19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 TEMMUZ 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK AKP döneminde, 50 belediyede işçiler sendika değiştirmeye zorlandı, 25 bini örgütlendiği için işinden oldu 7 Binlerce işçi işten atıldı ? AKP hükümetinin icraatlarını değerlendiren emekçi temsilcileri, 30 binden fazla işçinin sendikal nedenlerle işten atıldığını, 20 bin orman işçisinin sendika değiştirmeye zorlandığını dile getirdi. ürkiye, çalışma yaşamı açısından 12 Eylül askeri darbe dönemi dışında belki de en kötü koşulları yaşadı son dört buçuk yılda. AKP’nin icraatlarını kendi alanlarını baz alarak Cumhuriyet’e değerlendiren Türkiye’nin en büyük işçi, çalışan konfederasyonlarının başkanlarının anlattıklarından çıkan sonuç bu... Yıllar öncesinden kazanılmış hak ve imzalanmış uluslararası anlaşmalara karşın grevi yasaklayan, sıkı yönetim olmadığı halde sıkıyönetim dönemlerinden daha fazla şiddet yaşanan ve bir yıllık biber gazının bir günde Salih Kılıç. tüketildiği, suçu yalnız Beyoğlu’nda köfte yemek olan, topluma mal olmuş insanların şiddet gördüğü bir 1 Mayıs, işçilerin sendika değiştirmeleri için zorlandığı işyerleri... Tüm yaşananlar Türkiye’nin son yıllarının çok kısa bir özeti. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Salih Kılıç, bu son dört buçuk yıllık dönemi değerlendirirken diyor ki: “Bizim değil Dünya Bankası’nın söylediği şey: Türkiye’de 2006 yılında 45 saatlik çalışma süresinin üstünde işçi çalıştırılarak 500 bin kişinin işe alınması engellenmiştir. Bize ekonomide istik GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Tarzan Zor Durumda(!) Şu Amerikalılar (ABD) amma da âlem insanlar. Ortada “fol yok, yumurta yok” tanımına uygun bir durum varken, kendilerine sanal meşguliyetler yaratıvermişler. Türkiye adına hiçbir yetkilinin imzalamamış olduğu Dubai Anlaşması’nı ciddiye alıp Temsilciler Meclisi’nde, Senato’da irdeliyorlar, bu da yetmiyormuş gibi Hazine Dairesi’nin internet sitesine koyuyorlar. Amaçları belli. AKP hükümeti adına Devlet Başkanı (Başmüzakereci sanı o günlerde henüz sıfatına eklenmemişti) Ali Babacan’ı faka bastırarak ılımlı bir başlangıç yaptığını ileri sürerek İslam devletine geçiş hazırlıklarının önünü kesmek! İşin bir başka tuhafı ise sanki gerçek bir belgeymiş gibi bizim Hazine Müsteşarlığı’nın da anlaşma metnini kendi internet sitesinde yayımlamış olması. Uydurmacılığın bu kadarına pes doğrusu... ??? Şaka bir yana, Türkiye günlerdir AKP iktidarının Irak’ın kuzeyindeki bölücü terör örgütüne yönelik olası harekât için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden karar almakta ayak sürümesinin somut kanıtını tartışıyor. Türkiye ekonomisini, dışarıdan sağlanacak borç, hibe ve kredilerle sürdürmek zorlaştığı için borsaya günübirlik gelen sıcak paraya umut bağlayarak yönlendirme çabaları, gizli anlaşma iddialarını da güçlendiriyor. Oysa ortada somut bir belge var. ABD yetkilisi bizim yetkiliye demiş ki: “Size ya 1 milyar dolar hibe ederim ya da uygun koşullarla 8.5 milyar dolarlık kredi veririm. Ama basit bir koşulum var. Irak’taki Özgürlük Hareketi’ne destek vereceksiniz. Kuzey Irak’a da tek başınıza asker göndermeyeceksiniz.” Bizimkiler parayı görünce “lebbeyk sultanım” demiş ve anlaşmaya 22 Eylül 2003 günü Dubai’de imzayı atıvermişler. ??? O günlerde de medyamız bugünkü gibi iki ayrı görüşü savunuyordu. Yayın organlarının bir bölümü, akılları daha çok paraya takılı olduğu için, alınacak parayı öne çıkararak “Milyar dolarlar geliyor” diye iktidarın başarısını yansıtmayı yeğlemişlerdi. Cumhuriyet gazetesi ise anlaşmanın içindeki bit yeniğini ortaya çıkarıp 26 Eylül 2003 günü haberleştirmişti. Paralar, ABD’den icazet almadan Irak’ın kuzeyine harekât düzenlememe koşuluyla verilecekti. Yine aynı günlerde, anımsayacaksınız, AKP’nin kodamanları yandaş gazetelerinin yayımlarına baktıktan sonra “İstersek alırız istersek almayız” diye kostaklanır olmuşlardı. Cumhuriyet’in ve CHP Genel Başkanı Baykal’ın açıklamaları doğrusu gereken ilgiyi görmemişti. Ama 22 Temmuz yaklaşırken giderek dikleşmekte olan eğik düzlem nedeniyle ABD’ye verilen ödün yeniden ve bu kez daha etkili olarak gündeme geldi. Baykal bir daha açıkladı. AKP kodamanları hemen ağzının payını vermek için ceketlerini çıkarıp meydan kürsülerine fırladılar. “Yalandır, iftiradır. Böyle bir anlaşma yoktur” demeye başladılar. Galiba Baykal’ın da beklediği böyle bir tepkiydi. Tuttu belgenin çıktısının fotokopisini miting meydanı kürsüsünden yalanlayanlara doğru sallayıverdi. Bu kez de iktidardakiler “Vardı ama 14 Nisan 2004’te karşılıklı olarak iptal edildi” demek zorunda kaldılar. Anlaşmanın imzalandığı tarihle iptal edildiğinin söylendiği tarih arasında 203 gün var. ABD işi ciddiye alıp Temsilciler Meclisi ile Senato’da irdelemiş, yürürlükteki yasalarına göre değerlendirip internet sitesine yerleştirmiş. Bizimkilerin bu süreçte ne yaptığı, köprülerin altından hangi suların geçtiği ise bilinmiyor. Terörün, yanlış yaklaşımlarıyla yeniden tırmandığı seçim öncesinde bu yanlışın altından nasıl kalkacakları da yine bilinmeyenler arasında. Galiba bir ustamızın kitabının adıydı: Tarzan Zor Durumda... Not: Yazıya son noktanın konulduğu sırada Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı. “Anlaşma vardı, ama koşul yoktu” dedi. Koşulun kendi politikasına uygun biçimde ABD tarafından belirlendiğini belirtti. Ancak Türkiye’yi küçümseyen böyle bir koşul eklenmesi karşısında anlaşmayı iptal için neden 203 gün beklendiği konusuna nedense değinilmedi. ‘Ya iş ya Hakİş’ sloganları... Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Süleyman Çelebi’ye göre AKP iktidarı dönemi, sendikal hak ve özgürlüklerin en çok ihlal edildiği dönemlerden biri oldu. Özellikle belediyelerde işçilerin sendika değiştirilmeye zorlandığını anlatan Çelebi, pek çok belediyede ‘Ya iş ya Hakİş’ sloganları atıldığını, işçinin rızası dışında sendika seçmeye zorlandığını belirtti. Bu nedenle 50’ye yakın sendikada büyük huzursuzluk yaşandığını söyleyen Çelebi, AKP’nin yalnız sendikalara değil toplumun tüm kesimlerine müdahale ettiğini vurguladı. “Yalnız sendikalarda değil, futbol federasyonundan esnaf odalarına toplumun çok farklı alanlarına ciddi bir ideolojik saldırı yaşandı” diyen Çelebi, Bağcılar Belediyesi’nde eski başkanın milletvekili adayı olmasının ardından, çalışanlara sendika değiştirmeleri için ciddi saldırı geldiğini belirtti. Çelebi, AKP döneminde ayrıca çalışma saatlerinin uzadığına, kayıt dışılığın artırıldığına, çocuk emeğinin yaygınlaştırıldığına da vurgu yaptı. T İşte AKP’nin icraatları ? İlk iş, Ağustos 2002’de kabul edilen ve 15 Mart 2003’te yürürlüğe girmesi gereken 4773 sayılı İş Güvencesi Yasası’nın erteletilmesi girişimi oldu. Ancak Cumhurbaşkanı veto etti. ? Bunun üzerine iş güvencesini yeni İş Yasası ile budadı. İş güvencesinin uygulama sınırı 10 işçi çalıştırılan işyerinden 30 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerine yükseltildi. Böylece işçilerin yarıdan fazlası iş güvencesi kapsamı dışına itildi. ? İşten çıkarılan işçiye açtığı işe iade davasını kazanması halinde ödenecek tazminat düşürüldü. ? Kamu görevlilerinin sendikal haklarını tanımadı. ? Grev hakkını sistematik olarak ihlal etti. Beş büyük grev “milli güvenlik” gerekçesiyle ertelendi. Ertelenen grevler, lastik, cam ve maden sektörü grevleriydi. ? Basında teşmili engelledi. TGS 21 Aralık 2004’te basın işkolunda teşmil isteminde bulundu. AKP, TGS’nin teşmil başvurusu üzerine böyle bir talep yokmuş gibi davrandı. ? Sözde sosyal güvenlik reformu ile emekliliği hak etme koşulları zorlaştırıldı ve emekli aylıkları düşürüldü. Süleyman Çelebi. Ücretler reel olarak yüzde 11 azaldı Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Başkanı İsmail Hakkı Tombul, 2002 yılında kamuda toplusözleşme hakkı elde ettiklerini hatırlatarak geçen dört buçuk yıllık dönemde hukuki hiçbir engelleri olmadığı halde, sürekli siyasi engellerle karşılaştıklarını dile getirdi. AKP’nin iktidarı dönemini kendi kesimleri açısından değerlendiren Tombul’un verdiği bilgiye göre, kamuda şunlar yaşandı: Son dört buçuk yılda kamu emekçileri hakkında yüzlerce soruşturma açıldı. Özellikle eğitim ve sağlık alanında yapılan örgütlenme ya da hak arama eylemleri nederarlı büyüme, verimlilik artışı, kapasite kullanımı artışı diye pembe bir tablo olarak anlatılan budur. İşsizlik kronikleşti. AKP öncesi yüzde 7 düzeyinde olan işsizlik, resmi rakamlara göre yüzde 10’a oturdu. Oysa bana sorarsanız gerçek rakam yüzde 15’tir.” Türkiye’nin cazip ülke olarak lanse edildiğine dikkat çeken Kıniyle aralarında Tombul’un yanı sıra dört sendika başkanının da bulunduğu 11 kişi ‘izinsiz gösteri’den 15’er ay hapis cezası aldı. Kamu emekçilerinin ücretleri reel olarak yüzde 11 düştü. Eğitim ve sağlık hizmetleri ticarileştirildi. Eğitimde tebeşir parasından temizliğe neredeyse 25 kalemde para toplanmaya başladı. Kamuda, alım gücü azaldı, işsizlik arttı, hizmet niteliği kötüleşti. Cumhuriyet tarihinin en büyük çaplı kadrolaşma hareketi yaşandı. Bazı alanlarda sendikalaşma sistematik bir şekilde hızlandı. AKP destekli sendikalar yaratıldı. İsmail HakkıTombul. lıç, Türkiye’nin dünyadaki en yüksek faiz uygulanan ülkelerden biri olduğunu hatırlatıyor. 3.5 yılda kıyım Kılıç’ın verdiği bilgiye göre, son üç buçuk yılda 25 bin Türkİş üyesi, örgütlendiği için işsiz kaldı. Esnek çalışma adı altında kapsam dışılık artırıldı. Taşeronlaşma ile iş güvencesi delindi. Sosyal gü venlik kurumları, güvenlik unsurunu dışarıda bırakacak şekilde dizayn edilmeye çalışıldı. İşsizlik fonu, ancak yüzde 4 düzeyinde kullanılabildi. Fondan ancak 110 bin kişi yararlandı. Ancak işverenin, istihdam yaratma kılıfıyla göz diktiği fonla ilgili AKP de işveren yanında tavır aldı. Oysa 26 milyar YTL ’lik fonun zaten 11 milyar YTL ’si sistem içinde. Fanatik’ten 10, Radikal’den 41 ve Takvim’den 6 kişinin görevine son verildi Gazeteci kıyımına kınama yağdı ? Kılıç, Berkan’a gönderdiği mektupta, çalışanların sesi Atilla Özsever’in sosyal diyalog anlayışın simgesi olan Sosyal Forum köşesinin kaldırılmasını, emeğin sesinin kesilmesi çabası olarak niteledi. Son günlerde medya sektöründe birbiri ardına işten çıkarmalar yaşandı. Kısa bir süre önce Doğan Medya Grubu içinde yer alan Radikal ve Fanatik’te aralarında köşe yazarlarının da bulunduğu toplam 51 kişi işten çıkarılırken önceki gün de Sabah Grubu’na bağlı Takvim gazetesinde üst düzey yöneticilerin görevlerine son verildi. Doğan Grubu’ndaki çıkarmalara istihdam politikasındaki daralma ve ekonomik gerekçeler gösterilirken Sabah Grubu’ndaki altı yöneticinin atılmasına herhangi bir gerekçe gösterilmedi. Öte yandan Anadolu Ajansı ve Cumhuriyet olmak üzere yalnız iki kurumda sendikanın örgütlü olduğu Türk medyası, sendikaya tahammül edemediğini bir kez daha ortaya koydu. Birkaç ay önce Sabah gazetesinde sendikalı olduğu için iki editörün işlerine son verilirken, şimdi de aynı grupta sendikadan istifa etme karşılığında 212 sayılı yasadan çalışma rüşvetinin teklif edildiği Petkim işçisi bir kez daha eylem yaptı Aliağa Petkim işçileri, Petkim’in satış ihalesinin seçim öncesinde yapılmasına karşı eylemlerini sürdürüyor. Petrolİş’ten yapılan açıklamada, Aliağa’daki eyleme Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ve Genel Mali Sekreteri Adnan Özcan da katıldı. Açıklamada, işçilerin AKP hükümetine ve Petkim’in satış ihalesine karşı üretimden gelen güçlerini kullanarak tepkilerini ortaya koydukları ifade edildi. Ayrıca, Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç, Petkim’in Genel Seçimler öncesinde acele ile özelleştirilmek istenmesini eleştirerek, “Petkim’i seçim öncesinde aceleyle özelleştiren siyasiler bunun bedelini öder” dedi. Kılıç yaptığı yazılı açıklamada, Petkim’in Genel Seçimler öncesinde acele ile özelleştirilmek istenmesini eleştirerek, “Türkiye’de uygulanan ve ulusal çıkarlarımızı hiçe sayarak, en stratejik kuruluşlarımızı bile yok pahasına yabancı alıcılara pazarlayan özelleştirme uygulamalarının son örneği Petkim’de yaşanıyor” dedi. Kılıç, Türkiye’de uluslararası tekellerin çıkarlarına hizmet eden özelleştirmenin yapıldığına dikkat çekerek, “Tüm özelleştirmeler ertelenirken, hükümetin seçime bir hafta kala Petkim’in satış ihalesini yapmakta ısrarcı olması, bu stratejik kuruluşun aceleyle satılmak istenmesi kabul edilemez” diye konuştu. Bunun milli bir dava olduğunu dile getiren Kılıç, ülkesini seven herkesi özelleştirmelere karşı olmaya çağırdı. oerinc?cumhuriyet.com.tr CUMA GÜNÜ HER YERDE İşten çıkarılmalar, medya örgütlerinin yanı sıra medya çalışanları tarafından da protesto edildi. (Foto: Arşiv) belirtiliyor. Halen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamında bulunan grupta, yaşanan hızlı sendikalaşma sürecinin önünü kesmek isteyen yöneticiler, gazetecilere “Eğer 212’den çalışmak istiyorsanız sendikadan istifa edin” telkininde bulunuyor. Fanatik ve Radikal gazetelerinden çok sayıda çalışanın işine son verilmesine Türkiye Gazeteciler Sen dikası’ndan tepki geldi. TGS’den yapılan yazılı açıklamada, “Bütün basın emekçilerini Doğan Medya Grubu’ndaki işçi kıyımını protesto etmeye çağırıyoruz” denildi. Türkiye Gezeteciler Cemiyeti (TGC) ise “Türkiye’de basın çalışanlarının iş güvencesi tehdit altında” açıklamasını yaptı. TGS’den yapılan açıklamada, “Milliyet gazetesinde çalışan ba sın emekçileri de işten çıkarılma tehdidi altında tedirgin bir bekleyiş içerisindeler. Doğan Medya Grubu’nda hâkim olan bu kıyım anlayışını ve emek düşmanlığını kınıyoruz” ifadesi yer aldı. Ayrıca, Türkİş Başkanı Salih Kılıç da Radikal Gazetesi Yayın Yönetmeni İsmet Berkan’a bir mektup yazarak Radikal’deki işten çıkarmaları protesto etti. KESK ek zam talebiyle alanlarda Kamu Emekçi Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı YapıYol Sen Genel Başkanı Bedri Tekin, KESK üyelerinin ek zam talebiyle 13 Temmuz Cuma günü yurdun her yanında alanlara çıkacağını söyledi. Tekin, “KESK, toplu görüşme oyununun figüranı olmayacak, toplusözleşme ve grev hakkını kullanmak için mücadelesini sürdürecektir. KESK, bu mücadelenin bir parçası olarak ek zam talebiyle 13 Temmuz Cuma günü yurdun her yanında alanlarda olacak” dedi. Öte yandan KESK tarafından yapılan araştırmada, temmuz ayı zammıyla 903 YTL tutarındaki ortalama kamu emekçisi maaşının günlük 1.17 YTL artacağı belirtilerek, bu zam ile günde 130 gram beyaz peynir veya 391 gram nohut veyahut da 87 gram dana eti alınabildiği ifade edildi. KESK Araştırma Merkezi tarafından yapılan araştırmada, ortalama kamu emekçisi maaşının alım gücü araştırıldı. Kamu emekçisinin, aldığı günlük 1.17 YTL’lik zamla 375 gram pirinç, 25 gram bebek maması, 87 gram dana eti, 130 gram beyaz peynir, 82 gram bal veya 122 gram çaydan birini tercih etmesi gerekiyor. THY’de grev kararı alınacak Türk Hava Yolları ve THY Teknik AŞ ile sürmekte olan toplu iş görüşmelerindeki uyuşmazlık çözümlenemedi. Dün saat 14.00 civarında bir araya gelen taraflar uzlaşmaya varamadı. Havaİş Sendikası Başkanı Atilay Ayçin, işverenin ilk yıl için ücretlere yüzde 9 yerine yüzde 10 teklif ettiği, ancak uzlaşmazlık noktalarında bir gelişme sağlanamadığı bilgisini verdi. Dünkü toplantıyı bir rezalet olarak yorumlayan Ayçin, THY yöneticilerinin nasıl bir şirketi yönettiklerini bilmediğini, grevin kendileri için nelere mal olacağını hesap edemediklerini dile getirdi. Arabulucu raporunu beklediklerini söyleyen Ayçin, THY yönetimini, arabulucu raporunu geciktirmek, böylece seçimi atlamak istemekle itham etti. Arabulucu raporu geldikten altı gün sonra sendika işyerlerine grev kararı asacak ve 60 gün içinde greve çıkma hakkı doğacak. Ayçin, grev için son günü beklemeyeceklerini de sözlerine ekledi. Sendika bir süre önce gazetelerde yayımlanan bir ilanla gelinen son noktayı kamuoyuna açıklamıştı. Neden grev aşamasına gelindi başlığıyla verilen ilanda; THY yönetiminin uçuş emniyetini zayıflatan, toplu iş sözleşmesi ve hukuka aykırı uygulamasıyla kronikleşen sorunlara neden olduğu bildirilen ilanda, THY çalışanlarının gerektiğinde her türlü fedakârlığı gösterdiği hatırlatıldı. Hostesler daha önce de çalışma koşullarının iyileştirilmesini istemişti. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle