14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 i NİSAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAY! EKONOMI ekonomi® cumhuriyet.com.tr ŞtRKETLER • VO-VO TİRKTVE'DE, "21. yüz/ıluı harikası" olarak adlandın lan "No-no deterjan'" Türk pazanm sürilüyor. Deterjan kulluumında büyük tasaırufs^ğladığj belütilen No-no deterjanın çama^ır maknelerinde tiiketilen detenanm yüzde 20'sini kulJandığı bildirildi. • EV:4.\S, 44 beden ve üstü bayanlara yönelik tasanmJannda bu yaz, Çingene v e Latin tarzlannı kent küJtüriiyle birleştiren çizgiler kullarjyor. • LtTVÖNA AYDINXATlVLVrıin temsilciliğini yüriittüğü Zumbotel Staff firmasırun yeniJenen armarürii M ellow Light IV gökyüzunün renJclerini i ç mekânlara yansıtarak doğal aydınlarma sağlıyor. MCEYLAS E\TERCONTINENTAL, 2002 baharve yaz düğünleri için hazırlanan özel paketinde çiftlere Tan Sağtürk Bale ve Dans Okulu eğitmenlerinden ders alma şansı veriyor. • DIGICOM, LG Elektronics ile yaptığı anlaşma ile L G Plasma TV'leri Türldye'de pazarlayacak. Firma Pioner, Hitachi ve Fngidaire'nin Tûrkiye distribütörü. • MEDİKAL VİZYON özel sağlık hizmetJeri, se>Tek saç problemi bulunanlar için ABD'de üretilen ve saçla ilgili arajfırmalarda yüzyılın buluşu olarak değerlendirilen Toppik'i Tüıkiye'ye getirdi. • 0'NEILL,2002 ilkbahar-yazı için hazırladı|ı altı farklı ayakkabı koleksiyonu ile herzevke uygun altematifler sunuyor. • MSSAN, off-road segroentinde sahip olduğu 50 yılı aşkın dene-imle ürettigi yeni 4x4^-Trail'inisan ayına satışa sundu. • SIPERONLEVE, turizn sektörü firaKİanndan VÎP TURiZM'e kurumsal intenet erişünleri için hizmet vermeye başladı. The Economist: TL olması gerekenden yüzde 21 daha değerli ve en pahalı 2. Big Mac Türkiye'de Hamburgerli ekonomi dersi• "Big Mac Kurlan" adı verilen araştırmada, The Economist, iktisat bilimindeki temel kurallardan birini, satın alma gücü paritesi kurahnı McDonaJd's hamburgerlerinin tüm ülkelerdeki fiyatlanna uygulayarak ulusal paralann "doğru seviyede" olup olmadığmı değerlendiriyor. EkonomiServisi- The Economist der- gisi, dünya genelinde özellikle son iki yıldır, yürütülen tahminlerin aksine ha- reketeden döviz kurlan hakkındald tar- tışmalara, hamburger fiyatlannı baz al- dığı "Big Mac Kurtan" araştırmasını güncelleyerek katıldı. Araştımıa sonuçlan Türkiye açısın- dan ilginç veriler ortaya çıkardı. Dolar bazında en pahalı McDonald's hambur- geri Isviçre'den sonra Türkiye'de sahlı- yor. Satın alma paritesine göre ise araş- hrmanın yapıldığı sırada 1 milyon 324 bin 500 lira olan dolann fiyannın 1 mil- yon 606 bin 426'ya çıkması gerekiyor. Bir başka deyişle Türk Lirası dolar kar- şısında yüzde 2 İ daha değerli bulunuyor. "Big Mac Kurlan" araştırmasında, The Economist. iktisat bilimindeki te- mel kurallardan birini, satın alma gücü paritesi kuralını McDonald's hambur- gerlerinin tüm ülkelerdeki fiyatlanna uygulayarak ulusal paralann "doğnı se- viyede" olup olmadığıru değerlendiri- yor. Kuralagöre, dö\iz kurlan uzun va- dede, her ülkedeki belirli bır malın fi- yatını birdiğer ülkedekiyle denkleyecek seviyeye doğru hareket eder. Yani Ame- rika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) fiyatlar göz önüne alınırsa ABD'de 2.49 dolar olan bir rnaun (hamburger) fîya- tının (herhangi bir zam görmeksizin) diğer ülkelerde de 2.49 dolara çıkması ya da inmesi beklenir. Bu da ancak ül- İce parasının dolar karşısındaki değeri- nin artması ya da azalmasıyla mümkün olur. Hamburger fiyatı 2.49 dolardan fazla olan ülkelerde ulusal paranın aşı- n değerli olduğu ortaya çıkar. Bunun yarattığı olumsuz sonuçlar ise djş ticaret seviyesi ve yabancı sermaye akışında görülebilir. Parası aşın değer- li olan bir ülkenin ihracatkazancı düşer ve maliyeti dolar bazında hesaplayan yabancı yatınmcı, bu ülkeden uzaklaşır. Örneğinhamburger satın alarak iş ku- ran bir yabancı yatınmcı, Türkiye'de dolann değer kaybetmesi nedeniyle 3 dolann üstüne çıkan fiyatı fazla bulup yatınmdan vazgeçer. Bu nedenle de Türkiye'de uzun vadede dolann değeri- nin yükselmesi gerekir. Oysa, devalüas- yonun ardından dolann 1 milyon 500 bin seviyelerinde bulunduğu hamburge- rin ise zam öncesi 3 milyon seviyesin- de olduğu dönemde Türk Lirası'nın de- ğeri, olması gerekenin yaklaşık yüzde 25 daha altındaydı ve bu nedenle ihra- cat ve yabancı yatınm için gerekli ko- şullara sahipti. Bîg MaBKndeksi•mr Hamburger fiyatlan Dolar karştstndaki değer Ulke ABD Arjantin Brezi/ya Ingtltere Çin Rusya G. Kore Isvıçre Tay/and Türkiye Venezüella ulusal para Ariar 2.49 2JS0 0.78 3.60 1.55 55.00 1.27 4000000 2500* 3.06 gereklikur mevcırtkur oran 1.00 3.13 -68 1.45 2.34 -38 53 22.1 43.3 -49 1606426 ' 1 steriin içm dolarfiyatı 11 euro için dolar fiyatı Araşttrmaya göre en ucuz hamburger devalüasyonun ardından Arjantin'de bulunuyor ve bu ülkede dolann değeri- nin yüzde 68 oranında düşmesi gereki- yor. Araştırma, uluslararası pıyasada en fazla ilgi gören dolar-yen ve Euro pari- telenne ilişkin de öngörülerde bulun- ma imkânı veriyor. ABD Dolan baz alı- nıp Japonya'daki hamburger fiyatı ABD'dela fiyata bolündüğünde, Japon- ya'daki satın alma paritesinin 105 yen olduğu, yani bir dolann 105 yen olma- sı gerektiği, ancak şu anda 130 yen se- viyesinde bulunandolann yüzde 19 faz- la değerli oJduğu ortaya çıkıyor. Euro bölgesinde aynı yöntemle, şu anda 0.89 dolar seviyesinde bulunan 1 Euro'nun değerinin yüzde 5 oranında artarak 0.93 dolar se\ıyesınde denge bulacağı öngö- rülüyor. Ülkeyi hiperenflasyonlu dönemden beter günlerin bekJediği düşünülüyor Arjantin'de karanbğa dönüşEkonomiServisi - Krizın sos- yal tansiyonu üst seviyeye ulaş- tırdjğı Arjantin'de, ekonomik yıkıntının sonuçlannı paylaş- mayı reddeden politikacılann ülkeyi belırsızliğe doğru itriği iddia edildi. The Economist dergisi, "Ka- ranbk günlere dönüş" başlığını kullancüğı değerlendirmesinde, "Politikacılarekonomik \ıkınö- nın sonuçiannı pa>1aşmavı red- detti.Şimdiülkedeenflasyon ba- şa geçecek ve hükümed de >a- nında götürecek" yorumuna yer verdi. Sürekli ucuna kadar geldiği ekonomik ve politik çöküşün Arjantin 'i bu kez içine alacağı- nı öne süren The Economist, son başkan Eduardo Duhal- de'nin de bu hafta göre\ınden alınabileceğini belirtti. Dergi, böyle bir gelişmeyi engelleye- cek tek sebebin Duhalde'nin yermi alabilecek bir polirikacı bulunamaması olacağını yazdı. Ülkede polıtikacılann ekono- miye müdahaleyetisinden uzak olduğunu ifade eden dergi, Du- halde'nin IMF'den destek al- mak için gerekli olan reformla- nn hiçbirini yerine getiremedi- ğine dikkat çekti. IMF'nin Arjantin 'in gayri sa- fi yurriçi hasılasımn yüzde 10- 15 arasında küçüleceğini ön- gördüğünü beJirten The Econo- mist, bankacıhk, kamu harca- malannda kısıntı ve kur politi- kasını değiştinne gibi önlem- lerle ekonomiyi düze çıkarama- yan parlamentonun yeni hede- finin enflasyon politikası ola- cağım öne sürdü. Bir sosyoloğun görüşlerine de yer vererek zaten yüzde 9.7 oranında yükselen enflasyonun çare olarak görülmesıni değer- lendiren dergi, "Zamlann yüz- de 50'Ieri bulması dahi, ülkede 1989-90 >Tllarındaki hiperenf- lasyon döneminden daha bü\1ik bir sosyal zarara yol açacakör" değerlendırmesini yaptı. Hormonlu gıdaya önlem ANKARA (ANKA) - Tanm ve Sağlık bakanhk- lan, halk arasında 'bor- monlugıda' olarak adlan- dınlan, kimyasal madde kalıntısı içeren besin maddelerine karşı önlem aldı. Hayvansal kökenli gıdalarda bulunabilecek veteriner ılaçlan kalınhsı miktarlan tek tek belirle- nirken, tüketici sağlığını tehlikeye sokan farmako- lojik etJdli 10 maddenin bulunması ise tamamen yasaklandı. Tanm ve Sağlık bakan- Iıklan tarafindan yayımla- nan tebliğ uyannca, tüke- tici sağlığj için oluşturdu- ğu tehlike dolayısıyla hay- vansal kökenli gıdalarda "hiçbir düzevde" bulun- maması gereken farmako- Iojik etkili maddeler şun- lar: ^ Aristolochia spp., S Chloramphenicol, • Choloform, •Chlorp- romazin, ^ Colchicin, • Dapson, i/ Dimetrida- zol, ^ Metronidazol, • Nitrofurane ve fıırazo- lidone, ^ Ronidazol. DUNYA EKOJVOMİStNE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOCLU LONDRA ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK FranssSan Ülke kamuoyu, geçen hafta Fransa'da yapı/an başkanlık seçimlerinin ilk aşamasından sonra, ken- dini iyice Fransa seline kaptırdı, gidiyor. Değişik çevreler, Fransız seçim sonuçlarından kendi ağız tatlanna uygun sonuçlar çıkanyor; değişik teflerden degişik sesler geliyor. Bununla da yetinilmiyor; Türkiye'nin özellikle se- çim sistemi konusunda bu olaydan büyük ders- ler çıkarması gerektiği vurgulanıyor. Seçim sistemi konusuna geçmeden, önce kimi önem/i noktalann altı çizilmelidir. Aşın sağcı J. M. Le Pen'in görüşleri, Türkiye'de ıktidarda olsaydı ne olurdu? Sıyasette. dirt duygulannı sömürerek oy avcı- lığı yerleşir ve kurumlaşır; laikliği, aydınlanmayı ve ilerlemeyi savunmak suçlanma nedeni olurdu. "Kimlik" etiketi altında, etnik ve mezhepsel düş- manlıklar körüklen/r; tıpkı, Çorum'da, Kahraman- maraş'ta, Gaziosmanpaşa'da (Istanbul), Sıvas'ta vb. yerlerde olduğu gibi krtlesel ölümler yaşanır- dı. Kendilerine mill/yetçi ve dinci denilenler, eği- timden iç güvenliğe kadar tüm devlet dairelerinde kadrolaşır; ılımlı Islamcı geçinen tarikat mensup- lan kollanır ve korunur, buna karşılık, solcular, in- san haklan savunuculan, laikler, demokratlar ve Atatürkçüler, ezilir, horlanır, hırpalanır; işlerinden kovulur, hapsedilir ve giderek öldünülürdü. Milliyetçi vedinci kesimin sanıklan ve idamlık, üs- telik birkaç kez idama mahkûm edilmiş olan katil- ler, ses hızıyla çıkanlan af yasalanyla ödüllendirilir- di. Avrupa Birliği üyeliğinin ülkeyi böleceği korkusu yayrlır; kitaplar, sinema filmleri, tiyatrolar vb. küttür ve sanat etkinlikleri yasaklanır; insanlar salt dü- şünceleri nedeniyle cezalandırılırdı. Yaratıcı düşün- cenin yerine, ilkelliğe dönüş çağnlan yapıl/r; öteki dünyanın nimetleri övülürdü. Emeklilik, sağlık, işsizlik ve tanmsal destekleme gibi alanlarda devfetin sosyal harcamalan iyice azaltılır. gelir dağılımı çok daha eş/tsiz duruma ge- lırdi. Eğitim iyice yozlaşır, ilköğretimden üniversiteye dek, gerici, tutucu ve bağnaz kadroların eline ka- lırdı. Eğitim her düzeyde iyice özelleşir; sağlık gibi çok parası olanlara sunulan bir hızmete dönüşür- dü. Anayasada din dersteri zorunlu yapılırdı. Bu- na karşılık kimi kesimlerin anadıllerini kullanmalan ve özel okullarda öğretmeleri yasaklanırdı. Devlet bütçesi ve be/ediye butçeleri, milliyetçi ve dinci kesimlerin zenginleşmesi için kullanılır; kamu yönetimi baştan sona rüşvet ve yofsuzluk batağı- na sürüklenirken, bu konudaki araştırma ve soruş- turmalar engellenir; siyasetçiler Meclis'te birbırini aklar; rüşvet ve yolsuzluk suçlularına dokunula- mazdı. örnekler çoğaltılabilir. lyi ki Le Pen bu ülkeyi yö- netmiyor(!)... Ya bir de yönetseydi? • • • Fransa olayı, içeriği bir yana bırakılarak, daha çok bizdeki seçim sistemi bağlamında tartışılıyor. Türkiye, ekonomik ve toplumsal yapısı nedeniy- le, dar bölge ya da bir milletvekilinin seçilmesi uy- gulamasına şimdiye dek geçememiştir. Dar bölge uygulamasına geçilmesınin, var olan ekonomik ve toplumsal ortamda, yani bireylerin ekonomik ve si- yasal özgürleşme derecelerinin sınırlı kaldığı; sivil toplum kuruluşlannın gelişemediği; işçi, çiftçi ve esnaf örgütlerinin etkinlik kazanamadığı durumda, ne kadar sağlıklı sonuçlar verebileceği, aynntılı ola- rak araştınlmalı; tartışılmalıdır. Eğer uygulanacak- sa dar bölge sistemi buradan çıkacak sonuçlara göre düzenlenmelidir. Benzer bır kapsamlı ön ha- zırlık başkanlık sistemine geçiş için de gerekirseya- pılmalıdır. Bir ülkenin seçim sistemi, o ülkenin nesnel ko- şullarına göre düzenlenmelidir; bir başka ülkenin alınan seçim sonuçlanna göre değil. Temelsiz, bil- gisiz, köksüz ve ilkesiz bır biçimde dış riizgârlara göre Türkiye'de yapılacak bir seçim sistemi dü- zenlemesi, yalnızca, yeni ve daha büyük sorunlar yaratır. Le Pen benzeri bir siyasal iktidan engelle- mek bağlamında seçim sistemini tartışanların, ön- ce, kendi düşüncelerini Le Pen benzerliğinden kurtarmalan; en azından laik ve demokrat olma- lan gerekir. yakup@metu.edu.tr Geçen hafta ABD ekonomisine il/şkın son verileri izlerken Roma Imparatorluğu'nun çö- küş dönemini anlatan Quo Vadis? (Nereye?) filmi geldi aklıma. ABD dış polıtikasının dışan- da daha militarist, hatta Venezüella bağlamın- da gördüğümüz gıbı yenıden komplocu bir hatta oturduğu, içerıde vatandaşlık, hatta ge- nel insan haklarının giderek kısıtlandığı, mılitan köktendincılenn devlet kademelerinde etkile- rinin arttıgı bır gerçek. Bunlar bir ımparatorlu- ğun genleme göstergeleriyle uyumlu. Ama ya ekonomi? Adeta burada tam ters yonde bır gelişme var. ABD hâlâ dünya eko- nomisinin motoru o/maya devam edıyor. ge- çen hafta açıklanan veriler. uzun bir ekono- MEVZUAT İLANLARINfZA ÖZEL TARİFE ST/CM 15 USD TÜRKİYE BASKISI FİYATLARIMIZDA AJANS KOMİSYONU OAHİL KDV HARİÇTİR. Cumhuriyet PUBLİ MEDİA TEL: 0-212 513 84 60 - 513 