Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29MAYIS 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
EJefctrcmik posta; denîzsomöcumhuriyetcom.tr 0.212.512 05 05 Faks; 0.212,512 44 97www.ctenizsom,com
- Almanya "Kara Ses"i
Türkiye'ye
göndermiyormuş...
"Ne de olsa
Almanya'nın sesi!"
JFTT namazı16 Mayıs'ta
Kadıköy'den
hareket eden
lETT'nin 93-543
numaralı otobüsü
Bostancı'ya geldiğinde
durakta beklemeden
içndeki yolcularla
"rng" seferine devam
etmesi gerekirken,
şcför "buraya kadar"
dedikten sonra namaz
kJİacağını söyleyerek
otobüsü kenara
çekryor... Itiraz eden
yolculara da,
"Istediğiniz yere şikâyet
edin" diyor. Yolculann
şikayeti üzerine
Bostâncı terminalindeki
İETT amiri de şoföre
yola devam etmesini
bildiriyor ama amirin
aldığı yanrt "Ben namaz
kıfacağım, istediğin
yere şikâyet et" oluyor.
İETT şoförü, İETT
otobüsünü ve yolculan
bırakıp namaz kılmaya
gidiyor.
KıvırtmaAhmet Mete Apak:
"AKP'liler Sertab
Erener'in başansı
bizim sayemizde
oldu diyoıiarmış.
Galiba doğru... Ben
de Sertab Erener'in
arkasında kıvıranlan
nereden tanıyorum
drye düşünüyordum."
Imanya'da 'Troya: Düşler ve Gerçek" ser-
gisi açılmıştı iki yıl önce... Türkrye'den gön-
derilen eserlerle sergi Stuttgart'ta, Bra-
unscvveig'da ve Bonn'da düzenlenmişti...
Sergilenen eserlerden biri de Anadolu Medeniyet-
leri Müzesi'nin 109.489.68 envanter numaralı "Bon-
cuk Dizisi"ydi...
Resmi tutanağa göre gümüş boncuk dizisi "71
adet küçük yuvarlak boncuk, 37 beyzi boncuk ve 2
adet spiral"den oluşuyordu.
Toplam 110 parça...
Yine tutanağa göre eserin durumu şöyleydi:
"Hepsi gümüşten yapılmış olup 71 adet küçük
yuvarlak boncuktan bazılannın üstü yivlidir. 37 adet
boncuk düz olup, 2 adet spiralden biri küçüktür.
Bunlar 4 kıvrımdır."
Yani 110 parça!
Fakat...
Eserler Stuttgart ve Braunscvveig'ın ardından
BoncukBonn'da sergilenirken Almanlann hazırladığı bir lis-
teyle "Boncuk Dizisi"ndeki boncuk sayısı 110'dan
109'a iniveriyor! Boncuklar, Stuttgart ve Braunscwe-
ig'da tamam, Bonn'da bir eksik... Bu durumda ka-
yıp boncuğun peşine düşmek gerekirken Anıtlar ve
MüzelerGenel Müdürü Aipay Pasinli, dönemin Kül-
tür Bakanı Istemihan Talay'a şu yazıyı yazıyor:
"... Boncuk adedi 110 olarak yer alan bronz kol-
yenin, devir teslim sırasında Alman yetkililerce ha-
zırlanan listede 109 boncuktan oluştuğu belirtilmiş-
tir. Yapılan incelemeler sonunda bronzdan yapılmış
ko/yeyi oluşturan boncuklann o/dukça küçük olma-
sı nedeniyle sayımda güçlük çekildiği ve rakam ha-
tası yapılabileceği sanılmaktadır. Söz konusu par-
çanın ise maddi ve arkeolojik değeri olmayan ve
kolyenin bütünlüğünü bozmayacak tahrip olmuş bir
parça olduğu belirlenmiş olup, envanterden düşül-
mesi uygun görüldüğü takdirde konunun onaya
bağlanması hususunu talimatlannıza arz ederim."
Dikkatettiyseniz...
Hem AJmanlara dayanılarak kolyenin 109 bon-
cuktan olduğu hem de boncuklann küçüklüğünden
dolayı sayım hatası yapılmış olabileceği belirtiliyor
ama biryandan da kayıp 110. boncuğun kolyenin
bütünlüğünü bozmayacak bir parça olduğu kabul-
leniliyor.
Pasinli, Talay'a ikinci bir yazı daha yazıyor ve bu
kez de "sergi komiserleri"nce yerinde yapılan sayım-
da kolyenin 109 adet boncuktan oluştuğunun be-
lirlendiğini söylüyor ve Anadolu Medeniyetleri Mü-
zesi'nden 110 boncukla çıkan kolyenin envantere
109 boncukla işlenmesini istiyor. Talay da "olur" di-
yor...
Şu sıra Müzeler Haftası kutlanıyor... Kutlu olsun!
SESStZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku; yahoo.com
Euro ikinci plana düştü...
Vizyonumuz, euroVISION!
Gemi adamları dalgalarla boğuşmuyor!
Sohtorik'e bağlı Sotrans Denizci-
lik, sekiz ay kadar önce Nijerya'nın
Lagos limanında bulunan M/V Sa-
panca gemisine Istanbul'dan 18 mü-
rettebat gönderiyor...
Ne var ki gemi, yerel acenteye olan
kumanya borcundan dolayı limanda
üç ay tutuklu kalıyor.
Şirket maaş ödemediği için gemi
adamlan, kelimenin tam anlamıy-
\a gemide mahsur kalıyor; yağmur
suyu biriktirip içiyoriar...
Iç savaş koşuliannın yaşandığı Ni-
jerya'da Türk Konsolosluğu'nun ça-
balan da gemi adamlanna yardım eli
uzatmaya yetmiyor...
Sonunda uluslararası bir denizcilik
sendikasının devreye girmesiyle ge-
mi adamlan Lagos'tan aynlıp Türki-
y«'
ye'ye dönüyor... Denizcilerin ilk işi,
şirketten alamadıklan maaşlannı iste-
mek oluyor... Fakat şirket, zor durum-
da olduğunu öne sürerek maaşları
ödemiyor...
Üç ay boyunca "bugün git yann
gel" diyerek gemi adamlannı oyala-
yan şirket, M/V Sapanca'nın kuman-
ya borcunu ödeyip gemiyi La-
gos'tan Türkiye'ye getiriyor ve bu
arada gemi adamlanna da alacak-
larına karşılık çek veriyor... Ancak
çekler tahsil edilemiyor...
Sonunda gemi adamlan haciz yo-
luna giderek maaş alacaklarını tahsil
edebiliyor...
Türkiye'nin gemi adamlan deniz-
deki dalgalarla değil karadaki arma-
törlerle boğuşuyor!
19 Mayıs G^ençKğîndîr
AYŞE GÜROCAK
DSP 21. Dönem Ankara
Millehekili
"Toprak eğer uğrunda ölen
varsa vatandır." Gençlik de
eğer uğrunda devlet ve millet-
çe emek sarf edilirse vazifesi-
ne sahip olma duygusunu ka-
zanır. lyi eğitim görmemiş, iyi
terbiye edilmemiş genç, taria-
daki zararfı ot gibidir. Bütün
vatan topraklannı bakımlı tut-
mak hepimizin kutsal vazifesi-
dir.
19 Mayıs gençliğindir. Çün-
kü, gençlik bir sosyal sınıf de-
ğildir. Ama her zaman önemli
toplumsal güç olmuştur.
19 Mayıs gençliğindir. Çün-
kü, Kurtuluş Savaşı'nda Ata-
türk 8 yaşında Nezahat'ı,
gencecik Ayşe'leri Meh-
met'leri, Kemal'leri, Naki-
ye'leri görmüştür. Ve kurtuluş
savaşı şehit ve gazilerinin yaş
ortalaması 15-28 arasıdır.
19 Mayıs gençliğindir. Çün-
kü, gençlerimiz "delikanlı" di-
ye adlandınlır. Onlariçin, "Kal-
bi su gibidir" denilir.
Kim kendisine yakınlık gös-
terir ise o tarafa meyledermiş.
Bilindiğigibi "kan"öa "su"da
akıcıdır.
Benzerliği hatırlattıktan
sonra, gençlerimizi hangi yö-
ne sevk edeceğimizi bize en
güzel tarif eden Atatürk'ün
"Gelecek için hazırfanan va-
tan evladına, hiçbir güçlük
karşısında baş eğmeyerek
tam sabır ve dayanma ile ça-
lışmalarını ve öğrenimdeki
çocuklanmızın anne ve baba-
lanna yavrulannı tahsillerinin
tamamianması için her feda-
kârlığı göze almaktan çekin-
memelerini tavsiye ederim"
sözleridir.
Peki gençlik ne ister ne
bekler
Onlar kendileri ile sağlıklı
ilişki kurulmasını isterier. Ken-
dileriyle diyalog kurulmasını
ve kendilerine güvenilmesini
isterier. Gençleryannlannın ne
olacağı kaygısından kurtulup,
geleceğe güvenle bakmak is-
terier. Onlann kendilerini ifade
etmelerini sağlayacak ortam-
lar gerekir ki bu da çoğunluk-
la ders dışı etkinlikler ve öğ-
renme alanlandır. "Bütün ümi-
dim gençliktedir" diyen Ata-
türk'ün gençliğe verdiği değe-
rin yine gençlertarafından ko-
runacağından öylesine emi-
nim ki...
Evet gençler:
Ümidiniz hiç sönmesin, gü-
cünüz hiç eksilmesin, beyni-
niz hiç kararmasın, güçlü ol-
manın öbür yüzü sabırdır.
"19 Mayıs'ları stadyumlar-
dan kurtaralım " diyen, gerçek
niyetlerini ortaya koymaktan
korkan yöneticiler geleceği-
nizle ilgili karartıcı yöntemlere
başvuracaklardır.
Şu an gençlerin geleceğin-
den ellerindeki yetkiyle so-
rumlu olanlar, sorunlar yarat-
maya ısrarla devam ediyorlar.
Bunlardan birkaçını sezgileri-
ne, sağduyularına güvendi-
ğim gençlerle paylaşmak isti-
yorum.
10 bin öğrenciyi ısrarla özel
vakıf okullarına (kolejlere)
gönderme fikri sabitliği içinde
olan, vakıf okullarının konten-
jan boşluklarını doldurma
gayretine giren sorumlu kişi,
devlet okullarının kalabalık
mevcudundan, derslik ihtiya-
cının olduğundan söz eder-
ken, özel okullardaki boşluk-
ları doldurma hem de halkın
parasıyla. Bu ne cüret, bu ne
akıl almazlıktır. Oysa bilmez
midir ki bir sorumlunun önce
kendi kaynaklanyla kendi eği-
tim ortamlarını iyileştirme ön-
celikli görevidir. Devlet adına
devletin kaynaklarını kullanan
sorumlu bakan, özel okullan
ihya etmek yerine devletin so-
rumluğundaki okullanmıza
neden elindeki kaynaklan ak-
tarmaz. Oysa MEB'in özellik-
le gelir düzeyleri düşük olan
öğrencilerin öğrenim gördüğü
PIO ve YİBO'larda hem kon-
tenjan açığı var hem de kali-
teyi arttıracak önlemler ihtiya-
cı var. 10 bin yoksul başanlı
öğrenciye can feda. Oysa özel
okulların yoksul öğrenci okut-
ma kontenjanları var. Sorum-
lu bakan neden bu okullann
kontenjanlarını arttırarak veya
yerinde kullanılıp kullanılma-
dığını denetleyerek 10 bin öğ-
rencimizi yerleştirme yolunu
seçmiyor. Bu AKP'nin sorum-
lu bakanının, bu yıl için ayırdı-
ğı 15 trilyonla kaç 10 bin öğ-
rencinin okuduğu ve okuya-
cağı okullar güçlendirilir. Ata-
türk'ün emaneti olan gelece-
ğimizin güvencesi, Atatürk
gençliği bunları görmemezlik-
ten gelemez ve gelmeyecek-
tir.
AKP'ye bu da yetmiyor. Pa-
dişah yetkisinin hevesi içinde
yönetmelik değişikliğini kendi
yetkisine alıyor. Oysa 1999'da
DSP'nin döneminde bu yetki
Bakanlar Kurulu ve Cumhur-
başkanı'nın onayı ile gerçek-
leşiyordu. Neydi bunda amaç,
daha önce "genel hükümler"
657'nin 68 b'sine göre atama
ve yükselme yapılıyordu. ör-
neğin, tanm bakanlığında zi-
raat eğitimi almış herhangi bir
şube müdürünü alıp eğitim-
den sorumlu genel müdür ola-
rak atayabiliyortardı. Yani ihti-
sas alanı göz önüne alınmı-
yordu. DSP zamanında özel-
likle MEB'de eğitimde kendi
alanlarında ihtisaslaşmış in-
sanlara eğitim yönetimi için
"öze/ftü/cüm/er"getirildi. Şim-
di bu AKP, 2 Nisan 1997'de
belediyelerden kamu kurum-
larına yatay geçişi engelleyen
yasayı geldikleri aylarda de-
ğiştirerek eski genel hükümler
çerçevesinde atama ve gö-
revde yükselme yapacak. Bir-
çok kamu kuruluşlannda ör-
nekleri çoktur. Yani frekansla-
rı tutanlarla eğitimin geleceği-
ni belirleyecek. Bu gençlik
haftasında Atatürk'ün gençli-
ğinesesleniyorum. Sizinle ilgi-
li kararlan kim ve kimler alıyor.
Yanlışları izlemek hepimizin
görevi.
Çünkü biliyoruz ki bir mille-
tin gençleri ne halde ise istik-
bali de o halde olacaktır.
ÇİZGÎLtK KÂMtL MASARACl
HARBt SEMtH POROY semihporoyqyahoo.com
Ü j3 U Ö B
O O Û 0
DDDjnnoao
ooooo
UUUUVU
ooaaüo
a a D a îryDDOü
o o a a o
an a o a
DÖO
aaD
aao
ODD
ûQ Q
aa o
flnn
oot
cor
ıiûr
UUUU!
PODOI
aootjı
o-Dpa
aoooo
ODOOO
aaoo
nooo
nn
BÜLÜT BEBEK NLRAYÇİFTÇI bulutbebek tı hotmail.com
HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BİLGIN
BEN Df ^ V ASICERLîStMI SBMJN s t B I
I YAPICAM AMA BEN BEDELIAAİ PARA
OLARAK ÖDİCEML
EŞKLMEYEN
ÖÜNDEM:
"BEDaİİ
«•.ASJCERLtJC
L_J LJ
TARİHTE BUGÜ1V MÜMTAZARIKAN 29 Mayıs
ft
A4/JI/Z£R"£ ADINI V&REN MAUSER..
1914 'TS BUGÜN ÜNLÜ ALAAAH SİLAH yAP/MCtS-{ PETE& PAUL
ÖLMÛÇTtİ. KAXJ>EÇİYL£ S//S-
S«e S/LAH FABRİKASl
MAus&e, ÖZSLUKLB P/BUSYA ORDU&UHA
ÇEÇİTLi StLAHLAiZ /MAL ETMİÇTİ. tS. yÛZYIUM
SOAJ YILLsVStNPA Ü/eSTİM/fSe BAÇLADI6I
TlJFE/C, OUUU AP/YLA AMtLACAK, 19SO'
S
TXBAMCALA/£ OA, RÜFBĞI KA-
TOP-
KOCAELİ 2. ASLÎYE HUKÜK MAHKEMESİ'NDEN
Esas: 2001 673 Karar: 2003 '272
Davacı Selvı Erdoğan tarafından davalı Ramazan Ay ve Selvi Ay aleyhine açılan da-
vanın yapılan açık duruşması sonunda: 1- Ramazan Ay hakkındaki davanuı reddine.
2- Selvı Ay hakkındaki davanuı kısmen kabulü ile Kocaeli 3'üncü Icra Müdürlü-
ğü'nün 2001'2814 esas sayılı takibe yapılan itirazuı iptalı ile takibin Selvi Ay yönün-
den 2.578.605.00O.-TL. asıl alacak ve bu alacaga takip tarihinden ihbaren yasal faizin
yürütülmesine dair mahkememizce tesis edilen 08.05.2003 tarihli karar davalılara karar
yerrne kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 25748
SATILIK OTO
1998 MODEL
TOYOTA
SAHİBİNDEN
SATILIKTIR
Tel: O 532
287 52 73
DÜZ ÇtZGt
ÜMtT ZİLELİ
Vah Benim Medyam!..
AKP'ye iliştirilmiş medya manşet attı:
- Özkök Paşa, genç subaylar tedirgin haberini yalan-
ladı...
Peki, özkök Paşa yalanlamanın ardından ne dedi?.
Üşenmedim, tüm gazeteleri okudum; dinci bültenleri
kayda bile aJmaya gerek görmedim, her zamanki gibi yi-
ne saçmalamışlar, daha ilkel olanlan ise Cumhuriyet'i
hedef gösterip küfüretmişler.. Yani bildiğiniz şeriatçı ka-
fa, ne uzar, ne kısalır!..
Diğer gazetelere gelince; Ankara Temsilcisi'nin namu-
suna sığınan bir ikisi hariç bir sevinç, bir mırtluluk sor-
mayın g/tsin!.. Manşetlere bak/nca, neredeyse zil takıp
oynadıklannı görebiliyorsunuz!.. 0 sevinçle, Genelkur-
may Başkanı Ozkök'ün sözlerinin devamını yazmayı unu-
tanlar bile olmuş!.. Hatırlayalım:
- Bizde gövde ayn, baş ayn değildir. Tedirginlik
varsa, birkesimde değil, TSK'nin bütünündedir. Hû-
kümetin kadrolaşma hareketleri bizi rahatsız et-
mektedir. Irticayı izliyoruz... Derin kaygı ve duyartı-
lıklanmız vardır...
Cuma günü Mustafa Balbay ımzasıyla yayımlanan
Cumhuriyet'in habennde özkök Paşa ne diyordu:
- Bazı AKP milletvekilleri, orduyu yıpratmak iste-
yenleri cesaretlendiıiyor... Hükümetin kimi uygula-
malannın demokrasinin yerieşmesine hizmet eder
nitelikte olmadığını görvyoruz... Özellikle genç su-
baytanmız durumu endişeyle izliyor. Sonuç olarak
kaygı sadece genç kesimde değil, genelimizdedir.
Birhuzursuzluk, tedirginlik, kaygı yaşanmaktadır...
• • •
Şimdi söytermisiniz; Mustafa Ba/bay'ın haberiyle, Öz-
kök Paşa'nın açıkiamalan arasında "genç subaylar" söz-
cükleri dışında ne farklılık var?.. ozkök'ün, TSK içinde
aynmalık olarak yorumlanabilecek "gençsubaylar" söz-
cüklerini yalanlaması son derece doğal, ama haberde za-
ten TSK'nin genel olarak kaygılı olduğu da vurgulanıyor-
du.
Ama anlı şanlı medyamız ne o haberin ardından, ne
de özkök Paşa'nın açıklamasından sonra "asıl habe-
rin" üzerinde durmadı bile!.. AKP'nin, "Avrupa Bırlıgi'ne
uyum yasalan" kandırmacasıyla yapmayı düşledıği de-
ğişiklikleri, ordu üzerine oynanan dış desteklı oyunlan,
TSK'nin bizzat en tepedeki komutanın vurgusuyla "gi-
derek artan derin kaygı ve duyariılıklannı" görmek iste-
medi!.. Bazı kiralık kalemler de aldıklan talımat gereği
"AByolunda hassas konulan kaşımayalım. AKP'ye
sonuna dek destek olalım" kampanyasını başlattılar.
Bu "ince senaryo" gayet güzel kotanlacak, pazarlıklar
yapılacak, ihaleler alınacak, karşılığında AKP bir güzel
parlatılacaktı ama şu "lanet" Cumhuriyet gazetesi işlen
bozuyordu, öyleyse vurun abalıyaü!
Toplantının ertesi günü, medyanın yaklaşımını dagör-
dükten sonra Balbay'ı kutlamak üzere aradım, uzun uzun
konuştuk. özellikle Sevgili Balbay o müthiş espri anla-
yışıyla durumu bir çırpıda özetleyiverdi:
- Bizim medya şu sıralar hükümetten bile daha
sıkı AKP'liü!
• • •
Ordu üzerine oynanan oyunlan da açalım, açalım ki
oynanan oyun netleşsin...
ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Worfowitz da-
ha beş gün önce Boston Gtobe gazetesinde yayımlanan
mektubunda Türk ordusunu ağır bir dille eleştirdi. Ame-
rikaJı şahın "Türkiye'nin savaşta ABD'yiyalnız bırak-
masının asılsorumlusu Türk ordusudur" dedı.
Wolfowitz, tam da ilişkıler iyileştirilmeyeçalışılırken bu
çıkışı niçin yaptı?..
Yanıtı, önceki gün Melih Aşık, Mılliyet'tekı "AçıkPen-
cere" sütununda verdi:
- Washington da aynen AB gibi, Kemalist ideolo-
ji ve TSfCyi Türkiye'nin siyasi hayatında geriplana
atmak için manevralanmaktadır...
Melih Aşık köşesınde, Amenkan politikasına yön ve-
ren önemli isimlerden Profesor Noah Feldman'ın şu
çok önemli sözlerine de yer verdi:
- Türkiye'nin daha demokratik oldukça, daha Is-
lami olacağı görülüyor. Dolayısıyla Tûrkiye, kanşık-
lık ve şiddet olmaksızın, sadece vatandaşlannın is-
tedikleri adaya oy vermelerine izin verirse, bir Isla-
mi demokrasi haline gelebilir. Eğerbu gerçekleşir-
se, dünyanın geri kalan bölümü için ortaya çıkacak
dersler çok derin olacak. Türkler Mustafa Kemal'in
Islama ve Batı'ya karşı çıkma mirasını aşarak, Islam
ile demokrasinin birbirine uyumlu olabileceğini ka-
nrtlayan sentezi gerçekleştirmiş olacaklar...
Bu, amacı besbelli açıklamayı alın, Wolfowitz'in mek-
tubunun üstüne koyun, en üstüne de "Amerika'nın se-
s/"kalemlerin son birkaç haftadırorduya karşı "tekmer-
kezden" planlanmış saldınlannı koyun, ortaya ne çıkı-
yor?..
- Batı'ya iliştirilmiş ılımlı ıslam senaryosuü!
Cumhuriyet, işte bu oyunu ortaya çıkardı, bunun için
köpürüyoriar...
E-posta: umitzileli ' ttnetnettr
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLMNSAĞA:
1/ Bolu ilinde-
ki Yedigölkrı
oluşturan göl-
cüklerden biri
2/Büyükerkek
kardeş... "Ne - 4
- komşumuz-
dun sen Fahri-
ye Abla"
(A.M. Dıra- 7
nas).3/Olayla- Q
n kendine dert
etmeden geçiş-
tiren... Bir bağlaç. 4/
Havagazı lambasının
ucu... Kadınlann giy-
diği kolsuz üstlük. 5/
Kır yaşarru içinde aşk
konusunu işleyen kısa
şiir... Argodakaba sa-
ba ve görgüsüz kimse- 6
ye verilen ad. 6/ Hay-
vanlann kemik ve kı-
kırdak gibi dokulann-
dan ya da bitkisel yo-
sunlardan elde edilen saydam ve renksiz bir madde. II
Hayvanlara vurulan damga... Gece... Nikel elementi-
nin simgesi. 8/ Izgara... Bir asitle birleşince bir tuz
oluşturan madde. 9/ Tavlada "üç" sayısı... Tümden
çıplak olarak açık havada yaşamayı savunan ögreti.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Genellikle yumuşak ve ince kumaştan yapılan ev içi
kadın giysisi. 2/ Süreyya Dunı'nun bir filrrıi.. Zihin-
sel ve duygusal uyum. 3/ Hasırdan örülmüş kulplu tor-
ba. 4/lzmir-Aydın otoyolunda, Türkiye'nin en uzun tü-
nellerinden biri. 5/Bektaşi dervişi... Konya'nm Kara-
pınar ilçesinde Yöriikler tarafindan dokunan bir cins
halı. 6/ Sn-... "Biz kimseye — tutmayız / Kamu âlem
birdir bize" (Yunus Emre). 7/Çit. perde... Bıçak, kıhç
gibi kesici araçlann kabı... Bizmut elementinin simge-
si. 8/ içinde diri balık saklanan. denizden aynlmış ha-
vuz... Cilve. 9/Devlet yönetuninde akrabalara ve özel-
likle yeğenlere yapılan iltimas.