23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IEYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Reformun yararlam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan. depremden istifade TBMM'den çıkarılan ve sosyal devlet anlayışına en büyük darbeyi vuran "sosyal güvenlik reformu "nun neler getırdiğine ilişkin cicili bicili bir kitapçık bastırmış. Okuyan'ın sunuşuna bakılırsa, Türkiye'nin artık sırtı yere gelmeyecek. Çünkü... Sosyal güvenlik reformu ile Türkiye dünya standartlannı benımsemiş ve "çağdaş uygarlık seviyesi"ne ulaşmışız. Çağın gerisinde kalmayarak, az gelişmiş bır ülke olarak dünyanın zayıf milletleri arasmda bocalamaya mahkûm olmaktan sıyrılmışız. Geleceğimizi karartan zihniyetin pençelerinden uzaklaşmışız. Şükür, ucuz kurtulmuşuz, ucuz.... Zjncirin ilk halkası Türkiye'nin ABD hazinesı garantili tahvil çıkarmasına ilişkin cin fikir, ilk ANAP Istanbul Milletvekili Nesrin A/as'tan çıkmış. Nesrin Nas, konuyu kamuoyuna açıkladıktan sonra ANAP lideri Mesut Yılmaz'a, Yılmaz Başbakan Bülent Ecevit'e, Ecevit de ABD Büyükelçisi Mark Parris'e aktarmış. Bu zincirin ilk halkası olan Nesrin Nas'ın görev yaptığı yerteri öğrenmek ister misiniz? Buyurun: "Uluslararası finans kurvluşlan Euromoney, DC Gardner ve Emerging Markets'in Türkiye Temsilciliği." 1- -V - Fadime'yi sorgulamakFadime Usta, yıllardır isviçre'de işçi olarak çalışıyordu. Bolu Gölyaka'daki yakınları depremden zarar görünce Türkiye'ye onlara yardıma geldi. Depremden günler sonra Düzce'ye gelen Başbakan Bülent Ecevit'e "Ne olacak halimiz?" deme gafletinde bulundu, sonra da başına gelmedik kalmadı. Fadime Usta'nın anlatımlarına bakılırsa, kendisi karakola çekilmiş, hakarete uğramış, sık sık rfade için evinden alınıp götürülmüş. Fadime Usta, Hürriyet'e diyor ki: "Polisteki ifademde bana zoria örgüt bağlantısı suçu vehlmeye çalışılıyor. Benim örgütle mörgütle ilgim yok. Zoria ifadem değiştirilmek istendi..." Içinde yaşadığı acı ve yoklukların tepkisini büyük bir saflık içinde Başbakan'a ileten Fadime Usta'nın uğradığı "kötü muamele" ne ilk, ne de son. CHP MYK üyesi Sabh Ergül ile işkencecilere ve çetecilere getirilen af üzerine konuşuyorduk. Minnacık çocukların yargılanmasına, Manisa- davasına getirdi sözü: "Türkiye'deki mevzuat aslında işkenceyi, kötü muameleyi, baskıyı önlemek için yeterli. Yeter ki siyasi iktidarfar, işkenceyi bir araç olarak görmesin. Yargıtay, Manisa davası ile ilgili 4,5 yıl sonra bir sonuca varmıştı ki, bu kez siyasi iktidar afyasası ile işkencecileh affederek işkenceyi birpolitika olarak benimsedi." Ergül, sık sık eleştirilen yargının aslında görevini yaptığının da altını çizdi: "Siz işkencecileh yürütme organı olarak duruşmaya getirmiyorsanız, bir bakan çıkıp Metin Göktepe duvardan düşerek öldü' diyorsa, devlet gücünü kullanarak çete kurup soygun yapanlan, eroin rantını paylaşıp adam öldürenleri af ediyorsanız, hakkında dava açılan işadamlan ile aile fotoğrafı çektiriyorsanız eğer, tüm bunlar görevini yapan yargıya şu mesajın gönderilmesi anlamını taşır: Ey hâkimler, savcılar, bu işlerin üstüne gitmeyin, defteri kapatın..." Affın bir gerekçesi de dolu olan cezaevlerini boşattmak ya, işkencecilerin, çetecilerin boşaltacağı yerleri Fadime Usta gibileri ile dolduracaklar anlaşılan... Tımı, Tırmı? Manda ve himaye istemleri, bundan 80 yıl önce Sıvas'ta toplanan kongrede Mustafa Kemal Atatürk ve bir avuç yurtsever arkadaşı tarafından reddedilmişti. . . Başbakan Büient Ecevit, Sıvas Kongresi'nin toplanışının 80. yıldönümünde yayımladığı mesajda, şöyle diyor: "Türk ulusunu, ulusal irade ve ulusal egemenlik fikri çerçevesinde biheştiren bu kongrede alınan kararlann hayata geçirilmesi ile ulusumuz, tam bağımsızlık hedefıne ulaşmıştır." Ecevit'in daktilosundan çıkan mesajın son sözcüğündeki "r" harfi fazladan basılmış olmalı. Doğrusu "ulaşmıştı" olacak. Düzeltir, Mustafa Kemal ve arkadaşlan adına özür dileriz... . . - Evim yıkıldı, çoluk çocuğum öldü. - Mutluyum, mutlusun, mutlu... - Imdat, çeteler serbest kalacak... - Mutluyuz, mutlusunuz, mutlular... - Sayenizde mezarda emekli olacağım. - Haydi haydi saklama, mutluluktan uçuyorsun... Mutluluk Oyımu - Amanın, kapitûlasyonlar hortluyor... - Seninle bir dakika, mutlandınyor beni... - Cep delik, cepken delik... - Mutlusun dedik ya... -Ama... - Aması maması yok. Sindir artık içine. Mutlusun. O kadar. Mutluluk notu: Başbakan Bülent Ecevit, Bolu'daki depremzedeleri ve yurttaşları çok mutlu gördüğünü dile getirdi. GÖRÜŞ İBRAHİM TEZ Eski Devlet Bakanı Deprem Affı mır Af Depremi mi? Af basit bir sözcük degildir. Ağır bir sözcüktür, her türlü kullanımı ağır sorumluluklar yükler. Sözle bir kez söyleme- den önce bile bin düşünüp bir söylenmesi gereken bir kav- ramdır. Hele bir af yasası çıkarmak, ardında yıllarca çalışma gerektiren, kılı kırk yarmayı, en ince hesapları yapmayı ge- ,fektiren bir girişimdir. Bir kez yapılır, düzeltmesi olmaz, ge- ri adım atması zc*dur. Devlet ciddiyetinin en yüklü hissedil- mesi gereken gırisrmlerden biridir. Veyalhızca birarnacı ola- ılbilir; toplumsal barış» sağlamak, başka bir amacı olamaz. Af, hukuksuzluğun başlangıcı ya da ikrarı olamaz! Yasama, yar- gının gücünü zayıflatıcı davranamaz. Görünümden başka ciddi hiçbir yönü olmadığı her olay- da iyıce açığa çıkmaya başlayan hükümetin en son çıkardı- ğı af yasasıyla da ne kadar hazırlıksız olduğu, yanlış yap- maya ne kadar müsait bir yapıda oluşturulduğu iyice anla- şılmıştır. Hükümet şimdi ortaya çıkardığı bu ucubeden dö- nebilmek için Cumhurbaşkanı'nın vetosuna umut bağlamış- tır. Böyle hükümet olur mu? Böyle devlet ciddiyeti olur mu? Bu beceriksizlik ve ciddiyetsizlik koalisyon olmayla açıkla- nabilir mi? Siz kendi parmaklarınızla bir yasayı çıkann, er- tesi gün, daha Köşk'e ulaşmadan veto edilmesini bekleme- ye koyulun! Bu affın amacı nedir? Hangi sosyal barışı kurmak için çı- karılmıştır? Türkiye'nin hangi sosyal yarasına merhem ola- caktır? Sosyal barışı kiminle kimin arasında kurmak istiyor- lar; çete mağduru insanlarla çeteleri mi barıştırmak istiyor- lar, deprem mağdurlanyla depremdeki yüksek can kaybının sorumlusu bina yapıcılarını mı banştırmak istiyorlar, Mani- salı gençlere işkence yapan polislerte bu gençleri mi barış- tırmak istiyorlar? Günlerdir mağduriarın "Devlet affederse ben cezalannı kendiellerimle veriıim" diye feryatlannı duymuyor- lar mı? Devlet kendisine karşı slogan atan, pankart açan, yürüyüş yapan, yazı yazan kişilerle barışmak istemiyor. ama mağdurun kendisi olmadığı suçlarda af çıkarıyor. Bu kadar önemli bir konuyu Meclis tatile girmeden hemen önce, ulusun büyük bir afet yaşadığı günlerde, kaçırırcası- nayeterincetartışılmadan Meclis'tengeçirmenin anlamı ne- dir? Nedir bu kadar acele olan? Başta Susurluk olmak üze- re, neredeyse içerde çete kalmamışken, alelacele bu çete affının hikmetı nedir? Neyi bir an önce örtmeye, kapatma- ya çalışıyorlar? Toplumda yıkım üzerine yıkım yaratanları, bu yanlışa or- tak olanları halk affetmez, Tann'dan af dilesinler! B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDAN SAĞA: 1/ Salâh Birsel'ın deneme- lerini içeren bir yapıtı.^ 2/ Torun sahibi kadın... Argo- da gizli yere verilen ad. 3/Es- ki Mezopotamya halklan- nıngöktannsı... Genişlik. 4/ tki peygamber ya da iki pa- dişah arasında peygamber- siz ya da padişahsız geçen süre... Birnota. 5/Kemikle- rinyuvarlakucu... Birrenk... Salgı oluşturan organ. 6/ Kendisine aziz süsü vererek 9 yerleştiği sarayda türlü ent- rikalar çevırmesiyle ünlü Rus papa- zı. II Boru sesi... Dudak boyası. 8/ Ahmak, sersem... Taş kınklan üze- rine kum döşenip silindir geçirile- rek yapılan yol. 9/ Bilgiçlık tasla- 4 yan kimse... Afrika'da bir ırmak. 5 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yolsuz ya da emeksiz elde edi- len şey... "Bir garip ölmüş diyeler' Üç günden sonra duyalar,' Soğuk - — ile yuyalan Şöyle garip bencile- ^ yin" (Yunus Emre). 2/ Sinema filmlerinin sanat, eğitim ve kültür amaçlan göz önünde tutularak toplandığı ve korundugu yer. 3/ Inat- çı... Yüz, çehre. 4/ Bır soru sözü... Şarkının sert bir biçimde vur- gulandığı disko müzik üslubu... Yabancı. 5/ Kadife. 6/ Bitkısel ya da hayvansal maddelerin etkili özü... Haldun Taner'ın bir öykü kitabı. 7/ Salatası ve ruleti ünlüdür... Motorlu taşıtlann tekerlek- lerini tutturmakta kullanılan somun. 8/ Reçinesi hekimlikte kulla- nılan bir ağaççık... Bir nota. 9/ Sırtında büyük dikenleri olan bir balık... Romatizma ağnsı. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakCrı turk.net cnemli br nıedtf*hktlke y<vyf»r. t H A R B İ SEMİH POROY Depremde yisirdiğimiz dostlann anısına MIRMIRLAR LĞURDURAK . \ \'^Aû ^jr >&M- - v TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 6 Eylül L/C£ S4RSÜ/YÜR/ 43?5'TE SUSÜSI, OİyAHgAKJK 1 IN LıCE /lÇ£- S/' VE q.EVB£SİSlOE ŞİÛD£TU SİR. DEPREM Ot-DU. DİYAKSAKlR 'LA B/A/6ÖL KEfiTUEJlİ AfSA- SINOA BULUKIAH LİCE, 16 SİN NÜFUSUI BİK KASABAYt» VE DAHA ÖNCE &NEAAU KİB. DEP&EM GEÇ.fRMEMfÇTİ. ÜÇıJHCÜ DEKECB- DEM DEP&EJU ICUŞA&IUOA SAYILAN LİC£, Ö£- LB SAArcERİNOE BAŞLAYAH İUC (6.9) SARSIMrtYLA YERL£ S/G OLMUÇTU. DEPKEM F£LAK£Tf, Z.384 İNSANIN KAYfff- AJA Ve 8-144 KDNUTUU YIKIUAASIAJA VCU- AÇMIŞTt. SOLDA, DePK£MP6N SONRA Uce'NfN OU- RUMU (SÖKÜUİYOtZ ELAZIĞ SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN Sayı: 1997/968 1. Elazığ Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 3.12.1998 tarih ve 1997'868-1998/1646 E.K. s.lı davadosyasında davalı bulunan ve adresi tüm aramalara rağmen bulunamayan Celal Yeşilkaya'ya. a, Davalılardan Celal Yeşilkaya ve Soner Ayremir hakkında açılan davanın reddine, karar verildi. b. Davalılardan Ilhan Takuçin'nin işbu karan temyiz ettiği, Yukarda belirtilen mahkerne karannın davalılardan Celal Yeşilkaya'ya karar ve temyiz dilekçesinin tebliğine, ilan tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkememizin 1997/968 s.lı dosyasındaki karar ve temyiz dilekçesine karşı yazılı beyan ve dilekçenin mahkememize gönderilmesi aksi halde hakkındaki karann kesinleşecegi ve dosyanın temyiz edılmesi üzerine inceleme için Yantay'a gönderilecegi hu- susu ilanen tebliğ olunur. Basın: 41379 Deprem Bölgelerinde Kalkınma Planlanndan Şehir Planlanna LEYLA SURİ Y. Mimar Şehir Plancı Deprem vb. felaketlerdeyitirilen binlerce ınsanı ge- ri getirmek, açılan sosyal yaralan onarmak olanaksız- dır. Ancak benzer kayıplan tekraryaşamamak "Plan- lı Kalkınma" anlayışı ile olanaklıdır. Pianlama, amaç- lara ulaşmayı sağlayan bir araçtır. Geleceğin denetim altına alınabilmesi ise ancak planlama aracı ile sağ- lanabilir. Kuşkusuz "planlama", uluslararasi düzeyde ve ülkemiz kalkınma planlannda yer alan kaynaklann ekonomik ve dengelı kullanımı/sürdürülebilirtik ilkeşi- ne dayandınlmalıdır. Bu açıdan bakıldığında; "a) Ol- kemizin en büyük sanayi bölgesi jeolojık yapısı sağ- lam olmayan alanda mı kurulmalıydı, b) Sanayıyı, böl- gesel kalkınmayı sağlamak ûzere ülkenın özkaynakla- nna göre ülke düzeyindeyaymakyerine, belirlı bölge- lerde toplamanın fayda ve zararian nedir" sorulan ak- la gelmektedır. Deprem felaketi, sosyo ekonomik planlardan fiziki planlara kadar tüm planlara verilen önemı daha doğ- rusu ptanlamanın ciddiye alınmadığını bir kez daha göz- ler önüne sermıştir. Ülkemizin sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerı "planlı kalkınma anlayışı" He gelişti- rerek gelecek kuşaklara aktanmak hedeflenmelidır. Planlı kalkınma, sosyo-ekonomik planlardan (Kal- kınma planı, bölge planı), fiziki planlara ulaşan bir sı- ralama ile gerçekleşebilir. Plan hıyerarşisıne uyulma- sı aynı zamanda hukuki bır kuraldır. Kalkınma planlan ulusal düzeyde "gelişme strate- jileriile çevre politikalannın bütünleşebilmesiiçin" çer- çeve kararlar alırlar. Çerçeve kararların, ekolojık den- geyı bozmayan sürdürülebilir kalkınma ilkelerıne, böl- ge planlan ve alt ölçekli fiziki planlarda da uyulması zooınludur. Ülkemizi de bağlayan BM Çevre Kalkınma Komis- yonu'nca benimsenen "sürdürülebilirlik" ilkesinin, kal- kınma planlannda yer almasına rağmen, uygulama- da yaşama geçirilmediğini onlarca örnekte görmek mümkündür. Bunlardan bırisi de 16 Ağustos deprem felaketinin yaşandığı bölgedir. Deprem bölgesıne kal- kınma planı ve sürdürülebilirlik açısından bakıldığın- da şu saptamalar yapılabilir: 1 - Ülkemiz genelinde yeterli zemin araştırması ya- pılmadan konut ve sanayi ve altyapı alanları yer se- çimi yapılmaktadır. Sanayıye açılan alanlann tamamı- na yakın bir bölümü birinci sınıf verimli tanm toprak- landır. Deprem felaketinin yaşandığı Kocaeli, Adapa- zarı, Bursa da sayılan alanlar içindedir. Verimli tanm alanlannın tanm dışı yapılaşmaya (konut, sanayi vb.) açılması, onanlması mümkün olmayan sosyal kayıp- lann yanı sıra; a) Tanm ürünü elde edilememesi, ekolojik denge- nin bozulması, b) Alanın fizyografik özelliğinden dolayı (verimli ta- nm alanlan genellikle alüvyal toprak olduğundan, je- olojik açıdan sağlam zemine sahip degildir) deprem- de hasarriskininyüksek olması nedenlerine bağlı ola- rak iki yönlü sosyal, ekonomik ve ekolojik kayba ne- den olmaktadır. 2- Sanayi yatınmlan Manmara Bölgesi'nde yoğun- laşmıştır. Sanayi ile birlıkte konut altyapı, sağlık, eği- tim vb. yatınmlar da birbinni çekerek Marmara Böl- gesi'nde yığılmaktadır. Barınma gereksınmesi ise an- cak çok katlı yoğun konut alanlan ile gıderılebilmek- tedir. Çok katlı yapılarda yapı cinsi genellikle -ahşap ve çeliğe oranla daha az esnekliğe sahip- betonar- medir (Proje, uygulama hatalan da eklendiğindeyüa- lan ağır beton bloklar can kayıplanhı afttirmışfır). 3- Sanayi, konut vi>. yatınmlarda ulusal çıkarlar ve kalkınma planlannın ana ilkeleri gözardı edilerek yan- lış yer seçimi kararlan alınmaktadır. Yukarda belirtilen durum, planlama sistemi ile bir- likte yasal ve yönetsel sistemin kaımaşık ve çelişkili yapısından kaynaklanmaktadır. Planlı kalkınma, sürdürülebilirlik konusunda ulus- lararası uygulamalar incelendiğinden ülkemizle ilgili aşağıdaki değerlendirmeler yapılabilir: 1- Anayasa, sürdürülebilıriiğin genel çerçevesini beliriemiştir (M. 56). Ancak aynı anayasada 56. mad- de ile çelişen maddeler de bulunmaktadır. Anayası- nın ilgili maddeleri arasındakı çelışkıyi gıderecek dü- zenlemeler yapılmaladır. 2- Devlet "Anayasa tarafından tanınan çevre hak- kının korunması yolundaki ödevini, fiziki çevreyi sağ- lıklı biryapıya kavuşturacak ülke ve bölgede mekan- salbütünlüksağlayanplanlarsıralamasına uygunplan kararlan alarak" (1) yerine getirmelidir. Bu açıdan ba- kıldığında kaynaklan ekonomik ve dengeli kullanma konusunda ulusal ölçekte "devlet politikası" oluştu- rulmadığı görülebilir. Yasal hükümler ve uluslararası sözleşmelerde imzalanan kararlar pratikte uygulama- ya geçirilmemektedir. 3- Planlama ve uygulamalarda yetki karmaşası vardır. Devlet, kalkınma planlannda çerçeve kararlan alark alt ölçekteki planlara yansıM- masını ve uygulanmasını sağlayacak önlemler geliş- tirmelidir. Ne yapılabilir Dönemlere göre yapılacak eylemler aşağıdaki gibi sıralanabilin Kısa dönemde, deprem bölgesindeki hasarlı bina- lar ivedilikle saptanıp, sakıncalı görülenlerde çalışma ve oturma izni verilmemelidir. Faaliyeti durdurulan sanayi tesisleri, belirli bir prog- ramla, ÇED ve zemin araştırması yapılarak ve finans- man kolaylığı sağlanarak, Anadolu'nun değişik illerin- de tam doluluğa ulaşmamış cf22"Organize Sanayi Alanlan"na aktanlabilir. Sanayide çalışan nüfusa da fonlardan sağlanan destekle bannma olanağı sağla- nabilir. Sonraki dönemde ise hedef, kalkınma planı ilkele- rini yaşam geçirmek olmalıdır. Bu amaçla, öncelikte ülke genelinde tüm doğal ve kültürel degerterin sağ- lıklı envanteri çıkanlmalıdır. Envanter, ekonomik, sos- yal, fiziki anlamda tüm planlann hareket noktasını be- lirlemesi açısından çok önemlidir. Bu aşamadan sonra bölgelerarası ekonomik ve sosyal dengeyi sağlayacak bölge planlan ivedilikle hazırlanmalıdır. Bölge planlan, kalkınma planlan doğ- rultusunda, kaynaklann dengeli kullanılmasını, sürdö- rülebilmesini hedeflemelidir. Bölge planlan, alt ölçekteki fiziki planlara net ve sağlıklı veri oluşturmalıdır (2). Fiziki planların uygulanması, yasalaria desteklen- meli, imar affı, turizmi teşvik, turizm alanı, otonom kararlar vb. yasal ve yönetsel karmaşa yaratan yasa ve kararlara son verilmelidir. Ülkemizin deprem kuşağında olması nedeniyle her ölçekteki planlama çalışmalannda öncelikle jeolojik araştırmalann yapılması gerekmektedir. Insanlann bilinç düzeyi, sivil toplum örgütleri, ka- mu kurumlan, akademikler ve medyanın ortak girişi- mi ile yüksettilmelidir. Jeolojik araştırmalann, yasa ge- reği yapılan birformalite değil, başta can güvenliği ol- mak üzere, sosyal ve ekonomik hayatın da güvence altına alınmasının gereği olduğu benimsenmelidir. (1) N. Vidinlioğlu, H. Kansu - Türkıye'de Kentleş- me Olgusunda Planlamanın Amacı Yönünden Çevre Faktörü, 1997 (2) Planın hazıriık, onaylanma ve uygulama sürecin- de görev alan kişi kurumlar ve planla ilgili yasalann, tümüyle yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Plan- lama kunımu özerk bir yapıya kavuşturulmalı, bölge temsilcileri ve sivil toplum örgütleri sisteme dahil ed8- melidir. Plana aykın uygulamalar, karariıyönetim ve cay- dıncı yasalaria önlenmelidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle