25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 20 KASIM 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 MEDYA NOTU EMRE KONGAR Akreditasyon, Hasan Pulur, Bedii Faik ve AB “Biat” kültürü sahibi AKP iktidarı, bu kültüre uy- gun olarak tam bir “yandaş medya” istiyor. Tabii “yandaş medya” demek, “yandaş patron”, “yandaş yönetici”, “yandaş yazar” ve hatta “yandaş muhabir” demek. Bu nedenle, iktidar, beğenmediği muhabirlerin “ak- reditasyonlarını” yenilemedi. Böylece yedi muhabirin Başbakanlık’ta görev yapması engellendi. 14 Kasım 2008’de Hürriyet’te Ferai Tınç bu olay üzerine şu bilgiyi verdi: “Akreditasyon çalışma izni değildir… Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü’nün iki yıl ön- ce akreditasyon sistemiyle ilgili yayınladığı bir raporda şöyle deniyor: ‘Akreditasyon, gazeteciler için genel bir çalışma izni değil, çalışmalarını kolaylaştırıcı bir araç olarak görülmelidir. Hükümetler, akreditasyonu çalışma izni haline dön- üştüren kuralları kaldırmalıdır.’...” 16 Kasım Milliyet’te de Hasan Pulur şunları ya- zıyordu: “… Başbakanlık’taki bazı aklı evvellerin bu mari- feti, basında gereken tepkiyi görmedi; MİLLİYET ge- rekeni yaptı, bir kısmı sustu, bir kısmı da kenarından köşesinden değinip geçti. ‘Beslemelik’ten, ‘yan- daşlık’a ya da ‘yağdanlık’a geçiş elbet böyle olur. BEDİİ Faik, 1957-60 Menderes döneminde çok çekmiştir. Anlatır: ‘Sayısı belki yüze yaklaşmış davaya bu devrede hedef olduğum gibi, gazetenin kâğıdının günlük ve- rilmesi gibi bir işkenceye de gene bu devrede uğ- radım. Bu devrede henüz bitirmeden reklamını yaptığı- mız Tekelonya Cumhuriyeti adlı romanımın yorum- lanıp (!) yayımlanması yasaklanmış, bu devrede res- mi ilanlarımız kesilip ticari ilanlar üzerinde de siya- si baskılar uygulanmış, bu devrede hiçbir gazeteye değmemiş hesap uzmanları incelemesi Dünya’ya uy- gulanmış, bu devrede iki sivil polisin devamlı gö- zetmesi altında tutulmam sağlanmış, bu devrede em- niyet müdürleri ve valiler tarafından sık sık tehdit edil- mem ayarlanmış, bu devrede Dünya’ya abone ol- muş öğretmenler, gazetelerinin logosu içeri gelmek şartıyla katlanmasını istemişler, aksi halde sürüle- ceklerinin ihtarını aldıklarını bildirmişler, bu devrede banka müdürleri Dünya’ya ilan vermeme emri al- dıklarını üzüle sıkıla söylemişler, bu devrede hasta yatağımdan kaldırılıp tutuklanarak Ankara’ya götü- rülmüş ve Tahkikat Komisyonu’nun hem de idam- lıklar adı verilmiş bölümünde tam bir hafta sorgu iş- kencesine uğramışımdır. Bu devrede gazetem iki defa kapatılmış, üçün- cüsünde ise topyekûn mühürlenerek herkes soka- ğa atılmış, bu devrede...’ …BEDİİ Faik denince bizim de aklımıza onun eri- şilmesi güç, küçük fıkraları gelir… Avukatlar, Bedii Faik’e bir telgraf çekerler: ‘Bundan böyle sizin Dünya gazetenizi tuvalette kul- lanacağız.’ Akıllarınca ‘Kıçımızı sileceğiz’ demektedirler. Bedii Faik ertesi gün küçük fıkrayla cevap verir: ‘Dünya gazetesini tuvalette kullanmaya karar verdiğinizi bildiriyorsunuz. Cevap vereyim: - Devam ediniz... Devam ediniz, bir gün gelecek kıçınız başınızdan daha akıllı olacaktır.’...” Türkiye’de “yandaş basın” yaratma merakı, de- mokrasi sayesinde iktidara gelen Menderes döne- minde, Çok Partili Düzeni tahrip eden bir uygula- madır. Demokrasiyi bir yaşam biçimi değil, iktidara gel- mek ve bu iktidarı devam ettirmek için bir araç ola- rak gören her başbakan, o zamandan beri kendine bağlı medya yaratma gayreti içine girmiştir. Ama hiçbir iktidar ve onun “yandaş medyası”, de- mokrasiyi ne denli yozlaştırırlarsa yozlaştırsınlar sonsuza kadar iktidarda kalamaz. İktidar da değişir, “yandaş medya” da yok olup gi- der. Ne yazık ki yolsuzluk iddiaları ve ekonomik kriz- le bunalmış olan Recep Tayyip Erdoğan ve arka- daşları ile “yandaş medya”, 21. Yüzyıl Türkiyesi’nde bile, hâlâ tarihten hiç ders almamış gibi davranmakta. Tabii Avrupa Birliği de eleştirilerini sıralıyor. Rıza Türmen’in 16 Kasım’da Milliyet’te yazdığı- na göre: “Basında çıkan yolsuzluk iddiaları ve terorizme kar- şı mücadele haberleri ile ilgili olarak, üst kademe- lerdeki kişiler basına karşı sert eleştiriler yöneltiyor. Elektronik medyaya orantısız yasaklar uygulanıyor. Basın ve elektronik medya üzerindeki baskılar gö- zönünde tutulduğunda, basın özgürlüğünü tam ola- rak güvence altına alacak bir atmosfere ihtiyaç olduğu ortaya çıkıyor.” İşte “AKP demokrasisi” böyle bir şey! ekongar@cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org SAĞLIK KARNELERİNDE USULSÜZLÜK İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - TRT İzmir Bölge Müdür- lüğü’nde çalõşanlarõn sağlõk kar- nelerinde usulsüzlük yapõlarak 2 milyon YTL’lik haksõz kazanç elde edildiği gerekçesiyle düzen- lenen operasyonda 12’si TRT per- soneli toplam 18 kişi gözaltõna alõndõ. Edinilen bilgiye göre TRT Ge- nel Müdürlüğü, İzmir Bölge Mü- dürlüğü’nden her ay belirlenen ko- tanõn çok üzerinde ilaç bedelli fa- tura gönderilmesi üzerine mü- fettişlerini devreye soktu. Yapõlan araştõrmada, Kahramanlar sem- tindeki eczane sahibi D.B’nin, TRT personeli ve yakõnlarõna, kanser gibi önemli hastalõk teş- hisleri konulan sağlõk raporlarõ dü- zenlettirdiği, bu kişilere ait sağlõk karnelerindeki reçetelerinin üst bölümlerine kanser tedavisinde kullanõlan pahalõ ilaçlarõ, koçan- da kalan bölüme ise farklõ ilaçla- rõ yazdõğõ savlandõ. D.B’nin bu ilaçlarõ personele vermiş gibi gös- tererek paralarõnõ tahsil ettiği ve bu yöntemle kurumun 2 milyon YTL zarara uğratõldõğõ iddia edildi. Soruşturmanõn tamamlanmasõ- nõn ardõndan İzmir Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn talimatõyla baş- latõlan operasyonda, eczacõ D.B, eczane çalõşanlarõ ve 12 TRT per- sonelinin aralarõnda bulunduğu toplam 18 kişi gözaltõna alõndõ. TRT’de yolsuzluk BİLİŞİM’08 KURULTAYI’NDA KONUŞAN GÜL: ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Türkiye gibi stratejik derin- liğe sahip bir ülkenin yalnõzca dõşarõdan teknoloji transfer eden değil, teknoloji üreten bir ülke de olmasõ gerektiğini belirtti. Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafõndan düzenlenen “Bilişim’08 Kurultayı (25. Ulusal Bilişim Kurultayı)” dün başladõ. Kurul- tayõn Sheraton Otel’de yapõlan açõlõş törenine katõlan Cumhur- başkanõ Gül, kurultayda bulun- maktan duyduğu mutluluğu dile getirerek konuşmasõna başladõ. Gül, Türkiye’nin sanayi devri- mini gecikerek izlediğini ama ile- tişim devrimini anõnda izleyebil- diğini, bir gecikmenin söz konu- su olmadõğõnõ vurguladõ. Cum- hurbaşkanõ Gül, Türkiye’nin bü- yük bir nüfusu olan, önemli bir coğrafi bölgede yer aldõğõnõ be- lirterek şunlarõ söyledi: “Böyle bir ülke sadece tekno- loji transfer eden bir ülke ola- maz. Böyle bir ülke sadece tek- nolojiyi kullanan bir ülke ola- maz. Böyle bir ülke muhakkak teknoloji, bilim üreten, bunları geliştiren bir ülke olmak zo- rundadır. İnanıyorum ki kısa süre içerisinde Türkiye’nin ismi, bilgi üretme söz konusu oldu- ğunda ABD, AB, Japonya ve Kore’nin arasında zikredilme- ye başlayacaktır.” Bilim üreteceğiz YAĞCILAR YİNE KAZANDI TBMM önünde çevreci eylemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Uşak İnay köylüleri, Eşme-İnay Vicdan Hareketi üyeleri, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Doğa İçin El Ele grubu, Yarõmada Çevre Platformu, Balõkova Çevre Platformu ve Efes Çevre Derneği üyelerinden oluşan çevreciler dün TBMM Dikmen Kapõsõ önünde Uşak Kõşladağ’da yaklaşõk 2.5 yõldan bu yana siyanür kullanõlarak altõn madeni işletilmesini protesto etti. “Siyanürlü altın için toprağımızı, suyumuzu, aşımızı ve canımızı zehirlemeyin”, “Emperyalist Maden Yasası’na hayır” yazõlõ pankartlar açan gruba ÖDP Genel Başkanõ Ufuk Uras da destek verdi. EGEÇEP Yürütme Kurulu üyesi Arif Ali Cangı, burada yaptõğõ açõklamada, “Hukukun üstünlüğü ilkesi, çevre sağlığı ve canlı yaşamı, maden ocağını işleten şirketin kârına feda ediliyor” dedi. Madeni işleten şirket tarafõndan, hakkõnda tazminat davasõ açõlan Eşme-İnay Vicdan Hareketi Sözcüsü Muammer Sakaryalı da “50 milyarlık değil, 500 milyarlık tazminat davası da açsalar, toprağımızı, suyumuzu, canlı yaşamını savunmaya devam edeceğiz. Toprağımızı, suyumuzu, canlı yaşamını feda ediyorlar, ondan sonra da ‘yurtseveriz’ diyorlar. Hadi oradan” diye konuştu. OZAN YAYMAN İ ZMİR - Yargõ, Urla’nõn Yağcõ- lar Köyü çevresinde yer alan yõl- lõk 500 bin ton kapasiteli taşo- cağõnõn kapasite arttõrõmõna izin vermedi. Yağcõlar Köyü’nde, Hakter Mõcõr Haf- riyat Firmasõ’nca yõllõk 500 bin tonluk üretim yapõlan taşocağõnõn kapasitesi 750 bin tona çõkarõlmak istendi. Firma bunun için Çevre ve Orman Bakanlõ- ğõ’na başvurdu. Firmanõn başvurusu ar- dõndan bakanlõk 3 Ekim 2007 tarihin- de tesisin ÇED düzenlemesi yasalaş- madan açõlmasõnõ gerekçe göstererek “ÇED gerekli değildir” kararõ verdi. Köylüler bu gelişme üzerine İzmir 3. İdare Mahkemesi’ne dava açarak, ba- kanlõk uygulamasõnõn iptalini istediler. Dosyayõ görüşen ve karara bağlayan mahkeme, Çevre ve Orman Bakanlõ- ğõ’nõn uygulamasõnõ bozdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle