24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Genç besteci ve operacılar izleyici karşısında başarılı bir sınav verdiler GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN 15 İlk dinletinin coşkusu stanbul’da festival beklentisi içinde İ olduğumuz şu günlerde tanık olduğum iki müzik olayı ilk heyecanlarla yüklüydü: Birisi, Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nün sunduğu Yeni Müzik Konseri’ydi. Diğeri ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın sahnelediği Windsor’un Şen Kadınları adlı opera. Birincisinde ilk kez seslendirilen yapıtların ilk soluklarına tanık olduk. İkincisinde ise gencecik operacıların ve orkestracıların sahne üstündeki coşkularını paylaştık. Bilgi Üniversitesi’ndeki konserin başında İlhan Usmanbaş’ın Saygun yılı nedeniyle yaptığı bir konuşmayı dinlemek, tarihi bir tanıklıktı. Usmanbaş, Saygun’un bir makalesinden yola çıkarak, “hamle” sözcüğünü yeni atılımlarla özdeşleştirdi ve onca yıllık deneyimiyle gençliğe çağrı yaptı: Kalıplardan sıyrılıp daha özgür düşünebilme çağrısıydı bu. “Hamle” sözcüğü Saygun’un yazısında, toprağa düşmüş tohumun yeniden yeşermesi anlamında kullanılmıştı. Usmanbaş’a göre bu bir “mecburiyet, dolayısıyla önü kesilemez bir yenilenme oluşumu”ydu. Saygun’un, “Hayat bir hamleler silsilesi” deyişinin altını çizerken, Usmanbaş kendi kuşağını da bu sorumluluğa ortak etti: “Saygun ve sonraki kuşaklar, Türkiye’nin hamle yapmak zorunda olan bir yanını temsil ediyoruz.” Ve biraz sonra yapıtları çalınacak genç bestecilere şu öğüdü verdi: “Düşüncelerin alabildiğine gitmesine izin verin. Biz hep sınırlandırma haberleri (direktifleri) alarak büyüdük. ‘Neler Yapılmaz Bu Ulusla?’ En son 1920 Mayıs Samsun toplantılarının ardından, sevgili dostum Haluk Tarcan’dan şu bilgiler geldi; paylaşalım: Atatürk böyle demiştir. Bu bir meydan nutku değildir. Türk’ü Libya’da, Balkanlar’da, Arap çöllerinde, DoğuGüney Anadolu’da, imparatorluğun dört bucağında, savaş alanlarında denemiş, onun içindeki bilinmeyen, görülmek istenmeyen özü, enerjiyi, niteliği sınamış insanın gözlemidir. Türk halkının bu düzeye gelmesi kolay olmamıştır. Kökeninde, Kabataş Çağı’nda, Orta Asya’da oluşmaya başlayan, yüz binlerce yıl süren dönemlerde, doğayla boğuşmayı bilen, onun her türlü çilesini çeken, böylece kafa yapısı gelişen (henüz Türk olmayan) Orta Asya insanı vardır. Tacikistan Arkeoloji Enstitüsü yöneticisi V. A. Ranov, “Her şey Paleolitik, Kabataş Çağı’nda başlar” der. (Dos.Arheo.185/1998). Çalışma arkadaşlarıyla Orta Asya’da yaptığı araştırmaların sonunda ortaya çıkardığı QARATAU (Karadağ) kültürü, milyon yılda oluşmuş; 850 binlerde Himalayalar’dan başlayıp kuzeye doğru giden, Altaylar’a, Bükli (Gobi) Çölü’ne uzanan, adları Türkçe yerleşim yerlerinde, QALA’larda, 600, 400, 200,100 binlerde ayakta kalmayı başaran bu çilekeş Orta Asya insanı, 80 binlerde ilk soyutlamayı gerçekleştirmiş, insanüstü bir Kudret’in varlığını keşfetmiştir (aynı dergi). Kafa yapısı gelişmesini sürdürmüş, 3020 binlerde kayalara resim yapmış; bu resimlerde yazı öğeleri oluşmuştur; Sovyet Bilim Akademisi araştırmacılarından ŞLİYENSKİ (K.Mirşan) C14 aracılığıyla, 10 binlerde, Ural Dağları’ndaki Şolgan Taş mağarasında, yazının temeli olan ilk damgayı bulduğunu belgelemiştir. Bu ilk damganın ÖnTürkçe olduğunun saptanmasından sonra, gelişmiş kafa yapısına sahip Orta Asya insanıTürk’e dönüşmüştür. Bu düzeye gelen ÖnAtalarımız daha ileri gitmiş, Gök Kültü ve Ateş Kültü aracılığıyla düzenli toplumsal yaşama geçmiştir; daha aşiret döneminde, biricik yetke olarak örgütlü yaşam, bir bakıma bir siyasal kuruluş çekirdeği vardır. İtalyan araştırmacı Daniel Riba 4 binlerde İtalyan Alpleri’ne yerleşen QAMUN aşiretlerinin devlet otoritesiyle yönetildiklerini söyler. (Gravures Rupestres du val Camonica Fr Empire, 1984, Paris s.54) Portekizli araştırmacı Emilio Virgilio, Portekiz mağaralarında yaşamış adı bilinmeyen (?), yazısı olan bir halkın aynı tarihlerde devlet düzeninde yaşadıklarını saptar. (Dos d’archeo. 198/1994). Dolayısıyla bu aşiretlere tarihteki ilk siyasal kuruluşa sahip halklar gözüyle bakmamız gerekir; bunlar, büyük su baskınlarının ardından gelen kuraklık yüzünden Orta Asya’dan oralara gelmiş (göçebe değil) GÖÇMEN ÖnAtalarımızdır. Onlar, su yollarını izleyerek İsviçre’ye yerleşmiş, burada OnOyung devletini kurmuşlardır. Onların torunları bugün RETOROMAN diliyle, yani Etrüskçe konuşurlar. (K. Mirşan) Aynı insanlar, Avusturya’da NORİKUM/ÖZERKİNE devletini kurmuştur (K. Mirşan). Herkesin bildiği Etrüskleri geçiyoruz. Orta Asya’da kurulan ilk devletse BİROY BİL’dir; belgelenmiş ilk tarihi 8 bin 500’lere uzanır (Arheologia, 311/1995). İkinci devlet, tarihçi Öngre Binğabaşı’nın İÖ 522519 arasında diktirdiği İTİZ anıtında bildirdiği, İÖ 1517’de kurulmuş ATOY BİL’dir. Ardından, İÖ 879’da TÜRÜK BİL devletinin kurulduğunu yine Öngre Binğabaşı’nın yazdırdığı ŞİNEUSU yazıtında ayrıntılarıyla okumaktayız (K. Mirşan). Son inanılmaz örnekse: 10 bin 500’lerde aşiretler birliği olarak başlayan (Dos.Archeo), kesintisiz olarak yaşayan ve 23001900 yıllarında ŞUNYU adını alan siyasal kuruluş, devlet; Rus A. Ranov, Alman De Groot, Çinli Liu Mau Tsai, Türk Z. V. Togan onu bu adla anarken, K. Mirşan ona UŞUNGUY (egemen yöneten birliği) demektedir. Bu, tarihte görülen en uzun, ilk siyasal birliktir; De Groot onları Hunların UÇBEYLERİ sayar (Die Hunnen d.vorschist zeit. Berlin Leipzig, 1921 –K. Mirşan.) Çok kısa özetini verdiğimiz siyasal ÖnTürk tarihi, Türk halkının aşiret döneminden başlayarak hep devlet örgütlenmesi içinde yaşadığını; bu “öz”e sahip olduğunu göstermektedir. Tarih boyunca onlarda kargaşaya rastlanmaz. Yönetim çökebilir, ama Türk halkı, örgütlenme yeteneğiyle yeni bir devlet kurar. Tarih sahnesine binlerce yıl sonra çıkmış, deneyimi az Batılılar, onlardan daha da deneyimsiz uzak Batılılar, kimi zaman görünüşe aldanıp zafer çığlıkları atarlar. Oysa, bıçak kemiğe dayandığı an, Türk halkı ayağa kalkar, inanılmaz bir güçle kenetlenir; o zaman, bütün tarihçileri şaşkınlık ve hayranlık içinde bırakan ANADOLU DEVRİMİ gerçekleşir. Tandoğan, Çağlayan, Manisa, İzmir, Çanakkale, Samsun… NELER YAPILMAZ BU GÜZELİM HALKLA? Yeter ki önüne düşenler artık uyanıp onunla birlikte haykırabilsin: NE ABD NE AB, TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE! bertanonaran@hotmail.com B ilgi Üniversitesi’ndeki konserde genç bestecilerin yapıtları seslendirildi. AKM’de ise MSGSÜDK öğrencileri Windsor’un Şen Kadınları’nı sahnelediler. Mademki sanatçı değişmenin sembolüdür, o değişmeyi kendisinde hissediyorsa bunu yazmalıdır.”. İşte böylece, bugün yaşayan en değerli sanat adamlarımızdan biri olan Usmanbaş’ın değinmeleriyle, daha doğrusu öğütleriyle başladı genç bestecilerin konseri. Her birisi kendi yaratıcılık alanıyla beslendiği bilgiyi birleştirmiş, kendine özgü bir deyişin arayışı içindeki bestelerdi. Ancak programın akışı içinde arayışını bulmuş, buluşlarını yansıtmaya çalışan bestecimiz Özkan Manav’ın bir piyano yapıtını dinlemek konserin doruk noktası oldu. 2006 yılında bestelenmiş Piyano için Bölüm V başlığını taşıyan bu yapıt, 21. yüzyılda yaşayan bir sanatçının kimliğini sergiliyordu. Yirminci yüzyılın tırmanışında müziğin geçirdiği yolculuğun birçok kavşağını izleyebiliyordunuz satır aralarında. Yeni ses renkleri arayışına tanık oluyordunuz. Fransız besteci Messiaen’de duyduğumuz sesin ileriye doğru yol almasından çok derine inen çizgileri içinde sürpriz olarak Türk müziğinin makamsal yapısı da inceden inceye işleniyordu. Piyanisti epey zorlayan bu çalışmada doğusuyla batısıyla çağın bütünleşmesi sergileniyordu. Yapıtı seslendiren piyanist Metin Ülkü’nün de katkısını unutmamak gerek. ZKAN MANAV KİMDİR? 1967’de Mersin’de doğmuş, babası mimar, annesi balerin. 1980’de Hülya Saydam ile piyano derslerine başlamış. Beşiktaş Atatürk Lisesi’ndeki eğitimini tamamlayınca MSGSÜDK’nin kompozisyon bölümüne yazılmış, Ercivan Saydam ve Adnan Saygun’un öğrencileri olmuş. 1994’te İlhan Usmanbaş’ın kompozisyon sınıfından yüksek lisans diploması almış, 199699 yıllarında Boston Üniversitesi’nde Lukas Foss ve Marjorie Merryman danışmanlığında kompozisyon çalışmış, 1999’da müzik sanatla rı doktorası (DMA) derecesi alarak Türkiye’ye dönmüş. İlk opus numarasını verdiği Sinfonietta, Saygun’un modal armonileme anlayışıyla Bartók ve Stravinski’den de izler taşırken, sonraki çalışmaları soyut bir modalite ve makamsallıkla birlikte atonaliteye de yakın durmakta. Besteci, yaşadığı coğrafyaya özgü müziksel deyiş ve kavramları araştıran, 20. yüzyılın ikinci yarısındaki akımları yakından izleyen ve bütün bu oluşumları yapıtlarında bütünleştiren yetiye sahip. İMAR SİNAN KONSERVATUVARI ÖĞRENCİLERİNDEN OPERA TEMSİLİ Konservatuvar orkestralarının konserleri ve konservatuvar opera sanat dalı öğrencilerinin temsilleri eğitimin en önemli dönemeçleridir. İlk kez bir bütünün parçası olmayı öğrenen öğrenciler, yaşam boyu unutamayacakları bir deneyim kazanırlar. Hele onlara kentin büyük bir salonu ayrılmışsa ve kent operasının başrejisörü tarafından çalıştırılma olanağı tanınmışsa, gerçekten şanslı öğrencilerdir bunlar. Önceki akşam Atatürk Kültür Merkezi’nde ilk perdesini izlediğim Windsor’un Şen Kadınları temsilinde biz de ilk kez sahneye çıkan Mimar Sinan Konservatuvarı öğrencilerinin coşkusunu yaşadık. Yekta Kara, bu yapıtı sahnelerken umarız kendi gibi geniş boyutlu düşünen genç rejisörlere de örnek olmuştur. Erdem Çöloğlu’nun yönettiği başarılı orkestranın özellikle altını çizmeliyiz. www.evinilyasoglu.com M Ö İstanbul ve Köln’ün kardeşlik kutlaması Kültür Servisi Köln ve İstanbul şehirlerinin kardeş şehir olmalarının 10. yıl kutlamaları nedeniyle GoetheInstitut Istanbul, Köln Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle konserler gerçekleştirecek. 1 Haziran’da Babylon’da saat 23.00’teki konserde ilk olarak, ismini ünlü sanatçı Paul Klee’den alan Almanya’nın en önemli New Wave topluluk larından Klee, sonrasında 3 artnoise rock müzisyeninden kurulu olan MIT sahne alacak. 2 Haziran’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda saat 21.00’de ise hem konser hem de opera alanında Almanya’nın önde gelen orkestraları arasında yer alan Gürzenich Orkestrası konser verecek. Biletler www.biletix.com adresinden ve CRR gişelerinden edinilebilir. “TANRI’NIN SEVDİĞİ VE UZUN, SAĞLIKLI YAŞAMASINI İSTEDİĞİ KULLARINI GÖNDERDİĞİ YER.” (STRABON) Otantik mimariye sahip butik otelimizde özel bir tatile hazır mısınız? Eski Muğla evi tarzında olan butik otelimiz, bir karış suyunda balıkların yüzdüğü berrak denize 150 m. mesafededir. Türk motifleriyle hazırlanmış sekiz odaya sahiptir. İşletmemizde müşterilerimize verilen standart ücretsiz hizmetler: Klima, TV, faks, bilgisayar, kablosuz internet eşimi, otopark ve bisiklet. DATÇA TÜRK EVİ info?datcaturkevi.com www.datcaturkevi.com Tel: 0252 712 41 81 Faks: 0252 712 40 81 KARTAL 2.SLH HUKUK MAHKEMESİ İLAN ESAS NO : 2001/943 Davacılar Ayşe Balkan Vs. vekili Av. Şerife Dalmış tarafından davalılar Mustafa Gökbağ Vs. aleyhine açılan VERASETİN İPTALİ davasında verilen ara karar gereğince; Davacılar vekili tarafından davalı Mustafa Gökbağ aleyhine açılan Verasetin İptali davasında Kartal 2. Sulh hukuk mahkemesince verilmiş 30.12.1994 tarih 1994/992 Esas sayılı veraset ilamında ketmi miras yapıldığından bahisle açılan verasetin iptali davasında murisin mirasçılarından olduğu beyan edilen Emine Gökçe, Neriman Kaşıkçı ve Havva Erginpay’ın davaya dahil edilmesine karar verilmiş olmakla, yapılan tüm araştırmalara rağmen tebligata yarar açık adresi tespit edilmediğinden adı geçenlere yukarıdaki dava dilekçesi özeti ile dahili dava dilekçesinin adı geçenlere ilanen tebliğine duruşma günü olan 21.06.2007 günü saat 09.30’da bu dava ile ilgili ibraz etmek istedikleri tüm belgeleri ibraz etmeleri ve duruşmaya gelmediklerinde, kendilerini de vekille temsil ettirmedikleri takdirde yargılamaya yokluklarında devam edilerek karar verileceği hususu HUMK 509. maddesi gereğince ihtar olunduğu adı geçen davalıların duruşma gün ve saatinde Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Duruşma Salonunda hazır bulunması hususunda ilanen tebliğ olunur. 05.04.2007 Basın: 28803 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI “Türkiye, Gazileriyle Elele.” Yapı Kredi Bankası Ankara Cebeci Ş. 01 00000 1 YTL Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr YENİDEN KUVAYİ MİLLİYE RUHUYLA ADA GEZİSİ!.. 2 Haziran 2007 Cumartesi günü Büyükada piknik ve Boğaz turu gezimize tüm halkımız davetlidir. Not: Gidişdönüş ücretsizdir. Kumanyanı, kalpağını, bayrağını al ve gel. PROGRAM: 09.00 Eminönü Ticaret Üniversitesi yanı park içi iskeleden hareket 11.30 adaya varış, ada esnafını ziyaret ve piknik alanına yerleşme. Müzik dinletilerihoronTürk sanat müziği. Günümüz Türkiyesi hakkında sohbetler. 17.00 adadan hareket. 18.00 Boğaz turu (Rumeli KavağıOrtaköy) Sn. Genel Başkan Hakkı Sevim’in halka seslenişi 20.00 iskeleye varış. Rezervasyon yaptırmanız rica olunur. İletişim: 0212 523 09 66 0532 583 33 75 0555 720 90 50 0543 232 12 50 0535 267 39 06 T.C. KADIKÖY 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAKİPLERDE ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ 2006/6589 Esas ALACAKLI: OYAKBANK AŞ VEKİLİ: AV. SAKİNE KAPLAN AV. BERNA KORKMAZ ÇINAR BORÇLU: MESUT ARACI BORÇ MİKTARI: 1.558,73YTL TAKİP MÜSTENİDİ: ÖRNEK 7 ÖDEME EMRİ Dosyamızda olan yukarıda adı yazılı alacaklıya borcunuzdan dolayı yukarıda adresinize 49 No’lu ödeme emri gönderilmiş ve adresten ayrılmış olmanız sebebiyle tebligat yapılmadan bila iade edilmiş olması ve zabıtaca yaptırılan tetkikat ve tahkikatta da adresinizin tespiti mümkün olmadığından kanuni süre olan 7 gün’e 15 gün ilave edilerek ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Borcunuzu iş bu ilanın gazetede yayımlanmasından itibaren 22 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair, bir itarazınız varsa, senet altındaki imza size ait değil ise yine 7 gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde mahkeme önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız buna uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldırılacağı senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. maddeye itiraz edilip reddedildiği takdirde ise 18 gün içinde 75. maddeye göre mal beyanında bulunmanız halinde ayrıca hapisle cezalandırılacağınız ihtar olunur. 18.05.2007 Basın: 28259 Sevgili FATİH 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN 2005/710 Darülaceze Müessesesi Müdürlüğü vekili tarafından davalılar Haşim Perugan, Arzu Perugan (Hebebçi), Dinçer Perugan ve Kenan Ali Perugan aleyhine açılan Tahliye Ecrimisil davasında: Davalılar Haşim Perugan, Arzu Perugan (Hebebçi), Dinçer Perugan ve Kenan Ali Perugan’ın tüm aramalara rağmen bulunamadığı, yapılan Emniyet araştırmasında da davalıları tanıyan ve bilenin olmaması sebebiyle davalılara tebligat yapılamamıştır. Davalılar Haşim Perugan, Arzu Perugan (Hebebçi), Dinçer Perugan ve Kenan Ali Perugan’ın 05.07.2007 günü saat 10.30’da mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri aksi takdirde HUMK un 509 ve 510. maddeleri gereğince gıyaplarında karar verileceği hususları dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 23.05.2007 Basın: 28276 Emre Bebek aramıza hoş geldin. YENİTÜRK AİLESİ CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle