Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2004 CUMARTl
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ StRMEN
Muhalefetsiz CHP ve
AB'ye Engel F. Bila
1971 Haziran'ının son günleri, Ankara'daki
veteriner okulunun mahkeme salonuna çevril-
miş bir odasında, kürsüdeki Ali Elverdi, salon-
da aralarında Doğan Avcıoğlu, llhami Soysal,
Altan Öymen, Raif Ertem'in de bulunduğu
otuz kadarsanık hakkındaki karan okuyor; hep-
sinin cezası idam olan TCK146/1 'den tırtuklan-
masına karar verilmiştir. TalatAydemir'in idam
kararında imzası olan Elverdi soruyor:
- Söyleyecek şeyi olan var mı?
Ahmet Güryüz Ketenci söz isteyip kalkıyor
ve,
- Gürbüz değil efendim, Güryüz, benim adım
Ahmet Güryüz Ketenci, diyor.
O akşam Mamak Muhabere Okulu'nun hapis-
hanesinde, herkes ucu ölüme kadar uzanabile-
cek bir tutuklamanın nedenlerine değil de Gür-
yüz'ün Gürbüz olarak söylenmesine itiraz eden
Ahmet Ketenci'ye takılıyor.
Dün, dostum Fikret Bila'nın "CHP'de Muha-
lefet" yazısını okurken partiden ihracı söz ko-
nusu olan üç milletvekili arasında bulunan Ah-
met Ketenci'nin adının doğru yazılıp yazılmadı-
ğına baktım.
Neyse ki doğruydu. Aksi takdirde yanmıştı
Fikret!
• • •
Türkiye'nin içinde bulunduğu kritik durum do-
layısıyla, parlamentodaki tek muhalefet partisi
konumunda olan CHP'nin önemi daha da artı-
yor.
Ne var ki CHR objektif koşulların elverişliliği,
bünyesinde birçok değerli kimseyi barındırma-
sına karşın kendisine düşen işlevi tam olarak ye~
rine getiremediği, toplumun beklentilerineyanrt
veremediği izlenimi yaratıyor.
Benim de aralarında bulunduğum kimileri, bu
durumu partinin lideri ile yakın çevresinin yeter-
sizliğine bağlıyorlar. Başkalan da bitmeyen iç çe-
kişmeyi durumun nedeni olarakgösterip artık bu-
na son verilmesini istiyorlar. CHP'nin son ola-
ğanüstü kurultayının delegelerinin çoğunluğu
da bu görüşü benimsemiş durumda. Şimdi üç
milletvekili; Ahmet Güryüz Ketenci, Hasan Ay-
dın ve Mehmet Tomanbay kesin ihraç iste-
miyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilmiş
durumdalar.
CHP delegelerinin tercihlerinin, partinin potan-
siyel seçmeninin tercihleriyle ne kadar bağdaş-
tığı konusunu burada bir kez daha tartışacak de-
ğilim.
Ama son olayların CHP'yi muhalefete taham-
mül edemeyen bir muhalefet partisi konumuna
soktuğunu da belirtmek isterim.
Açıkça cephe almadan, tabandan gelen mu-
halefetin arternattfî konumuna girmiş olan Mus-
tafa Sangül ile CHP'de ne aradığı konusunda-
ki soru işareti her geçen gün çok daha fazla ki-
şinin zihnini kurcaladığı Kemal Derviş'e ya da
yukanda adı geçen milletvekillerine tahammül
edememek, CHP'nin görüntüsünü biraz daha ze-
deleyecek, işlevini yerine getirmesini biraz da-
ha zorlaştıracaktır.
Yukarıda sözünü ettiğim yazısında Fikret Bila
bu görüşü paylaşmıyor; muhalefetin kongreler-
de kaybettiğini, kendi liderini çıkaramadığını,
üsteliktabandan gelen birkadrolaşma ortaya ko-
yamadığını, "Baykal ile olmuyor" demenin yet-
meyeceğini, kiminle olacağının bir kadro hare-
keti içinde ortaya konmasının da zaruri olduğu-
nu söylüyor ki bu görüşlerin çoğuna katılmamak
da mümkün değil.
•••
Dünkü Milliyet'te Fikret Bila ile ilgili bir haber
de vardı. Değerli gazeteci-yazarın "Sivil Darbe
Gihşimi ve Ankara'daki Irak Savaşlan" kitabı-
nın yayıncılığını yapan Ümit Gürtuna ile birlik-
te Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargı-
landığı davanın haberi de dünkü Milliyet'te yer
almıştı.
Yargılanmanın nedeni Bila'nın kitabında, Ingi-
liz Büyükelçisi Peter Westmacott ile AB'den
Micheal Leigh'ın 17 Temmuz'da yaptıklan te-
lefon konuşmasına yer vererek devlet sırlannı rf-
şa etmesi.
Doğrusu hukuk tahsil etmiş, avukatlık stajını
yapmış, askeri ve sivil ceza mahkemelerinde
çok boy göstermiş bir kişi olarak, yargılanma ge-
rekçesini anlamakta çok güçlük çektim.
Türkiye Cumhuriyeti, majestelerinin devleti-
nin ya da üyesi bile olmadığı AB'nin sırlarını ko-
rumakla mı mükellef?
Ingilizin, AB'linin sımnı ifşadan iki Türk'ün Türk
mahkemesinde yargılanmasını nasıl açıklamak
mümkün?
Ama burada denebilirki: "Efendim, bu konuş-
malar MlTtarafından dinlenmiş ve oradan alın-
mıştır, o nedenle de Türk devlet sıriannın ifşa-
sıdır."
Herhalde bu gerekçeye karşı da söylenecek-
lerolsagerektir. Her şeyden önce, konuşmanın
oradan alındığı nereden bellidir?
Bir an için MlT'ten bir görevli çıkıp bunu ileri
sürse, o zaman da resmen yasak olan, ama bü-
tün dünya devletlerinin yaptığı, sonra da inkâr
ettiği böyle bir dinlemenin yapıldığını açıklayan
kişi, gizli kalması gereken, açıklanması iki dev-
let arasındaki ilişkileri gerecek, aşikâr hale ge-
tirecek "Türk devletinin sırrını açıklamış" olma-
yacak mıdır?
Neyse ki Dışişleri Bakanlığı, Bila'nın kitabının
ülke çıkarlarına aykırı olmadığını söylemiş.
Yargının vereceği karara güvenimiz sonsuzdur.
Ancak bir mahkûmiyete hükmedildiği takdir-
de, bunu sanıklar da dahil hepimiz içimize sin-
dirsek bile, AB'nin kötü karşılaması ve müzake-
retarihi verilmesini önleyen bir faktör olarak de-
ğerlendirmesi halinde, Fikret Bila bir de Türki-
ye'nin AB üyeliğini engelleyen kişi durumuna
düşer diye korkarım.
Allah muhafaza!
Genel başkanlık koltuğuna oturan Zeki Sezer, partisinin laikliği sonuna kadar savunacağını söyled
'DSP umudunudirilteceğiz'TÜREYKÖSE
ANKARA - DSP Genel Başkanı Zeki
Sezer, *DSP umudunudiriltnıenin zorol-
madığınu bunu başarmak zonında ol-
dukJannT söyledi. FethuDahGüfen'in Bü-
lentEcevitiçin verdjği gazeteilanıyla il-
gili sorularla karşılaşmaktanrahatsızolan
Sezer, "Ben laikliği sonuna kadar savu-
nacakolanDSP'nin gendbaskanıyım. Sa-
yın Ecevtt'in de tarikatiaria ilişkisi yok.
Yurtdışındaki okullan başanlı bulmuş
olabflir, ben gönnedim" dedı.
Zeki Sezer, DSP'nin Necdet Kara-
baba'dan sonra "Ecevft" soyadını taşı-
mayan 2. genel başkanı. Ecevit'in kul-
landığı odaya yerleşen, koltuğuna otu-
ran Sezer, "hemgururduyuyor,bem de
büyük sorumluluk aknğmın'' bilıncın-
de. Görüşmemiz sırasında beyaz göm-
lek giymiş olan Sezer, bu konudaki so-
ruya "Maviyi de severim. Mavi de giye-
rim, beyaz da. Hep mavi gömJek give-
• Sezer, "ulusal solculann" adresinin DSP olduğunu
vurgularken "CHP'nin varlığına saygı duyuyoruz, onlar da bize
duysun. Herkes kendi kulvannda cumhuriyetin değerlerini
savunsun" mesajı verdi.
cekdeğflnn" karşılığını veriyor. Sezer'e
sorulanmız ve yanıtlan şöyle:
- Bfiient Ecevit, veda konuşmasında
"köy köy, fabrilca fabrika gezin" dedi.
Yurt gezilerine ne zaman çıkacaksınız?
- Öncelikle programımızı, projeleri-
mizi aynntılandıracağız. Anadolu'ya
sözle değil projelerle gideceğiz. Sayuı
genel başkan bıze yol gösterdi, onu ba-
şanyla sürdüreceğiz. Gezilere başla-
mamız bir ayı bulabilir.
- Kurultayda rakipleriniz. seçim ba-
şansızhğındayönetimin,örgütün deso-
nunluluğu buhınduğunu söyledi..
- Yanıtı delege verdı. Böyle bir örgüt
varken DSP'nin sırtı yere gelmez. Hiç-
birpartide olmadığı kadarinançlı insan-
lar var. Ille de meşhur olmalan gerek-
miyor. Köy, köy dolaşacağız, elbette
bunlann hepsıne ben gidemeyeceğim.
Orgütümüz. kadrolanmız var. onlar do-
Iaşacak.
- DSP örgütünün kapahhğı da çok
eleştirildi DSP örgütiemie ügih" kamu-
oyunun bilgisi görevden alma. atama
haberleriyle sınırh kaldL~
- Tabana en dayalı örgüt biziz. Zaman
zaman görev değişiklikleri olabilir, biz-
de diğer partilere göre biraz daha faz-
la olmuş da olabilir. Biz titiz bir parti-
yiz. Bu arkadaşlanmız da şu anda ya-
nunızda.
- Ecevit bir zamanlar geniş khieler
için bir "umuf'tu. Bu umudun dirütil-
mesi oianakb mı? Yoksa DSP tarih mi
olacak?
Ulastırma Bakanlığı
İkinciödenek
furyası sürüyor
SERTAÇEŞ
ANKARA - AKP iktidan döneminde
Ulastırma Bakanlığı'nda göreve gelen
bürokratlara çifte ödenek dağıömı
sürüyor. TCDD Genel Müdürü
Süleyman Karaman'ın yanı sıra
Ulastırma Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Muammer Türker'in de
Türk Telekom Yönetim Kurulu
üyeliğine atandığı ortaya çıktı.
Böylece Türker de, yeni görevi
nedeniyle ikinci bir ödeneğe ve
bedelsiz, sınırsız telefon görüşmesi
olanağına kavuştu. AKP hükümeti
döneminde Türk Telekom, Hazine'den
ahnarak yeniden Ulastırma
Bakanlığı 'na bağlandı ve statüsü
değiştirildi. Değişikliğin ardından
şirketin yönetim kuruluna da yeni
atamalar yapıldı. Atamalann tamamen
Ulaşnrma Bakanı Binali Yüdırun'ın
bilgisi ve tasarrufunda olduğu
öğrenildi. Statü değişikliği nedeniyle
boşalan yönetim kurulu üyeliklerine
ilk önce Yıldınm'ın akrabası olan
TCDD Genel Müdürü Karaman
getirildi. Binali Yıldınm'ın bakanlığı
döneminde Müsteşar Yardımcılığı'na
getirilen Muammer Türker de yönetim
kuruluna atandı. Türker de Karaman
gibi ikinci bir ödenek alacak.
fĞIVELf FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
CHP, özürlülere verilecek desteğe karşı çıkan Maliye Bakanı'nı eleştirdi
'Unakıtan'ın vicdanı yok'• CHP'li Topuz, Unakıtan'ı "hortumculara, vergi
kaçakçılanna, naylon faturacılara çıkanlan aflarla,
özürlüler tasansının getireceği maliyet arasındaki farkı
açıklamaya" çağırdı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-CHP; Maliye Bakanı Ke-
mal Unakıtan'ın özürlülere çe-
şitli destekler içeren yasa tasla-
ğmı "makroekonomikdengele-
ri bozar" diye engellemesini
TBMM'ye taşıdı. CHP Grup
Başkanvekili AHTopuz, 7-8 mil-
yon özürlüye bazı destekler sağ-
layan düzenlemelere "vicdam
olan kinısenin 'hayır' diyemeye-
ceğtoi" vurgularken: Unakıtan'ı
"horrumculara, vergikaçakçda-
nna, naylon faturacılara çıkan-
lan aflarla, özürlüler tasansının
getireceğimaliyetarasındaki far-
kı açıklamaya"' çağırdı.
Topuz, dün parlamentoda CHP
PM üyesi, eski Devlet Bakanı
Hasan Gemki ile birlikte düzen-
lediği basm toplantısında 7 Ma-
yıs'ta Bakanlar Kurulu'na sunu-
lan 94 maddelik Özürlüler Yasa
Taslağf nın 40 maddesine Una-
kıtan'ın itiraz ettiğini vurguladı.
Topuz, Unakıtan'ın karşı çıktığı
düzenlemeleri de şöyle aktardı:
"Resnıi veya özel eğitim mer-
kezJerinde rehabiütasyon ve eği-
tim alması gereken ancak hiçbir
sos}a)gü\encesiobnm an özürlü-
lerinsöz konusugiderîerinin Sos-
yalYardınüaşmave Da>anışma-
yı Teşvik Fonu'nca karşılanma-
sınakarşı çıkı>or. Bağ-Kurtara-
ândan karşdannıavan eğitim ve
rehabilitasvon giderîerinin karşı-
lanmasına; çahşamavan öziirtü-
lere ödenen ücretin asgari ücre-
tin yansına yükseltibnesine kar-
şı çıkıyor. Devietin 65 yaşını dol-
durnıuş bu kişüere3 ayda ödedi-
ği 160 mihon lira.. bunun asgari
ücretinyans/naçıkanbnasnu bi-
le çok göriiyorlar.Deviet memur-
laruıa ödenen vegünün koşulla-
nnda komik bir miktar olan ço-
cukyanhmnunçocuğun özür de-
recesine göre 5 kata kadar artü-
nlmasına karşı çıkıyor.
Özürlülerin kullandığı veya
özüriülerin taşınması amacıyla
kullanılan taşrtlar için KDV ve
motorlu taşıt vergisi ödenmeme-
sine; özürlülerin eğhimleri, mes-
lekleri ve günlük yaşamlan için
özel üretilmiş her türlü araç-ge-
reç, bilgisayar programlan üe
fonksiyon kazandıncı ortez,pro-
tez gibi yardımcı cihazlar için
KDV ödenmemesine, özürlüle-
rinsahipolduğutekkonutiçinver-
gi ödenmemesine, muhtaç özür-
lülerin su ve doğalgaz hizmede-
rininbedeDerindenindirinıyapıl-
masına karşı çıkrvor."
- Umudu diriltmek zor değil. Geçc
seçimde bize oy vermeyenlerin elleri ba
ka partiye de gitmedi. Oy kullanmj
yanlann çoğunluğu DSP seçmeniydi. E
insanlara ulaşacağız. eksiğimiz, hatamj
varsa özeleştiri yapacağız.
-Hangikonularda özeleştiriyapacal
snuz?
- Yapamadığımız bazı işler var. Öcri
danmız döneminde işsizliği önleyeme
dik. Öctidara tutunamadık, ülkenin er
ken seçüne sürüklenmesine engel ola
madık. Bunlar konuşulabilir.
-Arükldmse"solda bütünJeşme"der
söz etmrvor. Bu konu gündemden kalk
0 mı? DSP, ulusal solun adresi olabile-
cekmi?
- Ulusal solculann gerçek adresi DSP.
Gerçekçi birkalkınmayı, büyümeyi ger-
çekleştirecek adres de DSP. CHP ve
DSP birbirinin varlığına saygı duyma-
lı. Görmek istemeyenler olabilir ama
bunlar farklı partiler. Yapay birliktelik-
lerin sonuç vermediği de
görüldü. Kolay başanlar,
kolay başansızhklar ge-
tiriyor. Herkes kendi kul-
vannda cumhuriyetin de-
ğerlerini savunsun.
-Ecevit'inFethuflahGü-
len'e bakışı eleştiri konu-
su oldu. Gülen'in verdiği
ilan da bunlann yeniden
anımsanmasına nedenol-
du. Siz, Gülen'i nasıl dt -
ğerlendirryorsunuz?
- tlan \ ermiş, ne yapsın.
Ecevit'in tankatlarla iliş-
kisi yoktur. Buralarda işi
varmış geçen gün uğradı,
konuştuk. Benim tarikat-
iaria ne alakam var dedi.
Meclis'ten MerveKavak-
çı'yı kovan Ecevit değil
miydi? Yurtdışındaki
okullannı başanlı bulu-
yor olabilir. Ben o okul-
lan görmedim, bir değer-
lendirme yapamam. Ben,
laikliği sonuna kadar sa-
vunacak olan DSP'nin ge-
nel başkanıyım. Hiçbir ta-
rikatla ilişkım yok. Bana,
dincilere nasıl bakıyorsu-
nuz diye sordular. Dinci-
lerle aram yok, dinle so-
runum yok,karşılığını ver-
dim.
- Ulkenin önündeki en
önemli sorunlar neler?
- Işsizlik, ekonomik so-
runlar, cumhuriyetin te-
mel kazanımlarmmzede-
lenmesi. Kadrolaşma deh
şet verici. Devlet hafiza-
suıı yitirdi. Benimbakan-
lık yaptığım dönemden
bana bağlı birimlerde da-
ire başkanı dahil hiç kim-
seyi bırakmadılar. Kad-
rolar ehil olmayan eller-
de. Tren faciasından son-
ra oraya Başbakan'dan
sonra ilk giden bizdik.
Ben mühendisim, kimse
bana delillerin karartıl-
madığını söyleyemez. Bu
olayın hükümeti olmasa
bile bakam götürmesi ge-
rekirdi.
- Erken seçim öngörü-
>or musunuz?
- Hükümet çok çabuk
yıpranma sürecine girdi.
AB'den tarih abna konu-
sunda her iki durumda da
hükümetinzorluklan ola-
cak. Halkın baskısı artı
cak. Kendi içlerinde de,
rahatsız olanlar var. 2005
sonu, 2006 başmda birer-
ken seçim olabilir diye
düşünüyorum.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tı
12 Eylül öncesinin özel Harp Da-
iresi özel Birlikler Komutanı, 12 Ey-
lül'den sonra özel Tim kurucusu
Korkut Eken, "çefe kurmak" su-
çundan aldığı 6 yıllık cezayı tamam-
layarak çıktıktan sonra büyük bir ka-
labalık tarafından karşılandı. Üstü
açık bir aracın üzerinde yaptığı ko-
nuşmada ise şunlan söyledi: "Bugün
Ayaş'taki mecburi istirahati şerefle
tamamladık. Bunu da devlet göre-
vi kabul ettik. 35 yıllık meslek haya-
tımızda devlet görev istedi, eksiksiz
yaptık."
Korkut Eken kendi inancına göre
belli ki devlete hizmet etmiş. Onu
karşılayanlar da zaten "Efsane ko-
mutan" diye slogan atmışlar. Ken-
disini iki partinin genel başkanları
Muhsin Yazıcıoğlu ve Mehmet
Ağar ziyaret edip dostluk ve kar-
deşlik dileklerini iletmişler. Zaten da-
ha önce Susurluk skandalı patlak
verdiğinde MehmetAğar, bütün bun-
lan devlet için yaptıklannı söylemiş
ve daha başka bir açıklamaya gerek
görmemişti.
Korkut Eken'in Devleti
Ben Korkut Eken adını duyduğum-
da "faili meçhul" cinayetler üzerin-
de düşünmeye başlıyorum. Ülkemi-
zin bu güzide güvenlik görevlisi aca-
ba kaç faili meçhul cinayeti aydın-
latabilirdi diyorum. Çünkü kendisi
12 Eylül öncesi Özel Harp Dairesi
Özel Birlikler Komutanı'ydı. Türki-
ye'nin 12 Eylül askeri darbesine sü-
rüklenmesinde başta gazeteci Ab-
di Ipekçi, savcı Doğan Öz, emni-
yet müdürü Cevat Yurdakul, profe-
sör Cavrt Orhan Tütengil gibi etki-
11 isimlerin öldürülmesi tayin edici bir
rol oynadı.
Bu cinayetlerin hiçbirisinin katil-
leri (Mehmet Ali Ağca hariç) ceza
almadılar. Mehmet Ali Ağca'nın ya-
kalanmas) da o dönemde Içişleri Ba-
kanı olan Hasan Fehmi Güneş'in
özel gayretinin sonucudur. Ağca'nın
derinlemesine sorgulanmasına da
dönemin sıkıyönetim komutanı ve
12 Eylül askeri darbesinin önde ge-
len isimlerinden Necdet Üruğ en-
gel olmuştur. Polis sorgusundakiAğ-
ca, Üruğ'un emriyle askeri savcılığa
getirilmiş ve sorgulanmadan ceza-
evine konmuş ve sonra da Korkut
Eken'in mücadele arkadaşı olan Ab-
dullah Çatlı'nın da içinde bulundu-
ğu bir ekip tarafından cezaevinden
kaçınlmıştır.
Şimdi yurtdışında yaşayan ülkemi-
zin bir başka efsanesi Mehmet Ey-
mür, Abdullah Çatlı ve Oral Çelik gi-
bi ülkücüleri 12 Eylül'den öncede kul-
landıklannı ifade etti. Çatlı ve Çelik,
Abdi Ipekçi cinayetinin sanıklan ola-
rak birçok ifadede yeraldılar. Zaten,
Mehmet Ali Ağca'nın hapisten kaçı-
nlmasında ve daha sonra Papa'nın
vurulmasında onlann adı mahkeme
kayıtlanna da geçti.
12 Eylül'ün askeri darbecilerinin,
bu cinayetlerin failleriyle bir ilişkileri
olup olmadığını hiçbir zaman res-
men öğrenemedik. Ancak hep şu-
nu gördük, 12 Eylül öncesi kilit ci-
nayetlerinin failleri sürekli devlet için-
deki bazı ellertarafından kollandılar.
Bunun en açık örneği Doğan öz ci-
nayetiydi. Ibrahim Çrftçi bu cinayet-
ten idama mahkûm oldu. Askeri Yar-
gıtay karan bozdu, karan veren mah-
keme elindeki delillerle idama yeni-
den hükmetti, çünkü tanıklar ve sa-
nık ifadesi bu cinayeti aydınlatmış-
tı. KararAskeri Yargıtay Daireler Ku-
rulu'na gitti ve burada 8 aleyhte, 7
lehte oyla karar bozuldu ve Ibrahim
Çrftçi beraat ertirildi. Askeri mahke-
me, Askeri Yargıtay'ın bu karanna
uyarken bile bunu doğru görmedi-
ğini belirtmek gereği duydu.
• • •
Korkut Eken, "devlete hizmet et-
tiği" için mahkûm edildiğini söyledi.
Be/ki de doğrudur, onu da bilmiyo-
ruz. Devlet içinde bazı güçler ona
emirler vermiştir. O da bunu hiçbir
zaman açıklamadı. Hatta bazı emek-
li komutanlar daha sonra Korkui
Eken'in cezasının düşürülmesi içir
tanıklık yapmak istediklerini beyar
ettiler. Belki de emirleri onlarverdik-
leri için vicdanen bir sıkıntı duymuş-
lardır.
Korkut Eken'in devlet anlayışına biı
şey diyemem. Çünkü bu ülkenir
devleti yıllarca bu anlayışlarca yöne-
tildi. Fakat şunu da unutmayalım
bu ülkede binlercefaili meçhul cina
yet hâlâ aydınlanmadı. Bu ülkenin er
büyük gazetecisinin, Abdi Ipekçi ci
nayetinin katillerinden hesap soru
lamadı. Bu ülkenin en yürekli savcı
sı Doğan öz'ün kanı yerde kaldı. B:
ülkenin en yiğit emniyet müdürü C<
vat Yurdakul'un katillerinin üzerim
kimse gitmedi.
Korkut Eken'in devleti bu cinayet
lerin katillerini bulmayan devlet mi'
Benim devletim, şeffaf, demokratik
insan haklanna saygılı bir devlet ol
malı. En önemlisi de katiller de he
sapsorabilmeli. Ipekçi de, öz de, Vür
dakul da, Tütengil de bunun içir
canlarından oldular...