84 61 - 512 05 05 FAX: 0-212 513 84 63 mik büyurne ve genişleme dönemi- nin ardından gelen resesyonun çok hafifve kısa geçtiğini gösteriyordu. ABD'ye ilişkin ekonomik gerileme teorileri burada iflas etmıyor mu? Ancak geçen haf- ta başka veriler de açıklandı: Mali piyasalar- daki gelişmeler, ABD ekonomisınin gücüne ilişkin izlenımleri kuşkuya düşürmeye devam ediyor. Ciiçia ekonomik büyıime... ABD'de ekonomik büyüme2001 yılınınson dört ayında yüzde 1.7 olmuş. böylece de 2000 sonunda başlayan resesyon da bitmiş. Bu yeni toparlanmanın kaynaklan ve olası gücü tartışıladursun, 2002'nin birincı dört aylık venleri aç/klandı ve ekonomik büyümen/n yüzde 5.8'e ulaşarak daha da hızlandığını gös- terdi. Yine "en büyükAmerika" değil miydi? Ancak, geçen hafta, ABD ekonomisindeki büyümeyi ayakta tu- tan tüketici talebı eğiliminin, ters yön- de gittiğinı gösteren ilginç bir veri de açıklandı. Tüketim narcamalarının büyüme nızı 2001 'ın son dört aylık döneminde yüzde 6.1'den 2002'nin birincı" dört aylık döneminde yüzde 3.5 gerilemişti. Herekonomi toparta- nırken devreye girerek büyümeyi sürdüren gecikmiş tüketim patlama- sı bu kez ortada yoktu. Diğer taraftan, bu çarpıcı ekono- mik büyüme oranına rağmen geçen hafta mali pıyasalar 11 EylüPden bu yana en kötü performansı sergiledi- ler: Dow Jones ve Nasdaq endeks- leri haftayı, sırasıyla yüzde 3.4 ve yüzde 7.4 gerileyerek kapattı. Çün- kü şirket kârlarına ilişkin veriler hâlâ olumsuz gelmeye, büyük şirketler kan kaybetmeye devam ediyordu. The Economist'in aktardıgma göre, Quo Vadis' Amerika Ve küreselleşmenln gerçek anlamı 2001 'in son dört aylık donemınde yüzde 13.8 düşen yeni ev yapımları dışındakı özel sek- töryatırımlan, 2002'nin birinc/ üç aylık döne- minde de yuzde 5.7 daha gerılemış. ABD ekonomisınin en dinamık kesimi bilgisayar piyasasmda da nıhaı satışlar yüzde 20 geri- lemişti. Kısacası tüketici talebınde gerileme var, şirket kârlarında bir iyileşme yok, borsa dazayıf... Peki bu çarpıcı ekonomik büyümenin kay- nağı ne? Bu soruyla bırfikte gorüntu de de- ğışmeye başlıyor. ABD yönetimi ekonomiyi canlandırmak ıçın yalnızca faizlerı ve vergı- leri düşürmekle kalmamış, dünyanın geri ka- lanına dayattığı neolıberal reçetenm aksine, 2001 'in ilk 9 ayında kamu harcamalannı yüz- de 10.2 oranında arrtıktan sonra, son dört aylık donemde de yüzde 7.9 daha arttırmış. Dahası, askeri harcamalar 2001 'in son dört aylık döneminde yuzde 19.6 gi- bi büyük bırsıçrama göstermiş. Bu ABD'nin Vietnam Savaşı'na büyük gucüyle dalmaya başla- dığı 1967 yılının birincı dört ayından bu yana en buyuk dort aylık artış (Bloomberg 26/04). Bir diğer çarpıcı artış da yüzde 15'iyle yeni ev ınşaatlarına yö- nelık harcamalar. Morgan Stanley Dean Witters'den Andy Xie'ye göre ASD Merkez Bankası (FED) borsa köpuğü sönerken çıkan havayı evpıya- sasını şışırmekte kuilanıyor, ama bunu da uzun süre yapmak mümkün değil (Global Economic Forum 26/04). Bu da bızı ABD ekonomisınin gucunün arkas/ndakı esas dı- nemiğe, diğer bır deyişle şimdi ev piyasası- nı şirmekte kuilanılan havanın gerçek kayna- ğına göturtüyor. ABD ekonomisi büyümeye devam eder- ken, yönetım ekonomiyi kamu harcamala- rıyla desteklerken bütçe dengesinin 2001 'de 125 milyar fazladan 2002 yılında daha şim- diden 100 milyar dolarlık bır açığa dönüştü- ğunu görüyoruz (Washington Post 26/04). Ikincısı ABD cari açığı büyümeye devam ederek 2001 'ın son dört aylık döneminde GSMH'nın yüzde 4.1 'ine ulaşıyor ve 2002 yı- lında da yüzde 5'ıni geçmeye hazırtanıyor. Böylece cari açık dolann yönünü etkileyebi- lecek tehlıkeli parkura da girmış oluyor. Mor- gan Stanley in başekonomisti Stephan Ro- ach'a göre, tarihsel olarak bu yüzde 5'lik dü- zey, bır müdahale ve düzeltmenin başlama noktasını oluşturuyor (22/04). The Econo- mist'te ABD Hazine Sekre- teri O'Neill'le polemik ya- pan bir yorumunda, bu açığın 2003te yüzde %6'ya ula- şarak tüm gelişmiş ülkeler açıs/ndan son 30 yılın re- korunu kıracağını vurgula- dıktan sonra, böyle bir nok- tadan sonra başlayan dü- zeltmelerin tarihsel olarak yuzde 40"lara ulaşabildiği- ne, dolann çok ciddi ölçu- de değer kaybetme olasılı- ğına dikkat çekti (25/04). Tam bu noktada giderek artan dış ticaret açığının, ABD'deki korumacılık ve devalüasyon lobilerinı güçlendirdığini de ha- tırlayabıliriz. Peki dolann devalüasyonun ABD ekono- misınin gücüyle ilgısı ne? Diğerbırdeyişle bu olgunun stratejik bir önemi var mı?ABD eko- nomıs/nın son yıllardakı güçlü büyümesinin arkasında küreselleşme olgusuyla yakından bağlantılı bir gerçek gızli. ABD'nin cari açığı- erginy@ tr.net nı finanse etmek için günde yaklaşık 2 mil- yardolarsermaye girişine gereksinimi var. Di- ğerbirdeyişleABD dünyanın geri kalanından emdiği fonlarla ekonomik büyümesini finan- se ediyor. Gerçekten de Fınancial Times'in bir yo- rumunda işaret ettiği gibi (26/04), ABD her yıl 500 milyar dolardan fazla bır kaynağı, yani dünyanın toplam tasarrufunun yüzde 10'unu emerek büyümeye devam edebiliyor. Dola- nn değerinde cari açıktan kaynaklanan bir düzeltme, ki bu bir noktada mutlaka olmak zorunda, başladığında uluslararası alanda dolaşan sermaye. ABD varlıklanndan uzak- laşmaya ve ABD'nin büyüme dınamiğinin kaynağı kurumaya başlayacaktır. Ya da ABD'de FED, faizleri yükselterek doların de- ğerini korumaya çalışacak bu da yatınmlan ve tüketimleri, borsayı, olumsuz etkileyecek, tahvil/bono piyasasından sermaye kaçışını hızlandıracak, en önemlisi ev pıyasasındaki köpüğü delerek ekonominin frenine basa- caktır. Her halükarda ABD ekonomisindeki güç- lü büyümeye olanak sağlayan kaynağın ku- rumaya başladığı söylenebılir. Buradan ha- reketle, dünya ekonomisine geçebilir, 2002'nin birinci üç aylık donemindekı kimi başka gelişmeleri de göz önüne alarak küre- selleşmenin geleceği üzerine bazı projeksi- yonlar yapmayı deneyebilırız. Bunu yazının ıkınci kısmında çarşamba gü- nü tartışacağım, ancak hem bu kısmı bağlar- ken hem de çarşambaya yönelik bir ipucu verebilmek için iki saptama yapmak istiyo- rum. Birincisi: ABD'nin dünya ekonomisinin lokomotifi olma gücu artık ortadan kalkıyor. Büyümenin kaynak/arı başka noktalara kay- mak zorunda. (kıncisi ise London School of Economic'ten Prof. Hunter Wade'ın dedi- ği gibi: "ABD, dünya ekonomisini kendisi- ni zenginleştirmek üzere yapıfandırmıştı. Bu daha fazla devam etmez" (The Guar- dian 5/01/02). Öyleyse dunya ekonomisin- de yeni bir dönüşüm dönemi başlıyor olabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle