06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER BAŞKA olaylar, başka sorunlar vardı; öyle oldu- ğu için de dikkatlerden kaç- —— tı. Yoksa, bu toplumdaki iki devlet adamının, biri mu- halif, öbürü iktidarda iki politikacının iki değişik or- tamdaki davranışı, aslın- da mutlaka ortası bulunması gere- ken iki uç tutumu ortaya koymaktay- dı. Kişilerden biri Sayın Baykal, mu- halefet lideri; öbürü de Sayın Gül, Dı- şişleri Bakanı ve Başbakan Yardım- cısı. Sayın Baykal, kurultay öncesi, grup toplantısında konuşuyor. Konu, yine Irak'a asker gönderip göndermeme. Amerika, başta Kürt- ler olmak üzere çeşitli çevrelerin tep- kisinden ve ortaya çıkabilecek du- rumlann korkusundan olacak, Türk askerinin gelmesinden endişe et- meye başlamış, "gelmeyin, gelme- seniziyiolur"ar\lamınd,a mesajlarver- mekte. CHP liderinin konuşması: "Türkiye, çağnlan ülkeydi; şimdiar- tık istenmeyen ülkedir!' Oysa, par- tisi, işgal ortaklığına asker gönder- menin yanlışlığını aylardır vurgula- mış, ilktezkerenin reddedilişinde bü- AÇI MUMTAZ SOYSAL İki Tutum ve Ortası yük rol oynamış, son girişimin eksik- liği ve sakatlığı konusunda doğru eleştirilerde bulunmuştu. Halkın ne- redeyse yüzde yüze yaklaşan tep- kisi de bilinmekteydi. Böyle durum- da, bir muhalefet liderinin, tutarlı ka- larak ve seçmen kitlesinin tepkisini göz önünde bulundurarak daha dik- katli konuşması gerekmez miydi: "Iktidann bu konudaki politikası za- ten baştan beri yanlıştı; ama, şim- di, şöyleya da böyle, askerimizin Irak işgaline bulaşmaktan, gençlerimi- zin o cehenneme sokularak telef edilmesinden kurtulmuş olmasına memnunuz." Hayır, sayın lider, hü- kümetin bu duruma düşmüş olma- sına sevinmekte, herzamanki hırçın- lığıyla, "Çağnlandık, şimdi istenme- yen olduk" demekte. önceki politi- kasıyla tutarsızlaşarak ve daha kö- tüsü, halka ters düşerek. Ikinci örnek, Atina'da, Yorgo Papandreu'nun — sözleri karşısında Sayın Gül'ün tutumu: O da, Bay- kal'ın aksine ve biraz Cem'e benzercesine, ille hep olumlu, güleryüzlü ve "sorun çıkarmaz" bir gö- rüntü verecek. Karşısındaki, o usan- dırıcı sahte gülümsemesiyle, Olim- piyat meşalesinin Istanbul'dan, Sul- tanahmet'ten de geçeceğini söyle- mekte, böylece, her zaman yaptığı gibi, Türkiye'ye ve Türklere lütufta bulunur bir görüntü vermek iste- mekte. Oysa, tipik Yunan kumazlı- ğıyla, Olimpiyat işine Ayasofya da sokulmuş olacak ve belli ki, bütün dünyanın seyredeceği o yayın sıra- sında, Yunanlı spiker kim bilir neler söyleyecek. Ama, bizim devlet ada- mımız, Papandreu'nun yanında, yi- ne memnun, yine beşuş, yine olum- lu. Medyamız da sevinç çığlıklan at- makta: Yunanlı, "Konstantinopolis" dedikten sonra "Istanbul" bile de- mişmiş. Yumuşaklık gerekirken hır- çınlaşmak ve hırçınlık gerekirken yumuşamak, bazı devlet adamlan- mıza özgü bir özellik galiba. Esld öğrencilerim- den biri beni görme- ye geldiğinde kendi başından geçen ilginç bir olay anlat- tı. Kaynanasını görmeye gitûğı bır gün onu başörtülü, gözyaşlan ıçinde yük- sek sesle Kuran okurken bulmuş. Merak etmiş okuduğu bölümün Türk- çesini bulup getirmiş; hiç de öyle gözyaşı dökülecek bır metın değıl- miş. Arkadaşımın kaynanası okudu- ğu metnın Türkçesını görünce; "A, ben bunun içın mi gözyaşı döküyo- rum" diyerek hayıflanmış. Anlamı- m bilmeden okuanan ya da dinlenen Kuran'ın Arapçası insanı büyüleye- bıliyor. Bu öykü bana Arapça ezber- ciliği anımsattı birden. Bugün yaşa- dığımız toplumda, adına demokrası deyin, ne dersenız deyin, ayncalıklı sınıflar halka kıyasla daha üst dü- zeyde yaşıyor, yaşayabiliyor. tnsan haklan, özellikle düşünce hakkı, her ne kadar yasalarda yer ahyorsa da ya- şamda hiç sayılabiliyor ve sayılıyor da. Düşünmez, düşündürülmez, gü- dülmesi kolay bir toplum yaratılma yolunda büyük çaba harcanıyor. Bu Köreltim durum, özellıkJe la- ıklik karşıtı, bılim düşmanı köktendin- ci yönetimin Türkiye'ye layık gördü- ğü bir kafa sapıkJığının ürünüdür. Bundan bırkaç yıl önce bir adalet ba- kanının Kuran 'dan bırkaç sure ez- berleyen mahkûmlann cezalannda indirim yapılacağını ılen sürmesin- deki korkunç sapkınlık, bugün ne yazık ki iktidarda yaşahlıyor... Oysa Türkiye'ye köreltilmiş ka- falar değil, her dalda üretime kazan- dınlmış beden gücü, akıl gücü gerek- li. Böyle olmazsa AB'ye katılma umudumuz kursağımızda kahr. Ne di- yor adam; "Camiler kışlalanmız"... Şimdi camiler yetmiyor apartmanlar- da kuruluyor kışlalar. Bakalım sonu nereye varacak bunun. Ezber her dal- da, bilım ve ınanç dalında, zaman yitimi yanında, umut yolunda gide- rilmez kayıplara yol açar. Nitekim açıyor da Anlamını bil- meden Kuran'ı ezberlemek, Kuran'ın kendisine saygısızlıktır. Bunu böyle bilelim. VedatGünvol Aslında bir tek soru var: Nasıl bir emeklilik sizi bekliyor? Şu anki yaşam standardınızın altında bir emeklilik mi? Yoksa aynı standardı sürdürebileceğiniz rahat ve mutlu bir emeklilik mi? Gelin sizi, emeklilik programlarımızla tanıştıralım. Profesyonel yatırım uzmanlarımızın birikimlerinizi daha iyi değerlendirmek için nasıl çalıştıklarmı görün. İnanıyoruz ki; rahat bir emekliliğin sizi beklediğini bilmek, kendinizi bugünden iyi hissetmeniz için yeterli olacak. Rahat bir emeklilik için 27 Ekim'den itibaren hizmetinizdeyiz. Emeklilik Bilgi Hattı: 444 45 46 www.kocallianz.com.tr RAHAT Bl EMEKLİLİK İÇİ! GÜVENCENİ '"IYÜKOL"" PENCERE Uç Cumhupbaşkanı: Rau - Chirac - Sezer.. Türban konusu yalnız Türkiye'de değil, Fransa veAlmanya'dadacumhurbaşkanlannınelealmak zorunda kaldıkları bir soruna dönüştü. Ne demek bu?.. Şu demek: Türban sorunu yalnız Türkiye'de dert değil!..Ke- malizm'den kaynaklanmıyor; Avrupa'nın Aydınlan- ma uygariığında da tartışılıyor... Ne var ki bizim "çamur içindeki Türk medyası" Avrupa'daki cumhurbaşkanlannı es geçiyor, haber- lerini bile gazetelerine koymuyor; ama, Cumhur- başkanı Sezer'e saldırıyor... Chirac yok, Rau yok, Sezer var.. Oysa ne Chırac'ın, ne Rau'nun ülkesindekı Is- lamcı iktidara geçebilir. Peki, bizim "çamur içindeki Türk medyası" ne- den bunuyapıyor?.. Çünkü bu medyanın bir bölümü dincidir, büyük bölümü AKP iktidarına yalakalık yapmak zorunda- dır; Türkiye'de "özelleştirme - ihale - banka - men- faat" trafiği iktidarın elinde olduğundan gazeteci- liği bu yolda kullanmak zorunda kalan Türk med- yasının yapabileceği bir başka şey yok... • Çetişkryi bir kez daha vurgulamakta saymakla bit- mez yararlar var: Avrupa'da irtica tehdidi yok... Avrupa'da Müslüman biravuç.. Peki, Fransa ve Almanya'nın cumhurbaşkanlık- lanna dek tırmanan türban sorunu Avrupa'da ni- çin tartışılıyor?.. Çünkü bu konu Avrupa'yı demokrasiye eriştirip insan haklanna kavuşturan 'Aydınlanma' kapsa- mına girmektedir. Olay Cumhuriyet Bayramı'nda Çankaya'da ya- pılacak törenle sınırlı değil!.. Osmanh'da Afife Ja- le'nin Türk kadınını tiyatro sanatına katmak için ken- disini feda etmesinden başlayan bir özgürlük sa- vaşımı Cumhuriyet'in 80'inci yılında tersine dön- dürüldü. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac bu sapmayı şöyle özetliyor: "- Modern toplumun kazanımlannı tartışma ko- nusu yapmak isteyenler için saptınlmış birdin öz- güriüğü kabul edilemez." Federal Almanya'nın Cumhurbaşkanı Rau neden devlet düzeninde türbana karşı çıkıyor?.. Yoksa Müslümanlar Almanya'da seçimleri kaza- nıp iktidara mı geçecekler, Islam şeriatını devlet dü- zeni mi yapacaklar?.. Laik devlet düzenine hiçbir tehdit yokken bu adamlann dertleri ne?.. • Chirac'a sormalı: - Bayım, türbandan ne istiyorsunuz?.. Yoksa Kemalist misiniz?.. - Değilim.. - Laikçi misiniz?.. - Anlamadım, ne demek o?.. - Türbanla ne uğraşıyorsun ulani. Faşist mi- sin?.. - ?.. Rau'ya da sormalı: - Atatürkçü müsün?.. • - Hayır.. - Be adam, öyleyse türbandan ne istiyorsun?.. - Hiçbir şey istemiyorum, ama... - Haydi oradan Nazi tohumui. • Bizim "çamur içindeki Türk medyası" Sezer'le uğraşmayı bırakmalı... Çünkü uğraştıkça daha beter çamuıiaşıyor. VEFAT Uzun yıllar birlikte çalıştığım değerti öğretmenimiz ÖNCEL TUNÇAY'ın aramızdan ayrılması nedeniyle kederli ailesine ve öğrencilerine başsağlığı dilerim. Dr. BIDOĞAN TEZJÇ Galatasaray üsesi Eskı Müdürü Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı Gazilerinden Rahmetli Mehmet Sabri Silier'in Eşi Annemiz, Aile Büyüğümüz MAHİRE SİLİERi kaybettik. Cenazesi 25 Ekim Cumartesi günü (bugün) Bebek Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa vetilecektir. Başımız sağolsun. Çocukları: izzettin Silier, Necmettin Silier, Orhan Silier, llhan Özaydın, Perihan Karakuş Kardeşleri: Merhume Mehri Öğüt, Merhume Hatice Silier, Merhum Osman Attuncu, Halise Gökalp Gelinleri: Yüksel Silier, Merhume Nihal Silier, Güler Başaran, Ayşe Erzan Damatları: Merhum Hasan Özaydın, Çetin Karakuş Torunları: Tufan Silier, Aydın Silier, Yıldız Silier Sevin Kartal, Gülen Eke, Şebnem Oliver, Çağla Yılmaz, Başak Karakuş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle