Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MAY1S 1998 CUMA
12 KULTUR
12 Mayıs'a dek sürecek olan 4. Uluslararası Ankara Karikatür Festivali bugün başlıyor
Gündemde dünya karikatürü varKültürServisi-4. Uluslararası Anka-
ra Karikatür Festivali bugün başlıyor.
Karikatür Vakfi'nın düzenlediği 'Ka-
rikatür ve Kültür' konulu festival 12
Mayıs'a dek sürecek. Festivale 10 ülke-
den karikatürcüler ve bilimadamlan ko-
nuk olacak. Karikatür Vakfı tarafindan
'yıhn karikatürcüsü' seçılen Semih rV
roy'a ve 54 y ıldır karikatür sanatına yap-
tığı katkılardan dolayı Bedri Koraman'a
'onur annağanı' da bugün düzenlene-
cek bir törenle verilecek.
Karikatür Vakfı başkanı Nezih Dan-
yal festivalin dünyanın dört bir tarafın-
da bilindiğini ve sevildiğini belirterek
Türkiye'de yeterince tanınamamaktan
yakındı. Türkiye'de yapılan tüm tanı-
tımlara ragmen halen karikatür festiva-
linin isminin festivaller listesinde bile yer
almadığını vurgulayan Danyal "Türki-
ye'de kendimLri tanıtmaya çalısıyoruz.
Bu yıiki etkinliklerimizden sonra insan-
lar inşallah 'festival nerede düzenleni-
yor' diye sormazlar" dedi.
4. Uluslararası Ankara Karikatür Fes-
tivali'nde uluslararası sempozyum. kar-
ma, kişisel sergiler, 'sinemanuz' konu-
lu ödüllû workshop, çizgi film gösteri-
'Karikatür ve Kültür' konulu festivale 10 ülkeden
karikatürcüler ve bilim adamlan konuk olacak.
Dokuz karikatür sergisinin açılacağı festivalde,
bir sempozyum, ödüllü workshop, çizgi film
gösterileri ve söyleşiler gerçekleşecek.Yılın
karikatürcüsü Semih Poroy'a ödülü ve Bedri
Koraman'a onur armağanı bugün verilecek.
leri ve söyleşiler düzenlenecek. Anka-
ra'nın dünya karikatürünün konuşuldu-
ğu bir başkent olmasını hedefleyen fes-
tivalde bu yıl 'Karikatür ve Kültür'' ko-
nulu uluslararası bir sempozyum gerçek-
leştirilecek. Yann saat 13. ÖO'te gerçek-
leştirilecek olan sempozyumda ülkele-
nn kendi kültürlerinin karikatür sanatı-
na nasıl yansıdığı tartışılacak. Sempoz-
yumda sunulacak bildiriler bir katalog-
da toplanarak izleyicilere sunulacak.
Festival sırasında aynca 9 karikatür ser-
gisi düzenlenecek. Avrupa Komisyonu
Türkıye Temsilcıliği'nin sponsorluğu,
Avrupa Kankatürcü Kuruluşlan Fede-
rasyonu (FECO) ve Kültür Bakanlı-
ğı'nın desteğı ilegerçekJeştirilecek olan
festival, Hollanda. Belçıka, Amerika,
Yunanistan. Italya. Yugoslavya, lngılte-
re, Almanya, KKTC ve Türkiye'den ka-
rikatürcüleri konuk edecek. Hollan-
da'dan \Villiam Rasing, Yunanistan'dan
Bas Miropoulos, Amerika'dan Janusz
Kapusta. Almanya'dan Barbara Henni-
ger kişisel sergileriyle, ttalya'dan Le
Donne Ridona kadın karikatürcüleri.
lngiliz Karikatürcüleri. Belçika kanka-
türcüleri, Türk kankatürcülerinin karma
sergileri ve 'Karikatür ve Kültür' konu-
lu uluslararası karma sergi festival sü-
resince izlenebilecek. Sergiler. Kültür Ba-
kanlığı DevletGüzel SanatlarGalerisi,
Ilayda Sanat Galensi, Başak Sigorta Sa-
nat Galerisi, Ankara Sanat Galerisi. Al-
man Kültür Merkezi, The British Coun-
cil ve TOBAV'da.gerçekleşecek".
Festivale, Hollanda'dan NVilliam Ra-
sing, Cerda De Vbng, Peter Nieuwendijk,
Ab Moolnear, Bert VVitte, Almanya'dan
Barbara Henniger.Marlene Pohle. Bel-
çika"dan Ronald Libin. Ingıltere'den De-
rek Quint. Italva'dan Luciana Tufani,
Elenora Chid. Amerika'dan Janusz Ka-
pusta, Yunanistan'dan Bas Miropoulos,
Ukrayna'dan Vladimir Kazanevski, Ro-
manya'dan Pavel Constantin. Cristian
Topan, KKTC'den HüseyinÇakmak ve
Musa Kayra'nın yanısıra Bedri Koraman.
Tan Oral. Semih Poroy Ercan Akyol
Kamil Masaracı, tzel Rozental, Piyale
Madra. Vluhammet Şengöz konuk ola-
cak. Festival kapsamında yann saat
11.00'de 10. Uluslararası Ankara Film
Festivali'ndeödûlalan çizgi filmlergös-
terilecek.
Pazar günü saat 14.00'te Dünya Kit-
le İletişim Vakfı ve Karikatür Vakfı ta-
rafindan düzenlenen "Sinema" konulu
ödüllü vvorkshop yapılacak. Çizerlerçiz-
dikleri karikatürleri kendileri değerlen-
direrek en iyi karikatürü seçecek.
Festival sırasında The British Coun-
cil'de açılacak olan *He> Turkey' adlı
Türk karikatürcüleri karma sergisi ise ha-
ziran ayında Almanya'daki Atatürkçü
Düşünce Demekleri tarafindan Alman-
ya'nın çeşitli kentlerinde sergilenecek.
Sergi daha sonra Hollanda, Fransa ve di-
ğer Avrupa ülkelerinde tekrarlanacak.
Serginin üç dilden kataloğu sergi açılı-
şında izleyicilere sunulacak.
Avrupa Komisyonu Türkiye Temsil-
cıliği ve Karikatür Vakfı tarafindan dü-
zenlenen AvTupalı karikatürcülerin ka-
rikatürlerinden oluşan 'Avrupa A\rupa'
adh sergi ise 19 Haziran tarihinde Ga-
ziantep'te daha sonra Mersin. Bursa,
Diyarbakır ve Türkiye'nın çeşitli kent-
lerinde yinelenecek.
Ressam Avni Arbaş'ın retrospektif sergisi 6 Haziran'a dek Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde
'Resimle edebiyatı kanştırmanıalı...'
AHU ANTMEN
'Sanat insanın kendine doğru bir yolculuğudur.'
Teşvıkiye'dekı Mılli Reasürans Sa-
nat Galensı, sezonu usta ressam Av-
ni Arbaş'ın retrospektıfıyle kapatıyor
6 Haziran'a dek süren sergi, sanatçı-
nın 1934 yılında, henüz 15 yaşınday-
ken yaptığı bırportresı ile 1996 yılı-
na aıt son portresi arasındaki zaman
dilimini ve yansımalannı bir araya
getiriyor. Nisanın son günlerinde
79'una giren Avni Arbaş'ı geniş bı-
rikimi ve tüm vönleriyle yakından
tanımak için kaçınlmaz bir firsat...
Büyük degışımJere gebe tarihsel
bir sufecın başında dünyaya gelen
Avni Arbaş'ın varlığına sinmiş cum-
huriyet ruhunun izlen de sürülüyor ser-
gıde. Çeşitli koleksıyonlardân titiz
bir çalışmayla derlenen ve sanatçıyı
özellikle genç kuşaklara tanıtmak açı-
sından önemli bir işlev üstlenen ser-
giye, lstanbul Resim ve Heykel Mü-
zesi'nin, bünyesindeki resimlerini
ödünç vermeyi reddetmesı sanatçıyı
üzmüş ama sergi şimdiki kapsamıy-
la da izleyiciyı Avni Arbaş'ın sana-
tına götüren zengin bir kaynak.
- Retrospektif sergiler farkü yerle-
re. kişilere dağılmıs. resimlerini tophı
halde görme olanağı \erdiği için as-
lında sanatçı için de ügüıç bir dene-
yim. INe düşündünüz bu sergiyihazır-
İamrken?
Evtt, neler yapmışım görüyorum
ışte... Demek ki çalışmışım diyorum
kendi kendime!
- 1940'larda çıktığınız yurt gezüe-
rindeyapöğınızresimlerden30yıhnı-
n geçirdiğiniz Fransa'da ürettikleri-
nize ve son dönem yaprtlarınıza dek
kapsamlı bir birikim söz konusu bu
sergide.
Ama hepsinde ben, benim... Ben
• İnsanın hayatmda daima devam ediyor savaş. Ve
biliyor musunuz, bu savaştan zevk almak lazım! Aslında
biz bugün Türkiye'de çok enteresan bir devir yaşıyoruz.
Kendimi ikinci kurtuluş savaŞı içinde hissediyorum.
Dövüşüyoruz yine. Atatürk bunlan söylemişti zaten.
Akademı 'ye girdim çünkü Leopotd
Levy gelecekti. Ama ben daha önce
de Galatasaray'dayken akşamlan gi-
dıyordum akademiye. çalışıyordum.
Ressam Naci Kalmukov (Kalmukoğ-
lu) benim çok iyi dostumdu, bende
atölyesinin anahtan da vardı, birlik-
te çalışırdık. Yani akademiye girdiğim
zaman ben tanınıyordum zaten res-
sam olarak... Akademi'de de mümkün
olduğu kadar uzun kaldım, bir do-
kuz yıl kadar. Mezun olmak dıye bir
derdim yoktu, nasılsa resim yapıyor-
dum! Bir bursalıpParis'egidene ka-
dar sürdü bu.
- Hocahk yapmak akknızdan büe
geçmemişti. Hep resimle geçindiniz
değil mi?
Evet ama pek geçinemedığim de
oldu... Tabii Akademi'de hoca olun-
ca, bir geçim garantısi var. Ama ben
bunlan düşünmedim. Resmi de hiç-
bir zaman para kazanacağım diye
yapmadım.
- O dönemde Akademi nasıkiı?
Altın devriydi bir kere... Yeri dol-
durulamayacak insanlar vardı. Şim-
di maalesef öyle değil... Biz çok cid-
diye alıyorduk işi. Ben hiçbır zaman
resim satayım falan diye de düşünmez-
dim. Kendimi tamamen adamış du-
rumdaydım ve hâlâ da öyleyım. Sa-
natta hesap kitap girince araya olay
değışti. Oysaaşkta, sevgide pazarlık
yoktur. Verirsin kendini ölürsün ölür-
sün, kalırsın kalırsm. En ufak pazar-
lığa düştün mû hapı yuttun resımde.
kendime sadık bir adamım. Onun bu-
nun etkisınde hıç kalmadım, moda
akımlarakapılmadım. Sanat, insanın
kendine doğru bir yolculuğudur. Mü-
him olan bu. Mesela ben Goya'yı çok
severim ama onun gibi resim yap-
mam. Tabii ondan aldığım şeyler \ar-
dır.. Bunlar insanı olgunlaştınr, ge-
liştirir.
- Resim dışında sizi en çok etküe-
yen sanat dalı hangisidir?
Ben eskıden edebıyata düşkün-
düm, hatta bir ara yazıyordum ama
baktım bende iş yoİc. hepsinı yırttım
attım. Sonra müzik... Hatta bas- ba-
riton sesim vardı. konservatuvara gıt-
meyi de düşünmüştüm. Ama ben ne
yapabilirim sorusunu sorunca kendi
kendime, baktım ben yapsam yap-
sam resim yapanm...
- Bunda babanrnn da etkisi bü-
yük».
Evet, sorumlusu odur... Babam as-
kerdi ama resim. yapardı. Müziği,
edebiyatı severdi. Boş zamanlannda
resim yapardı. Herhangi bir iddiası
yoktu. Bana da verirdi boyalar, kâgıt-
lar, boyuna çalışırdık. Öyle bir hale
geldi kı benim için resim, artık nefes
almak gibi bir şey oldu. Onun için ben
sahiden hayatımda hıç düşünmedim
ne olacağım diye... Üniversiteye git-
mek, diploma almak gibi düşüncele-
rim yoktu. Tek düşündüğüm resim
yapmaktı.
- Galatasarav'dan sonra Akade-
mi've geçivorsunuz...
Sezonun son galibi Usta Beni Öldürsene
CUMHUR CANBAZOĞLU
ANKARA-10 Mayıs'a kadar
sürecek 10. Ankara Uluslararası
Film Festivali'nin yanşma bö-
lümlen sonaerdi ve meraklabek-
lenen Ulusal Uzun Film Yanş-
masıjürisinin kararlan bu yıl ye-
rinde bulundu. Her yıl sonuçla-
nn açıklanmasından sonra 'Ye-
şBçamcı' ya da 'TRT'd' olmak-
la suçlanan Ankara jürisinin bu
yıl seçimlen, genelde üç film
üzerinde yoğunlaştı: Usta Beni
Öklürsene, Masumiyet ve Ha-
mam. Ister sezgı, isteröngörüş de-
yin. Ankara jürisinin Usta Beni
Öldûrsene'ye ve BanşPirhasan'a
bü>ük ödülleri vereceğini kesrir-
miştik.
Antalya'da Pirhasan'm ödül al-
ması festivalin magazinsel yapı-
sı nedeniyle zaten beklenmiyor-
du. Ardından yapımcılar Ada-
na' j ı bir şekilde atlayıp yanşma-
ya katılmamışlardı. Istanbul'da
film Türkiye'yi uluslararası ya-
nşmada temsil ettikten sonra bu
sezonun dört iddialı yapımı ilk kez
Ankara'da ciddı bir kulvarda bir
ara>a geldiler ve Yusuf Kurçen-
li. Erhan B«ner, Ali Hakan, Tü-
la> Eratalay. Sami Şekeroğlu 'dan
olusan jüri, Lsta Beni Öldürse-
ne'vi seçti. Seçimin gerekçeli ne-
denmin belırtılmemesi toplantı-
lann sancılı geçtiğini gösteriyor-
du. Evrensel konusuyla sinema-
da ı> yapmamasına karşın Anka-
ra'da yönetmen, film, senaryo,
Banş Pirhasanın yönettiği '(Jsta Beni Oldürsene' Ankara Film Festivali'nde ata dalda ödül kazandL
görüntü yönetmeni gibi önemli
dallan alarak festivale ağırlığını
koydu, Usta Beni Öldürsene. Bu
arada meraklı sınemaseverlerin
aklına yardımcı erkek oyuncu
ödülünün neden bu filmde baş-
rol oynayan Hugfa O'Connor'a
giftiği sorusu gelebılir.
Jürıden öğrendığımize göre
Pirhasan, baş\uru formunda 'us-
ta'yı yani Karoiy Eperjey'i baş-
rol. 'çirak' O'Connor'ı da yardım-
cı oyuncu olarak göstermiş.
Bu yıl Ankara'daki ilginç ge-
lişmelerden biri de artık bir 'kült'
film haline dönüştürülmüş 'Ka-
saba'ya hiç ödül çıkmamasıydı.
Farklı yapısı ve sinema anlayı-
şıyla jüriler tarafindan kolay de-
ğerlendirilemeyınce sonunda her
festivalden bır özel ödülle evine
gönderilen Kasaba bu kez yerini
Demirkubuz'un Masumiyet'ine
bıraktı.
Jüriden öğrendığımıze göre Se-
çici Kurul Özel Odülü, en fazla
oy toplayan ikinci film Masumi-
yet'e verilmiştı. Böylelıkle yerli
festivallerin bu yılkı tablosunda
Adana ve Istanbul'u alan Masu-
miyet öne çıktı. Onu Antalya ga-
libı Hamam'la Ankara bırincisı
Usta Beni Öldürsene izledi...
Kısa filmlerde ise bu yıl tam
birhayal kınklıği yaşandı Anka-
ra'da. Yanşan filmler arasında
ödev diye sinema okulu öğrenci-
lerine verilen yapıtlann ağırbas-
ması, özellikle Mımar Sinan Si-
nema TV'den gönderilenlerin tor-
nadan çıkmış gibi aynı özellikle-
ri göstermesi. Ankara'da Türki-
ye kısa filmciliği açısından yenı-
lik bekleyenleri üzdü. Festival
yönetiminin bu konuda eli kolu
bağlı.
Yanşma düzenliyorlar, ve ge-
len malzeme az olunca öğrenci
filmlerini deneyimlilerle bir ara-
da değerlendirmek zorunda ka-
lıyorlar. İş sonundajürilere kalı-
yor, onlar da iyi bir şeyler bula-
bilmek için hayli zorlanıyorlar.
Ankara kısa film jürisi bizce bu
yıl 'canlandırma'da Lamia Ka-
raali'nin 'Bir'adlı yapitmı birin-
ci seçerek isabetli davrandı; 'de-
neysel'de, köyde sinema yapma-
sıyla ünlenen Ahmet Uluçay'ın
Epilectic Film'iyle, Taylan Sez-
giner'in 'A Personal Âlphabef
adlı yapıtı dikkat çekti. Jüri bun-
lardan Epilectic Film'i seçti, bi-
zim oyumuz ise bir şeyler dene-
meye soyunmuş 'A Personal Ah>
habet'e gitti. 'Kurmaca'da isejü-
rinin karan tam bir sürpriz oldu;
dişe dokunur fazla yapıt yoktu
ama Rıza Kıraç'ın birinci seçilen
'Son Bakışta Aşk'ı jüri tutana-
ğında belirtilen övgülü sözlerle
pek örtüşen özelliklertaşımıyor-
du.
Bu arada Türkiye'yi Cannes'da
temsil edecek Ebnı Yapıcı'nın
'Kryıda' adlı yapıtı da, ismi TRT
Lütfü ÖzaJay Odülü'ne dönüş-
türülen seçici kurul ödülüyle
yetinmek zorunda kaldı.
Hayat müthiş tuzaklarla dolu. Mese-
ia Paris'teyken. benimle kontrat yap-
mak ısteyenbırgaleri vardı. Banade-
diler ki, resim yapmayı bılıyormu-
şum ama müşterilerin zevkını bılmı-
yormuşum! Hep çiçek resmı istiyor-
lar, ben çiçekçi miyım sürekli çiçek
yapayım? Üstelik bunlan senden ıs-
tedikleri zaman o kadarda zor durum-
dasın ki. Ama zayıf davranıp evet
dersen bitmiştir. Ama şimdi daha
Akademi'de başladılar bunlan dü-
şünmeye.
- DosdarBuzb Yenier grubunu kur-
dunuz-Bu grup, DUenepe>'farkh bir
tavır içinde> di_
Çok daha ılenydi. Bız atölyeleri-
mize çekilip fıldişı kulesinden resim
yapmak ıstemiyorduk. Hayata açılmak
istiyorduk...
- Birydhğına ghtiginiz Paris'ten 30
yıl dönmediniz, hatta vatandaşlıktan
çıkanldınız». Ama hep köklerinize
son derece bağlı bir sanatçı olarak
kaküıuz.
Ama ben Türkıye'yle ılişkımı hıç
kesmedım kı. Memlekette olan bi-
tenleri sürekli takipediyordum. Hat-
ta Zonguldak'ta maden olaylan oldu-
ğu zaman resim yapıp Ühan Selçuk' a
yollamıştım.
- Yaşamınızda epev zorluklaıia
mücadete ettiğinizi biliyoruz_
Hayat dedığin aslında bir savaş, bir
mücadele. Ben diyelım bir savaş res-
mi yapıyorum, kendimi gerçekten sa-
vaşta hissediyorum. Dalıyor insan.
Bir gün bır arkadaş telefon etti, nasıl
olduğumu sordu, 'Savaşıyorum' de-
dim. Durumu sordu. 'Müthiş zaiyat
var' dedim .. Anlamadı. Sonra, 'Bir
tiimen yolla' deyince, 'İsterseniz or-
du yoUayayım' dedi! 1nsanın hayatın-
da daima devam ediyor savaş. Ve bi-
liyor musunuz, bu savaştan
zevk almak lazım! Aslında
biz bugün Türkiye'de çok en-
teresan bir devir yaşıyoruz.
Kendimi ikinci kurtuluş sa-
vaşı içinde hissediyorum.
Dövüşüyoruz yine. Atatürk
bunlan söylemişti zaten. Bir
gün gene savaşacaksınız de-
mişti, ama bu sefer dahilı
düşmanlannızakarşı... Şim-
di ben ressamım diye oturup
elma, armut resimlen mı ya-
payım?.. Tabii kendi müca-
delemi resımie aktarırken,
resim olarakaktarmak istiyo-
rum, edebiyat yapmak iste-
miyorum. Çünkü bir fark var.
Çoklan edebıyatla resmı ka-
nştınyor. Resim yapacağına
edebiyat yapıyor. Resmin
kendi kurallan var.
- Resünde içerik salt öykü
değiL.
Değil, çünkü resim hıkâ-
ye değil, tabii mevzu olabi-
• lir, fakat resme baktıgın za-
man önce renk, şekil, kom-
pozisyon olarak etkilemeli.
Ben şimdi bir şey düşündü-
ğüm zaman, şekil olarak, le-
ke olarak düşünüyorum. Kal-
kıpda edebi tarafindan düşün-
müyorum. O zaman alırım
kalemi yazanm, değil mi?
Ben bır ara Bologna'yı ziya-
ret etmiştim, 13. asır primi-
tifler sergisi gördüm orada.
Girdim, muazzam bir salon,
taa uçta bir resim gördüm...
Çarpıldım ama bilmiyorum
nedir beni etkileyen? Tabii
şekil, renk. kompozisyon...
Baktım, melek, Meryem'e
fsa'nm geleceğini haber ve-
riyor. Yanına girdikten son-
ra onu anladım ama giıme-
den o hazzı, o plastik zevki
duydum... Işte resim de bu!
YAZI ODASI
SELtM İLERİ
Yaşadığımız Ortamlar
Ahmet Cemai geçenlerde Odak Noktası'nda yaz-
mıştı:
Yetişmekte olan kuşakların, özellikle üniversite
gençliğinin hangi ortamlarda yaşamak zorunda
bırakıkjıklarını irdeliyordu. Bannak sorunu üzerin-
de duruyor, sonra yapıların içdünyamızdakı yan-
sımalannı deşiyordu.
Yazısının sonunu alıntılıyorum: *
"Üniversitedeki bütün zamanını mimariık 'sa-
natına' her taşıyla ihanet eden bir yapıüa geçir-
mek zorunda olan bir mimariık öğrencisinden,
ilerde 'ince' bir mimari üslubu yansıtan yapılar ve
mekânlar kurması nasıl beklenebilecektir? (...)
Unutmayalım: Çevre ne ölçüde 'insanca' kılına-
bilmişse, ancako ölçüde 'insan' yetişebilir..."
önemli bir saptayım Ahmet Cemal'inki.
Yazısı, alıp çocukluğuma, gençlığime, yetişme
yıllanmın 'çevre'lerine götürdü beni.
Cihangir'deki ilkokul birinci sınıf. Sınrf denebilir
miydi oraya? Itiş kakış sığıştığımız, penceresiz bir
oda. Sürekli ışık yanar. Gün ışığını ancak daracık
kapıdan, kapının dikdörtgen üst penceresinden
görebiliriz.
Neyse ki taş avlu bahçe Istanbul'un -hele o yıl-
larda- en güzel manzaralanndan birine açar sizi:
Sarayburnu, deniz, gemiler, günün sürekli değişen
aydınlığı.
Yeterti miydi? Hatırlayamıyorum. Yine de dik yo-
kuştan inerken o açıklıklan seyretmekten hoşlanır-
dım.
Birde, ilkyazgeldiğinde, pikniğe götürülmüştük.
Ballıbaba topladığımız gün. Kırkı aşkın yıl geçti
aradan, piknik günü belleğimden silinmedl. Oyle
beş on piknik daha yok okul hayatımda.
Sonra Firuzağa llkokulu geliyor. Elbette sevgiy-
le ananm okulumu. Ama Ahmet Cemal'in anlattı-
ğı mimarilerden pek farklı değildi. Neredeydi ye-
şilliği, ağaçlan, mevsim çiçekteri!
Galatasaray üsesi'nde bir arka bahçe vardı ama,
havuzlu, yeşertili arka bahçeye yalnız lise son sı-
nıf öğrencileri çıkabilirdi. Arada bayram şenliğin-
den ayırt edilemeyecek kaçamaklar...
Galatasaray'da bannamayıncaTaksım üsesi'ne,
o zamanki adıyla Atatürk Erkek Lisesi'ne geçtim.
Mutlu günlerim oldu orada, eşsiz öğretmenlerim.
Ne var ki, okul yapısı, yine doğruluyordu Ahmet
Cemal'i. Barakayı andırır, bahçesi yoktur, tıklım tı-
kış sığıştığımız avluda Istiklâl Marşı söylenir. Son-
ra hurra Beyoğlu.
Hukuk Fakültesi'nde birkaç yıl. Kalabalık sınıf.
Ruhsuz dersler. Tam o sıra dergilerde yazılanm
çıkmaya başlıyor ve 'çevre' benim için artık bütü-
nüyle 'edebiyat' oluyor, fakülteyi yanm bırakıyo-
rum...
Maddi olanaklarımız el vermediğinden hiçbrr za-
man iyi evlerde de oturmadık, hani şöyle deniz gö-
rürmanzaralıfilan.
Bununla birlikte kentte hâlâ mimari bir güzellik,
bakımlı bir çevre düzeni vardı. Soluk alabilirdiniz.
Elli altmış yıl önce yazılmış romanları, öyküteri oku-
yun, istanbul'dan söz açmışlarsa, bambaşka bir
kent anlattıklannı saptarsınız.
Bugün adamakıllı 'çirkin' bir kentte yaşıyoruz. He-
le, yetişme çağındaki ınsanlann yaşadıklan ortam-
lar büsbütün göçüp gitti. Göz, 'güzel'\e nasıl ka-
vuşacak?
Çöplerin sokak aralarından caddelere taştığı,
sözümona modem mimari örneği gökdelenlenn gü-
.lünç özentileryansıttığı, birbirinden incelikli eski ya-
pılann yttip gittiği, yeşilin dirilmesi başlı başına bir
siyasal oyun haline getirildiği lstanbul, şu ürkünç
haliyle, Türkiye'nin 'kültür başkenti'. Kim inanır?
Gelir dağılımının bunca haksızlığını adeta çığlık
çığlığa yansıtan bu kentte on beş milyona yakın
insan acaba hangi kültürle haşır neşır? Tanpı-
nar'ın savı gaiiba, kültürümüz özbeöz Istanbullu'dur.
Yurda açılacak bu kültürden ne umabiliriz?
Bütün çirkinlikleri, ne tuhaf, yalnızca*srece' ör-
tüyor, yani 'karanlık'.
Takvimde h Bırakan:
"Yedı tepeye kurulmuş I Pul pul I Gümüş gü-
müş balıklan I Pul pul I Işıktan sudan örülmüş I
Canım istanbul" Bedri Rahmi Eyuboğlu, "Pul
Pul",
liyatro Festivali biletlepi AKM
gişelerinde satAyor
• Kültür Senisi - lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
tarafindan 19 Mayıs - 4 Haziran tanhleri arasıda
düzenlenen 10. Uluslararası İstanbul Tiyatro
Festivali biletlen, yanndan itibaren Atatürk Kültür
Merkezi gişelerinde satışa sunuluyor. 4 milyon lira
ile 800 bin lira arasında değişen bilet fiyatlannda 65
yas ve üstüne, tiyatro sanatçılanna yüzde 25 indirim
yapılırken öğrenci fiyatlan 1 milyon lira ile 400 bin
arasında değişiyor. 10. Ulusalararası lstanbul
Tiyatro Festivali'nin önemli bir yeniliği de bütün
yabancı oyunlann bu yıl elektronik altyazı ile
Türkçeye çevrilecek olması. 9 Haziran - 4 Temmuz
tanhleri arasında düzenlenecek olan 26. Uluslararası
Istanbul Müzik Festivali'nin broşürleri ve program
çizelgesi ise bugün saat 10.00'dan itibaren Atatürk
Kültür Merkezi gişelerinden alınabılecek.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M l L M A S A R A C I
\ r • • M<