13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2002 PERŞEMBE DİZt Nâzım'ın şiirinde açılımlar Sempozyumun öğleden önce yapılan ilk otu- rjmunun konusu, "NâzunHikmetŞiirindeAçı- hmlar" başlığını taşıyordu. Konuşmacılar ise şair Ataol Behramoğlu. yazar Nedim Gürsel, în- giltere'den şair Richard McKane ve Danimar- ka'dan şair Erik Stinus clu Oturumu Lübnanlı şa- ir, eleştirmen Adonis yönetti. Adonis, "Birinci lluslararası Nâzım Hikmet Şür Ödülü" sahibi ve Türk okurunun "Kutiama- lar", «]Sw York'a Mezar" ve "Rüzgârda Yap- nüdar" adh kitaplanyla tanıdığı bir sanatçı. Oturuma kaolımcı olarak davet edilen Ingiliz şair Richard McKane, dünyaca ünlü pek çok şa- iri îngiliz okuruna tanıttı. Ingilizceye çevirdiği şairler arasında Anna Akhmatova. Mandelstam, Nikolay Gumilyav, Nâzım Hikmet, Oktay Rifat bulunmaktadır. Erüc Stinus ise Danimarkalı yazar, çe\irmen. Nâzım Hikmet'in şiirlerini E>ancaya çevirdi. Oturum, Adonis'in konuşması ile başladı. Adonis bakana ve konuklara "hoş geidiniz" di- yerek, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat VakfVna teşekkür etti. Adonis, Nâzım Hikmet'i, onu ba- sitleştiren ideolojik nitelikli okumalann dışında kalmaya özen gösterdiğini söyleyerek, her zaman yeniden okuduğunu, Nâzım Hikmet'in şiirinin, erdemsellik yaratmaya yönelik olduğunu, insan varlığındaki enerjiyi ve yaratıcı güçleri insani bir bütünJük içinde İceşfettiğini, ama bütün bunlan basmakahplık içinde değil, özgünlük içinde yap- tığını dilegetirdi. Ve "Nâzım Hikmetgibibüvük bir insan, biiyük bir şair, büyük bir kişiügin ko- nusu oiduğubir sempozyumun ilk otunımunu yö- netmekten dolayı onur duymakta" olduğunu söyledi. Recep, Hasan, Hatçe ve Süleyman'ın galrl S empozyumun birinci konuşmasını, Dani- marka'dan gelen Erik Stinus yaptı. Sti- nus'un îngilizce sunduğu bildirinin başlı- ğı, "Recep, Hasan, Hatçe veSüleyman'ınŞairP' adını taşıyordu. Bildiride, Nâzım'm şairlik yaşamı, yaşama bakışı ve bunun şiiri ile ilişkisi değerlendirildi. Özetle şu görüşlere yer verildi: "Nâzım Hik- met'in şair yaşamı, ne tannsal bir emirden ne de doğayasalanndan kaynaklanan sömürüye, yok- suDuğa ve savaşa karsj verilen mücadeleye adan- nuşür. (_.) Hiçbir zaman terk etmediği bu düştin- ce yüzünden köylüleri, işçileri ve askerleri isya- na kışkırtüğı iddiasryla hapse aûldı, işkence gör- dü. („.) Yaşamında önemli ve uzun bir bölüm oluşturan hapishane dönemi şiirlerinevansımış- ür. (™) Gerçek ve gerçekçilik şiirlerinin temelini ohışturuyordu ama şiir kanatiannın kapsamı çok genişti. Hayai gücü Nâzını Hîkmetiçm en azm- dan materyalist dünya aniayışı kadarönemfiydL'' Stinus değerlendirmelerini şu sözlerle noktala- dı: *Komünist şair Nâzım HJkmet'in sesi, ölümün- den 39 yıl sonra, doğumunun yüzüncü yümda, bu- gün dünyanın her yerinden işitiByor. Dizderi bi- zi bilgilendirmeye oiduğu kadar duygulandır- maya da devam ediyor." Doğumunun yüzüncü yılında dünya şalrl Nâzım Hikmet I ldmci konuşmayı Nedim Gürsel yaptı. Fran- sa'da yaşayan ve halen Sorbonne Universi- tesi'nde Türk Edebiyatı dersleri vermekte olan Gûrsel'in bir uzman, bir akademisyen ve elbette sanatçı gözüyle yaptığı konuşma son de- rece anlamlıydı. Gürsel, Nâzım Hikmet'in şairliği konusunu, objektif sanatsal değerler somutunda ve gerçek- çi bir boyutta ele alarak değerlendirdi. (1) Bu öl- çü bildiride şöyle ifade ediliyordu: "(».) Nâzım Hikmet ne bir siyasal lider ne de bir ideologdur. O, yağımi7in en önemli şaiıierinden biridir. Do- layısıyla şörini salt siyasal bir yaklaşunla \onım- lanıakindirgemecibir tutumolur. Sanat, eğerev- rensel bir öz taşryorsa, günceti, siyasal görüş ve 'animarkah şair Erik Stinus 'un sempozyumdaki bildirisi usta şairi ve kişiliğini özetlemeyeyetiyor: "'Nâzım Hikmet 'in şair yaşamı, ne tannsal bir emirden ne de doğa yasalanndan kaynaklanan sömürüye, yoksulluğa ve savaşa karşı verilen mücadeleye adanmıştır." ideolojileri aşmalıdır. Bu anlamda Nâzım Hik- met'in yapıü elbette insancıl ve evrenseldir. Ama onun şiirini, vaşadıgı dönemden ve siyasal sava- şumndan da ayn düşüneme\iz.(_)" Nedim Gürsel, Nâzım Hikmet'in çağdaş Türk şiirinin en önemli yenilikçi şairlerinden birisi ve hiç kuşkusuz en özgünü olduğunu belirterek, Rus rutürizminin etkisinde yazdığı şiirlerinde bile Osmanlı edebiyatına yüzyıllarca egemen olmuş duyarlığı hedef aldığını, o güne dek Tür- kiye'de benzeri görülmemiş modern ve atak bir şiir anlayışıru savunduğunu, zamanla da "Kerem Gfl>i" şiirinde ilk belirtileri görülen bir başka an- layışın, halk egemenliğine dönüşün izlerini ta- şıyan şiirleryazdığını söyledi. Nâzım'ın 1936'da yayımlanan "Şeyh Bedreddin Destanı" adlı ya- çılanmızdan olduğunu dile getirerek, onun bu özelliğinin şairin kendine özgü üslubuyla ve Marksçı dünya göriişüne dayanarak gerçekleş- tirdiği çağdaş sentez noktasmda oluştuğunu be- lirtti. Nâzım Hikmet'in yapıtlannda geleneksel halk yazınıyla bağ kurmasımn Türk şiirindeki yenilikçi gelişme üzerinde etkili olduğunu dile getırdi. Plrave İçin Yazılmıs saat21-22 Sllrterl N âzım'ın birçok şiirini Ingilizceye çevir- miş olan Richard McKane'in bildirisi "Piraye tçin Yazümış Saat 21-22 Şürleri" adını taşıyordu. Bildıri Nâzım'ın şiirindeki açı- lımlan, Piraye için yazdığı "Saat 21-22 ŞnrlerT Nâzım Hikmet birçok şiirine damgasını vuran eşi Piraye ile evlerinin baikonunda. pıtıyla da Osmanlı tarihini ilk kez bir sınıf sava- şı perspektifı içinde ele almayı başardığını, şi- irle düzyazınm iç içe geçtiği bu yapıtın çağ- daş Türk şiirine Marks- çı açıdan yaklaşan ilk yapıt olduğunu açıkla- dı. Şairin bu yaklaşı- mının 1941 yılında Bursa Hapishanesi 'nde yazımına başlanılan, ancakyarun bırakılmış olan ve Türk Edebiya- tı'nın aşılamamış ben- zersiz bir yapıtı sayı- lan Memleketimden in- san Manzaralan'nda da gelişerek sürdüğünü \Tirguladi. Gürsel, Nâzım Hikmefin ulusalla ev- renseli özgün bir potada birleştiren ender sanat- 21EyUU194S Oğlumuz hasta, babası hapiste, senin yorgun eüerinde ağır başın, dünyanın hali gibi halimiz... tnsanlar, daha güzel günlere insanlan taşır, oğlumuz iyileşir, babası çıkar hapisten, güler senin alttn gözlerinin içi, dünyanın hali gibi halimiz... (Piraye tçin Yazılmış: Saat 21-22 Şiirleri) örnekliğinde ele alarak değerlendiriyordu. McKane konuşmasını Türkçe olarak yaptı ve ilginç bir saptama ya- parak başladı. Şöyley- di bu saptama: "Bör şa- ir için, günün veya ge- cenin belirti saatlerin- de bir dizi şür yazmak pek olağan bir şey de- ğildir. Nâzım. 1945 son- bahannın üç ayı bo\"un- ca kendi seçtiği saader- de sadece kendisi için değil, kansı Pira\e için de şür yazmışûr. Saat 21, hapishanede zilin çaldığı ve mahkûmla- ruı koğuşlara kapaül- dıklan saattir. (...) Saat 21 ila 22 arası Nâzun'ın Piraye ile iletişinı kurma zanıanıdır." McKane'in değerlendirmesine göre saat 21 - 22 Şiirleri, Nâzım'ı "kısa mesafeli koşu" tutu- mundan kurtararak "maraton koşusu" benze- ri çalışmalan gerçekleştirmeye taşımıştır. Ko- nuşmacının belirttiği üzere, bu sırada Nâzım "Memleketimden İnsan ManzaralarT şiirleri- ni yazmış ve "Savaş ve Banş" (Harp ve Sulh) romanını Fransızcadan Türkçeye çevirmiştir. Nâ- zım'm saat 21-22 şiirlerine ilişkin bildirinin sonunda yapılan bir başka değerlendirme de şöy- le: "Saat 21-22 şiirleri; bir denemeden çok, de- neyimli bir şairin, kısa şürlerinden, hayatta kal- maktan ve şiirlerinin yaşamasından aldığı gü- cü en üst düzeye çıkarmak için biünçli olarak yapüğı çahşmalardır. Piraye'nin onun "esın pe- risi' olmaktan öte, bu çabanın gönüllü destek- leyicisi oiduğu gerçeği, 20. \wyil edebiyat tari- hinin gerçeğidir ve yazıldıktan 50 yıl sonra bfle şürlerinin tazeliklerini konımalaruun da nede- nidir." McKane tngilizce olarak okuduğu bazı şiir- lerinin yam sıra Türkçe olarak da Nâzım'ın Pi- raye için yazdığı bir şiiri okudu. Hapishane avlusunda Bir bahçemiz vardı. Sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı. Gelirdin, yan yana otururduk, Kırmızı ve kocaman Muşamba torban dizlerinde... Kelleci Mehmet "hanım abla " derdi sana. Ve, Herhalde iki çarşambadır pazarda: Kırmızı başörtülü "kibirsiz" tstanbulluyu aramışlardır... Aleksandr Puskln ve Nâzım Hikmet S empozyumun dikkat çekici büdirilerin- den birini de Ataol Behramoğlu sundu. Behramoğlu'nun bildirisinin konusu "Aleksandr Puşkin ve Nâzım Hikmet" başlığı- nı taşıyordu. Ataol Behramoğlu bildiri konu- suna girmeden önce, çok zor bir görevi başar- mış olması nedeniyle Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi'nı ve genel olarak sanatçılara, özel olarak da Nâzım'a ilişkin yaklaşımımn önemi- ne işaret ederek Kültür Bakanı tstemihan Ta- lay'ı aynca kutladı. Behramoğlu akademik nitelikteki bildirisini akıcı, açık ve yalın bir anlatımla sundu. Nâzım Hikmet ile Puşkin'in ilişkisi, her iki sanatçı arasındaki benzerlikler üzerinde durdu. Puş- kin'in Rus edebiyatındaki yeri, izlediği çizgi ile Nâzım'ın Türk edebiyatındaki yeri ve izlediği çizgiyi karşılaştırmalı olarak ele alıp değerlen- dirdi. Her iki sanatçının dünya edebiyatındaki önemine işaret etti. Bu bağlamda, Nâzım'm Puşkin'e olan büyük ilgisinin altmı çizdi. Behramoğlu'nun bildirisinde özetle şu görüş- lere yer verildi: "Nâzım Hikmet yaşamının tü- münde devrimci, öncü sanatçı kimliğini sürdür- dü. Bununla birtikte, 30'lu yülann ortalann- dan, özeUikle de 'Şeyh Bedreddin Destanf yla başla) arak yaraûcılığımn bir başka evresine, li- rizmin derinleşeceği, epik çalışmanın 'insan manzaralan' genişÜğine ulaşacağı, temalarda ve biçimlerde verelüği evrenselliğe daba büyük boyudarda büieştireceği bir dönemegirdiği söy- lenebilir. Bu dönem onun, yüzyıl önce kendi di- linde ve edebiyatında benzer arayışlar içinde ürün vermiş büyük Rus şairini kendine en ya- kın bulacağı bir yaraücıhk dönemidir." Behramoğlu, bildirisinin ilerleyen aşamala- nnda Puşkin'in "Poltova Destanı" örnekliğin- de Rus edebiyatında yaşanan gerçekçilik ile Nâzım Hikmet'in "Kuvayi Milliye DestanTnı ve Türk edebiyatında yaşanan gerçekçiliği kar- şılaştırmalı olarak değerlendirdi. Bildirinin so- nunda ise "...Rusçanın büyük gerçekçi şairiyle (Puşkin) büyük gerçekçi yazan (Tolstoy) ara- sındaki kan dolaşımında f ürkçenin büyük ger- çekçi şairinin de (Nâzım Hikmet'in) yer almış olduğudur" yönündeki ilişkiye dikkat çekti. Ataol Behramoğlu hayatın bütünsel bir akış içinde olduğunu, her şeyin her şeyle ilgili bu- lunduğunu ve yaratılan her değerin de bütün üı- sanlığa ait olduğunu dile getirerek konuşması- na son verdi. (1) Daha geniş bilgi için bkz. Nedim Gürsel, Doğumunun Yüzüncü Yılında Dünya Şairi Nâ- zım Hikmet, Can Yaymlan, tstanbul 2001. SÜRECEK PERŞEMBE ORHAN BURSALI Hkrin NamusuBüyük krizin patlamasının 1. yıldönümündeki yayınlarda sizi rahatsız eden bir şeyler yok mu? Saptırmalar, yanlış hedefler falan? Tek suçlu aramalar? Pazartesi günü arabayla gelirken dinlediğim en iddialı haber radyosunun birinci haberinde ve kriz değerlendirmesinde oklar Cumhurbaşkanı'nı "7e- tikçi" diye hedef gösteriyordu. Cumhurbaşkanı'nın anayasayı fırlatmasıyla eko- nomik krizin patladığını, üzerine basa basa söylü- yordu güvenilir "ekonomik ana/istçi"1 . Ve ekliyordu: "Birkitap fıriatmanın maliyeti Tür- kiye'ye 51 milyar dolara patladı!" Sinirienip çüşşş dedim. Çünkü bu kahvehaneye yönelik demagojiydi... Sonra programcı bir konuğa bağlandı. Ekono- mi profesörü, kriz değeriendirmesinde düriist dav- ranıyor ve ekonominin zaten çökmüş olduğunu, patlaması için herhangi birgöstermelik nedenin ye- terli olabilecegini belirtti. Gazeteci de inatla krizi Cumhurbaşkanı'nın çıkardığı görüşünü dayatma- yı sürdürdü. Ruh ve düşünce sağlığım için kanal değiştirip hemen yanıbaşındaki Açık Radyo'ya geçtim. • • • Aynı mantık birçok gazetenin "Kriz değeriendir- melerine" de egemendi. Bir gazete Türkiye'yi Zekeriya Temael'in ba- tırdığına okurunu inandırmak için çırpınıyordu. Bu göruntüye göre, bankaları Temizel, Türki- ye'yi ise Sezer batırmıştı (Niye olayı açıklayan Ecevit değil!?). Düşünce namusu diye bir şey var. Itirazım buna. Ha, görüşleriniz farklı olabilir, değişik düşünebi- lir, bambaşka fikirler ileri sürebilirsiniz. Bütün bunlar saygındır. Ama düşünce namusu, olguların çarpıtılıp çar- pıtılmamasıyla ilgilidir. Şimdi bu savları tersyüz edelim. Buna göre: a) Temizel mali milat istemeseydi 7 milyar kadar dolar ülke dışına kaçmayacak ve para darlığı ol- mayacaktı; bankalar hakkında önlemler almasay- dı bankalar batmayacak ve devtetin ve ülkenin sır- tına da bugünkü yük binmeyecekti. b) Sezer anayasayı fırlatmasaydı ekonomik kriz patlak vermeyecekti; Türkiye IMF'ye muhtaç ol- mayacak, şirketler batmayacak, işçilerçıkartılma- yacak, ekonomi tıkınnda gidecek, yoksullaşmaya- caktık... öyle mi? • • • Böyle düşünmek "fikir namusluluğu" mudur? Batan veya el konan bankalann hepsi, pratikte, geçerli banka yasalanna ve piyasa gerçeklerine gö- re batmış değil miydiler? Bütün krediler kendi şirketlerine aktarılmamış mıydı? Bankalann sermayeleri aslında tükenmemiş miy- di, ayakta kalabilmek ve saadet zincirinin kırılma- sını önlemek için çılgın bir yüksek faizle (Dolar ba- zında yüzde 30'lara çıkan) para toplama yanşın- da değiller miydi? Devlet, her şeyini tüketmemiş miydi, altından kalkamayacak yükseklikte faizlerle para toplamı- yor muydu? Sıcak para, bu vurgun ortamında bir anda yüz milyonlarca dolar faiz kazançlarıyla durmadan ül- ke dışına kâr transferi yapmıyor muydu? Aslında bütün deniz kurumamış ve büyük çürü- menin sonucu büyük bir çöküş başlamamış mıy- dı? Sonra, bakanlıkları da saran, siyaset-bürokrat- işadamı sacayağıyla hazine üzerinde müthiş birye- raltı vurgunu sürmüyor muydu? Bu ekonomi ve düzenin çökmesi için bir baha- ne bile gerekmiyordu. • • • Fikir namusu da kalmazsa, hiçbir şeyi doğru ve düzgün yeniden inşa etmek mümkün değildir. Acaba, diye merak ediyorum, bu isteniyor mu ülkemizde... [email protected] PEISDİK 2. İCRA DAİRESİ'NDEN MEN- KULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DosyaNo:2001 1421 Tal. Bir borçan dolavı hacizli ve aşağıda cins. miktar ve kı>inetleri yazılı mallar satışa çıkanlmıştır. Birinci arttırma 11.03.2002 günü saat 12.10-12.20'de Ipek Sokak Erdem Otoparkı Pendik'te yapılacak ve o günü kıj-metlerin yüzde 75"ine istekJi bulunmadığı tak- dirde 12.03.2002 günü aynı ver ve saatte 2. arttırma ya- pılarak satılacağı. Şu kadarfci,arttırma bedelinin malın tahmin edilen İcıymetınin yüzde kırkını bulmasınm ve satış istevenin alacağına riiçhanı olan alacaklının topla- mından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevir- me ve paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin şart oiduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinde yiizde ora- nında KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebıleceği, masrafı verildiği takdir- de şartnâmenin bir ömeğinin isteyene gönderilebileceği, fazîa bilgi almak isteyenierin yukanda yazılı dosya nu- marasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 05.02.2002 Muhamnıen kjymeti lira: 5.000.000.000 Adedi: 1 Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri): 34 ZP 6847 plakalı 2001 model Renault Clio Symbol RNA 1.4 AC hususi oto- mobil. Basın: 8374 VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Değerli müzik danışmanımız Sayın OMER MUAMMER UMAR Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 22.02.2002 Cuma günü ikindi namazını müteakip, Teşvikiye Camii'nden alınarak, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. Merhuma Tanrı'dan rahmet, ailesine, yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz. BORUSAN KÜLTÜR SANAT MERKEZİ FA1İH 3. İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMEx\KULÜN AÇIK ARITIRMA ÎLANI Dosya No: 2001-3320 Tal. Satılmasına karar \erilen ga>Tİmenkulün cinsi. kıymeti. evsafı: Tapu Kaydı: Fatih Nevbahar mahallesi Tevfık Fikret ve Münif sokakta kâin tapunun 420 pafta. 1785 ada. 42 parselde kayıtlı 140.76 m2 yüzölçümlü kâgir aparttnanda 20' 172 arsa paylı 2. kat 9 bağımsız bölüm nolu daire. Imar Durumu: Fatih Belediyesi lmar ve Planlaına Müdürlüğü'nün 11.12.2001 tarihli yazısmda taşınmazın 27.9.1996 tarih 8041 sayılı kurul karanna göre adaya ilişkin yapılanma taleplennin koruma amaçlı imar plaıu yapılıncaya kadar 2.8.1995 gün 6898 sayılı ve 4.9.1996 gün 7943 sayılı kararlar ge- ğınce H. 9.50 m. olarak değerlendirilmesı gerektiğine karar veriidi denilmektedir. Dosya tetküdnde parsel üzerinde 19653502 sayılı iskâniı H. 12.50 ^ d l l k dı bina bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahallinde Yapılan Inceleme: Bina betonarme karkas tarzda yapıbnış dış cephesi B.T.B. kaplı bina bodrum-Zemin-3 normal kat-çekme kattan ibaret 1* kapı nolu apartmanın 2. normal katında tapuda 9 nolu bölüm olarak kayıtlı olup mahallinde dairenin 8 kapı nolu dairesi oiduğu anlaşılmışür. Daire- ye ginşte koridor-Köşe başmda salon 2 yatakodası mutfak-banyo-VC-Balkon bölümlümlerinden oluşmaktadır, dairenin mutfak tezgâh üzeri 4 sıra fa- yans kaplı olup, tezgâh altı ve üzeri mutfak dolaplan bulunmaktadır. Dairenin banyosunun duvarlan tavana kadar fayans döşeli olup. klozeti. el yıkama la\abosu, şofbeni bulunmaktadır \VC.nin duvarlan fayans kaplı olup alaturka WC taşı ve el yıkama lavabosu mevcuttur. Dairenin oda zeminleri parke döşeli olup ıslak zeminlen seramik kaplıdır. elektrik ve suyu mevcut soba ile ısıtılmaktadır, taşınmazm kullanım alanı 72.00 m2'dir. Muhamnıen Bedeli: Bilirkişi tarafından tasınmaza 25.000.000.000- TL değer takdir edılmiştir. Satış şartlan: 1- Satış. 29.3.2002 gün Saat: 10.00'dan 10.15'e kadar Fatih 3. lcra Müdürlüğü'nde açık arttırma suretiyle yapılacak. Bu arttırmada tah- min edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masrafiannı geçmek şartı ile îhale olunur. Böyle bir bedel- le ahcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 8.4.2002 günü aynı yer ve aynı saatlerde ilanci arttırmaya çıkanlacakttr. Bu arttırma- da da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok art- tırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış istevenin alacağına riiçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve pay]aş.tırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle ahcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar mılli bir banka- run teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış. peşin para iledir. ahcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu. tapu harç \e masraflan alıcıya aittir. Birikmış vergiler satış bedelinden ödenir. 3- Tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindekı haklanm hususiyle faiz ve masrafa dair olan ıddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdir- de haklan tapu sicılı ile sab'it olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- thaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsılen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemi2ce tahsil olunacak. bu fark, varsa öncelikle temi- nat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname. ilan tanhinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildığı takdirde isteyen alıcıya bir örneği göndenlebilır. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan. başkaca bilgi almak isteyenierin 2001 3320 T. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 14.2.2002 (*) llgililer(abinne irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 9850
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle