23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2002 PAZARTESİ 8 HABERLERİN DEVAMI Kışlalı'nın kızı Dolunay Uluc: Türkiye y nin ışıklan sönmesin MUSTAFA ÇAKTR L ANKARA - Bombalı saldın sonucu yaşamını yitiren gazetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın kızı Dolunay Ulnç, babasının bıraktığı değerlere halkin önemli bir kesiminin sahip çîktığını belirterek "Ben, Kemalist Kışlalı'nın savunduğu ilke ve değeriere sahip çıkmayanlann siyasetçiler olduğunu görüyorum. tşte seçimler yaklaşıyor, nutuklan dinlivoruz. Siyasiler, bu ortamda, değil Kemalizmden söz etmek, Atatürk'ün adını anmakta bile tereddütlü gözükûyorlar" dedi. Dolunay Uluç, Türk yargı sisteminden iki beklentisi olduğunu, yargı sürecinde müdahil taraf olarak bu iki unsur üzerinde ısrarla durduğunu söyledi. Yargılanan tetlkçller blrer 'maşa' flk olarak yargılanan tetikçilerin birer "maşa" olduklannı, DGM'den gerekçeli kararda gerçek katillerin adreslerini göstermesini istediğini anlatan Uluç, "tkinci olarak da idamın bir ceza oimadığına inancımı vurgulayıp bu kişileri idam etmeyin, cezalandırın dedim. Mahkeme, sanıklann suçlannı sabit görüp idama mahkûm etti. Neyse ki. biraz da AB baskısıyla, Türkiye'nin çağdaşlaşmasından yana olanlar ölüm cezasını kaldırdılar, bu utançtan kurtulduk" dedi. Uluç, DGM'nin gerekçeli karannda, gerçek katillerin adresinin Tahran olduğunun belirtildiğini, karann bu bölümünün kendisini rahatlattığını dile getirerek şunlan söyledi: "Çünkü o güne kadar, elimizdeki çeşitli verilere, polis raporlanna ve adli dosyalara dayanarak, bu cinayetin arkasında tran'daki mollalar rejiminin bulunduğunu söylediğimde, bazılan tereddütlü bakıyorlardı. Neticede, Kışlalı dosyasında, emniyet birimleri ve yargı gücü görevlerini yapmışlardır. Görevini yapmayan, vürütme gücü ve siyasiler olmuştur." Yargı karanna tepklslz kalındt Uluç, Çetin Emeç davasında da gerçek katillerin Iran'daki "yobaz rejim" olduğunun açıkça belirtilmesine karşnı, bazı kesimlerin yarguun bu karanna karşı tepkısız kaldıklannı söyledi. Bu kişilerin Umut Davası sonrasında da "havaya bakarak ısbk çaldıklannı" anlatan Uluç, "Karardan önce konuştuğum hükümet üyeleri, 'Elimizde kanıt yok. Yargı karan yok' bahanesiyle tepki göstermediklerini anlatıyorlardı. Karardan sonra,Türk yargı gücünün uyarısını gene görmezden geldiler" diye konuştu. Siyasilerin, fran rejiminin beslediği teröre kurban gitmiş Kışlalı'nın ve diğer pek çok aydının dosyalannın kapatılrnası ve unutulması için çalışmaktan öteye gidemediklerini vurgulayan Uluç, "Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi bile, kendisine yaptığım başvuruyu yazılı olarak yanıtladı, îran'daki rejimle AB ilişkilerinde terorizm konusuna öncelik verdiklerini, bu sorun aşümadıkça bu ilişkilerin düzelmeyeceğini bildirdi" dedi. Siyasiler değerlere sahip çıkmıyor Kışlalı'nın değerlerine halkin önemli bir kesiminin sahip çıktığını vurgulayan Dolunay Uluç, "Ben, Kemalist Kışlalı'nın savunduğu ilke ve değerlere sahip çıkmayanlann siyasetçiler olduğunu görüyorum. tşte seçimler yaklaşıyor, nutukları dinlivoruz, Türkiye'nin nasıl karanlık bir yola sürükîenmek istediğini fark ediyoruz. Siyasiler, bu ortamda, değil Kemalizmden söz etmek, Atatürk'ün adını anmakta bile tereddütlü gözükûyorlar" dedi. Dolunay Uluç, sözlerini şöyle tamamladı: "Babamın anısını korumak için benim sürdürdüğüm mücadele artık diğer aydınlar için... Terorizmin kaynaklarınm kurutulması, terör örgütlerine maşa olan insanlann kurtanlması, eğitilmesi için... Kışlalı gibi aydınlann öldürülmesini önlemeye çahşmak, yeni kayıplar vermemek lazım. Türkiye'nin ışıklannın tek tek söndürülmesine son verilmeli." Hedef laik Türkiye idi• Baştarafi 1. Sayfada si 13 Kasım'da temyiz istemini sonuçlandırarak karannı açıkla- yacak. Atatürk ilke ve inkılaplan- nın ödünsüz savunucusu Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999 tarihinde Ankara Üniversitesi tletişim Fakülte- si'nde vereceği derse gitmek için arabasına bindiği sırada si- leceğe yerleştirilen bombanm patlaması sonucu yaşamını yi- tirdi. Suikastm ardından başla- tılan soruşturma, Istanbul Bey- koz'da şeriatçı terör örgütünün hücre evine düzenlenen operas- yonla yeni bir boyut kazandı. Operasyonda ele geçirilen do- kümanlardan suikastlan aydın- labcı bilgilere ulaşıldı. Bu bil- giler doğrultusunda faillere yö- nelik ilk operasyon, 6 Mayıs 2000 tarihinde gerçekleştirildi. "Umut" adı verilen operas- yonda îran güdümlü Tevhid Se- lam örgütünûn üyeleri Yusuf Karakuş, Abdülmecit Çelik, Hasan Kılıç, Mehmet Ali Te- kin, Muzaffer Dağdeviren, Mehmet Şahin, Fatih Aydın, Talip Özçelik ve Arif Tan ya- kalandı. îfadeler doğrultusunda suikastlann kilit isimleri Nec- det Yüksel ile "Tekin" kod ad- lı Ferhan Özmen'e ulaşıldı. Sincan'da ele geçirilen ikinci örgüt cephaneliğinde, Kışlalı suikastında kullanılan zaman ayarlayıcı Serkisof marka saat ile elektronik düzenek, 80 ki- lograma yakın C-4 patlayıcı ve bilyalar bulundu. 3 İdam karan Umut Operasyonu'nun ilk duruşması 14 Ağustos 2000 ta- rihinde yapıldı. 22 olayın fail- lerinin yargılandığı 24 sanıklı dava 7 Ocak 2002 tarihinde so- nuçlandı. Sanıklar Ferhan Öz- men, Necdet Yüksel ve Rüştü Aytufan, "Anayasal düzeni değiştirmeye cebren teşeb- büs" suçundanTCY'nin 146/1 maddesıne göre ölüm cezasına çarptınldı. Derviş Polat ile Yüksel Pekdemir örgüte yar- dım yataklıktan 3 yıl 9'ar ay ağır hapis cezasma çarptınldı. Mahkeme, Mehmet Ali Te- Ankara'daki ilk etkjnlik evinln önünde yapılacak Kışlalı'yı amyorıızANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Kültür Baka- nı, Ankara Üniversitesi lleti- şim Fakültesi Öğretim Üyesi ve gazetemiz yazan Ahmet < Taner Kışlalı, şeriatçı katıl- ler tarafından katledilişınin 3. yılında anıhyor. Kışlalı, Ankara Üniversite- si tletişim Fakültesi, Atatürk- çü Düşünce Derneği Genel Başkanlığı ve CHP Yenima- halle îlçesi Çayyolu Temsil- ciliği ve Devlet Opera ve Ba- lesi'nin düzenlediği çeşitli etkinliklerle anılacak. Kışla- lı'yı anma etkinlikleri şöyle devam edecek: • Katledildiği Çayyolu En- gürii Sitesi'ndeki evinin önünde dostlan, sevenleri buluşuyor. AÜ îletişim Fa- kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türker Alkan, ADD Ge- nel Başkanı Halil tbrahim Şahin ve gazetemiz Ankara kin, Abdül Hamit Çelik, Mu- zaffer Dağdeviren, Fatih Aydın, Mehmet Şahin, Talip Özçelik, Hakkı Selçuk Şanlı, Mehmet Kasap, Mehmet Gürova,Adil Aydın ve Murat Nazlı'yı 12 yıl 6'şar ay ağır hapis cezasına mahkûm etti. Mahkeme, Yusuf Karakuş'u 15 yıl ağır hapis, Hasan Kılıç'ı da örgütün yö- neticisi olmaktan 18 yıl 9 ay ağır hapis cezasına mahkûm et- ti. Adres İran Mahkeme, gerekçeli kararın- da Kudüs Ordusu ve Tevhid Se- lam örgütünün Iran bağlantısı- na işaret etmişti. Gerekçeli ka- rarda, örgütlerin tran'dan silah ve mühımmat desteği aldıklan- na dikkat çekilerek "Tüm ey- lemlerin amacı Türkiye'de kaos oluşturarak silah zoruy- la anayasal düzeni yıkmak, yerine tran benzeri bir tslam Temsilcisi Mustafa Balbay birer konuşma yapacak. (10:30) • Kışlalı amtının yer aldı- ğı parka yürüyüş. (11:00) • Karşıyaka Mezarb- ğı'ndaki mezan başında an- ma. (11:45) • 15.30'da Ekin Tiyatro- su'nda, ADD Genel Başkanı Halil îbrahim Şahin başkan- lığındaki panel, CDP Genel Başkanı Yekta Güngör Öz- den, eski Türk Dil Kurumu Başkanı ŞerafettinTuran ve ADD Genel Sekreteri Ertuğ- rul Kazancı'nın katılımıyla düzenlenecek. (15:30) Öğrencllerl anıyor Ahmet Taner Kışlalı, An- kara Üniversitesi îletişim Fa- kültesi'nde de bir dizi etkin- likle anılacak. Saat 10.30'da başlayacak anma programı devleti kurmaktır" görilşüne yer verildi. Kararda, 1979'da Ayetullah Humeyni'nin ger- çekleştirdiği Islam devriminin arduıdan Iran' ın devrim ideolo- jisini ülke içinde tamamen hâ- kim kılabilmek ve dışanda da kendisini devrimci hareketlerin doğal lideri ve hamisı kabul ederek küresel bir önderlik misyonu yüklendiği anımsatıl- dı. Türkiye'nin, Iran'ın hedef aldığı ülkeler arasında olduğu- na dikkat çekilen gerekçeli ka- rarda, sanıklann gruplar halın- de defalarca tran'a giderek eği- tim aldıklan vurgulandı. Türkiye hedef ülke Türkiye'nin de hedef alınan Müslüman ülkeler arasında ol- duğuna vurgu yapılan gerekçe- li kararda şöyle denildi: "tran'ın devrim ihracı politi- kası çerçevesinde ilişkiye geç- tiği dosyamız sanıkları, çerçevesinde önce Kışla- lı'nın yaşamı ile ilgili video gösterimi yapılacak, ardm- dan Iletişim Fakültesi Deka- nı Prof. Dr. Ahmet Tolungüç ve Ankara Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Nusret Aras, birer konuşma yapacak. Ko- nuşmalardan sonra gazete- miz tarafından hazırlanan "Yurtseverlik Öğretmeni" adlı belgeselin gösterimi ger- çekleştirilecek. Belgeselin ardından "Üç Anadolu" ad- lı bir müzik dinletisi ve Fik- ret Özkaplan'ın "Atatürk Kalbimizde Yaşıyor" adlı fotoğraf sergisı açılacak. Devlet Opera ve Balesi Ge- nel Müdûrlüğu de W. Sha- kespeareın "Romeo veju- liet" adlı yapıtuu, S. Proko- fîev'in müziği ve Andre Prokovsky'in yorumu ile Ahmet Taner Kışlalı anısına sahneleyecek. 1980'li yıllarda gruplar ha- linde defalarca bu ülkeye gi- derek Devrim Muhafızları komutanlanndan askeri ve siyasi eğitim almışlardır. tran'ın dış politikasında bir araç olan terorizm, mevcut potansiyelden yararlanılarak bu ülke tarafından bölgede kendine karşı en büyük ra- kip olarak gördüğü Türki- ye'ye karşı sık sık kullanıl- mıştır." Gerekçeli kararda, tran gizli servisi Savama ile Kudüs Ordusu örgütünün, Tür- kiye'deki elemanlanna değişik kanallardan silah ve mühimmat desteği sağladıklan bildirildi. Kararda, Türkiye'deki Tevhid Selam örgütüyle tran'daki Ku- düs Ordusu örgütünün hedef- lerinin aynı olduğu belirtilerek, tran'dan askeri eğitim alan tüm sanıklann Kudüs Ordusu ile or- ganik bağlan nedeniyle aynı statüde değerlendirildiklerine dikkat çekıldı. Dolunay Uluç'un babasıAhmet Taner Kışlalı'yayazdığı mektup: Annemi de seni de çok özledim Sevgili babacığım, Üç yıl geçti... Çok merak edi- yorum: Cennete gittiğin zaman, herhalde annemi görmüş ve on- dan fena halde azar işitmişsindir. Annem, öldüğü güne kadar, yıl- lar boyunca, sen arabaya binme- den önce "bomba kontrolü" ya- pardı. Arabanın altına, üstüne ba- kar; hatta motoru çalışrınr, son- ra, bir tehlike olmadığını görün- ce seni ve bizi çağırırdı. Sen de o- nun bu duyarlılığına kızar, "Nil- gün,öldüreceklerse zaten öldü- rürler" diye söylenirdin. öldürdülerişte!... Annem haklıydı. Korktuğu için değil; seni ve bizi çok sevdiği için öyle yapardı. Eğer 21 Ekim 1999 'da hayatta olsaydı, arabanın üzerindeki bombalı paketi o gö- recek ve belki ölecek, belki seni kurtaracaktı! ...Gördün mü bilmiyorum, se- nin öldürülmenden sonra başımı- zı hiç öne eğmedik, dik ruttuk. Mollalar, yobaz takımı, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlan; gaf- let, dalalet ve hı- yanet içindekiler karşısında hiç susmadık. Molla- lann kiralık katil- leri yakalandı, idama mahkûm edildiler de "tdam etmeyin, cezalandırın " diyeyalvardık.Ve nihayet, Devlet GüvenlikMahke- mesi, gerçek ka- tillerin adresinin Tahran olduğunu resmen açıkladı da, nefes aldık. Zaten Tahran'da- ki katiller, senden sonrakiler öldürül- mezdiniz... Dinleyen olma- dı! Biz de avaz avaz bağınyoruz a- ma gene dinleyen yok zaten... Türkiye'deki oyunlar trajiko- mik. Siyasetten konuşmuyorum, çünkü konuşmaya değer bir siyaset yok zaten. Avrupa Birliği'ndendeko- nuşmayalım. Sen haklıymışsın. Biz "Baö'ya rağ- men" uygarlaşma Dolunav Uluç. , , yolundayız. sonra çok insan öldürttüler. ...Ha- 30 Ağustos'ta, Brüksel'de, As- tırlar mısın? Çetin Emeç öldü- keri Ataşe'nin bir kutlama dave- rüldüğu zaman da katilleri yaka- layan pob's ve onlan mahkûm e- den yargı gücü, "Gerçek katil- ler tran'da" diye avaz avaz ba- ğırmıştı da dinleyen olmamıştı! Olsaydı, belki sen ve senden tine katıldım. Bir kadın benimle tanışmak istemiş, tanıştırdılar. "Kışlalı'nın kLa"yım ya. O ba- yan birkaç cümleyle sana ve dü- şüncelerine verdiği değeri anlat- tı. Gözleri doldu, zor konuştu. Belli ki senin öldürtülmene çok ûzülen milyonlardan... Ben gene ağlamadım. Gene başımı dik tuttum. Ama içim bir yandı ki, anlata- marn. Üç yıl geçti baba... ...Neticede, seni öldürttüklerin- den bu yana, son 3 yılda olumlu yönde gelişen pek bir şey yok. A- ma senin aşıladığın iyimserlikle, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Atatürk'ün ilkelerini korumaya çahşmayı sürdürüyoruz. Seni öldürttükleri gün söz ver- miştik: "Susmayacağız" demiş- tik. Ölümün bir ceza oimadığına, cinayetlerin aydınlık fıkirleri yok edemeyeceğine hep inanıyoruz. Hayat tiyatrosunda kendilerini aktör zanneden ama seyirciükten ileri gidemeyenleri hüzünle izle- yerek senin mirasın olan "insan veTürkiye sevgisi''yle, yolumu- za devam ediyoruz. Hoşçakal baba. Annemi de se- ni de çok özledim... Kıvılcımlı'nın anısı yaşatılıyor tstanbul Haber Ser- visi - Türkiye sosyalist hareketinin öncülerin- den Dr. Hikmet Kıvıl- cımh ölümünün 31. yıl- dönümünde çeşitli et- kinliklerle anıhyor. 11 Ekim 1971 'de ya- şamını yitıren Kıvılcım- lı için dün Eminönü Be- lediyesi 75. Yıl Eğitim ve Kültür Merkezi'nde anma etkinliği düzen- lendi. "Hikmet Kıvıl- cınıü Türkiye ve dünya halklarının devrimci mücadelesinde yol gös- teriyor" başlıklı etkin- likte konuşan Nakliyat- tş Genel BaşkanıAURı- za Küçükosmanoğlu, Kıvılcımlı'nın yaşamı- nın 22 yılının cezaevin- de geçtiğini belirterek, "Yaşamı boyunca dev- rimci sorumluluğunu yerine getirmeye çahş- tı" dedi. Devrimci Mü- cadele Dergisi GenelYa- yın Yönetmeni Gürdal Çıngı da Kıvılcımlı'nnı taşıdığı "insanlığın kurtuluş bayrağının" dalgalanmaya devam et- tiğini söyledi. tşsizlikve Pahalüıkla Savaş Der- neği'nin Genel Başkanı Safiye Erdoğan ise der- neğin 34 yıllık mücade- lesini anlath. Istaııl>ııl\la beyin firtması esecek • Baştarafi 1. Sayfada mu'ndan öğretim üyelerinin değerlendireceği bildniler için son tarih 1 Şubat. tstanbul'da dü- zenlenecek olan kongrenin Üni- versite Öğrencileri Oturumlan Düzenleme Komitesi dört öğren- ciden oluşuyor: Başak Ertür, Deniz Mardin, Ateş Altınordu (Yale Üniversitesi), FerhatTay- lan (Paris Pantheon-Sorbonne Üniversitesi). Zirveye ilişkin düşüncelerini aldıgımız gençlerden Başak Ertür tngiltere'deki Durham Üniversi- tesi Felsefe Bölümü mezunu, De- niz Mardin ise ttalya'da Padova Üniversitesi'nde tıp öğrencisi. tkisinin de felsefeye olan ilgi- si lise yıllarmda başlamış. Kendi- lerini felsefeye asıl yönlendiren ve heyecanlandıran noktanın Tür- kiye'de çok büyük bir birikimin olduğuna duyduklan inanç oldu- ğunu vurguluyorlar. Komitede yer alan öğrenciler- den Deniz Mardin "Kongre bu yıl ilk olarak üniversite öğren- cilerinin de yer alabileceği, FTSP'ye bağh olsa da aynı za- manda yürütülmesi ve prog- ramlanması açısından bağım- sız bir şekilde, dışandan gele- cek öğrencilere ve bizlere de açılacak düşün platformu nite- liğinde olacak" diyor. Başak Er- tür de görüşlerini "Aslında fel- sefe dünyadan kopuk gibi gö- züküyor. Neden felsefe okuyor- sun, ne işine yarayacak. gibi yargılar var. Oysa dünya tari- hiyle çok birebir gidiyor felse- fe" diye özetliyor. GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafi 1. Sayfada Kışlalı'nın bıraktığı yazılarda, kitaplarda ortaya koy- duğu görüşler güncelliğini koruyor; dün yazılmış ka- dar, bugüne ve geleceğe ışık tutuyor. Bir aydında bulunması gereken özelliklerin tümü- ne sahip olan Kışlalı'nın kimi yönlerini paylaşalım... O, Atatürk'ü tüketen değil, çoğaltan bir aydındı. Mustafa Kemal'e sarılmakla kalmadı, onu anlama- yı, anlatmayı görev bildi. Zaman zaman i-kinci cum- huriyetçi saldınlar olduğunda ödün verip orta yol bul- maya girişmez, tam tersine inatla ama centilmence tartışmaya girerdi. O, Atatürk'ün evrenselliğini en iyi görmüş aydınlar- dan biriydi. "Tunus'un Kemalistleri" başlıklı bir yazısını anımsı- yorum. Tunus yönetiminin Mustafa Kemal'in deneyi- minden yararianma girişimlerini konu ettikten sonra, öteki Arap ülkelerinin de kendi Kemalistlerini yetiştir- mesiyle bu coğrafyanın aydınlanabileceğini vurgulu- yordu. O, ülke bütünlüğünü sloganla değil, yürek ve be- yinle savunan bir aydındı. Sık kullandığı tümcelerden biri şuydu: "Ulus devlet çatısı altında yürüyen bir toplumda su sorunun yanıtı önemlidir, aynlıklan öne çıkarmak mı, ortak yönleri öne çıkarmak mı? Aynlıklan öne çıkanr- santz işte önünüzde Yugoslavya deneyimi..." Ülke bütünlüğüne ilişkin tartışmalarda da tıpkı Ke- malizm ve cumhuriyet konusunda olduğu gibi kendi safına en yakın kişileri karşısına almaktan çekinmez- di. Onlara birilerinin gerçeği söylemesi gerektiğine inanırdı. Geleceğin yapısına harç... O, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ve sivil toplumun öne- mini en iyi anlamış aydınlardan biriydi. Orduyagüveni herbakımdantamdı. Yazılanndaor- du sözcuğünü sık sık "Musfafa Kemal'in ordusu" ta- nımıyla kullanırdı. "Harp Okulu'nda okuyanlann yüz- de 78'i işçi, köylü, memur çocuğu. Ordumuz halkin ordusu, Atatün\'ün ordusu" derdi. Bu düşüncesinin yanına şunu da eklerdi: "Sivil kurum ve kuruluşlara bağlanan umutlann bit- tiğiyerde, demokrasi için tehlike çanlan çoktan çalı- yor demektir." O, tarih bilincini en iyi kavramış aydınlardan biriy- di. Cumhuriyet'teki köşesini sık sık Türkiye Cumhuri- yeti tarihinin kilometre taşlarının yıldönümlerine ayı- nrdı. Geçmişi iyi bilmeyenler, geleceği doğru kuramaz sözünü yaşıyordu, yazıyordu. Bu görüşünün yanına şunu da koymadan geçmezdi: "Kemalizm, geçmişin bekçiliği değil, geleceğin ön- cülüğüdür." O, en hassas konulann üzerine cesarette gider, dü- şüncelerini topiumla paylaşırdı. Bunlann başında Kürtlerin durumu ve din konusu geliyordu. Bu nedenle her iki konuyu da siyasal amaç- laria kullananların ayrıca hedefı haline gelmişti. O, çalışkan bir aydındı. Belki de en önemli özelliklerinden biri bu. Katledi- lişinin hemen öncesinde bir Anadolu kentinden ken- disine gelen çağnyı ilettim. "Ajandama bakmam ge- rekir" dedi. 1999'un Eylül'ünden 2000 yılı Şubat'ına dek hemen her hafta sonu doluydu. Çağnyı yapan kente de daha önce gitmişti. "Hiç gitmediğim yerle- re öncelik vermek istiyorum" dedi. O, bugünkü yapının haracını yemeyi değil, gelece- ğin yapısına harç taşımayı yeğlemiş bir aydındı. Kışlalı, çoksağlam bir düşünce dokusuylaörülmüş eserlerinde Türkiye'nin geleceğine harç taşımaya de- vam ediyor. Bugünkü kuşaklara o harcı yerine koy- mak kalıyor. Koymazlarsa, o harca verilen emeğe ve cana yazık değil mi? Centilmen devrimcinin önünde bir kez daha say- gıylaeğiliyoruz... ankcum@ttnet.net.tr Afumudu 11 katrilyonyedi Deniz Mardin ve Başak Ertür tstanbul'da düzenlenecek olan kongrenin Üniversite Öğrencileri Oturumlan Düzenleme Komi- tesi'nde yer alan öğrencilerden. (Fotoğraf: UĞUR DEMtR) • Baştarafi 1. Sayfada formans düşüşü göste- riyor. 2000'de yüzde 89.2, 2001'de yüzde 88.5 olan tahsilat oranı yıun ilk 7 ayında yûzde 79.3'edüştü. Maliye verilerinden yapılan hesaplamalara göre, ilk 7 ayda devletin tahakkuk eden gelirleri 52.8 katrih/on TL'yi bu- lurken tahsilat 41.8 kat- rilyon TLde kaldı. Böy- lece 7 ayda 11 katrih/on TL vergi ve diğer gelir- ler "bakaya" kaldı. Ge- ciktirilen 11 katrilyon TL'lik gelirin 7.2 katril- yonunu vergiler, kalanı- nı da diğer devlet ala- caklan oluşturuyor. Tahsilatı yapılamayan vergiler içinde ücretli- lerden kesilen "gelir vergisi tevkifatı" ön planda. tşverenler, üc- retlilerin geür vergisinin yüzde 22 'sini Maliye'ye yatırmamış durumdalar. Tüketiciden kesilen KDV'lerin de yüzde 30'u Maliye'ye yatınl- mamış görünüyor. Şir- ketler, tahakkuk eden kurumlar vergisinin de üçte birini ödememiş görünüyorlar, dahilde alınan KDV ve kurum- lar vergisi ön planda. Servetten alınan vergi- lerin tahsilati da tahak- kuk edilenin yüzde 45 altında. Tahsilatta dü- şüşte, seçim öncesi ver- gi affi beklentisi ve kri- zin şirketlerin ödeme gücünü yıpratmış olma- sı etkili. DYP'den sonra ANAP da, ekonominin tamamını kapsayan ve tüm yapıyı etkileyecek bir "genel ekonomik a P vaat etti. ANAP Ge- nel Başkanvekili Cen- giz Altınkaya iktidara gelmeleri halinde; af stratejisini şöyle açıkla- dı: "Gtriye doğru bir vergi affi ile sağlam bir hareket noktası oluştu- rulacak. Vergi yüküm- lüsünün güven sorunu aşılacak. Stok affi da yapacağız. Bu af ile de kayıt dışı stoklann iş- letme kayıtlanna aun- masını sağlayacağız. 1998'de sistem bir bü- tün olarak ele alınma- dı ve kapsamu bir ver- gi affi yapümadı. Bu yüzden de stok affi o zaman başanlı olama- dı. Şimdi vergi affıyla birlikte stok affi ola- cak. Vergi affi geçmişe doğru 5 yılı kapsaya- cak. Aynca senet affi yaparak da kayıtdışı çeklerin, nakit banka hesaplannın kayıth hale getirilmesini amaçhyoruz. Bu da vergi affinın bir parça- sı olarak düşünülüyor. Sicil affinı da mutlaka yapacağız. Çünkü kriz döneminde özellikle çek, senet ve krediler yüzünden bankacüık ve icra sisteminde çok körü bir sicil oluştu." Siyasi parti vaatleri ile vergi affi beklentisinin, vergi tahsilatını aksat- ması, bunun da dengele- ri daha çok bozması bekleniyor. Böyle bir durumda, Hazine'nin yüksek faizli ve kısa va- deli borçlanma ihtiyacı- nın artacağı, bunun da program hedeflerinden büyük sapmalara neden olaca&ı bildirilivor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle