Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 1998 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
Darphane'deki "Cumhuriyet'in Aile Albümleri" 75 yıllık bir yaşam kesitine ayna tutuyor
Sergide farklı yörelerden, farklı meslekkrden, farklı inanç ve dillerden 17 avn ailenin öyküsü aracüığıyla 75 ydhk bir 'Cumhuriyet Türkiyesa' kesiti sunuluyor. (Fotoğraflar: KADER TUĞLA)
Yitip giden Türkîye mozaiği
FECtRALPTEKİN
Tarih Vakfı'nın düzenledigi 'Üç Ku-
şak Cumhuriyet' sergisi kapsamında
yer alan 'Cumhuriyet'in Aile Albümle-
ri' sergisi Tanhi Darphane Binalan 'St-
ra Odalar' mekânında açıldı. Oya Bay-
dar ile Feride Çiçekoğlu tarafından ha-
zırlanan ve grafik tasanmlannı Elif Ayi-
ter'in yaptığı sergide farklı yörelerden,
farklı mesleklerden, farklı inanç ve dil-
lerden 17 ailenin öyküsü aracılığıyla 75
yıllık bir 'Cumhuriyet Türkiyesi' kesi-
ti sunuluyor. Sergide. ailelerin fotoğraf
albümlerinin yam sıra yazışma ve arşiv-
leri. kuşaktan kuşağa aktanlmış eşya ve
giysileri de yer alıyor.
Çiçekoğlu, Cumhuriyet"in Aile Al-
bümleri sergisinin fikir aşamasmdaki
oluşum sürecini şöyle özetliyor: "Aile
albümleri, bir süredir Tarih Vakfi'nın
gündeminde olan bir projeydi. Üç Ku-
şak Cumhuriyet sergisi gündeme gel-
dikten sonra benim de bu projede göre\
alacağim belli olunca Oya Bay dar'la bir-
likte Cumhuriyet'in Aile Albümleri baş-
hğı alûnda, insanlann y aşamlanndan.
yüzlerinden, fotoğraflanndan ve anıla-
nndan yola çıkarak Cumhuriyet'in her
aileye özel tarihçesini araştırmak iste-
dik. Fikir böy le gelişti." Sergı Çobanoğ-
lu, EczacıbaşL, Edhemağalar, Frangopu-
los, Gökberk, Gueron, Güler, Güven,
Hacımirzaoğtu, Kalkan, kuruyazjcı, Ku-
tat, Punlular, Tannverdi, Tuna, Ulusoy
ve Yersel ailelerinin albümlerinden olu-
şuyor. Baydar, çalışmalara başlarken
rastlantısal örneklemelerin izinden git-
tiklerini, sergı kapsamına alacaklan al-
bümleri seçerken ise öncelikle 75 yıllık
Cumhuriyet sürecinde yaşananlan yan-
sıtabilecek ailelerde karar kıldıklannı
beürtiyor.
a
Farkhmeslek,din,dilve yö-
relerden 17 aileyi sergi kapsamına al-
dık. Sergide yer alacak ailelerin geniş
Sergi, Oya Baydar ve Feride Çiçekoğlu tarafindan hazuiandı. (Fotoğraf: K.U B1LAY TÜNTÜL)
birlikte
hatırlamayı
hatırladık.
Cumhuriyet'in
Aile Albümleri
sergisi, kendi
tarihimizle
resmi söylemin
dışında özel
olarak
banşmayı,
kucaklaşmayı,
tarihimizi
irdelemeyi ve
köklerimizi
bulmayı
öneriyor.'
bir albüme sahip olnıalan ve Cumhuri-
vet dönemini yansıtmalan gerekiyordu.
Işe önce yakın çevremizden aklınuza ge-
len isimlerie başladık. Ancak bir süre
sonra İstanbul dışına çıkmamız gerek-
tigini hissettik. Tabii ki burada tüm Tür-
kiye'yi temsil etmek kidiasında değiliz,
ama bir çeşhülik yaratabildiğimize ina-
nıyoruz."
Çok duygulu anlar yaşadık
Sergide Adıyaman, Mardin, Zongul-
dak. $öke ve Eskışehir'den, Hacımirza
Köyü'nden aileler yer alıyor. Baydar,
İstanbul dışına çıkmakla yetinmeyip
mezhepsel, dinsel, dilsel. geleneksel çe-
şitliliği sağlamak adına bazı Rum, Er-
meni ve Yahudi ailelerini de arayıp bul-
duklannı anlatıyor: "Önemü olan bu
serginin bir kesiti yansıtabilmesiy di, çün-
kü Cumhuriyet resmi tarihten ibaret de-
gfldir. 75 yüda Türkiye'de bir şeyler ya-
şandı. tnsanlar hem birçok güzellik hem
de birçok acı gördüler. Örneğin Türki-
ye'de Ermeni azınhk olarak varolan Gü-
ler ailesinin çok ilginç bir yaşamöyküsü
vardı. Ya da Yahudi annhktan olan Gu-
eron ailesi. Varlık Vergisi'nden, Aşka-
le'ye sürülmekten, Türkiye Cumhuri-
yeti'nde kavuştuklan müreffeh yaşam a
dek çeşitli dönemlerden geçmişlerdi Bir
Kürt ailesi olan Kalkanlar'dan İbrahim
öğretmen, çocuklaruıa zorlukla konu-
şabiktikleri bir dikie egitim verilmesin-
den şikâyet ediyordu. Yinesergide yeralan
Ulusoy ailesi, şu an Anadolu'da Bekta-
şi geleneğini sürdüren aledir. Biz bu ser-
giyle, arük yitip gkmekte ofauı Türkiye
mozaiğini göstermeye çahşnk."
'Onlan anılanna geri götûrdfik'
Baydar, araştırmalan sürdürürken
müthiş duygulu anlaryaşadıklannı, iliş-
ki kurduklan ailelerle bütünleştiklerini
ve sergi hazirlıklannın kendileri için
çok keyifli bir serüvene dönüştüğünü
söylüyor: "Sergiye hazırlanırken, tanış-
tığımtz tüm o insanlann stcakhğma ta-
nıkoMuk. Zaman zaman gözyaşlanmı-
a tutamadık. Çok duygulu anlar vaşa-
dıkBuduygusalhk, sergide yer alan me-
rinlere ve fotoğraflara da yansıdı. Gra-
fik tasanmı üstlenen Elif Ayiter de o
denli ruhuna girdi ki albümleria, ailele-
Sinema oyuncuları dernekleri 35. Antalya Altın Portakal Film Festivali 'ne katılmıyor
Antafya'da yddız'sız gecelerKültür Servisi - SODER (Sine-
ma Oyuncuları Derneği) ve ÇA-
SOD' un (Çağdas SinemaOyuncu-
lan Derneği)buyıl 1 Ekim'debaş-
layacak "35. Antalya Attın Porta-
kal Fflm Festi\ali''ne kaülmama ko-
nusunda ortak karar alması ortalı-
ğı kanştırdı.
Karar hakkındaki ilgili görüşler
farklı farklı. Festivalciler SODER
ve ÇASOD'un ortak eyleminın al-
tında, derneklerin üyeleri adına on
beş biner dolarlık para yardımı ta-
leplerinin yattığını söylüyorlar.
Uİuslararası Antatya Altın Portakal
Film Festivali'nden yapılan açıkla-
mada, derneklerin vakıf üzerinde-
ki etkilerini yitirdikleri için böyle
bir yola başvurduklan belirtilirken
söz konusu demekler. tepkilerinin,
festivalin sanatçılara karşı tavırla-
nna yönelik olduğunu söylüyorlar.
tşte görüşler:
Sorun güç dengeleri
NALAN CEBECİ (Uİuslarara-
sı Antaiya .-Vltın Pbrtakal Film Fes-
tivaü yönetmeni): Tanju Gürsu yak-
laşık üç ay önce kortej için 1
Ekim'deyüz sanatçryı sabahtan An-
talya'ya getirip akşam geri götür-
me teklifinde bulundu. Bu insan-
lan otel masrafından kurtarmanın
karşılığı olarak da on beş bin dolar
talep etti. Vakıf olarak. talepleri-
nin gerekçesini ve paranın nerede
kullanılacağıru yazılı olarak bildir-
melerini istedik, fakat bu talep hep
sözlü olarak dile getirildi. Iş bir so-
nuca varamayınca biz sanatçılan
birer birer davet etmeye başladık.
Sorun aslında para sorunu de-
ğil, güç dengeleri. Antalya Kültür
ve Sanat Vakfi'nın kimliğı ve gü-
cü artıkyerine oturuyor. Bundan ra-
hatsız olan kişiler son üç yıl için-
deki her türlü değişikliğe tepki gös-
terdıler. Vakfın kurulması, Uİusla-
rarası Film Festivali düzenleme gi-
rişimleri hep tepkıye yol act. Şu an-
da Türk sineması da. Antalya Film
Festivali de kendini yeniliyor. Fes-
tivalde sınemacılann gücü giderek
azalıyor. Sanatçılar eskıden festiva-
li yönlendirebiliyorlardı: şimdi ar-
tık gelin bızim konuğumuz olun
diyoruz kendilerine. Para konulan
• Festival yöneticileri SODER ve ÇASOD'un katılmama karannın
ardında, derneklerin 'yardımlaşma sandığı'na on beş biner dolarlık
talebinin yattığmı belirterek festivalde sinemacılann gücünün
azaldığını vurguluyorlar. Dernek yöneticileri ise tepkilerinin, festivalin
sanatçılara karşı tavırlarına yönelik olduğunu söylüyorlar.
basına yansıyınca. "Bizim böyle
birtakbimizyok,a&üsorunumuzye-
ni yönetkilerin tavn" demeye baş-
ladılar. Öte yandan festivali pro-
testo edıyorlarsa neden hâlâ jüride
yer aldıklannı da anlayabilmiş de-
ğilim.
KLTAY KÖKTLfRK (ÇASOD
Genel Sekreteri): Meselenin çıkış
noktası altı sinema örgütünün oluş-
turduğu Ulusal Sinema Platfor-
mu'nun kurmaya çalıştığı yardım
sandığı. Bu sandık için bütçe oluş-
turulmaya çahşılırken ÇASOD ya
da SODER'den Altın Portakal Kül-
tür ve Sanat Vakfı'na herhangi bir
taleple gidilmedı. Sadece SO-
DER'in başkanı Tanju Gürsu bir
toplantı sırasında festivali düzenle-
yen vakfa "Sandık için yardunla-
nnıabekliyonız'' demiş. Ortada 30
bin dolar şeklinde kesin bir ifade de
yok. Çok masumane birtalep olma-
sına karşın bize karşı antipati bes-
leyen vakıf, bu talebi çok iyi kul-
landı.
Vakıfla para sorununumuz yok.
Vakfın ve yerel yönetimlerin oyun-
culara yönelik ta\nna tepki göste-
riyoruz. Bizi ellerinin altındaki süs
bebekleri olarak görüyorlar. Festi-
vale gelirler, yerler içerler. giderler
gözüyle bakıyorlar. Biz ise halkla
bütünleşmek istiyoruz festivalde.
Geçen yıl birçok etkinlikte bulun-
duk Antalya'da. Bu yıl yine teklif
götürdük, ama hiçbir girişimde bu-
lunmadılar. 34 yıldır ödül kazanan
sanatçılann doğal davetli olması
gerektiğini belırtmiştik. O zaman-
lar bunun için de hiçbir girişimde
bulunmamışlardı. Bızim katılma-
yacağımızı öğrenince bir anda akıl-
lan başlanna geldi, bizi aşıp doğ-
rudan bu sanatçılara ulaşarak on-
lan davet ettiler. Bu karanmızakar-
şın yanşmada filmi olan ÇASOD
üyesi sanatçı arkadaşlardan festiva-
lekatılmalannı özellikle dericaet-
tik.
KADRİ YURDATAP (SESAM
Başkanı): Bugüne kadar Antalya
ve Adana festivallerinde dernekler
yaranna birgece yapılıyor. gecede-
ki hasılatuı belli miktan dernekle-
re veriliyorda Busene, çok para har-
canarak medyatik şeyler düzenle-
neceğine. sinema çalışanlanna fay-
dalı olması için doğrudan para ver-
meleri istendi festival yöneticilerin-
den. Onlarda "evet* dediler. Zaman
geçince iki dernek aralannda anla-
şarak on beş biner dolar istediler.
Böyle olunca bütçesini ayarlaya-
mayan vakıf parayı vermedi. Bu
hareket. platfonndan çıkmış ortak
bir karar değil. ÇASOD ve SO-
DER'in kendi bünyelerinde aldığı
bir karar.
4
Bizi vitrin >apacaklar*
TANJU GÜRSU (SODER Baş-
kam): Bizfestivali protestoetmiyo-
ruz, tavnmız kesinlikle festivale ve
Antalya halkına karşı değil. Onun
için demekler olarakjüriye eleman
verdik, filmlerde oynayan arkadaş-
lanrruzı da gitmeleri için serbest
bıraktık.
Tavnmız festivali idare edenle-
re karşı; bir gecede otuz bin dola-
n, elli bin dolan şarkıcılara verip
sinema emekçilerini dışlayanlara
karşıyız. "Sinemanın yıllanmış
emekçilerinin bakıma ihtiyaçian
var, yardımlaşma sandığı kuriıyo-
ruz, buraya yardım edin" dedik.
Miktan sordular. Bağışın ölçüsü
olmaz, ama en iyi filme verdiğiniz
otuz bin dolan verin. Size kaynak
da göstereyim, her yıl bizi çağın-
yorsunuz. basındaki arkadaşlar da
"Geklfler, havuzunbaşında yediler
içtibtr" diye yazıyorlar. Biz laflar-
dan bıktık. Biz burada bir gün la-
zımız, korteji yapanz, akşam balo-
ya kaölınz ve döneriz. Beş gün ya-
pacağmız masrafi da sandığa verir-
siniz, dedik. Itiraz ettiler, Avru-
pa'dan otuz yedi sanatçı getirdik-
leriıü, uluslararası bölümü de aynı
tarihlerde duzenleyeceklerini söy-
lediler. Şunu sezdüc; bizi vitrin ya-'
pıp uluslararası bölümü de tanıta-
caklar... Teklifi kabul etmediler,
aynca terbiyesizlik yapıp arkadaş-
lanmıza ayn davetiy e gönderdiler.
Biz de dedik ki "Birimiz bepimiz,
hepimiz birimiz içm". Çok samimi
söylüyorum, bir tek arkadaşımın
gideceğini zannetmiyorum.
rin dramalannı yansıtabilmek için öy-
külerini uzun uzun okuyarak, adeta her
fotoğrafla konuşarak çaüştj."
Çiçekoğlu. sergıyi oluştururken yaşa-
nan duygusalhğa ailelerin de aynı biçim-
deyanıtverdiğîni ve kendileriyle çok hoş
bir işbirliği içinde çalıştıklannı anlatı-
yor "Projeyisundugumuzzaman,ffltbaş-
ta tereddüt eden aileler de oldu. çok he-
vesli olanlar da. Ancak son noktada her-
kes coşkuyla benimsedi sergiyi. Öncele-
ri ortaya çıkmayan fotoğraflar, eşyalar
kucak kucak akmaya başladı. Oylesine
yakınlaştık ki, sadece şu an yaşayan bi-
reyleri değfl, hayattaolmayan aile büyük-
leri de bizim yaşamlanmızın birer par-
ças haline geİdL Her şey karşılıklı geliş-
ti. Bizde onhn anılanna geri götürdük,
fotograflann bibnedikleri aynntılannı
ögrenıneyeyöndttik. Korkunç bir duyar-
hhkgebşti.Buduyarlılık,Bılge Fnedle-
ander'in 'Hatırlamayı Hatırla' sergisi-
nin de yapmak istedigi şeydi. Biz hep
birlikte hatuiamayı hatırladık. Cumhu-
riyet'in Aile Albümleri Sergisi, kendi ta-
rihimizle resmi söylemin dışında özel
olarak banşmayı, kucaklaşmayı, tarihi-
mizi irdelemeyi ve köklerimizi bulmayı
öneriyor."
Friedleander, 40 yıl Amerika'da ya-
şarmş, orada eğitim almış ve eğitmen-
lik de yapmışbir sanatçı. Uzmanhk ala-
nı da aile albümleri. Friedleander, 8 Ka-
sım tarihine dek sürecek sergi boyunca
düzenlenecek üç atölye çalışmasında,
önceden randevu alıp kayıt yaptıranla-
ra kendi aile albümlerini hazırlamalan
konusunda yardımcı olacak.
Sergi süresince, Darphane'de yer alan
bir salonda ise hafta içi her gün 15.00
ve 16.00 saatlerinde nikâh kıyılacak.
Evlenen çiftlerin fotoğraflan, 75. yıl
anısına Cumhuriyet'in Aîle Albümleri
Sergisi'ne katılacak.
Cumhuriyet'in Aile Albümleri, Ta-
rih Vakfi'nın Bilanço '98
^ ~ ^ " ~ Yayın Dizisi'nden bir kita-
ba da konu oldu. Kıtap, ser-
gide yer alan 17 ailenin öy-
küsünü yine fotoğraf albü-
mü niteliğinde, ancak daha
aynntıh metinlereşliğinde
anlatıyor. Aileler, sergide
yer almaktan, serginin ni-
teliğinden ve oluşturulan
kitaptan büyük keyif ve
mutluluk duyduklannı di-
le getiriyorlar.
Safiveti nasü yitirdik
Şakir Eczacıbaşı. proje-
yi ilgiyle karşıladığıru ve
Cumhuriyet'in Aile Albüm-
leri Sergisi fikrini çok ilginç
bulduğunu söylüyor "Res-
mi tarih dışında aile tarib-
lerinin incelenmesi, Türki-
ve'nin nasü geüştiğini, bu-
günlerenasdvanküğuııçok
iyi anlatan bir yöntem."
Ara Güler de aile albüm-
lerinin gerçek tarihi yansıt-
tığını ve ailesinin sergide
yer almasından mutluluk
duyduğunu belirtiyor "Bi-
zi de hatniamalan hoşuma
gitti açıkçasL Albümlerde
kalan fotoğraflanmız, en
w
7
ın^
g
n vatandaş tarafin-
dan da bilinmiş oldu. Ayn-
ca sergi gerçekten çok iyi
düzenlenmiş."
Sergide yer alan Kutat
ailesinden Servet Hanım
da, böyle bir projeyi sevinç-
le karşıladığinı, sergiyi gör-
düğü zaman tüylerinin ür-
perdiğini söylüyor: "Onur-
landnn_ Geçmişi,geride bı-
raktıklanmua düşünürsek
gerçekten çok önemli bir
sergi. Bundan 50 yıl önce
bir Anadolu kasabasında
genç kız olarak ata binip
dotaşabfliyordum. Şimdi in-
sanlar yalnız başlanna so-
kagaçıkmaktan korkuyor-
lar_"
Yine Kutatailesinden Pı-
nar Ekim, sergiye ilişkin
görüşlerini şöyle dile geti-
riyor "Hem güzd,hem doğ-
ru bir proje. Bir zamanlar
ne denli safiyetle yaşamış
olduğumuzu görmek çok
hoş... Bir devrim yapıldı ve
devrimden sonraki ydlar
büyük bir samimiy et ve iç-
tenlikle geçti, dürüsüükle
yaşandL Fotoğraflara bak-
ökça,o safıyeti nasıl giderek
yittrdiğinıizi anlay abiliyo-
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇt
Hurdacı
Sabahın dokuzu.
Ben işe gidiyorum. O da önüm sıra, Istiklal Cad-
desi'nde üç tekerlekli el arabasını sürüyerek yü-
rüyor. Belli belirsiz bir kedi miyavlamasını andıran
sesiyle, "Hurdacı" diye seslenince dikkatimi çek-
ti.
Yanında yürüdüğüm halde, güçlükle duyduğum
bu sesi, sanki kimseye duyurmak amacı yokmuş,
kendi kendine söylenirmiş gibi birkaç kez yinele-
di.
Baktım. Beyaz, temiz yüzlü, yirmili yaşların baş-
larında genç bir insan. lleri derecede bozuk göz-
lerinde, kalın mercekli büyük bir gözlük taşıyor. El
arabasının üzeri henüz boş.
Bütün gün dolaşıp hurdalar satın alacak, sonra
onlan satacak ve kazandığı parayla karnını doyu-
racak, belki kira verecek, belki ailesine yardım
edecek.
Bu genç insanı durdurup sormak isterdim.
- Hurdacılığı nerede öğrendiniz?
- Bu mesleği nasıl seçtiniz?
- Kazancınız nasıl?
- Bu meslekte kaç yıl çalışılır, sonra ne olur,
emeklilik falan?
Genç bir insan böyle bir uğraşı benimsemişse,
birinin yanında bu işi öğrenmiş olmalı, hangi hur-
da parçası ne eder, ondan ne kazanılır...
Sonra başka ne seçenekleri vardı da onlar ara-
sından bu mesleği seçti?
Birden trajik bir yazgıyla karşı karşıya olduğu-
mu düşündüm.
öyle ya, içinde bulunduğumuz hızlı tüketim dü-
zeni, hurdanın değertendirilmesine olanak tanımı-
yor. Her şey kullanıp atılmak için üretiliyor. Atılsın
ki yenileri satılabilsin. Hurdayı kim ne yapar?
Neredeyse güzelim dünyamız bile doğal ömrü-
nü tamamlayamadan sanayi çöplüğü bir hurdaya
dönüştü.
Batı ülkelerinde eskiler o denli para etmez ki pa-
ra harcama konusunda bizlerden çok daha eli sı-
kı olan bu insanlar, yılda birkaç kez belirli günler-
de evlerindeki eski eşyalarını kapılannın önüne
atarlar. Bunlar içinden isteyen istediğini alabilir.
Kalanları da temizlik işçileri toplayıp götürürler.
1995'in 6 Mayıs günü Berlin'de Yücel Sivri, bi-
zi II. Dünya Savaşı'nın bitiminin 50. yılı nedeniyle
düzenlenen bir konsere götürmüştü. Ünlü sanat-
çımız Fazıl Say'ı ilk kez burada dinlemiştim. Kon-
ser yeri, iki yanı beş katlı apartman yüksekliğinde
metal bir hurdalığın ortasındaki bir alandı. Müzik
kadar, bu ortam da beni etkilemişti. Savaş biteli
elli yıl olmuş, ama dünyanın savaş alanından far-
kı yoktu.
Yeniden, genç hurdacıyı düşündüm.
Böylesi para etmez şeyleri alıp satarak ne ka-
zanılabilir?
Yoksa Orhan Veli'nin şiirindeki gibi,
Eskiler alıyonım
Alıp yıldız yapıyonım
mu diyecek. Sanmam. "Acıkan kann doymalı."
Sabah olup da gidecek blr işi olmamak, nasıl da
umutsuz bir durumdur.
Oysa çalışmak, anayasal bir haktır. Çalışmak is-
teyene iş vermek de devletin görevi.
Ama o devlet nerede?
İDSO sezonu IVtavi Nokta'yta açjyor
• Kültür Senisi - Müzığı Selman Ada'ya, metni Tank
Günersere ait olan 'Mavi Nokta' adlı poetik opera, 10
Ekim Cumartesi günü saat 15.30'da tstanbul Devlet
Opera ve Balesi tarafından AKM Büyük Salonu'nda,
tstanbul prömiyen ve sezonun açılış konseri olarak
seslendirilecek. Big Bang öncesınden hareket ederek
galaksilerin ve Mavi Nokta'nın oluşumu ile devam
eden eser, insanlığın geleceğine yönelik bir çağn
niteliği taşıyor. Operanın prömiyeri 10 Ekim Cumartesi
günü 15.30'da, gala 13 Ekim Salı günü 20.00'de, konser
ise 22 Ekim Perşembe ve 10 Kasım Salı günleri
20.00'de gerçekleştinlecek. Besteci Selman Ada aynı
zamanda orkestra şefliği görevini de üstlenecek.
Duo Vadis Müzik' paneli
• Kültür Servisi- Radyo Boğaziçi, '5. Sınırsız
Müzik Günleri' kapsamında yann 'Quo Vadis
Müzik' başlıklı bir panel düzenleyecek. Boğaziçi
Üniversitesi Güney Kampus Öğrenci Faaliyetleri
Binası'nda gerçekleştirilecek olan panele Roll
dergisi, Jazz dergisi ve Açık Radyo'dan müzik
araştırmacılan katılacak.
K Ü L T Ü R İ Ç t Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I
ruz."