29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2003 SALI HABERLER DUNYADA BUGÜN ALİ StRMEN Demokpasi ve Halk Sık sık "tavuk mu yumurtadan çıkar, yumur- a mı tavuktan" sorusunu anımsatan şu toplum- >al enigmamızı düşünmüşümdür: - Acaba toplumsal hamakatımız mı sloganla Jüşünmemize yol açıyor, yoksa sloganla düşün- nemiz mi toplumsal hamakatımıza? Slogan oluşturulmuş bir düşüncenin geniş cesimlereanlatılması için kolaylaştınlmış deyiş- erdir. Bunlardan yararlanabilirsiniz, ama dü- ;üncenin oluşturulmasını sloganın dar ve kolay- :ı kalıplarına hapsetmeye kalkarsanız sonuç da slaket olur. Geçenlerde, bir yazı okudum, başlığı "Halk- an Korkarak Demokrasi Olmaz" idi. Kuşkusuz iyi niyetle yazılmış olan yazının baş- Iğı ilk bakışta hiç de itiraz götürmeyen, pek sık lullanılan bir sloganın içine hapsolmuş ve şu ya- jadığımızdönemin çarpıkzihniyetinin işine pek ce gelecek türdendi. İlk bakışta kim bu başlığa karşı çıkabilir ki? Demokrasinin temelinde halkın egemenliği- rin yattığını söylemeyecek mi kime sorsanız? Şimdi burdan hareketle, "halkne isterse de- nokraside o olur, halk ne eylerse iyi eyler" gi- ti sonuçlara varabiliriz. Adeta "Yağmur düştüğü yeh ıslatır" gibisin- oen açık, tartışma götürmez bir Mösyö de La Falisse gerçeği gibi görebilirsiniz bu düşünce- y- • • • Ama acaba öyle midir? Halk ne isterse demokraside o mu olur ya da o mu olmalıdır? Halk ne eylerse, iyi mi eyler? Demokrasiyi yalnızca halkın isteği, milli irade kavramıyla sınırlarsak içinde bulunduğumuz çağda sağlıklı bir yönetime ve gerçeğe ulaşa- blir miyiz? Halkoyuyla olan herşey, milli iradenin herte- zahürü doğru mudur? Halkın yöneticilerini seçmesi yani milli irade- nin tecellisi tek başına demokrasinin olmasına yeter mi? Yoksa ilkadımlannı, monarkın yani hükümda- rın iradesini sınırlamakla atan demokrasi çağı- mızda, aynı zamanda, o milli iradenin temsilci- lerinin kimi yetkilerini de sınırlamış mıdır? Cumhuriyet rejiminin tanımını verirken iktida- rın bir hanedanın, bir zümrenin elinde olmayıp halkın seçtiği temsilcilerin elinde olmasının al- tını çizeriz. Ama hercumhuriyette demokrasi olmuyor, ola- mıyor. Hileli veya baskı altında yapılan seçimlerden söz etmiyorum. örnek olarak göstermek iste- diğim, milli iradenin gerçekten tecelli ettiği öz- gür seçimlerin ürünü olan iktidarlardır. örneğin Iran Islam Cumhuriyeti. Yöneticileri- ni hak seçiyor, orada milli iradenin tecellisi söz konusudur. Ama Iran halkının iradesi, o cumhuriyeti de- mokrasi yapmaya yetmiyor. • • • Milli iradenin demokrasinin temelini oluştura- bilmesi için onun da kimi sınırlamalara tabii ol- ması, her şeye muktedir olamaması gerekmek- tedir. Çağımızda demokrasi, milli iradenin de her şe- ye kadir olamayacağı yönetim biçimidir. Yani halkın tamamınayakın bir bölümünün ira- desine uygun olarak çıkanlan yasalar, velev ki lonesco'nun herkesin gergedanlaştığı bir sü- reci anlatan piyesi "Gergedan "daki, yegâne in- san kalan Beranger örneğinde oldugu gibi tek kişi bile olsa, onun özüne dokunulamaz özgür- lüklerini sınırlıyorsa, orada demokrasi yok de- mektir. Demek ki demokrasi, milli iradenin temel hak ve özgürlükler çerçevesinde tecelli ettiği rejimin adıdır. Tek başına halk belirleyici olmaya yetmez. Aradaki bu ince farkı göremediğiniz zaman, demokrasi düşüncesine de ulaşamayız. Demokrasi ile halk dalkavukluğunu o denli birbirine karıştırmışız ki... Şimdi sorumda haklı olduğum kolayca anla- şılıyor değil mi? Gerçekten de acaba toplumsal hamakatımız mı, sloganla düşünmemize yol açıyor, yoksa sloganla düşünmemiz mi, toplumsal hamaka- tımıza?.. DEHAP lideri Abbasoğlu Başbakan Öcalan 'la DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Tüıkiye'nin îmralı Ada- sı'na ulaşamamakla kü- çük düştüğünü öne sü- ren DEHAP GenelBaş- kanı Mehmet Abbasoğ- hı, Başbakan RecepTay- yip Erdoğan'ı kastede- rek "Senin ne kadar hu- kukunvarsa, Saym Öca- lan'ın da o kadar var- dır" dedi. Abbasoğlu, partisinin Diyarbakır il kongre- sinde yaptığı konuşma- da,DEHAP"ın3Kasun seçimlerinde siyasi par- tilerle değil, savcılarla yanştığını savundu. "5 yılönce kurulan bir par- the yardım edilmediği gibi, bizi 18 parti ara- sından çıkanp kapat- ınakistenieterine aıuam Erdoğan h kıyashıdı veremiyoruz'' diye ko- nuşan Abbasoğlu, ko- nuşmasuıı şöyle sürdür- dü: "Başbakan Bin- göl'de taziye evine gft- medi Çünkü taziye sa- hibi belediye başkam- dır. Bizim kültürümüz- de 'Kardeşimi öldür, ama taziyeme gel' an- layışıvardu*. Ama Sayın Başbakan bunuyapma- dı. Bingöl halİondan özür dilemelidir." Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a tm- ralı'da tecrit uygulandı- ğını öne süren Abba- soğlu, "Hükümetin bir adaya ulaşamaması Türİdye'yi köçük düşü- rüyor. Senin ne kadar hukukun varsa, Sayın Öcalan'ın da o kadar hukuku vanhr" dedi. AKP, konutlann kışa yetişmeyeceğini bahane ederek 41 maddede değişiklik için düğmeye bastı IhaleYasası'radepremtrpanı• Baştarafı 1. Sayfada giremeyecek. Aynca projelerin baş- langıcında aranan "toplam bedeün yüzde 10'una denk gelen ödeneğin" sağlanması koşulunun kaldınlması eğilimi ağırlık kazandı. Belediye şirketlerinin ihaleye ka- tılmasının sağlanması, kamuyu za- rara uğratmamak için yasada keşif bedelin arttınlmasını engellemeye dönük maddelerin de rafa kaldınl- ması planlanıyor. Belediyelerin yan şirketlerinin de ihalelere gırmesine dönük değişikliklerin yapılacağı kay- dediliyor. Ihalelerin mevcut yasa ile hemen tamamlanamayacağını öne süren hükümet sözcüsü Cemil Çiçek ise "Şuhaliyleihaieler, 70-80günden öncesonuçlanmryor. Vaşanan deprem, • Bingöl depremini fırsat bilen AKP hükümeti, uzım zamandır değiştirmek istediği Kamu İhale Yasası'nı tırpanlamak için hazırlık başlattı. Değişiklik ile toplu konut ve enerji ihaleleri, Kamu îhale Yasası kapsamından çıkanlacak. Haklannda dava açılan idare yetkililerine dönük ihale yasağı da kaldınlacak. bu yasaya yönelik şikâyeüerin hak- hhğuu ortaya koydu. Gerekh' deği- şikükler ne ise bir an önce yapüa- cak" dedi. 'İmar affı' anımsatıldı Depremzedelerin kış gelmeden evlerine kavuşması gerektiğini be- lirten Çiçek, "Depremzedeler üzer- lerine yasayı örterek mi yaşayacak? Önemİi olan düriist, namuslu ihak- kri gerçekleştirirken, bunlan kısa sürede vapabflmek" diye konuştu. Çi- çek, hükümetin bir yandan deprem- lerdeki kaçak yapılaşmaya işaret ederken diğer yandan da imar affı- na hazırlanıldığının anımsatılması üzerine de "Kaçak yapılar, Türki- ye'nin gerçeği 8-10 kath binalar,yer- leşim yerleri var. Bunlan yıkamaya- cağunıza göre, bu yerlerde oturanla- nn devlete olan borçlannı ödemele- rini sağlamah, diğeryanda da kaçak yapılara yasal statü vererek onlan sağlamlaştırmabyız. Mevcut halin devamı risktir" görüşünü savundu. Çiçek, "Yobuzluklann üzerine gj- deceğûıizi söylüyorsunuz. DokunuJ- mazhğı kaldirmayı düşünüyor mu- sunuz" sorusu üzerine, bu konu üze- rinde çalıştıklan yanıtını verdi. Sorumlu bölücü örgütler Bakanlar Kurulu, Bingöl depre- mi sonrasında meydana gelen olay- lan da ele aldı. Toplantıda, olaylar- dan bölücü örgütler sorumlu tutul- du îçişleri Bakanı Abdülkadir Ak- su. meydana gelen olaylann provo- kasyon olduğunu, bunun arkasında bölücü örgütün yer aldıgını ortaya ko- yan istihbarat raporlan olduğunu be- lirtti. Toplantının ardından açıkla- ma yapan Çemil Çiçek de, PKK'yi adres göstererek "Türkiye'de kan dökmeye ahşmış ve bir kısım ldrii emeUeri taşunaktan hâlâ vazgeçme- yen terör örgütü, 1 Mayıs için koy- mayı düşündüğü eylemi, bir başka yerıie değil, Bingöl'de, acıfa insanla- nn bulunduğu mahaDede koymaya ahşmış ve maalesef bildiğiniz provo- katif olay meydana gehniştir" dedi. Çiçek, olaylar nedeniyle hüküme- ti eleştiren ÇHP'yi de "siyasi nema" çıkarmaya çalışmakla suçladı. SAVUNMA SANAYÎİ Yatırım çoplugu oluştu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Savunma Sana- yii Müsteşan Dursun AK Ercan, savımma sanayii açı- sından Türkiye'nin yahnm çöplüğüne dönüştüğünü be- lirterek var olan tesislerde kullanım kapasitesinin yüz- de 30-40 olduğunu dıle ge- tirdi. Ercan, yerli katkıyla proje maliyetinin denge- İendiği ofset yöntemini ba- şanyla uyguladıklanna dik- kat çekerek "Gekceğin bü- yük uçağı projesinde Tür- kiye'nin alacagı ile verece- ği baş başa getiyor. Savun- ma sanayii alanında AB'ye ginfik sayıhr" dedi. TÜBtfAK Feza Gürsey Salonu'nda yapılan "Sa- vunma Sanayii İstişareTop- lanöa"nın açıhşında konu- şan Ercan, fürk savunma sanayiinin genel durumu- nu değerlendirdi. Tûrki- ye'de kişi başına savunma sanayii harcamasının 3 do- lar olduğunu belirten Er- can, "Bu yılhk 210 müyon dolar eder" dedi. Türki- ye'nin ulusal bütçesinin yüzde 10'unuuluslararası pazardan silah almak için kullandığına dikkat çeken Ercan, bu oranın dünya or- talamasının ild katı olduğu- nu dile getirdi. Dısa bağımlılık var Ercan, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın 1985 yı- lında kurulmasından bu ya- na önemli yahnmlar yapıl- dıgını, ancak kapasite kul- lanma oranının yüzde 30- 40'larda kaldığını vurgu- ladı. Ercan, "Türkiye'delü- zumundan fazla yatuım, tezgâh veyetiştirilmiş insan v^r. Bunun en i>i örneğini son dönemde MKE vermiş- tir" diye konuştu. Türk sa- \-unma sanayiinin girdile- ri açısından dışa bağımlı olduğunu anlatan Ercan, "Örneğin çefik. Oysa kul- landan madenlerin birçoğu Türidye'de var" dedi. Avnıpa Konseyi Parlamenterler Mecüsi'ndeki her otunımda Türkçe anında çe\iri servisinin 35-40 milyar lirabk harcama gerektirdiğini söyleyen TBMM Başkanı Bülent Armç, yapüğı tasamıfün çok doğru olduğunu savundu. Türkçe çeviri servisini kapatma kararında ısrannı sürdürüyor Annç: Heykelim dikilmeli ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM Başkanı Bülent Armç'ın tasarruf gerekçesiyle Av- rupa Konseyi Parlamenterler Mec- lisi'nde Türkçe çeviri servisini kapatması ve komisyon toplantı- lanna katıhmı sınırlaması ^ ^ ~ tartışmaya neden oldu. Annç, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde Türkçe anında çeviri servi- sini, her otunımda 35-40 milyar liralık harcama ge- dış ilişkilerin düzenlenmesiyle il- gili 3620 sayılı yasaya bağlı oldu- ğunu belirten Annç, şunlan söy- ledi: "Bu kanun şunu sö\1üyor: Ehş komisyonlarda görev alan nıillet- v^kUlerinin İnguizce. Fransızca ve • Tasarruf gerekçesiyle Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde Türkçe çeviri servisini kapatan Annç'a CHP'den tepki geldi. CHP'li Toker, Türkiye'nin prestij kaybettiğini söyledi. ashnda alkışlanacak bir tavınhr. Ben kanun hükmünü uyguluyo- rum.Simühanetercûmeninherde- fasuıda bir oturum başına mali- yeti 35 mihar liradır. Ben eğer bu bilinen BülentAnnç olmasavdını — benimheykelnnidikerierdL'' Avrupa Konseyi Parla- menterler Meclisi üyesi, CHP milletvekili Gülsün Bilgehan Toker ise Türki- ye'nin kurucusu olduğu bir uluslararası kurumda Türk- rektirdiği için kapattırmasını sa- vıındu. Uygulamanın "Türitçeye hayır" olarak yansıtılmasına tep- ki gösteren Annç, Türkçeyi en iyi konuşan insan olarak onlarca ödül aldıgını söyledi. TBMM'nin, Ahnancadan birisini çok iyi konu- şuyt)rve anh\«rolmas lazun. Ben dış komis>onlardaki müzakere- leri takip edebilecek kadar Hsan bflgBİne sahip ohnaşaronı aradını ve bunu belgeye da>andırdım. Bu çe çe\iriden vazgeçihnesinin ka- bul edilemez olduğunu söyledi. Toker. "Orada Türkçe kabini vann. Bu,parayla saün alamaya- cağumz bir reldam. Bir prestij konusu" diye konuştu. Bakan Çelik açılışını yaptı. Erdoğan ve Aksu mesaj gönderdi Fethullahçı okula vize ESKtŞEHtR (Cumhuriyet) - Milli Eğıtım Bakanı Hüsejin Çe- lik,FethullahGülen e ait olan Za- fer Eğitim Kurumlan'na bağlı Ümit îlköğretim Okulu'nun yenı binasının açılış törenine katıldı. Törene Çelik'in yani sıra AKP millet\ ekilleri Muharrem Tozçö- ken ve Fahri Keskin de katıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve îçişleri Bakanı Abdülkadir Ak- su da kutlama mesajı gönderdi. 4 katlı binaya Türk bayrağı ve Atatürk posteri asılırken Bakan Çelik 10. YılMarşı'ylakarşılan- dı. Öğrencilerden Mehmet Sel- vibaş da "Atamızdan Son Mek- tup" şiinni okudu. Atatürk büs- tünün de açıldığı törende, kent- teki yöneticilere plaket verildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Yıl- maz Büyükerşen törene kahlmaz- ken, plaketini almak için vekili- ni gönderdi. Devlet okullannı ih- mal etmeden aksaklıklann gide- rileceğini, özel okullannsa teş- \ik edileceğini belirten Çelik, ye- ni dönemde okul kitaplannın de- ğiştirileceğini ve ezberci eğitim- den vazgeçileceğini söyledi. 4 katlı, 900 öğrenci kapasiteli okulda 250 öğrenci eğitim gö- rürken, bina uzun süre tartışma- lara yol açtı. DYP'li Büyükşehir Belediyesi yönetimince kapalı olan bir fınnın Zafer Eğitim Ku- rumlan'na verilmesiyle bina oku- la dönüştürüldü. DSP'li Büyü- kerşen'in göreve gelmesiyle ge- çen yıl kira sözleşmesi bittiği ge- rekçesiyle okul boşaltıldı. Bunun üzerine Gülen'e ait olan Zafer Eğitim Kurumlan, Muttalip bel- desi yakınlannda kiraladıklan bir araziye okulu yeniden kurdu. HÜKÜMET YENI KAYNAK ARIYOR AKP köprü ve barajagöz diM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükümeti, Vergi Banşı'nın ardından devlete yeni kaynak sağlamak için köprü, otoyol ve baraj gelirlerine göz dikti. Bu çerçevede ilk olarak köprü gelirlerinin senede çevrilmesi kararlaşhnldı. Bu yolla, 1 milyar dolarlık gelir tahmininde bulunuldu. Otoyol gelirlerinin senede çevrilmesi önerisı ise talebin daha az olacağı düşüncesiyle şimdilik askıya alındı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu yaklaşık 4 saat süren toplantısında ekonomik önlemleri masaya yatırdı. Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, TÜFE'de yüzde 2.1, TEFE'de yüzde 1.6'lık son enflasyon rakamlannı örnek göstererek, ekonomide umut dağıttı. Irak krizi ile ılgili ortaya çıkanlan Helaket senaryolannın" piyasa tarafından itibar görmediğını belirten Babacan, ekonomide canlanmanın başladığını dile getirdi. Bunun sonucu olarak faizlerin düştüğünü anlatan Babacan, Türkiye'nin borçlanma vadesinin de bundan olumlu etkilendiğmi vurguladı. Babacan, ekonomik programın ödünsüz uygulanması halinde büyüme hızının artacağını, Türkiye'nin kendi ayaklan üzerinde durabileceğini söyledi. Türk Lirasf nın değer kazanacağını, bunun ilk aşamada ihracatı olumsuz etkilese de alınacak önlemlerle bunun oranının azaltılabileceğini söyleyen Babacan, • Yeni kaynak peşinde koşan AKP hükümetinin şimdiki hedefı köprü, otoyol ve baraj gelirleri. Bakanlar Kurulu'nda ilk olarak köprü gelirlerinin senede çevrilmesi kararlaştınldı. Otoyol gelirlerinin senede çevrilmesi önerisi ise talebin daha az görmeye başladT dedi. olacağı düşüncesiyle Babacan bu çerçevede, şimdilik askıya alındı. Türkiye'nin kısa vadeli kaynak gereksinimini karşılayabilmek için Hazine'nin yaptığı çalışmalan anlattı. Babacan'ın kamuya ait gelir getiren tesislerin gelirinin satılması konusundaki görüşü. Bakanlar Kurulu'nca uygun bulundu. Cellr ortaklığı senedl ile halka arz Bu çerçevede köprü gelirlerinin gelir ortakJığı senedi ile halka arz edilmesi kararlaştınldı. Toplantı sonunda açıkJama yapan Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, köprü gelirlerinin satışının daha önce TurgutÖzal'ın başbakanlığı dönemınde denenmiş olmasuıa karşın, yaptıklan çalışmalan "Türidye'de daha önce hiç uygulanmamış geKr aracı modeli" olarak sundu. Çiçek, ekonomik önlemler çerçevesinde îş Yasası, Işkur Yasası, Yabancı Sermaye Yasası, Icra Iflas Yasası, Maden Yasası. Bor Araştırma Enstitüsü Yasası ve Kara Avcılığı Yasası'nın da 1-1.5 ay içinde TBMM'den çıkanlması konusunda ilke karanna vanldığını söyledi. [email protected] Akşam yemeğinde yanımda oturan Romanyalı kadın televizyoncu şun- lan söyledi: "Altı ayönce Istanbul'day- dım. Muhteşembirkent Dünyadabu kadar güzel bir şehir görmedim. Ne mutlu size." Onu Letonyalı kadın rad- yo programcısı izledi: "Tamamen ka- tılıyorum. Istanbul büyülü bir şehir." Bunabenzerdeğerlendirmeleri, dün- yanın çeşitli yerlerindeki toplantılar- da yabancı meslektaşlarım hep ya- pıyorlar. Bu sözleri duyduğumda, ben bü- tün gün elimde broşürler Prag'ı dolaş- mıştım. Prag bir milyonun biraz üze- rinde bir nüfusa sahip. Bu nedenle bü- yüklük ve sorunlar açısından Istan- bul'la karşılaştırılamaz. Tanhı önemı bakımından da Istanbul'un yanınayak- laşamaz. Prag'ın orta yerinde Vlata Nehri akıyor. Paris'in Sen Nehri'ne benziyor. Üzerinde köprülerı, küçük yolcu gemileri ve sakin sakin akışıyla tipik bir Avrupa nehri. Vlata Nehri Is- tanbul Boğazı'yla karşılaştırılamaz bı- le. Masmavi boğazın yanında Vlata Prag'dan İstanbul'a Bakmak Nehri'nin kahverengi suyu hiçbir ca- zıbeye sahip olamaz. Buraya kadar, Prag, Istanbul'la kar- şılaştınlamaz dedim. Sonrası ise bi- zim açımızdan, Istanbul açısından parlak değil. Prag, parklar, tarihi bi- nalar ve modern mimarinin eşsiz ör- nekleriyle dolu. Tıkırtıkır işleyen tram- vayları, metrosu ve trenleriyle bir Av- rupa kenti. Pınl pırıl sokaklanndayü- rürken çöplerin Istanbul'unu anım- samak pek hoş olmuyor. Elimdeki tanıtım kılavuzundan FA- MU binasını anyorum. FAMU, Göste- ri Sanatları Akademisi'nin Film ve Te- levizyon Okulu'nun kısaltılmış adı. Vla- ta Nehri kıyısında çok güzel eski birta- rihi binası var. Çekler bu okulla övü- nüyorlar. Çünkü bu okuldan "Guguk Kuşu", "Hair", "Amadeus"filmlerinin ünlü yönetmeni Milos Forman, Bos- nalı yönetmen Emir Kusturica mezun olmuş. Vera Chytilova, Jan Namac, Oscarlı yönetmenlerden Jiri Menzel, Agnieszka Holland da bu okuldan mezun olanlardan. Franz Kafka'nın doğduğu evin çev- resinde birtarihin yattığını görebiliyor- sunuz. Kafka'nın burada bir de büstü bulunuyor. Müzisyen Antonin Dvo- rak adına, müzisyen Bedrich Sme- tana adına, müzisyen Jaroslav Jezek adına müzeler var. Mozart'ı Prag'da ağırlayan Dusek ailesinin evi de mü- ze. Komünizm müzesi bile var. Ope- rabinasında, Milli Müzedesürekli ulus- lararası müzisyen ler klasik müzik kon- serlerı veriyorlar. Bu kenti gezenler opera ve tiyatro binalannı hayranhkla dolaşıyorlar. Prag, eski sokakları, ye- ni mimariyle eskisi arasındaki uyu- muylatam anlamıyla büyülü bir kent. Bu yazıyı yazdığım otel odasından bakınca her taraf yemyeşil görünü- yor. Bahar, Prag'a ayrı bir güzellik katmış. Avrupa'ya gidip o ülkelerin kentlerine hayran olanlara zaman za- man kızanz. Ben bazı temiz ve dü- zenli Avrupa kentlerini çok da sev- mem. Kentler, kargaşası ve sürpriz- leriyle daha cazip gelir bana. Bu nedenle Istanbul'un cazibesini anlıyorum. Ben de her seferinde Is- tanbul'dayeni birşey keşfetmenin zev- kini tadıyorum. Fakat Prag'ı gördükten sonra, bizim Istanbul'u ne kadar hor kul- landığımızı, böylesine güzel bir kenti na- sıl çirkinleştirmek için elimizden gele- ni yaptığımızı daha iyi anladım. • • • Yanımda Istanbul'u övdükleri za- man gururtanıyorum. Sonra benim bil- diğim Istanbul'u düşünüyorum, her yani çöplerle dolu. Hâlâ en önemli ta- rihi merkezinde, Galata Kulesi çevre- sindeki kafeler ve barlarda içki yasa- ğının sürdüğünü düşündüğümde, ca- nım sıkılıyor. Bu gerçekleri yabancılar ne kadar biliyor, onu da bilmiyorum. Prag'ın içinde yalnızca eski bina- lartamir ediliyor. Bunun dışında her- hangi bir inşaata tanık olmadım. Biz de ise eski binalan yıkmak, sürekli yı- kıp çirkin binalar inşa etmek birzen- gın olma yolu. Prag bir müze kent değil, aynı zaman- da bir eğlence kenti, bir kültür kenti. Is- tanbul, 13 milyonluk nüfusuyla Prag'dan çok daha büyük olanaklar yaratabilir. Tabıi bunu yaratacak anlayışlar olursa. ömeğin hâlâ Galata Köprüsü üzerin- deki lokantalar, masalarını ve sandal- yelerini belediyelerin hışmından dışa- nya koymaya çekiniyoriar. Hâlâ bele- dıyeler içki yasağıyla belediyecilik yap- ma anlayışını terk etmiş degiller. Daha ne desem. Prag'dan İstanbul'a bakmak hem umut veriyor, hem de hü- zun Çünkü, Istanbul çok daha zengin ve etkileyici bir kent. Fakat İstanbul'a bakmıyoruz, onasevgi göstermiyoruz. P'ag'ı gördükten sonra Çekleri kıskan- ü TI. Biz kentlerimizi neden onlar ka- dar koruyamıyoruz, diye hayıflandım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle