Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 2002 PERŞEMBE
DEI
Hıristiyanlık dini, Avrupalılann ortak dini olmuş; onlan kilise çatısı altında toplamıştır
AB 'nin düşünselaltyapısı
DUNDENBUGÜNE
ENİS COŞKUN
irlik
düşüncesinin
kökenini,
ortaçağa, hatta antik
Yunanistan'a dek
götürmek olanaklıdır.
Nitekim Avrupa
sözcüğüyle ilk kez
Helenistik mitolojide
karşılaşıyoruz.
A shnda. Avrupa Birliği
/\ düşüncesi yenı değildir.
, x i Tarihin tüm zamanlannda
AvTupa'nın kıtasal bır devlet olması
düşüncesı hep varolagelmışrir.
Tarihin bize gösterdiği şey,
Avrupa'nın bir savaşlar latası
olduğudur. Bir yandan kıtanın
dışından, yanı kuzeyden, doğudan
ve güneyden gelen akınJar, öte
yandan feodallerin, krallıklann,
mezheplerin. nüıayet ulusal
sermayelerin pazar rekabetlerinin
yol açtığı bitip tükenmez silahlı
çatışmalar, AvTupa'nın birliği
düşüncesine ağırhk kazandırmıştır.
Birlık düşüncesinin kökenini,
ortaçağa. hatta antık Yunanistan'a
dek götürmek olanaklıdjr. Nitekim
Avrupa sözcüğüyle ilk kez
Helenistik mitolojide
karşılaşıyoruz. Daha sonraki
adımda kiliseyi görüyoruz.
Hıristiyanlık dini, Avrupalılann
ortak dini olmuş; onlan kilısenin
çatısı altında, ortak inanç ve bu
inanç temelınde oluşan ortak
kültürel değerler etrafında
toplamıştır.
İstanbul'un fettil
Birlik düşüncesini, uygulamada,
fetihler yoluyla gerçekleştinne
yönündekı ilk adımlar Pax Romano
oluşumuyla atılmıştır. Şarlman'dan
Şariken'e. XTV: Louis'den
Napolyon'a kadar bir Avrupa
imparatorluğu kurma ginşimlerine
de tarih tanıklık etmektedir. Son iki
Alman saldırganlığı da bu çizginin
bir devamıdır. îstanbul'un fethı ile
birlikte A\Tupa'yı tek bir politik
otorite altında toplama girişimi,
doğudan gelen ve daha 14. yy.
başlanndan itibaren kıta
topraklannda varlığmı göstermeye
başlayan Osmanlılann eline geçti.
Doğu Roma Bizans
Imparatorluğu'nu sona erdiren
Fatih Sultan Mehmet, Batı Roma'yı
da alıp kendi "kayzerfiğı'' aJtında
eski Roma Imparatorluğu'nu ihya
etmeyi hedefliyordu. Bu girişim
Avrupa'da, Müslüman Türk
ordulannın karşısında, askeri planda
göreceli ve periyodik bir birliğin,
belki bir araya gelme demek daha
doğru olacaİc, oluşumuna yol
açmıştır. Ancak bu süreç, Fatih
Sultan Mehmet'in yaşamının sona
ermesiyle mzını kaybetmiştir.
Osmanlı yüzünü doğuya
çevirmişrir. Daha sonra yeniden
batıya yönelmiş ise de Viyana
kuşatmalannın bozgunla
sonuçlanması, A\Tupa'nın Pax
Osmanlı çatısı altında bütünleşme
olasıhğını rümüyle ortadan
kaldırmıştir.
Önerller yüzyılı
Dönemin düşünürleri, A\Tupa
halklannı kıtadaki savaşlardan
kurtarmak ve Avrupa'yı
bütünleştirmek yönünde üretmeye
çalıştıklan projelerini, Pax Osmanlı
oluşumunu nirengi alarak,
Hıristiyan düşüncesi temelinde
geliştirmişlerdir. Örneğin, 1306
yılında, Fransız Pierre du Bois,
Avrupa'da birliğin bir Hıristiyan
cumhuriyeti ile sağlanacağını
yazıyordu. Daha sonraki yıllarda
Dante, Papaz Abb e de St Pierre ve
çağdaşı John Beüer gibı yazarlarda
da Avrupa'nın birliği düşüncesinin
dile geldiği görülmektedir.
19. yüzyıl Avrupa'nın birliği için en
hareketli ve zengin düşünsel
öneriler yüzyılıdır. Avrupa Birliği
PAPA PIE ü: GERÇEK HIRlSTl YANLÂR AVRUPÂ'DÂ YAŞAYANLARDIR
Fatih Sultan Mehmet'e mektup
A sıl adı Aeneas Süvius Piccoloınini (1405-
/ | 1464) olan Papa Pie II. Fatih'in Avrupa
/ l içine yönelmesi üzerine birçok girişimde
bulunur. Onun anlayışında Avrupa ile Hırisriyanlık
dünyası tek ve aynı kavramdır. Fatih'e yazdığı
ünlü mektupta, Avrupa'nın kaynaklannı
Hıristiyanlığm kaynaklan olarak sıralamakta ve
"İspanya'nın ne kadar cesur olduğunu, Fransa'ıun
savaşçılığını, Almanya nüfusunun çokluğunu,
Ingütere'nin güçlütiiğünü, Polonya'nın yâirekliligjni
ve Italyan ordulanmn deneyim, zenginiık ve
yıkıcıhğını bilmediğine; Huistiyan halkının bu
gücünün ne demek olduğunu görmediğine
inanmıyonız" diye yazmaktadır. Papa Pie II,
Fatih'in ele geçirmekle övündüğü topraklarda
yaşayan Hıristiyanlann gerçek Hıristiyanhğı
temsil etmediklerini, gerçek Hırisriyanlann
Avrupa topraklannda yaşayanlar olduğunu,
ötekilerin Avrupalı olmadıklannı vurguladıktan
sonra, "Ermenüer, (Suriye'deki) Jacobistler,
(Lübnan'daki) Maruniler ve öteküer Hıristiyan
inamşına sahip olmalanna rağmen, yanhşüklar
içinde yüzüyorlar. Yunanhlar, senin
Constantinople'u zoria ele geçirmenden sonra
Roma Kifisesrnin birtiğinden aynldılar. Onlar
Floransa'da akdedilen mutabakan asla kabul
etmediler, kendi yaıuışbklannda kalmayı
sürdürdükr" diye bir saptama yapmaktadır.
Fatih'in Hıristiyan topraklanna, yani Avrupa'ya
yaklaştığında Hıristiyanlann gücüyle tanışacağını
söyleyen Papa, Hıristiyan olmayı kabul ettiğinde,
kendisine tüm Yunanistan'ın. tüm Italya'nın ve
tüm Avrupa'nın hayranlığını vaat ediyordu.
Pie II, kendi sözleriyle, Avrupa'dan imansızlan
kovmak için Mantoue kentinde (Italya) bir haçlı
ordusu örgütlemeye çahştı. Haçlılann başansı için
dua ederken "Bize düşmanlanmıza karşı gaiibiyet
ihsan et ki Yunanistan'ı yeniden kazanabm, tüm
Avrupa bu zafere övgüler yağdırsın"diye Isa'ya
yakanyordu.
düşüncesinin 19. yüzyılda böyle
zengin ve canlı biçimde tartışılması
kuşkusuz bir rastlanh değildi.
Sanayi de\Tİminin gelişmesi ve
burjuvazının güçlenmesi, pazar
arayışlan temelinde yükselen
milliyetçilik akımlan, o dönemde
Avnıpa kazanını yeniden
kaynatmıştır. Ulusal sermayelerin
pazar paylaşma güdülerinin yol
açtığı savaşlann neden olduğu, akan
kanlann ve yıkımlann önlenmesini
isteyen halklann iradesi,
düşünürlenn ve özellikle de
aydınlanmacılann kalemlerinde dile
gelmeye başlar. Manzini, Mctor
Hugo, Rousseau, La Martin, Saint-
Sünon ve daha pek çok düşünür,
banş ve sosyal adalet isteklerinin
yanıtını Avrupa'nın birlık
ütopyasında bulmuşlardır.
Bu yüzyıllardaki Avrupa
bütünleşme düşünceleri. kimi
yazarlar açık bir vurgulama
yapmamış olsalar bıle, genelde ve
esas olarak, Hıristiyan kültürü
rengine boyalı Avrupahhk kimlik
kartına sahip bir coğrafya ile
sınırlıdır. Kimlerin bu coğrafyaya
dahiJ olacaklan tartışmalannda hep
bu anlayış ölçüt olmuştur. Bu
çizginin temsilcilerine yırmınci
yüzyılda, hatta günümüzde de
rastlamaktayız.
Avrupa dayanışma bHlncl
5 Haziran 1900 tarihinde, Paris'te
toplanan Politik Bilimler
Kongresi'nde, Birleşık Avrupa
Devletleri raporu üzerine konuşan
Anatole Leroy-BeauJieu, "Kıtanuan
Hıristiyan halkiannm Müslüman
istilasryta karşuaşnklan uzak
geçmiste bir Avrupa dayamşma
biUnci ortaya çıkmışnr" demekteydi.
Yunanistan'ın bağımsızlığının
ardından öteki Balkan ülkelerinin
de kopması, nihayet Balkan
Savaşlan'ndaki yenilgiler,
Osmanlı'nın Avrupa'da sonu olarak
değerlendınldi. Kont
d'Haussonvüle. "Türk
Imparatoıiuğunun Sonu" başlığıyla
yazdığı bir makalede (4 Arahk
1912; Figaro) şöyle diyordu:
"Dünya tarihini yazanlar 1912 yıhnı,
Türklerin Avrupa'da sonu diye tarih
düşeceklerdir. Ben, ne diplomabm
ne romancı ne de romantik.
Türklerin egemenliklerinin sona
ermesinden üzüimüyorum. Bu
durum gerçekten beni sevindiriyor.
Türklerin işgali alündaki topraklar,
ki bir zamanlar Hıristiyan
topraklanydı ve Türkler buraya
süah gücü ile yerieştüer, işgalci I
de\1et olarak 5 asırdır buralarda
ofurmaktaydılar. Bu son Hıristiyan
Avrupa'nın hilale karşı galibiyeti
beni derinden ilgflendiriyor."
Yakın tarlh
Bu haçlı anlayışına yakın tarihin
ünlü devlet adamlanndan ve
günümüz Avrupa Birliği
oluşumunun köşe başı niteliğinde
bir kilometre taşı olan La Haye
Kongresi'nin öncülerinden
Churchill'de de karşılaşıyoruz.
Gerek 5 Mart 1946 Fulton (ABD),
gerekse 19 Eylül 1946 Zürih
Unıversitesi konuşmalannda,
Avrupa birliğinden söz ederken hep
Hıristiyan kültürü ve uygarlığına
yollamalar yapmıştır.
AJmanya'nın Gümrük Birliği'ni
kurup (1815 Viyana Kongresi).
ardından tek para birimıne geçmesi
(1871); Italya Ulusal Birliği'nın
gerçekleşmesi (1838-1870) ve tek
para birimine sahip olması (1893)
ve öteki ülkelerin de tek ulusal para
sistemlennı gerçekleştirmeleri,
Avrupa Birliği yolunda atılan
önemli kilometre taşlannı
oluşturmuşrur. Bu gelişmeler birlık
düşüncesinde niteliksel bir
değişimi getirmiştir. Arhk birlik
üzerine üretilen düşünceler daha
politik, daha yaşamla bağlantılıdır.
Birleşik Avrupa tartişmalanna
sosyalist kalemler de katılmış,
politik ve ideolojık
değerlendirmelerini dile
getirmişlerdir. Ama ana dürtü
olarak banş ve genlik arayışlan,
fonda varlığını ve etkinliği
korumayı, pazar arayıcısı güçlerin
onu asıl amaçlanna alet etme
mane\Talanna rağmen.
sürdürmüştür.
Yarın.- Düşiincenin
polttiklesmesl
CHURCHILL VE HIRtSTÎYAN KÜLTÜRÜ -AvrupaBirliği oluşumunun köşe başı niteliğinde bir kilometre teşı olan La Haye Kongresi'nin
öncülerinden Eski Ingiltere Başbakanı Churchill, gerek5 Mart 1946 Fulton (ABD), gerekse 19 Eylül 1946 Zürih Üniversitesi konuş malannda.
Avrupa'nın birliğinden söz ederken hep Hıristiyan kültürü ve uygarhğuıa yollamalar yapmıştır.
Düşünürlerden damlalar
M
anzini. Avrupa "nın bir
konfederasyon için
büyük olduğunu.
bölgesel farklılıklan koruyup
gözetebihnek için kurulacak
konfederasyonun,
konfederasyonlardan oluşması
gerektiğıni vurguluyordu.
VıctorHugo, 21 Ağustos 1849'da
Banş Kongresi'nin başkanı olarak
yaptığı ünlü açış konuşmasında,
"Siz Fransızlar, siz İtalyanlar. siz
İngilizJer. siz kıtanın tüm uhıslan,
onurunuzdan. özgünlüklerinizden
hiçbir şey kaybetmeden, bir gün
geîecek, İngiİiz Parlamentosu'nun,
Alman Dieti'nin, Fransız Yasama
Meclisi'oin yerini alacak gerçek
ulusal oylann söz konusu olduğu
bir Senato kuracaksınız..." diyordu.
Saint-Simon. A\ rupa Toplumunun
Yeniden Orgütlenmesi adlı
çalışmasında (1814). Avrupa'da
birliğin Fransız-Ingiliz itrifakından
geçeceğini yazıyordu. St. Simon'a
göre Alman milleti, nüfusuyla.
merkezi konumuyla ve daha da
fazlasıyla asil ve cömert
karakteriyle özgür bir yönetim
altında birleşecek Avrupa için
öncü bir rol oynayabilır. Bu
birliğin bir konfederasyon
olduğunu söyleyen Simon'un
düşüncesi daha çok federatif bir
yaklaşım karakterine sahiptir.
İmmanuel Kant, -*Ebedi Banş"
adlı yapıtında, Avrupa banşının bir
federasyonla sağlanacağmı, ancak
bu federasyona iç yönetimlen halk
iradesine dayanan devletlerin üye
olabileceğı düşüncesini
işlemekteydi.
Lenin veBirleşikAvrupa
A vrupa Birleşik Devletlen
/\ Şian Czerine başlığıyla
- / l 1915 yılında yazdığı bir
makalesinde Lenin, Avrupa
Birliği konusundaki
düşüncelerini açıklıyordu. Ona
göre; " (...) cumhunyetçi bir
Avrupa Birleşik Devletler şian -
Rusya'nuüd başta olmak üzere
AvTupa'nm en gerici üç
monarşisinin (AMisturya-
Macaristan, Rusya ve Osmanlı
İmparatorluklan E.C.) devrimle
Mkilması sarüyla- siyasi bir şiar
olarak her türİü saldınva
dayanabilirse de ortada bir de
bunun ekononıik muhtevası ve
anlam sorunu \-ardir. Ve bu son
derece önemli bir sorundur.
Emperyalizmin ekonomik
koşuflan -sermaye ihracı ve
dünyanm 'ileri' ve 'medeni'
sömürgeci devletleri arasında
pa>laşılması- açısından, kapitaüst
düzende bir A\rupa Birleşik
Devletleri ya imkânsızdır >a da
gerici bir şey dir. (...) KapitaHst
düzende bir Avrupa Birieşik
Devletleri sömürgelerin
pa> laşılması üzerinde anlaşmaya
varmakla birdir.
Kapitah'stler arasında ve devletler
arasında geçici anlaşmalar tabü
ki mümkündür. Bu anlanıda bir
Avrupa Birleşik Devletleri,
Avrupa kapitah'stleri arasmda bir
anlaşma olarak, mümkündür...
Ama ne için? Sadece Avrupa'da
sosyanzmi el birliği ile ezmek,
sömürge çapulunu Japonya ve
Amerika'ya karşı elbiriiği ile
korumak için..."
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Riskin Büyügü
Umudun Küçüğü
Baştan beri özellikle bılım kamuoyunda yaygın
dan ve bizim de savunduğumuz görüş, siyasiterin,
hele Istanbul depremı konusunun tartışılmasına,
günderne getirilmesine hiç sıcak bakmadıklanydı. Bır-
den, BÜ Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araş-
tırmalan Enstrtüsü'nün bıryasa ile "hükümetedev-
n"nin gündeme getirılmesi bunu açığa çıkardı.
DSP ve MHP'li girişımcilerin, özetle sıyasilerın
Enstitütü'ye el koymak isteme gerekçeleri ilginç: Işı-
kara çok konuşuyor, insanlarda panik yaratıyor,
depremı hep gundemde tutuyor vs...
Işıkara, on yıl kadar önce Cumhurıyet Bılım Tek-
nik'te, "Istanbul büyük bır deprem yaşayacak, ey
millet uyanın.," biçimindekı bır yazımız üzerine ara-
mışve "Panikyaratıyorsunuz, bunu sizeyakıştıramı-
yorum"demişti. Şimdi kendısı sıyasılertarafından pa-
nik yaratmakla suçlanıyor.
Hayatın cilvesi...
Işıkara son zamanlarda olumlu bir misyon edindi,
deprem konusunu sürekli gundemde tutuyor. siya-
sileri bılgilendiriyor, istanbullulara depremi ciddiye
alma çağrısı yapıyor. istanbul'da depremin zarannı
azaltacak yatınmlara ağıriık verilmesinı istiyor vs.
Bunlar kötü mü?
Hayır.
Bunlar, bilimin önümüze koyduğu olgular.
Işıkara, özellikle Fransız bilımcılerle TÜBİTAK ve
İTÜ'nün Marmara Denızı'nde yaptıkları genış çaplı
araştırmalann sonucunda, artık tartışmasız ortaya çı-
kan bulgu ve bilgilerin gereğıni yapıyor.
Işıkara'nın bu bılgileri kamuoyuna aktarması da-
ha etkili.
Hükümet veya siyasiler, gazetecılerin veya araş-
tırmanın b'ızzat içinde bulunan bılım insanlannın yap-
tıkları açıklamalardan fazla etkilenmiyorlar.
Ama kamuoyunda popüler bir kişilık kazanan Işı-
kara'nın açıklamalanndan rahatsızlar, çünkü kamu-
oyu Işıkara'yı ciddiye alıyor.
Sanırım, meselenin püf noktası burada.
Hükümet Istanbul depremi konusunda sessizliği-
ni koruyarak ve bır şey yapmayarak itibar ve seç-
men kaybettiğinin bilincinde.
O halde yapılacak en iyi şey Kandılli'ye el koymak.'...
• • •
Farkında mısınız, Marmara'da cıddı deprem se-
naryoları bire indirgendı. Deprem olasılığına yumu-
şak yönünden yaklaşan Oğuz Gündoğdu bıle Mar-
mara'da 7.6 büyüklüğunde depremi olasılık içinde
gördüğünü açıkladı.
Ciddi çevreler 7.2 ile 7.8 arasmda bir tehlike ris-
kinden söz eder oldu. İki veya üç parçalı kırılmalar
üzerinde gerçı tartışma var. Ama büyük parçanın kı-
nlmasıyla en az 7,2 büyüklüğunde bir deprem ya-
şanacağı konusunda genış fikir birliği de var.
Fakat şunu da belirtelim: Dünyaca iki büyük ya-
pısal yerbilimci ve Marmara Denizı araştıımalannın
bilimsel ortak eşbaşkanları olan Le Pichon ile Şen-
gör, Marmara'dakı araştırmalardan sonra yazdıkla-
n ve yayımlanmak üzere bilimsel bir dergıye gönder-
dikleri son makalelerinde, tek parça olarak kırılma
olasılıgını oldukça yüksek gördüklerini belirtıyorlar.
Neyi dikkate almak gerek?
Tabü ki, bilimsel bir temeli olduğu sürece, riskin
en büyüğünü!...
Neyi ummak gerek?
Tek seferde 7,2'den büyük bir deprem yaşama-
mayı!
• • •
Öte yandan, toplumda "sa/7/7eye"kalabıfmeyi, rey-
ting yapabilmeyı vetanınmayı, neredeyse "Deprem
olmayacak" tutumuna endeksleyen bir bilim şarla-
tanı ortalıktadolaşıyor. "Varsın bilımsei bir temeli ol-
masın, önemli olan değışık bir ses olsun" mantığıy-
la hareket eden kimı basın çevreleri de bu sesi cid-
diye alıyor.
Bu kişi, basında yer buldukça palavralannın do-
zunu da yükseltiyor. Halkı ve sıyasilerı deprem ko-
nusunda uyaran bilim çevrelerıni "inşaat rantçılığı"
ile suçlama utanmazlığına kadar vardırıyor işı.
Toplumun bilimsellık düzeyı yerlerde süründügü
için, çok sayıda ınsana "bu ses" rahatlatıcı gelıyor.
Doğru geliyor...
Aslındasiyasilerin bu sesi, kendi "Depremcibaş-
lan" ilan etmeleri uygun olur!
Tencere de yuvarlanıp kapağını bulur.
Böylece, depremi. deprem altında kalmayı, ölme-
yi, mal-mülk kaybetmeyi kader olarak kabul etme-
ye eğilimli genel toplumsal inancı güçlendirmiş ve
bir felaket karşısında da paçayı lyice sıyırmış olur-
lar!...
obursali@ cumhuriyet.com.tr.
AST'de tören düzenlendi
Sovoş Yurttoş
olhşlarla uğurlandı
ANKARA(Cumhu-
riyet Bürosu) - Tedavi
gördüğü hastanede ya-
şamını yitiren tiyarro
sanatçısı Sa\aş Vürttaş.
dün son yolculuğuna
uğurlandı. Savaş.uzun
yıllar görev yaptığı An-
kara Sanat Tiyatro-
su'nda (AST) düzen-
lenen törenin ardından
Cebeci Asri Mezarlı-
ğı 'na defhedildi.
AST'taki törende
Yurttaş'ın fotoğrafla-
nndan oluşan bir sine-
vizyon gösterimi yapıl-
dı. Kültür Bakanı tste-
mihan Talay, törende
"Çok degerli bir tiyat-
ro sanatçısını, ama ay-
nı ölçüde dost, sıcak ve
insanok sevgisi\1e dohı
bir arkadaşımızı kay-
beanenin üzüntüsüiçin-
dejim* dedı. Yurttaş'ın
uzun yıllar AST'ta bir-
likte çalıştığı tiyatro sa-
natçısı RutkayAaz. Sa-
\-aş Yurttaş'ın hep onur-
lu, ilkeli ve kararlı ola-
rak işsızlikle, parasız-
hkla ve diğer sıkmtı-
larla savaştığını söyle-
di. Yönetmen Çerin
Öner de "Osempatik-
Bği>1e, sıcakhğrv la san-
ki Türkiye insanuun tü-
münü kucaklamıştı.
Bövie surarj olan bir iki
kişidahavartü. Biri Er-
kan Yücel, biri Yılmaz
Güney ağabe\imizdi"
dedi.
Konuşmalann ardın-
dan Yurttaş'ın cenaze-
sı alkışlarla uzun yıllar
görev yaptığı AST'tan
uğurlandı. Törene Yurt-
taş'ın eşi Bahar Yurt-
taş, kızı Eylül Vürttaş,
Devlet Tiyatrolan Ge-
nel Müdürü Lemi Bil-
gin. çok sayıda tiyatro
sanatçısı, arkadaşları
ve sevenleri katıldı.