Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 0 MART 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Şiyasal
.... İslam,
Demokrasi
ve AKP
\TILLA COŞKUN
AKP özellikle Milli Eğitim
Bakanlığını tam bir
kuşatma altina almıştır. AKP
ve hükümet yetkililerinin
türban konusundaki ikircikli
ama ısrarlı tutumlan ve
imam hatip okullannın
önünü açmaya ve böylelikle
eğitim biriiğini etkisiz
kılmaya yönelik
uygulamalan sürmektedir.
Bu nedenle türbanlı eşleri ile
devtet protokolüne ya da
resmi ziyaretlere katlmayı
adeta bir görev gibi
görmektedirier.
AKP yaşam tarzını, kıyafet özgürlüğü ve dini eğitim hakkı adı altında dayatmaya çalışıyor
Minareninkılıfi çağdaşlıkUgÜn Türkiyemizde kı-
mı çevreler sıyasal îslam
ve bu gelenekten gelen
Adalet ve Kalkınma Par-
tısi (AKP) ile laiklik ve
demokrasi temehnde sür-
dürülmekte olan mücade-
leyi küçümsemektedirler.
AKP'nin Islami ideolojiden
kopuşu temsil ettığı ve artık merke-
ze yöneldiğı ve hatta "muhafaza-
kâr demokrat" bir siyasal karakte-
re dönüştüğü, "din temetinde poüti-
ka yapmanın yanhş olduğunu" res-
men açıkJayarak bu tutumunu da
netleştirdiği ileri sürülmektedir.
Öte yandan. şeriata karşı çıkmayı
başat görev sayan ve AKP politika-
lannı eleştiren cumhuriyetçı laik güç-
lerin bu doğrultudaki mücadelesi-
nin gerilim yaratmaya yönelik yapay
bir politika olduğu söylenmektedir.
Curnhuriyet Türkıyesi'nin artık şe-
riatçı akımlardan "korkma" reflek-
sini bırakması gerektiği dile getiril-
mektedir. Bu yaklaşımlar ne derece
doğrudur? AKP somutunda yaşa-
nan gerçekler neyi göstermektedir?..
AKP SİYASAL İSLAMDAN
KOPUŞU MU
YASIYOR?
A
dalet ve Kal-
kınma Partisi
iktidannın
uygulamalan, demok-
rasiden ve laiklikten
yana çevreleri, Cum-
huriyetin temel de-
ğerlerine bağlı olan
tüm duyarlı kişı ve
kurumlan, Türki-
ye'nin aydınlık ge-
leceği adına endişe-
lendiriyor. Bugün ka-
muoyunda AKP po-
litikalan ile ilgili tam
bir kuşku hali ege-
mendir.
AKP'nin kuruluşu,
hükümetin oluşumu, pek
çok uygulaması ve özel-
likle de kadrolaşma yönün-
deki faaliyeti bu endişenin
haklı nedenlerini oluşturmakta-
dır. AKP, laiklik karşıtı bir gelene-
ğin mırasçısıdır; Islami akımlarla.
hatta en bağnaz cemaat ve tarikat
ilişkileriyle iç ıçe olan siyasi bir geç-
mişten gelmektedir; partinin kuru-
cu ve önder kadrolan da anayasanın
laiklik ilkesine karşıt niteliği nede-
niyle Anayasa Mahkemesi'nce ka-
patılmış bir partinin önde gelen ki-
şileridir.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
KUSATMA ALTINDA
Partinin genel başkanı, pek
çok yöneticisi ve üyesi
imam hatip okullanndan
yetişmiştir; birçoğu da imamdır. Pek
çok AKP yöneticisi ve parlamente-
ri çeşitli tarikatlann ve cemaatlerin
üyesidir. AKP, iktidar olduğu gün-
den itibaren devlet içinde adeta iş-
gal tutumuyla yoğun bir kadrolaşma
uygulamasına girişmiştir. Başbakan-
lık'ta, müsteşar düzeyinden başlaya-
rak tüm bakanlıklarda, tüm kamu ve
özel kuruluşlarda son derece yoğun
bir kadro değişimi gerçekleştirilmiş-
tır; atamalar, Islami çevrelerin refe-
ranslanna ve parti örgütlerinin öne-
A!
AKP,
Avrupa
Birliği'ne
uyum
çerçevesinde
reformlan
gerçekleştirirken
bunlan fsiamcı
akımlann kimi
istekleriyie de
bütünleştirmeye özen
göstermektedir. Tüm
bunlar yaşanırken AKP
liderliği "din üzerinden
politika yapmanın yanlış"
olduğunu açıklamakta ve
AKP'yi "muhafazakâr
demokrat" ilan
etmektedir! Bu tablo
karşısında AKP
üzerindeki "takıyye"
bulutlannın
dağılmaması
doğal değil
mtdir?
rilerine göre yapılmaktadır. Özel-
likle Milli Eğitim Bakanlığı tam bir
kuşatma alûna ahnmıştır. AKP ve hü-
kümet yetkililennin türban konu-
sundaki ikircikli ama ısrarlı tutum-
lan ve imam hatip okullannın önü-
nü açmaya ve böylelikle eğitim bir-
liğini etkisiz kılmaya yönelik uygu-
lamalan sürmektedir.
JBADET, PROPAGANDA
HALİNE CETİRİLDİ
nadolu kentlerindeki ve ka-
sabalanndaki camilerin ho-
parlörlerinin sesi yüksel-
tilmekte ve ibadet adeta bir propa-
ganda haline dönüştürülmektedir.
Bakanlıklarda, hatta Adalet Bakan-
lığı'nda takkeli. örtülü dini kılıklar
giderek yaygınlaşmaktadır. Her ka-
mu kurumunda, son olarak Rıze Em-
niyet Müdürlüğü'nde görüldüğü gi-
bi güvenlik birimlennde bile mescit
açılmaktadır. AKP örgütleri Anado-
lu sathında "AKP Allah'a en yakuı
partidir'' söylemi ile propaganda ça-
îışmalan yapmaktadırlar. Sürdürdü-
ğü politikalarla AKP'nin yönetimi,
Islami değerlerin ve Islami yaşam tar-
zının toplumun gerçeği olduğu-
nu kanıtlamaya çalışmakta-
dır. AKP ve hükümet yet-
kilileri bu nedenle türban-
lı eşleri ile devlet proto-
kolüne ya da resmi ziya-
retlere katılmayı adeta
bir görev gıbi görmek-
tedirier. Ardından da
"kıyafet özgürlüğü",
"İslamıyaşama hak-
ta"veya"dmi eğitim
hakkı" gibi çağdaş
görüntülü istemleri
dile getirmektedir-
ler. Anlaşılan. AKP
Refah Parrisi'nin top-
lumsal gerilime yol
açan politikalanra terk
etmiştır, ama îslami
değerleri öne çıkaran
ve bu anlayışa uygun
kadrolaşma politikasını,
bu geleneksel tutumu sür-
dürmektedir. Daha akıllıca
görünen bir yöntemi benim-
semiştir; yeniçeri ordusunun yü-
rüyüş biçimi ve temposu içerisinde
yürütmektedir.
TAKIYYE BULUTLARI
DAĞILAMIYOR!
te yandan AKP yönetimi,
parti örgütünün kapılannı
tarikatlara ve cemaatlere
kapatmış değildir; içerisinde her tür-
lü köktenci Islami akımın cirit attı-
ğı bir partidir. AKP örgütleri ile si-
yasi nitelikli Islami örgütlenmeler
arasında bir sımr çizebilmek adeta
olanaksızdır. Bunlann yanı sıra AKP,
Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesin-
de reformlan gerçekleştirirken bun-
lan Islamcı akımlann kimi istekle-
riyle de bütünleştirmeye özen gös-
termektedir. Tüm bunlar yaşanırken
AKP liderliği "din üzerinden poBti-
ka yapmanın yanhş" olduğunu açık-
lamakta ve AKP'yi "muhafazakâr
demokrat" ilan etmektedir! Bu tab-
lo karşısında AKP uzerindeki "ta-
kryye" bulutlannın dağılmaması ve
hattayoğunlugunun artması doğal de-
ğil midir? Evet, AKP politikalan-
nın tatayye olmadığını söyleyebilmek
oldukça zordur!
İktidar partisinin kendini güvenceye alma politikası
Avrupa AKP'nin seçimi değil,
oynanması zorunlu bir hamle
Türkiye yüz elli yıh aşkın bir süredir,
"Batihlaşma" ya da "çağdaş uygarhk düzeyi"
veya "demokrasi" ve "özgürhik" gibi siyasal
amaçlar çerçevesınde demokrahkleşme mücadelesinin
içindedir. Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesi,
özünde Batı'nın gelişmiş toplumlannın düşünme ve
davranma biçimlerinın ve demokratik toplumsal
yapılannın benimsenmesi ve Anadolu toprağında
yaşatılmasmı isteme somutunda anlam kazanmaktadır.
Tanzimat hareketi, Binnci Meşrutiyet'in ilanı, ilk
anayasa ve parlamentonun oluşumu, tkinci
Meşrutiyet, bu sürecin ilk kılometre taşlannı
oluşturmaktadır. Bu doğrultudaki asıl köklü gelişme
ise "Anadohı ihtibli" ile birlikte yaşanmıştır; Büyük
Mıllet Meclisi'nin kurulması ve egemenliğin ulusa aıt
Öi olduğu ilkesinin benimsenmesi. Cumhuriyetin ilanı.
laiklik ve eğitim birliğınin yasal düzenlemelere
kavuşturulması; 1926 yılında yapılan hukuk reformu
ile Batı Avrupa ülkelerinin hukuk sistemlerinin
benimsenmesi, 1946 yılında çok partıli rejime
geçilmesi. 1961 Anayasası ile "hukukun üstünlüğü",
"insan hak ve özgüriükleri". "sosyal haklar" gibi
değerlerin ve kimi çağdaş demokratik kurumlann
hukuk sistemine kazandınlması, Türkiye'nin Batı'nın,
bir başka deyışle modern çağın değerleriyle
bütünleşmesi bu sürecin gereği olarak gerçekleşti.
ULUSLARARASIİLİŞKİLERDE
ÖNEMLİ ADIMLAR ATILIYOR
B
u gelişmelerin doğal sonucu olarak
uluslararası ilişkiler alanında da önemlı
adımlar atıldı; Türkiye birçok uluslararası
kuruluşa üye oldu ve ülkenin iç hukuk düzenini
derinden etkileyecek nitelikteki uluslararası anlaşma
ve sözleşmeleri imzaladı; Türkiye'nin Uluslararası
Çalışma Örgütü'ne üye olması (1932), Birleşmış
Milletler Teşkilatı'na girişi (1945). Avrupa
Konseyi'ne katıhnası (1949), tnsan Haklannı ve Ana
Hürriyetleri Korumaya Dair Sözjeşme'yi kabul
etmesi (1954). Avrupa Ekonomik Topluluğu ile
ortaklık anlaşmasını ımzalaması (1963). Avrupa
Güvenlik tşbirlığı Teşkilatı çerçevesınde Helsinki
Nihai Senedı'nı (1975). Avrupa lnsan Haklan
Mahkemesı'nın yargılama yetkisini kabul etmesi
(1987), Yeni Bir Avrupa Için Paris Şartrnı
benimsemesi (1990) ve benzeri uygulamalar birbirini
izledi. Öte yandan. Avrupa Bırhğı ilişkileri Türkiye'yi
Avrupa ile siyasal bütünleşmenin de eşiğine getirdi.
Son olarak. 10-11 Aralık 1999 Avrupa Birlıği
Helsinki Zirvesı Başkanlık Bıldirisi ile Türkiye'nin
Avrupa Birliğf ne adaylığı da resmen benimsendi.
Böylelikle. Türkiye çağdaş dünyaya ve onun temel
değerlerine güçlü bağlarla bağlandı. Bugün Türkiye,
siyasal rejıminı, hukuk düzenini, ekonomik ve
toplumsal yapılannı, Avrupa Birlıği standartlanna
göre düzenlemektedır. Türkive'nin yüz elli yıldan
beri süren demokratikleşmesi süreci, günümüz
dünyasında, Avrupa bütünleşmesi perspektifı
içerisinde ve Avrupa Bırlığı somutunda bır anlam,
nitelık ve boyut kazanmıştır.
SATRANÇ OYUNUNDA
ZORUNLU BİR HAMLE...
Dünyamızın (özellikle de ABD'nin ve Avrupa
Birliği'nin) bugün içinde bulunduğu mevcut
ekonomik ve politik dengelerinin olağanüstü
ve köklü bir şekilde değişikliğe uğramaması halinde,
bu sürecin Türkiye açısından bu şekilde gelişeceği
anlaşılmaktadır. Türkiye'nin yakın tarihi
göstermektedir ki bu süreç. iktidardaki partilerin
siyasal kimliğinden bağımsız olarak işlemektedir; bu
açıdan ıktidardaki partinin ya da siyasal gücün niteliği
pek fazla önem taşımamaktadır. Hatta, muhafazakâr
ya da millıyetçi nitelikli partilerin iktidar
dönemlerinde bile. değişik ölçülerde bazı sorunlar
yaşansa da bu süreç işlemiştir. AKP'nin Avrupa
Birlıği polıtikalan ile ilgili tartışmalar çerçevesinde
işte bu gerçeğin altını özenle çızmek gerekıyor. Bu
noktada, AKP'nin, kendisi için güvence sağlayacağı
ve iktıdannı korumaya yarayacağı düşüncesıyle AB
politikalanna ağırlık vermesı ıse çok önemlı olmayan
özel bir neden olarak ortaya çıkıyor. Tüm bunlardan
anlaşılmaktadır ki AKP'nin Avrupa Birliği politikası
onun seçimi değil. tarihsel oluşumun bir sonucu ve
yaşanan siyasal, ekonomik. sosyal ve kültürel
koşullann gereğıdir. AKP bu konuda. satranç
oyunundakı gibi bır açmazın ıçindedir, bu hamleyi
oynamaktan başka yapabileceği bir şey yoktur!.. Ve
sonuç dabellidir!..
DEMOKRASİ AÇISINDAN CİDDİ
TEHLİKELER DOĞABİÜR
A
ncak Türkiye daha uzun bir süre, siyasal
îslam ile laık demokratik güçler arasındakı
çatışmanın alanı olmaktan da kolay
kurtulamayacaktır. Hatta bu süreçte demokrasi
adına oldukça zorlu ve sıkıntılı bu dönemin
yaşanması da olanaklıdır!.. .ABD'nin Ortadoğu
ülkeleri ve siyasal îslam karşısındaki tutumu ve
AKP yönetiminin de baştan beri bu politikalann
yanmda yer alması, bu sıkıntılann artabileceğini
düşündürmektedir. Fakat bu durum, demokrasi
adına elbette ki aşılamaz ya da çözümlenemez bir
sorun oluşturmamaktadır. Demokrasi güçlerinin
laik ve demokrasi ilkelen temelindekı duyarhlıklan
ve kararlılıklan Türkiye'nin aydınlık geleceğınin
güvencesı olacaktır. Ancak Türkiye'nin Avrupa
bütünleşmesine yönelik ufkunun kapanmasının
Türk demokrasısi açısından cıddı tehliRelere yol
açabileceğini asla unutmarhak gerekiri.!"
BİTTİ
GÖRÜŞ
ŞAHNAZ ÇAKIRALP
Kadın Kutsal mı?
Bu sık sık oluyor. Durup dururken bir bakıyor-
sunuz akıllarda olmayan bir olay, konu veya söz
ülkenin gündemine giriveriyor. En son olarak da Sa-
nayi Bakanı Ali Coşkun'un, hiç akıllarda yokken
söylediği sözler bir anda üzerinde en çok konuşu-.
lan olay haline geliverdi.
Bakan, gazetelerde boy gösteren bir kozmetik
firmasının çıplak kadın fotoğraflı ilanlannı eline alıp
medya mensuplanna göstererek "Kadın kutsaJdır,
bu şekilde istismar edilmemesi gerekir, bu bizim
âdetimize örfümüzeyakışmaz" deyiverdi. Ve ardın-
dan da tartışma başladı. Bu sözlere bir kısım ka-
dın örgütünden hemen destek geldi. Buna karşın
birçok köşe yazan da Bakan'ı eleştirdi. Bakan'ın ye-
rel seçimlere beş kala bu sözleri siyaseten söyle-
diği belirtilerek; AKP'nin kökü olan Selamet Parti-
si'nin 1970'li yıllarda "ahlakzabıtalığı", 199O'lı yıl-
larda ise "türban tartışmalân"na göndermelerle
de, olayın AKP'nin gizli niyetinin açığa çıktığı du-
rumlardan biri olduğu özellikle vurgulandı.
• • •
Aslında Bakan'ın bu sözlerine kadar birçoğumuz
bu reklamın farkında bile değildik. Farkında olan-
lardan da bir rahatsızhk ifadesi duymadık. Fotoğ-
rafa dikkatlice bakınca; bunun pornografik nitelik
değil estetik bir görünüm taşıdığını da söyleyebi-
liriz. Kaldı ki reklamdaki çıplak kadın fotoğrafının
tüm Avrupa ve Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gi-
bi, Iran, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde de-
çıplak bedene külot giydirilerek ilanlarda kullanıl-
dığını da öğrendik. Bakan'ın "Batı'da bunlar ya-
yımlanmaz" demesine karşın, söz konusu fotoğ-
raftan çok daha fazla cinselliğin kullanıldığı erotik
fotoğraflann Avrupa'daki örneklerini de gazeteler-
de gördük.
• • •
Ticaret Bakanı'nın bu sözleri, etik ve kadını yü-
celten amaçla söylediğine inanmak gerçekten zor.
Bir kere, Bakan'ın ve mensup olduğu AKP'nin
kadını bırakınız yücelten bir anlayışını, koruyan,
kollayan uygulamasını bile şimdiye kadar görme-
diğimiz gibi aksine töre cinayetlerinden evlilik içi
tecavüzlere, küçük kız çocuklannın zorla evlendi-
rilmelerinden bekâret kontrollerine kadar kadına uy-
gulanan birçok şiddet, bayağılık ve ilkellikler kar-
şısında ne Bakan'ın ne de partisinin bir sözünü, bir
davranışını, bir öfkesini ne duyduk ne de gördük.
Kaldı ki, bugün AKP'nin kadına bir değerverme-
diğini uygulamalanndan da anlıyoruz. Genel seçim-
lerde olduğu gibi önümüzdeki yerel seçimlerde de
aday olarak kadınlara yer vermediği, kamuda ka-,
dın yöneticilerin yerine erkeklerin atandığını biliyo-
ruz.
Sonra, Bakan kadını kutsal bir varlık olarak ni-
telendiriyor. Şimdi bu kutsallıktan ne anlaşılması
gerekiyor? Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde 'kut-
sal' sözcüğü "güçlü bir dini saygı uyandıran veya
uyandırması gereken" olarak tanımlandığına gö-
re; kadın dini nıtelikleri olan bir varlık mıdır? Bu ni-
telikler nedir? Kadının cinselliği mi? Böylelikle; ka-
dını insan olmanın dışına çıkararak 'kadın cinsel-
liği'nı özel bir korumanın altina mı almak gereki-
yor? Kadın cinselliği bir iyelik konusu mudur ki ko-
ruma altında tutulmalıdır? Türban bir koruma ara-
cı mıdır? Heie kadın bu niteliğini koruyamamışsa
hertürlü şiddete, bayalığa müstahak mı kabul edil-
melidir?
Elbette kadın salt cinsel ve ticari bir meta ola-
rak kullanılmamah ve sömürülmemelidir. Bu Avru-
pa'da da tüm dünyada da böyledir. Ama, kadını
salt cinselliği ile kutsadığınızda onu cinsel ve tica-
ri bir meta haline de getirirsiniz.
Kadın sadece insandır. Ama estetik özelliği de
olan bir variıktır. Oscar WHde. "Etik, varolmayı ola-
naklı kılar. Estetik ise yaşamı çekici ve olağanüs-
tü kılar, onu yeni biçimlerie doldurur ve ilerleme-
yi, değişimi sağlar" diyor. Etik ile estetik birbirini
tamamlar. Bırbirinin karşıtı değildir. Kadının cinsel
ve ticari meta olarak kullanılması başkadır, kadı-
nın fiziksel estetiğinden, bir ürünün tanıtılmasında
faydalanılması başkadır.
Bugün reklamdaki çıplak kadın fotoğrafını ört-
meye çalışan Bakan, yann denizde mayoyu da
yasaklar. O zaman Türkiye, AB'ye doğru değil,
Iran'a, Kuveyt'e, Birleşik Arap Emirlikleri'ne doğ-
ru yol alır.
Töplum olarak yaşamı çekici kılmayı, yaşamı ye-
ni biçimlerte doldurmayı, Türkiye'nin ileriemesini
vedeğişmesini gerçekten istiyorsanız, kadını kut-
sal olarak değil insan olarak görünüz. Sadece in-
san!
scakiralp ' hotmail.com
MehmetEroğlu
25 Mart 2004
Korkut Boratav
8 zNisan 2004
Cemü Kavukçu
22Njsaa2004
.o
o
00
Işık Kansu
6 Mayıs 2004
Yıldırım B. Doğan
20 Mayis 2004
MustafaBalbay
27 Mavıs 2004
IARAŞTIRMACI
mumcıim""
1
"Pans CaddesıNo 14
Kavaklıdere, 06540 ANKARA
Tei. (0312) 417 77 20 pbx
Faks (0312)4^7 57 46
posta u-nagaumag org tr
umag crg tr