25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17KASIM2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hükümet daha istifa etmez' • KÜTAHYA (Cumhuriyet)-AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin Kütahya il başkanlığınca Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde partililere hıtap etti. Mitinge katılanlann "Hükümet istifa" diye slogan atmalan üzerine Erdoğan, "Bu hükümet hiç istifa eder mi? Daha memuriyetleri bitmedi, görevleri var. Onu yerine getırecekJer" dedi. 'Savcıyı tetMfit kabul edilemez' • İZMİR (Cumhuriyet Biirosu) - TMMOB tzmir II Koordinasyon Kurulu sözcüsü Elektrik Mühendislen Odası tzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Musa Çeçen, DGM Savcısı Hakan Kızılarslan hakkında, 10 Kasım günü AnkaraDGM'deki konuşması nedeniyle Adalet BakanlığYnca başlatılan ıncelemenın kabul edilemez olduğunu açıkladı. Çeçen. Kızılarslan'ın konuşmasına sadece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeü'nin tepki gösterdığine dikkat çekti. Ercan: Çöküş paniği yaşanıyor • ANKARA (Cumburiyet Bürosu) - DYP Grup Başkanvekili Nevzat Ercan, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Osmanirnın çöküş dönemindeki "hasta adam" nitelemesinin son dönemde Türkiye için yaygınlaştığun belirterek "Millet için, sistem için ve devlet için tehdit haline gelen hükümet istifa etmelidir" dedi. ANAP'ın tabanda ve tavanda çöküş paniğı yaşadığını belirten Ercan. "Mesut Yılmaz, işine yaradığı kadar demokrattır" diye konuştu. Damştay'a yeni üye: Doğusoy • ANKARA (Oımhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, boş bulunan Danıştay üyehğine Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Bahadır Doğusoy'u seçti. Bakanlıkta müşavir olarak çalışan Doğusoy, kısa bir süre önce Adalet Bakanlığı müsteşar yardımcılığına getirilmişti. Dtşişlepine stıçlama • İstanbul Haber Servisi - Işçi Partisi (ÎP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, A3D'de 11 Eylül saldınlarından bu yana 1 (0 Türk yurttaşının gczaltına alındığını beürterek Dışişleri Bâkanlığı'nı '"Türk yırttaşların durumuyla ilalenmemek ve üzerine dişeni yapmamak"la sıdadı. Duzeltme • Gazetemizin dünkü saısında, Avrupa Aatürkçü Düşünce Danekleri Federasyonu (Arupa-ADD) tarafindan gffçekleştirilecek Arupa'daki ılk Atatürk Aııh'nın Ahnanya'nın B J Kreuznach katindeki açılış töreninin taJıi, yanlışlıkla dün okak verildı. Açılış, 30 Kısım Cuma günü yşılacak. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Mumcu'dan sert eleştiriler: Ecevit çağın gerisindeIZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - ANAP Genel Baş- kan Yardımcısı Erkan Mum- cu, Başbakan BülentEcevit'in, "Kalkınmayı köyden başlata- cağE" yönündeki açıklama- larına karşı, "Bundan daha büyük bir yalan, bundan da- ha bayağı bir yalan yoktur" dedi. " Mumcu, dün Izmir'de 14 il- den gelenparti yöneticilerine "Çözüm için Yeniden Yapı- lanma" programım anlattığı toplantıda,ülkede esnafın sif- tah yapamadığını; çiftçinin, işçinin ve toplumun tüm ke- simlerinin krizi yaşadığı gibi anlattığını belirtti. Mumcu ko- nuşmasında Ecevit'i hedef ala- rak "38 yaşındayım ve kendi- mi bildim bilell siyasetçiler hep kalkmmayı köyden başla- tacaklannı söylerier. Ben bih'- yorum ki, Ecevit de 30 yüdır kalkmmayı köyden başlataca- ğmı söylüyor. Ben bu yaşa gel- dim halen kalkmmanın köv- den başlayacağı bekleniyor" dedi. Mumcu, "Bir Türki- ye'deki köylerin haMne bakın, bir de 38 yıldır siyaset yapan ve kolruklannı hiçbir biçimde terk etmeyen bu siyaset züm- resine bakın" dedi. Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir siyasetçinin. hele hefebir başbakanın, kalkmmayı köy- den başlatacağım diyen bir başbakamn. bırakın 21. yüz- yıhn başbakanı olmayı, bıra- kın 20. yiizyıh anlamış olma- y\ 19. yüzyıh bile anlamamış olduğu aşikârdır. Bu millet ni- ye krize giriyor diye sormaya gerek yok. Biz, halen kalkm- manın köyden başlayacağmı söylüyoruzve utanmadan köy- lüyü kandınyoruz. 50 yıldır siyasetçiler kalkmmanın köy- den yapüacağını söylüyoriar. Bundan daha büyükbiryalan yoktur. Bundan daha bayağı bir yalandayoktur.Ama siya- setçüer halen bunu söylerken utanmıyoriar, yüzleri kızar- mıyor ve maalesefbizim insa- nırmz bunlara itibar edryor" Mumcu, Başbakan Ecevit'in çağın gereklerine uygun fikir yapısmda olmadığuıı da \-ur- gulayarak "Hiç kimse çağın gereksinimkrine karşı direne- mez. Direnmek ve ayak sürii- mek isteyenler koniik duru- ma düşer. Türkiye birikmiş, geciktirilmiş değişimleri ge- cikmeksizin yapmak zorun- da" dedi. Ecevit. ortağı Yılmazı yalanladi: Barajla ilgili bir şey söylemedim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, kendisinin ülke barajının yüzde 7- 8'e düşürühnesini istediğini söyleyen ANAP liden ve Başbakan Yardımcısı Mesut Ydmaz'a tepki gösterdi. Ecevit, "Bu konuda herhangi bir şey söylemedim" dedi. Ecevit, dün TBMM'de ekonomi kökenli milletvekilleri ve grup başkanvekillen ile bir toplantı yaptı. Ecevit, bu toplanhdan çıkışta gazetecilerin Yılmaz'ın açıklamalannı anımsatarak yönelttikleri sorular üzerine şunlan söyledi: "H»ir, ben kesinükle bu konuda herhangi bir şey söylemedim. Şu sırada seçimi, Seçun Yasası değişikngini gündeme getirmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü ekonomi çok hassas bir dönemden geçiyor. Şu sırada seçimi gündeme getirmek ekonomi alamnda almak zorunda olduğumuz önlemleri aksatabttir. Enflasyon yeniden hme kazanır; kesin olarak söylüyorum, 'kazanabılır' değil, 'kazanır'. Onun için bu konuya şimdi girmemek gerektiği düşüncesindeyim. Kendi kafamda, zihnimde bDe seçimlerle ilgili bu gibi aynnülan düşünmedim." Ecevit, koalisyon ortaklanmn değişiklik önerilennin Uzlaşma Komisyonu'nda görüşülmesi konusunda görüş belirttiği anımsatıldığında da "Şu sırada seçünden bahsetmenin zamanı değfl" dedi. SP'nin başı ağrıyacak Hatipoğlu için suç duyurusu hazırlığı BÜLENT SARIOĞLU ANKARA - RP döneminden beri 11 milletvekili yasaklanan Milli Görüş çızgisinde. bu kez SP Grup Başkanvekili Ömer Vehbi Hatipoğhı'nun sözleri sorun oldu. Araştırmacı Ergün Poyraz, SP için de Hatipoğlu'nun konuşmalan nedeniyle suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Poyraz'ın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermeye hazırlandığı dosyaya göre, Hatipoğlu'nun Almanya'daki konuşmasından bazı alıntılar şöyle: • Kürtler Müslüman olduğu zaman da bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesi denen bölgede; tarihı ismiyle Kürdistan'da yaşıyorlardı. • Siz, Islam coğrafyasının bölünmez bütünlüğünü ulus devletlenyle böldünüz. Gerçek bölücüler bunlar, bu rejimdir. • Güneydoğu Kürdistan'da dökülen her damla kan, yeni bir düşmanlığın tohumunu filizlendirir. • Ne zaman ki Osmanlı bürokratı, Osmanlı topraklannın Osmanh'yı oluşturan ümmete danışmadan Batılılaşmaya karar vermiş, Kuranıkerim'i nizam olmaktan çıkarmış, Bahlılaşma serüvenine girmişse o zaman Kürt hareketlerinin başladığını görürüz. • Eğer ben Türksem, Kürtleri yönetecek kanunu ben çıkarmayacağım. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART &UULKEIÇİN eeve... m.kart@superonline.com.tr TKP Genel Başkanı Güler, iç kavgalann bırakılmasını istedi KoşuDar sol için uygun • Aydemir Güler, mevcut siyasal sürecin sonuna gelindiğini, solun, enerjisini dışa dönük çalışmalara vermesi durumunda, iktidar seçeneği olabileceğini söyledi. BARIŞDOSTER Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Aydemir Güler, koşullann sol dalganın yüksehnesi için uygun olduğu- nu belirterek "Sol, 12 EylüTden bu yana yakman, tevazu gösteren, sakhnlardanmustaripolanbirsa- vunma hatüna çekildi. Arük Idt- leierin ufkunu açan. iktidar sözü veren bir iklim ohışturmakgerek- B" dedi. Komünist Parti'nin, Sosyalist îktidar Partisi'ne (SlP) katılma- sı, SÎP'in de admı TKP olarak de- ğiştirmesiyle parti genel başkan- hğına seçilen Guler, "1993ten be- ri SİP Genel Başkam'ydım. Biz komünistiz, siyasi çahşmalan- mızda da bu adı kuDanmak, TKP adryla yola devam etmek istiyo- ruz, buna hakJumız \ar" dedi. Mevcut siyasi tabloyu "felaket" olarak niteleyen Güler, bu süre- cin, antikomünist mücadeleyle birlikte başladığını, işçi smıfi- na, emekçi örgütlerine, aydınla- ra yönelik, neredeyse iç savaş boyutuna varan bir saldınnın baş- latıldığını vurguladı. "Buduru- mun hesabuuveremeyenegemen güçler, admda komünist sözcüğü olduğu için TKP'yi kapatamaz- lar. Komünist Parti'vc adı nede- niyle ihtar veriünişti. Biz, ihtar alsak da adımızı değıştirmeye- ceğJz" diyen Güler, partileri ka- patılsa bile, bazılan gibi, ülke- mizi dışanya şikâyet etmek gi- bi bir niyetlerinin olmadığının al- tmı çizdi. Aydemir Güler, mevcut siya- sal sürecin sonuna gelindiğini, solun, iç kavgalannı aşıp ener- jısini dışa dönük çalışmalara ver- mesi durumunda, iktidar seçene- ği oiabileceğini anlattı. Güler, bunun için TKP'nm üzerine dü- şeni yapacağım sözlenne ekledi. IRMIKIAYDIN ENGİN aengin(g doruk.net.tr Bütün eleştinleri, kınamalan baştan kabul ediyor ve hak ve- riyorum. "Şu ülkenin ve şu dünyanın onca ciddi sonınu varken, ne halt etmeye kişisel bir sorunu bu köşeye taşıyorsun" yollu fır- çalann hepsi yerden göğe hak- lıdır. Biliyorum, kıdemli Tırmık okurlan, "Sen zaten bu konu- yu birkaç yıi önce bir kez daha yazmıştın. Yinelemekniye" di- yecekler. Desinler. Ben bu panel furyasından ve histerisinden şıddetle şikâyet- çiyim. • • • önce "panelist" olarak şikâ- yetçiyim. Adamdan sayıp çağırıyorlar. Gitmemek için bin dereden su getirseniz de yılmıyoriar. Söy- ledikleri tarihte bir başka işiniz olduğunu filan ilerı sürseniz de nafile. "Otsun, bizpanel tarihi- ni size göre de ayarianz" di- yorlar. Mazeretlerinızi birer bi- rer tüketıyorlar. Günü, saati gelip çatınca pa- nel salonuna gıdiyorsunuz. Sahne ya da benzerı biryük- seltide bir uzun masa. (Ortala- ma) dört (bazen beş, altı, çok nadir üç) panelist ve bir panel yöneticisi. Konunun ilginçliğine, panelistlerın "ünü"ne göre bir avuçtan, bir salon dolusuna ka- dar degişen izleyiciler. Panelist başına on beş dakı- kalık konuşma süresi. Konumuz: (örneğin) Küreselleşme ko- şullannda ulus-devletlerin bu- günü ve yannı. Yada: AB sürecinde Türkiye 'nın de- mokratikleşme sorunları. Haydi buyrun bakalım. 15 da- kikada anlat anlatabildiğin ka- dar. Daha konuya girişi tamamlar- ken panel yönetmeninden uya- n: - Son birdakikanız Sayın En- gin. Lütfen toparlayın... Acaba masadan kalksan, otu- rum yönetmeninedönüp "Ben beceremedim, son birdakika- da siz toparlayıverin" desen ayıp mı olur? Kimi panelist süresine uyarak, kimi "bağlıyorum efendim"e sığınıp yarım saat konuşarak ilkturtamamlandı. Sözü bir ko- nuşmacıdan ötekine aktanrken Eyvah, Panel Var!.. kendısı de birkaç (kaç birkaç?) söz söyleme gereğıni duyan ve fırsatı asla kaçırmayan panel yöneticisıninkini de katınca bir buçuk saat çoktan geçti. Sıra ıkincı turda. Bu kez pa- nelist başına beş dakika. Ilk söz yine panel yöneticisi- nın: - Konumuzun Türkiye boyu- tunu ilk turda enine boyuna ele aldık (hiç bile ele almadık, giriş filan bile yapamadıkj. Şimdi beş dakikada, birde dünyadaki du- rumu ele alalım... Anneeeee... Ben eve gıtmek istıyorum. ••• Konuşmacı degilsem de yar- gım değişmiyor. Panel izleyici- si olarak da şiddetle şıkâyetçi- yim. Üç aşağı beş yukan aynı gö- rüşleri savunan beş kişi karşın- da sıralanmış. Ilk konuşandan sonrakiler "Ben de arkadaş gi- bi düşünüyorum" deseler ne güzel olacak. Ama hayır. Racon gereği ay- nı düşünceler, farklı sözcük ve cümlelerle bir kez daha yinele- necek. Bu yetmezse panel yö- neticisi uçüncü kez yineleye- cek ve söz sırası ikinci panelis- tegelecek... Uffff!... Sırada iki kişi daha var. Panel yöneticisinin araya gi- ren "intermezzo"\ann\ da he- saplarsan ettı dört kişi... Yani, "Bitse degitsek" umut- lan için henüz çok erken. Üstelik, turtar bitince sıra "so- rusu oian izleyiciler"e gelecek ve ızleyicilerden gelen soru mo- ru olmayacak. Tersine soz alan izleyiciler (her zaman, her pa- nel salonunda birkaç tane çıkar) mikrofonu kapıp kendı "kişisel bildirilerini" açıklamaya başla- yacaklar. Oturum yönetmeni, birsoluk arasında sözü kapıp uyaracak: - Sayın izleyici, lütfen soru so- runuz... O pişkince sözünü sürdürüp sonunu "Siz buna ne diyorsu- nuz" diye noktalayacak ve böy- lece soru sormuş olacak. "Tamam kardeşim. Panelist- lerböyle böyle dediler, sen de şöyle şöyle dedin" deyip işi bitirsek?.. l-ıh!.. Panelistlerden biri mik- rofonu kapıp, sanki ortada bir soru varmış gibi yanıtlamaya başlayacak... "Bitse de gitsek" duası artık kesmez. "Innallahemaassabi- rin" diye içinizden tespih çek- meye başlarsımz. • • • Sonuç: İki yıl önce ılan etmiştim. Et- kisi geçtiğı için bir kez daha ilan ediyorum: Ben hiçbir panele katılmıyo- rum, katılmayacağım. Konuş- macı olarak da. izleyici olarak da, panel yöneticisi olarak da... Panel düzenlemeyı planla- yanlar eger Cumhuriyet oku- ru iseler zaten artık önermez- ler, çağırmazlar. Cumhuriyet okuru degiller- se, benim reddetmek için za- ten sağfam bir gerekçem var demektir. Düzenleyecekleri panel için beni düşünenlerin ıçi rahat et- sin. Bir panele benim de katıl- mamamın, yüksek fikirierimden "yurdum insanının" mahrum kalmasının herhangi siyasal, sosyal ve kültürel sakıncası bu- lunmamaktadır. Hatta belki ya- rarı vardır. Allah geride kalanların yar- dımcısı olsun ve bol bol sabır ihsan eylesin. POLflİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Umutlar Silinirse... Sabahın ilk ışıkları Çatalkaya'nın üzerinden iyonya Denizi'nin mavı sularına iniyordu... Birsüre sonraturuncu aydınlık, gri kuşatmanın içine girdi, gökyüzü hüzün bulutlannı toplamaya başladı... Denız hışırtılıydı... Kabartıcı acı sabırcılan balıkçı tekneleriyle, şafağın yolunu açan suskun akşamların yalnızlığında kalan telaşla denize açılmayı bekliyorlardı... Birden yağmur başladı... Iskelenin ucunda ıslık çalan çocuk, eski zaman masallarında saklı kalmış geleceğin düşlerini kuruyordu... Toprağın ve yıldızlann kokulanna hasret birtoplum, bunca acıyı küçük sevinçlerie yenmeye çalışıyor; memur, öğretmen, işçi, dul, yetim, emekli, esnaf, üretıci.. yani 'dar gelirli'', geleceğin 'umut denizi' olmadığına inanıyordu... Bir süre denize baktım... Küçük sevınçleri futbol sahalannda arayan, IMF'nin yeşil ışığı karşısında borsası yükselen birtoplum neden bu denli çaresizdi? Iskelede, balıkçılarla konuşuyordum... Yıllardır tanıdığım Mehmet "Izmir'e eskiden de böyle yağmuryağar ve insanlar ölmezdi" diyordu... Acaba haklı mıydı? Mehmet'in 'eskiden'dediği enazyirmi yıl önceydi... Ama, dört yıl önce yine Izmir'e yağmur yağmış, 60 kişi sel sulanna kapılıp ölmüştü... Bu kez iki kişi ölmüştü Izmir'de... Rize'de de sel ve heyelan can ve mal yitimine neden olmuştu!.. On iki yaşındaki Semih Büyüktopuzlar top oynuyordu arkadaşlanyla. Top Melez Deresi'ne düştü. Semih, topu almak üzere dereye indi. Ancak sel sulan Semıh'ıalıpgötürdu... Otuz beş yaşındaki Zafer Biroğlu ise su çukuruna düştü. Daha sonra elektrik akımına kapıldı. O da yaşamını yitirdi... • • • Denız hışırtılıydı... Balıkçı Mehmet ile çaylanmızı yudumlarken Turgut geldı... Turgut, "Abi" dedi, "nerelerdeydin, hangirüzgâratb seni buraya?" Sanlıp öpüştük... Turgut, Işlerçokkötü, battık"öerkenkapıöaErkan görüldü: "Abi, Afganistan'a kaç askergönderdi Türkiye?.." Çapraz ateşe alındık hemen... Mehmet: "ABD ve Rusya Afganistan'ı bahane edip yeni tezgâhlar peşinde..." Turgut: "Yahu ne tezgâhı bu!.. Usame bin Ladin terörist. Taleban onun destekçısı. Afganistan'daki kadmlan görmedinızmi, nasılöldurüyoıiar..." Erkan, Turgut'a öfkelendi: "Birdakika birdakika!.. Terörle mücadele başka bir şey! Burada görünmeyen düşmanla savaş var!ABD, yann Türkiye Irak'a girsin derse ne yapacağız!.." O sırada Necmi geldı... Tartışmayı bir süre dinledi... Dedıki: "Yahu bu millet açlıktan kınlıyor, siz hâlâ neyi tartışıyorsunuz!.." Erkan: "Sen oturyerinde dinle!" Necmi sustu!.. Erkan'a takıldım: "Erkan herzamanki gibi demokratiksin yine!.." Güluştük... Sabah ışıkları kahvenin camlarına vuruyordu... Erkan konuyu değiştirdi: "Abi, Erdal Inönü yenipartiyi ne zaman kuracak?" Yanrt verdim: "Vallahi bılmiyorum..." Mehmet: "önce şu Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası değişmeli. Barajyüzde 10'dan aşağı çekilmeli..." Kahvedekıler "doğru" diye yanrt verdıler... • • • Gökyüzu öğleye doğru maviye boyandı... Yüreklenmiz ıse eski vardiya yalnızlığı ıçindeydi... İstanbul ve Izmir'de her yağmur yağdığında sel suları yaşamı durduruyor!.. Kentlerı yönetenler otuz yıldır niçin bu acı gerçeği göremediler?.. Kaçak düşleri kovalayan toplum, karanlığın içınden sıyrılmak için çabalarken keyfi gıcır beyler çelişki yumağının ortasında geleceklerinı düşünüyorlar!.. Ecevit'i, Bahçeli'yı, Yılmazı izliyorum televizyon ekranında... Bu üç kışı umutlanmızı silip götürüyor.... Buianık ırmaklar, mavisini yitiımiş denizier acının çoğalan fotoğraflan olarak karşımıza çıkıyor!.. Denız kıyısında bir kahvede Mehmet, Erkan, Turgut ve ben sohbeti sürdürüyoruz... Yıllardır olduğu gibi!.. hikmet.cetinkaya^ cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Sadettin Tantan kızgm: Her yeni oluşum adımı kullanıyor İstanbul HaberServi- si - Eski Içışleri Bakanı Sadettin Tantan, her si- yasi oluşum ya da partı kurmak isteyenin, adını kullanmasından rahatsız olduğunu belirtti. ANAP'tan isüfa ettikten sonra birçok partinin ve çok sayıda "yeni olu- şum"un gözdesi olan Tantan, AKP Genel Baş- kanı Recep Tayyip Er- doğan'ın yakın çe\Tesı- nin ısrarlı çağrılannı ke- sin bir dille reddetmişti. Son günlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gök- çek'in, "Tantan'la bir- likte hareket ediyoruz" şeklindeki açıklamala- nnda adı geçen Tantan, Izmir'de kanldığı birtop- lantida yapöğı açıklama- da, "Karakter ve dünya görüşü olarakGökçek'le birlikte ounamız müm- kündeğfl" dedi. Son ola- rak da TBMM'de dola- şan bazı imzasız mek- ruplarda, Tantan'ın, Baş- bakan BülentEcevit son- rasında, Başbakan Yar- dımcısı Hüsamettin Öz- kan ve tşadamı Turgay Ciner'le birlikte hareket edeceği ve Özkan tara- fından DSP'ye genel başkan seçtirileceği öne sürüldü. Tantan'ın yakın çevresi ise şu değerlen- dirmeyi yaprı. "Tantan, geniş halkkidelerrviebir- likte yeni bir oluşum ça- hşmasıiçinde. Ankeder- de Tantan'm isminin vüksek çıkması, kendi- sini zedelemeye yönelik birçokkomplonun orta- ya çıkmasına neden ohrvoıf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle