24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2007 ÇARŞAMBA 12 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Olayların Anatomisi Bu gidişin sonu ne olabilir? Yönetim bu mücadeleyi kazanırsa yüksek yargı, üniversitelerimiz, mülki yönetim, milli eğitimimiz, Silahlı Kuvvetlerimiz bu yeni Türkiye koşullarından nasıl etkilenecekler? Eğitimde milli ve laik yapıdan çözülme ile başlayan 60 yıllık bir sürecin ikileminde yetiştirilmiş, Atatürk Cumhuriyeti dokusu ile uyuşmayan kadrolar halen etkin güçlerin dirençleriyle ertelenmiş ulusal sorunlarımızı nasıl çözümleyecekler? PENCERE TSK’ye duyulan güveni azaltmak isteyen tertipler düzenleniyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız bu gidişata direniyordu. Cumhuriyetin temel değerlerine, anayasamıza hep sadık kaldı. Uyarılarda bulundu. O bulunduğu konumda İslamın ya da etnik ayrımcılığın siyasal rejimi etkilemesi sonucu ortaya çıkabilecek yaşamsal sorunları görmüştü. Ulusal ekonominin, ulusal varlıkların giderek yabancılara transferinin, idari yeniden yapılanma projelerinin rejimin üniter ulusal yapısını aşındıracak sonuçlarını biliyordu. Şimdi zor koşullarda görevini yaparak tarihe adını onurla, saygınlıkla yazdıran bu yurtsever ve erdemli insan, ulusunun sevgi halesi içinde makamından ayrılıyordu. Yönetimin lider kadrosunca, ulusal bir mutabakat aranmadan, geçmişteki beyanlarıyla Cumhuriyetin değerlerine özde uyum sağlayamayacağı değerlendirilen, emperyal dünyaya yakın bir aday gösterildi. Bilinçli halk kitleleri, kadınlarımız meydanları taşırarak bu seçime karşı çıktılar. TSK’nin ülkenin gidişatından duyduğu endişeleri kapsayan; bilinçli Türk halkı ve yurtsever aydınlarının kıvançla, umutla karşıladığı bildirisi yayımlandı. Seçim anayasa mahkemesi iptal kararıyla yeni durumlara kilitlendi. Bu gidişin sonu ne olabilir? Yönetim bu mücadeleyi kazanırsa yüksek yargı, üniversitelerimiz, mülki yönetim, milli eğitimimiz, Silahlı Kuvvetlerimiz bu yeni Türkiye koşullarından nasıl etkilenecekler? Eğitimde milli ve laik yapıdan çözülme ile başlayan 60 yıllık bir sürecin ikileminde yetiştirilmiş, Atatürk Cumhuriyeti dokusu ile uyuşmayan kadrolar halen etkin güçlerin dirençleriyle ertelenmiş ulusal sorunlarımızı nasıl çözümleyecekler? Üniter ulus devlet yapısı, anayasanın değişmez hükümleri özde korunabilecek mi? Yanıt bekleyen sorulardır bunlar. Kanımızca başlangıçta temkinli davranışlarla güven verilmeye çalışılacak, ancak örtülü şekilde emperyal projelerin uygulamaları sürdürülmek istenecektir. Durum böyle gelişirse ulusal güçler bir araya gelecek, karşıt hareketler hız kazanacaktır. Bu, istikrarsızlık ve çatışma ortamı doğurabilir ki yönetim, ülke egemenlerinin desteğinde giderek otoriter davranışlara kayabilir. Gecelerin en karanlık zamanı, aydınlıklara en yakın anıdır. Umudumuz bilinçli halkımızın, sivilasker aydınlarımızın önderliğinde Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizi temel değerleriyle yücelterek sonsuza dek yaşatmanın yolunu bulacağına olan inancımızdır. Böylesine bir gelişim herkesin yararına olacaktır. İktidar DIŞTAN bakıldığında, böyle bir ülkede yıllardır niçin doğru dürüst bir sol iktidar bulunmadığını anlamak zordur. Çünkü dünyanın bugünkü durumu, Türkiye’nin böyle bir dünya içindeki konumu, emeğiyle geçinen ama hakkını alamayan insanların tepkisi, Kemalist Cumhuriyete inanan ama karşıdevrimin ayaklanışını görenlerin kahroluşu, gençlik heyecanıyla çırpınan ama kendileri için parlak bir ufuk göremeyen yeni kuşakların özlemleri, her şey, ama her şey, bu topraklarda büyük bir düzen değişikliği gereğini akla getirir. Normal bir demokraside böyle bir tablo ister istemez, düzen değişikliği isteyen partileri iktidara taşımalıydı. Türkiye’de tersi olmuş ve ülke son dört buçuk yıl boyunca karşıdevrimci bir iktidarın yönetiminde kalmışsa, ortada olağanüstü bir yanlışlık var demektir. Nedenler, saymakla bitmez. Elbet, nedenler arasında, kendilerini “cumhuriyetçi, sol, ilerici, halkçı, demokrat” gibi değişiklikten yana olumlu anlamlar taşıyan sıfatlarla tanımlamış siyasal güçlerin elverişli konjonktürleri iyi değerlendirmeyişleri de vardır. olitika, iktidar olmak ve durumları değiştirecek güce erişmek için yapılır. Karşıdevrimin son girişimleri ve bunlar dolayısıyla ortaya çıkan kitle tepkileri göz önünde tutulursa, şimdiki konjonktürün iktidara yönelik bir politika açısından değerlendirilmesi üzerinde kafa yormadan iktidara yürümek olmaz. O zaman, bugünkü tablonun ortaya çıkmasında rol oynamış olan etkenleri gözden geçirmek ve onlar karşısında savunulacak tutumları belirlemek gerekir. Bu açıdan bakıldığında sorulabilecek ilginç sorular var. Örneğin, dış çevreler, ABD ve AB olarak, devletleri, uluslararası ekonomik kuruluşları ve medyalarıyla, büyük mitinglerin havası karşısında niçin telaşa kapılıp şimdiki iktidarın sürmesi lehinde seferber olmuşlardır? İktidara yönelik derlenip toparlanışların, cumhuriyetçi güçbirliği girişimlerinin bu nokta üzerinde önemle durmaları ve politika saptamada işe bu noktadan başlamaları gerekmez mi? Mitingleri eleştirenlerin “marjinal saptırma bağırışları” diye aşağıladıkları “bağımsızlık” sloganlarının gerisinde ABD’yle AB arasına sıkışan dış politikayı bu sıkışıklıktan kurtarma ve Kemalist döneminden kalma “mazlum milletlere öncülük” özlemi yatmıyor mu? ıştan içe dönüldüğünde, emekçi halk yığınlarındaki, varoşlardaki, yoksul kırsal kesimlerdeki oyların karşıdevrimci bir partiye kaymış olması, iktidara yönelik bir kampanya için gerekli ipuçlarını vermiş oluyor. Bu durum, o kesimlerin karşısına ekonomide kamusal ve özel kesimleri birlikte örgütleyen bir ulusal seferberlik politikasıyla çıkmayı gerektirmiyor mu? Cumhuriyetçi güç birliği girişimleri ancak bu tür düşüncelerle meydanlara indiği zaman iktidar iddiası taşıyabilir. Böyle bir iddia yoksa, güç de yoktur. ABD ‘22 Temmuz’da Taraftır... Turan Yavuz değerli bir gazeteciydi, geçen hafta yitirdik, Milliyet’te çalışıyordu... Gazetenin önünde bir tören yapıldı, köşelerde Yavuz’u öven birçok yazı yayımlandı; ama, son kitabından pek söz açılmadı... Bu eksiği ben gidermeyi düşündüm... Çünkü Yavuz, “Çuvallayan İttifak” adlı son kitabını 3 Mart 2006’da “En iyi dileklerimle” diye bana da imzalamıştı... Kitaba girişte şu tekerleme var: “Bir, iki, üçler yaşasın Türkler Dört, beş, altı Irak battı yedi, sekiz, dokuz Birileri domuz On, onbir, oniki diğerleri tilki onüç, ondört, onbeş ama bunlar kalleş...” Kalleş olanlar kimlerdi?.. ? Tam Turan Yavuz’un kitabından (Destek Yayınları) söz açacağım sırada, ne rastlantıdır ki Merdan Yanardağ’ın “Bir ABD Projesi Olarak AKP” adlı kitabı (SiyahBeyaz Yayınları) çıkageldi. Yanardağ, kitabına ikinci ad olarak şu tümceyi koymuş: “Yeni Muhafazakârlığa, Liberalizme ve Akıl Tutulmasına İtiraz” Önsözünde şu saptama dikkati çekiyor: “Türkiye hızla bir kırılma noktasına doğru ilerliyor. Ülke ve toplum yön duygusunu kaybetmiş durumda. (...) Bütün iktidarı isteyen ve ılımlı da olsa Batı’nın ve ABD’nin desteğinde İslami bir rejim kurmaya yönelen AKP; Türkiye’yi, Cumhuriyet’in başlangıç ilkeleriyle ılımlı İslamcı programı ortasında bir ortalama almaya zorluyor. Ülke örtülü bir darbe sürecinin içinden geçiyor.” ? Merdan Yanardağ Türkiye’nin dışarıdan kafakola alınarak nasıl bu sürece sürüklendiğini kanıtlamak için Turan Yavuz’un kitabından alıntılar yapmış... “Erdoğan’ın Gizli ABD Görüşmeleri” başlığı altında toplanan bu bölümde, şu gerçeğin altı çiziliyor: “Washinton’da, 10 yılı Milliyet temsilciliği olmak üzere 18 yıl gazetecilik yapan Turan Yavuz, ABDAKP ilişkilerini deşifre eden bir dizi gizli randevuyu ve görüşmeler zincirini yer, tarih ve hatta saat vererek anlatıyor. Elinizdeki kitabı baskıya hazırladığım Mart 2007’ye kadar 10 baskı yapan söz konusu kitaptaki bilgiler, ilk baskının üzerinden bir yıl geçmesine karşın yalanlanmıyor...” ? Bizim İslamcı tayfanın Yahudiliğe ve İsrail’e karşı tutumları bellidir; AKP’nin içinde de bu “alerji”ye payan yoktur... İşte bu takıma, Turan Yavuz’un kitabından (sayfa 119) ilginç birkaç satır: “ABD Yahudi lobisinin önde gelen isimleri de Erdoğan’la İstanbul’da gizli görüşmeler yapmıştı. Örneğin, daha AKP kurulmadan önce ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşlarından AntiDefamation League (ADL) Başkanı Abraham Foxman, sadece Erdoğan ile görüşmek üzere İstanbul’a gelmişti.” Merdan Yanardağ bu satırlara şu bilgiyi de ekliyor: “Erdoğan ikinci kez, Washington’a davet edilecek ve yine hiçbir resmi sıfatı olmamasına karşın dünyada örneği pek görülmeyen bir protokolle Beyaz Saray’da ağırlanacaktı.” ? Çarpıcı gerçek; seçimlere doğru giden Türkiye’de örtbas ediliyor... Uluslararası bir komplo karşısındayız!.. ABD’nin, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde rejimi değiştirmek üzere düzenlediği “Ilımlı İslam Devleti Projesi”ni AKP marifetiyle yürürlüğe koymak istediği ayan beyandır... ABD 22 Temmuz seçimlerinde AKP’den yana taraftır... Tanju ERDEM Amiral ( E ) ürkiye; 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin çöküşüne koşut, finans kapitalin sosyoekonomik düzenini küreselleşme adıyla dünyaya yayması hedefinde uygulama alanlarından biri oldu. Küreselleşme ABD ve gelişmişlerin ideolojisi idi. Doğu Bloku’nun çözülmesiyle dünyanın etkili ülkelerini kapsamına almaya başladı. Böylece tarihin de bundan böyle kapitalist düzenin kronolojik olaylarından ibaret olacağı düşünülüyordu. 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırısı, ABD güvenlik stratejisini, öncelikle Avrasya kenar kuşağında konuşlanmış ve halkları Müslüman olan ülkelerine yönelik önlemler almaya sevk etti. Büyük Ortadoğu Projesi denilen bu proje ile Afganistan ve Körfez ülkelerine öncelik verilerek onların gerekirse askeri güç kullanılarak neoliberal düzenlere dönüştürülmesi, böylece radikal İslami örgütlerin yarattığı terör tehdidi önlenmek istendi. Bu suretle o ülkeler hem emperyal güçlerin egemenliklerini sürdürebilecekleri politik, ekonomik düzenleri alırken topraklarındaki enerji ve diğer doğal kaynaklarını finans kapitalin kullanım ve kontrolüne vereceklerdi. Bu projenin Afganistan ve Irak uygulamalarının halihazır durumları biliniyor. Özellikle Irak’ta işgale direniş kanlı eylemlere sebep olduğu gibi; demokrasi, insan hakları, kadın eşitliği, ekonomik refah vaat eden projeden, etnik ve mezhep bölünmelerine yol açan şeriatçı bir anayasal düzen çıkmıştır. Türkiye bu yeni dünya düzeninin taleplerini, Özal döneminden başlayarak özelleştirmeler, ekonomide liberalizasyon, ABD’ye stratejik ortaklık önererek karşıladı. AB’ye adaylık yolunda hukuk ve idare alanında bazı yeniden yapılanma girişimleri oldu. ABD’nin BOP’unda Türkiye bir merkez ülke olarak jeostratejik açıdan önemli idi. Güçlü Silahlı Kuvvetleri vardı. Bölgesinde yapılacak olası bir askeri harekâta üs ve askeri katkısı olabilirdi. (Nitekim birinci Irak saldırısında İncirlik Üssü kullandırıldı. 1 Mart tezkeresinin reddiyle sınırlı kullandılar) ABD, BOP’la radikal İslamı etkisizleştirip emperyal güçlerle uyumlu, T P D mumtazsoysal@gmail.com ılımlı İslami rejimler kurmayı planlıyordu. Böylece terör tehdidi en aza indirilebilecekti. Acaba Türkiye’nin üniter, ulusal, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yapısı İslamlaşan bir hüviyet alsa, BOP ülkelerine örnek bir model olamaz mı idi? ABD ve AB bu proje kapsamında Türkiye’nin Doğu’sunda Ermenistan’ın, Güneydoğusu’nda ise kukla Kürt devletinin genişlemesine olanak veren haritalar yayımlıyor, Türkiye’nin yurttaşlarını etnik boyutlu kışkırtıcı faaliyetleri gözleniyordu. Bu söylemler komplo teorileri olmaktan çıkmıştı. Enerji denizi üzerinde ABD’ye koşulsuz bağlı yeni bir devletin zuhuru güvence olurdu. Tüm bunlara zemin sağlamak için mevcut direnci ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin temel değerlerini ve direnen kurumlarını nötralize etmek gerekiyordu. ABD’nin Irak’a saldırı hazırlıkları arifesinde ekonomik bir krizin rehabilitasyonu çalışmaları sırasında koalisyonun başat partisinin dağılmasına eşzamanlı yapılan erken seçimle yeni bir politik yönetim güçlü şekilde iktidara geldi. Siyasal İslam görüşünden değişip gelişerek, muhafazakâr demokrat olduklarını ifade eden lider kadronun özlemleri ile emperyal güçlerin emelleri bir noktada birleşiyordu. Emperyal güç, küresel bir düzen ve ılımlı İslami bir yapı istiyordu. Türkiye yönetimi ise küreselleşmenin daha İslami bir yapıya olanak sağlayacağını düşünüyordu. Yeni yönetim küresel düzen ve AB talepleri doğrultusunda; rejimin temel değer ve nitelikleriyle çelişen ve devlet yapısını değiştirmeye matuf tasarıları, yoğun kadrolaşma önerilerini, ulusal ekonominin stratejik varlıklarını elden çıkaran uygulamaları gündeme getirdi; ulusal iç ve dış sorunların emperyalizmin talepleri doğrultusunda çözüm taleplerine yeterince direnç gösterilmedi. Bu durumlar etkin devlet kurumlarıyla çatışma nedeni oldu. Büyük sermaye sahipleri ve örgütleri, holding medyası, ön plana çıkan kimi cemaatler, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı bir grup düzene destek sağlıyorlar, gerçekler halka karartılıyordu. Cumhuriyetin temel değerlerine devletin bekası için sahip çıkan “TANRI’NIN SEVDİĞİ VE UZUN, SAĞLIKLI YAŞAMASINI İSTEDİĞİ KULLARINI GÖNDERDİĞİ YER.” (STRABON) Otantik mimariye sahip butik otelimizde özel bir tatile hazır mısınız? Eski Muğla evi tarzında olan butik otelimiz, bir karış suyunda balıkların yüzdüğü berrak denize 150 m. mesafededir. Türk motifleriyle hazırlanmış sekiz odaya sahiptir. İşletmemizde müşterilerimize verilen standart ücretsiz hizmetler: Klima, TV, faks, bilgisayar, kablosuz internet eşimi, otopark ve bisiklet. DATÇA TÜRK EVİ info?datcaturkevi.com www.datcaturkevi.com Tel: 0252 712 41 81 Faks: 0252 712 40 81 SAYI Esas No: 2000/1330 Karar No: 2004/1249 Davacı Müflis Türkiye İthalat ve İhracat Bankası vekili Av. Erkan TEKİN tarafından davalılar Görmüş Kereste Orman Ürünleri Değerlendirme San. ve Tic. A.Ş., Hasan Sefa Görmüş ve Nusret Görmüş aleyhine açılan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda verilen 17.12.2004 tarihli kararın onanmasına ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.02.2007 tarih ve 2006/14184 esas 2007/3057 karar sayılı ilamı: Dava, akreditif kredisinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Islah talebinin kabul edilmesine ve bilirkişi raporlarından da vurgulanmasına rağmen hesabın kat edildiği 1.11.2000 tarihi yerine dava tarihi olan 21.12.2000’den itibaren hükmedilen asıl alacağa %10 faiz yürütülerek ve faizin %5 BSMV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK.’nun 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanması cihetine gidilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 1 nolu bendindeki ‘kısmen kabul kısmen reddine’ ibareleri çıkarılarak yerine ‘kabulüne’ ibaresinin yazılmasına, 2 nolu bendin 2. satırındaki ‘dava tarihi olan 21.12.2000 tarihinden itibaren’ ibarelerinin karardan çıkarılmasına, 3 nolu bentteki ‘dava tarihinden’ ibaresi çıkarılarak yerine ‘1.11.2000’ tarihinden’ ibarelerinin eklenmesine, kararın 4 nolu bendinin tümden karardan çıkarılmasına ve kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, Ödediği temyiz peşin harcın, isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verilen karar, davalılar 1 Nusret Görmüş, 2 Hasan Sefa Görmüş’e (Ordu Cad., Aykut Tekin Apt. B.Blok No. 108 Adana) ilanen tebliğ olunur. (Basın: 26877) ADANA l. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI İLAN ANTALYA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU SAYI: 2007/13SATIŞ KIYMET TAKDİRİ RAPORU İLANI VE İLANEN TEBLİĞ Antalya merkez Arapsuyu Mah., 3962 ada, 16 parselde kayıtlı taşınmaz, Memurluğumuzca satışa çıkarılacaktır. 11/05/2007 tarihli değer tesbitinde alınana 14.05.2007 tarihli bilirkişi raporunda, satışa konu parsel tapu kaydına göre 355 m2. arsa olarak kayıtlı olduğu, Altınkum Mah, Atatürk Bulvarı’nın güneyinde 423 nolu sokak ile 426 nolu sokağın kesiştiği köşede yer aldığı, imar planı içinde arsa vasfında, altyapı ve belediye hizmetlerinden yararlandığı 0.25/0.50 emsalli, ayrık nizam 2 kat inşaata müsait olduğu, Antalya Orman Bölge Müdürlüğünün 27.12.2002 gün 3142 sayılı yazısında belirtilen sınırlar içinde kaldığı, toplam inşaat alanının 177.50 m2. olduğu, satışa esas değerinin 230.750,00 YTL. Olarak tesbit edilmiştir. İşbu ilan taşınmazda hissedar olan ve açık adresleri tesbit edilemeyen Ulviye Banu PEKCAN, Tahsin Bahadır PEKCAN ve Adelheid MARGVERİTA’ya ilanen tebliğ olunur. 17.05.2007 (Basın: 27581) ADALET BAKANLIĞI ALANYA 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI 2006/6 İzalei Şüyu Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, adedi, evsafı, imar durumu: Alanya ilçesi Ispatlı köyü Karataş mevkiinde kâin tapunun 15 nolu parselinde kayıtlı 10.648 m2 alanlı badem bahçesi cinslidir. Taşınmazda Şevki Çakmak’ın 1/2 hissesi vardır. Kuzeyi tapulama harici alan, doğusu 16 nolu parsel, batısı 2 nolu parsel, güneyi 2 nolu parsel ve yol ile (IspatlıKargıcak yolu) ile çevrilidir. Parsel pafta ve çaplı krokisine aynen uymaktadır. Taşınmaz Ispatlı köyü merkezinde Karataş mevkiinde yer alıp güneyden kuzeye doğru yükselen tahminen %2530 meyilli olup sekiler halinde badem, dut, zeytin vs. ağaçlıdır. Güney yönde manzara mevcuttur. 1/5000 nâzım imar planı bulunup 1/1000 uygulama imar planı yoktur. İmar planı kapsamı dışında kalan taşınmaz üzerine 250 m2’yi geçmeyen 2 katlı konut veya % 40 alanı geçmeyen mandırakümesahırdepo vs. tarım yapıları yapımına imarlıdır. Parselde halihazır durumu ile yapılaşma yoktur. Elektrik, su, PTT hizmetleri mevcut olup belediye hizmetleri altyapı gürültü ve hava kirliliği yoktur. Ulaşım kısmen ham yol, genel olarak köy içine kadar asfalt yol ile sağlanmaktadır. Yukarıda açıklanan hususlar ve taşınmazın bulunduğu konum ve nitelikler ve değerine etki eden hususlar nazara alındığında taşınmaz (15 YTL x 10.648 m2) 159.720,00 YTL muhammen bedel üzerinden satılacaktır. SATIŞ ŞARTLARI : 1 Birinci artırma 02.07.2007 günü 10.0010.10 saatleri arasında Alanya Belediyesi Müzayede Salonu’nda açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 12.07.2007 günü aynı yer ve saatte 2. artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemiş ise gayrimenkul en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar kiartırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı olan alacakları toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevrilme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları, eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususi ile faiz ve masraf dahil olan iddialarını dayanağı belgeleri ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp da ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görmesi için dairede açık olup, masrafı verildiğinde isteyen alıcıya bir örneği gönderilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başka bilgi almak isteyenlerin 2006/6 İ.Ş. sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 07/05/2007 (*) İlgililer irtifak hakkı sahipleri de dahildir. NOT: Tebliğ yapılamayan ilgililere İİK 114, 126 ve 127. maddesi gereğince ilanen tebliğ olunur. Basın: 27217 EŞME İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN KAMBİYO SENETLERİ (Çek, Poliçe ve Emre Muharrer Senet) ÜZERİNDE HACİZ YOLU İLE YAPILACAK TAKİP TALEPLERİNDE ÖDEME EMRİ 2005/497 Esas ALACAKLI: MACİT KARAKOYUN EŞME VEKİLİ: Av. ALİ ARIK EŞME/UŞAK BORÇLU: TAHSİN DEMİR Hüseyin oğlu 1965 D.lu Şehitli Köyü EŞME Alacak miktarı ve Faiz Miktarı Ve işlemeye başladığı tarih: 25.260,06YTL (07.12.2005 Tarih ve %30 Faiz ve masraf ile tahsili) SENET VE TARİHİ: 06.10.2005 Vadeli bono Dosyamızda yukarıda adı yazılı alacaklıya olan borcunuzdan dolayı yukarıdaki adresinize örnek 10 Ödeme Emri gönderilmiş ve adresten ayrılmış olmanız sebebiyle tebligat yapılmadan iade edilmiş olması ve zabıtaca yaptırılan tetkikat ve tahkikatta da adresinizin tespiti mümkün olmadığından kanuni süre olan 10 gün’e 15 gün ilave edilerek ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukarıda yazılı borç ve masrafları işbu ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren (25) gün içinde ödemeniz, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğine haiz değilse; keza takip dayanağı senet altındaki imzanın size ait olmadığı iddiasında iseniz (20) gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmeniz; Aksi taktirde kambiyo senedindeki imzanın sizden sadır sayılacağı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceğiniz; Borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki hakkında itirazınız varsa bunu sebepleriyle birlikte (20) gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinde itirazın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz taktirde cebri icraya devam olunacağı; itiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde (25) gün içinde 74’üncü maddeye, itiraz edilip de reddedildiği takdirde (18) gün içinde 75’inci maddeye göre mal beyanında bulunmanız; bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız, mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursanız ayrıca hapisle cezalandırılacağınız ihtar olunur. (Basın: 26681) CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle