söz konu-
su darbe bir türlü yapılmamıştır.
Askeri darbenin gerek ve yeter şartı,
ABD ve AB’nin uygun görmesidir.
Türkiye’de TSK hesabına “darbe or-
tamõ” hazırlamak için cinayetler iş-
lendiği iddiaları safsatadan ibarettir.
TSK’de Amerika’nın ‘bizim çocuklar’
diyebileceği bir komuta kademesinin
varlığından bahsedebilmek artık çok
mümkün gözükmemektedir” dedi.
Dedikodu niyetindeki telefon görüş-
melerinin delil olarak iddianameye ko-
nulduğunu söyleyen Taşdelen, emekli
Tuğgeneral Veli Küçük ile gazeteci Ve-
dat Yenerer arasõndaki bir telefon gö-
rüşmesine dikkat çekti. Taşdelen, bu gö-
rüşmede, Anayasa Mahkemesi üyeleri
ile Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Ab-
dullah Gül’ün Cumhurbaşkanlõğõ ko-
nusunda anlaştõklarõndan, bu sayede
Koray Aydın’õn beraat ettiğinden söz
edildiğini kaydederek bu ifadelerin doğ-
ru olmadõğõnõ söyledi.
‘Konuşmalarımın arkasındayım’
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, söz
konusu telefon konuşmasõnõ kendisinin
yaptõğõnõ ifade ederek “Konuşmaları-
mın arkasındayım. Ancak o konuş-
mayı Anayasa Mahkemesi üyelerini
hedef alarak yapmadım. Mahkeme
görülüyordu, tanık gelmemiştir, bi-
rileri vazgeçmiştir, bir şey olmuştur
böyle sonuçlanmıştır manasında o
ifadeleri kullandım” dedi.
Tutuklu sanõk Kemal Kerinçsiz’in
avukatõ Tolga Akalın, Milli Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği’nden Tuncay
Güney’in açõklamalarõ doğrultusunda
hazõrlanan Ergenekon şemasõ ve bilgi no-
tuna ilişkin, herhangi bir gündem mad-
desi oluşturulup oluşturulmadõğõnõn so-
rulmasõnõ istedi. Davayõ bugüne ertele-
yen mahkeme, sanõklarõn tutukluluk
hallerinin devamõna karar verdi.
CMYB
C M Y B
30 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Devlet Kesesinden
Savurganlık
Hükümet, 2009 Bütçesi’nin “Giderler” faslın-
da yüzde 10’luk bir indirim öngördü. Öylelikle ya-
tırım bakanlıklarına ayrılmış olan kaynaklardaki
bu zorunlu kısıntı, geniş halk kitlelerinin okul, yol,
hastane ihtiyaçlarına yönelmiş beklentilerini de
etkileyecektir.
Ekonomideki durgunluğun devletin yatırımla-
rına da yansımasının işaretlerini görüşmeler sı-
rasında veren Maliye Bakanı Unakıtan, 24
Aralık’ta Meclis kürsüsünde “kamunun üzerine
düşen tasarrufu yaptığını” söylüyor, ama özel sek-
törün bu doğrultuda kendisinden beklenen ön-
lemleri almadığını ileri sürerek şöyle diyordu:
“Söyleye söyleye boğazımda tüy bitti. Herkes
ayağımı yorganına göre uzatsın.”
Akıllı bir özel girişimcinin, ayağını yorganından
dışarıya çıkartarak bu fırtınalı ortamda buz ke-
seceğine inanmak kolay değil. Bu nedenle ön-
celikle kamunun malı üstünde oturan politikacı-
ların ve bürokratların hâlâ birer mirasyedi gibi dav-
ranmalarının önlenmesi gerekiyor.
Bütçede sözünü ettiğim kısıntı, tasarının ya-
salaştığı son günde, yani geçen haftanın so-
nunda, 27 Aralık Cumartesi günü gerçekleşti-
rildi.
Aynı gün akşam saatlerinde Erdoğan ve eşi,
Başbakanlığa ait Ata uçağı ile Ankara’dan İs-
tanbul’a uçtular.
Beş yıldızlı protokol saltanatı
Haber kanalları gece yarısına doğru, başta Baş-
bakanlık Müsteşarı olmak üzere Ankara Valisi
ile Garnizon Komutanı ve Emniyet Müdürü’nün,
Erdoğan ve eşini uğurladıkları haberiyle birlikte,
Yeşilköy’de yine “huzuru mutat zevat” tarafın-
dan karşılanışını da ekrana getirdiler.
O “mutad zevat” dışında Erdoğan’ı bir de ses
sanatçısı karşılamıştı. Başbakan, şarkıcı Cengiz
Kurdoğlu’nun oğlunun düğününü onurlandıra-
caktı!
Aynı haberlerin devamından öğendik ki, Emi-
ne-Recep Tayyip Erdoğan’ların Cevahir
Otel’deki düğün kutlama ziyaretleri bir, bir bu-
çuk saat kadar sürmüş, Başbakan ile eşi saat
22.30’da yine Ata uçağı ile ve yine aynı mutat ze-
vat tarafından uğurlanarak Ankara’ya dönmüş-
ler.
Öyle tahmin ediyorum ki, Esenboğa’dan ken-
disini uğurlamak için gelen Başbakanlık Müste-
şarı, Ankara Valisi, Garnizon Komutanı ve Em-
niyet Müdürü, o gidiş-dönüş için geçen beş sa-
atlik süreyi, evlerine gidip istirahat etmek yerine,
diken üstünde bir yerlerde doldurarak geçirme-
yi yeğlemişlerdir.
İşin, bağrından geldiği “halkın adamı” oldu-
ğunu her fırsatta söyleyen Recep Tayyip Erdo-
ğan’ın beş yıldızlı uğurlanma ve karşılanma me-
rakı ile sergilenen saltanat tarafı bir yana.
Bir devlet işi değil, hatta zorla alıştığımız, o TO-
Kİ törenleri ile iç içe yapılan parti toplantılarında
bulunmak için düzenlenen geziler de değil, özel
bir arkadaşın oğlunun düğününde bulunmak
amacıyla ve sadece beş saat için Başbakanlık
uçağını uçurmak yanı önem taşıyor.
Tarifeli uçaklara binmek ayıp mı?
Ankara-İstanbul arasında karşılıklı olarak, her
gün sadece THY’nin en az altı-yedi seferi var.
Haydi özel bir düğünde bulunmak için, kendisi-
nin ve eşinin bilet ücretlerini de cebinden vermek
gibi doğal olanı yapmadı da, o işi örtülü ödenek
faslına yükletti diyelim.
Ama, sanki Üsküdar’daki konutundan Ok-
meydanı’ndaki otele geliyormuş gibi Ata uçağına
kurulmak, beytülmalın parasından en az 22.000
doların yok olmasına göz yummak açısından
ayıp, hatta günah değil mi?
O seyahat tarifeli bir uçak yolculuğu ile yapı-
lamaz mıydı? Zırt pırt Başbakanlık uçağını kul-
lanma alışkanlığını bir yana bırakınız.
Erdoğan çifti, ilk hava yolculuğunu ne za-
man ve hangi yaşlarda yaptılar? Onu bizler-
le paylaşmayı düşünürler mi?
Maliye Bakanı, parlamentoda, kamunun üze-
rine düşen tasarrufu yaptığını söylerken sanırım
bu son düğün sefasını hayal bile etmemiştir.
Hangi özel girişimci kodaman, cebinden en az
22.000 dolar ödeyerek, kiraladığı özel uçakla bir
tanıdığın mahdumunun düğününde boy göste-
rir?
Unakıtan’ın üzerlerine düşen tasarrufu yap-
madıklarını söylediği girişimcilerden
Özel uçak sahibi olanların, bu taşıtlarını, kul-
lanmadıkları zaman için isteyenlere kiraladığını
en yakından bilen kişi Maliye Bakanı’dır.
Vatandaş Recep Tayyip Erdoğan’ın politikaya
atılmadan önceki yaşamında, ayağını yorganına
göre uzatmaya özen gösterdiğini tahmin edebi-
lirsiniz.
Ama ya Başbakan Erdoğan’ın?..
Atalarımız ne demişler?
Devletin malı deniz…
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
ENTERNET / MEHMET SUCU
Geçen hafta Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti, Konrad Adenuer Stif-
tung’la birlikte Bilgi Toplumu ve
Medya konulu bir panel düzenledi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Baş-
kanı Orhan Erinç’in yönettiği panele
Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Tunç,
NTV ve TGC’nin hukuk danışmanı
Fikret İlkiz ve hasbelkader bende-
niz de katıldım.
Bilgi toplumunun teoride demok-
ratikleşmeyi öngördüğünü belirten
Tunç, bilginin paylaşılmasıyla ka-
munun şeffaf ve hesap verebilir dü-
zeye getirilebileceğini savundu.
Bu köşenin okurlarının tahmin
edebileceği gibi biz ise kısa ko-
nuşmam içinde “Türkiye’nin en bü-
yük yarasının internet yasakları ol-
duğunu, bir sitedeki tek bir cümle
için bütün bir kütüphanenin kapa-
tılmasını anlayamadığımızı” dile ge-
tirmeye çalıştık. Bilindiği gibi inter-
netteki yasaklar yurttaşı o yasağı
delmeye zorlayacaktır. Kısacası
yeni teknik yollar bulunup o ya-
saklanan sitelere erişim hemen her
zaman olası olacaktır.
Toplantıda, bilgi toplumu mu yok-
sa izlenme toplumu mu diye de
sormak cüretinde bulunduk. Bir
kredi kartınız, bir cep telefonunuz, bir
de yurttaşlık numaranız var ise ta-
mamen çırılçıplaksınız. Nereye git-
tiniz, ne aldınız, ne yaptınız, her şe-
yiniz izlenir. Küresel bir gözaltı sü-
recine girdik veya giriyoruz.
Daha da beteri, bundan önce de
bahsetmiştik: Konut Edindirme Yar-
dımı adı altında internette çarşaf çar-
şaf listeler yayımlandı. Bu listeleri
saklayanlar burada adları olanların
tüm mahrem bilgilerine ulaşabilirler.
Vahameti siz düşünün.
Tabii ki panelin en iyi ve anlamlı
konuşmasını Fikret İlkiz yaptı:
“Bizim kitle iletişim özgürlüğümüz
için gazetecilerin bu ülkeyi bilgi top-
lumu olmaya yöneltmesi gerekir.
Yani gazeteciler kitle iletişim özgür-
lüğünü sağlamak için habere ser-
bestçe ulaşabilmeli, bilgiye ulaştık-
ları anda bunu haber haline getirip bi-
ze ulaştırmalıdır. Bunlar bize aktarıl-
dığı andan itibaren bizlerin de bu kav-
ramlar ışığında elde ettiğimiz bilgilerle
bilgilenmiş bireyler olarak çalışmamız
gerekir” dedi.
Türkiye’de ifade özgürlüğünün
sağlanması için çok mesafe kat edil-
mesi gerektiğini dile getiren İlkiz, Av-
rupa Birliği’ne (AB) uyum yasaları
çerçevesinde 2001-2003 döne-
minde çıkarılan ifade özgürlüğüyle
ilgili 10 yasanın 6’sının Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edildi-
ğini hatırlatarak bu geçiş döne-
minde Türkiye’nin geriye gittiğini vur-
guladı.
Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Kon-
seyi’nin 25 Kasım 1981 tarihli tavsiye
kararının başlangıcında kamu ma-
kamlarının sahip olduğu bilgiye ulaş-
ma hakkı yer aldığını dile getiren İl-
kiz şöyle konuştu:
“Bu tavsiye kararlarına uyarsanız
bilgi toplumu olursunuz. Bu tavsiye
kararının içeriğine baktığınızda eli-
mizdeki fotoğraf, kamunun elindeki
bilgiye ulaşma hakkıdır. Yani devle-
tin görevi kendi elindeki bilgilere
ulaşmak konusunda güvence sağ-
lamaktır. Demokrasi dediğini bu
hakka ulaşmaktır ve bunun garantörü
devlettir”.
TGC’den ödül alan iki gazetecinin,
“herkesin dinlenebileceğine” dair
haber yaptıkları için yargılandıkları-
nı anlatan İlkiz, gazeteciye doğru ha-
ber kaynakları açılmadığı takdirde
saydam siyasi yapının oluşturula-
mayacağını belirtti. Bilgiye ulaşımın
devlet sırrı olarak engellenmesi ha-
linde, devletin bu bilginin neden sır
olduğunu açıklaması gerektiğini vur-
gulayan İlkiz, ulusal savunma ve dış
güvenlikle ilgili bilgilerin devlet sırrı
sayılacağını, ancak bireysel ve key-
fi kararlarla devlet sırrı saptaması ya-
pılmasının doğru olmadığını anlattı.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
Bilgi Toplumuna Doğru
Eymür’e suçlama
Organize suç operasyonu
İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da jandar-
ma ekiplerince düzenlenen operasyonda, uyuş-
turucu ticareti, oto hõrsõzlõğõ, evden, iş yerin-
den ve otodan hõrsõzlõk ile sahtecilik başta ol-
mak üzere toplam 97 olayõn aydõnlatõldõğõ,
gözaltõna alõnan 39 şüphelinin adliyeye sevk
edildiği belirtildi. Zanlõlarõn sorgularõnda, si-
pariş usulü hõrsõzlõk yaptõklarõ ortaya çõktõ.
‘El-Kaide’de 15 tutuklama
İSTANBUL (AA) - İstanbul’da terör örgütü
El-Kaide’ye yönelik operasyonda gözaltõna
alõnan 21 kişiden 15’i tutuklandõ. İstanbul Te-
rörle Mücadele ve İstihbarat Şube müdürlükle-
ri ekiplerince düzenlenen El-Kaide’ye yönelik
operasyonda gözaltõna alõnan 2’si kadõn 21 ki-
şi, savcõlõk tarafõndan sorgulandõ. Zanlõlar “te-
rör örgütü üyesi olmak” ve “silah bulundur-
mak” suçlarõndan yargõlanõrken, 6’sõ serbest
bõrakõldõ, diğer 15 şüpheli tutuklandõ.
Tutuklu sanõk İP Genel Başkanõ Doğu Pe-
rinçek, Gülaltay’a yöneltilen sorularõ eleşti-
rerek “Bu dava gladyonun davasıdır. Sav-
cılar, ‘Niye görüştünüz, neden birleştiniz’ di-
ye soruyorlar. Türk milletinin birleşmesin-
den rahatsız oluyorlar. Gladyonun aleti ol-
dukları bütün rezaleti ile ortaya konuldu”
dedi. Tutuklu sanõklardan emekli Albay Fikri
Karadağ, Ulusal Birlik Partisi platformunun
ne zaman kurulduğunu bilmediğini belirterek
Veli Küçük ile ne fikirde olduğunu bilecek
kadar samimiyeti olmadõğõnõ söyledi. Küçük
ile yaptõklarõ operasyonlara ilişkin fikir alõş-
verişi olduğunu söyleyen Karadağ, “Mustafa
Kemal nasıl bir Türkçüyse ben de öyle bir
Türkçüyüm. 4 dalda mastır eğitimi aldım.
Kendimi Mustafa Kemal’in birinci derece
vârisi olarak görüyorum” dedi.
Kılıç’ın başkanlığı
‘yok’ niteliğinde
İstanbul Haber
Servisi - Eski Trabzon
milletvekillerinden ve
BM Türk Derneği Baş-
kanõ Rahmi Kumaş,
Anayasa Mahkemesi
Başkanõ Haşim Kõlõç’õn
başkan seçilmesinin
hukuki olarak “yok” nite-
liğinde olduğunu söyledi.
Kumaş, “Anayasa Mah-
kemesi, gerektiğinde
Yüce Divan olarak da
çalõşacağõndan ve mah-
kemelerde görev yapacak
yargõçlarõn hukuk fakül-
tesi çõkõşlõ olmasõ
zoruluğundan yola çõka-
rak, bu mahkemenin
başkanõnõn hukuk fakül-
tesini bitirmiş üye olmasõ
ilkesi, kendiliğinden kar-
şõmõza çõkõyor” dedi.
Kılıçdaroğlu’ndan
Durak dosyası
ADANA(Cumhu-
riyet Bürosu) -
Çukurova Gazeteciler
Cemiyeti Başkanõ Cafer
Esendemir ve yönetim
kurulu üyeleriyle görü-
şen CHP milletvekili
Hulusi Güvel, “En geç
15 Ocak’ta başta büyük-
şehir belediyeleri olmak
üzere, adaylarõmõzõn
tamamõ açõklanmõş ola-
cak” dedi. Güvel, Adana
Büyükşehir Belediyesi
ve Başkan Aytaç Durak
ile ilgili dosyayõ İstanbul
Milletvekili Kemal Kõlõç-
daroğlu’nun bizzat
Adana’ya gelerek açõkla-
yacağõnõ belirtti.
Namazcı müdüre
aylık ödülü
BURDUR (ANKA)
- Burdur Yeşilova Çok
Programlõ Lisesi’nde
öğrencileri müdür oda-
sõnda namaz kõlmaya
zorladõğõ ve doğru kõla-
mayanlara zayõf not
verdiği iddia edilen okul
müdürü olan din kültürü
ve ahlak bilgisi
öğretmeni Yusuf Urhan,
hakkõnda soruşturma
devam ederken, Milli
Eğitim Bakanlõğõ’nca
ödüllendirildiği iddialarõ
ortaya atõldõ. Eğitim-İş
Sendikasõ Burdur Şube
Başkanõ Hasan Cengiz,
yaklaşõk 8 ay önce soruş-
turma başlatõlan
Urhan’õn, Milli Eğitim
Bakanõ Hüseyin Çelik’in
onayõyla aylõkla ödüllen-
dirildiğini ileri sürdü.
18 gazeteci
tutuklu
İstanbul Haber
Servisi - Tutuklu Gazete-
cilerle Dayanõşma
Platformu, Türkiye’de 18
gazetecinin yeni yõla
cezaevinde girdiğini
belirterek, düşünce ve
ifade özgürlüğünü engel-
leyen 301. maddenin ve
Terörle Mücadele Yasa-
sõ’nõn iptal edilmesini
istedi. Tutuklu bulunan
18 gazetecinin isimleri
şöyle: Ali Buluş, Barõş
Açõkel, Bayram Namaz,
Behdin Tunç, Erdal
Güler, Erol Zavar, Faysal
Tunç, Füsun Erdoğan,
Hatice Duman, İbrahim
Çiçek, Mahmut Tutal,
Mehmet Ali Varõş, Meh-
met Bakõr, Mehmet
Karaaslan, Murat Coş-
kun, Mustafa Gök, Sedat
Şenoğlu, Ziya Ulusoy.
Gülaltay, Tuncay Güney’in Yozgat
ziyaretini şöyle anlattõ: “Tuncay Gü-
ney Yozgat Cezaevi’ne binbaşı sıfa-
tıyla geldi. Yozgat Cumhuriyet Savcı-
sı’nın izniyle, Cezaevi Müdür Yar-
dımcısı’nın refakatinde geldi. Baktım
binbaşı olacak yaşta değildi. Şüphe-
lendim, kendisini Özel Harpçi olarak
tanıttı. Veli Küçük’ün emrinde çalış-
tığını söyledi. Manikürlü, efemine bir
tip. Sert konuştum gitti. Daha sonra
Veli Küçük ile cezaevinde konuştuğu-
muzda ‘Bu adamõ Yozgat’a ben gön-
dermedim’ dedi.” Danõştay sanõğõ, Er-
genekon tanõğõ Osman Yıldırım’õ tanõ-
madõğõnõ söyleyen Gülaltay. Yõldõ-
rõm’õn da kendisi gibi Karslõ olduğunu
belirterek “Tanınmış bir ailedenim.
Bu vasıtayla tanışmış olabiliriz” dedi.
Gülaltay, emekli Orgeneral Hur-
şit Tolon ile görüşmesinin ayrıntı-
larını şöyle anlattı: “Hurşit paşa
Ulusal Birlik Platformu’na gelme-
di. Küçükyalı’daki özel büroma
geldi. Önceden tanımıyordum. Eski
Başbakanlık Müsteşarı Yazıcıoğlu
ile birlikte konferanslar verip ulu-
salcılık yapılanması içindeydiler.
Bununla ilgili olarak ziyarete geldi.
Özel görüşme değildi. Emekli paşa-
lar, müsteşarlar, genel müdürler
vardı. Onlar heyet halinde geldi.
Biz de heyet olarak karşıladık. Güç
birliği yapmayı düşünüyorduk.”
H U R Ş İ T T O L O N İ L E G Ö R Ü Ş M E
P E R İ N Ç E K S O R U L A R A T E P K İ G Ö S T E R D İ
‘Güney binbaşı sıfatıyla ziyaretime geldi’
Gülaltay, ‘küresel casusluk ağõnõn Türkiye’deki beyin kadrosu’ dediği eski
MİT’çi Eymür’ün Yeşil kod adlõ Mahmut Yõldõrõm’õ öldürttüğünü iddia etti