06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA |\ | j | j | U J \ [email protected] 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Sadece kentin eski görüntülerini değil, 'duygularını' da bugüne taşıyorlar Bir zamanlar Kordon'un en gösterişli yapısı: Sporting Club ve dönemin Kordon sefasını yapan tzmirliler (solda). tzmir'de Tfirk kahvesinin önünde dinlenen hamallar... (sağda) İzmir'in sevdalı kartpostallanKentlerin geçmiş dokulanyla bir- likte yaşamla olan bağlannı da gö- rebılnıenın en "objektif" belgelen, hiç laışkusuz eski fotoğraflandır... Eğer. Fransız bılim adamı Niepce, 1820 'ierdeki uzun çabalanndan son- ra görünrüyü bir kameraya alarak basılı hale getirmeyi başarmasaydı; ölümûnden sonra da çalışma arkada- şı Dagucrre 1837'de bakır levhala- ra "kalıcı baskıyı" keşfetmeseydı: ardından ıse Ingiliz Talbot bakınn yenne kâğıdı kullanmaya başlama- saydı, bugün her bıri eşsiz tanhsel belge değen taşıyan kent fotoğrafla- nnda 19. vüzyılın ıkıncı yansını de- ğil, belki de çok daha yaİcın dönem- len görebilecektık... Ancak, bunlann "kartpostal" olabilmesı ıçin. fotoğrafın keşfınin yeterlı olmadığını, "kent ve insan sevgisinin" de bu keşfi sarmalama- sı gerektiğıni söylesem, bilmem aşı- n bir romantizm olur mu? Çünkü. eski soluk kartpostaJlarla bugünün parlak "turistik" kartlan- na baktığımızda, aralannda sanki bir "ruh"farkıvar.. O ilkel ve zor teknolojıyle başan- lan "görüntüleme" çabalannda, sa- dece kenti değil, "kentlileri"" de adeta sevgileri, hüzünleri \e hatta sosyal ilişkilenndekı heyecanlany- la bırlikte belgelemenin sıcaklığı var... Şımdıkı gelışkın yöntemlerle çekihp çoğaltılan kartlarda ıse bu duygular yennı çoktan "manzara pazarlamasına" bırakmış... înter- net dünyası da aynı pazara "tekno- loji harikası düzmece fotoğraflar- la" katılmış durumda... İnsan ve kent sevglsl... Işte bu değişimin henüz akla bıle gelemeyeceğı 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlanna ait kent kartpostal- lannın zengin bir koleksiyonu da Seyhun Binzet tarafindan derlen- miştı... Son yıllarda tüm meslekı bınkım ve heyecanlannı yine izmir'in geç- mişiyle bütünleştıren tarihçi arka- daşlanmız Fikret Yılmaz ve Sabri Yetkin, 1900'lerin kent ve yaşam görünrülenni hemen tüm aynntıla- nyla belgeleyen bu kartpostallann "mekân, konu ve insan ilişkileri" açısmdan üstlendıkleri "tanıklıkla- nnı", döneme aıt özgün bılgılerle dedestekJediler... "Büyükşehir Belediyesi" de böylesine duygulu bir buluşmayı, "Kent Kitaplığı" kapsamında "ka- lıcı biryapıta" dönüştürmeye karar verince, yaklaşık 3 yılda 14 anı kı- tabmı ve her biri kapsamlı bir ede- bıyat ve tarih derlemesi olarak 6. sa- yısına ulaşan "Kent Kültürü Der- gisi"nı tzmırlılere kazandıran buya- yınlann "40'ıncısı" belki de en gör- kemlısi oldu. "Izmir Kartpostaiları/1900" adıyla, büyük boyda ama ince bir zarafet içinde 320 sayfa olarak ha- zırlanan kıtap. sadece geçmışin fo- toğraflannı değil, yıne onlan "kart- postal" yapan sevdalann ve lzmır aşkmın adeta "resimli romanı" gi- bi kent kıtaplığında baş köşeye ku- ruldu... Zamanın aynası... Seyhun Binzet, şimdi artık herke- sin "ortak mirası" olan kartpostal- lannı bu denlı sabır ve özenle derle- mesındekı amacını yazarken özetle dıyor kı. "- Bunlar, kentlerin manzara- larıyla birlikte insan duygularını da sınırların ötesine taşıdılar; şimdi de geçmişten bugüne taşı- yorlar..." Ardından, aynı çabanın günümüz insanına "yarannı" da bakın nasıl özetliyor: "Bu koleksiyonla, bir yandan yöre insanlarına, "yaşadığımız yer eskıden ne kadar İcötüydü; bizler onu bugüne güzelleştirerek taşıdık' hazzını yaşatırken, diğer yandan 'eskiden güzel olan bir yeri ne kadar çirkinleştirdik ve bizden sonrakı ku- şaklara kötü bir mıras bıraktık' utancını duvurmak arzusunda- yım..." tşte bu arzuyu kendi tarih bilgile- ri ve aynı duyarlılıklanyla kucakla- yarak "kitaplaştıran" iki lcültür emektan Fikret Yılmaz ile Sabri Yetkin de önsöz satırlannda özetle şunlan vurguluyorlar: "Bu albümde yayımlanan kart- postallar olmasaydı, İzmir'in ge- çen yüzyıhnı bu kadar derinlikli bilemezdik. Binzet'in koleksiyonu sayesinde, kentin 19. yüzyıl sonla- rındaki büyüme süreci ve görünü- müyle birlikte, İzmirlilerin yerli ve Avrupalı alışkanlıklarını da gözlemleyebiliyoruz..." Çoğunun üzerinde "Smyrne" ya- zan, mimanden sokak yaşamına. çarşı- pazar kargaşasmdan limanda- İa kavga ve koşuşturmalara, her i- nanç ve kültürden insanın ortak me- kânlanndan ış ve eğlence dünyası- na kadar kentın tüm renklerinı ve sırlannı "geçmiş zamanın aynası" gibı yansıtan bu kartpostallan ya- yımlayarak Izmırlılere armağan edenlere "bizler" de teşekkür borç- luyuz... Çünkü. lzmır artık bizler ıçın de bır başka aniamlı ve bir başka gü- zel... Dılersenız, "kitaba" bakın da görün .. 10. Uluslararası İstanbulCaz Festivali Yaşamboyu Başarı Ödülii Arif Mardine verlldi Yüzü hep îleriye dönük GAMZE AKDEMtR Sayısız ödülünün yanına, yaşamı boyunca yaptıklannın karşılığı çok özel bir ödül daha ekledı Arif Mardin: tstanbul Kültür ve Sa- nat Vakfı'nın '10. Uluslararası İstanbul Caz Festivali Yaşamboyu Başan Ödülü'... 14 Haziran Pazartesı günü Esma Sultan Ya- lısı'nda onuruna düzenlenen gecede, ödülü- nü Şakir Eczacıbaşı'nın elinden alan Mar- dın duygulannı şöyle anlattı: "1950'li yıllarda, fstanbul'da parmakla sayılabilecek kadar az caz müzisyeniyle birlikte denemeler yapardım. Bunlann arasında. Ismet Sıral gibi değerler vardı. Bu denemeler sayesinde müziğin çeşitli yönlerini ve inceliklerini öğ- renmeye başladım. Bu ödü- lün benim için önemi ve anla- mı çok büyük. Zira 50 yıl ön- ce fstanbul'da başlayan bu müzik çizgisi, Istanbul'da noktalanmış ve zincirin iki u- cu birleşmiş oldu". Türkiye'nin, geleceğıne sa- hip çıkılması gereken ve her alanda daha da ilerlemeye, öne çıkmaya yatkın kültürel, sanat- sal potansiyeline inancını vur- gulamayı da unutmayan Mar- din sözlenni şöyle sürdürdü: "Ertegünler • Müzik endüstrimizin geldiği düzeyi önemsediğini belirten Mardin, "Eskinin iyisini alarak her zaman ileriye bakıyorum" diyor. Ödülün kendisi için büyük anlam taşıdığını ifade eden Arif Mardin, 50 vıl önce İstanbuPda başla- yan müzik çizgisinin Istanbul'da noktalandığını ve zincirin iki ucunun birleşmiş olduğunu söyledi. 4O'lı yıllarda — — müzik dünyasında büyük aşamalar yaptı- lar ve Amerika'da başan kazanan Türk- lere örnek oldular. Geçen nisan ayında, Prineeton Üniversitesi'nde aynı konu üze- rine bir sempozyuma katılmıştım. Bir de- lege Amerika'da başarüı olmuş Türklerin adlannı okudu. Doktor, mimar. mühen- dis, işadamı, uzay programı uzmanı, pro- fesör ve daha birçok meslek dalında çaü- şan yüzlerce kadın ve erkeği içeren liste- nin sonu gelmiyordu. Listedekilerin biri de petrole alternatif olarak görülen hidro- jen gazı teknolojisinin ilk araştırmacısıy- dı". Müzik endüstnmızin geldiği düzeyi çok önemsediğini söyledi Mardin, gelecekte sıç- ranabılecek noktalan heyecan ve ınançla bek- lediğinı de. Sonra bu duygusunu Atatürk'ün yarattığı dinamik, sanat ve kültüre önem ve- ren bir toplum içinde büyümesıyle örtüştü- rerek şunlan ekledı: "Eskinin iyisini alarak her zaman ileriye bakıyorum, daima ileri- ye bakıyorum." Gerçekten de 'eskinin iyisini alarak' edi- nir deneyimini Arif Mardin. 1958'de Bos- ton'un Berkle Müzik Koleji'nde burs kaza- nınca, Istanbul'daki rahat yaşamlannı bıra- karak eşi Latife Mardin'le birlikte Bos- ton'agıderler. Tuvalet vebanyoyu dığeröğ- rencilerle paylaşmak zorunda kaldıklan bir odaya tıkılmışlardır 1962de Latife Mardin New York'ta, Bu-leşmiş Millet- ler'de ış bularak Anf Mardin'ın deyışıyle "bir yıl için ekmek parası kazanan bir eş olur". 1963'te Ertegünler onu Atlan- tık Plak Şirketi'ne alırlar. Şarkı- cılann. müzısyenlenn, bestecı- lenn yaşadığı caz, "gospel", "rhythm and blues" dünyasın- dadır artık. En alt düzeyden baş- ladığı yenı mesleğınde yavaş ya- vaş ilerleyerek Aretha Frank- lin, Bette Midler, Chaka Khan, Phil Collins, Bee Gees, Dusty Springfield, Roberta Flack gıbı sanatçılarla birlikte çalışma olanağı bulur. Son yıllarda Barbara Srreisand, Patty Labelle, Diana Ross ve Je- wel ile çalışan Mardin 2001 "de Atlantic Şir- ketı'nden emeklı olur ama duramaz ve E.M.I. şirketine gırer. Orada Diana Reeves ve No- rah Jones gibi önemli sanatçılarla çalışır, ça- lışmaktadır. Yaşamı boyunca 13 Grammy Ödülü kaza- nır, onlarca Grammy Ödülü kazandınr. Ga- liba emekli olamayacaktır ve sevgili eşıyle birlikte anılannı yazmak için daha bir süre beklemek zorundadır. Mutlu mudur? Evet, hem de çok mutludur. Eskinin iyisini alarak her zaman ileriye bakmıştır çünkü, daima ile- riye... Bakmayı da sürdürecektir. 2. RESİM FESTtVALt Antalya ressam dolacak Kültür Senisi - Antalya 2 Re- sım Festivali, 2-7 Eylül 2003 ta- nhlennde Antalya Büyükşehir Be- ledıyesı, Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) ve Etkin Sanat Derneğı işbırlığıyle gerçekleştiri- lecek. Festivahn izlencesinde, Ulusal Resım Yanşması. Resım Fuan, Duvar Resmı, Panel ve Söyleşı, Uluslararası Resım Buluşması, Koleksiyon Sergısi, Orhan Taylan Sergısi, Harun Antakyalı 'nın Yaşa- nm-Yapanm-Tüketinm adlı per- formansı, Sokak Resmi Uygula- ması, Genç Türk Ressamlanndan Bir Kesıt sergisı ve ünlü ressamla- nn yaşamlan üzenne film göste- nmlen yer alıyor. Yapıtlann 11-26 Ağustos tarih- lerinde teslim edilebileceği Ulusal Resim Yanşması'mn seçici kurul üyelen, Alaeddin Aksoy, Musta- fa Ata, Ferruh Başağa, Prof. Dr. Turan Erol, Doç. Dr. Kıymet Gi- ray. Yrd Doç Devabil Kara ve Prof Dr. Tülin Onat olarak belir- lendı. 'Her Yapıt Bir Ayna' başlıklı panelın konuşmacıları, Doç. Dr. Kıymet Giray, Prof. Dr. Turan Erol, Prof. Dr. Hüsamettin Ko- çan. Burhan Kum ve Mehmet Güleryüz olacak. Uluslararası Resim Buluşma- sı 'ndaysa çağnlı ressamlar, Antal- ya Kültür Parkı içindeki pergole- lerde yapacaklan atölye çalışmala- nnda 'sınır' kavramına yaklaşım- lannı sanatseverlerle paylaşacak- lar. Iş Bankası Resim Koleksiyo- nu'nun, 1914kuşağıtemsılcilerin- den Ibrahım Çallı ve Atölyesı 'nde- kı sanatçılann yapıtlanndan olu- şan bir sergi de festival boyunca açık kalacak. Sergide tbrahim Çalli dan Şeref Akdik'e, Mah- mut Cuda'dan Cevat Dereli'ye Elif Naci'den B.Rahmi Eynboğ- lu 'na, pek çok ünlü ressarmn yapıt- lan yer alacak Festıvalde, genç ressamlar da seslerini duyurma olanağı bulacak. Bu bağlamda, Altan Çelem, An- tonio Cosentino. Hakan Gür- soytrak, Irfan Önürmen, Mus- tafa Pancar, Saim Erken ve Te- mür Köran'ın yapıtlan sergilene- cek. Festıvalin çok sayıdakı sponso- ru arasında gazetemiz Cumhuri- yet de yer alıyor. www. antresimfest. org (0 242 243 74 01J 243 75 08) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Suskunluk Daha: Tomris Uyar... Cemal Çullu ile birlikte, Celal Kırcı'nın Ana- doluhisan'nın tepelerindeki evinin büyük tera- sından bir günbatımını izlemekteyiz. O akşam Tomris Uyar'dan, yani yaşamlarımıza çöken yeni bir suskunluktan söz etmek için toplandık. Üçümüz de yıllardır Tomris'in dostluğunu yaşı- yoruz, kimi zaman ortaklaşa, kimi zaman da ay- rı ayrı, bireysel ilişkilerimiz içersinde. O akşam- ki sofranın mimarı, sevgili Hüseyin dostumuz da Tomris'i bizden dinliyor. O da duyarlılığıyla, Tomris yaşasaydı, onu tanımaya layık olacak olanlardan biri. Aslında o sofra da Tomris'e yakışırdı. Ama şimdi. Tomris'in yerine onun suskunluğu var. Sanırım ilk kez Yaşlı Dost'un (annemin) ardın- dan kullanmaya başladım bu söylemi. Çok uy- gun olduğu kanısındayım. Suskunluk. En sev- diklerimiz öldüklerinde, yaşamımızda onların yerını suskunluklar alıyor. Onlarla konuştuklan- nızın belki çoğunu, onlardan sonra başkalarıy- la da konuşuyorsunuz; ama onlarla konuştuğu- nuz gibi değil, ve o gibı, bu kez kendine özgü bir suskunlukla eşanlamlı oluyor. Şeref'in, Cem'in ve Yaşlı Dost'un ardından, dördüncü büyük suskunluğun adı Tomris Uyar. Dostluğumuz kaç yılı kapsıyor, tam bilemiyo- rum. Ama örneğin 1980'de, YAZKO Çeviri ime- cesine başladığımızda, bizço/rtand/rtanışmak- taydık, ve Tomris'in benden sadece bir yıl bü- yük olmasına karşın, ben onu yine çoktandır çeviride ustam bellemiştim. Yıllann akışı içersin- de onu bir yaşama ustası olarak tanımayı da öğ- rendim. Ayrıca, ne zaman onunla bir araya gel- sem, zengınleşmeyi de. Tomris Uyar, öyküleriyle, çevirileriyle, başka- ca yazılarıyla hep edebiyatımızın doruklarında kaldı. Ama bu, onu biricikler arasına katan yan- larından sadece birisi. Çünkü Tomris Uyar, hep duruşu olan bir insan olarak yaşadı, bundan hiç ödün vermedi, ve artık bırakın kendine özgü duruşunu, doğru dürüst durmasını bile becere- meyenlerin giderek çoğaldığı bir dünyada, hep kendi kalabilmenin savaşımını verdi. Ve belki de bu savaşımından ötürü öyle bir yazar olabil- di. Tomris Uyar'ı sevebilirya da sevmeyebilir, ka- bullenebilir ya da kabullenmeyebilir, onaylaya- biliryadaonaylamayabilirdiniz. Bu, size kalmış bir şeydi. Ama onu tanıdığınızda, tek bir şeyi mutlaka teslim etmek zorundaydınız: Karşınız- da, benim duruş sözcüğüyle ifade etmeye ça- lıştığım özelliğe, bütünüyle kendine özgü birya- ?ama üslubuna sahip biri vardı. ve size düşen, bu üslubu onaylamak ya da onaylamamak de- ğil, fakat yalnızca saygı duymak olabilirdi; on- ca yürekli, onca ödünsüz taşınabilmesinden ötürü. "Zorinsandır!" sözü çokça söylendi Tomris U- yar için. Yaşamın karşısına hep kendine özgü üslubuyla çıkan herkese yapıldığı gibi. Şimdi- lerde zaten çoğunlukla böyle yapıyoruz. Kalıp- laşmış, hep elden düşme ölçülerle, adına top- lumsal ahlak denilen ahlak marketlerinden alın- ma, konfeksiyon ürünü ahlak kurallarıyla ve yar- gılarla yaşamayı yaşamak sayan bir insan sü- rüsü içersinde, karşımıza/cend/ahlaklarınıtüret- me ve o ahlakın kuralları doğrultusunda yaşa- ma yürekliliğini gösterenler, hele hele yaşadık- larının ahlakını savunmaktan asla korkmayanlar çıktığında, rahatsız oluyoruz. Umarsız ehlilleş- tirilmişliğimiz içersinde, yaşadığımız yanılsama- mızı bozmaya kalktıkları için. Ve sınıflandırma- mızı da derhal yapıyoruz: Zor insan! Evet, zor insandı Tomris Uyar, ve iyi ki öyley- di. öyle olmasaydı, sabah saatlerine kadar uzattığımız nice gece sohbetlerinin ardından, yeni bir güne onca zenginleşmiş başlayabilir miydim? "Son zamanlarda çok görüşemiyor- dunuz, keşke daha sıkgörüşebilseydiniz!" diyor Cemal Çullu. Haklı. Ama, en sevdiklerimizle: "Belki çok yakında ölebilir!" korkusuyla daha sık görüşmek, ölüme daha yaşarken yenik düş- menin bir türü de olamaz mı? ölümünün ertesi günü, Celal'den bir mesaj al- dım: "Belki Bodrum 'da kaybettiğım gözlüğümü de bulur..." Yıllar önce gittiğimiz Bodrum'da, daha ilk gün Celal'in yeni gözlüğü denizde kay- bolmuş, Tomris de: "Kim bilir bulan yengeç, onu takarak arkadaşlarına ne caka satıyorduıi" demişti. Celal, Tomris'in gittiği yeri maviliklerie özdeşleştirmiş. Haklı da. Çünkü Tomris Uyar, hep masmavi yaşadı... e-posta: ahmetcemal(a superonline.com acem20(a hotmail.com BUGUN • ASPENDOS'ta '10. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali kapsamında saat 21 30da tzmir Devlet Opera ve Balesi'nin 'JVabucco' operası. (0 242 243 88 27) • İFSAK'ta saat 19.30'da Arzu Şenyurt'un tzlerim konulu saydam gösterisi. (0 212 292 42 01-292 18 07) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda Alim Şerif Onaran anısına 11.30, 14.00, 16.30, 19.00 ve 21.30'da 'Piyanist' filmının gösterimi. (0 212 251 32 40) • ENKA AÇKHAVA TİYATROSU'nda saat 21.15 'te tÜ Devlet Konserv atuvarı Tiyatro Bölümü nün 'Oyun Karşıtı' adlı oyunu. (0 212 27622 14) İSTANBUL CAZ FESTİVALİ'NDE BUGUN • AÇIKHAVA TtYATROSU'nda saat 21.00'de Mercedes Sosa konseri. • CRR'de saat 19.00'da Bard Mehldau Trio konsen. • NARDİS'te saat 22.00'de 4'Bone konseri. • İTALYA> KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Francesco Martinelli başkanhğında Gianluigi Trovesi müzikli söyleşisi. (0 212 334 07 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle