02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 2002 PAZARTESİ OLAYLAR VE G O R U Ş L E R olay.gorus(5cumhuriyet.com.tr MUMTAZ SOTfSAfc- Basın Ozgürlüğünde Alarm ZillerL. Bitmeyen Kriz Kimin Eseri? EKONOMİK dururn biraz düzelir gibi oldu diye "Kriz bitti!" sözlerinden geçilmiyor. Yal- nız politikacılar değil, s o n yirmi yılın bozuk dü- zeninden yararlanıp d a o düzenin sürüp grt- mesini isteyenler de aynı koroya katılmakta- lar. Niçin? Çünkü, kriz bitmiş sayılmalı ki, bozuk düzenin düzeltilmesi için artık fazla bir şey ya- pılmasın ve halkın sırtından rantiyecilik devam etsin. Ünlü firmalann bile, kazançlarının büyük bö- lümünü yeni yatırımlara aktarmayıp faize ya- tırarak kazanç elde ettikleri bir düzende, kla- sik rantiyeci tanımı değişmiş, sanayicilere va- rıncaya kadar herkes rantiyeci olmuştur. Kriz ne zaman biter? Başka bir deyişle, ekonomi ne zaman düzlüğe çıkmış olur? Isterseniz, bu konuda 27 Mayıs sonrasının, daha doğrusu 1961 yılının ciddi Maliye Baka- nı Kemal Kurdaş'ı dinleyelim. Uzun süre ODTÜ R&ktöriüğü de yapan Kur- daş, geçen yıl, 9 Mayıs 2001 'de Türkiye Bilim- ler Akademisi'nde verdiği konferansta şöyle de- mişti: "Düzlüğe çıkmaktan kastınız nedir? Kastı- nız, eğer, önümüzdekı yı/da dışandan masifbir borç alıp bu borçla birikmiş dış ve hatta iç borç- lann vadesi gelecek anapara taksit ödemele- rini ve toplam borçlarm yıllık faizini karşılayıp bir borç ve faiz sorunu yaşamamak ise bu bir düzlüğeçıkış değildir; ç/kışolamaz... Krizden çıkıp gerçekten düzlüğe erişmekten bahsede- bileceksek, iç tasarruflar ve cari işlemlerde güçlü artışlargerçekleştrnlip bunlaria faiz öde- melerini karşıladıktan sonra, artan kısmıyla borç anapara taksitlerini de ödeyebilir duru- ma gelmemiz gerekir... Uygulamada söz ko- nusu sonuçlann sağlanması ise asgari 5-6 yıl- lık bir süreye gereksinirn gösterecektır." öyleyse, "Hazine borç ihalesi açtı" ya da "Dünya Bankası yeni kredi dilimi veriyor" tü- ründen haberlerin hâlâ sık duyulduğu bir or- tamda "kriz bitti" denebilir mi? Kurdaş, "çöküş" diye nrtelediği ekonomik durumun "son 10 yılda yapılan hatalar- dan kaynaklandığı" biçimindeki iddiaları, "ya- şadığımız vahim durumun sonuçlanndan ba- zı kımseleri sıyırmak &ndişesiyle yapılan ko- nuşma ve hareketler" sayıyor. Ona göre "çö- küntünün kaynakları 2O yıl öncesinin son de- rece hatalıpolitikalanyla başlamış" ve bu po- litikalar, onları ilk yüriirlüğe koyan zatı, yani Turgut Özal'ı takip eden hükümetlerce de ay- nen izlendiğinden, hatta zaman zaman daha vahim hatalar da yapıldığından, bugünkü ür- küntü verici durum ortaya çıkmıştır. Galiba durumun asıl ürkütücü yanı, bugün- kü hükümet içinde de hâlâ "o zatı takip eden- /er"in bulunması ve ekonomi açısından önem- li bakanlıkların yine onlann elinde olmasıdır. Pnof. Dr. Köksal BAYRAKTAR Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi T ürkiye'de, bir yıldan rarlara hiçbir zaman ulaşılama- bu yana basın özgür- lüğü ortadan kaldınl- mak ve böylece top- lumun sesi kesilmek, kulağı tıkanmak. gözleri de kapa- tılmak isteniyor. Geçen yü TBMM tarafindan kabul edilmesine kar- şın Cumhurbaşkanı'nca geri çev- rilen 4676 sayılı kanun, tasan ola- rak yine Meclis'e getirildi. Bu tasan yüriirlüğe girerse, ba- sın özgürlüğünün varlığından söz edebilmek artık çok güçleşecek- tir. Tasan ile tamamen cezalandı- ncı, baskıcı ve bastıncı bir yakla- şım ortaya çıkmaktadır. Gerçek- ten Basın Kanunu'nun 6. madde- sinı değiştiren ve iki ek madde ek- leyen bu yeni düzenleme ile Tür- kiye'de basın özgürlüğünün geli- şimi onanlamayacak ölçüde geri- lere gidecektir. Basın yayın dün- yası ve toplumumuz, bilgilenme çağınm gereklerinden çok uzak- laşacaktır. Bu tasan ile Basın Ka- nonu'nda şu değişiklikler yapıl- mak istenmektedir: • Para cezalannda olağanüstü artış: Yürürlükte bulunan Basuı Ka- nunu'ndaki para cezalan aşın öl- çüde arttınlmakta, mevcut para cezalan 50.000 - 100.000 misli arttınma tabi tutulmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, kanunun 21/1. maddesindekı "On bin lira- dan otuz bin liraya kadar ağır pa- ra cezası on milyar Kradan yirmi milyar liraya kadar ağır para ce- zas" haline getinlmış, cevap ve dü- zeltme yazısının yayımlanmama- sı halinde öngörülen para cezala- n içerisinde 150 milyarlık ağır pa- ra cezasına yer verilmiştir. Aynca kanundaki para cezala- nrun türleri (nevileri) de değişti- rilmiş ve hafıf para cezalan bazı maddelerde ağır para cezası duru- muna getirilmiştir. Para cezalanndaki bu olağanüs- tü artışın ceza hukuku ilkelerine uygun olmadığını açıklamak ge- rekmektedir. Ceza hukukunda, suç teşkil eden eylem ile öngörülen cezanın ağırlığı arasında bir oran- tının, dengenin var olması esastır; dolayısıyla bu orantının eylem ile ceza yönünden aşın ya da tutar- sız olması cezadan beklenen ya- masını, uygulamada zorluklar or- taya çıkmasını, daha da önemlisi toplumsal yaşayışta çeşitli tepki- lerin oluşmasını sonuçlamaktadır. • Yeni düzenlemede cezalann ağırlığı yanı sıra erteleme yasağı- na ilişkin kural da getirilmektedir. Buna göre, Basın Kanunu'nun 16. maddesinde yer alan " sorum- lu müdürler için verikn hürriyeti bağlayıcıcezalar, süreJerine bakü- maksizuı para cezasına çevrilerek hükmolunur" biçimindeki tüm- ceye. *__bu cezalarertelenemez'' yönünde bir ekleme yapılmıştır. Basuı Kanunu'nun 16. madde- sindeki sorumlu müdür ile ilgili dü- zenleme genel bir düzenleme ol- duğu için artık sorumlu müdürler için "ertdeme" olanağı bütünü ile ortadan kaldınlmış olmaktadır. Erteleme, ceza hukukunda suç- lunun kişiliği, suçun işleniş biçi- mi, suçlunun sosyal, kültürel ve ik- tisadi durumu itbanyla cezanın in- fazını ileriye dönük bir zaman için bekleten bır işlemdir ve yargıcın takdir hakkının sınırlan çerçeve- sine de giren bir konudur. Türki- yemizde, ceza ve ceza ınfaz sis- teminde erteleme bütün suçlar içuı öngörülmüştür; ancak, toplum için büyük ağırlık taşıyan, vahim ola- rak telakki edilen suç biçimleri erteleme dışında tutulmuştur. Tıp- kı Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan suçlar gibi. Kanun koyu- cunun sorumlu yazıişleri müdür- lerinin sorumluluğunu ve konumu- nu bu düzeyde tutması, bugünkü siyasal iktidann basın özgürlüğü yönündeki tutumunu sergilemek- tedir. Erteleme yasağnını degişiklik kanunu'nun öbür maddelennde de belirlendiği saptanabilmekte- dir. Cevap ve düzeltme yazısının yayımlanmamasına ilişkin para cezasının ertelenemeyeceğı 29. madde değişikliğinde getirildiği gibi, sorumlulann belirlenebilme- sinin güçleştirilmesüıi düzenle- yen 20. madde değişikliğinde de aynı sınırlama öngörülmüştür. • Kanun koyucu, bu son dere- ce ağır ceza siyaseti ile yetinme- mekte, cevap ve düzeltme yazısı- nın, kanunun 29. maddesinde ön- görülen biçimleri içerisinde ya- yımlanmamasının aynı yıl içinde yinelenmesi durumunda cezala- nn bir kan artnnlacağını belirtmek- tedir. Böylece Türk Ceza Kanu- nu'nda yer alan tekerriir hüküm- lerinin de değiştirildiği ve bu özel düzenleme içerisinde cezalann daha da ağırlaştınldığı görülmek- tedir. •Tasanda çok önemli bir dü- zenlemenin süreli yayın (mevku- te) sahibinin konumu ile ilgili olu- şu büyük önem taşunaktadu 1 . Bu- na göre, gazete ve dergi gibi be- lirli aralıklarla yapılan süreli ya- yınlarda, yürürlükteki Basuı Ka- nunu'nda yayın sahibi hakkında cezai bir sorumluluk bulunmazken ve sorumluluk sadece yayının so- nunhı yazıişleri müdürü ile suç teşkil eden yazı ya da resmin ya- zan ya da çizerine ilişkin ıken bun- lann yanı sıra şimdi de gazete ya da derginin sahibi için de sorum- luluk öngörülmektedir. Cevap ve düzeltme yazılannın yayımlan- ması yönündeki yasal düzenleme içerisinde cevap ve düzeltmeyi alan sorumlu yazıişleri müdürü yanında mevkute sahibinin de so- rumluluğu getiribnektedir. Degi- şiklik gereğince cevap ve düzelt- me yazısını alana sorumlu yazıiş- leri müdürü bu yazıyımevkute sa- hibine iletecekve cevap ve düzelt- me yazısının, yargı karanna kar- şın yayımlanmaması durumunda biriücte sorumluluk ortaya çıkacak- nr. Türk hukukunda ancak "Terör- le Mücadele Kanunu"nda görü- len mevkute sahibinin sorumlulu- ğunun bu şekilde genişletihnesi gelecekte çok tartışılacak ve eleş- tirilecektir. • Degişiklik içerisinde özel hu- kuka ilişkin düzenlemeler de gö- rülmektedir. Basın Kanunu'nun 17. maddesini değiştiren hükme göre açılacak mane\i tazminat da- valannda tazminata hükmedilme durumunda tazminatta bir alt sı- nır tutan saptanmakta, bu tür da- valann süresi tayin edihnekte ve hemen bilirkişi incelemesi yolu- na gidilmesi zorunluluğu getiril- mektedir. Buna göre asgari taz- minat tutan 10 milyar lira olacak, dava 6 ayda bitırilecek ve davanın açüması ile birlikte bilirkişi seçi- lecektir. Türk hukukunda bugüne kadar böylesine dayatmacı bir düzenle- me görülmemiştir. Manevi tazmi- nat miktannın behrlenmesi ve sap- tanması, olaya, davalı ve davacı- nın kişisel durumlanna, uğranı- lan zarann yoğunluğuna göre be- lirlenirken bir alt sınınn tespiti tazminat hukuku ilkelerine aykı- Aynca, manevi tazminat dava- sımn 6 ayda bitirilmesi zorunlu- luğu bugünün yargısal gerçekle- rine aykın olduğu gibi, adaletin ye- rine getirilmesi çabasını zedeleyi- ci niteliktedir. Bugün bınlerce da- vamn yükü altında ezilen hukuk mahkemeleri ancak 2 ya da 3 ay- da bir duruşma günü verebildiği- ne göre, 6 aylık süre, davanın en fazla üç duruşmada bitirilmesi an- lamına gehnektedir ki, bu olanak- sızdu-. Bu kadar kısa süre içinde davamn bitirilmesi zorunluluğu adli istemi çok çabuk, seri, özen- siz, araştırmasız olmaya ve iddia ve savunmalan irdelemeyen bir tutumda bulunmaya yöneltecektir ki, bu görünüm tek sözcük ile hu- kuk dışı bir niteliği ortaya çıkara- caktır. Bilirkişinin davamn açıl- ması ile birlikte, uygun gönne ile (tensiple) seçilmesi savunmayı, dava dilekçesi karşısmda cevap venne durumunda olan davalıyı ^«ni basın"ı hiçe sayma anlamı- nı taşımaktadır. Doğaldır ki, bu durum bilirkişilik kurumunun sı- nır tammaz saltanatını da ortaya çıkaracak. Bilirkişiyi adeta yar- gıç durumuna getirecektir. Sonuç • Bu olağandışı olumsuz yön- lerine karşm tasan, mevkute sahi- bi kavramının sınırlannı, şirketler- de yönetim kurulu başkanı veya en üst yönetici kavramlan ile ge- nişletirken güncel gereksinmele- re uygun bir düzenleme getirmek- tedir. Aynca tasan. mevkutenin devrinde sorumlu kişilerin alam- m genişletirken aynı eğilimi yan- sıtmaktadn-. Açıklamaya çalıştığımız bu de- ğişiklikler, Basuı Kanunu'na öz- gürhıkçü değU, kısıtiayicı ve suıır- layıabir düzenleme gedrmektedir. Kanunun yüriirlüğe girmesi, bu alanda verilmiş nice gelişim ve çabayı verimsiz kılacâktır. Unut- mamalıdy ki, basuı ancak özgür- lükler içinde işlevini ve göre\ini yerine getirebilir. Tasan bilinen bu kurallan temelinden yıkabile- cek bir özellik taşımaktadır. Her Pazartesi 2l.30do Irkçılık... Bekir BALQ Saizgitter BRD H I.şim3i TOP BIZDE Tanju Çolak, Cem Buba' Tanju G "Top Bi: haberleı rJLı ve Cem Bnbü'nın sımdu . her haftaufiıtbo! dünyas7ıWan çelişmeJgne *ifnîfi TX/ ekranlartnda. er çağa özgü, o dö- neme damgasını .vurmuş hastahklar vardır: Kolera, veba, cü- zam, AIDS vs. gibi. Bu hastalddann çıkış nedeni, canlı üzerindeki belirtile- ri, yayüma biçimi ve süre- si farklı olsa da,ortak nok- talan ölümdür. Ama baş- ka bir hastalık türü vardır ki (kimileri bunu hastalık değil ideoloji olarak kabul ediyor) her çağ için geçer- li ve öİümculdür. Bu has- talığın adı ise ırkçıhkür. Irkçılık, öbür hastalık- lardan farklıdır. Çünkü, öteki durumlarda, hastah- ğı taşıyan canhnuı kendi- si ölüme giderken u^kçı- hkta, hastanın kendisi baş- ka canlılann yaşamlanna hükmediyor. Tarih sayfa- lanna şöyle bir göz athğı- mızda, bunun sayısız öme- ğiyle karşılaşuız. Ashnda çok gerilere git- meye gerek yok, günümüz- de bile bu tür olaylar sık sık yaşanmakta. Örneğin Af- rika'da, Amerika'da, Avust- ralya'da siyahlar ve yerli- lerin, Almanya'da Yahudı ve yabancılann, Yugoslav- ya'da Müslüman azuılıkla- nn, Batı Şeria'da Arapla- nn. Türkiye Madımak Ote- lı'nde laik ve demokrat güçlerin yaşadıklan dram hepaynı ıîkçı kafanınürün- leridır. Adlan, bulunduklan ye- re göre değişse de eylem- leri ile birbirlerini tamam- lıyorlar: Onlarkendilerin- den olmayan, kendileri gi- bi düşünmeyen, kendile- nne itaat etmeyen herke- se saldırma yetkilerinin ol- duğunu sanan dar kafalı, eksık eğitimli hastalardu-. Insanlığın, bu en tehli- keli hastahğa karşı, ken- disini koruması gerekiyor. En iyi korunma yöntemi erken tanıdu- (teşhistir). Eğer bir insan, Afrika'da açlıktan ölmekte olan bir çocuğun, en az kendisi ka- dar yaşama hakkı olduğu- na inanmıyorsa, hastalık başlamış demektir. Çün- kü, daha sonra bunu, ken- di hayatırun değerli, başka- laruunkinin değesiz oldu- ğu düşüncesi alacak Bu düşüncedeki insanlar çoğa- luıca da yukanda saydığı- mız olaylan yaşamaya de- vam edecğiz. Bu durumu önlemenin en etkin yolu, kişinin ken- dinden başlayarak bu virüs- ten kurtulmasıdır. Eğer kendisi bilerek ya da bil- meyerek böyle bir durum- la karşı karşıyaysa, hemen bu tür düşüncelerden kur- tulması gerek. Yalonlann- da bu tür olumsuzluklar varsa, onlan uyanp gerçe- ği görmelerine yardımcı olunmaü. Çevresinde bel- li bir çoğunluğu etkisi al- tına almışsa, hızla oradan uzaklaşıp onlann bu dü- şüncesine karşı savaşma- hdır. Irkçılık konusunda en büyük darbeyi, ne yazık ki, Afrika ve Amerika'da- ki siyahlar yedi. Yüzlerce yıldır, bu insanlann, emek ve yaşamlan sömürülerek gelişmiş ülkelerin gönenç- lerini ve yaşam seviyeleri- ni yükseltmek için kulla- nıldı. Bugün, Avrupa ve Amerika'da yaşayanlar bel- li bir gönence kavuşmuş- larsa, bunda yüzyıllarca köle olarak kullandıklan Afrikah siyahlann çok bü- yük kathsı vardır. Aynı şe- kilde, Afrika'daki açlık ve yoksulluğun en başta so- rumlulan. Avrupa ve Ame- rika gibi gelişmiş latalar- dır. Bunlar, o yoksul insan- lann, atalanmn emekleri- ni sömürerek gelışirken bu bölgenin yoksullaşmasını sağlamışlaraır. Oysa şim- di, aynı ülkeler, "Emekve yaşam hakkı en değerli hakbr" parolasıyla başka ülkelere ders vermek isti- yorlar. Madem öyle, önce sen, yıllarca emek ve ya- şamlannı gasp ettiğin bu insanlann haİdanı verse- ne!.. Hikmet ÇETİNKAYA kadınlaryağmurvekuşlar c u n ı i i V A v ı n c ı L 11« Tcl: 0212-512 42 19 Faks: 512 II 1? Mustafa Balbay Güvercin, Kurt, Bir de Arı Ele Geçirince İktidarı... politik fabl 6500ooo TU Mustafa Balbay, tıpkı La Fontaine masallanndaki gibi, orman kahramanlarının kılığına büründürdüğü politikacılarımızın serüvenlerini esprili eleştirilerle dile getıriyor. www.bilgiyayinevi.com.tr BİUSIYAYINEVİ Meşfutıyel Cad No 46/A Yerişehır - 06420/ANKARA Tel (0-312) 434 49-98 • 434 49 99 Faks (0-312) 431 77 58 BİLOİDAĞmM Nartıbahçe Sok. No17,Kal1 Cağaloğlu - 34360/İSTANBUL Tel (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks (0-212) 527 41 19 BİLGİ KİTABEVİ Sakarya Cad No 8,'A Kızılay - 06420/ANKARA Tel (0-312)43441 06-43441 07 Faks-(0-312) 433 19 36 Deniz SOM dere tepe anadolu herhangi biryerde-2 < İ ı A Y ı n C ı L ı ı< Tel: 0 2 1 2 - 5 1 2 42 19 Faks: 512 11 72 AYKUT KÜÇÜKKAYA ALNINDAN VURURLAR Avkj' K srvüjelin brlenmesını, çıkar ılışkılerını, medyanın durumunu anlalıder efık değerlere değınryor, terrız toplum olur muyuz scfusuna yonıt anvoc HİKMET ÇETİNKAYA ALAN YAYINCIUK Adres. Cemal Nkıdıt Sok Ajgom Han No !3Ko! 1 Cağaloğlu/islanbul Tel O|212)511 26C0 c oks 01212)528 00 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle