15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KASIM 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yılmaz, hükümeti savundu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, 1. Ulusal Çay Kurultayı'nda hükümeti savundu. Yaşanan bunalımın nedeninin bu hükümet olmadığı iddiasında bulunan Yılmaz, Türkiyenın geçiş süreci yaşadığını söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin yönünü Batı'ya çevirmesine karşın devletçi ağırlıklı bir anlayış ve yapının filizlendiğını belirtti. DYPden EceviTe tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Sağlam, Ecevit'ın, "Muhalefet, Meclis'i ve devleti sabote ediyor" sözlerinı, "Ekonomik krizin sebebı zaten muhalefet. Son olarak şunu söyleyelim. Roma'yı da muhalefet yaktı. Millet kan ağlıyor. Bu bir kara mizahtır" şeklinde eleştirdi. (jpün karşılığı tohum • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, köylüye ürün karşılığı tohumluk buğday dagıtılacağını belirtti. Gölalp, bunun yapılmaması durumunda Anadolu'da buğday ekilemeyeceğini ve bunun da 65 milyon insanı olumsuz etkileyeceğini söyledi. Bostancıoğlu: 855 kişiyi attım • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim BakanJığı bütçesinin görüşmelerinde MHP'li Hüseyin Kalkan, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nu ideolojik davranmakla suçladı. Kalkan'ı yamtlayan Bostancıoğlu, bakanlığa siyaset sokmadığını belirterek yurtlarda "reis" ya da "abla" adı altında öğrencilere baskı yapan 855 kişüıın devlet memurlugundan çıkanldığını bildirdi. Abdülhalim Türe tutuklandı • İstanbul Haber Servisi- Gaziosmanpaşa"da polisin operasyon düzenlediği evden kaçmak isterken yaralı olarak yakalanan Hizbullah terör örgütünün arşivcisi, sözde Mardin askeri sorumlusu Abdülhalim Türe, İstanbul DGM tarafından tutuklandı. Başkana suikast girişimi • MANİSA(AA)- Manisa Ticaret Borsası Başkanı Arif Koşar'ın otomobiline bomba konularak suikast girişiminde bulunuldu. Bomba, araç üzerinde fünye ile uzaktan imha edildi. Arif Koşar, geçen hafta, Manisa"ya Şanlıurfa'dan kaçak pamuk getirildiğini güvenlik güçlerine ihbar etmişti. Savcı, Aydın'ı isim vermedenBayındırlık 9 ta 'çete kurmakla' suçladı Vurgunda siyasi parmağıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'na yö- nelik Vurgun davasının iddianamesin- deki, usulsüz ihalelerde "bir kBnn" si- yasetçinin belirleyici olduğu değer- lendirmesine karşın, "15™" belirtil- memesi, soruşturmanın siyasi ayağı- m eksik bıraktı. Iddianamede, tutuk- lumüsteşar Yardımcısı SedatAban ın da içinde yer aldığı "çetenin" örgüt- lenmesine, bazı siyasetçilerin "ben yapüm oküı" tarzı hukuk dışı yakla- şımlannın zemin hazırladığı vurgu- Vurgun iddianamesinden: • siyasetçi istedi ihale yapıldı. • Yatınmlar, siyasetçilerin isteğine göre şekillendi. • Siyasetçiler ihalelerde hukuk tanımadı. • Ihaleden çeteye yüzde 40 komisyon verildi. landı. Siyasüerin taşıdıklan kimi kay- sının iddianamesinde, siyasetçilerin "çıkar amaçta suç örgütünün" oluşu- munda ve sonrasındaki etkilerini ay- nntılı irdelerken, soruşturmanın siya- gılar nedeniyle kamunun gereksinim duyduğuyatınmlaryerine, "yöresiya- setçikrinin" isteği ve çıkan doğrultu- sunda yatınmlar yapıldığı belirlendi. Ankara DGM Savcısı Cengiz Kök- saL Bayındırlık Bakanlığı'ndaki yol- suzluğa ilişkin açhğı "Vurgun" dava- si ayağı boşta kaldı. İhale yapmakla yetkilı bir kısım gö- revlilerin "sistemin boşluklanndan" yararlanarak, bakanlık bünyesinde AKP önergesi Aydın 'a soruşturma istendi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHP mıllet- vekili Koray Aydın hak- kında, Bayındırlık Bakan- lığı dönemindeki yolsuz- luklar nedeniyle Meclis soruşturması açılması is- temiyle AKP öncülügün- de hazırlanan önerge TBMM Başkanlığı'na ve- rildi. AKP Grup Başkan- vekili Mehmet M Şahin, Aydın'ın 5 Eylül'de ba- kanlıktan istifa ederken "Erkekçe bir tavır alıyo- rum" dediğini anımsata- rak "Erkeldiği 2 ay sürme- dL Blöfolduğu orîtaya çık- ü" dedi. Son günlerde ya- pılan bir kamuoyu araştır- masına göre sorunlann çö- zümü konusunda halkın yüzde 34'ünün hiç kim- seye güvenmediğini, Cum- hurbaşkanı'na güvenin yüzde 17, orduya güvenin yüzde 12, hükümete güve- nin yüzde 5.7, Meclis'e güvenin yüzde 3.8 olduğu- nu söyleyen Mehmet Ali Şahin, "Meclis bu işleri örtbas ediyor şeklindeki kanaat her şeyin önünde- dir" görüşünü dile getir- di. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART müsteşar yardımcısı Sedat Aban, dı- şında ise Mustafa Eriş'ın "önderüğhı- de" çıkar amaçlı suç örgütü kuruldu- ğu vurgulandı. Çetenin ihale bedelinin yüzde 15-20'sine varan oranlarda, "ko- misyon" adı altmda çıkar elde ettıği, bu oranın işin teslimi aşamasına kadar yüzde 40 düzeyine çıktığı belirlendi. Ancak, ihaleyi kazanan iş sahibı da- ğıttığı parayı geri alabihnek için ver- diği paralan yapılan işe yansıttı. Böy- lece, devlet reel olarak her işi iki ka- tına mal ederken, bu suretle kamu kay- naklan bir kısım kişilerin menfaati uğruna israf edildi. BiZ ONU HERKESTHM ÎVl [email protected] 'İtibarı' iade edilen eski bakan Aydm'ın şirket ortaklığı sürüyor Siyasete ve ticarete devam • MHP'li Koray Aydın'ın, partisinin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Ya ticaret, ya siyaset" uyansına karşnı, ticari faaliyetlerini sürdürdüğü ortaya çıktı. ANKARA-îkı yü boyunca yönettiği Bayındırlık ve Iskân BakanlığYnda ihalelerin "çetefer" tarafindan koordine edilip yolsuzluk yapıldığından "haberi ohnayan" MHP'li Koray Aydm'ın, partisinin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Ya ticaret, ya siyaset" uyansına karşın, ticari faaliyetlerini sürdürdüğü ortaya çıktı. Aydın'ın babasıyla birlikte 1986 ve 1987 yıllannda kurduğu Yolalan Inşaat ve Yolalan Müteahhitlik şirketlen ile bakan olduktan sonra kurduğu Halil îbrahim Aydın Inşaat Malzemeleri Elektrik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ndeki ortaklıklannın halen sürdüğü belirlendi. "\^rgun" soruşturmasının ardından hazırlanan iddianamede adı yer almadığı gerekçesiyle milletvekilliği istifası kabul edilmeyen Koray Aydın, böylece daha önce olduğu gibi u hem tüccar hem mflktvekfli" konumuna geri döndü. Aydın'ın bu şirketlerdekı ortaklıklannın halen sürdüğü, Ticaret Sicili Gazetesı'nden alınan bilgiler doğrultusunda belirlendi. Baymdırlık ve Iskân Bakanhğı'nda Vurgun Operasyonu'nun yürütüldüğü günlerde istifası içın yoğun baskı yapılan Koray Aydın ile ilgıli olarak MHP liden Bahçeli. "Saym Bakanırruzm ticari iştetmeteri otmasma rağmen aktif bir ticari eylem içerismde obnamasma dair bir işaret yoktur. Sayın Bakanımızm kendi özel ticaretiyle ilgiB dunımunu düzetteceğine inanryorum" açıklamasını yapmıştı. Eski bakan Koray Aydın: Hem tüccar hem miDefveküL Siyasiler kaygüı Iddianamede, siyasi kaygılarla, kamu harca- malannda disiplinin ve yerindeliğin sağlanması amacıyla yapılan 5 yıllık kalkınma planlannın dı- şına çıkıldığı ifade edil- di. Kamunun gereksinim duyduğu yatınmlar yeri- ne, "yöresyasetçfleri" ile işadamlannm isteği ve çıkan doğrultusunda ya- tınmlara karar verilerek, program yapıldığına işa- ret edildi. Hizmet ve işin gerek- liliğine uygun projeler yerine, yetersiz projelerin kasıtlı olarak tercih edil- diğini belirtilen savcı şu belirlemelere yer verdi: '"Düzeltme bahanesi ile projelerin gereksini- min çok üzerinde büyü- tülerekihale bedefinin ar- tmkhğı, projeterde birim fıyata dahil obnayan lüks malzemeler kuflanılarak, gerçeği yansıtmayan fa- turalarla inşaat bedefi aş- n oranda yükseltildL Ul- kenin ekonomik yapısın- dald zayıflama, kamu ça- hşanlanmn ücretlerinde- ki aşın gerileme, bürok- rasideki kolruk zafiyeti, bir kısını shasetçinin mer- keri yönetim anlaytşı için- de idari işiemlere aşm mü- dahaleleri ile ben yap- tımoldu' tarn hukuk dı- şı yaklaşunlannm bu tip örgütlenmelere ırygun or- tam sağlayarak sistemi içinden çıkdmaz hale ge- firdiği,... müşahade edil- nıiştir. Y'ıllardır sistemdeki ak- saklıklann halen düzelti- lememiş olması, ortaya çıkan usulsüzlüklerin çı- kan birime özgü olarak değerlendirilmesi, çö- zümleme yerine sorun- lann sürüncemede bıra- kılmasımn, olaylann da- ha da çok büyümesine ve çözümlenemez bir hale gehnesine yol açtığı. ka- munun iç ve dış borç yü- künün bu tür yasaya ay- kın olan ve suç teşkil eden usulsüz ışlemlerle arttığı. kamu düzeni ve ülke eko- nomisinm olumsuz yön- de etkilendiği müşahade edilmiştir." İJfflIRMIKI AYDIN ENGİN [email protected] Yıne bir 10 Kasım'dı. Mus- tafa Kemal Atatürk'u anma günlerinden biriydi. Bir dizesini bu yazıya baş- lık yaptığımız manzumeyi oku- yan çocuğun adını -artık- anımsamıyorum; amaçocuk- luk arkadaşım Savga'nın ko- lumu dürtüp, öğretmene çak- tırmadan fısıldadığı cümleyi pek iyı anımsıyorum: - Atatürk şimdi kalkıverse, işte kalktım, gel bakalım sen yai, deyıverse ne olur acaba? Okuldaki, 10 Kasım Ata- türk'ü anma törenini izleyen kaymakamın, belediye baş- kanının, okul müdürünün, öğ- retmenierin, şiir okuyan ço- cuğun tabanlan yağlayıp ka- çıştıklarını gözümün önüne getirmiş, gülmüş, gülüşüm ön- ce Savga'ya sonra yakın sıra- larda dikilen arkadaşlara bu- laşmış, kaş çatıp bize bakan okul müdürü sinirlerimizi büs- bütün germiş, kısık gülüşler önlenemeyen kahkahalara dö- nüşmüş ve sonunda... Sonunda Savga ile ben "bir hafta okuldan uzaklaştırma" cezasına çarptırılmıştık. Çocuktuk. Ama yine de "Atam atam, sen kalk da ben yatam" manzumesinde ve bir sürü benzerindeki ikiyüzlülü- Atam, Atam, Sen Kalk da... ğü, yalınkatlığı, saygı değil saygısızlık içeren "içeriksiz- lik"\ sezebiliyorduk. Büyüdük. Sezgilerimiz bilgi- ye, yargıya dönüştü. Her 10 Kasım'da, Mustafa Kemal'i anarken sergilenen yılışık ve vı- cık vıcık ve içeriksiz ve ikıyüz- lü ve sulugözlü ve resmi duy- gusallık" artık gülmelere, zor zaptedilen kahkahalara yol açmıyor, kederlendiriyor. Nasıl kederlenmezsin? Bir devrimci'nin, donmuş kalıplann içinetıkılmasına; yü- zü doguya dönük, kaderci, kul bilincinin batağında yaşayan bir halkın yüzünü "Batı "ya çe- viren, ülkesini aklın ve bilimin ışıttığı bir uygarlık yoluna yö- nelten bir siyaset dehasının "tutuculuğun" ışıksız hücrele- rine hapsedilmesine kederle- nilmez mi ? • • • Siyasal Islam onu hiç sev- medi. Niye sevsin? Siyasal (padişah) ve dinsel (halife) er- ki devletin en tepesine yerleş- tiren bir devlet sistemini elinin tersiyleitip, bu topraklarda bir Cumhuriyet yarattığı için sev- medi. Laikliği cumhuriyetin ay- rılmaz bileşeni olarak tanım- ladığı için sevmedi. Bu doğal ve anlaşılabilir. Ama, Mustafa Kemal'in dü- şüncesini bir "resmi ideoloji"ye dönüştürenleri ne benimse- mek, ne anlamak, ne de ba- ğışlamak mümkün. Yüzlerce örneği art arda sı- ralamanın anlamı yok. Tek ör- nekle yetinelim. Cumhuriyet tarihinde "en çokimam hatip lisesi açma " onurunu(!) kim- selere kaptırmayan 12 Eylül generalleri kendilerinin en iyi ve en doğru "Atatürkçüler" olduğunu dunmaksızın yine- lemediler mi? Bu gün "Atatürkçülük" adı altında "Atatürkçülük"ü bir gerıcilik ve tutuculuk ideolo- jisine dönüştüren nice rektör, nice dekan, nice siyaset es- nafı tanımıyor muyuz? Mustafa Kemal'in "muasır medeniyetlerseviyesine ulaş- mak" hedefini, 75 yıl öncesi- nin Türkiyesi'ne dönmek ola- rak kavrayan ve savunan "Ata- türkçüler" çevremizde kol gez- miyor mu? • • • "Sol" da Mustafa Kemal'i doğru değerlendirmekte epey sıkıntı çekti; uzun yıllar har- cadı. "/^/?fr>(ema//srolmanın, sol- cu olmanın raconundan sa- yıldığı yıllar çok geride değil. Hatta bugün bile "antikema- list" raconu keserek solculu- ğunu kanıtlamak isteyen var. Bir Marksist'in Kemalist ol- ması elbette saçma. Ama Marksist olmanın ka- çınılmaz gereği sanıp Kema- lizme sövüp saymak da bir o kadar saçma. Mustafa Kemal'in "volan- tarizm"\ri\ (=lradecilik. Top- lumsal olgulara iradi olarak müdahale edip yönünü, hızı- nı degıştirme) bugün neredey- se bir suç olarak nıtelemek; onu tepeden inmeci olarak kı- namak. "toplum mühendisli- ği"ne kalkıştığı için küçümse- mek. aslında Kemalizm'le de- ğil, 20. yüzyılla, o yüzyıla dam- gasını vuran tartışma ve cesur denemelerle hesaplaşmaktır. Bu hesaplaşmayı göze ala- mayan, böyle bir hesaplaş- maya çapları da elvermeyen- lerin, Mustafa Kemal'e saldır- makla yetınmelerine niye say- gı duyalım ki? 20. yüzyılın ilk yansında Le- nin'in uçsuz bucaksız Rus- ya'da yapmaya çabaladıkla- rı, Mao Zedung'un büyük Çin'de gerçekleştirmeye kal- kıştığı, hatta -evet biraz zor- lama bir yorumla da olsa- Franklin Roosvelt, modern kapitalizmin anayurdu Amerika Birleşik Devletleri'nde "7929 bunalımı" sonrasında uyguladıkları ile Mustafa Kemal'in bu topraklar üstün- de gerçekleştirdikleri arasın- da fark yoktur. 20. yüzyıl, insanların kendi iradeleri ile tarihin akışını, top- lumsal olaylann gidişini, ül- kelerin kaderlerini değiştir- mek için çok gözüpek, çok kapsamlı denemelere giriş- tikleri kahraman bir çağdır. Toplumun önderleri önlerine göz kamaştırıcı hedefler koy- dular ve o hedefe ulaşabil- mek için kitlelerı ayağa ve atağa kaldırdılar; toplumsal bir coşkuyla halklann yazgısını değiştirmeye yöneldiler. Bu heyecan veren serüvenı yaşayan az sayıdakı ülkeden biri Türkiye'dir ve övünecek- sek, budalaca milliyetçi şişin- meler yerine bununla övün- meliyiz. POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 'AtatüPkçü' Her 10 Kasım'da anımsıyoruz Mustafa Kemal Atatürk'u, her 10 Kasım'da yüreğımizde bir bu- rukluk hissediyoruz... Yakalarımızda Atatürk rozetleri, ellerımizde bayraklar, televizyon ekranlannda Onuncu Yıl Mar- şı... Gazetelerin birinci sayfalarında Atatürk'ün fo- toğraflan... Eski zaman saatleri, geleceğin habercisi mi bil- miyorum!.. Bıldiğim şeyler ıse hepimizin bunca yıl görüp yaşadıklan... Benim ülkemde 12 Mart ve 12 Eylül askeri dar- beleri. balyoz harekâtları hep 'Atatürkçülük' adı- na yapıldı; benim ülkemde kıtaplar 'Atatürkçülük' adınatoplatılıpyakıldı; benim ülkemde aydınlar, ya- zarlar, emekçiler, öğrenciler 'Atatürkçülük' adına işkenceden geçirilip zindanlara atıldı!.. Benim ülkemde din bezırgânları, çeteler 'komü- nizme' karşı 'Atatürkçülük' adıyla korunup kollan- dı; eli kanlı katiller, 'Atatürkçülük' adına faili meç- hul cinayetleri işleyenler, yargısız infazları ya- panlar Atatürkçü'ydül.. Benim ülkemde devlet hazinesini soyanlar, ha- yalı ihracattan köşeyi dönenler, 'siyaset-çete-po- lis' üçgenindecinayet işleyenler 'Atatürkçü'ydül.. Zamanın saati ışlıyordu!.. Türkıye'yı batıranlar, halkı yoksullaştıranlar 'Ata- türkçü'ydü... Şafak parmaklanmızın ucunda sökerken, yüre- ğımizinateşi alevlenirken 'Atatürkçülennfotoğ- raflannabaktım!.. Yine Anıtkabir'deydı onlar!.. Siyaset erbabı Ata'nın huzuruna hangi yüzle çı- kıyorlardı? Bunu uzun uzun düşündüm!.. • • • Sabahın sisi Dolmabahçe Sarayı'nın üzerinden denize iniyor, karşı kıyıları eflatun rengi kucaklıyor- du... O anda Halide Edip Adıvar ile Yakup Kadri Ka- raosmanoğlu'nun yazdıklannı anımsadım... Yıl 1921, Ankara... Halide Edip anlatıyor: "Gün karanyor, istasyonda toplanan kalabalık fark edilemiyordu. Tren istasyonda durunca, biri tre- neyaklaştı. Asker üniformasıyla Babıâli civannda uzaktan görmüş olduğumun Mustafa Kemal Pa- şa olduğunu tanımak güçtü. Trenin kapısı açılınca, Mustafa Kemal Paşayak- laştı. Bana merdivenlerden inerken yardım etti. Bu elın çevik hareketi ve kudreti, bana Mehmet Ça- vuş'/a Milli Mücadele'nin yolda arkadaşlık etmiş olduğum şahsiyetlerini hatııiattı. Fakat bu kudret- li el şekil itibariyle ötekilerden bambaşkaydı. Ana- dolululann elleri umumiyetle kocaman, geniş ve zalimlen gırtlağından yakalamaya kadir görü- nür; Mustafa Kemal'in gergin derili, uzun parmak- lı beyaz eli Türk'ün bütün hususiyetleriyle birlikte aynı zamanda hâkim bir vasfa da sahipti." Yakup Kadrı Karaosmanoğlu ıse yedı günlük çe- tin ve yorucu bir yolculuktan sonra geldığı 1921 Ankarası'nı şöyle değerlendirır: "On yıllık mütemadi bir mücadeleden sonra hâ- lâ sayısız düşmanlaria dövüşen Türk milletinde azim ve irade, kuvvet ve kahramanlık, fazilet ve ümıt namına ne varsa hep bu bir katlı küçük bi- nanın içinde bulunuyor. Zarfile mazruf arasında ne azim tezat! Fakat Türk'ü ruhundaki hayati ve ahlaki fazilete o emsalsız ulviyet ve mehabeti ve- ren asıl bu tezat değil midir? Eğer Ankara, Was- hington gibi muazzam ve mutantan bir şehir ve Büyük Millet Meclisi VVestminister şeklinde mü- debdeb ve mehabetlı saray olsaydı, Anadolu'da- ki milliyet ve istiklal hareketinin manası bu ka- dar büyük, bu kadar ulvı ve hayret-bahş görü- nür müydü? Türk askerine yirminci asır medeni- yetinin(!) icad-kerdesi demir ve çelikten bin tür- lü cehennem aletlerine karşı mukavemet ede- bilmek kudretini veren şey, onun büründüğü pa- çavralardır." • • • Çürumenin bedelıni ödeyen bir toplum yılgınlı- ğın ve umutsuzluğun ıçıne gömülmüş bugün!.. Benim ülkemde 'Atatürkçülük' adına IMF ve DünyaBankası'naavuçaçılıyor, üretımedegil,tü- ketime önem veriliyor!.. Fabrikalar kapanıyor, emekçiler işsiz kalıyor!.. Hepsi ama hepsı 'Atatürkçülük' adına yapılıyor bunların!.. Gazetelerin birinci sayfalarında Atatürk fotoğ- raflan!.. Siyaset erbabı televizyonlarda 'Atatürkçülük' dersi veriyor!.. Utanmadan!.. Yüzleri de kızarmadan! hikmet.cetinkaya <; cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Hikmet ÇETİNKAYA TROYA'dan İYONYA'ya Mitolojik Aşklar Cografyası Bir ayda 2. Basım ve. G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 FakS: 512 11 72
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle