18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1*HAZİRAN 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ Filistin 'de savaşan ilk TiirkdevrimcisiAbdülkadir Yaşargün, andannı Climhurİyet 'e anlattı \Devrimtibir gerülanın öyküsüMftASEÎLKMJR 1 968 kuşağı içinde devTİmci mücadeleye kıyısından köşesınden bulaşmış nicele- ri tuğla kahnhğında kitaplan ile devrim- ci imaj peşinde koşarken o, kendisi gibi ppcesyonel devrimci eşiyle bırlikte Gazian- teyte sessız sedasız mücadelesini sürdürdü. Si}isi ikbal ve dünyalık peşinde koşmak yeri- netayallenninpeşindenkoşma\ıyeğledi. Dev- rir3ici mücadelede tanışügı arkadaşlannınbir kıs- nu >lmüş. bir kısmı dönmüş. bn kısmı da dev- nrttiliğin tüccarlığına soyunmtfştu. 68'inba- ğırsız de\Timcısıni arayan soran olmadığı gi- bi, aıımsayan da yoktu. Cumhunyet gazetesi- ni» 32. kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs'ta ga- zetsinin doğum gününü kutlamak için eşiyle biıtkte Gazıantep'ten otobüse atlayıp gelmiş- ti lıanbul'a. tlhan Setçuk tanıştırmasa Nadir Nai'nin odasına doluşan kımsenin onu tanı- yacıgı yoktu. 1968'e ait anı taaplanndan bir ıkisoıde ismi birkaç yerde geçen devrimci mü- cacelenin ısimsiz kahramanlanndan Abdülka- dirYaşargün'ün anılarını, eylülde piyasayaçı- kacüc üç anı romanını beklemeden dinlemek istfdik. Yaşadıklan vakayı adıyeden olaylar- mısgibı gülerek anlatmaya başladı. ÇOCUKKEN BAŞLAYAN SORCULAMA ^ışargün. Urfa'nm Birecik ilçesinde yoksul bir köylü cocuğu olarak doğmuş. Çocukluğun- da ailesinın ve köy halkınm yaşam biçımini sorgulayarak başlamış devrimci mücadeleye. "Bitün köyiülerin bir yıl boyunca çalışıp çaba- layarak elde ettilderi ürünün yansını ağanm adamlan harmanda gelip tahsil ediyorlardL Karşısında söz söylemek ne demek, el pençe di- van durujoriar. Her şeyin betirieyicisi o. Okul- da bir yandan Atatürk'ün reformlanru, insanı kuOaktan çıkanp yurttaş yapûğını öğreniyo- ruz öte yandan köyümüzde biz ağanın kuluyuz. O zaman bunda bir yanhshk var deyip sosyahst mikadete içinde bulduk kendimizL"" llkokulu köyünde, ortaokulu Bırecık'te oku- duktan sonra lise için Gaziantep'ın yolunu tu- tar ve ticaret lisesine kaydolur. Lise ikinci sı- nıfta "Arük bu kadar okuma yeter" diyerek mücadeleye daha çok zaman ayırmak gerekti- ği düşüncesiyle okulu bıraku. 1967 yılında TÎP"e kaydolur. MustafaÇeKkadlı arkadaşıy- la Moskova'ya gidip sosyalızmın anavatanın- da üniversıte eğitımı almak hayalıyle yatıp kal- karlar bir süre. Çareler aramaya başlarlar. Akıl- lanna gelen en güzel fıkir, trene binip sınırda atlayarak Şam'daki Sovyet Büyükelçiliği'ne başvurmaktır. O yıllarda Yaşargün 21, arkada- şı Çelik ise henüz 19 yaşındadır. Sınıra en ya- kın yerde trenden atlayıp Şam'ın yolunu tutar- lar. Sovyet Büyükelçiliğı'nin huzunına çıkma- yı da başanrlar. Niyetlerini açıklayan iki kafa- dann bu konudaki kararlılığı büyükelçinin ho- şuna gider. "Peki olur, sizi Moskova'ya gönde- reyim'' diyerek pasaportlannı ıster. Pasaport mu? Işte o yok. Pasaportlan olmadığını öğre- nen büyükelçi ıki genci başından savar. CUMHURİYET'TEKİ HABER Şam'da bir parkta oturup "Şimdi ne yapaca- ğız* dıye kara kara düşünürlerken Abdülkadir Yaşargün'ün aklına bir fıkır gelir. "O anda aktana Cumhuriyet gazetesindeoku- duğum FiKstinJüerin direnişi gekti. Filistinde ya- kın zaten. "Baas Paıtisi'ne gidersek bizi Filis- tin kamplanna gönderirler" diye düşündük Bir kahvede Türkçe bflen Yozgaüı bir Ermeniyi bul- duk. Çok iyi bir adamcağızdL Ismet Paşa'nın askeriymiş, başında hâlâ Osmanb"nın kalpagt- nı taşryordu. Biznn yanımıza birini vertfi ve Ba- as PartisTne gönderdi. Baas PartisTnin bir yö- ntticisi bizidinledi ve yanımıza birini vererek bi- zi gönderdi Biz uzun bir yokuluk sonucu dağa gideceğimizi düşünüyorduk. Ama adam biziild sokak ötede 36 \o'hi bir binaya getirdL Burası El Fetih'in gizü bürosuymuş. Filistin yetkilileri de bizden pasaport sordu. Pasaport konusu yi- ne sıkınü yaratmıştı. Bizi Suriye yetküHerine teslim eftiler. En sonunda dayanamayıp 'Yahu biz iltica ediyoruz, var mı ötesi' deyince kabul ettikr.FflBö^iJergeBpbiziakhlar.ElFctih'eböy- lecekaokhk." Dörtaykadarbir eğitimden sonra Lübnan cep- hesine gönderilirler. Lübnan cephesinde savaş- lara katılan Mustafa Çelik ve Abdülkadir Ya- şargün'e bir de kod adı verilir. Yaşargün'e ve- rilen kod adı Mustafa Kemal'dir. El Fetih saf- larma değişik uluslardan katılan direnişçilere genellikle kendi ulusal kahramanlarmın adla- nnrn kod adı olarak verilmesi âdettenmiş. Arap dırenişçilerinde en sık rastlanan kod adının 'Hhkr' olmasmı önce yadırgamış bizimkiler. Ancak Israil'e olan aşın kin ve nefret sonucu bu adın venldiğini anlamışlar. 'Mustafa Ke- naal' kod adını alan Yaşargün pek bir gururlan- mış ve bir anda önemli bir misyon >oiklendiği inancına varmış. Tavırlanndaki değişimi bugün gülümseyerek anlatıyor: "Bana bu ad verflddk- ten sonra bir hava bir hava ki sormayıa Ata- türk'üme layık olmahyım. karşı geiişierim ona göre olmah. Arafat ya da Ebu Cihet de khnmiş, onlan takan kim? Ebu Cihet'e bile afralar taf- ralarobiçim.'" Filıstin'de direniş harekehne katılan ilk Türk- ler olması nedeniyle oldukça ilgi çekmişler. Fîatta Ermeni asıllı bir Le Monde muhabiri, ta Paris'ten kalkıp gelmiş ve söyleşi yapmış Çe- lik ve Yaşargün'le. Daha ileri askeri eğitim al- mak için El Fetih yönetimine başvurunca baş- ka cephelere ayn ayn gönderümişler bu kez. An- cak bırbirlerinden aynldıktan kısa bir süre son- ra bir Israil saldrnsında Mustafa Çelik ölünce yalnız kalan Abdülkadir Yaşargün Türkiye'ye donmek zorunda kalmış. bdülkadir Yaşargün, 68 kuşağının en popüler isimlerinden biri. Ancak hiçbir örgütün içine girmedi. Arkadaşı Mustafa Çelik'le biıiikte Filistin'e gidip El Fetih saflannda savaşan ilk Türk devrimcisi Yaşargün, arkadaşı öldürülünce geri döndü. Ancak bir süre sonra da Hüseyin İnan ve arkadaşlarını Filistin'e götürdü. Dönüşte yakalandı. Cezaevinden çıktıktan sonra 12 Mart darbesi oldu. Soluğu yine Filistin topraklannda aidı. Denizler idam edilince yine Türkiye'ye döndü. Samandağ'da 11 gün süren operasyon sonucu yakalanıp idamla yargılandı ve 15 yıla hüküm giydi. Hapiste 5 yıl yatıp çıktı. Filmlere konu olacak yaşamöyküsünü üç kitaba sığdıran Yaşargün şimdilerde "Evrensel Emek-değer Teorisi" adlı kitabı üzerinde çahşryor. |Xendini kitapyazmaya adayan Yaşargün'ün anı-roman tarzındaki "Filistin Fedaileri", "Umutianmız Ya- l \ n d a Kaldı" kitaplan eylül ayında yayımlanacak. "Direniş" adlı anı-romanının son noktasını koymak üzere olan Yaşargün, üçüncü kitabı "Evrensel Emek-Değer Teorisi" üzerinde çalışmalannı sürdürüyor. Hüseyin İnan'ı • • • • • • • • • • jn e goturdu T ürkiye'ye dönen Yaşargün, arkadaşlannın büyük bir kısmrnm Dev-Genç'te olduğunu, TÎP'in Milli Demokratik Devrim ve Sosyalist Devrim diye iki kanada aynldığını görür. Filistin'e gidip askeri eğitim alması nedeniyle devrimci hareket içinde popüler biri olmuş çıkmıştır. Hüseyin tnan arayarak 13 arkadaşıyla birlikte Filistin'e gitmeleri konusunda kendilerine yardımcı ohnasım ister. Yaşargün, Hüseyin İnan ve 13 arkadaşıyla birlikte yeniden Filistin kamplannın yolunu rutar. Artık Suriye'nin aracılığına gerek kalmamıştır. Başta El Fetih komutanı Ebu Cihet ohnak üzere Ebu Lütuf ve diğer Merkez Komite üyeleri tarafindan tarunmaktadır Yaşargün. Yeniden askeri eğitim ve onu takiben cephede mücadele. El Fetih böylece Türkiye devrimci hareketinin gündemine de giriyordu. Artık her devrimcinin rüyası El-Fetih'e katıhp, orada gerilla eğitimi almak ve cephede savaşarak pratik kazanmaktı. İdamla yargılanan Yaşargün, 5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra mücadelesine devam etti 'KemaKst ve sosyaüstnn' F ilistin'egidende\Timciler arasında görüş ay- nlığı başlayınca Türkiye'ye yeniden dönmek ka- çınılmaz olur. Abdülkadir Yaşargün Gazian- tep'e dönüşünde, bölgenin tanınmış, sözü din- lenır kişilerini devrimci harekete kazandırmak için ıkna çalışmalanna koyulur. Köylere, fabri- kalara gider. Kendince başanlı da olur. Amacı ayak seslen yaklaşan sol askeri derbenin ihtıyaç duyacagı hazır ^ r vetlen oluşturmaktır. Ancak Ankara'da hesaplar kanşmış, karşı dar- be olmuştur. 12 Mart askeri darbesinın Ameri- ka destekli sağ bir darbe olduğu çok geçmeden anlaşılır. 0 dönemde Mihri Beffi grubuyla ha- reket eden Abdülkadir Yaşargün, yeniden Filis- tın'ın yolunu tutar. Bir grup arkadaşıyla birlik- te gittiği El Fetih saflannda yeniden savaşmaya başlar. Türkiye'de o sırada Deniz Gezmiş, Hü- seyintnan ve YusufAslan'm idamlannı önlemek için Maltepe Hapıshanesi'nden kaçan Mahir Çayan ve arkadaşlan Kızıldere'de öldürül- müş, bir süre sonra da Deniz'ler idam edil- miştir. "BaJyozHarekâü" sonucu ülke- de solcu avı başlatılmıştır. Bu geliş- melere çok üzülen Yaşargün ve arka- daşlan, bir durum değerlendirmesi yapıp ülkeye dönerek devrimci hare- keti yeniden toparlamak için harekete geçme konusunda karar alırlar. "Gtaneyin, yakalanırsuıız" diyerek Türk yoldaşlannı durduramayacağını anlayan El Fe- tih komutanı Ebu Cihet, sıkıyönetim nedeniyle artık karadan Türkiye'ye girişin zor olduğunu anımsatarak denizden gitmelerini önerir. BAĞIMSIZ DEVRIMCIYIM Bir kaçakçı teknesiyle 14 kişı, de- niz yoluyla gece yansı Samandağ'a çıkarlar. Gerilla kıyafetleri içinde karaya çıkan 14 kişiyi gören baş- ka bir kaçakçı, Suriye'ninHatay'a asker çıkardığını zannederek en yakrn karakola ihbarda bulunur. Meçhul bşıleri yakalamak için 25 bin askenn havadan ve karadan yaptığı oparasyon tam 11 gün surer. Sonuçta 14 kişi tek tek yakalanır. En son Yaşargünya- kalanır. **Benkendimi>^kalanmazsa- nıyordum.Ensoobenikö>tiiler\a- kaladL Mahkemeyeçıkarıknm. Ba- na süreldi hangi örütten olduğumu soruyorlar. Hiçbirörgütemensupoi- madı^nu.bağunsız bir devrimci ol- duğumu söylediğimde inanmayıp da- ha çokişkence\apiyorlardL Zincirieka- loriferborusunabağlanuşlar, TKP'li misın', 'THKO'dan mısın', 'Dev- Genç'li mısın' diye ha bire soruyorlar. En sonun- da 'Tamam bulduk, sen Madanoğlu.Avcjoğhı ve Ühan Selçuk'un gizli cuntası ıçın çalışıyorsun' dediler. Itiraz etmedun. Ama onlan uyardını; 'Evet benı o gruba dahıl edebelirsiniz ama ne onlar benı tanır ne de ben onlan' dedinı. Orgüt- ler bizden sonra doğduğu için nasıl olalım. Eşim de ben de kişisel nedenlerden ötürü sol hareke- ün değişikörgütlere parçalanmasına öteden be- ri karşnız. Ben şu anda da sorulduğunda ' Ke- mahst ve sosyalistim" dediğnnde 'Olmaz' drvvr- lar. Olur olur' cüyorum, çünkü ben öyleyim. De- mekkiohıyormuş. Bu ol- mazsaişteTürkiyedeböy- teohır." Yaşargün önce idamla yargılanır. Sonra 20 yıl hapsi istenir ve sonunda 15 yı- la hüküm gı- yer.Adanave Niğde ceza- evlerinde Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan veYusuf Aslan'ın idam edilmesine çok üzülen Yaşargün ve arkadaşlan, Filistin'den Türkiye'ye dönerek devrimci hareketi yeniden toparlamak için harekete geçerler. cezasını çeker. Bu arada hakkmda arama emri bulunan nişanhsı Sevim de yakalanmış ve Ada- na Cezaevi'ne gönderilmıştır. Yaşargün ve ar- kadaşlan Samandağ'da yakalandıktan 25 gün sonra 9 Türk genci Filistin'de îsrail baskını so- nucu öldürülür. DIŞARIDA ZORLU YAŞAM KOŞULLARI Hapiste 5 y\\ kalan Yaşargün, af sonucu ceza- sı indinldiği için 1977 yılında özgürlüğüne ka- \'uşur. Kendisi gibi cezaeNinde bulunan nişan- hsı da tahliye olunca 10 yıllık nişanlılıktan son- ra evlenirler. Gaziantep'teki yeni mücadele alanı artık ek- mek parasını kazanmaktır. Ancak bu yeni mü- cadele alanında ıkısı de çok acemidir. "Antepükr çok kumaz insanlanhr. Aikterimiz kaçar maçanz diye bizi hemen evtendirdOer ve eviendikten sonra bizeekmekparası bile verme- dâer.Nekadarhayattan kopukyaşadığımızıoza- man farkettik. Ka>ınpederim her sabah kaprya bir poşet bırakryordu. O poşette günlükyaşamı- nuzı sürdürecek gıda maddekri vank Hepsi o kadar. Ticarettisesindeokuduğumuz için mu- hasebeciHk bürosu açbk. Bizinı iş kurduğumuz dönemde Türkiye'de kan gövdeyi götürüyordu. Gençler birbirini öidürüyor. her gün büroya bi- ri gidip öteid gelh»ordu. Baktık bizi öldürecekkr. Ya sağcüar öldürecekya sokular. Antah^'ya gjt- tik. Müteahhidik >apan bir ağabeyimiz \anh. Orada 15-2 >ıl kahnca bizi unutrular. Antep'e geri döndüğümüzde. bakbk po&s dahfl bizi her- kes unutmuş. 12 Eylül de geklive ne kadar insan varsa götürdü. Bizi de götiirürier diye bekledik. Valla ne gelen oldu ne de soran." Gaziantep'e döndükten sonra fistıkçıhkyapa- rakücarete aülanYaşargün, biryandan da 12 Ey- lül sonrası partıleşmeye ızin çıkınca, SHP'ye girerek demokratik yoüardan mücadeleye de- vam eder. Şimdilerde CHP üyesı ama parti- sinin yönetiminden yana pek dertlı. "CHP arük Atatürk'ün partisi değiL Da- ha doğrusu partiAtatürk'ün kurduğu par- ti de, yönetenleronun çizgisinden çokuzak" dıyor. Anı-roman tarzındaki a Füistin Fedafle- ri",a UmutlannıızYandaKakh*' kitaplan ey- lül ayında yayımlanacak. "Direniş" adlı anı- romanı tamamlanmak üzere, üçüncü kitabı "Ev- rensel Emek-Deger Teoria" ise henüz tamam- lanmamış. Konuşurken en çok da sonuncusu üzerinde duruyor: "Emek-değerteorisinin artık bugünü ölçümlemesi zor. Onun için üç kitap ha- zuiadım. Birinci ve ikinci kitap rekabetçi dö- nemin ekonomik-sosyotojik geuşmelerini an- laöyor. ikinci kitap emperyalist dönemi anla- uyor. Üçüncü kitap ise çokuluslu süreci anla- tan evrensel emek-değer teorisi" GEÇMtŞTEN GELECEĞE OKHAN ERİNÇ Cicim Aylarının Sonu... Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tek başına ıktıdara gelişinin Batı'da yarattığı sevincin yerinde yeller esi- yor... Güvenilen dağlarayağan karlann yanı sıra, bırisiy- le Kore Savaşı'na, ötekisiyle Birinci DünyaSavaşı'na katılma karşılığı oluştunjlan ve "dostluk, möttefiklik, stratejik orteklık, sağlam tarihi ilişkiler" gibi tanım- larla sürdürülmeye çalışılan varsaytmsal yakınlık di- be vurmuş durumda Başka bir deyişle tünelin sonunda ışık değil cicim aylarının sonu gözüküyor. • • • önce Avrupa Biriiği (AB) büyükelçilerine verilen yemek davetinde, büyükelçilere göre söylenmiş, Başbakan Erdoğan'a göre ise söylenmemiş sözle- ri irdelemek gerek. AB büyükelçilerinin, bir komiser edası takınmala- n en azından şık değil. Ama bu yaklaşıma çanak tu- tanlar da bizimkiler. Şimdiye kadar Güneydoğu ille- rine yabancılann gerçekleştırdiğı denetleme seferle- rinin özendirilenleri olduğunu da anımsarsak işin bu yanını bir kenara koymak zorunlu oluyor. Yemekte bizim taraftan yalnızca Başbakan bulun- muş olsa, çehşkinin çevıriyi yapanlardan kaynaklan- dığı, "Belki de Başbakan üzülmesin diye (geçmişte örneklerinin yaşandığı biliniyor) o cümleyi de, cûm- leleri çevirmedikleri için" yaşandığı söytenebilirdi. Ama Dışişleri Bakanı Gül de var. Hatta kimi haber- lerde Gül'ün "O cümleyi açıklama metnine koyma- yın" dediği de yer alıyor. Uzun sözün kısası, Türkiye için tatsız bir durum ve gereksiz bir gerginlik nedeni... • • • Kore Savaşı sırasında başlayan ve "Türkiye küçük Amerika olacak" diyen Cumhurbaşkanı Bayar'la do- ruğa tırmandınlan ABD dostluğu(!) da Irak saidınsın- dan bu yana büyük ölçüde yara almış durumda. Başbakan'ın Türkiye'dekı ABD düşmanlığını Cum- hunyet Halk Partisi'nin (CHP) sırtına yıkma girişimi de kendi partisinin milletvekıllerı tarafindan engelle- niyor. "Ha Bush, ha Saddam benzetmesinin gıde- rayak Edelman'ı bile rahatsız ettiği demeçlerinden anlaşılıyor. Türkiye'nin Fransa ile arası oldum olası iyi değildi ama bunu Avrupa'nın ikinci büyüğü Almanya ile den- geleme olanağı vardı. Almanya'da iktidara geleceğı kesınleşen Hıristiyan Birtik Partıleri'nin yaklaşımı karamsarlık yaratmıştı. Bü- tün partilerin oybirliğiyie aldıkları "Ermeni katliamı" karan ise Türkiye-Almanya ılişkilenne tüy dikıverdi. Başbakan'ın kendeini desteklediğini sandığı Schrö- der'e yönelttiği çok sert eleştiri, uğradığı hayal kınk- lığını da sımgeliyor. ••• Avrupa Biriiği'nin anayasa referandumlan ve yeni dönem bütçesi yüzünden yaşadığı keşmekeş, ge- nişlemeyi, doğal olarak da Türkiye'nin üyeliğini zo- rasoktu. Müzakereler sırasında istenilenlerin yapılmaması halinde Türkiye'nin dışlanacağını vurgulayan tehdit- ler de dikkate alınınca, AKP iktidannın zorianacağı- nı söylemek falcılık sayılmamalı. AB düşünden uyanma tehlikesi tırmanmadan AKP'nin 2006'nın martında erken seçime gideceği kendi partisi içinde bile konuşuluyor. Bakalım daha neler duyacağız... • • • Bilgi Notu: Fatih'ın Haydarpaşa ve Kadıköy men- direklerine dikilecek heykeli konusundaki tartışma sü- rüyor. Heykelin yeri konusunda ısrar edilırse, gece- leri görünmeyen bir heykelimiz olacağını, eskı dene- yimlere dayanarak söytemek olası. Haydarpaşa açık- lannayapılan ikinci mendireği planlayanlar bir "Şeh- rayin" yaratmak arzusuyla üzerıne elektrik direkleri dikmışlerdi. Istanbul yeni bir ınci gerdanlığa kavuş- turulacaktı. Sonra ortaya çıktı kı mendireğin başı ile sonundaki kırmızı ve yeşil ışıklar dışında ışığı olamaz. Yol yakınken biryetkıli araştırıversin diye anımsatmak istedım. oerinc@ cumhuriyet.com.tr. VEFAT Merhum Mehnıet Ali \e ınerhume Emıne Behlil'in kızlan, Fehmı. merhum Fendun \"e nıcrhumc Beyzu Behlü'ın ublalan. Mehnıet-Rt'zzan, Mahnıure. merhum Suphi \e merlıuıne I^ryla îleri'nin anneleri, Esin \e Eren Can'm babaannesi. Rasılı Nun İlen'nın eşı Bedia İleri İS Hazıran 20(VS tarihınde \efat etmıştır. Cenazesi 18 Haziran 200^ Cıımartcsi günu (hugün) lîebck Camii'ncie kılınacak oğlc naınazmı müteakip Asiyan Mezarlığı'nda toprağa verilecektir Ailesi \()i Ccicnk gontkTJır,cmo-ı. ar/u etk-nlcrın 'I E \" n.ı bajı-ta hı.kınıruıLırı rica olunur. KONFERANS ELMALIATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞI ANTALYA CUMOK AB KISKACINDA PARÇALANMAK İSTENEN TÜRKİYE Ceyhan MUMCU Sen gelmezsen bir eksiğiz! Tarih: 18 Haziran 2005 Cumartesi, Saat: 21.00 Yer: Elmalı Belediyesi Konferans Salonu lletişim - Bilgi: Malik ASUTAY : 618 68 75 ve 76 - 0 532 673 57 15 Hicran KARABUDAK: 247 67 17-0 532 325 05 06
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle