Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2003 CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Gepçeği Haykıran
Mektup
CHP Istanbul Milletvekili Onur Öymen, Ga-
latasaray'dan sınıf arkadaşım olduğundan, da-
haçocuklukdöneminden beri, nasılçalışkanve
takipçi bir kişi olduğunu yakından görmek ola-
nağını buldum.
Diplomatlık mesleginde de terk etmediği bu
tavrı milletvekilliği görevi sırasında da sürüyor.
Dün telefonu açıp da karşımda onu bulduğum-
da yine bilgi ve belgeler ulaştıracağını biliyor-
dum.
Nitekim, Meclis kürsüsünden yaptığı konuş-
masının dışında, bana bir de 1998 tarihli bir bel-
ge faksladı.
Dilerseniz, belgeye göz atalım.
Başkan Clinton'a yazılmış bir mektup bu.
Birlikte okuyalım:
• • •
"Saygıdeğer, VVİIIiam J: Clinton
ABD Başkanı
Washington DC.
Sayın Başkan,
Amerikan 'ın Irakpolitikasının acilert değişme-
si gerekmektedir.
Saddam'ın varlığı ve elindeki silahlar bölge-
deki müttefik ülkeler ve Körfez'deki askerleri-
miz açısından tehdit teşkil etmektedir. Bu teh-
didin ortadan kaldırılması, Ortadoğu banş sü-
recinin hızlandırılması ve bölgedeki petrol kay-
naklarının güvenliğinin sağlanması için Sad-
dam rejiminin yıkılması gerekmektedir. Bu ama-
cın yerine getirilmesi için her türlü diplomatik
ve askerı imkân kullanılmalıdır. Bu noktada
ABD'nın BM üzerinde gerekli etkiye sahip ol-
duğuna inanıyoruz. Ancak Güvenlik Konse-
yi'nden oybiriiği çıkmaması halinde bile Ame-
rika, savunduğu politikalan hayata geçirmeye
devametmelidir. Buyaklaşım Amerika'nın 21.
yüzyıldaki dış politikasının temeli olmalıdır.
Saygılanmızla,
Elliot Abrams, Donald Rumsfeld, Richard
Perle
VVilliam Bennet, James VVoolsey, Paul Wol-
fowitz
John Bolton, Robert Kagan, Zalman Halilzad"
• • •
Yukarıdaki mektup, bir gerçegi haykırıyor.
ABD'nin Irak politikasının ve bugünkü Irak sa-
vaşının temelinde yatan, 11 Eylül ikiz kuleler
olayı değildir.
O politikaçok önceden kotanlmıştır ve 21. yüz-
yıldaki Amerikan dış siyasetinin temelini oluş-
turmaktadır.
Nitekim mektupta imzası bulunan, bugün Mil-
li Savunma Bakanlığı koltuğunda oturmaktadır.
Yardımcısı ise, şahinlerin de şahini Paul Wol-
fovvrtz'tir ki, o da mektubun imzacıları arasın-
dadır.
Namenin altındaki son imza ise, Bush'un Irak
Danışmanı olan ve Türkiye'nin K. Irak'a müda-
halesi karşısında kesin tavır koymuş bulunan Zal-
man Halilzad dır.
Karanlık Prensi olarak adlandınlan ve ülkemiz-
de de, ilgililerin yakından tanıdığı Richard Per-
le' de imzacılar arasındadır.
Daha fazla uzatmaya gerek yok.
Bu mektup birgerçeği haykırıyor. Bu mektup
21. yüzyıldaki Amerikan politikasının temel ta-
şını gösteriyor.
Resmi açıklamaları bir yana bırakalım ve bu
mektubun haykırdığı gerçeklerin ışığında olay-
lara bakalım.
Birleşmiş Milletler'in devre dışı bırakılması gi-
rişimi de dahil olmak üzere, mektupta ileri sü-
rülen hususların hepsi yaşama geçmiştir.
Bize demokrasiden, insan haklarından, Sad-
dam'ın kişiliğinden söz edenlerin laflarını birya-
na bırakıp gerçeğe bakalım .
önümüzdeki dönemde neler olacağını, içeri-
ğinin sizi hiç şaşırtmadığına emin olduğum bu
mektubun yansıttığı gerçeklerin ışığında değer-
lendirmeyi sürdüreceğiz.
Olaya bu açıdan baktığımtz zaman, K. Irak'ta-
ki muhtemel müstakbel gelişmeler de dahil ol-
mak üzere, birçok gerçeği daha değişik bir açı-
dan görmek olanağı bulacağız.
Temyiz karara bağlanacak
Yargıtay'dan Manisa
davasına güvence
ANK\RA(Cumhuri-
yet Bürosu) - Yargıtay
Başkanı Erasian Ozkaya,
Manisa davasında olduk-
ça "hassas" olduklannı
vurgulayarak sanık po-
lislere tebliğnamelerin
tebliğinin büyük ölçüde
yapıldığını, temyiz iste-
minin zamanaşımı süre-
si dolmadan karara bağ-
lanacağını söyledi.
Yargıtay Başkanı Öz-
kaya dün yaptığı açıkla-
mada. Yargıtay 1. Baş-
kanlık Divanı tarafindan
"rüşvetearacıhk eünek"
suçundan yargılanması-
na karar venlen 14. Hu-
kuk Dairesi üyesi Hüsnü
Çağjayan hakkındaki id-
dialan değerlendirdı. Öz-
kaya, Hüsnü Çağlayan
haİckındaki iddialan cid-
di bularak 1. Başkanlık
Dh'anı"nın son soruştur-
manın yapılmasına ka-
rar verdiğıni söyledi.
Başkanlık Divanı'nın
delilleri değerlendirme
yetkisi bulunmadığını
anımsatan Özkaya, iddi-
alan ve delilleri yargıla-
manın yapılacağı Ceza
Genel Kurulu'nun de-
ğerlendireceğini ifade et-
ti.
Yargıtay Başkanı
Erasian Ozkaya, Manisa-
lı gençlere işkence yap-
tıklan gerekçesiyle mah-
kûm olan 10 polis
memuru hakkındaki da-
vanın temyiz sürecıne
ilişkin bir soru üzerine
de bu davanın temyiz sü-
recınde "hassas" olduk-
lannı belirtti.
Özkaya, sanıklara teb-
liğnamelerin tebliğinin
büyük ölçüde yapıldığı-
nı ifade ederek temyiz
isteminin zamanaşımı sü-
reci dolmadan karara
bağlanabıleceğini kay-.
detti
Türkiye, Katılım Ortaklığı Belgesi'nin içeriğinden memnun... Kısa- orta vade aynmı kalkıyor
AB ileteksorunKıbnsSERKAN DEMİRTAŞ
ANK\RA-Türkıye, AB Komisyo-
nu'nun hazırladığı ve 14 Nisan'da
konseye sunacağı gözden geçirilmiş
Katılım Ortaklığı Belgesi'nı (KOB)
olumlu değerlendiriyor. Siyasi kriter-
lerin karşılanmasında tasa ve orta va-
de aynmının kaldınlmasını isteyen
Türkiye, böylece tek hedefinin kri-
terleri bir an önce tamamlayarak 2004
Aralık' ından sonra tam üyelik müza-
kerelerine başlamak olduğunu göste-
riyor.
KOB 'de Türkiye için yeni bir kriter
gündeme gelmezken, tam üyelik mü-
zakerelerine geçiş sürecinde Türki-
ye'yi zorlayacak en önemlı iki konu
"Kıbns ve asker- siyaset ilişldsi" ola-
rak görülüyor.
AB Genel Sekreterliği ve Dışişleri
TOBB'den Kıbrıs raporu:
• AB Komisyonu'nun hazırladığı KOB taslağı Ankara'da değerlendirilmeye alındı.
Belgeyi genel olarak olumlu bulan Ankara, siyasi kriterlerin karşılanmasında kısa-orta
vade aynmmı da kaldırtarak tek hedefinin 2004 olduğunu gösterdi. Tam üyelik
müzakerelerinin başlaması sürecinde Türkiye'nin en büyük sorunu olarak Kıbns ve asker-
siyaset ilişkisinin düzenlenmesi öne çıkıyor.
Bakanlığı, komisyonun hazırladığı
KOB taslağı üzerindeki değerlendir-
melerini sürdürüyor. 14 Nisan'da ke-
sinleşmesi beklenen ve o tarihe kadar
değiştirilmemesi için diplomatik ça-
balannı sürdüren Ankara'nın 27 say-
falık belgeyle ilgili ön değerlendir-
meleri şu unsurlardan oluşuyor:
1. Türkiye'nin önem verdiği konu-
lardan biri, ilk metinde siyasi kriter-
lerin karşılanması yönünde belirle-
nen kısa- orta vade aynmının kaldı-
nlmasıydı. Komisyona iletilen bu is-
temin olumlu karşılanması üzerine
yeni KOB'de siyasi kriterlerle ilgili
"vade" kaldınlmış oldu. Böylecek
Türkiye, tek hedefinin en kısa sürede
siyasi kriterlerin karşılanması olduğu-
nu, 2004 Aralık'ın ardından da tam
üyelik müzakerelerine geçiş olduğu-
nu göstermiş oldu.
2. Gözden geçirilen KOB, ilk bel-
ge gibi Türkiye' nin duyarlılık göster-
diği noktalarda dikkatli ve özenli ifa-
delereyerveriyor. Belge, Türkiye'nin
tepki göstermeyeceği bir uslupla ya-
zılmış.
3. tlk KOB'e Türkiye ile ilgili bek-
lentiler muğlak ifadelerle dile getiril-
mişti. Türkiye, ikinci KOB yazılırken
beklentılerle ilgili ifadelerin daha so-
mut olmasını, hangi kriter için nasıl
bir yasal değişiklik istendiğinin belir-
tilmesüıi istedi. Komisyon, belgenin
yapısı nedeniyle bu tür ifadelere yer
verilemeyeceğini kaydetmesine kar-
şın, AvTupa İnsan Haklan Sözleşme-
si'ne daha çok atıfta bulunma yolunu
seçtiler.
Annan
y
ın
planı
yetersiz
• BM Genel Sekreteri Kofi
Annan'ın Kıbns sorununun
çözümü için hazırladığı planın
ekonomik konularda da yeterli
olmadığı belirtilen TOBB
raporunda "Plan, Türk
ekonomisini fakirleşme sürecine
sokar" denildi.
HACER BOYACIOĞLU
ANKARA - Türkiye Odalar ve Bor-
salar Birliği (TOBB), Birleşmiş Mil-
letler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın
Kıbns'a ilişkin çözüm planınuı ekono-
mik açıdan da yetersiz olduğunu belirt-
ti. TOBB tarafindan hazırlatılan rapor-
da, Annan planının Türk tarafının eko-
nomik gereksinimlerini karşılayacak
konularda öneriler geiiştirmediği kay-
dedildi. Raporda, Türk ve Rum kesimi
ekonomilerinin bürünleşmesine yöne-
lik geçiş sürecinin de, Türk kesimini
fakirleşme sürecine sokacağı uyansın-
da bulunuldu.
TOBB, Kıbns'a yönelik Annan pla-
nının ekonomik boyutunu mercek altı-
na aldı. TOBB tarafindan Girne Ame-
rikan Üniversitesi'nden Profesör Ca-
nan Balkn-'a hazırlahlan raporda şu sap-
tamalara yer verildi:
• Plan, ekonomik açıdan yoruma
açık bulunuyor ve birçok önemlı konu-
nun netleştirilmesi benimseniyor.
• Ekonomik konularda yeterince ti-
tiz hazırlanmayan rapor, Türk tarafinın
ekonomik gereksinimlerini karşılayacak
konularda öneriler geliştirmiyor.
• Türk ve Rum kesimi ekonomile-
rinin bütünleşmesi için öngörülen ge-
çiş süresi yeterli değil. Böyle bir stra-
tejı. Türk kesimini fakirleşme sürecine
sokacak ve ekonominin rekabet gücü-
nü tamamen kaybettirecektir.
• Annan Planı'nda kurulacak ortak
devletin, oluşturucu devletlerin anlaş-
madan önce aldığı dış borçlan üstlen-
mesi öngörülüyor. Yıllarca ambargo al-
tında kalan Türk kesiminin anlaşma
sonrası toplayacağı vergilerle, Rumla-
nn aldığı borçlann ödenmesine katkı ve-
rilmesi anlaşılır değıl.
Çiftehavuzlar davasında eylem
Istanbul Kadıköy'de 16-17 Nisan 1992'de düzenknen
operasyonda Dev-Sol öyesi oJduklan gerekçesiyle
Sabahat Karataş. Eda Yüksel ve Taşkın Usta'nın
ölümünden sorumlu rutulan 22 güvenlik görevBsinia
beraaüna ilişkin karann Yargrtay'ca bozutmasının
ardmdan vargılanmaJanna devam edildL Kayseri 2.
Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanıklaria
müdahilkr ve avukatian kaölmadL Mahkeme
müdahiller Hüseyin Usta, Hacer Usta ve Reşat
Karataş ile sanıklann, Yargıtay bozma ilamına karşı
diyeceklerinin tespiti için İstanbul'daki mahkemelere
gönderilen taünıaün bekknmesine karar vererek
duruşmavı erteledi
Duruşmanın ardından 200 kişi Sabahat Karataş,
Eda Yüksel ve Taşkın l sta'nın fotoğraflanyia
"Bağunsızlık uğruna al kanlara bovandık" vazılı
pankart taşıyarak adlhe önünde toplandL Grup
adma basın açıklaması yapan Ali Öksüz, 10 yıkbr
süren davada, sanıklann korunduğunu betirirti.
Müdahfl avukaû Behiç Aşçı da kent gjrişinde polis
tarafindan kimiik kontroKi bahanesiyle kasıdı olarak
dnrdurulduklannı ve duruşmaya yetişemediklerini
savundu. AdMye yakmlanndaki Ahmet Paşa
Üköğretim Okuhı'ndaki baa öğrencfler ise eylemi
savaş karşıü gösteri sanarak, "Savaşa Hayn-" diye
slogan attî (Fotoğraf: AA)
4. Türkiye, KOB'nin oluşumu sü-
recinde AB "den yeni kriterlerin belge-
ye konmaması ve gerçekleşen düzen-
İemelerin belgeden çıkanlmasını is-
temişti. KOB'nin Türkiye için yeni
bir kriter getirmediğı görüldü.
5. Buna karşın, Kıbns ve Türk-Yu-
nan ilişkileri yine siyasi kriterler baş-
lığı altında bulunuyor. Ancak bu iki
konuyla ilgili ifadelenn son derece
dikkatli yazıldığı görülüyor.
KOB'nin ışığında yapılan değer-
lendirmelerde Türkiye'nin tam üye-
lik müzakerelerine geçiş için en önem-
li iki konunun Kıbns ve asker- siya-
set ilişkisinin düzenlenmesi olduğu
ortayı çıkıyor.
Ankara, Annan planının başansız-
hkla sonuçlanmasının Türkiye'nin
AB üyeliği yoluna olumsuz etki ya-
pacağını öngörüyor.
ATO'dan tepki:
APraporu
küstahhk
ANKARA (Cumhumet Bürosu)
- Ankara Ticaret Odası Başkanı
Sinan Aygün, AB
Komisyonu'nun genişlemeden
sorumlu üyesi Günther
Verheugenin "Türkiye Kuzey
Irak'a girerse AB üyeliği şansı
azahr" sözünün, düşmanca
rurumdan kaynaklanan
diplomatik bir rezalet olduğunu
kaydetti. Yazılı biraçıklama
yapan Aygün, "Verheugen'üı
çizme\i aştığını ve Türkije'nin
ulusal hassashetierini kaşıyarak
sabuian taşırdıgını" dile getirdi.
Türkiye'nin Kuzey Irak'a
girmesi durumunda AB'nin
vermeyi taahhüt ettiği 1 milyar
Euro'luk yardımı keseceğini
anlatan Aygün, AB'nin Irak'ı
işgal eden Ingıltere'ye ses
çıkarmamasına dikkat çekti.
Avrupa Parlamentosu'nun
"Kemaüst felsefe Türkiye'nin
önünü ükryor" içerikli raporuna
da değinen ATO Başkanı.
raporun siyasi bir küstahhk
olduğunu belirtti. Türkiye'nin,
ABD ile AB arasında sıkışmış
durumdan 5 yıl içerisınde
sıynlması gerektiğini \-urgulayan
Aygün, "Clke olarak ikinci bir
ulusal kurtuluş mücadelesine
girmeje hazır olmahyız" dedi.
Kemalizmin Türkiye'nin yolunu tıkadığmı savunan Oostlander'i kınadılar
Tiiı-k kadınlanndan tokat gibi yanıt
• îstanbul Kadın
Kuruluşlan Birliği
AP'nin Hırisriyan
Demokrat Grubu
üyesi Arie
Oostlander'e
yolladığı îngilizce
mektupta,
Kemalizmin
Türkiye için
önemini ve Türk
toplumunda
sağladığı gelişimi
vurguladı.
BARIŞDOSTER
Avrupa Parlamentosu (AP) için hazırla-
dığı raporda, Kemalizmin Türkiye'nin yo-
lunu tıkadığını öne süren AP'nin Hırisri-
yan Demokrat Grubu üyesi Arie Oostian-
der'e, Türk kadın örgütlen büyük tepki
gösterdi. 35 kadın örgütünden oluşan Is-
tanbul Kadın Kuruluşlan Birliği (İKKB),
Oostlander'e yolladığı İngilizce mektup-
ta, Kemalizmin Türkiye için önemini vur-
guladı.
IKKB koordınatörleri Prof. Necla Arat
ve Nazan Moroğlu'nun Oostlander'e yol-
ladıklan mektupta, AP'nin Hollandalı üye-
sine, Kemalizmin "devrimci bir aydınlan-
ma ideolojisi" olduğu. temelinde de ba-
ğımsızlık ve çağdaşlaşmanın yer aldığı
anımsatıldı. Mektupta, Kemalizmin altı
ilkesinden ulusçuluk, cumhuriyetçilik ve la-
ikliğin Fransız Devrimi ve liberalizmden;
devletçilik, halkçılık ve devrimciliğin ise
sosyalizmden esinlendiği ve Türkiye'ye
özgü bir sentez oluşfurulduğu anlatıldı.
Türkiye'nin, Müslüman ülkeler arasında-
ki tek laik, demokratik hukuk düzenine sa-
hıp olmasının, Kemalizmin eseri olduğu ifa-
de edilen mektupta, Kemalist düşünce sis-
teminin, akıl ve bilime inanan, gerçekçi, in-
sancıl, özgürlükçü ve devrimci yönlerine
dikkat çekıldi.
Mektupta, raportör Oostlander'in Türki-
ye karşıh kimi gruplarca yanhş bilgilendi-
rildiği dile getinldi.
tKKB, Is\eç"te ya>m yapan Dema Nu ad-
h Kürt gazetesinde, TBMM üyelerine çağ-
nda bulunarak "Türki\
r
e'nin Günej' Kür-
distan'ı işgal etmelerine karşı çıkmalannı
isteyen" ts\eçli 40 kadın parlamenten de
gerçekçi olmaya davet ettı. Arat ve Moroğ-
lu, tila Hoffman adlı îsveçli kadın parla-
mentere yolladıklan mektupta. TBMM'nin
aldığı kararlan ve Türkiye'nin işgal gibi bir
niyeti olmadığuıı açıkladılar. iKKB'nin
mektubunda, PKK terörünün ülkemize ver-
diği zarar ortaya konularak "Türkordusun-
da,Irak'a yönetik hiçbirharekâtvvktur..\ma
ABD ve tngiliz kuvvetierL, Irak topraklan-
na saldırnıışlardu-. Sizlerin gerçek hedefi-
nin, ABD Kongresi ve tngiliz Parlamento-
su olması gerekir'' denildi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr
Istanbul trafiğinin içinden çıkılmaz
saatlerinden birinde arabamın radyo-
sunda bir program izliyordum. Prog-
ramın konuğu bir üniversitenin rek-
törüydü. Bir ara konu TÜSİAD Baş-
kanı Tuncay Özilhan'ın konuşması-
na geldi. Kulaklanma inanamadım.
özilhan'ın Divan-ı Harb'e verilmesi-
ni isteyene kadar, geniş birsaldın te-
lefonu yaşandı. Konu Irak savaşıydı;
birden çığırından çıktı ve özilhan'ın
hangi yabancı güçlerin ajanı olduğu
noktasına kadar geldi.
TÜSİAD Başkanı'nın konuşmasını
ayrıntılı olarak bilmediğim için ne de-
diğini merak ettim. Bu arada üniver-
site rektörünün de "Ozaten AByan-
lısıdır. Dediklerine güvenilmez, za-
ten küçük bir azmlığın sözcüsü" tü-
ründen söyledikleri de ilgimi arttırdı.
özilhan'ın konuşmasını yeni baştan
okudum.
TÜSİAD, büyük işadamlannın ge-
nel eğilimlerini ifade eden bir örgüt.
Son yıllarda, devlet politikalannı eleş-
tiren ve daha çok liberal bir sistemi
savunan bir siyasi tutumun içinde.
TÜSİAD Başkanı'nın Açıklaması...
Demokratik hak ve özgürlüklerle pi-
yasacı bir çizgiyi birleştiriyorve bir de-
ğişimi gerekli görüyor. Kıbrıs, Kürt
sorunu, militarizm gibi konularda,
geçmişte büyük burjuvazinin izledi-
ği çizgiden farklı bir yol turturuyor.
Askeri darbelerin arkasında geç-
mişte mutlaka büyük sermaye olur-
du. Aynı büyük sermayenin siyasi
tutumunu değiştirmesi, Batı ile en-
tegrasyon ihtiyacının ve küreselle-
şen sermayenin bir parçası olma is-
teğinin yansıması olarak degerlendi-
rilebilir.
• • •
Tuncay özilhan, şu anda büyük
birkriz içinde bulunan sermayenin bir
anlamda umutsuzluğunu ve çare-
sizliğini de yansıtıyor. Türkiye, Kıb-
ns konusunda eski çizgiyi inatla sür-
dürerek ve Annan Planı'nı reddede-
rek, aslında AB ile ipleri koparacak
birtutum içine girdi. Bu olayın vaha-
meti, Irak'a saldırı gerginlikleri ara-
sında yeteri kadar dikkat çekmedi.
Fakat, Kıbns sorunu çözülememiş
bir sorun olarak ve reddeden tarafın
Türk tarafı olduğu görüntüsüyledip-
lomasinin dosyalan içinde duruyor.
Oradan daha çok sıkıntı çıkacak. Ya-
şayarak göreceğiz.
AB ile ilişkilerin Kıbns nedeniyle ge-
rildiği sırada Türkiye'nin önünebirfır-
sat çıktı. ABD askerierinin Türkiye'de
konuşlandınlması isteğinin TBMM ta-
rafından reddedilmesi, savaş karşıtı
AB ülkelerinde ve dünya kamuoyun-
da büyük bir sempatiyle karşılandı. Bu
yeni ve önemli olanaklann yolunu aça-
bilirdi. Tam bu konu gündemde iken
Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahalesi
tartışması öne çıktı.
Bu noktada neredeyse bütün Ba-
tılı ülkeler ABD, Ingiltere, Almanya ve
Fransa, Türkiye'ye tepki gösterdiler.
Iş, bu kez bütün Batı ile kopma nok-
tasına geldi. Türkiye'yi yönetenler,
güçleriyle orantılı olmayan birtehdit-
kâr tutum içine girdiler. Sonra, "Ben
dedim miyaparım" havası bir yana
girti ve siyasetin gerçekleri kendini
gösterdi.
•••
Bütün bu gerilim dolu aylar ve gün-
ler, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini de sı-
kıntılı bir sürece soktu. Zaten Irak'a
saldın nedeniyle ABD ile ilişkiler ye-
teri kadar gerilmişti, üstüne AB ile
gerilim binince korkutucu bir tablo
ortaya çıktı.
TÜSİAD Başkanı'nın konuşmasını
bu tablo içinde değeriendirmek ge-
rekir. Ona vatan haini gibi anlamsız
sıfatlaryakıştırmak yerine, derdinin ne
olduâunu anlamak gerek. Bu nokta-
da özilhan ne diyor ona bakalım:
"Acaba Batı dünyası ile aramıza me-
safe koyarak, Türk'ün Türk'ten baş-
ka dostu yok' tezine haklılık kazan-
dınlmaya mı çalışılıyor. Acaba Türki-
ye küçültülerek ve içine kapatılarak,
kolay yönetilebilir bir haJe mi getiril-
meye çabalanıyor. ..ABD gibi 50 yıl-
lıkbir müttefîkinizle olan ilişkinizi ona-
nlması güç bir noktaya getihrseniz,
Avrupa Birliği ile ilişkilerinizi çıkma-
za sokarsanız, Kıbns sorununu çö-
zümsüzlüğe sürükleyerek dünyanın
geri kalanından da tecrit olmayı gö-
ze alırsanız, önünüzde kalan seçenek
nedir? Otoriter ve düşükgeiirii bir Or-
tadoğu ülkesi olmak mı?"
"Dörtay içinde Türkiye'nin bu nok-
taya gelmesinde iktidanyla, muhale-
fetiyle, devletin zirvesindeki kurum-
larıyla, tüm yönetim mekanizmalan-
nın ortak sorumluluğu vardır. Bu ger-
çeği olduğu gibi görmez ve dile ge-
tirmezsek, çıkış yollannı da bulma-
mız mümkün olmaz."
Büyük işadamları böyle düşünü-
yorlar. Bu konuşmalarda benim ka-
tıldığım ve katılmadığım noktalar bu-
lunduğunu söyleyebilirim. Fakat, Tür-
kiye'nin ciddi bir sıkıntı içinde oldu-
ğu, Batı ile ilişkilerinin kritik döne-
meçlerden geçtiği de bir gerçek. Bu
konulan daha derinlemesıne tartışmak
durumundayız.