21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLUL 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Asker uğurlamada cinayet • İSTANBUL (AA)- Kartal'da evinde ailesiyle birlikte yemek yiyen bir kişi, asker uğurlayan konvoydan havaya açılan ateş sonucu, sekerek camdan içeri giren bir kurşunla yaralandı. Alınan bilgıye göre, asker uğurlayan konvoydan havaya ateş açılması sonucu seken bir kurşun, Esentepe Mahallesi, Mercan Sokak 26/2 numaradaki evinde eşi ve çocuklanyla yemek yiyen Yusuf Çamyurt'un (31) omzuna isabet etti. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldınlan Yusuf Çamyurt'un sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Türkiye Gazetesi'ne ses bombası • İstanbul Haber Servisi - Cağaloğlu Molla Fenari Sokak'ta bulunan ve Türkiye Gazetesi'nin faaliyet gösterdiği Ihlas Han'ın girişine kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce cama asılan pankarta bağlı ses bombası saat 21.00 sıralannda patladı. Özel güvenlik görevlisi tarafından pankart indirilirken meydana gelen patlamada ölen ya da yaralanan olmazken binanın bazı camlan kınldı. (P'den Harb-İş grevine destek • tZMtR(Cumhuriyet Bürosu)-tşçiPartısi(tP) Izmır 11 Başkanı Ali Karşılayan ile örgüt yöneticileri grevin sürdüğü ortak savunma tesislerini ziyaret ettiler. İP ll Başkanı Karşılayan, Harb-lş işçisınin Türkiye'nin onuru ve bağımsızlığı için mücadele ettiğini. bu mücadelede parti olarak sonuna kadar işçilerin yanında yer alacaklannı söyledi. Karşılayan, ABD'nin Türkiye'de geçerli olan yasalara uymadığını öne sürerek "Dünyadakendini demokrasi ve insan haklan savunucusu olarak gören Amerika'ya soruyoruz, gre\ f demokratik bir hak değil midir?" dedi. Harb-lş Sendikası Ege Bölge Başkanı Ahmet Kalfa da "Siyasi partilerden ve kitle örgütlerinden aldıgımız destekle daha da güçleniyoruz. Bu destekler devam ettikçe hakkımızı alana kadar değil. 41 gün, 441 gün bile olsa grevi devam ettireceğiz" diye konuştu. Teröristler yol kesti • TOKAT (Cumhuriyet) - Tokat'ın Niksar ile Reşadiye ilçeleri arasında yol kesen bir grup terörist, yolcu otobüsü ile kamyonu ateşe vererek kaçtı. Gece saat 23.00 sıralannda, yasadışı DHKP/C terör örgütü mensubu olduğu bildirilen bir grup terörist, Niksar-Reşadiye karayolunun 12. kılometresınde yol keseTek sürücülerinin adlan açıklanmayan, Doğu Ardahan firmasına ait 34 YL 058 plakalı yolcu otobüsü ile 65 EZ 110 plakalı kamyonu durdurdu. Araçlardaki yolculan indiren teröristler, bir süre propaganda yaptıktan sonra yolcu otobüsü ile kamyonu ateşe vererek kaçtılar. Tepör ve üretmi • ANKARA (AA) - Devlet Bakam Salih Yıldınm, terörün yenilgisine en somut örneğin üretim olduğunu, Silopi'de bunun kanıtlandığını bildirdi. Bakan Yıldınm yaptığı yazılı açıklamada, yörede geçmiş yıllarda durma noktasına gelen buğday üretiminin 1998 yılında rekor seviyeye çıktığını vurguladı. Köylünün ürününü almak için TMCTnun Silopi'de geçici bir ajans kurarak 11 bin 308 ton buğday aldığını ifade eden Yıldınm, karşılığında da üreticiye 652 milyar 97 milyon lira ödeme yapıldığını belirtti. Dosyadaki suçlar 'Adam öldürmeye azmettirmek' ve 'Cürüm için çete oluşturmak' Çakıcı dosyası gönderîliyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican. Alaattin Çakı- cı'nın iade dosyasının bugün gönderileceğini belirterek "Bu konuda tüm yetkilerimizi kulla- nıyoruz, kimsenin endişesi olma- sın" dedi. Adalet Bakanlığı Uluslarara- sı Hukuk ve Dış llişkiler Genel Müdürü Dr. Şeref Cnal da, Fran- sa'ya Çakıcfnın iade edilmesi halinde idam edilmeyeceğine ilişkin güvence verilemeyeceği- ni bildirdi. Alınan bilgiye göre, Çakı- cı 'nın iadesi için hazırlanan dos- yadaki suçlar "adamöldürmeye azmettirmek" ve "cüriim işle- mek için çete oluşturmak" ol- mak üzere 2 grupta toplandı. Bakanlık. iki ülke arasındakı Suçlulann tadesi Sözleşme- si'nin "idam hükmünün uzun sürvdir fiilen uygulanmıyor oi- ması" hükmüne dayanarak, 1984 yılından beri Türkiye'de i- dam cezalannın infaz edilmedi- ğine ilişkin bilgileri de dosyaya koydu. Toplam 6 ayn klasör ve 450 sayfadan oluşan dosyaya, Türk mahkemelerinde idam cezasının infazına ilişkin normal prosedü- rün nasıl işlediği hakkında ana- yasa ve yasa maddeleri ile mah- keme kararlanna ait bilgiler de ekleyen bakanlık. herhangi bir olumsuzluk olmaması halinde başvuruyu bugün Dışişleri Ba- kanlığı kanalıyla Fransa Adalet Bakanlığf na gönderecek. Gelişmelerle ilgili Cumhuri- yet'e bilgi veren Ünal. dosyada- ki evraklann Fransızca"ya ter- cüme edilmesinde aksaklık ya- şandığı için işlemin bugüne er- telendiğinı söyledi. Normalde resmi istemin dün yapılması gerektiğıni anımsatan Ünal. "İfadesini almak için şu ana kadar bir başvurumuz ol- madı. Bu hakkımızı saklı tutuyo- ruz" diye konuştu. 'Fransa'ya gjtmeyiz' Ünal. Alaattin Çakıcı'nın ia- de edildikten sonra ifadesine başvurulması gerektiğıni kayde- derek "Biz Çakıcf yı istedik Bu durumda gidip Fransa'da ifade almamız. ülkemizi küçültür" görüşünü dile getirdi. Necati Bilican da. Fransız savcımn. "Çakıeı'nın sorgulan- ması sırasında Türkiye'nin de savcı. hâkim gönderebileceği" şeklindeki sözlerini anımsatan birgazeteciye. "Türkiye herko- nuyu takip ediyor. Bu konulaıia ilgili hususlan degerlendirerek üzerine düşeni yapmaya çalışı- yor" dedi. "Çakıcı'nın iadesiyle Ugili bir gelişme var mı" sorusu üzerine Necati Bilican şunlan söyledi "Açıklama yapacak du- rum yok. Bundan sonra yapıl- ması gerekenler var. Teşkilatımı- za düşenleri, diğer kuruluşlaria yapacağımız işbirüğini yapmaya çauşıyoruz. Şündiye kadar yapı- lanlan tamamlamak için gerek- ü olan işlemler üzerinde çalışıyo- nız. Başka söyleyecek bir şey yok." "Çakıcı'nın iadesi ve sorgu- lanması konusunda Türkiye ne- leryapn" sorusuna Bilican, "Ya- pılması gereken uluslararası hu- kukun bize tanıdığı bütUn \etki- leri kullanıyoruz. Uluslararası hukuk ne yetld veriyorsa, iade sözleşmeleri ne haklar vermişse, ikili iüşkilerimizde ne gibi kolay- lıklar bulmuşsak, bunlann hep- sini kullancağız. Endişeniz olma- suı"yanıtınıverdi. "Iadedosya- sı hazır mı" sorusu üzerine de Bilican "Herşey hazır. Yann (bu- gün) gküyor" dedi. Harp okullarında mezuniyet sevinci Ha>a Harp Okulu'ndan 44. dönem mezunu 17'si bayan. I6'sı vaban- cı uyruklu toplam 201 genç teğmen diplomalannı aldılar. Dönem bi- rincisi Teğmen Hüseyin Selek'e diploması Cumhurbaşkanı Sülev man Demirel tarafından verildi. Dönem ikincisi Teğmen Özcan Murat Do- ğan diplomasını TBMM Başkanı Hikmet Çetin'den, dönem üçüncü- sü Teğmen Cem Akgün Başbakan Mesut V ılma/dan, dönem dördûn- cüsü Teğmen Esat Çetin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüsevin Krvnkoğlu'ndan. dönem beşincisi Teğmen Halit Ibrahim Özdemir Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'ten,dönem altıncısı ve dereceyegi- ren tek bayan Hava Pilot Teğmen Birce Boğa da Başbakan Yardımcı- sı ve Milli Sa\ unma Bakanı Ismet Sezgin'den aldılar. İlk 10'a giren me- zunlar ödüllendirildi. Bu arada. Deniz Harp Okulu'ndan 225. > ılı me- zunu olan 10'u bayan 12\i \abancı uyruklu 219 teğmene. diplomala- n Tuzla'da bulunan Deniz Harp Okulu'nda dü/enlenen ve Demirel'in de katıldığı bir törenle verildi. Demirel, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu tarafından askeri törenle karşılanırken tö- rene TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Başbakan Mesut Yılmaz ve*Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğiu da katıklı. Arjantin'de Mayıs Anneleri'nin acılı sesi Cumartesi Anneleri'ninkiyle aynı Hüznün mMyeûyok ARİFKIZILYALIN BUENOS AİRES - Onla- nn yürekleri acıyor her adımda. tçleri sızlıyor. büs- tün kenanna bıraktıkları her karanfılde. "Evlat acısT di- yorlar her sözün başında: "Doğurduğunuz çocuğun mezannı bile zharet edeme- mek nasıl bir duygudur bilir misiniz" diye sesleniyorlar portatif mikrofondan... Evet. geçen perşembe Ar- jantin'in başkenti Buenos Aires'in, ünlü "Mayıs Mey- danı" Plaza De Mayo'da bu görüntüler yinelendı bir kez daha. İstanbul 'daki evlatlan "şu veya bu yoDa" kaybolan (!) Cumartesi Anneleri'ne "örnek olan" "Perşembe Anneleri" ya da Buenos Ai- reslilerin deyişi ile "Mayıs -\nnele- ri"nin gösterisi, yine oldukça gör- kemli bir biçimde gerçekleşti. Fa- şist general Vldeladöneminde ev- latlan kaybolan ve "yargısız in- faz"larla öldürülen yüzlerce anne, Plaza de Mayo'da seslerini. "yük- seterek" suçlulann bulunmasını is- tediler. CarlosMenembaşkanlığın- daki hükümetin "Tazminat ödeye- lim" şeklindeki önerisine şiddetle karşı çıkıp "Kanü para istemiyoruz. Failleryakalansın.\argıönüneçıka- nlsm" diye görüş belirten acılı an- Annelerin 1998 Arjantini'ndeki seslenişleri güvenlikgörev lilerinin, "copsuz" ve "tahriksiz" öniemkri altnda ger- çekleşirken gösteriye katılan anneler boyunlanna astıklan fotoğraflarla kaybolan çocuklannı yaşatoiar. nelerin sözcüsü Hebe De Bonafıni, hükümet binası önünde yaptığı ko- nuşmayla eylemlerinin devam ede- ceğini ve sonuca vanlana kadar da seslerini her yere iletmeye çalışa- caklannı açıkladı. Turistler ve sosyal demokratlıgı- nı koruyan Ariantinlilerin merakla izlediği gösteride anneler. babalar. kardeşler. "Onlangülerjiizleanım- samakistiyoruz" diyerek görüş be- lirtirlerken yaşlan 70-75 sınınnda olan bazı anneler ise gözlerinden düşen birkaç damla yaşa engel ola- madılar. Faşist cunta yönetimi sırasında 3 çocuğunu birden yitiren Mayıs An- neleri'nin sözcüsü Hebe De Bona- fîni, acılarını kurduklan matbaa ve yükselttikleri sesle unutma> a çalış- tıklannı belirtirken 27 Ağustos 1976"da 2 çocuğunu birden faili meçhul cinayetler sonucu yitiren anne Mirta Bara\alle. hukuk öğren- cisi oğlu Julio Gaiizzi ile kızı An- na'nın fotoğraflan ile gösterinin en üzgün kişisiydi. Trandeiraailesi de 2 kayıp vermışti cunta yönetiminin "sorgusuz sualsiz" infazında. An- ne Mercedes Mingilliar. 4 Mayıs 1977'de kayboluveren oğlu Eduar- do Hernandez Trombini'yi unuta- mamıştı. Tercüman aracılığı ile gö- rüştüğümüz 75 yaşındaki Mingilli- ar, elindekı karanfili gösterip, "4 Mayıs 1977'de soldu" dedi. Sonra da, Eva Pferon'un pencereden bak- tığı eski binayla, şimdilerde Carlos Menem'in çalıştığı hükümet bina- sına dönerek "Nerede verüen söz- ler" der gibisinden gökyüzüne dö- nerek dakikalarca bakaİcaldı. TIHV Işkence suçu sürüyor' DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye İnsan Haklan VakfVnın (TİHV) işkence rehabilitasyon raponı yayımlandı. Son bir yıl içerisinde işkence gören 151'i kadın, 367'si erkek, toplam 518 mağdurun vakıftan yardım istediği belirtildi. Raporda, işkence görenlerin yaş ortalamasının 31 olduğu. mağdurlar arasında 0-18 yaş grubunda 43 çocuğun bulunduğuna yer verildi. TtHV'ye başvuran kişilerin yüzde 43.8'inin elektrik, yüzde 43.2'sinin askı yöntemiyle işkence gördüğü, 19 kişinin ise tecavüze uğradığı belirtildi. TtHV raporunda, işkence mağdurlannın sosyal durumlan da incelendi. Mağdurlann doğum yerlerine göre dağılımlan incelendiğinde, işkence görenlerin büyük bölümünün Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden olduğu, ikinci sırayı da Doğu Anadolu Bölgesi'nin oluşturduğu belirlendi. Raporda bu konuda şu görüşlere yer verildi: "Budurum, anılan bölgelerde işkence uygulamalannın yoğunluğu ya da bu bölgelerde yoğun olarak yaşanan etnik kimliğe yönelik baskı ve işkence uygulamalannın yaygınhğı iddialannı destekleyen bir bulgu olarak değerlendirilir." TlHV'ye tedavi için başvuranlann eğitim durumlan incelendiğinde de ilkokul mezunlannın ilk sıra>T aldığı, okuma- yazma bilmeyenlerin oranının oldukça fazla olduğu dikkat çekti. İşkence olaylannın yüzde 68.91 'inin polis merkezlerinde yaşandığı vurgulanan raporda, siyasal nedenlerle işkence gördüğünü belirtenlerin oranı yüzde 94.4, siyasal olmayan nedenlerle işkence görenlerin oranının ise yüzde 5.6 olduğu kaydedildi. POLtTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Soygun-Moygun... TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, arkadaşımız Ayşe Sayın'a 'Meclis yolsuzluğu'na ilişkin açıkla- malar yaparken şöyle diyor: "Bu soygunun üç ayağı var: Başkanlık Diva- nı'ndan aldığı 'ihaleye çıkma' yetkisini kötüye kul- lanıp daha sonraki aşamalarda Divan'ı devre dışı bırakan dönemin Başkanı Mustafa Kalemli... Dö- nemin Meclis Başkanı ile işbirliği içindeki Genel Sekreter Necdet Basa ve diğer üst düzey yöne- ticiler... Meclis'in verdiği yetkiyi kötüye kullanan Emlak Konut yöneticileri ve Emlak Konut'un tipik 'ihaleye fesat kanştırma' yöntemiyle ihaleyi kaza- nan firmalar... Ortada 3 ayaktan oluşan bir ortak- lık var." Soru: - Eski Genel Sekreter Necdet Basa, gerek Mec- lis Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede, ge- rekse yaptığı açıklamalarda, bütün sorumluluğun, ihaleye çıkma yetkisini Emlak Konut'a veren Mec- lis Başkanlık Divanı'nda olduğunu söyledi. Sizleri de "Birbardak suda fırtına koparmakla" suçladı... Yanıt: "Başkanlık Divanı'nın aldığı karar, Meclis Genel Kurul Salonu'nun yenilenmesidir. Başkanlık Diva- nı, fesat temelinde bir ihale anlayışıyla Emlak Ko- nut'a yetki vermiş değil. İhaleyi kazanan firmalar- la özel ilişkilere giımeleri, Divan'ın yetkisi dışında işler yaptınlması için bu yetkiyi vermedi. Meclis Başkanlık Divanı, kimseye 'yolsuzluk yapın' diye yetki vermedi. Birihalede yolsuzluk oldu diye, bü- tün ihale düzenini ortadan kaldırmak ne kadarhak- lıysa, Başkanlık Divanı karar aldı diye adı yolsuzlu- ğa kanşan kişilerin suçlannı örtbas etme girişimi de ancak o kadar haklı olabilir. Kimse suçunu örtbas etmek için böyle kılıflara sığınmasın. TBMM'de, örneğin yapılacak işler arasında ol- mamasına karşın bir asansör işe dahil ediliyorsa, yapılacak işin değeri 3-4 kat şişiriliyorsa, devletin kaynakları bu kadar insafsızca sarf ediliyorsa, bu- nun karşısında susmamız söz konusu olamaz. O nedenle bu 'bir bardak suda koparılan fırtına' de- ğil, okyanustaki büyük bir dalgadır. Kimse yaptıkları yolsuzluklar nedeniyle hesap verme durumunda olanlar için meşruiyet zemini yaratmaya kalkmasın." • • • Devletin kaynakları bu denli insafsızca harca- nırken siyasal erk ne yapıyor? Demeç üstüne demeç veriyor!.. Yani devlet malı deniz, yemeyen domuz! Soygun ve talanın egemen olduğu toplumlarda 'çeteler' ortaya çıkar, kara para aklayıcılan 'işada- mı', 'tetikçiler' vatansever kılığıyla dolaşır... Türkiye'de 'örgütlü' bir soygun girişimi sürüyor... CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Sehri ön- ceki gün önemli bir açıklama yaptı; çeteleıie doğ- rudan ya da dolaylı olarak buluşanlann, olaylann arkasındaki gerçeği ortaya çıkaramayacağını be- lirtti... Başbakan Mesut Yılmaz, ayaküstü yaptığı açık- lamada ise şöyle dedi: "Devlet değil, Çakıcı devletikullandı..." Yılmaz'ın bu sözleri banaTevfik Ağansoy'un eşi Hülya Ağansoy'un bir konuşmasını anımsattı... Eşi öldürüldükten sonra şöyle diyordu Hülya Ha- nım: "Biz devletten aş istedik, devlet silah verdi..." Zincirin halkalan uzayıp gidiyor, çürümüşlüktop- lumun her kesiminde görülüyor... Ne diyor Uluç Gürkan: "Meclis soygununun üç ayağı var..." 1980'li ve 9O'lı yıllar, siyasetin ve toplumun ne denli yozlaştığını gösteriyor, Susuriuk'taki kazayia ayağa kalkan Türkiye, yolsuzluklar karşısında ha- reket bileetmiyor... Bugün çetelerle bağlantılı olanlar kimlerdir? Mehmet Eymür, Yavuz Ataç niçin yurtdışına gön- derilmiştir? Her şey iç içe bir zincirin halkalan gibi... • • • Türkiye, Turgut Özal dönemini masaya yatıra- bilir mi? Türkiye, 12 Eylül 1980 sonrasındaki 'cun- ta yönetimi'nden hesap sorabilir mi? Eğer bunlar yapılmazsa biz Alaattin Çakıcı, Se- dat Peker, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Oral Çe- lik adlannı yineler dururuz... Orhan Yavuz'u; Necdet Güçlü'yü, Kemal Türkler'i, Doğan Oz'ü, Abdi ipekçi'yi öldürenler kimler? Bu katiller şimdi neredeler, ne iş yapıyor- lar? Alaattin Çakıcı'nın Özal ailesiyleyakınlığını bilme- yen var mı? Amerika'da yaşayan Selim Edes ne diyor: "Bize hapis, ama adalet Zeynep Özal'a bir şey yapmadı?" Tarikatlar ve tarikat sermayesi... Kenan Evren Paşa hâlâ el üstünde tutulmuyor mu? Evet... Bu fotoğraflar önümüzde duruyor... Biz de fotoğraflara bakıp bakıp haberier yapıyo- ruz, yazılar yazıyoruz... Sol bütünleşmediği sürece bu fotoğraflara da- ha çok bakıp, yeni çetelerin ortaya çıkmasını bek- leriz... [email protected] Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 YAZII ORHAN BİRGİT Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nın başken- tindedün öyle anlaşılıyor ki, hemen bütün dün- ya medyasını da atlatarak düzenlenen ikili bir basın toplantısı, sorunun çözümü ile uğraşan- lann gündemine beklenmedik bir yenilik getir- di: Rauf Denktaş, KKTC ile Güney Kıbns Rum Cumhuriyet'i arasında bir "konfederasyon" önerdi. Öneri, adaya bir günlük görüşme ziyareti yapmak için giden Türkiye Dışişleri Bakanı Is- mail Cem'in de basın toplantısında bulunma- sı ile elbette daha da renklilik kazanıyor. Nite- kim Cem, Türkiye'nin, Denktaş'ın konfederas- yon önerisinin tamamen yanında olduğunu söyleyerek bu renkliliği daha da canlı hale ge- tiriyor. Ve öyle anlaşılıyor ki, adada sürekli bir çö- züm arayışı için gidip gelen çeşitli devletlerin temsilcileri ilegörüşmeîerini sürdürürken, hem Türkiye hem de KKTC yetkilileri boş durma- mışlar ve dünya kamuoyunun önüne yepyeni birgündem ile gelmeyi yeğlemişlerdir. Hem de bu gündemin neler içerdiğini, dün öğle saatle- rinde yapılan basın toplantısından önce sızdır- mamaya özen göstererek. Hem Türkiye hem de KKTC uzun yıllar ada- daki iki ayn toplumun, kendi devletleri ile birfe- derasyon çatısı altında buluşmaları önerisinde ısraretmişti. Denktaş'ın basın açıklamasından Kıbns'a Türk Banş Makası... sonra gazetecilerle yaptığı söyleşide de belirt- tiği gibi, Rum tarafı "federasyon" sözcüğüne ısınamadı. Dolayısıyla, 20 Temmuz 1974'ten bu yana Kıbns'ta çözüm arayanların bütün girişımleri için adadaki Türk tarafının getirdiği reçete kar- şılıksız kaldı. Kimileri, "federasyon "lu oluşumlarda yerel yönetimlerin yetkilerinin daha çok olduğunu anımsatarak, Kıbnslı Rumlann, Denktaş ve Tür- kiye'nin bu yöndeki önerilerine karşı çıkmala- nnıbelki de anlayışla karşıladılar. Üçüncü ülkelerin hemen çoğu, adada bir çözümün bulunmasını isterken, Rumları tek devletmiş gibi görmekte ısraıiannı sürdürdüler. O ısrariı tutumun Kıbrıs'ta 25 yıldır var olan ger- çeği değiştirmeyeceğini bile bile, Avrupa Bir- liği'nin kapısını Güney Kıbrıs'aaçmagirişimle- rinde bulundular. Dün Denktaş'ın ağzından yapılan konfede- rasyon önerisi, adanın güneyini sürekli olarak silahlandırarak savaş tehditleri ile Türklerin bi- leğini bükeceğini sanan Atina-Lefkoşa ikilisi- nin ortak masalarının üzerine "kalıcı bir banş için"şu koş,ulları içeren bir anlaşma buketi ko- yuyor. • Türkiye ile KKTC arasındaki özel ilişkileri içeren anlaşmalar sürecektir. • Yunanistan ve Güney Kıbns Rum Cumhu- riyeti arasındaki simetrik anlaşmalarla kurul- muş özel ilişkiler de devam edecektir. • Kuzey Kıbns Rum Cumhuriyeti ile Güney Rum Devleti bir konfederasyon çatısı altında toplanacaklardır. • Kıbns'la ilgili olarak Türkiye, Yunanistan ve Ingiltere arasındaki 1961 Garanti Antlaşması yürürlükte kalacaktır. • Tarafların ortak mutabakatı olursa yeni konfederasyon, Avrupa Birliği üyeliğine başvu- racaktır. O arada Denktaş, bu önerilerin benim- senmesi koşulu ile Rum tarafı ile bir masanın etraftnda oturup görüşmeye hazır olduğunu da söylüyor. ••• Türkiye de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de yıllardan berı adada iki ayrı toplumun oldu- ğu gerçeğıni söylüyor ve bu iki ayn toplumun iki ayrı devlet çatısı altında toplandığını da an- latmaya çalışıyor. "Anlatıyor" diyemiyorum. Çünkü biz bu ger- çekleri ne kadar açık açık anlattığımızı sansak, karşımızdakilerin ezici bir çoğunluğu bilinçli bir biçimde duymamakta, anlamamaicta ısrariı gö- rünüyorlar. Geçen yıl tam bu günlerde "27 Ağustos 1997" de Ismail Cem ile yaptığı görüşmeden sonra Italya Dışişleri Bakanı Lamberto Dini, "Kıbns'ta iki toplum ve iki devlet var. Türkleri de içine alacak yeni bir formül bulmak gereki- yor" demişti. Yunanistan'ın bu sözleri tepkiyle karşılama- sı üzerinede Italya hükümeti, ülkesinin Kıbns'ta yalnızca Rum yönetimini tanımaya devam et- tiğini bildirmişti. Atina da, Lefkoşa'nın güneyindekiler de adada tek devlet olduğunu sürekli vurgula- makla kalmazlar. Türkiye'yi Kuzey Kıbns'ta iş- galci, KKTC'yi de o işgalin sonucu olarak ku- rulmuş bir örgüt olarak göstermek, bu neden- le de tanımak istemezler. Bu nedenle 20 Temmuz Banş Harekâtı'nın 24. yıldönümü nedeniyle iki ay önce ABD Dı- şişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray sözcülerine Türkiye için "işgalci" tanımlamasını kullandır- mak için ısrar eden Yunanlı gazeteciler, sözcü McCurry'den taraflar arasında sadece anlaş- mazlık ve çekişme olduğu yanıtını alabilmişler- dir. Denktaş'ın Türk hükümetinin açık desteği altında yaptığı öneri, elbette adada iki ayn dev- letin variığının tescil edilmesini amaçlıyor. Ta- bii bu önerinin dünya kamuoyunun malı olrna- sından sadece birkaç saat sonra, Yunanistan tarafından geri çevrildiğir; öğrenmek, Ankara için de Lefkoşa'nın kuzey kesimi için de hayal kıncı olmamalıdır. Kıbns politikasında, Ankara somut ve akılcı bir politika izliyor. S-300'leri adaya getirme şantajını kullanan Rumlann da Yunanlılann da etrafını titiz bir biçimde çeviriyor. Ş-300'lerin tehdidinin sadece Türkiye'ye yö- nelik olmayacağı, özellikle bu füzelerle adaya gelecek Rus uzmanların da variığına dikkati çekerek, araçlann elektronik donanımlan saye- sinde kapsam alanına Israil'i de alacak biçim- de bütün bir Doğu Akdeniz bölgesinin girece- ği günlerdir üstüne basa basa söyleniyor. Önce KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'nun kullandığı bu argümanı dün Ismail Cem, yö- rede sürekli bayrak gösteren Altıncı Filo'yu da sokarak yineledi. Hükümetin dışişleri stratejileri ileyakından il- gili bir başka üyesinin Devlet Bakanı Şükrü Gürel'in de bugünlerde Israil'i de içine alan bir Ortadoğu gezisinde bulunması, sanınm bu ko- nu ile de ilgili olmalı. Türkiye, Kıbrıs'taki titiz ve dikkatli politikası- nı simgeleyen makasın ağzını kapatmaktadır. Obirgitfa posta.cumhuriyet.com.tr. Faks: 0^12-6770762
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle