25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA JV U İU1. U . I \ [email protected] 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE.. OKTAY EKİNCİ Valilikçe başlatılan 'Kültür Envanteri' çalışmalan 7 ciltlik kapsamlı bir yayına dönüşüyor Antalya 'belleğini' belgeliyorAntalya Valiliği, tarihsel ve kültürel mirasın korunmasına yönelik 'kamusal sorumluluğun' ömek bir uygulamasını gerçekleştiriyor. ll sınırlan içindeki geçmişe ait tüm korunması gerekli değerleri uzman bir kadronun yönetiminde belgeleyerek yayına dönüştürüyor. Koruma konusunda yıllardır yakımlan temel eksikliklerimizden biri 'envanter' yoksunluğu... Ülke olarak sahip olduğumuz tarih, kültür ve doğa zenginliklerimizin 'neler' olduğunu ve bunlann "yerleri ile niteliklerini" önceden saptamak, yine yıllardır yaşanan "tescil edilemeden yitirmenin" de önüne geçebilecek en önemli çalışma. Nitekim ayıu eksiklik nedeniyle koruma kurullan da genellikle "kendilerine önerilen" örnekler hakkında karar vererek veya kısıtlı olanaklanyla yaptıklan "tespit (saptama) çalışmaları" ile yetinerek bu miras için yasal önlemler alabilmekteler. Ancak aynı çabalar kapsamına giremeyen, 'gözden kaçan' ya da 'geç kalınan' değerler, kimi bölgelerimizde korumaya alınabilenlerden daha fazla... Işte bu sorunu çözebilmek ve Türkiye'nin uygarlık zenginliklerini daha geç kalınmadan 'belgeleyerek' korunmalarını sağlayabilmek için sadece Kültür Bakaiüığı'nın değil, anayasanın da vurguladığı şekilde 'herkesin' seferber olabilmesi gerekiyor. Böylesi bir ulusal kampanyanın öncelikli sorumluları arasında ise 'yerel yönetimler' hiç kuşkusuz başta geliyor... Sadettln Tantan başlattı Bu yıl 4. yılıru yaşayan Tarihi Kentler Birliği'nin 2000 yılındaki kuruluş sürecinde de ayru konu öne çıkmıştı. r Tarihi dokunun ayrıntılarını da belgelemek, eski kent peyzajının korunmasmda ön koşul... Antalya Kaleiçi ve eski Linıan bunun örneği... Alanya Kalesi denizin içine uzanan tepede doruğa yerleşerek kent siluetindeki belirleyici yerini tarih boyunca korudu. Fotoğrafta 1950'li vülar... Dönemin Kastamonu Valisi Enis Yeter'in ev sahipliğini yaptığı ilk toplantıya ve ardından Bursa'daki kuruluş buluşmasına da aynı yıllann 'tçişlerî Bakanf olarak katılan Sadettin Tantan, belediyelerin kentsel miraslarını gözetmeleri gerektiğini belirtirken 'valiliklere' de il düzeyinde kültür envanterlerine başlamalan çağnsında bulunmuştu. Bu konuşmalar çok geçmeden 'Bakanlık Genelgeleri'ne de dönüştü ve valiler resmen görevli kıhndılar. Başta Antalya olmak üzere Kastamonu, Amasya, Izmir, Hatay, tstanbul, Edirne, Afyon gibi illerde valiler kolları sıvayarak kültür müdürlükleri, müze müdürlükleri, koruma kurullan, kimi üniversiteler ve Mimarlar Odası birimleriyle de işbirliği içinde "kültür envanterlerini" çıkarmaya başladılar... Vall Yüksel'in örnek :abası Şimdi, işte böylesi önemli bir kampanyanın Antalya ilindeki sonuçlannı da Vali Alaaddin Yüksel'in önderliğindeki duyarlı bir ekıbin gayretleriyle elde etmeye başladık. İlk iki cildi 'Antalya-Merkez' ve 'Alanya1 olarak hazırlanan, tamamlandığında ıse 7 cıltte tüm ilçeleri kapsayacak olan 'Antalya Kültür Envanteri', hemen her yönüyle 'örnek' alınabilecek bir çalışma... Sit alanlanndan tüm tarihsel yapı ve kalıntılara, arkeolojik değerlerden eski kent dokuları ve kültürel peyzajlara kadar olabildiğince geniş kapsamda hazırlanan envanter yayınlan için Vali Yüksel şunlan söylüyor: "Tarih insanlığın ortak beUeğidir. İl ölçeğinde gerçekleştirilen bu envanter çalışnıasıyla Antalya'nın arkeolojik ve kültürel haritası çıkarılmaktadır. Böylece bilimsel çalışmalara kaynak oluşturulurken koruma ve planlama çalışmalarına da mutlak kolayhk sağlanmaktadır. Tespit edilemeyen hiçbir kültürel ve doğal değerin korunmasımn da yapılamayacağı gerçeğinden hareketle, Antalya kültür envanteri, bundan böyle tarihimizi daha fazla yitirmemize de bilimsel bir engel oluşturacaktır..." Bu hedefler için hazırlanan ilk iki kitabı incelediğinizde ise Antalya ve Alanya'nın tarihsel 'belleğini' oluşturan değerleri sadece 'listelenmiş' olarak değil, her biri için önemli ve özgün bilgileri de edüıerek öğrenmiş oluyorsunuz. Örneğin anıtsal yapılann yanı sıra sivil mimarlık örneklerinin de dönemleri, sanat tarihi açısından özellikleri ve hatta tapu bilgileri ile imar planlanndaki konumlan bile var. Benzer şekilde arkeolojik yerleşmeler ile antikçağ eserlen hakkında da en son yapılan kazılaı ve araştırmalarda ortaya çıkan güncel bilgılere yer veriliyor. Işte böylesine kapsamlı olarak gerçekleştirilen envanter çalışmalannı mimar Mücella Uyar, şehır plancısı Melike Gül, mimar Utku Oğuz, harita teknikeri Mustafa Kanat, peyzaj miman Gökhan Benzet ve mimar Hülya Keskinkılıç yayına hazırlamışlar. Vali Yardımcısı H. Necdet Özeroğlu ile Antalya Koruma Kurulu'nun çahşkan müdürü Bülent Baykal eşgüdümü sağlamışlar. Antalya Valiliği'ne bu hizmeti için sadece Antalyalılann değil, tüm ulusun ve hatta insanlık adına da uluslararası kültür kurumlannın teşekkür etmelen gerekiyor... Bize ise "Darısı diğer iUerimizin başına" demek düşüyor... Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu 100 yapıtıyla 11 Eylül - 1 Ekim tarihleri arasmda Galeri Artist'te Kağıt ve tuvalde iki yaşam... lş Sanat'ta konser verecek E.S.T.parçalanyla Vîktoria Tolstoy Kültür Servisi - Kuzey cazının efsanevi ismi Esbjorn Svensson Trio'nun parçalannı daha önce hiç böyle dinlemedik. îsveç'inpopüler kadm caz ve pop şarkıcılanndan Viktoria Tolstoy, yeni albümü "Sbining On You"da E.S.T. parçalannı eşsiz vokalleriyle yorumluyor. Tolstoy ilk albümleri olan "Smile" ve "Love and Spice" ile memleketi Isveç'in sınırlannı zorlamıştı. Beyaz Rusya kökenli olan îsveç vatandaşı Tolstoy, ardmdan Blue Note ile sözleşme imzalamıştı. Şimdi yeni albümünü Alman f irması ACT ile gerçekleştiren Tolstoy, bu albümdeki şarkılan Esbjorn Svensson ile yazdı. Yapımcılığını Nils Landgren'in üstlendiği albüme E.S.T. dışında, piyanist Bror Falk veDaniel Karlsson, basçı Lars Danielsson ve Christian Spering, davulcu Wolfgang Haffner ve Jonas Holgersson eşlik ediyor. 'No Regrets' adlı şarkıda Armonikacı Toots Thieleman var. Tolstoy lş Sanat'ta konser vermek üzere Istanbul'a gelecek. • îki sanatçımn yaklaşık yüz yapıtının yer alacağı sergi, özel koleksiyonlardan derlenmiş. Ağırhklı olarak guvaj ve desenlerden oluşan sergide, Bedri Rahmi 'nin yapıtları beş, Eren Eyüboğlu 'nun yapıtları ise iki sergi salonunda görülebilecek. Kültür Servisi - Galeri Artist, Fulya'daki merkez binasında 11 Eylül - 1 Ekim tarihleri arasmda Türk resminin iki önemli isminin, Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu sergisini ağırlayacak. Sergi, karma bir yapıda düzenlenmiyor, iki sanatçımn toplam yüz kadar yapıtı, iki sergi salonununda Eren Eyüboğlu, beş sergi salonunda Bedri Rahmi Eyüboğlu olmak üzere toplam yedi sergi salonunda yer alacak. Yapıtlar, özel koleksiyonlardan derlenmiş. Ağırhklı olarak guvaj ve desenlerden oluşan sergide, Bedri Rahmi'nin 1933 tarihli, bir başyapıt olarak değerlendirilen 'Nü' adlı duralıt üzerine yağlıboya yapıtı da yer alıyor. Bu yapıt, Galeri Artist koleksiyonundan. Bedri Rahmi Eyüboğlu, lise yıllarında, Trabzon'da önemli sanatçılanmızdan Zeki Sergide, Bedri Rahmi'nin 1933 tarihli, bir başyapıt olarak değerlendirilen 'Nü' adlı duralit üzerine yağuboya yapıtı da yer alıyor. Kocamemi'nin öğrencisi oldu. Sanat eğitimini Istanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Universitesi), ardından Paris'te Andre Lhote atölyesinde sürdürdü. 1937'de Akademi'de Leopold Levy'nin asistanı olarak akademiye geri döndü ve yaşamı boyunca birçok öğrenci yetiştirdi. Sanatçı, yurtiçi ve yurtdışında birçok sergi açtı, duvar resmi de yaptı, en önemlisi, Bedri Rahmi, 'şair' kimliğiyle de tanman çok yönlü bir sanatçıydı. Eren Eyüboğlu, doğduğu ülke Romanya'da Yaş Güzel Sanatlar Akademisi'nde sanat eğitimini tamamlamasının ardından, 1930'da Paris Andre Lhote Atölyesi'nde çalışmalannı sürdürdü ve burada iki sergi açtı. 1936'da Bedri Rahmi'yle evlenmesiyle, sanat yaşamım îstanbul'da sürdürdü. Ingiltere, Almanya, ABD gibi birçok ülkede ve Îstanbul'da yirmiden fazla sergi açan sanatçımn yapıtlan, yurtiçi ve yurtdışında, kışisel ve kurumsal koleksiyonlarda yer alıyor. (0 212 227 68 52). ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Yazar, Yazdıklarında Ne Kadar Vardır? Kurmaca ürünü bir metnin yazarının o metinde ne kadar var olduğunu sorgulamak, o metnin eleş- tirisini yapmak mıdır? Metindeki başkişinin veya çeşitli karakterlerin arkasında yazarı yakalamak gi- bi bir çaba harcamak, o metnin estetik değerini tar- tışma bağlamında ne kadar önem taşır? Yazarın kendisinin örneğin 'roman' diye nitelendirmiş oldu- ğu bir metnin aslında -tüm kurmaca örgüsüne kar- şın!- roman değil, ama bir otobiyografi sayılması gerektiğini söylemek, okura ne gibi bir yarar sağ- lar? Doğru bir yönlendirmeye katkıda mı bulunur, yoksa edebıyat açısından çok sakıncalı bir kavram kargaşasına mı yol açar? Geçmişte de kimi örneklerini yaşamıştık. Bazı romanlar üzerine kaleme alınan eleştiri(!) yazılan- nın ana çıkış noktası, o romanları bir tür 'Kim, kim- dir?' bulmacastna veya bümecesine dönüştürmek olmuştu. Bu yazıların yazarlarından roman yazar- lanna yönelen söylemlerin odak noktası, şuydu: "Seni gidi seni! Bak, yakalandın işte! Romanındaki falanca ya da filanca, aslında sensin!" O yazıları okuduğumda da sorduğum soru ay- nıydı: 'Eleştih' veya 'kitap tanıtma' kılıfında sunu- lan bu detektiflik çalışmaiarının okura ne gibi bir ya- rarı olabilirdi? Başa dönelim. Yazar, ister roman, ister öykü ol- sun, kaleme aldığı kurmaca ürünü bir metinde mut- laka vardır; çünkü o metinde kurgulanmış olan dün- ya, sonuçta yazarın yaşama, dünyaya, insanlara bakış açısının somutlaşmasıdır. Dolayısıyla, yaza- rın metinlerinde bu anlamda var olmasından daha doğal bir şey düşünülemez. Bu anlamda, yazarı da ıçermeyen bir metnin varlığı zaten söz konusu de- ğildir. Ayrıca, eğer bırisi, bir yazar üzerine bir biyogra- fi kaleme alıyorsa, biyografisi yazılan yazann yaşa- mı ile eserleri arasındaki benzerliklerin, koşutluk- ların, bağlantı noktalarının araştınlması, biyografı türünün özü açısından bir zorunluluktur. Çünkü ya- zarın yaşamının eserlerindeki izdüşümlerini sapta- mak, o yazarın kişiliğini aydınlatmak bakımından çoğu kez çok değerii ipuçları sağlar. Buna karşılık değerlendirilmesi gereken örneğin bir roman ise, o romanın kişilerinin ve olaylannın ya- zarın kışiliği ve yaşadıklarıyla ne oranda örtüştüğü- nü saptamaya kalkışmanın ve bu konuda ahkâm kesmenin -hatta kimi zaman ölçüyü iyice kaçıra- rak, yazann romanında kendisi hakkında 'itiraflar- da' bulunduğunu yazmanın!- roman eleştirisi yap- makla hiçbir ilintisi yoktur; çünkü bu türden sapta- malar, bizi esenn roman estetiği bağlamındaki ko- numu açısından hiçbir yere götürmeyecektir; hiç- bir yere götürmemesı biryana, üstelik eleştiriyi ma- gazinleştırme gibi, özellikle okurlar açısından çok sakıncalı bir durumu da beraberinde getirecektir. Yazar (B)'nin, romandaki (A) adlı karakterin ağzın- dan aslında kendi yaşamını anlattığını, falanca ya da filanca olaylann aslında yazarın kendisinin ya- şadığı olaylar olduğunu vb. ileri sürmenin, örneğin o romanın anlatım açısından başarısını ya da ba- şarısızlsğını tartışmakla ne gibi bir ilgisi olabilir? An- latılan kim ve ne olursa olsun, kurmaca metinde bi- rincil ve estetik önem taşıyan öğe, anlatının nasıl birdilselörgüyeyerleştirilmişolduğudur. "...birsa- bah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendiniyata- ğında dev bir böceğe dönüşmüş olarak" bulan Gre- gor Samsa ile, Franz Kafka'nın gerçek yaşamın- daki kaçışlann ne ölçüde örtüştüğünü sorgulamak, Kafka araştırmacılarının işidir; 'Dönüşüm' üzerine eleştiri kaleme alana düşen ise, roman gerçekliği düzleminde böceğe dönüşme simgesini bu anla- tının estetiğindeki yerine oturtmaktır. Böyle bir eleş- tiriyi yazarken Gregor Samsa ile Kafka'nın olası ör- tüşmelerinin sorgulamasına girişmek, ancak Gre- gor Samsa'yı Kafka ile sınırlandırıp yoksullaştırma gibi bir sonuç verebilir. Edebiyat eleştirisi, okura esere yaklaşımda ve eser üzerine düşünmede yeni estetik boyutlar ka- zandırmanın çok önemli bir aracıdır. Bu nedenle ro- manı roman, öyküyü öykü, şiiri şiir olarak okumak ve her birini kendi gerçeklikleri düzleminde değer- lendirmek, edebıyatla tek bağdaşabilecek tutum- dur. Buna karşıhk eleştirinin yetersizliğini yazann ki- şiliğine yönelik detektıf sorgulamalarıyla örtmeye kalkışmanın edebiyat açısından bağışlanabilir ya- nı yoktur. e-posta: [email protected] [email protected] Nâom Hikmet portreleri • Kültür Servisi - Bu yıl 73. kez düzenlenecek olan Izmir Enternasyonal Fuan'nda 'Uluslararası Sanat Günleri' etkinliği kapsammda 'Nâzım Hikmet Portreleri' sergilenecek. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'na ait tablo ve büstlerden oluşan ve İZFAŞ Izmir Fuarcılık Hizmetleri AŞ'nin katkılanyla düzenlenen sergi, 27 Ağustos - 5 Eylül 2004 tarihlerinde gezilebilecek. 'Nâzım Hikmet Portreleri' sergisinde; Mehmet Aksoy, Alaeddin Aksoy, Avni Arbaş. Saim Bugay, Savaş Camgöz, Abidin Dino, Atila Ergür, B. Rahmi Eyüboğlu, Sait Gün, Celile Hanım, Nâzım Hikmet, Jak lhmalyan,Fedor Juk, Lütfi Özkök, Rasin, Sait Rüstem, Şakir Sağlam, Merih Sezen, Yusuf Taktak, Selim Turan, Albert Vitran,ve Yanes'in resim ve büstleri bulunuyor. Ruslana Amerika'da stüdyoda • Kültür Servisi - Eurovizyon Şarkı Yanşması'run bu yılki birincisi Ruslana, Amerika'da stüdyoya girdi. Sanatçı Madonna, Ricky Martin gibi sanatçılann çahştığı Miami'deki efsanevi stüdyo Hit Factory'de merakla beklenen albümüne son şeklini veriyor. Tamamı Ingilizce olan ve eylülde çıkması beklenen albümün ön kayıtlan İsviçre'de ve sanatçımn Ukrayna'daki kendi stüdyosunda tamamlandı. • BEYOĞLU CÎNE MAJESTtK'te 11.15, 13.15, 15.15, 17.15, 19.15 ve 21.15'te 'Eling' adlı filmin gösterimi. (0 212 244 97 07)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle