18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAfFA CUMHURİYET 12 KASIM 2005 CUMARTESİ HABERLER Cumhurbaşkanı, AÎHM'nin karanyla türban konusununtartışmasızbiçimde sona erdiğini söyledi Sezer: Konukapanmışür• Cumhuırbaşkaıu Sezer, AİKVf nin kaıanna tepki gösteren AKP hükümetini isim vermeder* eleştirdi. Sezer, "AB'den gelen her isteği -çok gereklidir dıye yerine getırenlerin AİHM'nin karan kar^ısında takındıkları tutumu takdirlerinize surıuyorum" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin (AİHM) tûrban konusunda verdığı ka- rann bağlayicı olduğunu belirterek "Ko- nu kapanmışür" dedı. Sezer, •'AB'den gelen her isteği çok gereklidir diye yeri- ne getirmeyeçalışanlannAvnıpa'nınen yüksek mahkemesinin karan karşısın- da takmdıldan tutumu takdirlerinize sunuyorum" diye konuştu. Sezer, Çankaya Köşkü'nde düzenle- nen kültûr ve sanat büyük ödülleri tö- renınden sonraki kokteylde gazetecüe- rin sorusu üzerine, türban konusunun tar- tışmasız biçimde sona erdiğini belirte- rek şunlan söyledi: "Konu kapanmış- ür. Bizim açınuzdan zaten kapanmışn. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar herkesi bağhyordu. AB'den gelen her tûrlü isteği çok gerekh'dir diye hemen yerine getirmeye çahşanlann Avrupa'nın en yüksekmahkemesinin bu karan kar- şısmda takmdığı tutumu takdirlerinize bırakryorum.AIHM'den öncebizim yar- gı organlannıızuı akhğı karaıiann çok sağlam hukuksal temeti vardı." Sezer, gazetecilerin "Hükümet ana- yasa değişikliği Ue konuyu aşmaya çab- şacağı izlenimini verdi, bu olası mı" so- rusuna da şu yanıtı verdi: "Anayasanm 153. maddesi var. Ana- yasa kararlan herkcsL her kurumu bağ- hyor. Bu anlamda konu zaten bitmişti. Bir de anayasanın 2. maddesi var. Ana- yasa Mahkemesi. karanrm laildikle flgi- B değiştirilemez hükümkr arasında yer alan bu 2. maddeye dayandırmışü. Eğer 41. maddeyi değiştirerek yapanz diyor- larsa,oda2. maddenin iMah'ohır.AİHM, bizim karaıiann tersine bir karar ver- seydi. durum o zaman tartışmah hale geürdi Bu durumda konu her bakmıdan bitmiştir."_ Sezer, "Üniversiteler için ahnan karar öteki kamu kunımlannı da bağlar mı" sorusuna. "Budavaünhersite konusun- da açıldL Böyle bir karar çıkü. Üniver- site için bu karar ahndıktan sonra öteki kurumlar için başvundsa hayli hayfi çı- kar" karşılığını verdi. Sezer, TBMM Başkanı Bülent Aruıç'ın köşk ve türbanla ilgili görüş- lerirun sorulması üzerine ise "Benbutür konularda karşıhk vermhorum" dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, Şemdinli olay- lan konusunda da aynntılı bilgisi olma- dığını, basından izlediğini, gerekli bil- giye ulaşınca değerlendirme yapabile- ceğini söyledi. 'Soruna nokta konulmamıştır' diyen Başbakan Erdoğan, AİHM'yi eleştiri yağmuruna tuttu Hükümet hukuka direniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin (AtrfM) türban ile ilgili karannrn nihai karar olmadığını savunurken "Bu karar, bu dosya oisa oisa kendi içinde degertendirilebilir. Bunu böyle bir geneDeştirme gayreti içine girmek maalesef art nivedi davranmaktan başka bir şey değildir" dedi. Dışışleri Bakanı Abduflah Gül de bu konuda adım atılıp atılmayacağı yönündeki sorulara, "•tleride görürsünüz, yapıhr mı, vapdmaz mı?" yanıhnı verdi. Erdoğan. AİHM'nin lcarannı genel anlamda "özgürlükler" başlığı altında değeriendirdiklerini söyledi. Erdoğan, şunlan kaydetti: "Bir defa bu konu bizim önümüzde bir sorun olarak vardn". Bugünün sorunu değildir. Mahkemenin, bu yasağuu bir geneOestirme olarak ele almayı yanhş buiuyoruz. Baa yayın organlannın 'Nokta konmuştur, şöyle olmuştur, böyle olmuştur" ifadeJeri çok yanhş. Bunlar art niyetti yakiaşımlardır. Neyin noktasını koymuşsunuz? Neye göre ko> muşsunuz? Böyle bir şey olabiür mi? Başhklann aühş şekB de çok yanhş. Dünya, özgürhıklerde nerekrden nereJere gekti. İnsanlann hukukunu vanhş yasalarla yok edemezsüıiz." AİHM'dekı karar sürecini eleştiren j Erdoğan. şunlan kaydetti: "Karan verenkre şunu sormak istiyorum; sizin ülkekrinizde mevcut yasalannızm inançlaria örtüşen veyaçakışan yanlannı değerlendirdiniz mi? Bu soruyu bir sormak lazun. Acaba örtii nedir? Bunusorarak, bunun yetkilisi olanJardanbu konuda herhangi bir cevap atınmtş mıdır? Bu cevap ahnmadan böyle birkarara varmak bir defa din vevkrdan özgürhlğüne de eğiüın J özgürhlğüne de ters düşeıf Karann, dosyanın "kendi içinde değerlendirümesi" gerektiğini savunan Erdoğan, "Bunu böyle bir genefleşürme gayreti içine girmek maalesef art niyetii davranmaktan başka bir şey değildir. Bunu da özeüikle ülkemdeki, bu konuyu böyle değerlendirme gayreti içinde ideolojik valdaşımlanru ortaya koyanlara ifade etmek rstiyoruırT dedi AlHM'nin karanm, AB sürecine mal ederek değerlendirme gayreti içine girenlerin de bir yanılgı içerisüıde olduklannı söyleyen Erdoğan şunlan kaydetti: u Çünkü,budaözgurlüğunbirparçası olarak ele ahnnuş bir konudur. Bunu AB sürecini tanımayanlara da özeDikk duyurmak isterim." 'Yasaklan kaldmnakta kararhyg' Gül de Bahreyn zıyareti öncesınde düzenkdiği basın toplantısında, hükümetın türban konusunda adun atıp atmayacağı yönürjdeki soru üzerine, "tleride görürsünüz, yapıhr mı, yapıbnaz mı? Bu bir rurnusol kâgıdı gibi; krııin yasakçüığı savunduğu, kimin çağdaş olma yohında çahşüğı görülmektedir. Hükümet yasaklan kakhrraakta kararüdır" dedi. - • Türban karannın nihai olmadığını savunan Erdoğan, "Bunu genelleştirme gayreti içine girmek maalesef art nıyetli davranmaktan başka bir şey " dedi. Cumhurbaşkanlığı KükürSanat Bü- yükÖdüDeıiÇankaya Köşkü'ndedü- zenlenen törenle dün sahiplerine ve- rildi. Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık, Ressam Ferruh Başağa, gazete- miz yazan Oktay AkbaL, Fotoğraf Sanatçısı Ara Güler ve Sevda Ce- nap And Müzik Vakfi, ödülleriru Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer'den aldı. Törende konuşan Sezer, sözlerine "Atatürk üke ve dev- rimlerinin saMinuculuğunu .vapan sizlerte biriikte olmaktan duydu- ğum muüuluğu önceliklebefiıtmek isthorum" dherek başladı. Sezer, "Bilimsel getişmeden, sanattan ve külrürden yoksun uluslar, ekono- Köşk'te görkemli tören mik yönden zengin olsalar da, duygu ve düşünce yoksulluğundan kurrula- mazlar" dedL Prof. İnalcık, ödülü tiim bilim adamlan adına kabul ertiğini beürtti. Gazetemiz yazan Oktay Akbal'ın adınaödülünü rahatsızhğı nedeniyk eşiAyiaAkbal akfa. Ok- tay .\kbaL eşiyle gönderdiği mesajda. "Ödülü yaşantınıın en büyük armağanı sayıyorum" dedL Törene, siyasiparti Bderleri, bakanlar,yar- gı temsilcileri, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ile rektörler, Genelkur- may Başkanı Orgeneral Hümi Özkök. ku\vt komutanlan, sanatçılar ArtfSağ, Fikret Orj-am ik çok sayıda daveüi kauldı. (Fotoğraf:AA) AKP'Lİ ERGtN: TÜRBAN BÎR INSAN HAKKI AÎHM'NÎN GEREKÇELIKARARI 'Mahkemenin Türban siyasi karan çelişkili' bir simge' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Avrupa Insan Haklan Mah- kemesi 'nden (AlHM) türban le- hine bir karar bekleyen AKP yö- Telîmi, lersrbîfTcârârTıBn^sT üzerine AİHM'ye tepki gösterdi. AKP Grup Başkanvekili Sadul- lah Ergin. söz konusu karann AİHM' nın e\Tensel insan hakla- n noktasında gösterdiği titiz tav- nna gölge düşürdü- ğünü belirterek tür- banın e%Tensel bir in- san hakkı olduğunu ileri sürdü. AKP Grup Baş- kanvekili Sadullah Ergin, söz konusu kararın AİHM'nin e\Tensel insan hakla- n noktasında göster- diği titiz tavnna göl- ge düşürdüğünü sa- vundu. Bunun bir ev- rensel insan hakta ol- duğunu ileri süren n Ergin. "İnanma, inandığını kişi- sel hayatındatatbiketmebir hak- ür" dedı. Karann başörtüsünü yasaklama karan olmadığını ile- ri süren Ergin, şunlan söyledi: "YÖK'ün almısokhığuyasakla- ma karanm kendi içinde tutarh buhnuştur. Bu durumda YÖICün bu yasağı uygulamaması durumu insan haklanna aykın olmaya- cakür. Orada ince bir çizgi var. ÂKPGrupBaşkan- JM.veJdIi Ergin, ka- rann .Avrupa Insan Haklan Mahkeme- si'nin evrenselinsan haklan konusunda gösterdiği titiz tavn- nagölgedüşürdüğü- nüsöyledL AKP Ge- nelBaşkan Yardım- cısı Yazıcı da "Ka- rardaönemliyorunt hatalan var" dedL Türkrye'de a/ınlıklann haklan konusunda kılı kırk yaran AİHM'nin, çoğuniuğun inancı gereği yaşaması konusunda ver- dîği kararla derin bir çelişki içi- ne düşmüştiir." AKP Genel Başkan Yardım- cısı Hayati Yazıcı da, karar üze- rinde önemli yorum hatalan bu- lunduğunu savundu. AİHM ya da bir başka mahkemenin türban ya da ben- zeri bir konuyla il- gili kural koymuş olduğu biçiminde- kı ıddialann huku- kı temelden yoksun olduğunu öne sü- ren Yazıcı, karann karar konusu kişiy- le ilgili olduğunu kaydetti. Karann söz konusu olay için bağlayıcı olduğu görüşünü ifade eden Yazıcı, "Bu konuda kural ko- namaz demek, Türkrye'nin gele- ceğini ya da bir uhısun geleceğini 16 yargıçtan oluşan bir ekibe ha- valeeünek,gekceğeipotekko>inak anlamına geür" diye konuştu. Türbanı "çağdaş bir kıyafet" olarak nitelendiren TBMM Baş- kanı Bülent Annç ise gazete- cilere yann bu konuda bir açık- lama yapacağını duyurdu. ANKARA (CumhurivetBüro- su) - Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi (AİHM) Büyük Dairesi ta- rafından Leyla Şahin davasıjle_ îlgili olarak hazırlanan gerekçeli kararda, türbanın siyasi bir sim- ge olduğu \Tirgulandı. Türbanın "toplumsal kutuplaşma yaratan aşın harekederin simgesi" oldu- ğuna ışaret edilen gerekçeli karar- da. Leyla Şahin'in üniversiteyi kazan- dığında türban ile il- gili yasalan bildiği- ne dikkat çekildi. AlHM'nin enüst karar organı olan Büyük Daire'nin ha- zırladığı 53 sayfalık kararda, Leyla Şa- hin'in, Türkıye'nin ve alt dairenin gö- rüşlerine yer verili- yor ve büyük daire- nin kararlannın ge- rekçeleri açıklanı- tHM Büyük Da- iresi'ningerekçe- li karannda türban konusundaşudeğer- lendirmeler yapılı- yor: t/Aşın hareket- lerin simgesi • Di- ni kuraUara dayalı devlet ödemini ser- giliyor^ Basörtüsü ve türban aynı şey değili/Kıyafetteesas olan yasalardır yor. Dairenin karannda 28 Şubat sürecinin gerçekleşmesindeki en önemli etkenin de türban olduğu ifade ediliyor. Dairenin gerekçe- li karannda yer alan önemli nok- talardan bazı alıntılar şöyle: # Kadınlann sadece saçlanm örttüğü basörtüsü, saçın gözükme- yeceği şekilde boyundan bağlanan ise türbandır ve türban siyasi bir sinıgedir.. (...) Türkiye'de aşın si- yasi hareketlerin varlığının ve bu hareketlerin kendi dini sembolle- ri ve dini kurallara dayalı bir top- lum dayatma isteği göz ardı edil- memesi gereken bir öğedir. # Giyim konusunda önemli olan Kılık-Kıyafet Yasalan'dır. Bu yasa modem bir toplum yarat- mayı ve yurttaşlann dinine göre aynştınlmamasını öngörür. • Türkiye'de laik- liği savunan kesim, "basörtüsü''ile "tür- ban" arasındaki farklılıklara vurgu yapmakta, türbanın siyasi simge oldu- ğunu ifade etmekte- dir. Türbanın simge olarak kullanımı en çokRefahPartisiile DYP arasındaki ko- alisyon döneminde artmış, özellikle 28 Şubat 1996 'dayük- selen ses nedeniyle hükümet bu konudaki ısranndan vazgeçmek zorunda kalmışür. # Türkiye'deki türbanlı öğren- cilerin yaptığı hareketler toplu- mun kesimlere aynlmasına ne- den oldu. Ve toplumda "inanan- lar ile inanmayanlar*" aynmcılı- ğı işlenmeye başlandı. Bu çok tehlıkeli bir yaklaşımdır. Bu rür kamplaşmalartoplumlan derinden etkilemektedir. CUMARTESİ ATAOL BEHRAMOĞLU Papis'în Hayalet Banliyöleninde../ 1980'lerdeki yurtdışı "sürgün"yıllanmın ürünle- rinden "Paris Şiirieri" dizisıni oluşturan şiirlerden birinin ilk iki dizesi şöyledir: "Paris 'iri hayalet banliyölerinde Boğuntunun sessiz çığlığını duydum..." Alışılmadık bir Paris imgesi oisa gerek bu... Ve sözü edilen "boğuntu"yu. sadece "cafe"lerin, re- sim galerilerinin, müzelerin, kitabevlerinin, içeriği ve servisiyle gerçekten zarif Fransız mutfağ/yla bir- iikte dünyanın bütün göz zevklerini ve damak tat- lannı ayağınıza getiren restoranların, Montmartre ya da Eiffel'in, gizemli Notre Dame'ın, ışıklı feribot- lann süslediği Seıne Nehri'nin Paris'ini değil, bu Pa- ns'i çepeçevre kuşatan "banliyö "lerin, yoksul semt- lerin gri, ışıksız, kederlı yaşamına ortak ya da hiç değilse tanık olmuş biri anlayabilir... Fakat kâğıt üs- tünde bütün bunların hepsi Paris'tir ve "asıl" ken- ti çepeçevre saran tüm bu banliyölerde yaşayan herkes Parislidir ya da kendini öyle tanımlar... Dog- rusu da budur... Paris ve Parisli eninde sonunda bütün bu toplamın ortalamasıdır, öyle olmak zo- rundadır... • • • Sözünü ettiğim dönemde, düzgün bir iş (gelir) ve kiralık konut edinme sürecinde, henüz tek göz bir odada yaşamaktayken, "yasal" hakkımız ola- rak HLM (sosyal konut) başvurusunda bulunmuş- tuk. Birgün yanıt geldi ve önerilen konutu görme- yegittik. "Paris'in hayaletbanliyöleri"r\de, çoğun- lukla kara derilı göçmenlerin yaşadığı, bildiğimiz Pa- ris'in belki yüz kilometre dışında, trenden sonra da bir hayli yürüyerek ulaşılan bir yerdi burası... Ana binanın girişinde bir yağ ve pislik kokusuyla karşı- landık. Duvartar, asansörün kapısı ve içi sanki bu kokuyla sıvanmış, ona uygun yazılar ve görüntü- lerfe bezenmişti... Daha ileriye gitmeye gerek gör- meyip kentin merkezlerinden birinde bir apartma- nın çatı katındaki sekiz metrekarelik odamıza dön- dük. (Penceresınden hiç değilse Monmartre görü- nüyordu...) Ve yine hem yasal zorunluluk hem ne- zaket gereği, önerilen konutu istemediğimizi, in- sanca yaşanır bir yer olarak görmediğimizi ilgili kuruma yazılı olarak bildirdik. Aldığımız yanıtta; bu yazı sanki hiç yokmuş, sanki ilk başvurumuz ilk kez yanıtlanıyormuş gibi, sosyal konut isteğimizin red- dedildiği bildirilıyordu... Açıkça bir ikiyüzJülüktü bu. Söz konusu kurum, önerdiği sosyal konutun "göç- men" tarafından geri çevrilmiş olmasını anlaya- mamış, içine sındirememiş, önceki "olumlu" ya- nrtını yok sayarak "küstah" göçmene "haddini bil- dirmek" ıstemişti... Bu Fransa'yı da, tıpkı "hayalet banliyö" gibi, onu az çok içinden yaşayıp tanımış olan anlayabilir. Bu Fransa, temel insan haklan, sos- yal haklar alanlannda küçümsenemeyecek bir dü- zeye ulaşmış olmakla biriikte toplumsal eşitsizli- ğin en kabul edilemeyecek koşullarda yaşandığı, bunun yanı sıra da kendinden saymadığını küçük görmeye, aşağılamaya koşullanmtş birülkedir. Sö- mürgeci, ırkçı geçmişin izleri en derin biçimde var- lığını sürdürmektedir ve bunlar, yaşadığımız gün- lerde tanık olunduğu gibi, gerektığinde en kaba bi- çimleriyle ortaya çıkmaktadır. ••• Faşist eğilimli Içişleri Bakanı (Nicolas Sarkozy), "döküntüler" (rebut) diye söz ediyor banliyölerde ayaklanan ve çoğu besbelli ki on sekiz yaşın altın- da o]an ayaklanmacılardan... (Bir köşe yazanmız /C. Ülsever/, konuyla ilgili yazısında doğru sap- tamalaryapmış olmakla biriikte, ayaklanan binler- ce genci "serseriler" dıye niteleyerek Sarkozy ile ağız birliği etmiş oluyor.) Binlerce "döküntü" ya da "serseri", bu "Batı" toplumunda (ve benzerlerin- de) bir anda mı oluştu? Şimdi Fransa'da yapılmak istendiği gibi, suçlu bulunanlann (çoğunluğunun, belkı tamamına yakınının doğum yeri olan bu ül- kelerden) sınır dışı edilmeleri, sorunu temelden çö- zebilecek mi? Değer verdiğim bir başka yazar (G. Aktan) ayaklanmacılardan "Müslüman gençler" di- ye söz ederken bence eksık ve sığ bir tanım yapı- yor; böylece de Fransız basınında "Türkiye'nin Is- lamcı başbakanı" diye nitelenerek "türban" açık- laması "kişisel kanı" olarak görülüp cıddiye aiın- mayan kişinin (bkz. Liberation, 10.11.05) bu açık- lamasını ister istemez destekler bir konuma düşü- yor... Dahadavahimi, "milliyetçilik" (ondan daöte, yurtseveriik) konulannda belırgin alerjiye sahip ol- duğu bilinen bir yazarın Fransa'daki ayaklanmayı bu ülkedeki "milliyetçi" yükselişe bir tepki olarak değerlendirdiğini okuyoruz.. Bu yazara göre, bu ül- kede Avrupa Birliği Anayasası taslağına olumsuz oy verilmesı de yükselen milliyetçiliğin sonucu imiş. Aynı yazar aynı yazıda, sözü kendi ülkemize geti- rerek bizde de yükselen milliyetçiliğin, varoşlarda (herhalde Kürt kökenli yurttaşlann) ayaklanması- na yol açabileceği imasında bulunuyor... Böylesi- ne bir koşutluk, kafa kanşıklığının mı, başkaca sap- lantıların sonucu mudur, bılemiyorum. Bizde; Fran- sa'daki ve benzer ütkelerdeki sömürgeci kökerilîT o insanların neredeyse genlerine işlemiş ırkçılık hiçbir zaman olmadı. Bunca kışkırtmaya karşın ima edilen ayaklanmalann görülmeyişi ya da sınır- lı kalışı bundandır. (Bir gün bu türden ayaklanma- lar gerçekleşirse. korkarım ki bu yönde kışkırtma- lann ya da "türbancı" provokasyonlann sonucun- da olacaktır.) Paris'in "hayalet banliyöleri"nde pat- lak veren ayaklanmaya gelince, o çocuklann da ken- dilerini Fransız saymadıklarını, yeri geldiğinde "Fransız" olmayanı küçümsemediklerini veoy ver- me yaşındakilerin çoğunun da (tıpkı ak derili Fran- sızlargibi) "milliyetçi" dürtüden çok, ekmeği baş- kasıyla paylaşmak korkusuyla Avrupa Birliği Ana- yasası taslağına olumsuz oy vermediklerini nere- den biliyoruz? Toplumsal olaylan, özellikle bu son örnekteki gi- bi yetersiz bilgi ya da önyargıyla irdelemeye kal- kışmak, en hafif deyimıyle hafiflik oluyor. ataolb(y cumhuriyet.com.tr Faks:(0212)343 72 64 Krîze soruştupnta istemi • İZMİR (CumhurKet Ege Bürosu) -10 Kasım'da ''türbanlı krizi"nin )'aşandığı Alsancak Devlet Hastanesf nde Başhekim Yardımcısı Dr Cafer Büyükalmus"a tepkı \ağıyor Saygı duruşunda oturmayı sürdüren rürbanhlan uyaran yurttaşlara "Biz sizin oruç tutmamaruza kanşıyor muyuz" dıyen Büyükalmus, son yerel seçimlerde AKP'den Buca belediye başkan adayı olmak için çabalamıştı. Yaşananlann ardından hastane çalışanlan soruşturma açılması için Başhekim Dr. Aslan Savaşan'a basvurdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle