Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İAYFA CUMHURtYET 18 MAY1S 2002 CUMARTESİ
DtZt
sızlayan vicdanÖlüm; bazen bir yasayla
gelir... Bir gün, bir ölüm
cezası karan Meclis'e
gelir. parmaklar kalkar,
iner... Meclis, birilerinin
idamının infazı için
•*yasa" çıkanr.. Sonra,
bir-iki gün içinde sehpalar kurulur ve
sabaha karşı ınfazlar gerçekleştirilır...
Başbakannu, bakanlannı, gencecik
insanianıu asmış bir ülkede yaşıyoruz.
Daıbeler oluyor, asker yönetime el
koyuyor, ardindan darağaçlan kuruluyor.
27 Mayıs 1960 ihtılalinın ardmdan
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve
Hasan Polatkan idam edildi. 12 Mart
döneminde bu kez Deniz Gezmiş, Yusuf
Aslan ve Hüseyin Inan içm darağaçlan
kuruldu. Meclis, 24 Nisan 1972 tanhınde
"Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin tnan'ın Ölüm Cezalarımn
Yerine Getirilmesiıre Dair Kanun
Tasansı"nı kabul ettı ve üç genç 6 Mayıs
1972 tanhınde idam edüdi.
50 M;l darağacında can verdl
12 Eylül 1980 asken darbesınden sonta
*'ölüm cezasının yerine
getirilmemesinde kamu yaran
görülmediğinden" 50 kışi
darağaçlannda can verdi. Mechs, 1984
yılında Üyas Has ve Hıdır Aslan' ın
idammdan sonra hıçbır idam dosyasını
görüşmedi... Buyaza dizisinde, 1972'den
1984'tekı son ıdamlara dek çeşith
parlamentolarda
Ölüm cezalannın infazına yönelik
kararlann nasd çıktığuu araştırdık.
Ölüm cezalannın infazı ıçin oy vermiş
milletvekilleriyle konuştuk. Bazılan,
askeri baskı dönemlerinın koşullanna
dikkat çekerek "O günlerde Meclis'e
kâbus havası çökerdi" dedı. Bazılan,
"hiç îdama oy vermediklerini"
söylediler. Tutanaklan incelediğımizi ve
oy verdıklerini gördüğümüzü anımsatınca
mahcubiyet içinde "Yanlış yapmışım"
dedıler. Bazılan, "ölüm cezasının
infazına oy vermiş biri olarak" adını
yazmamamızı rica etti. Ölüme oy vermek
ve "olağan" dönemlerde bunu savunmak
pek kolay olmuyor...
BlrHerintn vlcdanı sıziıyor
Parmaklar katkıyor, iniyor ve ölüm
yasalan çıkıyor... Sonra, yıllar geçiyor ve
bıriîennin vicdanı sıziıyor... Ancak,
geçmişte kurulan darağaçlanna bakıp
sızlayan vicdanlar, giden canlan geri
getirmiyor... Ölümün bir ceza
olamayacağını görmek içın
başka kanıtlara gerek var mı?
Deniz5
lerin idamına oy verenler bugün ne düşünüyor?
üme oyvermek...Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnan'ın ölüm cezasına çarptmlmasına ihşkin
dosyalar TBMM Genel Kurulu'nda iki kez
görüşûldü. Dönemm CHP Zonguldak Millet-
vekili Bülent Ecevit, 10 Mart 1972 tarihinde
yapılan ilk görüşmede, dosyalannöncelıkle go-
rüşülmesıne ıhşkın komısyon raporuna karşı
çıkarken "Ölüm cezasını gerektiren konu-
lar, üzerinde uzun uzadıya düşünme>i, vic-
dan muhasebesi yapmayı gerektiren konu-
lardır" dıyordu
O günün tutanaklannı incelediğimizde, bu
sözlerden sonra Adalet Partisi sıralanndan
"Ne vicdanı?" seslerinin yükseldığıni oku-
yoruz..
tlk oylamada, Deniz Gezmiş. Yusuf Aslan
ve Hüseyin tnan'ın Ölüm Cezalannın Yerine
Getınlmesıne Daır KanunTasansı 53 ret oyu-
na karşılık 238 oyla kabul edıldı. Bunun üze-
rine, CHP konuyu Anayasa Mahkemesı'ne
götürdü. Bu sürecm sonunda 24 Nısan I972'de
ıdamlar yenıden TBMM'ye geldı. îkıncı oy-
lamada da 48 ret oyuna karşılık 273 oyla ölüm
cezalan onaylandı
Ölüm cezalannın infazı için oy kullananlar
arasında yer alan bazı isımler. bugün de siya-
sal yaşamın Önemli aktörlen arasında yer alı-
yor. Süleyman Demirel, tsmet Sezgin, Na-
hit Menteşe, Hasan Korkmazcan, Vefa Ta-
nır, Oğuz Aygün, Necmettin Cevheri, Zeki
Çeliker ve Cevdet Akçalı'nın yanı sıra Al-
parslan Türkeş de ınfazlann gerçekleştıril-
mesiyolundaoykuUanmış Necmettin Erba-
kan ıse oylamaya katılmamış.
Bülent Ecevit'e 30 yıl önce "Ne vicdam"
dıye bağıranlannbazılan bugün verdikleri oy-
danrahatsız. Bazılan sarrumı birpışmanlık için-
de görünüyor. bazılan "dönemin koşuüa-
n..." deyip mahcubiyet içinde kendını savun-
mayaçalışıyor...
Buna rağmen idam cezasının yanında de-
ğilim."
NahitMenteş:
Asker, mutlaka
idamlannı
istiyordu
îki oylamada da idam kararlanrun infaz edil-
mesı yönünde oy kullanan bazı millervekille-
rine "Bugün ölüm cezası konusunda ne dü-
şünüvorsunuz" dıye sorduk.Nahıt Menteşe,
"yanlış yaptıklarmı" düşünüyor "Deniz
Gezmiş ve arkadaşlan konusunda yanlış
yaptık. Adli hatalar olabilir. Apo'nunkin-
de böyle bir şey düşünmüyorum, ama bu-
na rağmen 'Sırf Apo ıçin idam cezası uygu-
lansın, kaldınlmasın' da diyemiyorum. O
zaman, banka soygunu gibi olaylar kamu-
oyunda çok tepki yaratıyordu. Altında baş-
ka şeyler de vardı, rejimi korumak, nizamı
korumak devlet adamımn görevi. Devlet
elden gidiyor görüşü vardı o zaman. Birta-
kım duyumlanmız vardı, bunlar da gözü-
nü budaktan sakmmıyordu. O zamanki as-
ker de bunlann mutlak surette idam edil-
mesitaraftarrydı. O dönemde AnayasaMah-
kemesi Başkanı Muhittin Taylan'ı cumhur-
başkanı yapmak istedik. Bunun için CHP
Ue irtibat kuran da bendim. Ancak, Ana-
yasa Mahkemesi'nin bu gençlerle ilgili ka-
ran nedeniyle gerek parlamentonun, ge-
rek askeriyenin tepkisi oldu. O atmosferde
idam kararları tasdik edildi. Sonra köprü-
lerin altından o kadar çok sular geçti ki, o
kadar çok banka soygunu oldu ki..."
NahitMenteşe, oylamalar sırasında genelku-
rul salonunda "3-3" intikam seslerinin yük-
seldiğini anımsatarak yönelttığimiz "3 gen-
cin idamı Adnan Menderes, FatinRüştü Zor-
lu ve Hasan Polatkan'ın idamının intikamı
gibi mi değerlendirildi" sorusuna da şu ya-
nıtı veriyor "tntikamla alakası yok. Bu
idamlar Menderes'lerin idamryla katiyen kı-
yaslanmamalı. Ben talebeliğimden beri
idam cezasına karşıydım, ama o dönemin
koşulları gereği öyle oldu. İçimizden Keş-
ke tasdik edilmese' diyorduk. Ama oy ver-
dik. O zaman aksi halde vatan haini ilan
ediKrdiniz. Hassas yapım nedeniyle ben hep
idam cezasına karşı oldum, bu nedenle, 'Fi-
lanca asılsın da ondan sonra kalksm' gibi ge-
rekçelere de itibar etmiyorum. Şu kadar
cani,tamam, ama Allah cezasınıversin. tpe
gitmesi insanlık dışı. Ben Apo'yla en çok
mücadele edenlerden biriydim. Bakanlı-
gım döneminde sabahlara kadar uyumadım.
Ismet Sezgin
Devlet intikamci
olmamalı
DTP Genel Başkanhğı'm Mehmet Ali Ba-
yar'a bırakmaya hazırlanan îsmet Sezgin de
bugün gelınen noktada ölüm cezasınuı kaldı-
nlmasındanyana. "Devlet akılcı olmah, ger-
çekçi olmah. Devlet intikamcı, kindar olma-
malı. Devlet duygularla değil akılla, yasa-
larla, ülkenin geleceğinin güzel aydınûkol-
masıyla ilgili hareket etmelidir" dıyor. Sez-
gin, Abdullah Öcalan'ın ölüm cezasınuı infaz
edılmesıne de karşı olduğunu söylemekten
kaçınmıyor.
"Apo'yla en çok mücadele eden devlet
adamı benim. 1991-93 döneminde benim so-
rumluluğum altında mücadele edildi. Hat-
ta adam benim seçilmemem için kongrede
gayret gösterdi. Ama Apo Türkiye'nin men-
faatlarından daha mı önemli? Apo'yu idam
ettireceğiz diye oy alanlar ya da oy aldığı-
nı sananlar bu düşüncede. Türkiye'nin me-
selesi değil Apo. Türkiye'nin daha büyük
meseleleri var. Duygusal olmamak gerek-
tiğine inanıyorum. Türkiye'nin bugün için-
de bulunduğu durumdan çıkması Apo'nun
idammdan daha önemlidir" görüşlerini dı-
le getiriyor.
Ya Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın
fielen clüm
idamına verilen oylar? İsmet Sezgin de " Yan-
hş yaptık" diyor ve eklıyor
"Bir fiili durum oldu adeta. O günün ha-
vasında Meclis başka türlü karar veremez-
di. Onlar etkili oldu. Bir baskı ortamı var-
dı. O ortamdan kendini kurtaramadı Mec-
lis. Öyle değerlendiriyorum onu. Yanhş ol-
muştur. tdamlar hiçbir meseleyi halletmi-
yor. Osmanh'da bu kadar sadrazam katle-
dildi, Menderes katledildi, bu gençler asıl-
dı da ne oldu? Bir kin meydana geüyor. Bir
küskünlük meydana geliyor. Adeta bir küt-
leyi de kaybediyorsunuz. Siyasetçiye en gü-
zel ceza onu seçmemektir, denir ya. Beğen-
miyorsanız oy vermeyeceksiniz. Ama bu
hatalar yapılabiliyor. Devlet duygularla,
heyecanlarla değil, akılla, hukukia > öneti-
ür. Can atmak Tann'ya mahsustur." îsmet
Sezgin de idam kararlan içın oy venlırken ın-
dürtüsüyle hareket etmedıklerini savu-
nuyor.
O idamlar, hafızam beni yanütmıyorsa,
çok büyük oy çoğunluğuyla verildi. İnti-
kam diye bir şey yok. O anda, 12 Mart'ın
boğucu, sıkıcı havası var, Meclis baskı al-
tında. Meclis, Babil kulesi gibidir, çeşitli
kesimlerden insanlar olabilir. 3-3 diye ba-
ğıran da olabilir. Ancak bunu o kişilerin
kendisinden başka bir şeye mal edemiyo-
rum" dıyor..
Zeki Çeliker
Vermiş miyim? Yanlış
yapmışım...
Bugün Türk Parlamenterler Bırhğı Başkan-
lığı görevım yurüten Zeki Çeliker
1
ın adı da üç
gencin ölüm cezalannuı infazuıa onay veren
mılletvekillen arasında yer alıyor. Çeliker"ı
konuyla ilgili olarak aradığımızda önce "Hiç-
bir zaman bir idamı onaylayacak bir tavır
içinde olmadım, elim kalkmadı" dedı Son-
ra, tutanaklan incelediğımizi anımsattığımız-
da "Demek ki unutmuşum, yanlış yapmı-
şım" dedı.
Belleğinı bıraz yokladıktan sonra da şöyle
sürdürdü: "Orada oylar blok olarak kulla-
nüıyordu. Şartlar değişikti. Sokakta her
?ün sağdan soldan bir-iki kişi gidiyordu.
şin mahiyeti fikri manada tartişılmadan
hissiyat içinde olabilir. Bugün gelinen nok-
tada Türkiye'nin birliği, beraberliği, bü-
tünlüğü, mutlu ufuklara gitmesi aslolan-
dır. Bunu kişilerin idamına bağlayıp önü-
ne set çekmek yanhştır. Kim olursa olsun
öldükten sonra ülkeye sağlayacagı bir fay-
da yokrur. Bir zarar varsa, bunu iyi düşün-
mek lazım. Pire için yorgan yakmamak la-
zım. Maâde olanlan tasvip etmekmümkün
değil. Bu vatan hepimizin. Bunlan saptınp
da temizlenen dağı tekrar tahrik etmemek
ve AB'nin iyi olabilecek niyetlerini sekteye
uğratmamak lazım."
YARIN: Vefa Tanır ve Oğuz
Aygünbugün ne dlyor?
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Somut Gazetecilik
18 Nısan Cuma gunu Armada Oteh'nm toplantı salo-
nunda "Cumhunyet" gazetesı koşe yazarlan btr araya
geldıler . Yaym Kurulu Başkanımızllhan Selçuk'unyo-
netögıtoplantı saatierce surdu Sadece gazetemızın na-
sıl daha iyi olacağının degıl, bir gazetenın nasıl otması
gerektığının konuşulduğu bu toplantıda soylenenler tu-
tanağa alınıp yaytmlansa. bir gazetecilik okulu oğrencı-
sı ıçin paha bıçılmez değerde bir kaynak oluştururdu .
Kendı payıma çok yararlandığım bu toplantı benı, ga-
zete, gazetecilik, koşe yazariığı konulannda bir kez da-
ha duşundurdu. Bir gazete nasıl olmalıdır? Gazetecı
kımdır? Koşe yazarlığının anlamı ve ışlevı nedır?
•••
Bılgı tazelemek içın ansıklopedı kanştırırken, bızde
gazetecilik oğrenımı tanhının pek yenı olduğunu oğren-
dım Boyle bir egrtım kurumu açılması duşuncesinı ılk
kez, istanbul Gazetecıler Cemtyetı Başkanı olduğu sı-
rada, Humyet gazetesı kurucusu Sedat Simavi ortaya
atmış Ulkemızdegazetecilik oğrenım ve eğıtımını veren
ılk kurum, Mıllı Eğıtım Bakanlıgı ıznıyle İstanbul'daaçı-
lan bir ozel gazetecilik okulu. Bu alanda ılk resmı kurum
ıse 1949'da Istanbui Unıversıtesı'ne bağlı olarak kuru-
lup eğıtım vermeye 1950'de başlayan Gazetecilik Ens-
tıtusu Demek kı gazetecilik eğıtımının ulkemızdekı tan-
hı yanm yuzyıllık. Osmanlıiar döneminde bu meslek
"edebıyatçılar. yazı yazmaya meraklı devlet memurlan
ve sıyaset adamian tarafından bir 'ek ış' o/arak" yuru-
tulmuş...
• * •
Ansıklopedı "gazete "yışoyletanımlıyor. "Sıyası, eko-
nomik, toplumsal vb haberters ılışkın bılgıler veren ya
da gorüş belırten gunlukyayın " (Buyuk Larousse, 9. att.)
Tanımda bence bir kavram kanşıklıgı var "Haber" soz-
cuğuzaten "malûmat", "b(lgı"Cınformatıon)anlamınage-
lıyor. Bu durumda, "Btlgtlere ılışkın bılgıler vermek" gı-
bı bir anlam kanşıklıgı ortaya çıkıyor. Kanşıkltğayol açan
neden dıkkatsızlık mı, yoksa "gazete", gazetecthk" ol-
gulannın ne olduğuna, ne olması gerektığıne ılışkın be-
lırsızlık mı? Bence ıkıncısı daha buyuk bir olasılık. Çun-
ku ulkemızde bugun bu kavram ve olgular alanındabu-
yuk bir kargaşa, bir altust oluş yaşanıyor...
* • •
Gazete oncelikle btr bılgılendırme (înformatıon) araa-
dır. Olaylara, olgulara. duyumlara vb. ılışkın bılgı (haber)
venr... Yorum, habenn verüış bıçımıne ılışkın bir kavram-
dır. Bir haber, yorumlu ya da yorumsuz venlebılır. Gün-
cel olay ve olgular konusunda haber verme organı olan
gazetede koşe yazan olan kışının yazılan bu anlamda
bir haber verme kavramıyta ılgılı olmak zorunda mı, yok-
sa degıl mıdır^ Bu yazının konusu tam olarakbudur. Fa-
kat daha once bızım basınımızda geçerlı olan "haber",
"babercılık" anlayışı ustune bırkaç soz soylemek gere-
kır...
•••
Gazete hangı tur olay ve olgulann habennı vermeti ve
nasıl vermelıdır? Bızdekı gazetelenn, ozellıkle de buyuk
sayıda basılıp satılanlann hementumu, haben venlen otay
ve olgulann turten bakımından, sadece Batı ulkelennın
değil herhangı bir ulkenın cıddı sayılabılecek gazetele-
nyle karşılaştınldığında, sonuç ulkemız gazetecılığı adı-
na yüz kızartıcı olacaktır, Bu haberlenn (ve genel oiarak
tum haberlenn) venlış bıçımleri, usluplan. yorumlan ıse
gıtgıde daha da yozlaşan bir duzeysızlığı omeklemek-
tedır Doğrusunu soylemek gerekirse, "gazete habe-
n"nın en duzeyltsının ve en duzeylı venlenmin de ne ol-
çude bir gereksınımı karşıladığı, daha kestırme bir de-
yışle "gazete" olgusunun kendısı debanatartışmaya açık
görünüyor. Insan, yaşamaılışkın btlgılennı, dahadenn-
lığıne bılgı kaynağı olan kıtaplardan mı, yoksa ıster ıste-
mez bolük porçukbılgı demetı sunan ve gunumüzde bu-
nu yaşamın her alanı içın yapmaya heveslı günlük ga-
zetelerden mı edınmelı? Gazete, çok dahaaz saytalı, sı-
yasal vb. guncel olaylann haberienyle sınııiı bir bülten
nıtelığınde mı olmalı?
Ulkemızde bugun basın adına sergılenen duzeysızlık
ortamındabu gıbı sorular şımdıtık ne yazıkkıfazlaca "en-
telektüel" kalıyor. Yazartanndan bın olduğum içın de-
ğil. sadece birgazete okuru olarak da "Cumhunyet" ga-
zetesinınulkemızdegazetecrtıgın yuzakıolduğundankuş-
ku duymuyorum. Basınımızdacıddıyetın en seçkın or-
neği olan
u
Cumhunyet"\e yenı bir atılıma gereksınım
duyuluyorsa, bu onun omek olduğu gazetecilik ciddı-
yetını daha da ust bir duzeye taşıması olabilir.. Toplan-
tıda konuşan butun arkadaşlannsoyledıklen deesasola-
rak bu doğrultudaydı.. Cıddı olmak, hıç kuşkusuz, ne
mızah duygusundan yoksunluk, ne "rnagazın" gereksı-
nımının karşısında olmak, ne gunluk yaşam olgulannın
dışmdakalmaktır Başkaca değeriı duşüncelenn dıle ge-
tınldıği toplantıda Necati Doğru'nun konuşmasındaki
kımı saptamalar, bir gazeteyı gazete yapan ozellıklenn
kanımca ozlu bir ozetıydı. Yazartaria haberier arasında
butunluksağlamak Toplumun gundemınıyakalamak...
Bellı kalıplann arkasındangıtme rahatlığında olmamak...
Bunlar kanımca "somut gazetectlık" gıbı bir adaltnda
toplanabılecek ılkelerdı.
•••
Koşe yazariığı somut gazetecılığın aynlmaz bir öğesı
ıse, boyle birgazetenınkoşe yazanyla haberbolumu ara-
sında bu anlamdakı bir ılışkı sureklı olmalı, haber bolu-
mü koşe yazannı konuya yonlendınrken yazar da araş-
tırmacı ve düşunur kımlığıyle haber bolümunu olay ve
olgulara yönlendırebılmelıdır. Gazetenın habercılık ve
yazarlık bınmlen arasında bu dınamık ılışkının ışleriığı ol-
çusunde ne haber bolumu, ne yazar "bellı kalıplann ar-
kasından gıtme rahatlığında" olabilecek, koşe yazan
yazarlık ve gazetecilik sentezını daha başanyla yapabı-
lecek; sonuçta da gazetenın butun olarak, "toplumsal
gündemi yakalama"nın daotesınde, onun oluşmasına
önculugu daha kolaylaşacaktır..
ataol b(5 cumhuriyet.com.tr.
Faks:(0212)513 85 95
TutanakLardan tarıhe düşen noüar
Deniz Gezmiş ve arkadaşlan hakkındakı ölüm
cezalannın görüşüldügü oturumun
tutanaklanndan sectığımız bazı bölümler şöyle:
Nuri Erdoğan Eğer bunlar sadece bır rejım
değışıklığı ıstiyor ıdıy seler, o zaman bunlan
affetmek mümkün olabılirdi. Ancak, onlar bır
milletı öldürmek kastıyla hareket etmektedırler.
Bu, bır kin, nefret, ıntıkam hıssının tezahürü
değıldır, bu, bır vatan kurtarma mücadelesıdır.
Necdet Uğur. Yüce Meclis, bu- mahkeme gıbı
karar vermıyor. Yüce Mechs bır
başka açıdan karar venyor. bır
^ -g| toplumun geleceğı açısından karar
\ enyor.(...) Şımdı böyle
düşünürsek, on sene sonra. yırmı
sene sonra bu toplumdakı bızım
yenmızde oturacaklar, eğer bır başka türlü
bakacaklarsa bu olaylara, onlann elınden nıçın
bu hakkı ahyoruz da birtakım ınsanlan ölüm
cezasına göndenyoruz? Bırakalım, onlar dabir
baksuılar (AP sıralanndan gürültüler ve
müdahaleler).
Nihat Erim (Baş.bakany Hükümet şu anda
Türkıye'deki ölüm cezalan ıle ilgili Ceza
Kanunu maddelerinde herhangı bir değışıkhk
öngörmemektedır ve böyle bır tasan ıle
huzurunuza gelmek nıyetınde değıldır (AP
sıralanndan 'Bravo' seslen, alkışlar).
Muammer Erten. Bu kanunun müzakeresıne
başladığımız saat 15.00'ten ben bu
çatı altında gelecek nesıllenn
ibretle okuyacağı pek çok konuşma
dınledik. (.) Memleket bir
anarşınin kucağına atılmıştır Asıl
o zamanki ıktidar bundan
mesuldür. O iktıdann mesuhyetını bır tarafa
atacaksuuz, iktıdann başındakı başbakan
çıkacak. "Demokraside biraz anarşi var"
dıyecek ve memleket 12 Mart'ın eşığıne
gelecek, anarşi başlayacak, karşılıklı çatışmalar,
öldürme olaylan başlayacak, devlet kuruluşlan
hükümete karşı yürüyecek...
Îsmet Sezgin: Çıkaran sızsınız Muammer Bey..
Muammer Erten: Yürüyen Yargıtay üyeleri,
Danıştay üyelen, ünıversıte profesörlen
kendıliklennden mi çıkü sokağa? Ama onlan
sokağa dökecek kadar olaylan o hale getırdınız
kı, nıçinkendınızde aramıyorsunuz? (..) Ama
ölum cezası vermekle bunlan kahraman
yapacaksuıız ve bunlar hakkında toplumumuzda
gelecekte yenı huzursuzluklara sebep olacağına
ben inanıyorum. Ama toplumumuzun gücü
bırçok şeylen önlemeye muktedırdır,
\icdanlannıza tekrar müracaat ederek, bır baba
olduğumuzu da düşünerek karar vennız.
Mustafa Kubilay İmer Bu üç komünist
soysuzun ıdamlan hakkındab karara gelinceye
kadar, daha önce çıkan ve sayısı hayh kabank
idam ınfazlanna ses çıkarmayan CHP ve onun
genel başkanı, kamuoyu tarafından çok iyi
bılınen sebeplerle adeta af havansı kesılmıştır.
tsmet tnönü: Bunlar. suçlannın karşılığı olan
cezalan görmehduler, goreceklerdır. Bu cezalar
hususunda özel bır kanaatımız var. O da "Siyasi
suçlardan dolayı idam cezası yapılmasın"
da^sındayız. (.) Suçlulann cezalan müebbet
hapse çevnlmehdır, nıhayet bunlar genç,
tecrübesiz, taşkın Lnsanlardır. taşkınlıklanrun
hıçbır netice veremeyeceğı kendılenne ve
emsallenne ögretılmıştır. Şımdı tedavileri,
cezalannın sosyal ve mılletin terbiyesıne,
ıstıkbalıne faydalı olacak tedbirlenn temın
edılmesı kalır. Bız bu fikırlerle idam cezalannın
yapılmamasını ıstedık.
llhan Egemen Darendetioğlu. Bugün burada
1 karara bağlayacağımız konu, elını
kana bulamış, hıyaneri ve
— • I mutasaN'V'er cınayetı tespit edilmiş 3
komünist anarşıst hakkındakı idam
cezasının uygulanmasıdır, daha
doğrusu bır formalıtenın yenne
getınlmesıdır. (.) Devletın ve hukümeün gücü
var mıdır, yok mudur. bu devlet, bu hükümet, bu
mıllet, bu Mechs, komünist, rejım düşmanlannıı
başını ezecek mıdır, ezrneyecek mıdır
0
Celal Kargılı: Demokrasıler tolerans rejımıdır.
Nihat Kürşat' Sana tahammül edıyoruz ya,
Mehmet Ali Aybar. Eğer, Türkiye demokratÜ!
bır ülke yolunda çaba harcamakta ıse venlecek
idam cezalan hedefımıze ulaşmamızda bızı
köstekleyecektır (DP sıralanndan u
vah vah"
seslen).