25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MART 2007 CUMARTESİ 16 HABERLER Ülkede Fransızca bilmeyen yok gibi unus’un nüfusu 10 milyon. Okuma yazma bilenlerin oranı yüksek ve hemen herkes Fransızca konuşuyor. Ücretsiz olan devlet okulları bu dili gayet iyi öğretiyor. Ayrıca, bilim insanlarının iyi İngilizce konuştuklarına tanık oluyoruz... Tunus Fenikeliler, Romalılar ve Araplardan sonra 300 yıl Osmanlı yönetiminde kalıyor. Osmanlı yöneticilerini, Beyler olarak anıyorlar. Onların Medina’da yaşadığı evleri, malikâneleri gezdik. Şehre yukardan bakan bu evlerin GÖRÜŞ DİLEK ÖZTEKİN T teraslarından Osmanlı yapısı oktogen ve Arap yapısı dörtgen minareleri izledik. Burada Hamouda Paşa ve Büyük Zitbuna gibi ünlü camiler yer alıyor. Osmanlı yöneticileri, beyler, paşalar için yapılmış türbeyi ziyaret ettik. Güzel korunmuş, müze olarak kullanılan bir türbe idi. Bardo’da sarayımsı bir Osmanlı malikânesi, bağımsızlıktan sonra mozaik müzesi haline getirilmiş. Dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak kabul ediliyor. Gaziantep’teki Zeugma ve Antakya’daki müzenin onunla rekabet etmeye çalıştığını gözlemiştim. Tunus şehrinden kuzeye ve kuzeydoğuya doğru yol alarak Marsa ve Sidi Bus Aid gibi sahil kentlerini gördük. Orada beyaz boyalı mavi kapılı zarif binalar yer alıyordu. Mavi ve beyaz, Tunus’ta yapılarda kullanılan renkler. Dünya Tiyatrolar Günü Üzerine ‘Aç Gözünü Seyirci’ Ele avuca sığmaz bir sanat bizimkisi. Büyüsü de burada saklı belki... Hani sahne tozu yutan bir daha iflah olmaz, kanından o deliliği atamaz ya kim bilir belki de bu yüzden etkileyiciliği; âşık olunan erkekler gibi karizmatik ve çekici, hafif serseri ama fedakâr ve iyi yürekli, biraz da kahraman sanki... Hayatınıza çaktırmadan çeşitli yöntemlerle ve mutlaka etki eden, yön veren bir sanat olmuş yüzyıllardan beri. Bu nedenle de güçlü ve bu nedenle gelişimden hoşlanmayanlar için de biraz tehlikeli!!! Kendi içinde son derece disiplinli, disiplinlerarası paylaşımlarda da son derece uyumlu, üretici. Tiyatroyu müzikle, dansla, resim ve heykelle, fotoğrafla, felsefe hatta psikolojiyle buluşturursanız sahnede de izleyenlerin ve üretenlerin gönüllerinde, zihinlerinde güller açar. Ama tiyatroya sevmediği, hazmedemediği, kanının uyuşmadığı bir şeyleri bulaştırırsanız siyaset gibi, dikta gibi, içten ya da dıştan pazarlık gibi o vakit elinizden bir şeyler kayar gider. Giderken de yaratmaya çalıştığınız kültür erozyonunun ipini geçiriverir ayağınıza ve sıkı sıkıya yapıştığınız ambalajınızda soyunur çıplak kalıverirsiniz. Bir deyiş vardır ya bizde “takke düştü kel göründü” diye... Deyiş böyle önceden ya da sonradan olan keller alınmasın, neyi kastettiğim belli. Ayrıca da kelleri çekici bulmaz değilim... Neyse efendim, biz konumuza dönelim, pek sevdiğim saydığım usta tiyatrocu Gülriz Sururi’nin bir lafı vardır: “Varsa söyleyecek sözün; açarsın perdeni!” Demek ki sanat, hele ki tiyatro; diyecek bir derdiniz, düzeltmek istediğiniz bir tavır, gelişmesini arzu ettiğiniz bir tutum, altını çizmeyi istediğiniz bir konu varsa bu konudaki sözünüzü söyleyebilmeniz ve bunu gerek etkin gerek kalıcı gerek estetik kılabilmeniz için bulunmaz bir mecradır. Vazgeçilmez bir araçtır. Bunu tehdit olarak algılayanlar içinse o pencereden bakınca silahtır. Oysa sanatçı barıştan yanadır. Yıkımdan değil yapımdan haz alır. Yok etmek değil var etmek ister. Duvar örmez/ördürmez; köprü kurar. Işık saçmak, aydınlatmak, yol açmak ister. Bire bin katınca mutlu olur. Gelgelelim tiyatro, kıstırılmaktan, köşeye sıkıştırılmaktan, yaşam kaynaklarının planlı ya da plansız şekilde azaltılmasından hiç hazzetmez. Huysuz bir sanattır bu manada. Ne yapacağı hiç belli olmaz. Yağmurdan kaçanları doluyla buluşturabilir. Kroşeleri iyidir. O nedenle de sağ gösterip sol vurabilir, her an şaşırtabilir. Nasıl derler; delidir ne yapsa yeridir. Bu nedenle çeşitli bahanelerle tiyatro ve diğer sanatların gelişimine gölge salan zihniyetlerin ayağını denk alması gerekir... İslam ülkesi olmasına karşın sokaklarında türbanlı kadın yok. Ağır ağır da uygarlığa doğru yol alıyor Laiklik Tunus’un her yerinde ? Tunus, oyların satın alındığı, koltuk ve iktidar için politikacıların türlü çeşitli çirkin oyunlar oynadığı, vatandaşın yandaş olan ve olmayanlar diye ayrıldığı, halka nurlu ufuklar yalanlarının söylendiği, iktidarın cumhuriyet kurumları ile çatışmaya girdiği bir ülke olmaktan korunuyor. COŞKUN ÖZDEMİR unus’ta katıldığım bir kongre dönüşünde aydınlanmanın büyük savunucusu arkadaşım İlhan Selçuk’a takıldım: “İlhancığım, sen İslam ülkeleri arasında Türkiye’nin tek laik memleket olduğunu ileri sürer durursun ama bu doğru değil.” Tunus bu açıdan bizden ileride. Anlamadığımız dilde ibadet ok ilginçtir, konuştuğumuz uygar kılıklı ve davranışlı Tunuslu kadınlar bize, “Siz anlamadığınız bir dilde nasıl ibadet yapıyor, namaz kılıyor, dua ediyorsunuz. Gülünecek yerde ağlıyor, ağlanacak yerde gülüyorsunuz?” dediler ve hacda rastladıkları Türk vatandaşlarının bazı abartılı davranışlarını yadırgadıklarını eklediler. Bir kongre nedeni ile Tunus’ta ülkenin güneydoğusundaki Cerba adasında bir hafta geçirdik. Cerba çok sayıda lüks otele sahip turistik bir ada. Çok ilginçtir adanın bir bölgesinde 2500 yıldan beri bir Yahudi topluluğunun yaşadığını öğreniyoruz. Ünlü bir de sinagog yer alıyor orada. Toplum yaşamını izle Ç T ANAYASADA YAZILI DEĞİL AMA Atatürk’ü izlediğini iftiharla söyleyen Burgiba, anayasadan Tunus’un bir İslam ülkesi olduğu maddesini kaldırmıyor ama bir İslamcı parti kurulmak istendiğinde, “Bu bizim anayasamızda belirtilmiştir, o nedenle bu amaçla bir parti kurulamaz” diyor. Burgiba 1987’ye kadar işbaşında bulunuyor, ancak alzheimer hastalığı nedeni ile bu görevi bırakmak zorunda kalıyor. Öyle anlaşılıyor ki onun yerine geçenler ve bugünkü Cumhurbaşkanı Ben Ali, devlet düzeninde herhangi bir değişiklik yapmıyorlar. Şu sorunun akıllara gelmemesi olanaksız. Tunus nasıl oluyor da bir İslam ülkesi olarak böyle bir uygarlık düzeyini yakalayabiliyor? Bence bunun açıklaması; kuşkusuz Atatürk’ün yolunu izleyen Habib Burgiba yönetimidir. O Jakoben bir davranışla ülkeyi aydınlanmaya taşıyor. Dinsel bağnazlıkları önlüyor. Okullarda din ağırlıklı eğitimi engelliyor. TATÜRK’ÜN YAPTIĞI GİBİ... Kadınlara eşit hak tanıyor, tıpkı Atatürk’ün yaptığı gibi insanların dinsel inançlarına, ibadetlerine karışmıyor ama şeriata geçit vermiyor ve aydınlanmacı bir lider olarak ülkesinin kaderinde önemli bir rol oynuyor. Bugün Tunus’ta çok partili bir düzen var gibi görünüyorsa da aslında tek partili yönetim var. Muhalefet için kontenjan 21 sandalyeden ibaret. Kısaca Tunus azgelişmiş ülke olarak bir sandık demokrasisi çıkmazına, bir oy bezirgânlığı açmazına düşmüyor. Tunus, oyların satın alındığı, koltuk ve iktidar için politikacıların türlü çirkin oyunlar oynadığı, vatandaşın yandaş olan ve olmayanlar diye ayrıldığı, halka nurlu ufuklar yalanlarının söylendiği, iktidarın cumhuriyet kurumları ile çatışmaya girdiği bir ülke olmaktan korunuyor. Orta sınıfın çoğunlukta olduğu, ağır ağır olsa da uygarlığa doğru yol alan bir ülke oluyor. Ama bu düzen elbette bizde olduğu gibi radikal dinciler tarafından sözde demokrasi adına saldırıya uğrayacak, demokrasiyi inip binilecek tramvaya benzetenlerin ağır suçlamalarına hedef olacaktır. ÖROLOJİ ENSTİTÜSÜ Tunus’ta bizi kıskandıran bir nöroloji enstitüsü var. Tüm genetik incelemeler yapılabiliyor (Biz bu olanağa sahip değiliz). Öğretim üyeleri tam gün çalışıyorlar. Devlet desteği eksik kaldığında projelerle finansman sağlıyorlar ve birinci sınıf araştırmalara imza atılıyor. 2003’te ölen ve nöromüsküler hastalıklar alanında bilime ve literatüre önemli katkıları olan ünlü nörolog Ben Hamido’nun kürsüsünde bugün yine dünyaca ünlü Faysal Hentati yer alıyor. Onun 30 yıldan beri, 8.30 20.30 çalıştığını öğreniyorum. Başarının bir sırrı da bu tempo olsa gerek. Bu bizim başaramadığımız bir şey. Yetiştir mek bizim için şaşırtıcı oldu. Yukarıda belirttiğim gibi Türkiye’nin tek laik ülke olduğunu (Müslüman dünyasında) söyleyip duruyoruz. Hayır, Tunus bu yönden asla bizden geride değil. Atatürk’ü izlemekle övünen Habib Burgiba Tunus’u bazı eksiklere karşın laik bir ülke haline getirmiş. Köktendinciler dışında herkes onu övgü ile anıyor. Yakamdaki Atatürk rozetini hemen herkes tanıdı. “Mustafa Kemal” dediler. Tunus’ta Atatürk Caddesi var (Beklediğimiz kadar büyük bir cadde değil). Tarih kitaplarından Anibal ismi ile hatırladığımız Kartaca’yı (Cartage) ziyaret edip bu eski ve ünlü kentteki kazıları ve Roma’dan kalma ünlü hamamı gezdik. ÖZGEN’DEN ABD’YE SUÇLAMA ‘Türkiye’yi bölen harita dağıtılıyor’ İstanbul Haber Servisi Emekli Orgeneral Necati Özgen, ABD’nin Kuzey Irak’ta Türkiye’yi de içine alan Kürdistan haritası dağıttığını belirterek, “Amerikan yönetimi Kuzey Irak’ı bölmek istiyor” dedi. Maltepe Üniversitesi’nin (MÜ) 10. yıl kuruluş etkinlikleri kapsamında “Ortadoğu’da Güvenlik ve Barış” adlı sempozyum düzenlendi. “Irak’ta Barış ve Güvenlik” konulu toplantıda konuşan Özgen, Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmasının Türk Silahlı Kuvvetleri için savaş nedeni olacağını söyledi. ABD’nin Kuzey Irak’ta Türkiye’yi de içine alan Kürdistan haritası dağıttığını ifade eden Özgen, ayrıca ABD’nin Kandil dağındaki PKK yöneticileriyle sürekli görüştüğünü dile getirdi. Amerikan yönetiminin Kuzey Irak’ı bölmeyi amaçladığını kaydeden Özgen, KDP Başkanı Mesud Barzani’nin de Güneydoğu Anadolu bölgesini karıştırdığını belirtti. Özgen, “AB’nin amacı, Kürtleri azınlık olarak göstermektir. ABD’nin amacı ise terör örgütünü elinin altında muhafaza etmektir” dedi. Özgen, terörle mücadelede çok acılı ve sıkıntılı günler yaşandığını belirterek “Terör, 1999 yılında marjinal seviyeye getirildi. Ancak bugün yeniden aynı noktaya dönüldü. Hep siyasiler yüzünden” dedi. Turistik çarşı. Fransız egemenliği ilindiği gibi Osmanlıların ardından Tunus Fransız egemenliği altına giriyor. 1956’da bağımsızlığa kavuşan Tunus, Fransızlar döneminde birkaç yıl hapis yatan Habib Burgiba’nın yönetiminde ve cumhurbaşkanlığında önemli atılımlar gerçekleştiriyor. B A DENKTAŞ’TAN AB UYARILARI Tunus’un kadın rugby takımı. Okullarda başörtüsü yasak... ürbanlı kadın yok gibi. Bu durum Tunus başkentinin ünlü Medina bölgesinin labirente benzer dar sokaklarında da geçerli. Ama hemen eklemeliyim, göbeğini açan da yok. Uluslararası kongrelerde karşılaştığım Tunuslu delegeler, ülkelerinde belirgin bir örtünme olmadığını söylüyorlardı. İnanmakta güçlük çekiyordum. Haklı olduklarını gördüm. Aydınlık yüzlü uygar ‘Taviz Kıbrıs’la sınırlı kalmaz’ İstanbul Haber Servisi Marmara Üniversitesi Gençlik Grubu ve Hukuk Grubu işbirliği ile dün Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampusu’nda “Kıbrıs Sorunu ve Geleceği” konulu bir panel düzenledi. Hukuk Grubu Dönem Başkanı Mehmet Zeki Orhan’ın yönettiği panele onur konuğu olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilk başkanı Rauf Denktaş katıldı. Konuşmasında, Kıbrıs sorununun partiler üstü bir sorun olduğunu belirten Denktaş, “Kıbrıs sorunu, hükümetler meselesi değildir. Türkiye, Kıbrıs’tan çekildiği takdirde denizlere açık bir ülke olmaktan çıkarak, Kıbrıs’taki tüm haklarını kaybedecektir” dedi. AB uyum süresince tavizlerin Kıbrıs ile sınırlı kalmayacağının altını çizen Denktaş, bunun ardından Türkiye’nin “Kürt Meselesi Çözümü” adı altında ülke bütünlüğüne aykırı düşecek dayatmalarla karşılaşılacağını belirtti. Denktaş, “AB, açıkça ‘Türkiye’ye Sevr Antlaşması’nı uygulama zamanı gelmiştir’ diyor. Her şey gayet net ve ortadadır” dedi. T Ünlü Kartaca kalıntıları. N tavırlı Tunuslu hanımlarla karşılaştık ve konuştuk. Kadınlar parlamentoda yüzde 23 oranında temsil ediliyor. Okullarda başörtüsü yasak. Aile planlamasını talep eden hamile kadına neden, niçin sorulmuyor. Çok evlilik yok gibi. Aileler ikiden fazla çocuk edinemiyorlar. Kürtaj serbest. Hafta tatili cumartesi, pazar. Ramazanda oruç tutmayanlara kimse saldırmıyor. Bardo Mozaik Müzesi. diğimiz öğretim üyelerini öğretim üyesi, öğretici ve araştırmacı olarak kullanmayı bir türlü beceremiyoruz. Dr. Hentati hükümetin araştırmaya büyük önem verdiğini ve bütçenin en az yüzde 1.5’lik bölümünün ayrıldığını söylüyor. Cerba’da gerçekten kaliteli bir kongre izledik. Kongreye ünlü bilim insanları katılıyordu. İlginç bildiriler dinledik. Ço cuk miyopatileri konusunda önemli çalışmalara imza atan Dr. Haluk Topaloğlu dikkate değer ve ilgiyle izlenen bir sunuş yaptı. İstanbul Tıp Fakültesi’nden Piraye Serdaroğlu da kasların yaşlanmasına etki eden mekanizmalar hakkında ilginç bir bildiri sundu. Bu çalışma, bir ‘text book’ta bir bölüm (chapter) olarak yer alacak. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle