18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 DP. Stress Aynı anda iki gazeteye genel yayın yönetmenliği yapan bir dergici, gazete köşelerinde dört yazardan -ikisi yayımladığı gazetelerden birinde çalışryor- fazlasını tanımadığını, ötekilerin yazı yazdığını söyleyince Nedim Saban da "basında köşe yazarlığı" konusunu televizyondaki "Dr. Stress" programına taşımış. Programa telefonla katılım için bendenizden beş gün öncesinden ^ randevu alındı, bir saat öncesinden de teyit edildi... Lakin aranmadık, evdeki ekranın başında saatlerce bekletildik... Nedim, programının izlenmesini isteseydi kendi nzamızla ekran başına otururduk... Zoraki izlence hiç hoş değil, hele "boş" olunca... Çünkü telefon çalsaydı diyecektik ki, stüdyo konuklanndan iletişim profesörü gazetecinin söylediği ve edebi gazeteci hanımın tekrarladığı gibi, tartışmayı başlatan yazı, bir röportaj değildir... O yazının türüne "söyleşi" denin röportaj ustalanna da haksızlık yapmayın... Önce röportajla söyteşi arasındaki farkı ortaya koyun, sonra köşe yazarlığını tartışın... Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212^12 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Izmir'deki 'Balina Operasyonu' büyüyormuş... "Gaziantep'teki aibi sonunda hamsi cıkmasın!" nımsayalım... Geçen hazirandayazmtştık... Emekli öğretmen Fazlı Erhan yaşamını yi- tirmiş, Bolu'nun Kıbrıscık ilçesine bağlı Bö- lücekkaya köyünde toprağa veriliyordu. Ce- naze namazını kıldıran köyün imamı Mehmet Işıldar, musalla taşının başına geçip "Be hey adam! Ömrün- de hiç camiye gelmedin, şimdi ne yüzle buradasın" demişti. Fazlı Erhan'ın dostları, Mehmet Işıldar'ın imam olmadığını öğrenmiş ve köy imamı oğlu Recep Işıldar'ın yerine "görev" yaptığını belirtemişti. Diya- net işleri Başkanlığı'nın kadrolu imamı Recep Işıldar Qç yıl önce üniversiteye girmiş ve maaşıyla biriikte kö- yün camisini babasına bırakmıştı. Kıbrıscık Müftüsü Ahmet Halıcı'nın da bildiği bu sahtekârlık şikâyet ko- nusu yapılmıştı. Şikâyetin sonucu geldi... Köyden ve ilçeden sekiz yurttaşın şikâyeti üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı Ankara'dan müfettiş gön- dermiş, müfettiş Ibrahim Aksoy ön inceleme yapmış, Günah ilçe idare kurulu 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun gereği ka- rarını vermiş. Karann altına Kıbnscık Kaymakamı Şûk- rü Yılmaz, imzasını atıp devletin mührünü vurmuş. Işte karar: "llçemiz Bölücekkaya köyü imamı Recep Işıldar'ın belirtilen tarihte köyde bulunmadığı hususunda ya- pılan şikâyet üzerine İlçe Kaymakamlığınca ön ince- leme başlatılmış, daha sonra ön inceleme evraklan Bolu Valiliği'negönderilmişti. Valilikçe görevlendirilen müftü yardımcısı tarafından yapılan ön inceleme sı- rasında olayın Diyanet İşleri Başkanlığı'na intikal et- mesi sonucu Diyanet İşleri Başkanlığı'nca görevlen- dirilen müfettiş Ibrahim Aksoy tarafından gerekli in- celeme ve araştırma yapılmış, köy imamı Recep Işıl- dar'ın Marmara Üniversitesi llahiyat Fakültesi öğren- cisi olduğu, okula sınavlar için gittiği ve bu zamanda raporlu veya izinli bulunduğu, yalnız suç tarihinde gö- rev yerini izinsiz terk ettiği gerekçesiyle ilçe müftülü- ğü tarafından disiplin cezası ile cezalandınldığı anla- şılmıştır. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görev- lilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uya- nnca soruşturma izni verilmemiştir." Ayıp.. Günah... Adam üç yıldır Istanbul'da; köydeki camiyi baba- sına devretmiş... Bunu köydeki çocuklar bile biliyor... Ama incelemeyi yapanlar Recep Işıldar'ın köyde bu- lunmadığı süreye "raporiu" veya "izinli" kılıfını uydu- ruyor. Karar verin, raporiu mu, izinli mi; sahte imamın vaazı ne olacak? Müslüman kişinin önce dürüst olması gerekir. Günahı, Diyanet işleri Başkanı Mehmet Nuri Yıl- maz'ın boynuna! SESStZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Ayakta uyuyan toplumlann sık sık kâbus görmesi normaldir! Karadeniz Kalkınma ve İşbirliği Bankası Karadeniz Kalkınma ve İşbirliği y^, reği çok sık seyahat ediyor... Ban- k T ü k i ' i ö ü l ü ğ ü d k l l i d llk i iBankası, Türkiye'nin öncülüğünde- ki "işbirliği"ne üye ülkelerin Yuna- nistan'ın Selanik kentinde kurduğu uluslararası bir banka... Bankanın genel müdürü Türki- ye'den... Her ortak ülke, kendi bünyesinde oluşturduğu "direktörler kurulu" ile bankayı yönetiyor ve denetliyor... Direktörler seviyesinde uluslarara- sı toplantılar yapılryor... Banka, devlet projelerine yüklüce kredi veriyor... Karadeniz Kalkjnma ve İşbirliği Ban- kası'nın Türk Direktörler Kurulu üye- lerinin bir kısmı Dışişlen Bakanltğı'ndan, bir kısmı da Hazine'den atanıyor... Bankada değişik ülkelerden yakla- şık 60 kişi çalışıyor ve çalışanlar iş ge- ka çâlışanlannın iş ya da yıllık izin- lerindeki özel gezilerinde uçak bi- letlerininin tamamını banka karşılı- yor... Bir iddiaya göre bankanın anlaşma- lı acentesi biletleri iki katı fazlası fiyat- la kesiyor... Çalışanlar, bilet ücretleri- nin pahalıya kesiidiğini biliyor, ama.. aradaki paranın nereye gittiğini kim- se bilmiyor... Konu, Türk Direktörler Kurulu'na yansıtılmış... iddialar ciddiye alınma- mış olmalı ki, yanıt bile verilmemiş... Genel müdürün "tasarrufundan, öte- ki ülkelerin direktörleri de haberdar- mış.. fakat onların bu konuda herhan- gi bir yetkisi yokmuş... Bizim Hazine'nin yapacağı biraçık- lama olmalı! Avrupalı Nasıl Olun(ur)ınaz? DENİZ BANOĞLU Türk resmi politikasının, ne- redeyse halkımızın da yavaş yavaş benimsediği bir, daha doğrusu iki sıkıntısı var: Avru- pa, Türkleri ve Türkiye'yi Avru- palı saymıyor... Türkiye'nin ve Türtderin dışandaki imajı kötü. Bu iki önemli(!) sıkıntımızı ve bir türlü çözemediğimiz soru- nu ise ısrarla ve de mutlaka Av- rupah olmak istediğimiz halde, sözcüğün tam anlamı ile iyice "Doğulu" bir tavırla dışa yan- sıtıyoruz; aydını, sıradan va- tandaşı, politikacısı, işadamı, saygın medyamızın bazı men- supları da içinde olmak üzere, hiçbirimiz bir türlü "ifratla "tef- rit" arasında bir orta yolu bu- lamıyoruz. Ya ortalamanın iyi- ce üzerine çıkıyor ve komik de- necek denli olayı abartıyoruz.. Ya da iyice ortalamanın altına inerek olayı ve kendimizi iyice küçültüyoruz. Konuyu ve olaylan abarttığı- mız zaman onurianıyor, her bi- rimiz kahraman kesiliyor, ade- ta dünyaya meydan okuyoruz, küçülttüğümüzde ise bir anda özgüvenimizi yitiriyor, doğru zamanda ve yerinde yapama- dığımız özeleştiriyi, hiç de ye- ri ve zamanı olmadığı halde, acımasızca kendimize yönel- tiyoruz. Sonuçta olayın ve ko- nunun muhataplannı "ya vezir" yapıyor ya da "rezil" ediyoruz. Bu kısır döngü içinde ise değil Avrupalı olmak, önce ve önce- likle "kendimiz olamıyoruz"... •/fraf" ve tefrit" arasında bir tür- lü orta yolu bulamamamızın ne- denine gelince, işin sım, kabul edelim etmeyelim bir noktada düğümleniyor: Biz "görünüş- te" Avrupalıyız. Eskilerin bir deyişi vardır, "zarf"a değil "maz- ruf"a bak... Açıklaması "Kabı- na değil içine bak"... \şte biz "zarfıile Batıh"', "mazruhımuz" ile de "Doğuluyuz".. Peki bu kötü bir şey mi?. Elbette kötü değil... Doğulu olmanın erde- mi, güzellikleri, doğrusu var. Ne ki çağdaş ve gelişmiş bir toplumda yaşamak istiyorsak, bunlar kesinlikle yeterli olmu- yor. Avrupalıyız deyip de, yaşam standartlarımız, düşünce ve davranif biçimlerimiz Batı'nın bilimsel diyalektiği ile örtüşmü- yorsa ortaya çıkan tablo, Aziz Nesin'in tanısına tıpa tıp uyu- yor Bu tablonun açıklaması, "Bizbize benzeıiz" üemek olu- yor. "Herdeyişte, her benzetme- de Atatürk'üan/yoRjz"diye ki- mileri kızıyor ve dinozor yakış- tırrnası yapıyor ama, ne yapa- lım ki onu anmamak günümüz koşullannda olası değil. Türki- ye Cumhuriyeti'nin çağdaş ve Batlı geleceğini oluşturacak tüm toplumsal sistemleri, bi- linçlı ve seçkici bir zekâ ile ku- rumsallaştıran o değil mi? Ba- tıh \e hurafeyi, gereksiz töre ve gelenekleri, medreseleri, tarikat ve tekkeleri yıkıp çağdaş ve bi- limsel gelişmeye açılan kurum- lam temellerini atan o değil de kirr? Onun başlattığını geliştirmek, devrimlerini sürdürmek ve ye- nilemek yerine, yaptıklarını tek tek yıkan ya da yıkmaya uğra- şan ise biz değil de, bir başka- sı mı? Insanlanmızın, mesleklerin- de ve daha da önemlisi siyaset- teki övülesi çağdaş başanları- nı desteklemek yerine, birta- kım kişisel çıkarlar uğruna ya da iktidar ya da tek adam olmak hırsı ile kösteklemekten tutun da, zaman zaman sporda ve ulusal platformlardaki başanla- nmızın, medyaya yansıyan ne- redeyse geçmiş devirlerdeki kahramanlık destanlarını arat- mayacak ölçüdeki abartılı ve ilkelliğe varan coşkusuna; ba- şansızlıklaroldu mu da, içerden ya da özellikle Batı'dan gelen en ufak bir eleştiriye ise utanı- lası ve bizim dışımızdakileri aşa- ğılayıcı küfürlerle tepkimizi(!) göstermeye kadar uzanan bir dizi davranışın Batılı değil, dü- pedüz alaturka olduğunu bir an için unutup bir yana bırak- sak bile... Peş peşe gökdelen dikmek... Kent ve kasabaları- mızın cadde ve sokaklannı ya- bancı dil yazılı levhalarta do- natmak... insanın en kutsal hak- kı olan sağlıklı ve insanca ya- şamanın hiçbir teknik ve top- lumsal altyapısını hazırlama- dan, rant uğruna dağ tepe, SİT alanı demeden çepeçevreyi çir- kin yapılarla doldurmak... Nü- fusumuzun yüzde 75'i nere- deyse yoksulluk sınırının altın- da yaşıyorken alay edercesine sadece bir avuç insanın mutlu refahına çıkarsağlamak... Oto sanayiini zengin etmek uğruna halkımızın trafikte telef olması- na gözyumarak Batı'nın bizden iki yüz yıl önce geliştirdiği de- miryollanna göz göre göre sırt çevirmek... Doğu illerimizde kızlarımız erkeklerimiz, bizim insanımız, yaşama, okuma var olma savaşımı verirken özgür- lük ve ileriemişlik adına özel te- levizyonlarımızı bir sürü abuk sabuk magazin-paparazzi programlarıyla doldurmak... Birbirimizi aldatmaktan ve kandırmaktan vazgeçelim ve ilk kez kendimize ve kamu vic- danına karşı dürüst olalım: Önemli ve esas olan, Türki- ye'nin AB'ye girmesi ya da gir- memesi değildir... Aslolan; AB'ye ister girelim ister girme- yelim, onlar bizi birliklerine is- ter alsınlar ister almasınlar... Aslolan bu vatanın ve toprak- lann sahibi olarak onlar değil, biz istediğimiz için ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyine yük- seltebilmektir... Ayrıca, onların, yani üstün(!) Batı'nın bizden neyi, niçin iste- diğini de, bu ülkeyi seven ger- çek aydınlanmız çok iyi bilmek- tedir. Siyasilerimiz şunu açıkça bilmelidir ki, halkımız, artık Ba- tı'nın Türkiye'den değil, Türki- ye'nin Batı'dan ve Batı'nın geç- mişinden hesap soracağı gün- lerin özlemini çekmektedir. Ba- tı'ya boyun eğeceği değil, Tür- kiye'nin özgüvenine ve Batı'ya kafa tutacak güce kavuşacağı günlerin sabırlı bekleyişi içinde- dir. ÇÎZGÎLlK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY [email protected] MIRMIRLAR UĞUR DURAK TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 8 Ağustos ALMAN DENİZMANEt/RALARL 1328'O£ BUSÜM, ALMAM DOUAHMAStfJA BASU LEK,KUZ£Y OSH'Zl'UDE gir/ÛK S'R TBTSİKfiTA 8 LADl. r. OÜNYA SAi/AŞl'MPAH Y£MİK ÇIKMIŞ OLAH ALMANYA'MU DOUAMMASI DA TgSLİM SAyRASı ÇSZMlÇn. SİLAHSIZLAN&GILAU BU 6SMILBR Şt Pl V£NIP£M SİLAHLAKJIYOR VE ObAĞAN AMAI£l//&llA/?/MA 8AŞLIYOe_Pll, Kİ£L DAKİ MANEVRALABA O£VL£T 6*Ş& gURG DA KAVUYOG, "HBLA" GEMıSıNDEM(£A£'- PAKt 6£Ml) DUIZUMU IZÜYC£DU, REZS £OLOA SĞHÜLEN SAVAÇ SeMISİ İSE, GÖReVE 8AÇlAMlf OUiN SCHL£S CŞLESriG HOLŞTAYM') Dl/Z. BEf V'L SOSJBA UıTLER İICTıDARA ££L£C£K,A\/- RPA- KAHAHUK. BıH KAPERE £uf?UKtJfr£CEKn. KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo. 1999/1401 Davacı Mehmet Kınaeı tarafından da- valı Hav\^ Kınaeı aleyhıne ikame olunan boşanma davasınnı verilen ara karan ge- reğince: Yapılan teblıgata rağmen davalı Havva Kınaeı'nın gelmedıği ve zabıta tahkikatı- na rağmen de adresı tespit edılmedıgin- den davalı Havva Kınaeı'ya duruşma gu- nü olan 24 10 2000 günü saat 09.30'da bızzat duruşmaya gelmesıne veya kendi- sini bir vekil ile temsil ettirip dıyecekleri- nı ve delillennı ıbraz etmesi. aksi takdir- de HUMK'nın değışık 377 ve müteakip maddelerı gereğınce duruşmanın yoklu- ğunda yapılacağı ve sonuçlandınlacağı ılan oluour Basın: 43142 ÜSKÜDAR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/975 Davacı Tülay San vekili tarafından davalı Ramazan San aleyhine ikame olunan boşan- ma davasında: Mahkememızce verilen 1999/975 esas, 2000/573 karar sayılı ilamla 21.6.2000 tarihinde, Malarya, Merkez, Tok- luca köyü, cilt 0111, kütük sıra 0003 'te nüfu- sa kayıtlı bulunan Recep kızı Nebiye'den ol- ma 17.8.1971 doğumlu davacı Tülay San ile aynı hanede nüfusa kayıtlı bulunan Hacı Hü- seyin oğlu Immıhan'dan olma 28.8.1971 do- ğumlu davalı Ramazan San'nın MK 134. maddesi uyannca boşanmalanna karar veril- mış olup, davalıya dava süresince tebligat ya- pılamayıp ilanen tebligat yapıldığından. Ay- vansaray Külhan Sk. No 11 Beyoğlu ve Öz- han Kent Sıtesi Zafer Mah. D: 11 Yenıbosna adreslerinden bahisle kendısıne tebligat yapı- lamayan davamızın davalısı Ramazan San'ya ışbu karar ilanen teblığ olunur. 24.7 2000 Basın: 43148 FATİH 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No. 2000/203 Davacı Savaş Bırsen tarafından da- valı Melek Birsen aleyhine açılan bo- şanma davasında: Esenler Cad. llker Sok. Terazidere No: 4/2 Bayrampaşa-Istanbul'da mu- kim davalı Melek Birsen'e tebligat ya- pılamadığı, zabıta marifeti ile de adre- sinin tahkikı mümkün olmadığından adına ilanen tebligat yapılmasma karar verilmış olup duruşmanın bırakıldıgı 12./ 10.2000 günü saat 10.45'te ibraz etmek ıstedığuuz vesıkalarla biriikte mahkemeye gelmeniz veya vekil gön- dermeniz, aksi takdirde gıyap karan tebliğ edilmeyerek duruşmaya gıyapta devam edıleceğı HUMK'nun 509 ve 510. maddeleri gereğınce davetiye ye- rine kaim olmak üzere ılan olunur. 27.6.2000 Basın: 43235 GÖRÜŞ HÜSEYİN DUYGU Danimarka Köşeye Sıkışö? KOPENHAG - Iskandinavya'nın küçük ülkesi Da- nimarka, dünya kamuoyunda sesini sık sık duyu- rur: Sporda, kültürde, bilim alanında. Bazen de bu sesini duyurma kimi ülkelerle sorun yaşama biçı- minde kendini gösterir. Çünkü Danimarka'nın, kav- ramlan kendine özgü tanımlama anlayışı vardır. Bu sorunlardan biri bugünlerde yaşanmakta. Öy- le görünüyor ki Danimarka, Birleşmiş Milletler'ın yeni terör anlaşmasına hayır demek zorunda kala- bilir. Danimarka, terör ve terörtst tanımı konusunda pek çok ülkeden farklı düşünüyor. Birçok ülkede terö- rist kabul edilen gruplarya da kişiler, Danimarka'da yasal siyasi grup ya da kişiler olarak tanımlanıyor. Birieşmiş Milletler'in terörle ilgili yeni anlaşması- na göre, terörist olduklanndan şüphelenilen kişiler siyasi, etnik ve dinsel geçmişlerine bakılmadan suç işledikleri iddia edilen ülkelere geri verilecektir. Danimarka Dışişleri Bakanlığı, "Bize göre politik mücadele veren kişiler, terörist olarak suçlanıyordi- ye geri vermek istemiyoruz" demektedir. Danimarka Dışişleri ve Adalet bakanlıklarının uz- manlan, ortak toplantılar yaparak Birleşmiş Millet- ler'in yeni terör anlaşması karşısında takınılması gereken resmi tavn belirlemeye çalışıyoriar. ömeğin bir iki yıl önce Türkiye'de Kürt terörısti diye tutuklanan Danimarka vatandaşı Kemal Koç, Danimarka ile Türkiye arasında diplomatik sorun ol- muştu: Danimarka'ya göre Kemal Koç, politik mü- cadele veriyordu, Türkiye'ye göre ise terörist bir örgütün etkin bir üyesiydi. Türkiye'de birkaç ay tutuklu kalan Kemal Koç, Da- nimarka'nın ısran karşısında önce serbest bırakıl- dı, sonra da sınır dışı edildi. Danimarka yetkilileri, örneğin, "Kemal Koç gibi siyasimücadele veren birini Türkiye'ye nasılgeri gön- deririz" derken, bir yandan da teröristlere ve terör örgütlerine karşı uluslararası işbiriiğinin gerekli ol- duğuna inanıyorlar. Ama yalnız Türkiye değil, Pakistan, Mısır gibi ül- keler de terör tanımı konusunda Danimarka ile dip- lomatik sorun yaşıyorlar. Danimarka'da geçerii yasalara göre etnik, dinsei ya da politik mücadele veren herkes, Danimarka'da sığınma hakkı alabilir ve çalışmalannı Danimarka sı- nırian içinde sürdürebilir. Danimarka'nın terör konusunda yaşadığı başka bir ikilem de şöyle: Kimileri Danimarka tarafından terörist kabul edilse de, işkence ve ölüm cezasına çarptınlacaklan gerekçesiyle geldikleri ülkeye geri gönderilemiyor. Yeni anlaşma, terörist grup ve kişilere ekonomik destek veren bireylerin de ülkelerine geri gönderil- mesini kapsıyor. Birleşmiş Milletler'in bu yeni terör anlaşması, şu ana kadar 21 ülke tarafından imza- landı, ki bunlann yedisi Avrupa Birliği ülkesi. Anlaş- maya imza atan ülkeler arasında ABD ile Kanada da var. İşin garibi, Danimarka basınına göre Danimarka ' Milli Istihbarat örgütü (PET), Danimarka toprakla- rında terörist etkinliklerde bulunanları bugünlerde yakın takibe almış duaımda. Şimdi akla şu soru geliyor? Acaba PET, teröristi nasıl tanımlıyor? BULMACA YAŞAYAN SOLDANSAĞA: İ/Tektekolgu- lardan genel önermelere va- ran yöntem. 2/ "— Güler":Fo- 3 toğraf sanatçı- 4 mız...lradesiz- likten ileri ge- len süreklı can- 6 sızhk.3/ Yu- 7 murta ve iımik- le yapılan bir 8 tatlı... Bir za- g man birimi. 4/ Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklanyla koku- landınlmış acımtırak 2 biriçkı... Japonlaraöz- 3 gü bir güreş. 5/ Sert bir içki... Istem dışı yapı- lan hareket. 6/ Yemek, yiyecek... Ayakkabnıın yumuşak olan üst bölü- mü. II Eli işe yatkın, 8 becerikli...Üişkiıı,değ- 9 gin... Yiğit. 8/ Islam- lıktan önce Kâbe'deduranüç puttan biri... Kaynağımi- tolojik çağlara dayanan kirişli çalgı. 9/ Kazıbilim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Isırması iltihaplara yol açan iri bir örümcek cinsı. 2/Faiz...Paylama.3/Görülenâleminötesi... '"Takım" sözcüğünün kısa yazılışı. 4/ Keskin kokulu doğai madde. 5/ Atlann taşınması için yapılmış kapalı taşı- ma aracı... Uluslararası Çalışma Örgütü'nün simgesi. 6/ Eski Mısn^'da kutsal sayılan öküz... Biçem. II Rad- yum elementinin simgesi... Japon halk türkülerine ve- rilen ad... Rornanya'nın plaka işareti. 8/ Eskiden ba- zı vakıf kuruluşlanna, yoksullara yemek verilmesı için aynlan para. 9/ Kalp kasında görülen müzmin rahatsızlık. 8 A< LLStOS 2OO( Bu gu n_d epremin ~ .günü Profesyonel gönüllülerimiz hâla depremıedelerin vamında.'. Katkılarından dolayı aşağıda ısımlerı yer aJan dostlarımıza candan teşekkur edtyoruz NURAY METIN. SALIH ERTUR, WELLO. SAVE THE CHILDREN. OLAY BASIN YAYINCIL1K. SEVTAP SUSAR HAMDİYE YILOIRIM. AKBANK TURIZM SAN A Ş Pro».Dr AYGUN BAKKALOGLU. ZUHAL. EGE, ZERRİN AFACAN. DENİZ-ENGİN ALTAS (3ÖNUL GOKTEPE. ROSE COURT HOTEL ÇALIŞANLARI. GUNTAN MAVIGÖ2LU. GULFEM GUNAY. CENGIZ TEZK1. ENGIN AKCANBAŞ YardımMrınız K^ln (O212) 2S2 87 27 - 292 O8 O1 09 gunlerı saat 1O OO/17 OO arası)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle