23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
&OTFA CUMHURİYET 14MART2004PAZAR 4 HABERLER EIEVYADABUGUN ALİ SİRMEN Br 'Haydut'un Sevgisi S-vgili, S. rekli kalkınmayı ve devamlı istikran tutturamamış bırüKede, sürekli bir mutluluk yakalamak mümkün mü? S>runun yanıtı, herkesin kendi meşrebine göre de- ğişi\or kuşkusuz. Âna eğer toplumsal karanlığın ağıriığını istememe- ne karşın taşıyanlardan biriysen elde olmadan karam- sar c-lmarı kaçınılmaz. Bjna karşılık yapacak bir şey olmadığını sanma! Küçjk küçük parçalardan bir bütüne varmak müm- kün Yani küçük mutluluklan yakalayarak işin içinden sıynabilirsin. Gizelim Türkiye küçük mutluluklar konusunda bü- yük Dİanaklar sunuyor insana. G^çen gün dostum Elvan Kenter (Özcan) telefon 3ttı. Bekir Coşkun'u arıyormuş, aracı olmamı istedi. Dıeği, var olan sokak hayvanı bannaklannı düzelt- mekiçin birşeyleryapmaktı. Babası Müşfik Bey, kat- kıdabulunmak üzere, geliri bu amaca tahsis edilecek oyurlar oynamaya hazırmiş. Bu konuda neler yapıla- bileceğini öğrenmek için Bekir Coşkun ile konuşmak ıstiyordu. Taoii ki hayvan sevgisi deyince ilk akla gelen isim Bekr Coşkun oluyor. O köşe yazılarında sürekli işlediği bu temayı, eşi Andre'nin de yardımıyla, "Pakc'ya Mektuplar" prog- ramı ile TRT ekranlanna da taşıdı. Program öylesine tuttu ki birçok ödül aldığı gibi, iz- leyiclerin etkisiyle 13 seri bitince yeniden yayımlandı. Bekir ve Andre'ye bu olanağı tanıyan ve canlı sev- gisire ekranlannı açan TKTnin yetkililerini de kutlamak gere<. ••• Sevgili, Ikı yıldan da fazla oluyor. Onu bir gün sokakta gör- düm peşime takıldı. Kısa süre sonra ne zaman karşı- laşsak ardım sıra yürür, bacaklanma sürünür oldu. Döstluğumuz böyle doğdu. Sonra ona bir şeyler verrreye, kimse olmadığında eve almaya başladım. Karnını doyurunca kendini sevdiriyor, sonra bırakır- sambir yerde uyumaya koyuluyordu. llişkimiz evin reisinin onayını almadığı için tam res- miyete dökülmemişti. Scğuk yağmurlu sokaklann kapı girişlerinden, ara- ba alîlanndan sıcak eve. yumuşak koltuklara kavuşun- ca keyifleniyor, uykusunda harika bir kedi keyfi yaka- lıyordu. Ana heyhat, kısa süren mutluluklardı bunlar. Daha henLz resmi onayı alamadığımızdan, bir süre sonra ye- niden sokaklara dönüyordu. Slrenin kısalığının farkındaydı. 0 kadar ki, o uyur- ken ben oturduğum yerden kalksam hemen uyanıyor, yüzüme "Ne o, yoksa gitme zarnant mı geldi?" der gi- bi endişeyle bakıyordu. Uzatmayalım, sonunda onay geldi. Onayı, evin re- isinin ona karşı gittikçe artarak benimkini gölgede bı- rakan aşkı izledi. • • • Haydut, kısa sürede evin kedisi, en imtiyazlı kişisi oldu. Eskiden evin reisine ait olan en manzaralı baş- köşe, artık canı istediğinde Haydut'un uyku yeri oldu. Şimdi oraya kurulma önceliği onun. Şu anda da, her yazı saatinde olduğu gibi, masa- mın üstünde, makinemle telefonun arasında, sırtını ısıtmasından çok hoşlandığı masa lambasının altında uyuyor. Haydut, cins bir kedi. Oyeryüzünün önemli kedi cen- netlerinden birinin, Cihangir'in tipik bir ömeği. Seve- cenliğini, anası Pati'den almış. Pati'nin çok doğurgan olduğunu. Haydut'un klon- lanmışı kadar kendisine benzeyen ve kardeşleri oldu- ğu anlaşılan öbür kedilerın varlığından anlıyorum. Haydut'a, uluslararası ünü, komşumuzolan Nuri Bil- ge Ceyian sağladı. Eğer "Uzak" filmini gördüysen bil ki o arada sırada görüntüye girip çıkan san-beyazşirin kedi bizim "Hay- duftur. Haydut yaşamımızın kendisini sürekli duyuran kü- çük mutluluklanndan biri. Haydut bütün kedilergibi eğitime fazla yatkın değil. Ama eğitmen olarak fevkalade. Variığıyla bana, canlı türlerini daha çok sevmeyi, bu canlılann bizim can kardeşlerimiz olduklannı anlama- yı öğretti. Geçen gün, Bekir ve Andre Coşkun'un Pako'ya Mektuplar programındaki yunusu izlerken televizyon- da, içimden onu Haydut gibi okşamak isteği geçti. Evet, şimdi nerede bizim hayvan adını verdiğimiz öbür memelilerin bir temsilcisini görsem, aklıma "Haydut" geliyor ve içimde. haydut olmayan bu kardeşime kar- şı bir sevgi doğuyor. Bir Haydut'un sevgisi, tıpkı büyük mutluluk ateşle- rini yakan bir kıvılcım gibi, bende bütün canlıları kap- sayan, doğayı daha iyi duyumsamama yol açan bir sev- gi ve mutluluk duygusunu doğurdu. Görüyorsun, Türkiye küçük mutluluklar için büyük olanaklar sağlıyor. Sen de Sevgili, bu küçük mutluluk olanaklannı ıs- kalama! Onları hemen yakala, hatta yaşadıktan son- ra, at yüreğinin bir köşesine, karanhk günler için sak- la! Cevrecilere destek Yeşiller Girişimi adaylannı açıkladı Istanbul Haber Ser- via- "2. Türkiye Yeşü Di- yalog Toplantısı", dün Taksım Hill Oteü'nde başladı. Toplantıda "Ye- şil Hareketi"nin yerel seçimlerde destekledik- leri çevTeci başkan aday- lan datanıtıldı. Avnıpa Yeşiller Par- tisi Genel Sekreteri Ar- noklCassola. Avrupa'da Yeşiller'in çok yol kat- tettiğini ifade ederek "Çünkü biz kendimizi sadece çe\Te ya da banş politikalanyla sınırla- tnadık" dedi. Yeşiller Ginşimi İs- tanbul grubundan Ümit Şahinin de katıldığı toplantıda, Yeşiller'in jpndilerine yakın bul- duklan bağımsız ya da partili adaylann destek- leneceği ifade edildi. Yeşiller'in bağımsız adaylanrun Marmaris'te Nazan Batmaz, Bod- rum'da Bilge Contepe, Alanya'da Zihni Yayla olduğu kaydedildi. Ye- şiller'in desteklediği Demokratik Güçbırli- ği'nin Beyoğlu Beledi- ye başkan adayı Münir Aydm Beyoğlu'nu ''ye- niden aydınlık bir yer yapmayı hedeflediğini" anlattı. Yeşil Doğu-Ba- tı Diyaloğu Koordına- törü Hollandalı Anne deBoer de yerel sorun- lann ulusal sorunlar ha- line de gelebileceğini belirtti. AKP'nin '84 yıllık karanlığa son' yazılı pankartın ilçenin kuruluşunu kastettiği iddiası inandırıcı bulunmadı CHP: SuçüstüyakalandılarANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Niğde Ulukışla'da AKP'li adayın "Iktidarla el ele, 84 ydhk karanbğa son" yazısıyla propaganda yapma- sı tartışma yaratırken AKP Genel Başkan Yardımcısı MuratMercan bu ifadeyle. "Cumhuriyet rejiminin de- ğil, Uukışla'nın ilçe yapıldığı tarihin kastediMiğini" iddia etti. CHP Niğ- de Millervekili Orhan Eraslan ise Ulukışla'nın 1910'da kurulduğunu belirterek, "Suçlannı basürmaya ça- bahyor. Biraz tarihimize baksm, ken- disini ilkokula göndereüm" dedi. Niğde Ulukışla ilçesı kurucu ilçe başkanı ve il genel meclisi üyesi ada- yı Ali Uğurlu'nun kardeşi Yunus Uğurlu'ya ait minibüsün üzennde yer alan "îktidarla el ele, 84 yılhk karanhga son" yazısı tartışma yarat- • AKP Genel Başkan Yardımcısı Mercan, söz konusu ifadeyle "Cumhuriyet rejiminin değil, Ulukışla'nın ilçe yapıldığı tarihin kastedildiğinı" söyledi. CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ise Ulukışla'nın 1910'da kuruldugunu belirterek "Suçlanm bastırmaya çabalıyor. Biraz tarihimize baksın, kendisini ilkokula gönderelim" dedi. maya devam ediyor. AKP Genel Baş- kan Yardımcısı Murat Mercan, dün yaptığı açıklamada. parti üyelennin "komik" bir genellemeyle "cumhu- riyetdüşmanhğıyta" suçlandığını id- dia etti. CHP'li milletvekillennin "sKasi körlük ve aymazlığa düştük- leri, utandıncı bir saplanü içinde bu- hınduklannı" savunan Mercan. şöy- le dedi: "Suçlama komiktir. Çünkii cum- hurryetimiz 84 yil önce değil, 80 yıl önce ilan edilmiştir. Herhangi bir il- kokul öğrencisi bile cumhuriyetimi- zin 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edü- diğini veşu andayurtgenetinde curo- huriyetimizin 80. yıhnı kutlamakta ol- duğumuzu bümektedir. CHP'li par- lamenterlerin içinedüştüğü politik fa- natizm, onlan bu kadannı bile dfi- şünmekten en basit bir gerçeği dahi görmekten aciz bırakmaktadır." Slogandaki "84 yıüık karanlık" ifadesiyle Ulukışla'nın ilçe yapıldı- ğı tarihe atıfta bulunulduğunu savu- nan Mercan, bununla kastedilenin cumhuriyet rejimi olmadığını iddia etti. Mercan, CHP'li milletvekille- rine yönelik olarak. "Siyasiihtirasfle her türlü istisman ve iftiravı kendi- sine şiar edinerek kelle avcıhğına so- yunanlar, halkı kandırmanın cevabı- ru geçmişte olduğu gibi bugün de en ağır biçimde alacaklardır" dedi. CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ise ilçede Ulukışla amblem- lerinin tümünün altında 1910 tarihi olduğunu belirterek, AKP'nin iddi- asının tamamıyla gerçek dışı oldu- ğunu kaydetti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mercan'ın hiçbir araştırma yapma- dan alelacele böyle bır açıklamada bulunmasına tepki gösteren Eras- lan. "Suçun üzerini örtmek için ça- babyor. Biraz tarihimize baksın, ken- disini ilkokula göndereüm ozaman" diye konuştu. AKP'nin halkı kandırmaya çahş- tığıru \iargulayan Eraslan. ulusal ege- menliğe saldın yapıldığını anlattı. Eraslan. şunlan söyledi: "Bunlar, Kurtuluş Savaşı'na da, Km a>ı Mflüve'ye de karşılar. Ümmet toplumunu savıınuyorlar. Burada uç verdiyakalandılar. Kendilerinin sah- tekârhğı ortaya çıkmıştır. l lukış- la'nın her yerinde 1910 yazrvor. Ge- nel başkan yardımcısı cahiL bügisiz olabUir, dikkati başka \ erde Arap ül- keterindeya da ABD'de olabibr. Ama Ulukışla'da oturanlar bunu bilmeli- ler. Saldırgan tutunı izhyor. Suçüstü yakalandılar, şimdi suçlannı basür- maya çahşryoriar." 105. yıldönümü Atatürk'ün Harbiye'ye girişi kutlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürk'ün Kara Harp Okulu'na (KHO)ginşinin 105. yıldönümü kutlamalan başladı. Kutlamalar kapsamında KHO Komutanı Tümgeneral Hulusi Akar ve 70 harbiyeli Anıtkabir'i ziyaret etti, binicilik müsabakalan yapıldı. "1283 ^Mustafa Kemal Atatürk lçinıi/de" adlı tiyatro oyununun bugün C^>era Sahnesi'nde galası yapılacak. Eserin galasının Türk Silahlı Ku\-vetleri komuta heyetince tam kadro izlerunesi bekleniyor. Atatürk'ün Kara Harp Okulu'na girişınin 105. yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Kutlamalar çerçevesinde KHO Komutanı Tümgeneral Akar ve 70 harbiyeli dün Anıtkabir'i ziyaret etti. Atatürk'ün mozolesine çelenk koyan ve saygı duruşunda bulunan Akar, daha sonra Anıtkabir Özel Defteri'ne şunlan yazdı: "En büyük harbiyeli ulu önder Atatürk, mezunu olduğun bilim ve irfan jırvası Kara Harp Okulu ? ndaherl3 Martta harbryehJer >T>klama sırasuıda 'Içimizde' diyerek, emanet ettiğin laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceklerini tek ses hafinde ha\ kırmaktadırlar. Bu haykınş, Türkiye Cumhurheti'nin sönmez birer meşalesi olan harbiyelilerin mirasma sarsümaz bir azimle sahip çıküklannın, çıkacaklaruun bir ifadesidir." İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Akbulut: Hükümeî üniversiteye hersabahyeni bir darbe vuruyor Rektörler ateş püskiirüyor ANKARA (ANKA) - Üniversitelerin de içinde bulunduğu katma bütçeli kurumlara yıl başında tah- sıs edılen ödeneklerin >'üz- de 13 düzeyınde kesilme- sini kararlaştıran AKP ik- tidanna rektörlerden sert tepkiler aeldi. ODTÜRektö- rü Prof. Dr. Ural Akbulut, hükümetı üni- versitelere "her sabah ye- bir darbe daha önce de araştırma fonlanna el koyarak aynı mantıkla bilimsel çalış- malan, ünnersiteleri sı- kıntıya soktuğunu söyle- di. Akbulut şöyle devam etti: "Burslanmızda da sı- • Ödeneklerin yüzde 13 düzeyinde kesilmesi karannın sıkıntı yarattığını belirten Prof. Dr. Akbulut, "Eğitimde asla tasarruf yapılamaz. Üniversitelerin hariç tutulduğuna ilişkin bir genelge bekliyoruz" dedi. ODTL Rektörii Prof. Dr. Ural Akbulut nı vurmakla'" suçlarken An- kara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras. "Hükümet herhakk en ko- lay tokatlanacakkesim ola- rak bizi görüyor" dedi. ODTÜ Rektörü Akbu- lut, ödeneklerinin zaten son derece kısıtlı olduğu- nu belirtirken hükümetin kuıü doğurdu. Bu kadar kısıth bir odeneğimiz \ ar- ken son gelişmeler bizi ta- bü Id çok üzüyor. Katma bütçeli kunüuşlara ayn- lan ödenekler son 10 yılda giderekazakfa. Dunyastan- dartlarının altında bir pa- rayla yükseköğretim ve- rirken bu yapıbnamahdır. Her sabah kalküğımızda hükümetten gelen yeni bir darbeyle karşılaşıyoruz. Eğitimde asla tasarruf ya- pılamaz. Üniversitelerin hariç tutulduğuna ilişkin bir genelge beküyoruz." Üniversitelerin zaten sı- kıntı içinde olduğunu vurgulayan Ankara Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. ^ ^ — ^ ^ Nusret Aras, araşhrma fonlanna da el konulduğunu ve hâlâ iade edilmediğinı belirtti. Aras şunlan söyledi: "Ancak hükümetin ic- raatlan arasında bunu an- lamaya başladık: herhalde hükümet en kolay tokaüa- nacak kesim olarak bizi görüyor." İp Cenel Başkanı Perinçek: Bu iktidar gayrimeşrudur İstanbul Haber Senisi- İşçı Partisı (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek. AKP'nın Niğde Ulukışla örgütünün propaganda mınibüsünün üzerindeki "tktidarla el ele, 84 ydhk karanhğa son" yazısının AKP hükümetinin cumhuriyeti yıkma hedefinin kanıtı olduğunu söyledi. Beyoğlundaki parti il merkezinde düzenledığı toplantıda, söz konusu minibüsün görüntülerinı gazetecilere izleten Perinçek, "Türkiye Cumhuriyeti savcısı adını taşryan bir sa\cı varsa bu görüntülerle harekete geçmek zorundadır. Cumhurhet savcılannı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsa> cıst'nı göre>e davet ediyonını" dedi. AKP'nin cumhuriyeti karanhk bir rejim olarak ilan ettiğini ve bunun da anayasal bir suç olduğuna dikkat çeken Perinçek, AKP'nin kapatılması gerektiğinı savundu. Perinçek, "Bu iktidar. gayri meşrudur, >^asal degildir. Cumhuriyeti yıkma amaçlannı ilan edenler, cumhurhet adına hiçbir anlaşma\a inıza ko>amazlar. \A bu iktidar cumhuriyeti yıkacaknr ve>'a cumhuriyet bu iktidardan kurtulacakür" diye konuştu. Anadilde yayın toplantısı Kürtçeyayın TRT'den istendi ANK4RA (Cumhurrvet Bürosu) - RTÜK'te bir araya gelen Genelkurmay Başkanlığı, İçışlen ve Dışişleri bakanlıklan, MİT Müsteşarhğı ve AB Genel Sekreterliğı de içinde olmak üzere kamu kunım ve kuruluşlannın temsilcileri, Kürtçe yayını TRT'nin yapmasını istediler. TRT ise konuyu ınceleyeceğini ve buna göre yanıt vereceğini bildirdi. RTÜK Başkanı Fatih Karaca, Avrupa'daki yayınlan örnek göstererek bu tür yayınlann kamu tarafından yapılmasuıın daha doğru olduğunu söyledi. AB'ye uyum kapsamında aralannda Kürtçenin de bulunduğu halkın günlük yaşamında kullandıklan farklı dıl ve lehçelerde yayın yapılmasına ilişkin yönetmeliğin yaklaşık 2 ay önce yürürlüğe girmesine karşın halen yayına başlanamaması sıkıntıya yol açtı. TRT'nin, bü yayınlan yapması konusundaki ısrarlar karşısında, ilgili kamu kurum ve kuruluşlannın görüşlerini almak istediği öğrenildi. Bunun üzerine dün RTÜK'ün çağnsıyla TRT ve birçok kamu kurum ve kuruluşunun temsilcileri bir araya geldi. Önceki gün yapılan anadilde yayın toplantısından sonra açıklama yapan RTÜK Başkanı Karaca, henüz yayın için bir kuruluşun kendilerine baş\ r unnadığını, toplantıda yayınlann ne şekilde yapılacağı konusunda "Be>in jimnastiği" yaptıklanm anlattti. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Milliyetçi bir gazetemiz, Leyla Za- na ve arkadaşlarının yeniden yapı- lan yargılamalan konusunda şu baş- lığı atmış: "Bilerek uzatıyorlar." Ha- berin spotlarında şunlar yer alıyor: "Türkiye'yi zorda bırakmak için el- lerinden geleni yapıyoıiar. Zana ve arkadaşları tahliye karannı geciktir- meye çalışarak Türkiye'yi Avrupa Birliği nezdinde küçük düşürmeye uğraşıyorlar. Mahkemede hakarete varan davranışlarda bulunarak uya- rılar alıyor ve süreci sekteye uğra- tıyoriar." Haber bu minval üzerinde uzayıp gidiyor. Bu ülkenin kötü yönetildiğini ka- nıtlamak için çok fazla bilgiye, bel- geye gerek yok. Adam başına yıllık geliriyle, sürekli askeri müdahale- lerle kesilen pariamenter rejimiyle, bir türlü yerine oturamayan siyasi par- tileriyle, binlerce faili meçhul cina- yetiyle Türkiye ne yazık ki özürlü bir demokrasiye sahip. Bu nedenle bu ülkede bir yığın yalan yanlış iş yapı- lıyor. Gelelim Leyla Zana ve arkadaş- Yanlışı da Savunmak... larının yargılanmalarına: Bir gazete henüz devam eden bir dava için "Hainleriş başında" diye başlık at- mamalı, atamaz. Bu hem meslek kuralı, hem de hukuki bakımdan dik- kat edilmesi gereken bir nokta. ikin- ci olarak, Leyla Zana ve arkadaşla- rı mı tahliyeleri geciktiriyor? Eğer bu dava nedeniyle Türkiye zorda kalı- yorsa, herhalde bunun sorumlusu 10 yıldır cezaevinde yatan DEP millet- vekilleri değil. Yanhşları savunmak zorunda de- ğiliz. LeylaZana'nınyaptıklarını.dü- şüncelerini, siyasi duruşunu beğen- meyebilirsiniz. Onların yargılanıp mahkûm edilmesini de isteyebilirsi- niz. Insan haklarını ve düşünce öz- gürlüğünü biryana bırakarak böyle düşünebilirsiniz. Sonunda bu sizin fikrinizdir. Fakat, Avrupa Insan Hak- ları Mahkemesi kararı nedeniyle ye- niden yargılanan Leyla Zana, Selim Sadak, Orhan Doğan ve Hatip Dicle'nin, tahliyelerini kendilerinin engellediğini iddia ederek var olan duruma bahane aramayınız. Mah- keme onlan bırakmıyor. Yalın gerçek bu. Bunu bile onlann üzerine yıka- cak bir haber yapmanız, hiçbir öl- çüye sığmaz. • • • Istanbul'da bazı kaymakamlıkla- ra gönderilen fişleme talimatı üze- rine, önceki gün köşemde CH P mil- letvekili Mustafa Özyürek in gö- rüşlerineyerverdim. Birokuyucum, bu fişlemeyi savunmak için bin de- reden su getiriyor. Efendim dünya- nın her yerinde istihbaratyapılırmış. Zaten Türkiye'nin en büyük düş- manlan da AB ile ABD'ymiş, onun için bu yapılan istihbarat çok yerin- deymiş. Bu maili yollayan okuyucumuzla bizler acaba farklı ülkelerde mi ya- şıyoruz diye merak ediyorum. Bu ülkede biz gözümüzü açtığımızdan bu yana takip altındayız. "Komü- nizmle mücadele" gerekçesi adı al- tında bu ülkenin en değerli aydınla- rının başına gelmedik kalmadı. Ru- hi Su, tedavi olmak için yurtdışına gitmek istedi, hakkındaki "f7ş/er"yü- zünden pasaport alamadı ve belki de bu yüzden onu erken kaybettik. Daha size neleri saymamı istersi- niz? Nâzım Hikmet'ten mi, Aziz Nesin'den mi, Mehmet Ali Ay- bar'dan mı örnek versem? Devlet dairesinde işine dönmek için dava kazanan memurun, hakkındayazıl- mış "milliyetçi ihbariar" nedeniyle yıl- larca soruşturmaya uğrayıp, işine yıllarca dönemediğinden mi mi söz etsem? Son yıllarda şöyle bir alışkanlık gelişti. Diyelim ki, bir kurumu ya da bir partiyi çok seviyorsunuz. O ne ya- parsa yapsın savunmak zorunda mısınız? Böyle davranmak en çok o partilere, kurumlara zarar verir. Bir kurum kendisini eleştirinin üstünde görmeye başlarsa hatalarını düzel- temez hale gelir ve çok daha büyük hatalar yapmaya başlar. Kara Kuv- vetleri'ne bağlı birtugay komutan- lığının kaymakamhklarayolladığı "fiş- leme" belgeleri ciddi birhatadır. Yal- nızca hata olsa belki onu da kabul edebiliriz. Ancak bu eski bir alışkan- lıktır. Bu ülkede itiraz edeni, muha- lifi fişlemek eski âdettir, çoğu za- man da ülkenin en değerli aydınla- nna büyük acılar çektirmiştir. ••• Yanlış olanı da savunmak, aslın- da geri bir tutumdur. Gelişmiş in- san odur ki, başta kendi hataları ol- mak üzere. en yakınlannın hataları- nı gören ve onları uyanp eleştiren- dir. Türkiye şu anda tam anlamıyla bir travma yaşıyor. Birçok değişim ve dönüşümün eşiğindeyiz. Bu de- ğişim ve dönüşüm iç gerilimi arttın- yor. Bu ise olaylara serinkanlı bak- mamızı engelliyor. "AB yanlısı"n\ düşman görmeyi başka türlü nasıl izah edebiliriz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle