Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18OCAK2004PA2AR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kulturfa cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAYAKIN
Oyuncak askerkaçağı!..~Jk 7"ürnberg'denSturtgart'agıdentren-
/ \ / deyaralıbirAlmanaskeriyditekar-
_/. V kadaşım. Onu, kentin surlan içinde-
ki eski oyuncak satan bir mağazadan almış-
tım. Bir sedyeye uzanmıştı ve bir kolu da
sargılıydı. Avucuma sığan bu ılginç asker fi-
gürünü bir an önce müzemin yaralı askerler
bölümüne götürmek için sabırsızlanıyor-
dum. Oyuncak askerleri ateş ederken ya da
uygun adım yürürken görmeye alışığız. Oy-
sa, 193O'lu yıllarda, Almanya'da yapılan ör-
nekleri arasında yıkanan, kurulanan, çizme-
sini boyayan. akordeon çalan, telgraf dire-
ğine tırmanan oyuncak askerler de vardır.
Benim için en değerli olanlanysa sargılar
içindeki yaralı oyuncak askerlerdir. Yol ar-
kadaşıma çocukluğumun "Küçük asker,
küçük asker" şarkısını söylüyor, geçtiğim
yerlerde kim bilir kaç Alman askerinin be-
nim sevgili oyuncağım gibi yaralandığını
düşünerek de arada bir trenin penceresinden
dışanya bakıyordum... Şu az ötede, kilise-
sinin kulesı gorülen köyde bir asker kaçağı
gizlenmiştir belki de!?.
Asker kaçağı heyfceii
Ikinci Dünya Savaşı'nın başlamasının 50.
yüdönümü olan 1 Eylül 1989'da, Alman-
ya'daki banş ınisiyatıfi, Hitler'in ordusuna
kan emici olarak hizmet etmek yerine asker
kaçağı durumuna düşenlerin anısına bir hey-
kel dikmek ister. Bu amaçla açılan yanşma-
ya yedi heykeltıraş katılır ve içinde ünlü Al-
man şair Brecht'in kızının da bulunduğu
seçici kurul Mehmet Aksoy'un projesini
birinci seçer. Sanatçı. Bonn kentindekı Fri-
edensplatz, yani "Barış Meydanı"na diki-
lecek olan heykeli hazırlarken çatlak sesler
yükselmekte gecikmez! Heykel, Hitler fa-
şizmine karşı olduklan için askerlikten ka-
çanlan simgelese de, böyle bir esenn Alman
ordusuna hakaret anlamı taşıdığı düşünce-
sinde olanlann sayısı gıderek çoğalır. Bonn
Belediye Başkanı'nın heykelin dikilmesine
izin vermeyeceğini açıklaması üzerine ba-
nş inisiyatifi mahkemeye başvurur, ama ve-
rilen karara sevinemezler: "Heykel dikile-
mez!"
Mehmet Aksoy, bir günlüğûne de olsa
heykelini meydanda sergilemeye kararlıdır.
Heykel, bir treyler yardımıyla çekilir mey-
dana, üstündeki örtüyü toplama kamplann-
dan kurtulmayı başaran asker kaçaklanyla
birlikte açar Mehmet Aksoy... Sanatçıya sa-
nlan asker kaçaklannın ağlamalan, meyda-
nı dolduran alkış sesinden dolayı duyula-
maz.
Saat 18.00'e yaklaştığmda bir hüzün kap-
"Meçhul Asker Kaçağı', 1989, Hitler ordusundan kaçan askerler anısına anıt, Postdam.
lar herkesi; çünkü, heykelin meydana geti-
rilmesine yabuzca o gün için izin verilmiş-
tir. 1 Eylül Dünya Banş Günü için düzenle-
nen miting bitecek ve heykel sökülerek sa-
natçmın atölyesine taşınacaktır. Işte o an,
Protestan Kilisesi adına konuşan bır temsıl-
ci çıkar ortaya: "Asker kaçağı heykeli bi-
zim kilisemize iltica edebilir. Biz kilise-
mizde onu muhafaza ederiz."
Asker kaçağı heykeli Almanya'da bir tar-
tışmanın başlamasına neden olur. Bir tele-
vizyon programı sunucusu "Eğer bu asker
kaçakları on bin kişi değil de, bir milyon
kişi olsaydı, altı milyon insan ölmeyecek-
ti" dediği için hakkında dava açılır! Tartış-
malar sürerken banş yanlılan sahiplenirler
heykeli. Baden Württemberg eyaleti iki ay
sergilemek üzere heykele talip olur. Kilise-
den alınan heykel bir meydana konulur ve
süre dolunca geri döner yerine. Sergi talep-
leri öylesıne artar ki asker kaçağı adlı hey-
kel adına uygun bir şekilde sürgün hayatı ya-
şamaya başlar. Sonunda Postdam kenti hey-
kele sahip çıkar ve asker kaçağı Einheit
Platz'a dikilir.
Oyuncak silahlar ve çocuklar
Avrupa'daki oyuncakçı dükkânlannda ta-
bancalar, tüfekler, tanklar, askerler, bizdeki
kadar satıhnıyor: şövalyecilik oynayan ço-
cuklar için yapılan tahta kılıçtan başka bir
silah yoktur neredeyse. Çocuklara oynama-
lan için oyuncak silah alınıp alınmaması ko-
nusunda Buket Uzuner'in söyleyecekleri
var bize: "Oğlan çocuklannı bebeklikle-
rinden başlayarak oyuncak silahlarla oy-
namaya teşvik etmek ve bunu da doğala-
rındaki saldırganlıkla açıklamak ciddi ve
uzun bir siyasi yatınmın parçasıdır. Çün-
kü daha küçükken silahlan sevdirdiğiniz
oğulları, büyüyünce ganimet, petrol, güç-
iktidar ve para için ama vatan, millet, din
veya namus adına savaşa yollamak çok
daha kolaylaşmaktadır. Daima hayran ol-
duklan, bütiin çocukluklan boyunca her
çeşidinden oyuncaklarıyla oynadıkları,
varsa avcı baba veya dayılarından gör-
dükleri ama aslını bireysel olarak elde et-
menin zor olduğu (olması gereken) silah-
lan ellerine tutuşturup, rüyalannı bir an-
lamda gerçekleştirdikten sonra onlan öl-
meye yollamak bir hipnozdur ve tarih bo-
yunca daima işe yaramıştır."
Bir de karşı taraftan binne kulak verelım:
yani oyuncak sılahların. askerlerin, savaş
oyunlannın çocuğu saldırgan yapma yerine
şiddetten anndırdığına inanan birine: "Bu
savaş oyunları sarhoşluğu, tüfeğe elini
sürmeksizin, kışladaki uzun saatlerini or-
taçağ felsefesini ciddi ciddi incelemeye
adayarak on sekiz ay askerlik hizmeti
yapmayı başarabilen bir adam ortaya çı-
kardı.""
Çocukluğunda oyuncak silahlarla oyna-
mayan, yaşamı onlardan soyutlanmış bir
adam, askere alındığında bu güce tapar mı?
Ya da şöyle soralım, asker kaçaklan çocuk-
luğunda savaşçılık oynayanlann mı, yoksa
oynamayanlann mı arasından daha çok çı-
kıyor? Bu konuda yapılacak araştırmamn
tartışmaya ışık tutacağı düşüncesindeyim.
"Özür dilerim"... Hayır, size demechm!
Erkek çocuklann oyuncak silahlarla oyna-
masını savunan adamm sözünü kesmışim,
dinliyoruz: "...Ve sanıyorum Id, savaştan
derin, sistemli, aydınca ve belgelere daya-
nan nefretimi, çocukluk günlerimdeki
sağlıklı, masum. platonik olarak oynadı-
ğını kanlı oyunlara borçluyum."
Umberto Eco'dur, sözünü kestiğimiz ada-
mın adı! Ünlü yazar şımdi de oğluna sesle-
niyor: "İşte böyle, sevgili Stefano, sana tü-
fekler vereceğim. Ve gerçeğin hiçbir za-
man tamamen bir yanda olmadığı, son
derece karmaşık savaşlar oynamayı öğre-
teceğim sana. Gençlik yıllannda bir hay-
li enerji açığa çıkaracaksın, fikirlerin bi-
raz kanşık olabilir, ama yavaş yavaş ba-
zı kanılar geliştireceksin. O zaman biiyü-
düğünde, bütün bunların bir peri masa-
lı olduğuna inanacaksın."
Eco, şöyle tamamlar, oğlu Stefano'ya ses-
lenışini: "Ama olur da büyüdüğünde, ço-
cukça düşlerinin o canavar tipleri hâlâ
sürüyor olursa, büyücüler, cüceler, dev-
ler. ordular, bombalar, zorunlu askerlik
hizmeti, belki de peri masallanna karşı
eleştirel bir tavır kazandığın için, yaşa-
mayı ve gerçekliği eleştirmeyi öğrenecek-
sin>
Çocuklan oyuncak silahlarla oynatmanın
doğru olup olmadığı tartışması süreceğe
benzer. Son söz: Asker kaçağının oyuncağı
yapılırmı acaba!?
YUN20-25 OCAKARASITAKSİM SAHNESÎ 'NDE
Kaygusuz'dan
banşa çağnKültür Servisi - İstanbul
Devlet Tiyatrosu'nda
2002-2003 sezonunda
sahnelenen Sevgi Sanlı'nm
'Kaygusuz Abdal' adlı oyunu
seyircinin yoğun isteğı
nedeniyle 2003-2004 sezonunda
Taksim Sahnesi'nde
yeniden başlıyor.
Sönmez Atasoy'un sahneye
koyduğu oyun, 20-25
Ocak tarihleri
arasmda
sahnelenecek.
Müziği Adil
Arslan'a,
koreografisı
Nasuh
v
: - • • - . >
Bann'a, dekor tasanmı Ethem
Özbora'ya, kostüm tasanmı
Hale Eren'e, ışık tasanmı
Önder Arık'a ait olan oyunda
Yetkin Dikinciler, Atsız
Karaduman, Burak Şentürk,
Okday Korunan, Ali
Düşenkalkar, Hatice Aslan,
Selçuk Kıpçak, Umut
Demirdelen, Fikret Urucu,
Emir Tayla ve Canberk
Uçucu rol alıyor. Geçtiğimiz
yıl Antalya'nın Elmalı
ilçesinin Tekke Köyü'ndeki
"Abdal Musa Şenlikleri"
ve Nevşehir'deki "Hacı Bektaş
Veli ŞenliklerT'nde de büyük
ılgiyle izlenen oyunda, her
şeyin geçici olduğu bir dünya
tablosunu zihnimizde
canlandıran Kaygusuz'un
"sevme biçimlerini"
kendi yaşamöyküsüyle
ortaya koyması
anlatıhyor.
Kaygusuz'un
toplumsal banş
çağnsı, semahnı eşsiz
ritmiyle yüzyıllann
ötesinden günümüze
aktanhyor. Yetkin
Dikinciler, oyundaki
rolüyle 28. Ismet
Küntay Ödülleri'nde
En lyi Erkek Oyuncu
Ödülü'nü, oyunun
ışık tasanmını yapan
Önder Ank ise 3.
Lıons Selim Naşit
Özcan Ödülleri'nde
En Başanlı Işık
Tasanmı
Ödülü'nü
almıştı.
(0 212
245 25
90)
<yA. enı
Bir Ülke',
eleştirmenler
tarafından
Oscar
Ödüllü
filmlerin
yönetmeni
Jim
Sheridan'ın
bugüne
dek yaptığı
en özel
film olarak
niteleniyor.
Jim Sheridan 'ın sonfilmi kendiyaşamından kesitler içeriyor
Olmadıyeni baştanKültür Servisi - Jim
Sheridan'ın kendi
yaşamöyküsüne dayanarak
senaryosunu iki kızı Naomi ve
Kirsten ile birlikte yazdığı
"Yeni Bir Ülke" (In Amerika)
ülkemizde 6 Şubat'ta gösterime
girecek. Senaryonun
beyazperdedekı kahramanlannı
Samantha Morton, Paddy
Considine. Djimon Hounsou,
Sara Bolger ve Emma
Bolger canlandınyorlar. Fihnin
yapımcılığını Jim Sheridan
ve Arthur Lappin üstlenmiş.
Her şeye yeniden başlamak.
klasik bır Amenkan rüyasıdır.
Fakat bunu gerçekleştirmek iki
Irlandalı göçmen Johnny ve
Sarah (Paddy Considine
ve Samantha Morton) için
günümüz Manhattan
sokaklannda pek de kolay
olmayacaktır. İki küçük
kızlanyla birlikte, bu acımasız
ülkede bazen komık, bazen de
çaresiz günler geçıreceklerdır.
Ceplerinde tek kuruş olmayan
Johnny ve Sarah, New York'un
serseriler, uyuşrurucu
bağımlılan ve ganp renkli
kişiliklerle dolu sokaklanndan
birinde yenı bir yuva kurmaya
çahşmaktadırlar. Onlar
Amenka'yı bır fırsatlar,
tehlıkeler ve gariphkler ülkesi
olarak algılarken küçük kızlan
için bu yeni ülke her an her
şeyin olabileceği büyülü bir
dünyadır. Bir cadılar
bayramında, küçük kızlar onlara
sürekli bağıran komşulan
Mateo'nun kapısını çalmaya
cesaret ederler ve ailenın
kaderi bır anda değışir.
Sheridan'ın en tanınmış fılmleri
Oscar Ödüllü "My Left Foot"
ve "In the Name of the
Father" yönetmenın anayurdu
olan İrlanda'da geçmektedir.
Fakat Sheridan bu filmleri
yapmadan çok önce Amerika'ya
yerleşmıştir. Onlann Amerika
rüyası, dört kişilik ailesüıin
yıkık dökük bir eve
yerleşmesiyle başlamıştır.
Bu zaman dilimi Sheridan'ın
yaşanuyla hemen hemen aynıdır.
Ta ki 1989 yılında Oscar'a aday
gösterilene dek. Sheridan,
yaşadığı bir trajediyi de (erkek
kardeşi Frankie beynindeki
tümör yüzünden o yıllarda
ölmüştü) filmin yapısı içine
katmış. Fakat filmin
karakterlenni gerçek insanlardan
değil de o yıllarda New York"ta
tanıştığı renkli karakterlerden
seçmeyi uygun görmüş. Projeye
daha gerçekçı ve kişısel bir
bakış kazandırabilmek için
kızlan Naorru ve Kirsten
Sheridan'ın da öykülerini ve
hatıralannı senaryoya katmış.
Sonuç olarak film, eleştirmenler
tarafından Shendan'tn bugüne
dek yaptığı en özel film
olarak yorumlanvyor.
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Çember Daralırken...
Siz de farkında mısınız, dünyanın bir yansın-
da politik iktidarların kadınlar üzerinden, kadın-
lan kullanarak, kadınlan ezerek, kadınları yok
sayarak, kadınları cezalandırarak (hatta öldüre-
rek) politika üretmeleri, iktidarlannı güçlendirme-
leri aldı başını gidiyor... Çevremizdeki çember
gittikçe daralıyor. Halkı Müslüman olan ülkeler-
den söz ediyorum.
Şu son bir yılın ya da bir haftanın haberlerine
göz atın:
Afganistan (hani ABD'nin özgürlüğe ve de-
mokrasiye kavuşturduğu Afganistan) yeni ana-
yasasını ilan etti. llk maddelerden biri, dini ya-
salann, her yasa ya da kuralın üstünde olduğu...
Televizyonda kadın şarkıcıya ancak iki gün ta-
hammül edilebildi.
Malezya'da, şerıat kanunlan yalnız bıreyalet-
te, Terenganu'da geçerliyken şimdi tüm ülkede
geçerli olması için baskı var.
Recm' cezasıyla en çok gündeme gelen Ni-
jerya'da, kadınların taşlanarak öldürülmesi sa-
nırsınız ki, Islama ilışkin bir şey. Oysa değil. Is-
lam öncesi bir geleneği, 2000 yılından sonraki
köktendinci yönetim yasallaştırdı.
Iran'da, reformculann verdiği savaşı hep bir-
likte izliyoruz.
Irak'ta (hani ABD'nin özgürlük ve demokrasi
getirmek için işgal ettiği Irak'ta) Geçici Hükümet
Konseyi, birkaç gün önce, Baas Partisi'nin uy-
guladığı Medeni Yasayı iptal etti. Yenne her di-
ni toplumun, dini liderinin denetleyeceği, dini
yasalan getirdi. Buna göre bundan böyle evlilik,
boşanma, miras, çalışma, mal edinme, konut,
aile, farklı dini inançlara göre düzenlenecek...
Irak'ta kadınlann bir haftadır sürdürdükleri is-
yan ve protesto şu noktada yoğunlaşıyor: Ge-
çici Hükümet Konseyi'nı atayan, ABD yönetimi-
dir. Işgalci güçlerin işgal ettikleri ülkenin anaya-
sasını değiştirmesi, Lahey Sözleşmesi'ne aykı-
rıdır.
Bizdeki yangın
Evet çevremizdeki köktendinci çember sıkışır-
ken gelelim bize:
Türk Ceza Kanunu Tasansı, Meclis Alt Komis-
yonu'nda tartışılmakta... Ve bu köşenin okurla-
rı gayet iyi biliyor ki, alt komisyonda, "namus ci-
nayeti", "töre cinayeti" diye adlandırılan rezilli-
ği, dehşeti, vahşeti hâlâ görmezlikten, bilmez-
likten gelenler var. Üstelik direnmekte ısrar edi-
yorlar!
Bu vahşeti işleyenler, "haksız tahrik" diye ce-
za indıriminden yararlandıkça, bu cinayetlerin
sonu gelmeyecek.
Geçen hafta bu maddede (madde 31) "hak-
sız tahrik" yerine "haksız fiil" ifadesi benimsen-
di. Ancak bu ifade yoruma açık ve namus cina-
yetlerini önlemeye yeterli değil. Eğer kanlannı
kızlarını, gelinlerini, baldızlarını, yengelerini "ai-
le namusunu" kurtarmak için öldürenlerin ceza
indiriminden yararlanmalannı önlemek istiyor-
sak şu ifadeye açıkça yer verilmeli: "NAMUS Cİ-
NAYETİ FAILLERİ HAKSIZ FİİL HÜKMÜNDEN
YARARLANAMAZ!"
Yine, kasten insan öldürmeyle ilgili maddeler
tartışılırken "anikasıt" halleri dışında tüm öldür-
me suçlarına müebbet hapis cezası öngörüldü.
("Ani kasıt": Karım, bir başka erkeğe baktı, ani-
den sinirlendım, geberttim...)
Bu maddeye (Madde 136) ağırlaştırıcı neden
olarak "kan gütme saikiyle" işlenen cinayetler
eklendiği halde, kadınlann iki yıldır ısraıia üze-
rinde durdukları "namus saikiyle işlenen cinayet-
ler" lafı eklenemedi...
"Ağıhaştıncı" nedenler arasında nükleer ya da
biyolojik silah kullanmak, su baskını ya da yan-
gına neden olmak gibi olasılıklara yer verildi. A-
ma her ay onlarcasına tanık olduğumuz "na-
mus" adına işlenen cinayetlere yer verilemedi.
Sanki bu ülkede böyle bir şey yok!
'Töre"yse söz konusu olan, "kan gütme" de
töre... Ama bizim ülkemizde kanunlar törenin
üzerınde bir güç değil mi!
öyleyse bu maddede sayılan ağırlaştıncı hal-
lerarasına "NAMUS SAİKİYLE" işlenen cinayet-
ler de eklenmeli.
TCK Kadın Platformu'nun dediği gibi: "Dev-
letin hiçbir şekilde namus cinayetlehne müsa-
maha göstermeyeceğine işaret eden ibarelerin
Türk Ceza Kanunu'nda yer alması", bu vahşeti
önlemenin ilk önemli adımı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği, demokrasi
ve insan hakları açısından kaçınılmaz birgerek-
lilik. On yıllardır değiştirilmesi için savaş verdi-
ğimiz Ceza Yasası değişiyor. Elimizdeki bu fır-
satı değerlendirmenin tam zamanıdır.
zeynep o zeyneporal.com
Faks:(0 212)257 16 50
Nezih Danyal'a Polonya'dan davet
• Kültür Servisi - Karikatürist Nezıh Danyal,
Polonya'da yapılan 'Satyrykon 2004 Karikatür
Yanşması'na seçici kunıl üyesi olarak
çağnldı. Bu yıl mizah, sosyal yergi ve şeytan
konulannda yapılacak yanşmaya, daha önce
başka bir yanşma ve sergiye katılmamış, A3
boyutundan büyük olmayan. her tür teknikle
çizilmiş özgün karikatürlerle katılabılınıyor.
Yazısız karikatürlerin tercih edileceği
yanşmada, Altın Anahtar büyük ödülü, gümüş
madalya ödülleri ve para ödülleri veriliyor.
Aynca yanşmaya katılan kankatürler bir
katalogda toplanarak yanşmacılara
göndenlecek. Katıluncılann, kankatürlerini
1 Şubat 2004 tarihine kadar Satyrykon 2004,
Chojnowska 2, 59-220 Legnica, Poland
adresine göndermeleri gerekıyor.
(Aynntılı bilgi için: www.satyrykon.com)
BUGUN
• YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ
TURKCELL BİNASI'nda 15.00'te 'Tierra'
filminin gösterimi. (0 212 252 47 00)
• ŞALİH ZEKİ KOLATLI
KÜLTÜREVİ'nde saat 15.00'te Yaşar
Avunç'un 'Çeviri Sorunlan' konulu
söyleşisi. (0 216 446 18 84)