24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ıcaç gün önce sona eren Festival, şimdi sinemalarda de Oliveira'nın filmiyle sürüyor /[arceflo'nun son rolü yaşhbk Vlagem Ao Prlncipio Do MundO / Yönetmen, senaryo: Manoel de Oliveira / Kamera: Renato Berta / Müzik: Emmanuel Nunes / Oyuncular: Marcello Mastroianni, Jean-Yves Gautier, Isabel de Castro, Leonor Silveira, Diogo Doria, Cecil Sanz de Alma / 1997 Portekiz-Fransa (Minema Medya) Festivalden sonra küçücük Pera sinemasında da olsa piyasaya çıkan 'Dünyanm Başlangıcına Yolculuk', Marcello Mastroianni'nin son filmi oluşunun yanı sıra, meraklısını doğrudan \ e yürekten yakalayan. ağır, duru. kendine özgü, usta işi bir güzelim fılm. Portekiz sinemasının 90"lık usta vönetmeni Manoel de Öliveira'nın, Portekiz-Fransız ortak yapımı olarak çekilecek veni bir filmin hazırlığındakı deneyımlı bir yönetmenle. ekıbinden üç oyuncusunun bir arabaya sığışıp çekim yapmak üzere kendilerinı Portekız yollanna vurmalannı anlattığı 'Dünyanm Başlangıcına Woody'niıı son dönemdeki en uçarı fîlıııi Nicedir aüşıldığı üzere, bu yılki VVoody Allen filmimiz de, festival sonrasında arzı endam etti işte. Üstadın bugün gösterime giren son yapıtı 'Deconstructing Harry- (Işe)Yaramaz Harry', kendi yaşamının yanı sıra, çevresini oluşturan >akın arkadaşlannın mahrem özel hayatlannı da çok satan romanlanna malzeme yapıp kullanmaktan sakınmayan, ahlaken biraz kokuşmuş, yırtık, yalaka ve uyanık geçinen, gıderek düşmana dönüşen dostlannın da sırt çevırdıgi, Harry Brock adındaki New Yorklu bir 'best seier' yazannın (VVoody Allen) öyküsüne dayanıyor. Alkol. sakinleştirici hap bağımlısı, son romanını yeni bitırmiş, gıcık yazar Harry, rastlayacağı bir Sally ararken,. vaktıyle süklüm pükiüm, sılik bir öğrencisi olduğu ama şimdi onuruna gösterişli bir tören düzenleyen üniversitenin çağnsını memnuniyetle kabul ediyor, şişine şışine. Bıçkın. kafası hep dumanlı ve çok boyalı bir zenci hayat kadınını (HazeilGoodman) koluna takarak eskı okulundaki onur törenıne •cyollanıyor.Eskı cebemrt kansırrm ,.-<-v;e yûzünü göstermedığı oğluyla baba-ogul sıcakhğmı da dilediğınce yaşayamıvor Harry'cik. Başlarda burun kıvırdığı. ateşli hayranı olan saf, masum bir genç kıza (Elizabeth Shue) da giderek fena haide tutulan ve güze! genç kızı da Deconstructing Harry / Yönetmen, senaryo: Woody Allen / Kamera: Cario Di Palma / Oyuncular: Woody Allen, Kirstie Alley, Bob Balaban, Richard Benjamin, Eric Bogosian, Bill Crystal, Judy Davis, Mariel Hemingvvay, Amy Irving, Julia Louis-Dreyfus, Demi Moore, Elisabeth Shue, Stanley Tucci, R. Williams / 1998 ABD (Umut Sanat) sonunda genç rakıbi Bıll Crystal"e kaptıran bu densiz. benmerkezci (hatta narsıst) yazann meşakkatli yaratıcılığının ve beynıne, dilıne vurmuş cinsel yaşamındakı kısır döngülerin, kanşık ılişkilerin, acı hüsranlann matrak öyküsünü perdeye taşıyan 'Yaramaz Harry'de. her zaman olduğu gibi. biriikte çalışmaktan hoşlandığı bir \ığın unlü oyuncu dostunu bir araya getırmeyı başarmış yine hazret, Mariel HetBİngway'den hep bulanık halde ı gösienlmış Robjn \MIliams'a, Ç||zabeth . Slrae'dan Stanlej Tucci'je. Demi Moore'dan Judy Davis'e kadar. Puslu kırli New York atmosferinde geçen fılm. hazretın yine çetrefil cinsel ilışkıler. \ahudi mizahı, bunaltıcı da olâbüen. kanşık ve karmaşık aile ortamı. kadın^insı, din. ölüm. psikoloji. vb. gibı alışılmış tema ve referanslannı da banndınyor •Yaramaz Harry'. tüm bunlara ek olarak yan yaşındakı çıtır kızlara suianan yaşlı erkek romantızmine de bulanmış. kıkır kıkır gülümsemelerle seyrettığimiz yetkin bir Woody Allen eğlenceliğı. En son geçen yıl. müzikli 'Herkes Seni Seviyorum Der'ini izlediğimız ty'oody Allen'ın artık hikâye yazarcasına film yaptığı ustalık. olgunluk döneminın ürünü 'Y^ramaz Harry'de espîiier peş pcşe patİıyor bu kez. Her an komik bir diyalogla ya da renkli bir gondermeyle karşı karşıya kalıp yorgun düştüğümüz filmde. bermutad yine her şeye dokunduran. her şeyi dillendıren üstadın fazlasıyia belden aşağı kaçan ıronik gevezelikleri, zaman zaman sesli kahkahalara dönüşüyor.Bildik mızmızlığından ırak, zincirlerinden boşanmışçasına. enerjik. canlı bir kara mizah tutturan 63'lük NVoody'nın. derinliği uçup gitse de ız bırakan, son yıllardaki en parlak ışlerinden bin (belki de bırincısı) sayacağımız 'Yaramaz Harry'. tipik VVoody Allen tarzı. ince ayar çekilmiş. matrak ve eğlendiricı bir tınşkadan nağmeler demeti sonuçta. VV'oody'nin l990'lı yıllarda özel hajatında yaşadığı acı deneyimlerden de >ararlandığı bu çok konuşmalı. en yeni tanhli. son sosyo-erotik-komik dramı. meraklısının kesinlikle kaçırmayacağı bir kara güldüriı özetle 'Yaramaz Harry', o kadar yoğun. zengin ve yorucu ki bir kez görmek tadına varmaya yetmiyor. Yaşamı kutsayan bir doğa belgeseli Festivalden sonra pi- yasaya çıkan en ilginç filmlerden biri de her zaman rastlanmayacak türden, böceklerin giz- li dünyasına ılişkin bir belgesel olan 'Micro- cosmos-Çayırın Sakin- leri". Beyoğlu Beyoğlu Sineması'nda gösteri- len, alışılmış Walt Dis- ney tarzından bütünüy- le farklı bu bel- geselin başrolle- rinde; tırtıllar. salyangozlar, ke- lebekler, kann- calar. anlar, örümcekler, çe- kirgeler ve ha- mamböcekleri var! Ilk kez gös- terildıği 1996 Cannes Festiva- li'nden sonra Fransa'da ve gösterildiği ülkeler- de çok sayıda seyirci toplayarak bekJenmedik bir gişe başansına erişen, ödüller kazanan 'Mkro- cosmos', seyirciye-insanoğluna, kendi dünyalannda, doğal halle- ri içindekı. çıftleşen, su içen, av- lanan. kavga eden, çalışan ya da inatla, ısrarla hertürlü engeli aş- maya azmeden böceklerin yaşa- mını gösteriyor 75 dakika boyun- ca. Yorum yapmadan, sözlü açık- lama getirmeden. salt binbir sa- bırla, özenle çekilmiş, özel mer- cekJerin kullanıldığı, aynntıh gö- rüntülereşliğinde ve doğa) sesle- riyle, BnınoCoulais'nin doğallı- ğa aykın kaçmamasına dikkat edilmiş müzikleriyle. Güneybatı Fransa'nın kırsal biryöresınde, otlarla kaplı bir ça- yırda ya da suyun üstünde, zorlu bir hayat mücadelesi veren bör- tü- böcegin, bilimkurguya esin kaynağı olacak nitelikteki, son derece çarpıcı evrenini, beylik deyişle görsel şölene çeviren 'Mkrocosmos', şimdiye dek sey- rettilderimizden farklı. şaşırtıci ve •yaşamj kutsayan' bir doğa belgeselı. Entomoloji-Böcekbı- lim üstüne nutuk atmaktansa bö- ceklerin gizemli âleminden so- Yönetmen: Claude Nuridsany, Marie Perennou / 1996 Fransız belge filmi (Monad) luk kesicı kesıtler \ ermeyı amaç- layan, Fransız yönetmen. biyo- log kan-koca Claude .Nuridsany- Marie Perennou'nun, 15 yıllık araştırma, 2 yıllık senaryo. 3 yıl- lık çekim ve 6 aylık montaj aşa- masına dayanan. yaklaşık 50 sa- atlik bir malzemeden (80 km tu- tuyormuş çekilen pehkülün bo- yu) ayıklanıp seçilip kurgulan- mış bu belgeselı. 'çayınn sakln- leri'nin akıllara durgunluk \erici gündüz ve gece yaşamlannı içe- nyor. Bir zamanlann tanınmış oyuncusu Jacques Perrin'in ya- pımcılıfını üstlendiğı 'Microcos- mos'. didaktik doğa belgeselı yaklaşımından uzak durup ge- nellikle insansı yapı ve duygu- sallığı hayvanlara yansıtan. alışıl- mış Disney tarzından kaçınarak gerçekleştırilmiş. 'Microcosmos'da yığınla unu- tulmaz sahne var. bir uç uç böce- ğinin bir yağmur damlasımn çarpmasıyla yapraktan tepetak- lak oluşu, olağanüstü kararlılık- taki birbok böceğının kendinden büyük gübre artığını. azimle ta- kıldığı çöpten kurtarma mücade- lesi ya da salyangoz çıftın seviş- mesi vb. gıbı. Bu doğal öykülü. alışılmadık doğa belgeselini, kı- saca, kaçırmayın denz. Alexandre Ehımas klasiği 'Lç Silahşörier-20 Yıl Sonra'dan kaynaklanarak beyazperdeye uyarlanan 'Demir Maskeli Adam' fılmlerinın, günümüzün ün- lü yıldızlanyla allanıp pulla- narak çekilmiş en yeni ver- siyonu olan 'The Man in the Iron Mask' da göstenme çı- kıyorbugün. MelGibson'ın hem yönetip hem de oyna- dığı 'Braveheart-CesurYü- rek'e > azdığı senaryoyla admdan söz ettıren Randall VVallace'ın. Alexandre Du- mas babanın. Fransa tarihi- nin muammalanndan ve bü- tün zamanlann en trajık fi- gürlerinden biri olan 'Demir Maskeli Adam* efsanesin- den esinlenerek kaleme aldıği ve yaşlanmış silahşor kahramanla- nmızın (çoğu hayal mahsulü) serüvenlerine dayanan ünlü ro- manından yola çıkarak, stüdyo- da ve Fransa'nın tanhi şato ve vb. mekânlannda gerçekleştir- diği film. 'Güneş Kral' 14. Lo- uis'nın gençlık dönemınde geçi- yor. Athos, Porthos. Aramıs ve D'Artagnan'ın (John Malko- \ich, Gerard Depardieu, Jeremy Irons ve Gabriel Byrne) yıllarca hizmet verdığı 13. Louis'nin ölümüyletahtageçmış, cîzvitle- re savaş açmış. genç ama olduk- The Man in the Iron Mask / Yönetmen. senaryo: Randall Wallace / Kamera: Peter Suschitzky / Müzik: Nick Glennie-Smith / Oyuncular: Jeremy Irons, Gerard Depardieu, John Malkovich, Gabriel Byrne, Leonardo DiCaprio, Anne Parillaud, Judith Godreche, Peter Sarsgaard / 1998 ABD (UIP) ça zalım ve kıbırli kral 14. Lo- uıs"nın, açlık-voksulluk ıçınde kıvranan halkına bozulmuş, k o kuşmuş yiyecekleri reva gördü- ğü. 1660"lı yıllann kanşık Fran- sası'ndayız. Hikâye ilerledıkçe ana kraliçeyle (Anne Parillaud) gizli. büyük bir aşk yaşadığına da tanık olacağımız, yığit ve sa- dık D'Artagnan (Gabnel Byrne) genç kralın silahşorlanna komu- ta ederek anlı şanlı memuriyet hayatını sürdürüyor. Çoktan iz- zet-ıkbalden vazgeçıp köşesine çekilmiş Athos (John Malko- vich), kendını güzel Chnstıne'le (Judith Godreche) nişanlı, gencecik oğlu RaouKu ha- yata hazırlamaya vermıştir. Kralın silahşorluğundan sonra rahıp olup gizliden gizliye ciz\ itlenn önderliği- ne soyunmuş, entrika kum- kuması Aramıs (Jeremy frons) ise Fransa krallığının geleceğinı değiştirecek tür- den, olanaksız gibi görünen bir değış tokuş planını uy- gulamaya.koyulmuştur. \'ıl- lann üstünden geçtiği, nice- dir çok se\dığı kadınlara karşı 'kılıcını doğrultamaz'. çişini tutamaz ve hayattan kâm alamaz olmuş. yeme. ıçme. meme uzmanı. baba- yiğit Porthos (Gerard De- pardieu) da intiharı bile düşü- nen. geçmıştekı serüvenlerınin anı lanyla yetinmek durumunda- ki yalnız, acız, yaşlı bir şışkodur artık. Tıpkı gençlıklerindeki gi- bi "Birimiz hepimiz, hepimiz bi- rimiz için!" diyerek yıllar sonra yeniden bir araya gelıp kötü kra- lı iyisiyle değiştirme idealini gerçekleştirmek uğruna müca- dele eden kahramanlanmızın se- rüvenlerinı aktaran 'Demir Mas- keli Adam'. özetle 'Cesur Yü- rek'in başan formülünü yinele- yen senanst Randall Wallace'ın da ilk vönetmenlık denemesı. Yolculuk'. kuşkusuz sıkı sinemaseverlere hitap eden, özel ve farklı bir film, baştan belirtmek gerekirse. Çivisi çıkmış.'hasta' dünyamızda, hiçbir şeyın artık eskısı gibı olmadığının gitgide daha çok farkına varan, tıpkı de Oliveira gibi yıllann deneyımıne sahip, yaşlı, yorgun yönetmen Manoel (Marceöo Mastroianni). bir eli yağda bir eli balda yaşadığı çocukluğunun anılanna gömülüp canlanan geçmişine yollanıyor, bü>üdüğü yöreden geçerken. Ağabeyının genç kızlarla fingirdeşriği o görkemli otel, bahçesıyle birlıkte harabeye dönüşmüştür artık heyhat! Pedro Macao'nun çileli hayatını yansıtan heykelse yerindedir Köy köpeklerinin arabanm arkasına havlayarak takıldıgı yollan katettikçe geçmişi hatırlayıp habire konuşarak anılannı anlatan yaşlı yönetmenden başka arabadakı Fransız aktör (Jean-Yves Gautier) de, kökenlerinı arayıp bulmaya takmış kafasını. Çekimden ıstıfade, bir köydekı yaşlı halasını bulup görmek, tanışmak istiyor. Çünkü dünyanm bir ucundaki bu ıssız Portekiz köyünden çocuk yaşta kaçıp gitmiş. lspanya iç savaşında hem Frankocuların. hem de Cumhunyetçilerin eline düştükten sonra kapağı Fransa'>a atarak orada e\ lenip barklanmış. baba olmuş, maceraperest bir Portekizli göçmenin oğludur Fransız aktör. Köy yerinde zorlu bir hayatı geride bırakmış hala. dilını bıle konuşamayan yeğenine önce yabancı durursa da, kan bağı dil(sizliğ)e üstün gelecek ve sonunda erkek kardeşini görür gibi olduğu yeğenine hem bedeniyle hem de ruhuyla, sıkı sıkıya sanlacaktır güngörmüş. yaşlı kadın. De Oliveira'nın, oyuncu Yves Alfonso'nun gerçek yaşam öyküsünden esinlenip kendi yaşamından yansımalar da katarak gerçekleştırdığı bu ağır, durgun seyreden 'yofculuk* filmi. yürekte heyelanlara yol açan duygusailıklarla. ıçtenlikle, hüzünle bezeli baştan sona. 70 yıllık kanyerinın imbiğinden süzülmüş birikimiyle damgasını vurduğu 'Dünyanın Başlangıcına Yokuluk'ta, de Oliveira ustanın. sabıt plan sekanslara dayanan, montajın en aza ındirgendiği. özgün üslubu öne çıkıyor. Anılann gelgitine kapılarak ata topraklannda köklerini aramanın peşine takılan, tekdüzeleşmeye yatkın bu farklı yolculuk öyküsünü. oyunbazlığa kaçmadan. ustaca işleyen. durgun akan de Oliveira sinemasının vardığı son doruk- durak şimdi lik. ÖUveira'nın 'Amarcord'u Yer yer sürekli değişmemize, yaşlılığa ve yaşlılık haline ilişkin melankolık- pastoral bir görsel senfoni tadına erişen bu şiir gibi film, Portekizli yönetmen Manoel de Oliveira'nın 'Amarcord'u da sayılabılir sanınz. Bol bol anımsayıp, anılann tahterevallisinde usul usul salındığımız bu duru. hüzünlü, zarif ve keyifli filmde anlatımdan oyunculuğa, duygusal gerilimleri vurgulayan atonal müziğinden mekân kullanımına ve görüntülere kadar her şey usta elinden çıkma. Rolüyle özdeşleşmiş büyük Mastroianni'nin hastalığına karşın soylu bir Akdenizlı bilge gibi yine döktürdügü filmde Fransız aktörü oynayan Jean-Yves Gautier de ona ayak uyduruyor. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Ve Ansran Uykusuz Geceler Birtiyatrodayız. Oyun bitmiş, seyırcılersalonu terk etmek üzere. Sahnedeki Tibetli oyunculara bir ha- ber ulaşıyor. Fransa'da bulunan Tibet heyetı -Tibet'in resmen tanınmadığı gerekçesi ile- Fransız yetktliler- ce kabul edılmemiş. Dalai Lama başkanlığındaki heyet, tryatroya gelerek, orada Tibetli tiyatrocularla biriikte bir toplantı düzenlemek istedığini bildiriyor. Heyet dediğiniz yaklaşık üç yüz kişı... Tiyatrocular paniğe kapılıyor önce. Ne yapmalılar? Bu kadar ki- şiyi nasıl ağırlayacak, nerede yatıracaklar? Tabii. kabul etmekten başka çareleri yok. Madem ki Tıbet sorununu gündeme getiren bir oyun oynu- yortar, Tibetlilerin bu isteğinı geri çevirmek yakışık al- maz. Tibetlilerin ozgürlük mücadelesini savunmak, yalnızca bir oyun oynamakla sınırlı kalmamalı... Durum, seyircrye de iletiliyor. Ve ilginç bir şey olu- yor, seyirci de tiyatroda kalarak dayanışmasını gös- termek istiyor... • • • Mekân, Paris'in en önemli tıyatro gruplanndan Ariane Mnouchkine in "Theatre du Soleilln (Gü- neş Tiyatrosu) yıllardır çalışmalannı sürdürdüğü Car- toucherie sahnesi. Tıyatro ile yaşamın bütünselliği- ni vurgulayan birmekânda, bu bütünsefliği konu alan bir oyun. Mnouchkine'in hemen bütün oyunlannda olduğu gibi, seyirci oyunun bir parçası oluveriyor. Se- yircınin arasına yerleştirilmiş -seyirci rolündeki- oyun- cular, seyircinın duygu ve düşüncelerini, kafasında beliren sorulan yansıtarak, gerçek seyircinin oyuna katılmasını sağlıyor. Farklı kesimlenden gelen, farklı tepkiler veren se- yirciler bunlar. Ama kısa bir süre içinde Tibetlilerin başlattığı ve tiyatroculann desteklediği direnişe, ya- ni Fransız hükümeti Çin'e göndermek uzere olduğu savaş uçaklannı durdurma karan alana kadar tiyat- rodan çıkmama direnişine katılıyorlar. Hem de öyle bir katılım ki, aralannda örgütlenip mutfak hızmetle- rini üstlenenler mı istersiniz, para toplamaya başla- yanlar mı... Eee, ne de olsa 68 ruhunun izleri henüz tümüyte silinmemiş bu ülkede. Tiyatrocu ve seyirci rolünü paylaşan oyunculann coşkusunu paylaşmamak mümkün mü? Direnış ha- vası tüm tiyatroyu sanveriyor. Ortadoğu'da Mimar- lık Faküttesi'ni işgal ettiğimiz günlerin heyecanı can- lanıveriyor gözümün önünde. Zaten, Mnouchkine de kendi yaşadığı bir eylem- den yola çıkarak oluşturmuş bu oyunu. Saint Ber- nard'lı "Sens Papıer"\er\n, yanı kaçak göçmenlerin, Cartoucherie'de gerçekleştırdığı işgal eylemi, 'Ve Ansızm, Uykusuz Geceler"\r\ ilham kaynağını oluş- turmuş. ••• Tibetlilerin, 1949 yılında ülkelerinın Çin tarafından işgal edilmesi üzerine başlattıklan ozgürlük müca- delesi halen surüyor. Uzun yıllar, Çin'in Guvenlık Kon- seyı üyesi olması nedeni ile Birleşmış Milletler'den en ufak birdestek alamayan, ülkeleri dünyanın hiç- bir hükümeti tarafından tanınmayan Tibetliler, mü- cadelelerinde epey mesafe aldı son yıllarda. 1992 yı- lında Strasbourg'daki yüksek mahkemenin ve Av- rupa Pariamentosu'nun aldığı kararlardan ve 1993'te Dalai Lama'nın aldığı Nobel ödülünden sonra ulus- lararası planda seslerini daha gür biçimde duyurma- ya başladılar. Sanat alanından geten destekleri de Ti- betliler büyük bir sevinçle karşılıyor. Martin Scor- sese'nin "Kundun"u ve Mnouchkine'in oyunu, mü- cadeleleri açısından büyük önem taşıyor. • • • Tiyatronun yaşayan en büyük sanatçılanndan bi- ri olan Ariane Mnouchkine, Helene Cixous'un, Da- lai Lama'nın metinlerine dayanan çalışmasından ya- rarianarak oluşturmuş oyunu. Dort saatlik oyun sü- resince ne gerilimi düşürüyor, ne de tiyatro coşku- sundan fedakârlık yapıyor. Mesajı, en ince nüansla- nyla aktanrken, slogancılığın tuzağına düşmüyor. Her zaman olduğu gibi, kolektif bir çalışmanın ürü- nü 'Ve Ansızın, Uykusuz Geceler". Tum oyuncular, müzik ve mekân tasanmı bir bütünün anlamlı par- çalannı oluşturuyor. Tibetli oyunculann sunduğu otantik gösteriler de Tibet kültürünun tanıtılması, sevdirilmesi açısından son derece işlevsel. Tiyatro mekânının salt sahneden ibaret olmadığı- nı en güzel biçimde sergiliyor, "Theatre du So/e/7"in çalışanları. Ortak çabalan ile tüm tiyatroyu bir Tibet mabedine dönüştüımüşler. Duvariar ince ince boyanmış, seyircinin gözü önü- ne kurulan kulisteki en ufak aynntı bile Tibet kültü- rünun inceliklerini taşıyor. Iş, bununla da kalmıyor. Arada Tibet yemeklerinin sunulduğu büfede gene oyuncular hizmet ediyor, yani oyun devam ediyor. Ve iki gün, iki gece süren direnişi, uykusuz gece- leri hep biriikte yaşıyoruz. Direnişin sona ermesi ile biriikte, seyircinin kendi dünyasına, kendi küçük sorunlanna dönüvermesi konusuna değinmeyi de ihmal etmemiş Mnouchki- ne. Oyunda böylesine ilgi duyduğumuz sorunu sa- londa bırakıp, kendi dünyalarımıza mı dalacağız, yoksa halen sürmekte olan tüm ozgürlük savaşları konusunda bizim de payımıza düşen bir sorumluluk olduğunu anımsayacak mıyız? Altı Tibetli aydının, birkaç aydır Delhi'de sürdür- mekte olduğu direnişe ılişkin gazete haberlenni oku- yarak aynlıyoruz Cartouchene'den... 1. ÜLUSLARARASI KUKLA FESTtVALİ • Hadi Çaman Thatrosunda saat 13 OO'te Kıvamet Yargılaması adlı video gösterisi ızlenebilır. • Özel Irmak Okulu'nda saat 11.00'de Train Theater'ın Çiçek Saksısındakı Kız adlı göstensi yer alıyor. • Topkapı Sara>ı"nda Karagöz Fıgürleri sergisi görülebilir. Kenter Tiyatrosu'nda MÜ Dekor Bölümü sergisi yer alıyor. Şehir Müzesi'nde 19. ve 20. Yüzyılda Halk Tiyatrosu konulu sergi görülebilir. BUGÜN • BORUSAN KL LTÜR V E SANAT MERKEZt'nde saat 17.30'da 'Frank Sinatra, Yaşamı ve Dönemi-2' konulu belgesel. videodan izlenebilir. (292 06 55) • ÎDSO'nun şef Cem Mansur >önetıminde saat 19 00'da AKM'de vereceği konsere Jdıl Bıret (pıyano) solist olarak katılıyor. • CRR Konser Salonu'nda saat 19.30'da şef Şeref Çakar yönetiminde Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyeti'nin vereceği konser dinlenebilir. (246 06 96) • AKSANAT'ta saat 12.30'da ve 18.00'de Bruckner 'Symphony No.9&Te Deum" konseri lazerdiskten izlenebilir. (252 35 00) • tDOB saat 19 00'da AKM Konser Salonu'nda 'Müzikallerden Seçmeler'i sahneliyor. (251 10 23) Goethe Enstitüsfi'nde saat 10.00-16.00 arası 'Kitle- Iletişimsel Görüntü ve Fenomenolojik Hayalgücü" konulu oturum yer alıyor. (249 20 09)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle