Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EYLUL 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Asker
uğurlamada
cinayet
• İSTANBUL (AA)-
Kartal'da evinde ailesiyle
birlikte yemek yiyen bir
kişi, asker uğurlayan
konvoydan havaya açılan
ateş sonucu, sekerek
camdan içeri giren bir
kurşunla yaralandı. Alınan
bilgıye göre, asker
uğurlayan konvoydan
havaya ateş açılması
sonucu seken bir kurşun,
Esentepe Mahallesi,
Mercan Sokak 26/2
numaradaki evinde eşi ve
çocuklanyla yemek yiyen
Yusuf Çamyurt'un (31)
omzuna isabet etti. Kartal
Eğitim ve Araştırma
Hastanesi'ne kaldınlan
Yusuf Çamyurt'un sağlık
durumunun iyi olduğu
belirtildi.
Türkiye
Gazetesi'ne ses
bombası
• İstanbul Haber Servisi
- Cağaloğlu Molla Fenari
Sokak'ta bulunan ve
Türkiye Gazetesi'nin
faaliyet gösterdiği Ihlas
Han'ın girişine kimliği
belirlenemeyen kişi ya da
kişilerce cama asılan
pankarta bağlı ses
bombası saat 21.00
sıralannda patladı. Özel
güvenlik görevlisi
tarafından pankart
indirilirken meydana
gelen patlamada ölen ya
da yaralanan olmazken
binanın bazı camlan
kınldı.
(P'den Harb-İş
grevine destek
• tZMtR(Cumhuriyet
Bürosu)-tşçiPartısi(tP)
Izmır 11 Başkanı Ali
Karşılayan ile örgüt
yöneticileri grevin sürdüğü
ortak savunma tesislerini
ziyaret ettiler. İP ll Başkanı
Karşılayan, Harb-lş
işçisınin Türkiye'nin onuru
ve bağımsızlığı için
mücadele ettiğini. bu
mücadelede parti olarak
sonuna kadar işçilerin
yanında yer alacaklannı
söyledi. Karşılayan,
ABD'nin Türkiye'de
geçerli olan yasalara
uymadığını öne sürerek
"Dünyadakendini
demokrasi ve insan haklan
savunucusu olarak gören
Amerika'ya soruyoruz,
gre\
f
demokratik bir hak
değil midir?" dedi. Harb-lş
Sendikası Ege Bölge
Başkanı Ahmet Kalfa da
"Siyasi partilerden ve kitle
örgütlerinden aldıgımız
destekle daha da
güçleniyoruz. Bu destekler
devam ettikçe hakkımızı
alana kadar değil. 41 gün,
441 gün bile olsa grevi
devam ettireceğiz" diye
konuştu.
Teröristler yol
kesti
• TOKAT (Cumhuriyet) -
Tokat'ın Niksar ile
Reşadiye ilçeleri arasında
yol kesen bir grup terörist,
yolcu otobüsü ile kamyonu
ateşe vererek kaçtı. Gece
saat 23.00 sıralannda,
yasadışı DHKP/C terör
örgütü mensubu olduğu
bildirilen bir grup terörist,
Niksar-Reşadiye
karayolunun 12.
kılometresınde yol keseTek
sürücülerinin adlan
açıklanmayan,
Doğu Ardahan firmasına
ait 34 YL 058 plakalı
yolcu otobüsü ile 65
EZ 110 plakalı kamyonu
durdurdu. Araçlardaki
yolculan indiren
teröristler, bir süre
propaganda yaptıktan
sonra yolcu otobüsü ile
kamyonu ateşe vererek
kaçtılar.
Tepör ve üretmi
• ANKARA (AA) - Devlet
Bakam Salih Yıldınm,
terörün yenilgisine en
somut örneğin üretim
olduğunu, Silopi'de bunun
kanıtlandığını bildirdi.
Bakan Yıldınm yaptığı
yazılı açıklamada, yörede
geçmiş yıllarda durma
noktasına gelen buğday
üretiminin 1998 yılında
rekor seviyeye çıktığını
vurguladı. Köylünün
ürününü almak için
TMCTnun Silopi'de geçici
bir ajans kurarak 11 bin
308 ton buğday aldığını
ifade eden Yıldınm,
karşılığında da üreticiye
652 milyar 97 milyon lira
ödeme yapıldığını belirtti.
Dosyadaki suçlar 'Adam öldürmeye azmettirmek' ve 'Cürüm için çete oluşturmak'
Çakıcı dosyası gönderîliyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Emniyet Genel Müdürü
Necati Bilican. Alaattin Çakı-
cı'nın iade dosyasının bugün
gönderileceğini belirterek "Bu
konuda tüm yetkilerimizi kulla-
nıyoruz, kimsenin endişesi olma-
sın" dedi.
Adalet Bakanlığı Uluslarara-
sı Hukuk ve Dış llişkiler Genel
Müdürü Dr. Şeref Cnal da, Fran-
sa'ya Çakıcfnın iade edilmesi
halinde idam edilmeyeceğine
ilişkin güvence verilemeyeceği-
ni bildirdi.
Alınan bilgiye göre, Çakı-
cı 'nın iadesi için hazırlanan dos-
yadaki suçlar "adamöldürmeye
azmettirmek" ve "cüriim işle-
mek için çete oluşturmak" ol-
mak üzere 2 grupta toplandı.
Bakanlık. iki ülke arasındakı
Suçlulann tadesi Sözleşme-
si'nin "idam hükmünün uzun
sürvdir fiilen uygulanmıyor oi-
ması" hükmüne dayanarak,
1984 yılından beri Türkiye'de i-
dam cezalannın infaz edilmedi-
ğine ilişkin bilgileri de dosyaya
koydu.
Toplam 6 ayn klasör ve 450
sayfadan oluşan dosyaya, Türk
mahkemelerinde idam cezasının
infazına ilişkin normal prosedü-
rün nasıl işlediği hakkında ana-
yasa ve yasa maddeleri ile mah-
keme kararlanna ait bilgiler de
ekleyen bakanlık. herhangi bir
olumsuzluk olmaması halinde
başvuruyu bugün Dışişleri Ba-
kanlığı kanalıyla Fransa Adalet
Bakanlığf na gönderecek.
Gelişmelerle ilgili Cumhuri-
yet'e bilgi veren Ünal. dosyada-
ki evraklann Fransızca"ya ter-
cüme edilmesinde aksaklık ya-
şandığı için işlemin bugüne er-
telendiğinı söyledi.
Normalde resmi istemin dün
yapılması gerektiğıni anımsatan
Ünal. "İfadesini almak için şu
ana kadar bir başvurumuz ol-
madı. Bu hakkımızı saklı tutuyo-
ruz" diye konuştu.
'Fransa'ya gjtmeyiz'
Ünal. Alaattin Çakıcı'nın ia-
de edildikten sonra ifadesine
başvurulması gerektiğıni kayde-
derek "Biz Çakıcf yı istedik Bu
durumda gidip Fransa'da ifade
almamız. ülkemizi küçültür"
görüşünü dile getirdi.
Necati Bilican da. Fransız
savcımn. "Çakıeı'nın sorgulan-
ması sırasında Türkiye'nin de
savcı. hâkim gönderebileceği"
şeklindeki sözlerini anımsatan
birgazeteciye. "Türkiye herko-
nuyu takip ediyor. Bu konulaıia
ilgili hususlan degerlendirerek
üzerine düşeni yapmaya çalışı-
yor" dedi. "Çakıcı'nın iadesiyle
Ugili bir gelişme var mı" sorusu
üzerine Necati Bilican şunlan
söyledi "Açıklama yapacak du-
rum yok. Bundan sonra yapıl-
ması gerekenler var. Teşkilatımı-
za düşenleri, diğer kuruluşlaria
yapacağımız işbirüğini yapmaya
çauşıyoruz. Şündiye kadar yapı-
lanlan tamamlamak için gerek-
ü olan işlemler üzerinde çalışıyo-
nız. Başka söyleyecek bir şey
yok."
"Çakıcı'nın iadesi ve sorgu-
lanması konusunda Türkiye ne-
leryapn" sorusuna Bilican, "Ya-
pılması gereken uluslararası hu-
kukun bize tanıdığı bütUn \etki-
leri kullanıyoruz. Uluslararası
hukuk ne yetld veriyorsa, iade
sözleşmeleri ne haklar vermişse,
ikili iüşkilerimizde ne gibi kolay-
lıklar bulmuşsak, bunlann hep-
sini kullancağız. Endişeniz olma-
suı"yanıtınıverdi. "Iadedosya-
sı hazır mı" sorusu üzerine de
Bilican "Herşey hazır. Yann (bu-
gün) gküyor" dedi.
Harp okullarında mezuniyet sevinci
Ha>a Harp Okulu'ndan 44. dönem mezunu 17'si bayan. I6'sı vaban-
cı uyruklu toplam 201 genç teğmen diplomalannı aldılar. Dönem bi-
rincisi Teğmen Hüseyin Selek'e diploması Cumhurbaşkanı Sülev man
Demirel tarafından verildi. Dönem ikincisi Teğmen Özcan Murat Do-
ğan diplomasını TBMM Başkanı Hikmet Çetin'den, dönem üçüncü-
sü Teğmen Cem Akgün Başbakan Mesut V ılma/dan, dönem dördûn-
cüsü Teğmen Esat Çetin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüsevin
Krvnkoğlu'ndan. dönem beşincisi Teğmen Halit Ibrahim Özdemir
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'ten,dönem altıncısı ve dereceyegi-
ren tek bayan Hava Pilot Teğmen Birce Boğa da Başbakan Yardımcı-
sı ve Milli Sa\ unma Bakanı Ismet Sezgin'den aldılar. İlk 10'a giren me-
zunlar ödüllendirildi. Bu arada. Deniz Harp Okulu'ndan 225. > ılı me-
zunu olan 10'u bayan 12\i \abancı uyruklu 219 teğmene. diplomala-
n Tuzla'da bulunan Deniz Harp Okulu'nda dü/enlenen ve Demirel'in
de katıldığı bir törenle verildi. Demirel, Deniz Kuvvetleri Komutanı
Oramiral Salim Dervişoğlu tarafından askeri törenle karşılanırken tö-
rene TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Başbakan Mesut Yılmaz ve*Ge-
nelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğiu da katıklı.
Arjantin'de Mayıs Anneleri'nin acılı sesi Cumartesi Anneleri'ninkiyle aynı
Hüznün mMyeûyok
ARİFKIZILYALIN
BUENOS AİRES - Onla-
nn yürekleri acıyor her
adımda. tçleri sızlıyor. büs-
tün kenanna bıraktıkları her
karanfılde. "Evlat acısT di-
yorlar her sözün başında:
"Doğurduğunuz çocuğun
mezannı bile zharet edeme-
mek nasıl bir duygudur bilir
misiniz" diye sesleniyorlar
portatif mikrofondan...
Evet. geçen perşembe Ar-
jantin'in başkenti Buenos
Aires'in, ünlü "Mayıs Mey-
danı" Plaza De Mayo'da bu
görüntüler yinelendı bir kez
daha. İstanbul 'daki evlatlan
"şu veya bu yoDa" kaybolan
(!) Cumartesi Anneleri'ne
"örnek olan" "Perşembe
Anneleri" ya da Buenos Ai-
reslilerin deyişi ile "Mayıs -\nnele-
ri"nin gösterisi, yine oldukça gör-
kemli bir biçimde gerçekleşti. Fa-
şist general Vldeladöneminde ev-
latlan kaybolan ve "yargısız in-
faz"larla öldürülen yüzlerce anne,
Plaza de Mayo'da seslerini. "yük-
seterek" suçlulann bulunmasını is-
tediler. CarlosMenembaşkanlığın-
daki hükümetin "Tazminat ödeye-
lim" şeklindeki önerisine şiddetle
karşı çıkıp "Kanü para istemiyoruz.
Failleryakalansın.\argıönüneçıka-
nlsm" diye görüş belirten acılı an-
Annelerin 1998 Arjantini'ndeki seslenişleri güvenlikgörev lilerinin, "copsuz" ve "tahriksiz" öniemkri altnda ger-
çekleşirken gösteriye katılan anneler boyunlanna astıklan fotoğraflarla kaybolan çocuklannı yaşatoiar.
nelerin sözcüsü Hebe De Bonafıni,
hükümet binası önünde yaptığı ko-
nuşmayla eylemlerinin devam ede-
ceğini ve sonuca vanlana kadar da
seslerini her yere iletmeye çalışa-
caklannı açıkladı.
Turistler ve sosyal demokratlıgı-
nı koruyan Ariantinlilerin merakla
izlediği gösteride anneler. babalar.
kardeşler. "Onlangülerjiizleanım-
samakistiyoruz" diyerek görüş be-
lirtirlerken yaşlan 70-75 sınınnda
olan bazı anneler ise gözlerinden
düşen birkaç damla yaşa engel ola-
madılar.
Faşist cunta yönetimi sırasında 3
çocuğunu birden yitiren Mayıs An-
neleri'nin sözcüsü Hebe De Bona-
fîni, acılarını kurduklan matbaa ve
yükselttikleri sesle unutma> a çalış-
tıklannı belirtirken 27 Ağustos
1976"da 2 çocuğunu birden faili
meçhul cinayetler sonucu yitiren
anne Mirta Bara\alle. hukuk öğren-
cisi oğlu Julio Gaiizzi ile kızı An-
na'nın fotoğraflan ile gösterinin en
üzgün kişisiydi. Trandeiraailesi de
2 kayıp vermışti cunta yönetiminin
"sorgusuz sualsiz" infazında. An-
ne Mercedes Mingilliar. 4 Mayıs
1977'de kayboluveren oğlu Eduar-
do Hernandez Trombini'yi unuta-
mamıştı. Tercüman aracılığı ile gö-
rüştüğümüz 75 yaşındaki Mingilli-
ar, elindekı karanfili gösterip, "4
Mayıs 1977'de soldu" dedi. Sonra
da, Eva Pferon'un pencereden bak-
tığı eski binayla, şimdilerde Carlos
Menem'in çalıştığı hükümet bina-
sına dönerek "Nerede verüen söz-
ler" der gibisinden gökyüzüne dö-
nerek dakikalarca bakaİcaldı.
TIHV
Işkence
suçu
sürüyor'
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye İnsan Haklan
VakfVnın (TİHV)
işkence rehabilitasyon
raponı yayımlandı. Son
bir yıl içerisinde işkence
gören 151'i kadın, 367'si
erkek, toplam 518
mağdurun vakıftan
yardım istediği belirtildi.
Raporda, işkence
görenlerin yaş
ortalamasının 31 olduğu.
mağdurlar arasında 0-18
yaş grubunda 43
çocuğun bulunduğuna
yer verildi. TtHV'ye
başvuran kişilerin yüzde
43.8'inin elektrik, yüzde
43.2'sinin askı
yöntemiyle işkence
gördüğü, 19 kişinin ise
tecavüze uğradığı
belirtildi. TtHV
raporunda, işkence
mağdurlannın sosyal
durumlan da incelendi.
Mağdurlann doğum
yerlerine göre dağılımlan
incelendiğinde, işkence
görenlerin büyük
bölümünün Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nden
olduğu, ikinci sırayı da
Doğu Anadolu
Bölgesi'nin oluşturduğu
belirlendi. Raporda bu
konuda şu görüşlere yer
verildi: "Budurum,
anılan bölgelerde işkence
uygulamalannın
yoğunluğu ya da bu
bölgelerde yoğun olarak
yaşanan etnik kimliğe
yönelik baskı ve işkence
uygulamalannın
yaygınhğı iddialannı
destekleyen bir bulgu
olarak değerlendirilir."
TlHV'ye tedavi için
başvuranlann eğitim
durumlan incelendiğinde
de ilkokul mezunlannın
ilk sıra>T aldığı, okuma-
yazma bilmeyenlerin
oranının oldukça fazla
olduğu dikkat çekti.
İşkence olaylannın yüzde
68.91 'inin polis
merkezlerinde
yaşandığı vurgulanan
raporda, siyasal
nedenlerle işkence
gördüğünü belirtenlerin
oranı yüzde 94.4,
siyasal olmayan
nedenlerle işkence
görenlerin oranının ise
yüzde 5.6 olduğu
kaydedildi.
POLtTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Soygun-Moygun...
TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, arkadaşımız
Ayşe Sayın'a 'Meclis yolsuzluğu'na ilişkin açıkla-
malar yaparken şöyle diyor:
"Bu soygunun üç ayağı var: Başkanlık Diva-
nı'ndan aldığı 'ihaleye çıkma' yetkisini kötüye kul-
lanıp daha sonraki aşamalarda Divan'ı devre dışı
bırakan dönemin Başkanı Mustafa Kalemli... Dö-
nemin Meclis Başkanı ile işbirliği içindeki Genel
Sekreter Necdet Basa ve diğer üst düzey yöne-
ticiler... Meclis'in verdiği yetkiyi kötüye kullanan
Emlak Konut yöneticileri ve Emlak Konut'un tipik
'ihaleye fesat kanştırma' yöntemiyle ihaleyi kaza-
nan firmalar... Ortada 3 ayaktan oluşan bir ortak-
lık var."
Soru:
- Eski Genel Sekreter Necdet Basa, gerek Mec-
lis Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede, ge-
rekse yaptığı açıklamalarda, bütün sorumluluğun,
ihaleye çıkma yetkisini Emlak Konut'a veren Mec-
lis Başkanlık Divanı'nda olduğunu söyledi. Sizleri
de "Birbardak suda fırtına koparmakla" suçladı...
Yanıt:
"Başkanlık Divanı'nın aldığı karar, Meclis Genel
Kurul Salonu'nun yenilenmesidir. Başkanlık Diva-
nı, fesat temelinde bir ihale anlayışıyla Emlak Ko-
nut'a yetki vermiş değil. İhaleyi kazanan firmalar-
la özel ilişkilere giımeleri, Divan'ın yetkisi dışında
işler yaptınlması için bu yetkiyi vermedi. Meclis
Başkanlık Divanı, kimseye 'yolsuzluk yapın' diye
yetki vermedi. Birihalede yolsuzluk oldu diye, bü-
tün ihale düzenini ortadan kaldırmak ne kadarhak-
lıysa, Başkanlık Divanı karar aldı diye adı yolsuzlu-
ğa kanşan kişilerin suçlannı örtbas etme girişimi de
ancak o kadar haklı olabilir. Kimse suçunu örtbas
etmek için böyle kılıflara sığınmasın.
TBMM'de, örneğin yapılacak işler arasında ol-
mamasına karşın bir asansör işe dahil ediliyorsa,
yapılacak işin değeri 3-4 kat şişiriliyorsa, devletin
kaynakları bu kadar insafsızca sarf ediliyorsa, bu-
nun karşısında susmamız söz konusu olamaz. O
nedenle bu 'bir bardak suda koparılan fırtına' de-
ğil, okyanustaki büyük bir dalgadır.
Kimse yaptıkları yolsuzluklar nedeniyle hesap
verme durumunda olanlar için meşruiyet zemini
yaratmaya kalkmasın."
• • •
Devletin kaynakları bu denli insafsızca harca-
nırken siyasal erk ne yapıyor?
Demeç üstüne demeç veriyor!..
Yani devlet malı deniz, yemeyen domuz!
Soygun ve talanın egemen olduğu toplumlarda
'çeteler' ortaya çıkar, kara para aklayıcılan 'işada-
mı', 'tetikçiler' vatansever kılığıyla dolaşır...
Türkiye'de 'örgütlü' bir soygun girişimi sürüyor...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Sehri ön-
ceki gün önemli bir açıklama yaptı; çeteleıie doğ-
rudan ya da dolaylı olarak buluşanlann, olaylann
arkasındaki gerçeği ortaya çıkaramayacağını be-
lirtti...
Başbakan Mesut Yılmaz, ayaküstü yaptığı açık-
lamada ise şöyle dedi:
"Devlet değil, Çakıcı devletikullandı..."
Yılmaz'ın bu sözleri banaTevfik Ağansoy'un eşi
Hülya Ağansoy'un bir konuşmasını anımsattı...
Eşi öldürüldükten sonra şöyle diyordu Hülya Ha-
nım:
"Biz devletten aş istedik, devlet silah verdi..."
Zincirin halkalan uzayıp gidiyor, çürümüşlüktop-
lumun her kesiminde görülüyor...
Ne diyor Uluç Gürkan:
"Meclis soygununun üç ayağı var..."
1980'li ve 9O'lı yıllar, siyasetin ve toplumun ne
denli yozlaştığını gösteriyor, Susuriuk'taki kazayia
ayağa kalkan Türkiye, yolsuzluklar karşısında ha-
reket bileetmiyor...
Bugün çetelerle bağlantılı olanlar kimlerdir?
Mehmet Eymür, Yavuz Ataç niçin yurtdışına gön-
derilmiştir?
Her şey iç içe bir zincirin halkalan gibi...
• • •
Türkiye, Turgut Özal dönemini masaya yatıra-
bilir mi? Türkiye, 12 Eylül 1980 sonrasındaki 'cun-
ta yönetimi'nden hesap sorabilir mi?
Eğer bunlar yapılmazsa biz Alaattin Çakıcı, Se-
dat Peker, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Oral Çe-
lik adlannı yineler dururuz...
Orhan Yavuz'u; Necdet Güçlü'yü, Kemal
Türkler'i, Doğan Oz'ü, Abdi ipekçi'yi öldürenler
kimler? Bu katiller şimdi neredeler, ne iş yapıyor-
lar?
Alaattin Çakıcı'nın Özal ailesiyleyakınlığını bilme-
yen var mı?
Amerika'da yaşayan Selim Edes ne diyor:
"Bize hapis, ama adalet Zeynep Özal'a bir şey
yapmadı?"
Tarikatlar ve tarikat sermayesi...
Kenan Evren Paşa hâlâ el üstünde tutulmuyor
mu?
Evet... Bu fotoğraflar önümüzde duruyor...
Biz de fotoğraflara bakıp bakıp haberier yapıyo-
ruz, yazılar yazıyoruz...
Sol bütünleşmediği sürece bu fotoğraflara da-
ha çok bakıp, yeni çetelerin ortaya çıkmasını bek-
leriz...
hckaya@posta.cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
YAZII ORHAN BİRGİT
Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nın başken-
tindedün öyle anlaşılıyor ki, hemen bütün dün-
ya medyasını da atlatarak düzenlenen ikili bir
basın toplantısı, sorunun çözümü ile uğraşan-
lann gündemine beklenmedik bir yenilik getir-
di:
Rauf Denktaş, KKTC ile Güney Kıbns Rum
Cumhuriyet'i arasında bir "konfederasyon"
önerdi.
Öneri, adaya bir günlük görüşme ziyareti
yapmak için giden Türkiye Dışişleri Bakanı Is-
mail Cem'in de basın toplantısında bulunma-
sı ile elbette daha da renklilik kazanıyor. Nite-
kim Cem, Türkiye'nin, Denktaş'ın konfederas-
yon önerisinin tamamen yanında olduğunu
söyleyerek bu renkliliği daha da canlı hale ge-
tiriyor.
Ve öyle anlaşılıyor ki, adada sürekli bir çö-
züm arayışı için gidip gelen çeşitli devletlerin
temsilcileri ilegörüşmeîerini sürdürürken, hem
Türkiye hem de KKTC yetkilileri boş durma-
mışlar ve dünya kamuoyunun önüne yepyeni
birgündem ile gelmeyi yeğlemişlerdir. Hem de
bu gündemin neler içerdiğini, dün öğle saatle-
rinde yapılan basın toplantısından önce sızdır-
mamaya özen göstererek.
Hem Türkiye hem de KKTC uzun yıllar ada-
daki iki ayn toplumun, kendi devletleri ile birfe-
derasyon çatısı altında buluşmaları önerisinde
ısraretmişti. Denktaş'ın basın açıklamasından
Kıbns'a Türk Banş Makası...
sonra gazetecilerle yaptığı söyleşide de belirt-
tiği gibi, Rum tarafı "federasyon" sözcüğüne
ısınamadı.
Dolayısıyla, 20 Temmuz 1974'ten bu yana
Kıbns'ta çözüm arayanların bütün girişımleri
için adadaki Türk tarafının getirdiği reçete kar-
şılıksız kaldı.
Kimileri, "federasyon "lu oluşumlarda yerel
yönetimlerin yetkilerinin daha çok olduğunu
anımsatarak, Kıbnslı Rumlann, Denktaş ve Tür-
kiye'nin bu yöndeki önerilerine karşı çıkmala-
nnıbelki de anlayışla karşıladılar.
Üçüncü ülkelerin hemen çoğu, adada bir
çözümün bulunmasını isterken, Rumları tek
devletmiş gibi görmekte ısraıiannı sürdürdüler.
O ısrariı tutumun Kıbrıs'ta 25 yıldır var olan ger-
çeği değiştirmeyeceğini bile bile, Avrupa Bir-
liği'nin kapısını Güney Kıbrıs'aaçmagirişimle-
rinde bulundular.
Dün Denktaş'ın ağzından yapılan konfede-
rasyon önerisi, adanın güneyini sürekli olarak
silahlandırarak savaş tehditleri ile Türklerin bi-
leğini bükeceğini sanan Atina-Lefkoşa ikilisi-
nin ortak masalarının üzerine "kalıcı bir banş
için"şu koş,ulları içeren bir anlaşma buketi ko-
yuyor.
• Türkiye ile KKTC arasındaki özel ilişkileri
içeren anlaşmalar sürecektir.
• Yunanistan ve Güney Kıbns Rum Cumhu-
riyeti arasındaki simetrik anlaşmalarla kurul-
muş özel ilişkiler de devam edecektir.
• Kuzey Kıbns Rum Cumhuriyeti ile Güney
Rum Devleti bir konfederasyon çatısı altında
toplanacaklardır.
• Kıbns'la ilgili olarak Türkiye, Yunanistan ve
Ingiltere arasındaki 1961 Garanti Antlaşması
yürürlükte kalacaktır.
• Tarafların ortak mutabakatı olursa yeni
konfederasyon, Avrupa Birliği üyeliğine başvu-
racaktır. O arada Denktaş, bu önerilerin benim-
senmesi koşulu ile Rum tarafı ile bir masanın
etraftnda oturup görüşmeye hazır olduğunu
da söylüyor.
•••
Türkiye de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
de yıllardan berı adada iki ayrı toplumun oldu-
ğu gerçeğıni söylüyor ve bu iki ayn toplumun
iki ayrı devlet çatısı altında toplandığını da an-
latmaya çalışıyor.
"Anlatıyor" diyemiyorum. Çünkü biz bu ger-
çekleri ne kadar açık açık anlattığımızı sansak,
karşımızdakilerin ezici bir çoğunluğu bilinçli bir
biçimde duymamakta, anlamamaicta ısrariı gö-
rünüyorlar.
Geçen yıl tam bu günlerde "27 Ağustos
1997" de Ismail Cem ile yaptığı görüşmeden
sonra Italya Dışişleri Bakanı Lamberto Dini,
"Kıbns'ta iki toplum ve iki devlet var. Türkleri
de içine alacak yeni bir formül bulmak gereki-
yor" demişti.
Yunanistan'ın bu sözleri tepkiyle karşılama-
sı üzerinede Italya hükümeti, ülkesinin Kıbns'ta
yalnızca Rum yönetimini tanımaya devam et-
tiğini bildirmişti.
Atina da, Lefkoşa'nın güneyindekiler de
adada tek devlet olduğunu sürekli vurgula-
makla kalmazlar. Türkiye'yi Kuzey Kıbns'ta iş-
galci, KKTC'yi de o işgalin sonucu olarak ku-
rulmuş bir örgüt olarak göstermek, bu neden-
le de tanımak istemezler.
Bu nedenle 20 Temmuz Banş Harekâtı'nın
24. yıldönümü nedeniyle iki ay önce ABD Dı-
şişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray sözcülerine
Türkiye için "işgalci" tanımlamasını kullandır-
mak için ısrar eden Yunanlı gazeteciler, sözcü
McCurry'den taraflar arasında sadece anlaş-
mazlık ve çekişme olduğu yanıtını alabilmişler-
dir.
Denktaş'ın Türk hükümetinin açık desteği
altında yaptığı öneri, elbette adada iki ayn dev-
letin variığının tescil edilmesini amaçlıyor. Ta-
bii bu önerinin dünya kamuoyunun malı olrna-
sından sadece birkaç saat sonra, Yunanistan
tarafından geri çevrildiğir; öğrenmek, Ankara
için de Lefkoşa'nın kuzey kesimi için de hayal
kıncı olmamalıdır.
Kıbns politikasında, Ankara somut ve akılcı
bir politika izliyor. S-300'leri adaya getirme
şantajını kullanan Rumlann da Yunanlılann da
etrafını titiz bir biçimde çeviriyor.
Ş-300'lerin tehdidinin sadece Türkiye'ye yö-
nelik olmayacağı, özellikle bu füzelerle adaya
gelecek Rus uzmanların da variığına dikkati
çekerek, araçlann elektronik donanımlan saye-
sinde kapsam alanına Israil'i de alacak biçim-
de bütün bir Doğu Akdeniz bölgesinin girece-
ği günlerdir üstüne basa basa söyleniyor.
Önce KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'nun
kullandığı bu argümanı dün Ismail Cem, yö-
rede sürekli bayrak gösteren Altıncı Filo'yu da
sokarak yineledi.
Hükümetin dışişleri stratejileri ileyakından il-
gili bir başka üyesinin Devlet Bakanı Şükrü
Gürel'in de bugünlerde Israil'i de içine alan bir
Ortadoğu gezisinde bulunması, sanınm bu ko-
nu ile de ilgili olmalı.
Türkiye, Kıbrıs'taki titiz ve dikkatli politikası-
nı simgeleyen makasın ağzını kapatmaktadır.
Obirgitfa posta.cumhuriyet.com.tr.
Faks: 0^12-6770762