Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IEYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
Reformun
yararlam
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Yaşar Okuyan.
depremden istifade TBMM'den
çıkarılan ve sosyal devlet
anlayışına en büyük darbeyi vuran
"sosyal güvenlik reformu "nun
neler getırdiğine ilişkin cicili bicili
bir kitapçık bastırmış.
Okuyan'ın sunuşuna bakılırsa,
Türkiye'nin artık sırtı yere
gelmeyecek. Çünkü... Sosyal
güvenlik reformu ile Türkiye dünya
standartlannı
benımsemiş ve "çağdaş
uygarlık seviyesi"ne ulaşmışız.
Çağın gerisinde kalmayarak,
az gelişmiş bır ülke olarak
dünyanın zayıf milletleri
arasmda bocalamaya
mahkûm olmaktan sıyrılmışız.
Geleceğimizi karartan
zihniyetin pençelerinden
uzaklaşmışız. Şükür, ucuz
kurtulmuşuz, ucuz....
Zjncirin
ilk halkası
Türkiye'nin ABD hazinesı garantili
tahvil çıkarmasına ilişkin cin fikir,
ilk ANAP Istanbul Milletvekili
Nesrin A/as'tan çıkmış. Nesrin
Nas, konuyu kamuoyuna
açıkladıktan sonra ANAP lideri
Mesut Yılmaz'a, Yılmaz Başbakan
Bülent Ecevit'e, Ecevit de ABD
Büyükelçisi Mark Parris'e
aktarmış. Bu zincirin ilk halkası
olan Nesrin Nas'ın görev yaptığı
yerteri öğrenmek ister misiniz?
Buyurun: "Uluslararası finans
kurvluşlan Euromoney, DC
Gardner ve Emerging Markets'in
Türkiye Temsilciliği."
1- -V -
Fadime'yi sorgulamakFadime Usta, yıllardır
isviçre'de işçi olarak
çalışıyordu. Bolu Gölyaka'daki
yakınları depremden zarar
görünce Türkiye'ye onlara
yardıma geldi.
Depremden günler sonra
Düzce'ye gelen
Başbakan Bülent Ecevit'e
"Ne olacak halimiz?" deme
gafletinde bulundu,
sonra da başına gelmedik
kalmadı.
Fadime Usta'nın anlatımlarına
bakılırsa, kendisi karakola
çekilmiş, hakarete uğramış, sık
sık rfade için evinden alınıp
götürülmüş. Fadime Usta,
Hürriyet'e diyor ki:
"Polisteki ifademde bana zoria
örgüt bağlantısı suçu vehlmeye
çalışılıyor. Benim örgütle
mörgütle ilgim yok. Zoria
ifadem değiştirilmek istendi..."
Içinde yaşadığı acı ve
yoklukların tepkisini büyük bir
saflık içinde Başbakan'a ileten
Fadime Usta'nın uğradığı "kötü
muamele" ne ilk, ne de son.
CHP MYK üyesi Sabh Ergül ile
işkencecilere ve çetecilere
getirilen af üzerine
konuşuyorduk.
Minnacık çocukların
yargılanmasına, Manisa-
davasına getirdi
sözü: "Türkiye'deki
mevzuat aslında işkenceyi,
kötü muameleyi, baskıyı
önlemek için yeterli.
Yeter ki siyasi iktidarfar,
işkenceyi bir araç olarak
görmesin. Yargıtay, Manisa
davası ile ilgili 4,5 yıl sonra bir
sonuca varmıştı ki, bu kez
siyasi iktidar afyasası ile
işkencecileh affederek
işkenceyi birpolitika olarak
benimsedi."
Ergül, sık sık eleştirilen yargının
aslında görevini yaptığının da
altını çizdi:
"Siz işkencecileh yürütme
organı olarak duruşmaya
getirmiyorsanız, bir bakan
çıkıp Metin Göktepe
duvardan düşerek öldü'
diyorsa, devlet gücünü
kullanarak çete
kurup soygun yapanlan,
eroin rantını paylaşıp adam
öldürenleri af ediyorsanız,
hakkında dava açılan
işadamlan ile aile fotoğrafı
çektiriyorsanız eğer, tüm
bunlar görevini yapan
yargıya şu mesajın
gönderilmesi anlamını taşır:
Ey hâkimler, savcılar, bu
işlerin üstüne gitmeyin,
defteri kapatın..."
Affın bir gerekçesi de
dolu olan cezaevlerini
boşattmak ya,
işkencecilerin, çetecilerin
boşaltacağı yerleri Fadime Usta
gibileri ile dolduracaklar
anlaşılan...
Tımı,
Tırmı?
Manda ve himaye
istemleri, bundan 80 yıl
önce Sıvas'ta toplanan
kongrede Mustafa
Kemal Atatürk ve bir
avuç yurtsever
arkadaşı tarafından
reddedilmişti. . .
Başbakan Büient
Ecevit, Sıvas
Kongresi'nin toplanışının
80. yıldönümünde
yayımladığı mesajda,
şöyle diyor:
"Türk ulusunu, ulusal
irade ve ulusal egemenlik
fikri çerçevesinde
biheştiren bu kongrede
alınan kararlann hayata
geçirilmesi ile ulusumuz,
tam bağımsızlık hedefıne
ulaşmıştır."
Ecevit'in daktilosundan
çıkan mesajın son
sözcüğündeki "r" harfi
fazladan basılmış olmalı.
Doğrusu "ulaşmıştı"
olacak. Düzeltir,
Mustafa Kemal ve
arkadaşlan adına
özür dileriz... . .
- Evim yıkıldı, çoluk çocuğum öldü.
- Mutluyum, mutlusun, mutlu...
- Imdat, çeteler serbest kalacak...
- Mutluyuz, mutlusunuz,
mutlular...
- Sayenizde mezarda emekli olacağım.
- Haydi haydi saklama, mutluluktan
uçuyorsun...
Mutluluk Oyımu
- Amanın, kapitûlasyonlar hortluyor...
- Seninle bir dakika, mutlandınyor
beni...
- Cep delik, cepken delik...
- Mutlusun dedik ya...
-Ama...
- Aması maması yok. Sindir artık içine.
Mutlusun. O kadar.
Mutluluk notu:
Başbakan Bülent Ecevit, Bolu'daki
depremzedeleri ve
yurttaşları çok mutlu gördüğünü dile
getirdi.
GÖRÜŞ
İBRAHİM TEZ Eski Devlet Bakanı
Deprem Affı mır Af Depremi mi?
Af basit bir sözcük degildir. Ağır bir sözcüktür, her türlü
kullanımı ağır sorumluluklar yükler. Sözle bir kez söyleme-
den önce bile bin düşünüp bir söylenmesi gereken bir kav-
ramdır. Hele bir af yasası çıkarmak, ardında yıllarca çalışma
gerektiren, kılı kırk yarmayı, en ince hesapları yapmayı ge-
,fektiren bir girişimdir. Bir kez yapılır, düzeltmesi olmaz, ge-
ri adım atması zc*dur. Devlet ciddiyetinin en yüklü hissedil-
mesi gereken gırisrmlerden biridir. Veyalhızca birarnacı ola-
ılbilir; toplumsal barış» sağlamak, başka bir amacı olamaz. Af,
hukuksuzluğun başlangıcı ya da ikrarı olamaz! Yasama, yar-
gının gücünü zayıflatıcı davranamaz.
Görünümden başka ciddi hiçbir yönü olmadığı her olay-
da iyıce açığa çıkmaya başlayan hükümetin en son çıkardı-
ğı af yasasıyla da ne kadar hazırlıksız olduğu, yanlış yap-
maya ne kadar müsait bir yapıda oluşturulduğu iyice anla-
şılmıştır. Hükümet şimdi ortaya çıkardığı bu ucubeden dö-
nebilmek için Cumhurbaşkanı'nın vetosuna umut bağlamış-
tır. Böyle hükümet olur mu? Böyle devlet ciddiyeti olur mu?
Bu beceriksizlik ve ciddiyetsizlik koalisyon olmayla açıkla-
nabilir mi? Siz kendi parmaklarınızla bir yasayı çıkann, er-
tesi gün, daha Köşk'e ulaşmadan veto edilmesini bekleme-
ye koyulun!
Bu affın amacı nedir? Hangi sosyal barışı kurmak için çı-
karılmıştır? Türkiye'nin hangi sosyal yarasına merhem ola-
caktır? Sosyal barışı kiminle kimin arasında kurmak istiyor-
lar; çete mağduru insanlarla çeteleri mi barıştırmak istiyor-
lar, deprem mağdurlanyla depremdeki yüksek can kaybının
sorumlusu bina yapıcılarını mı banştırmak istiyorlar, Mani-
salı gençlere işkence yapan polislerte bu gençleri mi barış-
tırmak istiyorlar? Günlerdir mağduriarın "Devlet affederse ben
cezalannı kendiellerimle veriıim" diye feryatlannı duymuyor-
lar mı? Devlet kendisine karşı slogan atan, pankart açan,
yürüyüş yapan, yazı yazan kişilerle barışmak istemiyor. ama
mağdurun kendisi olmadığı suçlarda af çıkarıyor.
Bu kadar önemli bir konuyu Meclis tatile girmeden hemen
önce, ulusun büyük bir afet yaşadığı günlerde, kaçırırcası-
nayeterincetartışılmadan Meclis'tengeçirmenin anlamı ne-
dir? Nedir bu kadar acele olan? Başta Susurluk olmak üze-
re, neredeyse içerde çete kalmamışken, alelacele bu çete
affının hikmetı nedir? Neyi bir an önce örtmeye, kapatma-
ya çalışıyorlar?
Toplumda yıkım üzerine yıkım yaratanları, bu yanlışa or-
tak olanları halk affetmez, Tann'dan af dilesinler!
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2SOLDAN SAĞA:
1/ Salâh Birsel'ın deneme-
lerini içeren bir yapıtı.^ 2/
Torun sahibi kadın... Argo-
da gizli yere verilen ad. 3/Es-
ki Mezopotamya halklan-
nıngöktannsı... Genişlik. 4/
tki peygamber ya da iki pa-
dişah arasında peygamber-
siz ya da padişahsız geçen
süre... Birnota. 5/Kemikle-
rinyuvarlakucu... Birrenk...
Salgı oluşturan organ. 6/
Kendisine aziz süsü vererek 9
yerleştiği sarayda türlü ent-
rikalar çevırmesiyle ünlü Rus papa-
zı. II Boru sesi... Dudak boyası. 8/
Ahmak, sersem... Taş kınklan üze-
rine kum döşenip silindir geçirile-
rek yapılan yol. 9/ Bilgiçlık tasla- 4
yan kimse... Afrika'da bir ırmak. 5
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yolsuz ya da emeksiz elde edi-
len şey... "Bir garip ölmüş diyeler'
Üç günden sonra duyalar,' Soğuk -
— ile yuyalan Şöyle garip bencile- ^
yin" (Yunus Emre). 2/ Sinema filmlerinin sanat, eğitim ve kültür
amaçlan göz önünde tutularak toplandığı ve korundugu yer. 3/ Inat-
çı... Yüz, çehre. 4/ Bır soru sözü... Şarkının sert bir biçimde vur-
gulandığı disko müzik üslubu... Yabancı. 5/ Kadife. 6/ Bitkısel ya
da hayvansal maddelerin etkili özü... Haldun Taner'ın bir öykü
kitabı. 7/ Salatası ve ruleti ünlüdür... Motorlu taşıtlann tekerlek-
lerini tutturmakta kullanılan somun. 8/ Reçinesi hekimlikte kulla-
nılan bir ağaççık... Bir nota. 9/ Sırtında büyük dikenleri olan bir
balık... Romatizma ağnsı.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakCrı turk.net
cnemli br nıedtf*hktlke y<vyf»r. t
H A R B İ SEMİH POROY Depremde yisirdiğimiz dostlann anısına
MIRMIRLAR LĞURDURAK .
\
\'^Aû
^jr
>&M- - v
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 6 Eylül
L/C£ S4RSÜ/YÜR/
43?5'TE SUSÜSI, OİyAHgAKJK
1
IN LıCE /lÇ£-
S/' VE q.EVB£SİSlOE ŞİÛD£TU SİR. DEPREM
Ot-DU. DİYAKSAKlR 'LA B/A/6ÖL KEfiTUEJlİ AfSA-
SINOA BULUKIAH LİCE, 16 SİN NÜFUSUI BİK
KASABAYt» VE DAHA ÖNCE &NEAAU KİB.
DEP&EM GEÇ.fRMEMfÇTİ. ÜÇıJHCÜ DEKECB-
DEM DEP&EJU ICUŞA&IUOA SAYILAN LİC£, Ö£-
LB SAArcERİNOE BAŞLAYAH İUC
(6.9) SARSIMrtYLA YERL£ S/G OLMUÇTU.
DEPKEM F£LAK£Tf, Z.384 İNSANIN KAYfff-
AJA Ve 8-144 KDNUTUU YIKIUAASIAJA VCU-
AÇMIŞTt.
SOLDA, DePK£MP6N SONRA Uce'NfN OU-
RUMU (SÖKÜUİYOtZ
ELAZIĞ SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Sayı: 1997/968
1. Elazığ Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 3.12.1998 tarih ve 1997'868-1998/1646 E.K. s.lı davadosyasında davalı bulunan ve adresi tüm
aramalara rağmen bulunamayan Celal Yeşilkaya'ya.
a, Davalılardan Celal Yeşilkaya ve Soner Ayremir hakkında açılan davanın reddine, karar verildi.
b. Davalılardan Ilhan Takuçin'nin işbu karan temyiz ettiği,
Yukarda belirtilen mahkerne karannın davalılardan Celal Yeşilkaya'ya karar ve temyiz dilekçesinin tebliğine, ilan tarihinden itibaren
yedi gün içinde mahkememizin 1997/968 s.lı dosyasındaki karar ve temyiz dilekçesine karşı yazılı beyan ve dilekçenin mahkememize
gönderilmesi aksi halde hakkındaki karann kesinleşecegi ve dosyanın temyiz edılmesi üzerine inceleme için Yantay'a gönderilecegi hu-
susu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 41379
Deprem Bölgelerinde
Kalkınma Planlanndan
Şehir Planlanna
LEYLA SURİ Y. Mimar Şehir Plancı
Deprem vb. felaketlerdeyitirilen binlerce ınsanı ge-
ri getirmek, açılan sosyal yaralan onarmak olanaksız-
dır. Ancak benzer kayıplan tekraryaşamamak "Plan-
lı Kalkınma" anlayışı ile olanaklıdır. Pianlama, amaç-
lara ulaşmayı sağlayan bir araçtır. Geleceğin denetim
altına alınabilmesi ise ancak planlama aracı ile sağ-
lanabilir. Kuşkusuz "planlama", uluslararasi düzeyde
ve ülkemiz kalkınma planlannda yer alan kaynaklann
ekonomik ve dengelı kullanımı/sürdürülebilirtik ilkeşi-
ne dayandınlmalıdır. Bu açıdan bakıldığında; "a) Ol-
kemizin en büyük sanayi bölgesi jeolojık yapısı sağ-
lam olmayan alanda mı kurulmalıydı, b) Sanayıyı, böl-
gesel kalkınmayı sağlamak ûzere ülkenın özkaynakla-
nna göre ülke düzeyindeyaymakyerine, belirlı bölge-
lerde toplamanın fayda ve zararian nedir" sorulan ak-
la gelmektedır.
Deprem felaketi, sosyo ekonomik planlardan fiziki
planlara kadar tüm planlara verilen önemı daha doğ-
rusu ptanlamanın ciddiye alınmadığını bir kez daha göz-
ler önüne sermıştir. Ülkemizin sahip olduğu doğal ve
kültürel değerlerı "planlı kalkınma anlayışı" He gelişti-
rerek gelecek kuşaklara aktanmak hedeflenmelidır.
Planlı kalkınma, sosyo-ekonomik planlardan (Kal-
kınma planı, bölge planı), fiziki planlara ulaşan bir sı-
ralama ile gerçekleşebilir. Plan hıyerarşisıne uyulma-
sı aynı zamanda hukuki bır kuraldır.
Kalkınma planlan ulusal düzeyde "gelişme strate-
jileriile çevre politikalannın bütünleşebilmesiiçin" çer-
çeve kararlar alırlar. Çerçeve kararların, ekolojık den-
geyı bozmayan sürdürülebilir kalkınma ilkelerıne, böl-
ge planlan ve alt ölçekli fiziki planlarda da uyulması
zooınludur.
Ülkemizi de bağlayan BM Çevre Kalkınma Komis-
yonu'nca benimsenen "sürdürülebilirlik" ilkesinin, kal-
kınma planlannda yer almasına rağmen, uygulama-
da yaşama geçirilmediğini onlarca örnekte görmek
mümkündür. Bunlardan bırisi de 16 Ağustos deprem
felaketinin yaşandığı bölgedir. Deprem bölgesıne kal-
kınma planı ve sürdürülebilirlik açısından bakıldığın-
da şu saptamalar yapılabilir:
1 - Ülkemiz genelinde yeterli zemin araştırması ya-
pılmadan konut ve sanayi ve altyapı alanları yer se-
çimi yapılmaktadır. Sanayıye açılan alanlann tamamı-
na yakın bir bölümü birinci sınıf verimli tanm toprak-
landır. Deprem felaketinin yaşandığı Kocaeli, Adapa-
zarı, Bursa da sayılan alanlar içindedir. Verimli tanm
alanlannın tanm dışı yapılaşmaya (konut, sanayi vb.)
açılması, onanlması mümkün olmayan sosyal kayıp-
lann yanı sıra;
a) Tanm ürünü elde edilememesi, ekolojik denge-
nin bozulması,
b) Alanın fizyografik özelliğinden dolayı (verimli ta-
nm alanlan genellikle alüvyal toprak olduğundan, je-
olojik açıdan sağlam zemine sahip degildir) deprem-
de hasarriskininyüksek olması nedenlerine bağlı ola-
rak iki yönlü sosyal, ekonomik ve ekolojik kayba ne-
den olmaktadır.
2- Sanayi yatınmlan Manmara Bölgesi'nde yoğun-
laşmıştır. Sanayi ile birlıkte konut altyapı, sağlık, eği-
tim vb. yatınmlar da birbinni çekerek Marmara Böl-
gesi'nde yığılmaktadır. Barınma gereksınmesi ise an-
cak çok katlı yoğun konut alanlan ile gıderılebilmek-
tedir. Çok katlı yapılarda yapı cinsi genellikle -ahşap
ve çeliğe oranla daha az esnekliğe sahip- betonar-
medir (Proje, uygulama hatalan da eklendiğindeyüa-
lan ağır beton bloklar can kayıplanhı afttirmışfır).
3- Sanayi, konut vi>. yatınmlarda ulusal çıkarlar ve
kalkınma planlannın ana ilkeleri gözardı edilerek yan-
lış yer seçimi kararlan alınmaktadır.
Yukarda belirtilen durum, planlama sistemi ile bir-
likte yasal ve yönetsel sistemin kaımaşık ve çelişkili
yapısından kaynaklanmaktadır.
Planlı kalkınma, sürdürülebilirlik konusunda ulus-
lararası uygulamalar incelendiğinden ülkemizle ilgili
aşağıdaki değerlendirmeler yapılabilir:
1- Anayasa, sürdürülebilıriiğin genel çerçevesini
beliriemiştir (M. 56). Ancak aynı anayasada 56. mad-
de ile çelişen maddeler de bulunmaktadır. Anayası-
nın ilgili maddeleri arasındakı çelışkıyi gıderecek dü-
zenlemeler yapılmaladır.
2- Devlet "Anayasa tarafından tanınan çevre hak-
kının korunması yolundaki ödevini, fiziki çevreyi sağ-
lıklı biryapıya kavuşturacak ülke ve bölgede mekan-
salbütünlüksağlayanplanlarsıralamasına uygunplan
kararlan alarak" (1) yerine getirmelidir. Bu açıdan ba-
kıldığında kaynaklan ekonomik ve dengeli kullanma
konusunda ulusal ölçekte "devlet politikası" oluştu-
rulmadığı görülebilir. Yasal hükümler ve uluslararası
sözleşmelerde imzalanan kararlar pratikte uygulama-
ya geçirilmemektedir. 3- Planlama ve uygulamalarda
yetki karmaşası vardır. Devlet, kalkınma planlannda
çerçeve kararlan alark alt ölçekteki planlara yansıM-
masını ve uygulanmasını sağlayacak önlemler geliş-
tirmelidir.
Ne yapılabilir
Dönemlere göre yapılacak eylemler aşağıdaki gibi
sıralanabilin
Kısa dönemde, deprem bölgesindeki hasarlı bina-
lar ivedilikle saptanıp, sakıncalı görülenlerde çalışma
ve oturma izni verilmemelidir.
Faaliyeti durdurulan sanayi tesisleri, belirli bir prog-
ramla, ÇED ve zemin araştırması yapılarak ve finans-
man kolaylığı sağlanarak, Anadolu'nun değişik illerin-
de tam doluluğa ulaşmamış cf22"Organize Sanayi
Alanlan"na aktanlabilir. Sanayide çalışan nüfusa da
fonlardan sağlanan destekle bannma olanağı sağla-
nabilir.
Sonraki dönemde ise hedef, kalkınma planı ilkele-
rini yaşam geçirmek olmalıdır. Bu amaçla, öncelikte
ülke genelinde tüm doğal ve kültürel degerterin sağ-
lıklı envanteri çıkanlmalıdır. Envanter, ekonomik, sos-
yal, fiziki anlamda tüm planlann hareket noktasını be-
lirlemesi açısından çok önemlidir.
Bu aşamadan sonra bölgelerarası ekonomik ve
sosyal dengeyi sağlayacak bölge planlan ivedilikle
hazırlanmalıdır. Bölge planlan, kalkınma planlan doğ-
rultusunda, kaynaklann dengeli kullanılmasını, sürdö-
rülebilmesini hedeflemelidir.
Bölge planlan, alt ölçekteki fiziki planlara net ve
sağlıklı veri oluşturmalıdır (2).
Fiziki planların uygulanması, yasalaria desteklen-
meli, imar affı, turizmi teşvik, turizm alanı, otonom
kararlar vb. yasal ve yönetsel karmaşa yaratan yasa
ve kararlara son verilmelidir.
Ülkemizin deprem kuşağında olması nedeniyle her
ölçekteki planlama çalışmalannda öncelikle jeolojik
araştırmalann yapılması gerekmektedir.
Insanlann bilinç düzeyi, sivil toplum örgütleri, ka-
mu kurumlan, akademikler ve medyanın ortak girişi-
mi ile yüksettilmelidir. Jeolojik araştırmalann, yasa ge-
reği yapılan birformalite değil, başta can güvenliği ol-
mak üzere, sosyal ve ekonomik hayatın da güvence
altına alınmasının gereği olduğu benimsenmelidir.
(1) N. Vidinlioğlu, H. Kansu - Türkıye'de Kentleş-
me Olgusunda Planlamanın Amacı Yönünden Çevre
Faktörü, 1997
(2) Planın hazıriık, onaylanma ve uygulama sürecin-
de görev alan kişi kurumlar ve planla ilgili yasalann,
tümüyle yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Plan-
lama kunımu özerk bir yapıya kavuşturulmalı, bölge
temsilcileri ve sivil toplum örgütleri sisteme dahil ed8-
melidir. Plana aykın uygulamalar, karariıyönetim ve cay-
dıncı yasalaria önlenmelidir.