23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29MAYIS 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 EJefctrcmik posta; denîzsomöcumhuriyetcom.tr 0.212.512 05 05 Faks; 0.212,512 44 97www.ctenizsom,com - Almanya "Kara Ses"i Türkiye'ye göndermiyormuş... "Ne de olsa Almanya'nın sesi!" JFTT namazı16 Mayıs'ta Kadıköy'den hareket eden lETT'nin 93-543 numaralı otobüsü Bostancı'ya geldiğinde durakta beklemeden içndeki yolcularla "rng" seferine devam etmesi gerekirken, şcför "buraya kadar" dedikten sonra namaz kJİacağını söyleyerek otobüsü kenara çekryor... Itiraz eden yolculara da, "Istediğiniz yere şikâyet edin" diyor. Yolculann şikayeti üzerine Bostâncı terminalindeki İETT amiri de şoföre yola devam etmesini bildiriyor ama amirin aldığı yanrt "Ben namaz kıfacağım, istediğin yere şikâyet et" oluyor. İETT şoförü, İETT otobüsünü ve yolculan bırakıp namaz kılmaya gidiyor. KıvırtmaAhmet Mete Apak: "AKP'liler Sertab Erener'in başansı bizim sayemizde oldu diyoıiarmış. Galiba doğru... Ben de Sertab Erener'in arkasında kıvıranlan nereden tanıyorum drye düşünüyordum." Imanya'da 'Troya: Düşler ve Gerçek" ser- gisi açılmıştı iki yıl önce... Türkrye'den gön- derilen eserlerle sergi Stuttgart'ta, Bra- unscvveig'da ve Bonn'da düzenlenmişti... Sergilenen eserlerden biri de Anadolu Medeniyet- leri Müzesi'nin 109.489.68 envanter numaralı "Bon- cuk Dizisi"ydi... Resmi tutanağa göre gümüş boncuk dizisi "71 adet küçük yuvarlak boncuk, 37 beyzi boncuk ve 2 adet spiral"den oluşuyordu. Toplam 110 parça... Yine tutanağa göre eserin durumu şöyleydi: "Hepsi gümüşten yapılmış olup 71 adet küçük yuvarlak boncuktan bazılannın üstü yivlidir. 37 adet boncuk düz olup, 2 adet spiralden biri küçüktür. Bunlar 4 kıvrımdır." Yani 110 parça! Fakat... Eserler Stuttgart ve Braunscvveig'ın ardından BoncukBonn'da sergilenirken Almanlann hazırladığı bir lis- teyle "Boncuk Dizisi"ndeki boncuk sayısı 110'dan 109'a iniveriyor! Boncuklar, Stuttgart ve Braunscwe- ig'da tamam, Bonn'da bir eksik... Bu durumda ka- yıp boncuğun peşine düşmek gerekirken Anıtlar ve MüzelerGenel Müdürü Aipay Pasinli, dönemin Kül- tür Bakanı Istemihan Talay'a şu yazıyı yazıyor: "... Boncuk adedi 110 olarak yer alan bronz kol- yenin, devir teslim sırasında Alman yetkililerce ha- zırlanan listede 109 boncuktan oluştuğu belirtilmiş- tir. Yapılan incelemeler sonunda bronzdan yapılmış ko/yeyi oluşturan boncuklann o/dukça küçük olma- sı nedeniyle sayımda güçlük çekildiği ve rakam ha- tası yapılabileceği sanılmaktadır. Söz konusu par- çanın ise maddi ve arkeolojik değeri olmayan ve kolyenin bütünlüğünü bozmayacak tahrip olmuş bir parça olduğu belirlenmiş olup, envanterden düşül- mesi uygun görüldüğü takdirde konunun onaya bağlanması hususunu talimatlannıza arz ederim." Dikkatettiyseniz... Hem AJmanlara dayanılarak kolyenin 109 bon- cuktan olduğu hem de boncuklann küçüklüğünden dolayı sayım hatası yapılmış olabileceği belirtiliyor ama biryandan da kayıp 110. boncuğun kolyenin bütünlüğünü bozmayacak bir parça olduğu kabul- leniliyor. Pasinli, Talay'a ikinci bir yazı daha yazıyor ve bu kez de "sergi komiserleri"nce yerinde yapılan sayım- da kolyenin 109 adet boncuktan oluştuğunun be- lirlendiğini söylüyor ve Anadolu Medeniyetleri Mü- zesi'nden 110 boncukla çıkan kolyenin envantere 109 boncukla işlenmesini istiyor. Talay da "olur" di- yor... Şu sıra Müzeler Haftası kutlanıyor... Kutlu olsun! SESStZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku; yahoo.com Euro ikinci plana düştü... Vizyonumuz, euroVISION! Gemi adamları dalgalarla boğuşmuyor! Sohtorik'e bağlı Sotrans Denizci- lik, sekiz ay kadar önce Nijerya'nın Lagos limanında bulunan M/V Sa- panca gemisine Istanbul'dan 18 mü- rettebat gönderiyor... Ne var ki gemi, yerel acenteye olan kumanya borcundan dolayı limanda üç ay tutuklu kalıyor. Şirket maaş ödemediği için gemi adamlan, kelimenin tam anlamıy- \a gemide mahsur kalıyor; yağmur suyu biriktirip içiyoriar... Iç savaş koşuliannın yaşandığı Ni- jerya'da Türk Konsolosluğu'nun ça- balan da gemi adamlanna yardım eli uzatmaya yetmiyor... Sonunda uluslararası bir denizcilik sendikasının devreye girmesiyle ge- mi adamlan Lagos'tan aynlıp Türki- y«' ye'ye dönüyor... Denizcilerin ilk işi, şirketten alamadıklan maaşlannı iste- mek oluyor... Fakat şirket, zor durum- da olduğunu öne sürerek maaşları ödemiyor... Üç ay boyunca "bugün git yann gel" diyerek gemi adamlannı oyala- yan şirket, M/V Sapanca'nın kuman- ya borcunu ödeyip gemiyi La- gos'tan Türkiye'ye getiriyor ve bu arada gemi adamlanna da alacak- larına karşılık çek veriyor... Ancak çekler tahsil edilemiyor... Sonunda gemi adamlan haciz yo- luna giderek maaş alacaklarını tahsil edebiliyor... Türkiye'nin gemi adamlan deniz- deki dalgalarla değil karadaki arma- törlerle boğuşuyor! 19 Mayıs G^ençKğîndîr AYŞE GÜROCAK DSP 21. Dönem Ankara Millehekili "Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır." Gençlik de eğer uğrunda devlet ve millet- çe emek sarf edilirse vazifesi- ne sahip olma duygusunu ka- zanır. lyi eğitim görmemiş, iyi terbiye edilmemiş genç, taria- daki zararfı ot gibidir. Bütün vatan topraklannı bakımlı tut- mak hepimizin kutsal vazifesi- dir. 19 Mayıs gençliğindir. Çün- kü, gençlik bir sosyal sınıf de- ğildir. Ama her zaman önemli toplumsal güç olmuştur. 19 Mayıs gençliğindir. Çün- kü, Kurtuluş Savaşı'nda Ata- türk 8 yaşında Nezahat'ı, gencecik Ayşe'leri Meh- met'leri, Kemal'leri, Naki- ye'leri görmüştür. Ve kurtuluş savaşı şehit ve gazilerinin yaş ortalaması 15-28 arasıdır. 19 Mayıs gençliğindir. Çün- kü, gençlerimiz "delikanlı" di- ye adlandınlır. Onlariçin, "Kal- bi su gibidir" denilir. Kim kendisine yakınlık gös- terir ise o tarafa meyledermiş. Bilindiğigibi "kan"öa "su"da akıcıdır. Benzerliği hatırlattıktan sonra, gençlerimizi hangi yö- ne sevk edeceğimizi bize en güzel tarif eden Atatürk'ün "Gelecek için hazırfanan va- tan evladına, hiçbir güçlük karşısında baş eğmeyerek tam sabır ve dayanma ile ça- lışmalarını ve öğrenimdeki çocuklanmızın anne ve baba- lanna yavrulannı tahsillerinin tamamianması için her feda- kârlığı göze almaktan çekin- memelerini tavsiye ederim" sözleridir. Peki gençlik ne ister ne bekler Onlar kendileri ile sağlıklı ilişki kurulmasını isterier. Ken- dileriyle diyalog kurulmasını ve kendilerine güvenilmesini isterier. Gençleryannlannın ne olacağı kaygısından kurtulup, geleceğe güvenle bakmak is- terier. Onlann kendilerini ifade etmelerini sağlayacak ortam- lar gerekir ki bu da çoğunluk- la ders dışı etkinlikler ve öğ- renme alanlandır. "Bütün ümi- dim gençliktedir" diyen Ata- türk'ün gençliğe verdiği değe- rin yine gençlertarafından ko- runacağından öylesine emi- nim ki... Evet gençler: Ümidiniz hiç sönmesin, gü- cünüz hiç eksilmesin, beyni- niz hiç kararmasın, güçlü ol- manın öbür yüzü sabırdır. "19 Mayıs'ları stadyumlar- dan kurtaralım " diyen, gerçek niyetlerini ortaya koymaktan korkan yöneticiler geleceği- nizle ilgili karartıcı yöntemlere başvuracaklardır. Şu an gençlerin geleceğin- den ellerindeki yetkiyle so- rumlu olanlar, sorunlar yarat- maya ısrarla devam ediyorlar. Bunlardan birkaçını sezgileri- ne, sağduyularına güvendi- ğim gençlerle paylaşmak isti- yorum. 10 bin öğrenciyi ısrarla özel vakıf okullarına (kolejlere) gönderme fikri sabitliği içinde olan, vakıf okullarının konten- jan boşluklarını doldurma gayretine giren sorumlu kişi, devlet okullarının kalabalık mevcudundan, derslik ihtiya- cının olduğundan söz eder- ken, özel okullardaki boşluk- ları doldurma hem de halkın parasıyla. Bu ne cüret, bu ne akıl almazlıktır. Oysa bilmez midir ki bir sorumlunun önce kendi kaynaklanyla kendi eği- tim ortamlarını iyileştirme ön- celikli görevidir. Devlet adına devletin kaynaklarını kullanan sorumlu bakan, özel okullan ihya etmek yerine devletin so- rumluğundaki okullanmıza neden elindeki kaynaklan ak- tarmaz. Oysa MEB'in özellik- le gelir düzeyleri düşük olan öğrencilerin öğrenim gördüğü PIO ve YİBO'larda hem kon- tenjan açığı var hem de kali- teyi arttıracak önlemler ihtiya- cı var. 10 bin yoksul başanlı öğrenciye can feda. Oysa özel okulların yoksul öğrenci okut- ma kontenjanları var. Sorum- lu bakan neden bu okullann kontenjanlarını arttırarak veya yerinde kullanılıp kullanılma- dığını denetleyerek 10 bin öğ- rencimizi yerleştirme yolunu seçmiyor. Bu AKP'nin sorum- lu bakanının, bu yıl için ayırdı- ğı 15 trilyonla kaç 10 bin öğ- rencinin okuduğu ve okuya- cağı okullar güçlendirilir. Ata- türk'ün emaneti olan gelece- ğimizin güvencesi, Atatürk gençliği bunları görmemezlik- ten gelemez ve gelmeyecek- tir. AKP'ye bu da yetmiyor. Pa- dişah yetkisinin hevesi içinde yönetmelik değişikliğini kendi yetkisine alıyor. Oysa 1999'da DSP'nin döneminde bu yetki Bakanlar Kurulu ve Cumhur- başkanı'nın onayı ile gerçek- leşiyordu. Neydi bunda amaç, daha önce "genel hükümler" 657'nin 68 b'sine göre atama ve yükselme yapılıyordu. ör- neğin, tanm bakanlığında zi- raat eğitimi almış herhangi bir şube müdürünü alıp eğitim- den sorumlu genel müdür ola- rak atayabiliyortardı. Yani ihti- sas alanı göz önüne alınmı- yordu. DSP zamanında özel- likle MEB'de eğitimde kendi alanlarında ihtisaslaşmış in- sanlara eğitim yönetimi için "öze/ftü/cüm/er"getirildi. Şim- di bu AKP, 2 Nisan 1997'de belediyelerden kamu kurum- larına yatay geçişi engelleyen yasayı geldikleri aylarda de- ğiştirerek eski genel hükümler çerçevesinde atama ve gö- revde yükselme yapacak. Bir- çok kamu kuruluşlannda ör- nekleri çoktur. Yani frekansla- rı tutanlarla eğitimin geleceği- ni belirleyecek. Bu gençlik haftasında Atatürk'ün gençli- ğinesesleniyorum. Sizinle ilgi- li kararlan kim ve kimler alıyor. Yanlışları izlemek hepimizin görevi. Çünkü biliyoruz ki bir mille- tin gençleri ne halde ise istik- bali de o halde olacaktır. ÇİZGÎLtK KÂMtL MASARACl HARBt SEMtH POROY semihporoyqyahoo.com Ü j3 U Ö B O O Û 0 DDDjnnoao ooooo UUUUVU ooaaüo a a D a îryDDOü o o a a o an a o a DÖO aaD aao ODD ûQ Q aa o flnn oot cor ıiûr UUUU! PODOI aootjı o-Dpa aoooo ODOOO aaoo nooo nn BÜLÜT BEBEK NLRAYÇİFTÇI bulutbebek tı hotmail.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BİLGIN BEN Df ^ V ASICERLîStMI SBMJN s t B I I YAPICAM AMA BEN BEDELIAAİ PARA OLARAK ÖDİCEML EŞKLMEYEN ÖÜNDEM: "BEDaİİ «•.ASJCERLtJC L_J LJ TARİHTE BUGÜ1V MÜMTAZARIKAN 29 Mayıs ft A4/JI/Z£R"£ ADINI V&REN MAUSER.. 1914 'TS BUGÜN ÜNLÜ ALAAAH SİLAH yAP/MCtS-{ PETE& PAUL ÖLMÛÇTtİ. KAXJ>EÇİYL£ S//S- S«e S/LAH FABRİKASl MAus&e, ÖZSLUKLB P/BUSYA ORDU&UHA ÇEÇİTLi StLAHLAiZ /MAL ETMİÇTİ. tS. yÛZYIUM SOAJ YILLsVStNPA Ü/eSTİM/fSe BAÇLADI6I TlJFE/C, OUUU AP/YLA AMtLACAK, 19SO' S TXBAMCALA/£ OA, RÜFBĞI KA- TOP- KOCAELİ 2. ASLÎYE HUKÜK MAHKEMESİ'NDEN Esas: 2001 673 Karar: 2003 '272 Davacı Selvı Erdoğan tarafından davalı Ramazan Ay ve Selvi Ay aleyhine açılan da- vanın yapılan açık duruşması sonunda: 1- Ramazan Ay hakkındaki davanuı reddine. 2- Selvı Ay hakkındaki davanuı kısmen kabulü ile Kocaeli 3'üncü Icra Müdürlü- ğü'nün 2001'2814 esas sayılı takibe yapılan itirazuı iptalı ile takibin Selvi Ay yönün- den 2.578.605.00O.-TL. asıl alacak ve bu alacaga takip tarihinden ihbaren yasal faizin yürütülmesine dair mahkememizce tesis edilen 08.05.2003 tarihli karar davalılara karar yerrne kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 25748 SATILIK OTO 1998 MODEL TOYOTA SAHİBİNDEN SATILIKTIR Tel: O 532 287 52 73 DÜZ ÇtZGt ÜMtT ZİLELİ Vah Benim Medyam!.. AKP'ye iliştirilmiş medya manşet attı: - Özkök Paşa, genç subaylar tedirgin haberini yalan- ladı... Peki, özkök Paşa yalanlamanın ardından ne dedi?. Üşenmedim, tüm gazeteleri okudum; dinci bültenleri kayda bile aJmaya gerek görmedim, her zamanki gibi yi- ne saçmalamışlar, daha ilkel olanlan ise Cumhuriyet'i hedef gösterip küfüretmişler.. Yani bildiğiniz şeriatçı ka- fa, ne uzar, ne kısalır!.. Diğer gazetelere gelince; Ankara Temsilcisi'nin namu- suna sığınan bir ikisi hariç bir sevinç, bir mırtluluk sor- mayın g/tsin!.. Manşetlere bak/nca, neredeyse zil takıp oynadıklannı görebiliyorsunuz!.. 0 sevinçle, Genelkur- may Başkanı Ozkök'ün sözlerinin devamını yazmayı unu- tanlar bile olmuş!.. Hatırlayalım: - Bizde gövde ayn, baş ayn değildir. Tedirginlik varsa, birkesimde değil, TSK'nin bütünündedir. Hû- kümetin kadrolaşma hareketleri bizi rahatsız et- mektedir. Irticayı izliyoruz... Derin kaygı ve duyartı- lıklanmız vardır... Cuma günü Mustafa Balbay ımzasıyla yayımlanan Cumhuriyet'in habennde özkök Paşa ne diyordu: - Bazı AKP milletvekilleri, orduyu yıpratmak iste- yenleri cesaretlendiıiyor... Hükümetin kimi uygula- malannın demokrasinin yerieşmesine hizmet eder nitelikte olmadığını görvyoruz... Özellikle genç su- baytanmız durumu endişeyle izliyor. Sonuç olarak kaygı sadece genç kesimde değil, genelimizdedir. Birhuzursuzluk, tedirginlik, kaygı yaşanmaktadır... • • • Şimdi söytermisiniz; Mustafa Ba/bay'ın haberiyle, Öz- kök Paşa'nın açıkiamalan arasında "genç subaylar" söz- cükleri dışında ne farklılık var?.. ozkök'ün, TSK içinde aynmalık olarak yorumlanabilecek "gençsubaylar" söz- cüklerini yalanlaması son derece doğal, ama haberde za- ten TSK'nin genel olarak kaygılı olduğu da vurgulanıyor- du. Ama anlı şanlı medyamız ne o haberin ardından, ne de özkök Paşa'nın açıklamasından sonra "asıl habe- rin" üzerinde durmadı bile!.. AKP'nin, "Avrupa Bırlıgi'ne uyum yasalan" kandırmacasıyla yapmayı düşledıği de- ğişiklikleri, ordu üzerine oynanan dış desteklı oyunlan, TSK'nin bizzat en tepedeki komutanın vurgusuyla "gi- derek artan derin kaygı ve duyariılıklannı" görmek iste- medi!.. Bazı kiralık kalemler de aldıklan talımat gereği "AByolunda hassas konulan kaşımayalım. AKP'ye sonuna dek destek olalım" kampanyasını başlattılar. Bu "ince senaryo" gayet güzel kotanlacak, pazarlıklar yapılacak, ihaleler alınacak, karşılığında AKP bir güzel parlatılacaktı ama şu "lanet" Cumhuriyet gazetesi işlen bozuyordu, öyleyse vurun abalıyaü! Toplantının ertesi günü, medyanın yaklaşımını dagör- dükten sonra Balbay'ı kutlamak üzere aradım, uzun uzun konuştuk. özellikle Sevgili Balbay o müthiş espri anla- yışıyla durumu bir çırpıda özetleyiverdi: - Bizim medya şu sıralar hükümetten bile daha sıkı AKP'liü! • • • Ordu üzerine oynanan oyunlan da açalım, açalım ki oynanan oyun netleşsin... ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Worfowitz da- ha beş gün önce Boston Gtobe gazetesinde yayımlanan mektubunda Türk ordusunu ağır bir dille eleştirdi. Ame- rikaJı şahın "Türkiye'nin savaşta ABD'yiyalnız bırak- masının asılsorumlusu Türk ordusudur" dedı. Wolfowitz, tam da ilişkıler iyileştirilmeyeçalışılırken bu çıkışı niçin yaptı?.. Yanıtı, önceki gün Melih Aşık, Mılliyet'tekı "AçıkPen- cere" sütununda verdi: - Washington da aynen AB gibi, Kemalist ideolo- ji ve TSfCyi Türkiye'nin siyasi hayatında geriplana atmak için manevralanmaktadır... Melih Aşık köşesınde, Amenkan politikasına yön ve- ren önemli isimlerden Profesor Noah Feldman'ın şu çok önemli sözlerine de yer verdi: - Türkiye'nin daha demokratik oldukça, daha Is- lami olacağı görülüyor. Dolayısıyla Tûrkiye, kanşık- lık ve şiddet olmaksızın, sadece vatandaşlannın is- tedikleri adaya oy vermelerine izin verirse, bir Isla- mi demokrasi haline gelebilir. Eğerbu gerçekleşir- se, dünyanın geri kalan bölümü için ortaya çıkacak dersler çok derin olacak. Türkler Mustafa Kemal'in Islama ve Batı'ya karşı çıkma mirasını aşarak, Islam ile demokrasinin birbirine uyumlu olabileceğini ka- nrtlayan sentezi gerçekleştirmiş olacaklar... Bu, amacı besbelli açıklamayı alın, Wolfowitz'in mek- tubunun üstüne koyun, en üstüne de "Amerika'nın se- s/"kalemlerin son birkaç haftadırorduya karşı "tekmer- kezden" planlanmış saldınlannı koyun, ortaya ne çıkı- yor?.. - Batı'ya iliştirilmiş ılımlı ıslam senaryosuü! Cumhuriyet, işte bu oyunu ortaya çıkardı, bunun için köpürüyoriar... E-posta: umitzileli ' ttnetnettr B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3SOLMNSAĞA: 1/ Bolu ilinde- ki Yedigölkrı oluşturan göl- cüklerden biri 2/Büyükerkek kardeş... "Ne - 4 - komşumuz- dun sen Fahri- ye Abla" (A.M. Dıra- 7 nas).3/Olayla- Q n kendine dert etmeden geçiş- tiren... Bir bağlaç. 4/ Havagazı lambasının ucu... Kadınlann giy- diği kolsuz üstlük. 5/ Kır yaşarru içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir... Argodakaba sa- ba ve görgüsüz kimse- 6 ye verilen ad. 6/ Hay- vanlann kemik ve kı- kırdak gibi dokulann- dan ya da bitkisel yo- sunlardan elde edilen saydam ve renksiz bir madde. II Hayvanlara vurulan damga... Gece... Nikel elementi- nin simgesi. 8/ Izgara... Bir asitle birleşince bir tuz oluşturan madde. 9/ Tavlada "üç" sayısı... Tümden çıplak olarak açık havada yaşamayı savunan ögreti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Genellikle yumuşak ve ince kumaştan yapılan ev içi kadın giysisi. 2/ Süreyya Dunı'nun bir filrrıi.. Zihin- sel ve duygusal uyum. 3/ Hasırdan örülmüş kulplu tor- ba. 4/lzmir-Aydın otoyolunda, Türkiye'nin en uzun tü- nellerinden biri. 5/Bektaşi dervişi... Konya'nm Kara- pınar ilçesinde Yöriikler tarafindan dokunan bir cins halı. 6/ Sn-... "Biz kimseye — tutmayız / Kamu âlem birdir bize" (Yunus Emre). 7/Çit. perde... Bıçak, kıhç gibi kesici araçlann kabı... Bizmut elementinin simge- si. 8/ içinde diri balık saklanan. denizden aynlmış ha- vuz... Cilve. 9/Devlet yönetuninde akrabalara ve özel- likle yeğenlere yapılan iltimas.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle