Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 AĞUSTOS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
DP. Stress
Aynı anda iki gazeteye
genel yayın
yönetmenliği yapan bir
dergici, gazete
köşelerinde dört
yazardan -ikisi
yayımladığı
gazetelerden birinde
çalışryor- fazlasını
tanımadığını, ötekilerin
yazı yazdığını
söyleyince Nedim Saban
da "basında köşe
yazarlığı" konusunu
televizyondaki "Dr.
Stress" programına
taşımış. Programa
telefonla katılım için
bendenizden beş gün
öncesinden
^ randevu alındı,
bir saat
öncesinden de
teyit edildi...
Lakin aranmadık,
evdeki ekranın başında
saatlerce bekletildik...
Nedim, programının
izlenmesini isteseydi
kendi nzamızla ekran
başına otururduk...
Zoraki izlence hiç hoş
değil, hele "boş"
olunca... Çünkü telefon
çalsaydı diyecektik ki,
stüdyo konuklanndan
iletişim profesörü
gazetecinin söylediği ve
edebi gazeteci hanımın
tekrarladığı gibi,
tartışmayı başlatan
yazı, bir röportaj
değildir... O yazının
türüne "söyleşi" denin
röportaj ustalanna da
haksızlık yapmayın...
Önce röportajla söyteşi
arasındaki farkı ortaya
koyun, sonra köşe
yazarlığını tartışın...
Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212^12 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Izmir'deki 'Balina
Operasyonu' büyüyormuş...
"Gaziantep'teki aibi sonunda
hamsi cıkmasın!"
nımsayalım... Geçen hazirandayazmtştık...
Emekli öğretmen Fazlı Erhan yaşamını yi-
tirmiş, Bolu'nun Kıbrıscık ilçesine bağlı Bö-
lücekkaya köyünde toprağa veriliyordu. Ce-
naze namazını kıldıran köyün imamı Mehmet Işıldar,
musalla taşının başına geçip "Be hey adam! Ömrün-
de hiç camiye gelmedin, şimdi ne yüzle buradasın"
demişti. Fazlı Erhan'ın dostları, Mehmet Işıldar'ın
imam olmadığını öğrenmiş ve köy imamı oğlu Recep
Işıldar'ın yerine "görev" yaptığını belirtemişti. Diya-
net işleri Başkanlığı'nın kadrolu imamı Recep Işıldar
Qç yıl önce üniversiteye girmiş ve maaşıyla biriikte kö-
yün camisini babasına bırakmıştı. Kıbrıscık Müftüsü
Ahmet Halıcı'nın da bildiği bu sahtekârlık şikâyet ko-
nusu yapılmıştı.
Şikâyetin sonucu geldi...
Köyden ve ilçeden sekiz yurttaşın şikâyeti üzerine
Diyanet İşleri Başkanlığı Ankara'dan müfettiş gön-
dermiş, müfettiş Ibrahim Aksoy ön inceleme yapmış,
Günah
ilçe idare kurulu 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun gereği ka-
rarını vermiş. Karann altına Kıbnscık Kaymakamı Şûk-
rü Yılmaz, imzasını atıp devletin mührünü vurmuş.
Işte karar:
"llçemiz Bölücekkaya köyü imamı Recep Işıldar'ın
belirtilen tarihte köyde bulunmadığı hususunda ya-
pılan şikâyet üzerine İlçe Kaymakamlığınca ön ince-
leme başlatılmış, daha sonra ön inceleme evraklan
Bolu Valiliği'negönderilmişti. Valilikçe görevlendirilen
müftü yardımcısı tarafından yapılan ön inceleme sı-
rasında olayın Diyanet İşleri Başkanlığı'na intikal et-
mesi sonucu Diyanet İşleri Başkanlığı'nca görevlen-
dirilen müfettiş Ibrahim Aksoy tarafından gerekli in-
celeme ve araştırma yapılmış, köy imamı Recep Işıl-
dar'ın Marmara Üniversitesi llahiyat Fakültesi öğren-
cisi olduğu, okula sınavlar için gittiği ve bu zamanda
raporlu veya izinli bulunduğu, yalnız suç tarihinde gö-
rev yerini izinsiz terk ettiği gerekçesiyle ilçe müftülü-
ğü tarafından disiplin cezası ile cezalandınldığı anla-
şılmıştır. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görev-
lilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uya-
nnca soruşturma izni verilmemiştir."
Ayıp..
Günah...
Adam üç yıldır Istanbul'da; köydeki camiyi baba-
sına devretmiş... Bunu köydeki çocuklar bile biliyor...
Ama incelemeyi yapanlar Recep Işıldar'ın köyde bu-
lunmadığı süreye "raporiu" veya "izinli" kılıfını uydu-
ruyor. Karar verin, raporiu mu, izinli mi; sahte imamın
vaazı ne olacak?
Müslüman kişinin önce dürüst olması gerekir.
Günahı, Diyanet işleri Başkanı Mehmet Nuri Yıl-
maz'ın boynuna!
SESStZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Ayakta uyuyan toplumlann
sık sık kâbus görmesi normaldir!
Karadeniz Kalkınma ve İşbirliği Bankası
Karadeniz Kalkınma ve İşbirliği y^, reği çok sık seyahat ediyor... Ban-
k T ü k i ' i ö ü l ü ğ ü d k l l i d llk i iBankası, Türkiye'nin öncülüğünde-
ki "işbirliği"ne üye ülkelerin Yuna-
nistan'ın Selanik kentinde kurduğu
uluslararası bir banka...
Bankanın genel müdürü Türki-
ye'den...
Her ortak ülke, kendi bünyesinde
oluşturduğu "direktörler kurulu" ile
bankayı yönetiyor ve denetliyor...
Direktörler seviyesinde uluslarara-
sı toplantılar yapılryor...
Banka, devlet projelerine yüklüce
kredi veriyor...
Karadeniz Kalkjnma ve İşbirliği Ban-
kası'nın Türk Direktörler Kurulu üye-
lerinin bir kısmı Dışişlen Bakanltğı'ndan,
bir kısmı da Hazine'den atanıyor...
Bankada değişik ülkelerden yakla-
şık 60 kişi çalışıyor ve çalışanlar iş ge-
ka çâlışanlannın iş ya da yıllık izin-
lerindeki özel gezilerinde uçak bi-
letlerininin tamamını banka karşılı-
yor...
Bir iddiaya göre bankanın anlaşma-
lı acentesi biletleri iki katı fazlası fiyat-
la kesiyor... Çalışanlar, bilet ücretleri-
nin pahalıya kesiidiğini biliyor, ama..
aradaki paranın nereye gittiğini kim-
se bilmiyor...
Konu, Türk Direktörler Kurulu'na
yansıtılmış... iddialar ciddiye alınma-
mış olmalı ki, yanıt bile verilmemiş...
Genel müdürün "tasarrufundan, öte-
ki ülkelerin direktörleri de haberdar-
mış.. fakat onların bu konuda herhan-
gi bir yetkisi yokmuş...
Bizim Hazine'nin yapacağı biraçık-
lama olmalı!
Avrupalı Nasıl
Olun(ur)ınaz?
DENİZ BANOĞLU
Türk resmi politikasının, ne-
redeyse halkımızın da yavaş
yavaş benimsediği bir, daha
doğrusu iki sıkıntısı var: Avru-
pa, Türkleri ve Türkiye'yi Avru-
palı saymıyor... Türkiye'nin ve
Türtderin dışandaki imajı kötü.
Bu iki önemli(!) sıkıntımızı ve
bir türlü çözemediğimiz soru-
nu ise ısrarla ve de mutlaka Av-
rupah olmak istediğimiz halde,
sözcüğün tam anlamı ile iyice
"Doğulu" bir tavırla dışa yan-
sıtıyoruz; aydını, sıradan va-
tandaşı, politikacısı, işadamı,
saygın medyamızın bazı men-
supları da içinde olmak üzere,
hiçbirimiz bir türlü "ifratla "tef-
rit" arasında bir orta yolu bu-
lamıyoruz. Ya ortalamanın iyi-
ce üzerine çıkıyor ve komik de-
necek denli olayı abartıyoruz..
Ya da iyice ortalamanın altına
inerek olayı ve kendimizi iyice
küçültüyoruz.
Konuyu ve olaylan abarttığı-
mız zaman onurianıyor, her bi-
rimiz kahraman kesiliyor, ade-
ta dünyaya meydan okuyoruz,
küçülttüğümüzde ise bir anda
özgüvenimizi yitiriyor, doğru
zamanda ve yerinde yapama-
dığımız özeleştiriyi, hiç de ye-
ri ve zamanı olmadığı halde,
acımasızca kendimize yönel-
tiyoruz. Sonuçta olayın ve ko-
nunun muhataplannı "ya vezir"
yapıyor ya da "rezil" ediyoruz.
Bu kısır döngü içinde ise değil
Avrupalı olmak, önce ve önce-
likle "kendimiz olamıyoruz"...
•/fraf" ve tefrit" arasında bir tür-
lü orta yolu bulamamamızın ne-
denine gelince, işin sım, kabul
edelim etmeyelim bir noktada
düğümleniyor: Biz "görünüş-
te" Avrupalıyız. Eskilerin bir
deyişi vardır, "zarf"a değil "maz-
ruf"a bak... Açıklaması "Kabı-
na değil içine bak"... \şte biz
"zarfıile Batıh"', "mazruhımuz"
ile de "Doğuluyuz".. Peki bu
kötü bir şey mi?. Elbette kötü
değil... Doğulu olmanın erde-
mi, güzellikleri, doğrusu var.
Ne ki çağdaş ve gelişmiş bir
toplumda yaşamak istiyorsak,
bunlar kesinlikle yeterli olmu-
yor. Avrupalıyız deyip de, yaşam
standartlarımız, düşünce ve
davranif biçimlerimiz Batı'nın
bilimsel diyalektiği ile örtüşmü-
yorsa ortaya çıkan tablo, Aziz
Nesin'in tanısına tıpa tıp uyu-
yor Bu tablonun açıklaması,
"Bizbize benzeıiz" üemek olu-
yor.
"Herdeyişte, her benzetme-
de Atatürk'üan/yoRjz"diye ki-
mileri kızıyor ve dinozor yakış-
tırrnası yapıyor ama, ne yapa-
lım ki onu anmamak günümüz
koşullannda olası değil. Türki-
ye Cumhuriyeti'nin çağdaş ve
Batlı geleceğini oluşturacak
tüm toplumsal sistemleri, bi-
linçlı ve seçkici bir zekâ ile ku-
rumsallaştıran o değil mi? Ba-
tıh \e hurafeyi, gereksiz töre ve
gelenekleri, medreseleri, tarikat
ve tekkeleri yıkıp çağdaş ve bi-
limsel gelişmeye açılan kurum-
lam temellerini atan o değil de
kirr?
Onun başlattığını geliştirmek,
devrimlerini sürdürmek ve ye-
nilemek yerine, yaptıklarını tek
tek yıkan ya da yıkmaya uğra-
şan ise biz değil de, bir başka-
sı mı?
Insanlanmızın, mesleklerin-
de ve daha da önemlisi siyaset-
teki övülesi çağdaş başanları-
nı desteklemek yerine, birta-
kım kişisel çıkarlar uğruna ya da
iktidar ya da tek adam olmak
hırsı ile kösteklemekten tutun
da, zaman zaman sporda ve
ulusal platformlardaki başanla-
nmızın, medyaya yansıyan ne-
redeyse geçmiş devirlerdeki
kahramanlık destanlarını arat-
mayacak ölçüdeki abartılı ve
ilkelliğe varan coşkusuna; ba-
şansızlıklaroldu mu da, içerden
ya da özellikle Batı'dan gelen
en ufak bir eleştiriye ise utanı-
lası ve bizim dışımızdakileri aşa-
ğılayıcı küfürlerle tepkimizi(!)
göstermeye kadar uzanan bir
dizi davranışın Batılı değil, dü-
pedüz alaturka olduğunu bir
an için unutup bir yana bırak-
sak bile... Peş peşe gökdelen
dikmek... Kent ve kasabaları-
mızın cadde ve sokaklannı ya-
bancı dil yazılı levhalarta do-
natmak... insanın en kutsal hak-
kı olan sağlıklı ve insanca ya-
şamanın hiçbir teknik ve top-
lumsal altyapısını hazırlama-
dan, rant uğruna dağ tepe, SİT
alanı demeden çepeçevreyi çir-
kin yapılarla doldurmak... Nü-
fusumuzun yüzde 75'i nere-
deyse yoksulluk sınırının altın-
da yaşıyorken alay edercesine
sadece bir avuç insanın mutlu
refahına çıkarsağlamak... Oto
sanayiini zengin etmek uğruna
halkımızın trafikte telef olması-
na gözyumarak Batı'nın bizden
iki yüz yıl önce geliştirdiği de-
miryollanna göz göre göre sırt
çevirmek... Doğu illerimizde
kızlarımız erkeklerimiz, bizim
insanımız, yaşama, okuma var
olma savaşımı verirken özgür-
lük ve ileriemişlik adına özel te-
levizyonlarımızı bir sürü abuk
sabuk magazin-paparazzi
programlarıyla doldurmak...
Birbirimizi aldatmaktan ve
kandırmaktan vazgeçelim ve
ilk kez kendimize ve kamu vic-
danına karşı dürüst olalım:
Önemli ve esas olan, Türki-
ye'nin AB'ye girmesi ya da gir-
memesi değildir... Aslolan;
AB'ye ister girelim ister girme-
yelim, onlar bizi birliklerine is-
ter alsınlar ister almasınlar...
Aslolan bu vatanın ve toprak-
lann sahibi olarak onlar değil,
biz istediğimiz için ülkemizi
çağdaş uygarlık düzeyine yük-
seltebilmektir...
Ayrıca, onların, yani üstün(!)
Batı'nın bizden neyi, niçin iste-
diğini de, bu ülkeyi seven ger-
çek aydınlanmız çok iyi bilmek-
tedir. Siyasilerimiz şunu açıkça
bilmelidir ki, halkımız, artık Ba-
tı'nın Türkiye'den değil, Türki-
ye'nin Batı'dan ve Batı'nın geç-
mişinden hesap soracağı gün-
lerin özlemini çekmektedir. Ba-
tı'ya boyun eğeceği değil, Tür-
kiye'nin özgüvenine ve Batı'ya
kafa tutacak güce kavuşacağı
günlerin sabırlı bekleyişi içinde-
dir.
ÇÎZGÎLlK KÂMİL MASARACI
HARBİ SEMİH POROY [email protected]
MIRMIRLAR UĞUR DURAK
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 8 Ağustos
ALMAN DENİZMANEt/RALARL
1328'O£ BUSÜM, ALMAM DOUAHMAStfJA BASU
LEK,KUZ£Y OSH'Zl'UDE gir/ÛK S'R TBTSİKfiTA 8
LADl. r. OÜNYA SAi/AŞl'MPAH Y£MİK ÇIKMIŞ OLAH
ALMANYA'MU DOUAMMASI DA TgSLİM SAyRASı
ÇSZMlÇn. SİLAHSIZLAN&GILAU BU 6SMILBR Şt
Pl V£NIP£M SİLAHLAKJIYOR VE ObAĞAN
AMAI£l//&llA/?/MA 8AŞLIYOe_Pll, Kİ£L
DAKİ MANEVRALABA O£VL£T 6*Ş&
gURG DA KAVUYOG, "HBLA" GEMıSıNDEM(£A£'-
PAKt 6£Ml) DUIZUMU IZÜYC£DU, REZS
£OLOA SĞHÜLEN SAVAÇ SeMISİ İSE,
GÖReVE 8AÇlAMlf OUiN SCHL£S
CŞLESriG HOLŞTAYM') Dl/Z.
BEf V'L SOSJBA UıTLER İICTıDARA ££L£C£K,A\/-
RPA- KAHAHUK. BıH KAPERE £uf?UKtJfr£CEKn.
KÜÇÜKÇEKMECE
1. ASLİYE
HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo. 1999/1401
Davacı Mehmet Kınaeı tarafından da-
valı Hav\^ Kınaeı aleyhıne ikame olunan
boşanma davasınnı verilen ara karan ge-
reğince:
Yapılan teblıgata rağmen davalı Havva
Kınaeı'nın gelmedıği ve zabıta tahkikatı-
na rağmen de adresı tespit edılmedıgin-
den davalı Havva Kınaeı'ya duruşma gu-
nü olan 24 10 2000 günü saat 09.30'da
bızzat duruşmaya gelmesıne veya kendi-
sini bir vekil ile temsil ettirip dıyecekleri-
nı ve delillennı ıbraz etmesi. aksi takdir-
de HUMK'nın değışık 377 ve müteakip
maddelerı gereğınce duruşmanın yoklu-
ğunda yapılacağı ve sonuçlandınlacağı
ılan oluour
Basın: 43142
ÜSKÜDAR
3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/975
Davacı Tülay San vekili tarafından davalı
Ramazan San aleyhine ikame olunan boşan-
ma davasında: Mahkememızce verilen
1999/975 esas, 2000/573 karar sayılı ilamla
21.6.2000 tarihinde, Malarya, Merkez, Tok-
luca köyü, cilt 0111, kütük sıra 0003 'te nüfu-
sa kayıtlı bulunan Recep kızı Nebiye'den ol-
ma 17.8.1971 doğumlu davacı Tülay San ile
aynı hanede nüfusa kayıtlı bulunan Hacı Hü-
seyin oğlu Immıhan'dan olma 28.8.1971 do-
ğumlu davalı Ramazan San'nın MK 134.
maddesi uyannca boşanmalanna karar veril-
mış olup, davalıya dava süresince tebligat ya-
pılamayıp ilanen tebligat yapıldığından. Ay-
vansaray Külhan Sk. No 11 Beyoğlu ve Öz-
han Kent Sıtesi Zafer Mah. D: 11 Yenıbosna
adreslerinden bahisle kendısıne tebligat yapı-
lamayan davamızın davalısı Ramazan San'ya
ışbu karar ilanen teblığ olunur. 24.7 2000
Basın: 43148
FATİH 3. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No. 2000/203
Davacı Savaş Bırsen tarafından da-
valı Melek Birsen aleyhine açılan bo-
şanma davasında:
Esenler Cad. llker Sok. Terazidere
No: 4/2 Bayrampaşa-Istanbul'da mu-
kim davalı Melek Birsen'e tebligat ya-
pılamadığı, zabıta marifeti ile de adre-
sinin tahkikı mümkün olmadığından
adına ilanen tebligat yapılmasma karar
verilmış olup duruşmanın bırakıldıgı
12./ 10.2000 günü saat 10.45'te ibraz
etmek ıstedığuuz vesıkalarla biriikte
mahkemeye gelmeniz veya vekil gön-
dermeniz, aksi takdirde gıyap karan
tebliğ edilmeyerek duruşmaya gıyapta
devam edıleceğı HUMK'nun 509 ve
510. maddeleri gereğınce davetiye ye-
rine kaim olmak üzere ılan olunur.
27.6.2000
Basın: 43235
GÖRÜŞ
HÜSEYİN DUYGU
Danimarka Köşeye
Sıkışö?
KOPENHAG - Iskandinavya'nın küçük ülkesi Da-
nimarka, dünya kamuoyunda sesini sık sık duyu-
rur: Sporda, kültürde, bilim alanında. Bazen de bu
sesini duyurma kimi ülkelerle sorun yaşama biçı-
minde kendini gösterir. Çünkü Danimarka'nın, kav-
ramlan kendine özgü tanımlama anlayışı vardır.
Bu sorunlardan biri bugünlerde yaşanmakta. Öy-
le görünüyor ki Danimarka, Birleşmiş Milletler'ın
yeni terör anlaşmasına hayır demek zorunda kala-
bilir.
Danimarka, terör ve terörtst tanımı konusunda pek
çok ülkeden farklı düşünüyor. Birçok ülkede terö-
rist kabul edilen gruplarya da kişiler, Danimarka'da
yasal siyasi grup ya da kişiler olarak tanımlanıyor.
Birieşmiş Milletler'in terörle ilgili yeni anlaşması-
na göre, terörist olduklanndan şüphelenilen kişiler
siyasi, etnik ve dinsel geçmişlerine bakılmadan suç
işledikleri iddia edilen ülkelere geri verilecektir.
Danimarka Dışişleri Bakanlığı, "Bize göre politik
mücadele veren kişiler, terörist olarak suçlanıyordi-
ye geri vermek istemiyoruz" demektedir.
Danimarka Dışişleri ve Adalet bakanlıklarının uz-
manlan, ortak toplantılar yaparak Birleşmiş Millet-
ler'in yeni terör anlaşması karşısında takınılması
gereken resmi tavn belirlemeye çalışıyoriar.
ömeğin bir iki yıl önce Türkiye'de Kürt terörısti
diye tutuklanan Danimarka vatandaşı Kemal Koç,
Danimarka ile Türkiye arasında diplomatik sorun ol-
muştu: Danimarka'ya göre Kemal Koç, politik mü-
cadele veriyordu, Türkiye'ye göre ise terörist bir
örgütün etkin bir üyesiydi.
Türkiye'de birkaç ay tutuklu kalan Kemal Koç, Da-
nimarka'nın ısran karşısında önce serbest bırakıl-
dı, sonra da sınır dışı edildi.
Danimarka yetkilileri, örneğin, "Kemal Koç gibi
siyasimücadele veren birini Türkiye'ye nasılgeri gön-
deririz" derken, bir yandan da teröristlere ve terör
örgütlerine karşı uluslararası işbiriiğinin gerekli ol-
duğuna inanıyorlar.
Ama yalnız Türkiye değil, Pakistan, Mısır gibi ül-
keler de terör tanımı konusunda Danimarka ile dip-
lomatik sorun yaşıyorlar.
Danimarka'da geçerii yasalara göre etnik, dinsei
ya da politik mücadele veren herkes, Danimarka'da
sığınma hakkı alabilir ve çalışmalannı Danimarka sı-
nırian içinde sürdürebilir.
Danimarka'nın terör konusunda yaşadığı başka
bir ikilem de şöyle: Kimileri Danimarka tarafından
terörist kabul edilse de, işkence ve ölüm cezasına
çarptınlacaklan gerekçesiyle geldikleri ülkeye geri
gönderilemiyor.
Yeni anlaşma, terörist grup ve kişilere ekonomik
destek veren bireylerin de ülkelerine geri gönderil-
mesini kapsıyor. Birleşmiş Milletler'in bu yeni terör
anlaşması, şu ana kadar 21 ülke tarafından imza-
landı, ki bunlann yedisi Avrupa Birliği ülkesi. Anlaş-
maya imza atan ülkeler arasında ABD ile Kanada
da var.
İşin garibi, Danimarka basınına göre Danimarka
' Milli Istihbarat örgütü (PET), Danimarka toprakla-
rında terörist etkinliklerde bulunanları bugünlerde
yakın takibe almış duaımda.
Şimdi akla şu soru geliyor? Acaba PET, teröristi
nasıl tanımlıyor?
BULMACA YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
İ/Tektekolgu-
lardan genel
önermelere va-
ran yöntem. 2/
"— Güler":Fo- 3
toğraf sanatçı- 4
mız...lradesiz-
likten ileri ge-
len süreklı can- 6
sızhk.3/ Yu- 7
murta ve iımik-
le yapılan bir 8
tatlı... Bir za- g
man birimi. 4/
Türlü bitkilerin yaprak
ve kabuklanyla koku-
landınlmış acımtırak 2
biriçkı... Japonlaraöz- 3
gü bir güreş. 5/ Sert bir
içki... Istem dışı yapı-
lan hareket. 6/ Yemek,
yiyecek... Ayakkabnıın
yumuşak olan üst bölü-
mü. II Eli işe yatkın, 8
becerikli...Üişkiıı,değ- 9
gin... Yiğit. 8/ Islam-
lıktan önce Kâbe'deduranüç puttan biri... Kaynağımi-
tolojik çağlara dayanan kirişli çalgı. 9/ Kazıbilim.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Isırması iltihaplara yol açan iri bir örümcek cinsı.
2/Faiz...Paylama.3/Görülenâleminötesi... '"Takım"
sözcüğünün kısa yazılışı. 4/ Keskin kokulu doğai
madde. 5/ Atlann taşınması için yapılmış kapalı taşı-
ma aracı... Uluslararası Çalışma Örgütü'nün simgesi.
6/ Eski Mısn^'da kutsal sayılan öküz... Biçem. II Rad-
yum elementinin simgesi... Japon halk türkülerine ve-
rilen ad... Rornanya'nın plaka işareti. 8/ Eskiden ba-
zı vakıf kuruluşlanna, yoksullara yemek verilmesı
için aynlan para. 9/ Kalp kasında görülen müzmin
rahatsızlık.
8 A< LLStOS 2OO(
Bu gu n_d epremin
~ .günü
Profesyonel
gönüllülerimiz hâla
depremıedelerin
vamında.'.
Katkılarından dolayı aşağıda ısımlerı yer aJan
dostlarımıza candan teşekkur edtyoruz
NURAY METIN. SALIH ERTUR, WELLO.
SAVE THE CHILDREN. OLAY BASIN
YAYINCIL1K. SEVTAP SUSAR HAMDİYE
YILOIRIM. AKBANK TURIZM SAN A Ş
Pro».Dr AYGUN BAKKALOGLU. ZUHAL. EGE,
ZERRİN AFACAN. DENİZ-ENGİN ALTAS
(3ÖNUL GOKTEPE. ROSE COURT HOTEL
ÇALIŞANLARI. GUNTAN MAVIGÖ2LU.
GULFEM GUNAY. CENGIZ TEZK1. ENGIN
AKCANBAŞ
YardımMrınız K^ln
(O212) 2S2 87 27 - 292 O8 O1
09 gunlerı saat 1O OO/17 OO arası)