19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2007 CUMARTESİ 16 SAĞLIK Prof. Dr. Kalayoğlu: Türkiye’de yeteri kadar organ nakli yapılamıyor en büyük sorun ise organizasyon eksikliğidir ‘Organ naklinde gerideyiz’ SİBEL BAHÇETEPE Türkiye’de organ ve doku nakli bekleyen hasta sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmalar organ ve doku naklinde Avrupa ve dünyanın gerisinde kaldığımızı ortaya çıkarıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri olarak organ bağışı yapılmaması gösteriliyor. Ancak Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, bir başka noktaya daha dikkat çekiyor. Kalayoğlu, bu işten rant sağlayan diyaliz merkezlerinin hastaları organ nakline yönlendirmediğini öne sürüyor. Türkiye’de 44 bine yakın kişinin organ nakli beklediği, her yıl ortalama 8 bin kişinin de listeye eklendiği tahmin ediliyor. Geçen yıl yalnızca 143 organ bağışı gerçekleşti. Memorial Hastanesi Genel Cerrahi Organ Nakli ve Çocuk Cerrahisi Merkezi Başkanı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, Türkiye’de yeteri kadar organ nakli gerçekleşmediğini söyledi. Psikonevrozlar, Konversiyon ve Politikacı... Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR ir devlet hastanesinde asistanlık ve başasistanlık yıllarımda hastanede yatıp kalkıyor ve geceleri gönüllü nöbetçi doktorluk yapıyordum. Sıklıkla acil varsayımı ile ilginç hastalar gelirdi nöroloji kliniğine. Büyük çoğunluğu çırpınan, bağırıp, haykıran, baygınlık geçiren, ama bir bölümü de kolu bacağı tutmayan, bütün vücudu uyuşan, çevreyi telaşa veren hastalar. Bunlar açıkça nörotik hastalardır. Konversiyon tipi nöroz diyoruz bunlara. Organik değil, psikolojik kaynaklı hastalıklar ama simülasyon (temaruz) değil. Çok ünlü ruh hekimi hocamız Mazhar Osman Uzman bunlar için la şuri (bilinçdışı) temaruz derdi. Yani bilinçli olmayan temaruz. Hekim bu hastaları teskin etmek ve titiz, dikkatli ve analitik bir psikoterapi uygulamak durumundadır. Bazıları yukarda belirttiğim gibi bir fonksiyonel (organik olmayan) felç ile gelirler ve bağırıp haykıranların aksine sakindirler. Bir elektrik akımı (faradi) ile onları uyarıp, hareketlenmelerini sağlayabilirsiniz ama bu defa hastanın anksiyetesi geri gelir. Çünkü o ruhsal yaşamındaki bir çatışmadan, felce sığınarak (iltica ederek) kendini kurtarmaya çalışmıştır. Bu elbette yapay ve patolojik bir çözümdür. Ama bu elektrik uyarısı ile bu sığınma sürecini tersine çevirmiş ve hastayı yeniden o çatışmanın içine itmiş oluyorsunuz. Çare onu bu çatışmadan kurtarmaktır, bu da oldukça çetin ve zaman alan, sabır ve psikoterapide ustalık isteyen bir süreçtir. Şurası çok ilginçtir ki ilk kez yurtdışına çıkıp Danimarka’da bir yıla yakın süreyle kaldım, daha sonra İngiltere’de altı ay geçirdim. Bu ülkelerde hiç böyle konversiyon tipi nöroz görmedim. Depresyon vardı, anksiyete vardı ama bağırarak, haykırarak, baygınlık geçirerek, çırpınarak ya da fonksiyonel felç biçiminde ortaya çıkan nöroz yoktu. EMG incelemesi için böyle hastalar aranıyor ve bulunamıyordu. Sonraki yıllarda Amerika’da da ünlü nörologların ender görülen bu hastalık manifestasyonlarını (gösterilerini) tanımadıklarına ve yanıldıklarına tanık oldum. Benim başlıca üstünlüğümdü onlara göre bu tıp alanı. onversiyon bizim insanımızın, bizim kültürümüzün bir gösterisi. İtiraf etmek zorundayız ki toplumsal yapımızda ilkellik öğesi ağır basıyor ve bizim konversiyonlarımız, tepkilerimiz bu öğeyi içeren gösteriler biçiminde oluyor. Psikopatolojiden söz edilince politikacılarımızı anımsamadan edemiyorum. Konversiyon ile takıyye arasında bir yakınlık, bir benzerlik bulunduğunu düşünüyorum. Politikacı, cumhuriyet rejimi ile uyuşmazlığını ve çatışmasını takıyye ile çözümlemeye çalışıyor. Ancak laik ve cumhuriyetçi akımlar, faradi akımı gibi kurulmak istenen bu dengeyi bozunca anksiyete (huzursuzluk, gerginlik) ve çatışma geri geliyor. Gerçek çare ve çözüm elbette takıyyeden, dogmadan arınıp akla, bilime, aydınlanmaya dayanan bir politikayı benimsemektir. [email protected] ADANA Böbreklerimizi korumak için neler yapmalıyız? ? Şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu olan kişiler tedavilerini düzenli yapmalı, tedavi ve takipleri için düzenli aralıklarla hekimlerine başvurmalı. ? Özellikle sıcak havalarda, ateşli iken bol sıvı gıda alınmalı, günde en az 3 litre su tüketilmeli. ? İdrar bekletilmemeli, sık aralıklarla idrara çıkılmalı. ? Ailede böbrek yetmezliği olan varsa genetik olabilme riski unutmamalı. ? Bilinçsiz ilaç kullanımından uzak durulmalı. B Hepatit B’ye karşı kampanya ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de yaklaşık 4.5 milyon kişinin Hepatit B hastası olduğunu söyleyen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Kocabaş, vücudun en önemli organlarından birinin Hepatit B’nin büyük zarar verdiği karaciğer olduğunu belirterek “Yaşam kalitemizin artması ve sürmesi için bu gizli tehlikeye karşı doktor kontrolü şart” dedi. ‘Ülke ekonomisine zarar veriyor’ Hastaların organ nakli aşamasına gelmeden transplatasyon merkezlerine yönlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Kalayoğlu, “Diyaliz merkezine giden bir hasta bu merkezdeki hekimler transplatasyon merkezlerine yönlendirmeli ve organ nakli aşamasına gelmeden bu bilinci aşılamalılar” diye konuştu. Kalayoğlu, organ nakli bekleyen insanların yurtdışına gittiklerini anımsatarak bunun ülke ekonomisine zarar olduğunu, hastaların ülkemizde tedavi etmeleri gerektiğini ifade etti. Kalayoğlu, Türkiye’deki diyaliz merkezlerinin birçoğunun hastalara çeşitli lüks olanaklar sunarak nakil merkezlerine yönlendirmediklerini öne sürdü. Memorial Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Koray Acarlı ise Türkiye’de yeterli organ nakli yapılmamasının hekimlerde kemikleşmiş bir anlayışın olmasının neden olduğunu söyledi. Acarlı, “Böbrek nakli yeteri kadar olmadığı için nefrologlar diyalize önem vermiştir. Hastaya böbrek naklinin tedavi şekli olduğu anlatılmadığı için hastalar diyaliz merkezlerine bağlı kalmış, nakil durumunu en son sorgulamışlardır” açıklamalarına yer verdi. Türk Nefroloji Derneği’nin 2005 yılı kayıtlarına göre, son dönem böbrek yetmezliğinden diyalize alınan hasta sayısının 8 bin 928 olduğunu açıkladı. Böbreklerimizi ihmal ediyoruz İstanbul Haber Servisi Türk Nefroloji Derneği’nin 2005 yılı kayıtlarına göre, son dönem böbrek yetmezliği nedeniyle ilk kez diyalize alınan hasta sayısı 8 bin 928, bunların yüzde 23’ü genç, yüzde 43.2’si orta yaş grubundan oluşuyor. ‘İhmale gelmez’ Yine aynı yıl Türkiye’de toplam diyalize alınan hasta sayısı ise 28 bin 507. Bursa Devlet Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Dr. Mehmet Usta, böbreklerimizin en çok ihmal ettiğimiz organlarımız olduğunu belirterek böbrek yetmezliğinden korunma konusunda uyarılarda bulundu. Böbreklerimizin, vücudumuzdaki zararlı ve atık maddeleri süzerek vücuttan idrar yolu ile atmak, tansiyon düzenlemek, kan yapımına yardımcı olmak, vücudumuza gerekli olan bazı mineraller ve suyu dengede tutmak ve D vitamininin kullanılmasını, dolayısıyla sağlıklı kemik yapısı oluşumunu sağlamak gibi görevleri olduğunu belirten Usta şöyle dedi: “Böbreklerdeki hasar, böbrek yetmezliği meydana gelinceye kadar hiçbir bulgu vermeden, sinsi bir şekilde seyredebilir. İleri dönem böbrek yetmezliği durumunda ise diyaliz veya hastaya böbrek transplantasyonu (böbrek nakli) olması gerekir.” Dr. Usta, böbrek yetmezliği nedeniyle kanda zararlı maddelerin birikmesi durumunda, “halsizlik, bulantı, kusma, iştahsızlık, uyku, dalgınlık hali, kansızlık, ciltte renk değişikliği ve kaşıntı olabileceğini, vücutta su ve tuz birikmesi sonucu su toplanmasının meydana geleceğini ve tansiyonun yükseleceğini” söyledi. Türk Kalp Vakfı’ndan Toptan’a ödül İstanbul Haber Servisi İşadamı Sakıp Sabancı’nın ölümünün ardından 2. kez düzenlenen “Türk Kalp Vakfı Sakıp Sabancı İyi Kalp Ödülü” önceki gün Sabancı Center’de düzenlenen törenle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Köksal Toptan’a verildi. Toptan, ödülünü, İstanbul Valisi Muammer Güler, Türkan Sabancı ve Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın’dan aldı. Ödül töreninde son günlerde yaşanan terör olaylarına değinen Toptan, yaşanan şehit cenazeleri ile birlikte herkesin yüreğinin yandığını belirterek “Biz bu toprakları kurarken, korurken, doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi düşünmeden beraber kurduk. Biz bu devleti hep beraber nasıl kurduysak öyle de savunuruz” dedi. Halk toplantıları düzenleniyor Hepatit B tedavisine yönelik yaptığı çalışmalarla bilinen Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD), Türkiye’de yaklaşık 4.5 milyon kişinin enfekte olduğu Hepatit B’ye yönelik, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini kapsayan bir bilgilendirme kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında bölgede görev yapan pratisyen ve dahiliye hekimlerine Hepatit B’nin teşhis ve takibi konusunda verilecek eğitimlerle birlikte bölgede yaşayanların bilinçlenmesine yönelik halk toplantıları da düzenleniyor. K CUMHURİYET 16 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle