21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15EKİM2004CUMA 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul PB 19 Sinop PB 17 Adana PB 29 Eoırne B 20 Samsun PB 18 Mersin B 28 Kocaeli B 20 Trabzon Çanakkale B 20 Gıresun izmır B 23 Ankara B 18 Dıyarbakır PB 26 _Y 19 Şanlıurfa PB 29 B 16 Mardın PB 26 Manısa B 2 3 Eskişehir B 18 Sıırt PB 25 Aydın B 25 Konya B 20 Hakkâri Y 20 Denızli B 25 Sıvas PB 17 Van Y 16 Zonguldak B 19 Antalya B 26 Kars Y 14 Yurdun kjzeydoğu ke- sımlen parçalı yer yer çok buıutlu, Doğu Karadenız ıle Doğu Anadolu'nun do- ğusu yağmuriu. dığef yer- ler parçalı ve az bulutlu geçecek Hava sıcaklığı tum yurtta hısseoıiır dere- ce arfacak. Ruzgâr kuzey ve doğu yonlerden hafıf ara ara orta kuvvette ya- Jış alan kesımıerde za- man zaman kuvvetlıce esecek DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn HB PB HB Y Y Y Y Y 6 9 11 13 15 15 13 13 Münıh Y 15 Zürih Berhn Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y Y PB Y Y Y Y Y 13 10 20 9 13 12 21 23 Moskova PB 8 Y 15 Şam Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflıs Kahıre Y Y Y Y Y Y B 13 17 24 11 15 4 29 PB 28 ^ ^ TaşKent Tahran ^ ^ ^ b 3ok gunjltulu {jAçık Parça'ı b j utlu Buljt.L k Çok bulutlu . Yağmurfu G U I V C E L CÜNEYT ARCAYÜREK M Baştarafı 1. Sayfada dan bu yana, hem Türkiye'de hem de Avrupa'da- ki tartışmalara -kimi TV'lerde, kimi ünıversiteler- de- katıldığını yazdıktan sonra, "Hayretler için- deyim" diyor. (Posta, 13 Ekirn 04) Yazarı hayrete sevk eden bizim cahillığimiz, a- ma Avrupa'nın bizden daha cahil olması. Cehaletimızi şöyle örnekliyor: Müzakerelerin ucu açık, yani sonucun ne olacağı belli değil "dı- yortar", oysa raporun 3'üncü paragrafında "mü- zakerelerin katılıma yönelik yapılacağı" yazılıy- mış. Serbest dolaşım yasaklanıyor, "diyorlar"; oysa bunun müzakereye açık ve olağanüstü du- rumlarda kullanılacak bir önlem olduğu açıkça belirtiliyormuş. Müzakerelerin her an askıya alınacağını "söy- lüyohar"; oysa müzakerelerin askıya alınmasının ancak askeri darbe, laik sistemin tehlikeye gir- mesi veya reformlardan vazgeçilmesi gibi olağa- nüstü durumlarda devreye sokulacağı açıkça söyleniyormuş. Saptamalar gerçeğin özeti: Rapor ve içeriği üzerinde öyle bır kargaşa yaşanıyor ki, neyin ne olduğu belli değil! • • • Kim bu variığından söz edilen cahıller? Yoksa başımızdakiler mi? Müzakerelerin ucunun açık olması, serbest do- laşımın yasaklanması gıbi temel sakıncaları açık- ça, resmen dile getiren kim? Hükümet! Hımmm! Demek ki, Türk devletını yöneten, AB gibi bır projeyi izleyen, ırdeleyen, raporu didik dı- dik eden genış kadrolara sahıp olan, şaklar şuklar arasında yüceltilen Türkiye Cumhuriyeti hüküme- ti... Bıtmedi, az biraz durun; aynı konulardaki sa- kıncaları, kaygıları dıle getiren ana muhalefet par- tisi CHP'nin başta genel başkanı, ilgili elemanla- rı... diğer partiter, kimi sıvil toplum kuruluşları... AB raporunu her akşam TV'lerde dolaşarak saatlerce didikleyen - 'tatlı su muhalifı' diye tanınan- kimi ya- zarlar... topyekûn hepsi ca-hilll! • • • Birand, "Birde Avrupa'daki cehalet var"diyor. Katıldığı konferanslarda, televizyonlarda öyletip- ler ortaya çıkıyormuş ki, sözcüğün tek anlamıy- la bilgisiz. Tam anlamıyla Türk düşmanlığı yapı- yorlar. Cehaleti ve cahilleri özetledikten sonra, oku- yucuya Avrupalı olmanın (veya sayılmanın) koşu- lunu açıklıyor. "Birkaç konferansta dayanamadım ve 'Siz ne derseniz deyin, Türkiye hakkını alacaktır' dedim. Sonra da kendimden utandım. Tartışıp karşımda- kilerin fikirterini değıştirmeye çaJışmakyerine, pat- layıvermiştim. Yani... 'Avrupalı olmadığımı gös- terdim'" diyor. Oysa, Avrupalı gibi davranmak, Avrupalı ol- mak?.. Sokakta, lokantada, işyerindekı -tartış- maları değil- sadece yüksek sesli konuşmalar- dan rahatsız olmak, adım başı cep telefonu ko- nuşmalarını beş metreöteden dinlemek, arkanız- dan gelenlerin bağırarak birbiriyle söyleşmeleri- ni, lokantada, herhangi bir lokalde uğultu haline dönüşen konuşmaları, çatal bıçak gürültüleriyle yaşamak gibi... küçük ve basit örnekler diye o- muz silkeceğimiz ama mide bulandıran öğeler... ulus olarak henüz Avrupalı gibi yaşamadığımızı -bir ölçüde- kanıtlamıyor mu? • • • Hayret verici son gelişme son günlerde yaşandı. Avrupalı ölçeklere uygun bir devlet olmadığı- mızı Almanya'nın Içişleri Bakanlığı Sözcüsü, irti- caın sesi Metin Kaplan'ın Türkiye'ye iadesi sı- rasında yineledi. Sözcü; Kaplan gönderilmeden önce, "... Tür- kiye DışişleriBakanlığı ve Adalet Bakanlığı'ndan... (Içişleri Bakanımız Aksu da doğruladı) iade edil- mesi durumunda (üstelik yazılı olarak) işkence ve kötü muamele yapılmayacağı sözünü aldıkla- nnı..." açıkladı. Bizi Avrupalı sayan, AB üyeliğimize tam des- tek veren Almanya'nın şimdiki tutumuna bakınız: "Işkencenin ve kötü muamelenin varlığını kabul eden" birgerekçeyleTürkiye'den yazılı güvence istiyor. Ovüyorlar, ama olumsuz bakış açılan içeren kafa yapılarını değiştirmiyorlar. Almanya'nın işkence ve kötü muamelenin var- lığını kabul eden yazılı güvence istemi, son ör- nek! Cüler, Yusufov ile görüştü Rusya üepetrol taşımacüığı masada ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Hilmi Güler, Rus- ya Devlet Başkanı VTa- dimir Putin'in özel temsilcisi İgor Yusufov ile boğazlan by-pass edecek petrol boru hat- lannı masaya yatırdık- lannı söyledi. Rusya Devlet Başka- nı Uluslararası Enerji Işbirliği Özel Temsilci- si tgorYusufov başkan- hğındaki, Transneft Başkanı Semen Wa- inshtock,TNK-BPlcra Müdürü German Han ve Rusya Büyükelçisı Peter Stegny'nin de ka- tıldığı toplântıda BO- TAŞ yetkilileri de bu- lundu. Toplantı bitimin- de açıklama yapan Ba- kan Güler, Samsun'dan Ceyhan'a ya da Trakya Bölgesf nden Ege De- nızı'ne olmak üzere iki güzergâhı görüştükleri- ni, bunlann avantaj ve dezavantajlannı konuş- tukJannı arüattı. Transneft ve TNK şirketleriyle bundan sonra da görüşmeleri sürdürecekJerini vurgu- layan Bakan Güler, "Iki ülke arasında somut proje olarak by-pass boru hattının gerçek- leştirilmesi bizler ta- rafından mümkün olur. Görüşmelerimiz sürecek" diye konuştu. Karar alınıp alınmadığı yönündeki bir soru üze- rine Bakan Güler, "Başka alternatifler de var onlar açısın- dan... Biz kendi alter- natiflerimizi, imkân- lanmızı biitün açıklı- ğıyla konuştuk" dedi. Başbakanlık'ta yapılan zirvede Kerkük ve Irak'ta güvenük konulan masaya yatırıldı Genelkurmay uyardıEBRUTOKTAR ANKARA - Irak Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesud Barzani'nin, Ankara'da yaptığı "Kerkük, Kürdistan'ın kalbi- dir. Kerkük konusu. bizim içi- şimizdir" yönündeki açıklama- lan Genelkurmay BaşkanlığTnda rahatsızlık yarattı. Irak'ta iş ya- pan Türk firmalannın yaşadığı güvenhk sıkıntılannın artması üzerine Genelkurmay Başkanlı- ğı, Başbakanlık'tan toplantı iste- mınde bulundu. Lrak zirvesınde; Türkiye'nın Irak'a yönelik yeni önlemleri içeren bir eylem planı belırlemesi, devlet kurumlan ara- sındaki eşgüdümün arttınlması. istihbarat ağının geliştirilmesi ve Kerkük'te bir "oldubittiye" izin verilmemesı kararlaştınldı. Yüzde 10 barajı Başbakan Tayyip Erdoğan'ın başkanlıgında yapılan toplantıya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Mılli Savunma Bakanı Vecdi Gönül. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Genel- kurmay tkinci Başkanı Orgenaral tlker Başbuğ, Türkiye'nin Irak Özel Temsücisi Osman Koru- türk ve Dışişleri Bakanlığı Müs- teşar Vekıli Ali Tuygan ile MÎT Müsteşar Vekili karıldı. Genelkurmay Başkanlığı, Bar- zani'nin Ankara temaslan sıra- sındaki tutumundan büyük rahat- sızlık duydu. Genelkurmay, Kürt grupların artan etkınliğının Ker- kük'te bır oldubittiye neden ola- bileceği uyansında bulundu. Ge- nelkurmay, Kürt gruplann özel- likle 17 Aralık zirvesi nedeniyle AB'den müzakere tarihi alma beklentisınde olan Türkıye'nin Irak'taki gelişmelere müdahale edemeyeceği düşüncesinde oldu- ğunu aktardı. Irak ıçin daha güç- lü bir eylem planı gereksinimini ortaya koyan Genelkurmay, yeni önlemlere işaret etti. Erdoğan ve Gül. Barzani'ye Türkiye'nın Kerkük ve Irak poli- tikası konusunda oldukça net uyanlarda bulunduklannı dile ge- tirdiler. Irak'ın toprak bütünlüğü- nün korunmasının önemine işaret eden Erdoğan, bu yöndeki dış po- litikanın değişmediğinin altmı çızdi. Toplântıda, "Irak'taki is- tihbarat çalışnıalarmın yoğun- laştırılması. Irak'taki fürkle- rin geçiş güzergâhlanna yöne- lik güvenlik öniemlerinin arttı- nlması, ticari Uişküerin yoğun- laştınlması, koalisyon güçleri ile daha yakın diyalog kurul- ması, Irak'taki her gelişmenin yakından izlenmesi, Kerkük'te bir oldubittiye izin verilmeme- si, diplomatik girişimlerin yo- ğunlaştırılması" kararlaştınldı. E$güdüm vurgusu Toplantının ardından Başba- kanlık'tan yapılan açıklamada, devlet kurumlannın eşgüdüm içinde hareket etmesi için Erdo- ğan'm direktif verdiğinin vurgu- lanması dikkat çekri. Açıklamada şöyle denildi: "Toplântıda, Irak'taki geçiş sürecinin içinde bulunduğu aşama, güvenlik durumu, bu durumun vatan- daşlarımıza yansımaları, için Türkiye'nin yapabileceği kat- kıiar ve alabileceği tedbirler gözden geçirilmiştir." DEHAPh Meclis'e sokmaplanı ANKARA (ANKA) - AB Ilerleme Raporundaki eleştiriler karşısında AKP'de, DEHAP'ın yüzde lO'luk seçim barajı korunarak Meclis'te temsilini sağlayacak bir formül geliştirildi. Başbakan Recep Tayjip Erdoğan'ın da sıcak baktığı formüle göre 400 ya da 450 milletvekili mevcut yüzde 10 barajıyla seçilirken, "Türkiye Millervekilliğr' benzeri bir modelle 100 milletvekili de barajı aşıp aşmadıklanna bakılmaksızın partilere oylarına göre dağıtılacak. AKP'de aynntılan üzerinde çalışılan formülün esaslan şöyle: • "Yüzde 10 barajı korunacak. 400 ya da 450 milletvekili yüzde 10 barajının uygulandığı mevcut sistemle seçilecek. Böylece Meclis'te çok parçalı koalisyonlara izin vermeyecek. • "Türkiye Milletvekillıği' ya da 'Kontenjan Milletvekilliği' modeline benzer bir uygulamaya gidilecek. Bu modelle de 100 milletvekilinin, barajı aşıp aşmadıklanna bakılmaksızın tum parriler arasında aldıkları oylara göre dağıtılmalan sağlanacak. Asıl olarak DEHAP'ın TBMM'de temsU edilmesi sağlanarak AB raporundaki eleştiriler karşılanmış olacak." AP Genel Kurulu'nda konuşan Zana, "Kürt sorununu çözerek AB üyesi olacak bir Türkiye'nin Batı medeniyetlerine zenginlik katacağını" söyledi. (Fotoğraf: REUTERS) Leyla Zana ödülünü aldı BRÜKSEL (AA) - Avrupa Parlamento- sunun (AP) kendisine verdiği Sakharov Ödülü'nü alan kapatılan DEP'in eski mil- letvekillerinden Leyla Zana, "hüküme- tin, Kürt sorununun demokratik çözü- münü artık adını koyarak gündeme al- masını" istedi. AP Genel Kurulu'nda konuşan Zana, "Kürt sorununu çözerek AB üyesi ola- cak bir Türkiye'nin Batı medeniyetleri- ne zenginlik katacağını" söyledi. Zana, cezaevinde geçen günleri için "Cezaevi yıllarım için ne kırgın, ne sitemkâr ne de öfkeliyim. Demokrasi adına yaşamak ge- rekiyordu, yaşadık" diye konuştu. Türk- çe başladığı konuşmasını Kürtçe tamamla- yan ve ödüle layık görüldüğü için teşekkür eden Zana, "Aslında bu ödülü sadece ba- na değil, Kürt halkına. kardeş Türk hal- kına. Türkiye'ye vermiş oldunuz" dedi. Zana, "Kürtîer, sorunun Türkiye'nin coğrafi bütünlüğü içinde, barışçıl çözü- münde kararüdır. Ancak hükümet Kürtlerin diyaloğa açık içtenlikli giri- şimlerini anlamamakta ısrarlı görün- mektedir" dedi. Zana, yapılan reformla- nn uygulaması için "makyaj görünü- münde" nitelemesinde bulundu. Türkiye çatlağı derinleşiyor Fransa MeclisVndeyapılan oturumda Başbakan Raffarin Türkiye karşıtlannı ikna etmeye çalışırken liberal eğilimli UDF 'ayrıcalıklı ortaklık'önerisine destek verdi Haber Merkezi - Fransa Meclisi Genel Kurulu'nda Tür- kiye'nin AB üyeliği için görüş birliğine vanlamadı. Görüşme- lerde Türkiye karşıtı millerv ekil- lerini yatıştırmaya çalışan Fran- sa Başbakanı Jean-Pierre Raf- farin, "Tam üyelik müzakere- leri sonuna kadar gidebilir, ay- rıcalıklı ortakhkla sonuçlana- bilir veya hiçbir şey olmayabi- lir. buna tarih karar verecek" dedi. Türkiye'nin üyeliğine en güçlü destek Yeşillerden geldi. Liberal eğilimli Fransa Demok- rasi Birliği (UDF), Türkiye'nin AB üyeliğine kesinlikle karşı çı- karken "avrıcalıklı ortaklık" önerisine destek verdi. Fransa Meclisi Genel Kuru- lu'nda dün yaklaşık olarak 4 sa- at süreyle Türkiye'nin AB üyeli- ği tartışıldı. Hükümetin aldığı ka- rar gereği oylamasız olarak ger- çekleştirilen görüşmeler Raffa- rin'in konuşmasıyla başladı. Tür- kiye karşıtı mületvekillerini ya- tıştırmaya çalışan Raffarin, "tam üyeliğin hemen olamayacağım, bunun için ne AB'nin ne deAn- kara'nm hazır olduğunu" sa- vundu. "İstikrarü, demokratik ve modern bir Türkiye'nin Fransa ve AB'nin çıkarına ol- duğunu" belırten Raffarin, "Türkiye'nin bölge için model olabileceğini" ileri sürdü. Raf- farin, "Tam üyelik müzakere- leri sonuna kadar gidebilir, ay- ncalıkh ortakukla sonuçlana- bilir veya hiçbir şey olmayabi- lir, buna tarih karar verecek. Türkleri umutsuzluğa sürükle- yemeyiz ve dışlayamayız" dedi. Siyasi partilerin kendi aralann- daki görüş aynlığınm yam sıra, aynı parti içinde farklı görüşlerin de yoğun bir biçimde dile getiril- diği görüşmelerde iktidardaki Halk Hareketi Birliği'nden (UMP) söz alan bir grup millet- vekilinden çoğu üyelik yerine "ajTicahkh ortaldık" önerilme- sini istedi. Liberal eğilimli Fran- LÜKSEMBURCUN ÖNERİSİNE SICAK BAKIYOR 'Chirac,2005'e karşı değil' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fransız diplomatik kaynaklar, Cum- hurbaşkanı Jacques Chirac'ın Lük- semburg'un Türkiye ile müzakerele- nn 2005 yılı nisan ayında başlaması önerisine karşı olmadığım kaydettiler. Cst düzey bir diplomat, Chirac'ın AB Anayasasf run 2005 yılı sonbahannda yapılacak referandumuna bü\oik önem verdiğini, bunun Türkiye tartış- ması gölgesinde kalmasını istemedi- ğini vurguladı. Yetkili, Chirac'ın bu tartışmalan aymnak amacıyla, Türki- ye ıçin ayn bir referandum önerisini dıllendirdiğini belirterek "Chirac, Türkiye ile müzakerelerin 2005 Ni- san ayında başlatıiması önerisine karşı çıkmayacaktır" dedi. sa Demokrasi Birliği (UDF), Tür- kiye'nin AB üyeliğine kesinlikle karşı çıkarken "ayncahklı or- taklık" önerisine destek verdi. Nâzım örneği Komünist Parti Meclis Grup Başkanı Alain Bocquet de mü- zakere karan verilmeden önce, AB Anayasası'mn onaylanması- nı istedi. Bocquet, "Bugünkü Avrupa, sizin burada tarif etti- ğiniz, Rönesans Avrupası; Ay- dınlanma Avrupası falan değil. 20 milyon işsizin yaşadığı, kü- resel ve askerileşmiş kapitaliz- min pençesindeki bir Avrupa. Oysa Avrupa sömürüye karşı nıücadelenin. Türk şair Nâzım Hikmet'in 'Yaşamak bir ağaç gı- bı tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine' sözleriyle tarif et- tiği Avrupa olmaüdır" diyerek Türkiye'nin katılımının Avrupa için bir kazanım olacağını belirt- ti. Türkiye'nin üyeliğine destek veren Sosyalist Parti içinde de görüş aynlıklan ortaya çıktı. Tar- tışmada söz alan bazı sosyalist miUervekıllerirun, "sözde Erme- ni soykırımının tanınmasını müzakerelerin başlaması için ön koşul olarak ortaya atmala- n" dikkati çekti. GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Bush: Lan Kerry, senin her konudaki görüşün ge- ri. Haline bak, bir kemik bir deri. Kendine bakama- yanın Amerika'ya ne faydası olur? Kerry: Işte ben bu yüzden herkese sağlık sigor- tası yapılması gerektiğinı düşünüyorum. Bush: O sigorta Amerikan bütçesine 5 trilyona mal olur. Para mı sağlık mı? Tabii ki para. Senin baş- kan olamayacağın bu bakışından da belli. Bırak bu aşırı sol politikalan... Kerry: Her seyı para olarak gördüğün için petrol zengını dostlarını daha da zengınleştiriyorsun. Des- teği de onlardan alıyorsun... Bush: Yeme bizi Kerry. Sanki sen başkan olsan petrol şirketlerınin dediğini yapmayacak mısın? Kerry: Yapacağım, ama seninki kadar belli etme- yeceğim. Kör kör parmağım gözüne ne bu böyle... Bush: Adamlar istiyor kardeşim. Verme de göre- yim... Bu savaşiarı n/çin çıkardığımızı sanıyorsun? Kerry: Onu da yüzüne gözüne bulaştırdın. Irak'ta her gün askerlerımiz ölüyor. Ne kadar Iraklı ölürse ölsün beni ilgilendirmez, ama Amerikan askeri ölü- yor. Usame bin Ladin'ı yakalayacağım dedin, kay- bettiğımiz asker sayısı bin oldu. Sen 'bin'i böyfe mi anladın? Bush: Hah hah, çok komik... Onu bir süre daha bulmamakta fayda var. Sankı sen başkan seçilsen Irak savaşını devam ettirmeyecek misın? Sonrasın- da planlanan bir sürü savaş var... Yapma da silah şirketlerinden yiyeceğın zılgıtı göreyim... Kerry: Yavv Bush, ben bu savaşiarı yapmayaca- ğım demiyorum kı. Beni savaş karşıtı gibi gösterıp silah şirketleri karşısındaki itibanmı azaltma. Daha usturuplu yapacağım diyorum... 'Yok aslında farkımız' Bush: Savaş savaştır be... Neymiş onun usturu- bu? Kerry: Bütün mesele hem savaş çıkarıp hem sem- patik olmakta, dünyanın desteğini almakta. Sen bu- nu beceremedin... Bush: Haydi ordan sen de... Karşımda adam gi- bi bir güç bırakmadım. Avrupa'yı üçe böldüm. Rus- ya'yı kendi içiyle uğraşır hale getirdim. Çin'in Asya içlerine girmesini engelleyıp buralarda üsler kur- dum. Daha ne yapayım? Kerry: Mesela Türkiye gibi ülkeleri tümüyle yanı- na almayı başarmalıydın... Bush: Türkiye her şeyiyle benim yanımda. Yöne- timdeki hükümetin başını daha başbakan olmadan Beyaz Saray'da ağırladım. Ekonomisinin dengesi için çaba harcadım. Arada bir tatsız çıkışlan oldu- ğunda da gerekli karşıhğı verdım... Kerry: Işte bence onu beceremedin. Türkler bey- niyle değil, kalbiyle düşünen insanlar. Onlaradamar- dan ıki çift güzel söz söyle, her şeyı çözersin... Bush: Senin devlet bilgilerinin tümüne hâkim ol- man mümkün değil. O ışleri bağladık. Türkiye'nin de bize desteği tam. O bölge o kadar karışık ki hem Türkıye'yi üzmüyormuş gibi yapacaksın, hem terör örgütleriyle hertürlü diyaloğa gireceksin... Hem her- kesin toprak bütünlüğüne saygı gösteriyormuş gi- bi yapacaksın, hem her türlü sınır senaryosunu di- rı tutacaksın... Schıeffer: Her neyse Sayın Bush, Sayın Kerry, Türkiye ve onun gibi ülkeler nasıl olsa bizim için ol- tada balık, daha fazla zaman yitirmeyelım... Şımdi çok daha önemli konulan tartışalım... Mesela ilkgö- rüşte aşk konusunda ne düşünüyorsunuz? Bush: Ben karım Laura'ya ilk görüşte âşık ol- dum... Aile kurumu önemlidir... Kerry: Ben annemi çok seviyorum. Bush'un da iyi bir baba olduğunu düşünüyorum... Bush: Sensin baba... Kerry: Yok yanlış anladın, aile babası dedim, ama mafyanın yöntemlerini bilmediğinizi de söyleye- mem... Bush: Sanki sen benden az biliyorsun... Schieffer: Süremiz doluyor, varsa ortak mesajını- zı alalım... Bush-Kerry: Yok aslında bırbirimizden farkımız. Kanla, canla, terörle, parayla, neyle olursa olsun, 21. yüzyılı Amerikan yüzyılı yapmak ortak kaygımız! ankcum« cumhurryet.com.tr Ünh/epslte aflı için 80 bin imza • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ile üniversıteden atı- lan bir grup öğrenci, TBMM Dikmen Kapısı önünde bir basın açıklaması yaparak sorunun toplumsal bir yaraya dönüşmeden af çıkanlması gerektığini belirt- tiler. Grup. öğrencilenn affina ılişkin 80 bin imzah dilekçeyi, TBMM başkanvekillenne verdi. hsan tacirienlne 5 yri hapis B ATİNA (AA) - Yunanistan'da Ramazan Puralı ve Erkan Tümer adlı Türk yurttaşlan insan ticareti yap- tıklan gerekçesiyle 5 yıl 2'şer ay hapis ve 45'er bin Euro para cezasına çarpnnldı.Tümer ve Puralı'nın kullandıklan tekneye el konulduğu bıldirildi. Kamyon dohısu kaçak yakalandı B SFVAS (AA) - Sıvas'ın Suşehn ılçesinde, bir kam- yonun kasasında 80'i Pakistan, 29'u Bangladeş, 2'si Güney Afrika ve 1 'i Afganistan ujTuklu olmak üzere toplam 112 kaçak yakalandı. Kaçaklan para karşıhğı Yunanistan'a götürdüğü belirlenen Ömer D ve Meh- met K jandarma tarafindan gözaltına alındı. Perakande fiüneşi ÖdüHert • İstanbul Haber Senisi - "Perakende Günleri 2004" etkinlikleri kapsamında düzenlenen Perakende Güneşi Ödülleri törenle dağıtıldı. Perakendeye Katkı Ödülü Istikbal ve Bellona markalanndan dolayı Boy- dak Grubu'na, Maximum Özel Ödülü Tepe Nauri- lus'a. En Başanlı Profesyonel Yönetıci Ödülü Tansaş Genel Müdürü Servet Topaloğlu'na. Yaşam Boyu Ba- şan Ödülü ise Vitali Hakko'ya verildi Cem Yılmaz da "Alaturca" reklamı ıle Taklıt ve Sahtecilikle Mü- cadele Ödülü'nü aldı. Yılmaz. "Ben niye perakende konferansındayun bilıyor musunuz' 7 Çünkü ben de perakende çalışıyorum. Yani tek başıma çalışıyorum ama parayı toptan alıyorum" dedi. Dontos adına Öz- lem Öztekin ve reklamı yapan reklam ajansı adına Hande Yılmaz da ödüle layık görüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle