Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 1997 PERŞEMBE
10 KULTUR
Almanya'nın ele avuca sığmaz, en çok eleştirilen yazannın doğum günü çeşitli etkinlerle kutlanıyor
Günter Grass 70 yaşmdaÇeviri Servisi- O dönemde 30 yaşınday-
dı ve eşi Anna ile Paris Avenue d'ltalie'de
oturduğu 2 odah evde, ayda yaklaşık 300
marklık geliriyle yasamaya çalışıyordu.
Atölye adıru verdiği çahşma odası bir apart-
manın zeminındeki nemli, hatta ıslak ka-
lorifer dairesiydi. Ve çalışırken karaladık-
lannı hep o kalorifer kazanında yakardı.
Grass'ın bunca yıl ve bunca eserden son-
ra -kendi isteği dışında bulunmuş bir tas-
lak hariç- hiçbir yapıtının ilk denemelen
yok. Bütün notlar. denemeler büyük bir
hassasıyetle yok edılmiş. Grass o dönemi
anımsadığında, "TrakLApollinaire. Ringd-
natz, Rilke ve Lorca'nın berbat çevirile-
rinden o kadar etkUenryordum kL hiçbir
şeyyapamazobnuştunr dıyordu. Grass'ın
o günlen 15 yıl sürdü. 15 yıl sonra yazmak
içın kazana kömür atmak zorunda değildı
artık ama o günden sonra da eskisi kadar
rahat yazamadığını söyledi hep...
1958 yılında. 31 yaşındayken, Gruppe
47 Edebıyat Kongresı'nde 'Blechtrom-
mel'dan sadece ıki bölüm okudu ve 5 bin
marklık büyük ödülü. sorgusuz sualsiz al-
dı. 1959'da 'Blechtrommei' satışa çıkmış-
tı. Bugüne dek4 milyondan fazla satan ki-
tap. onun ılk gururu, ilk onuru oldu. Ve ılk
gözağnsı...
Hem 'dahi yazar' hem de 'pisük*
Aynca bu ılk başan, onun Gabriel Gar-
cia \larquez, Nadine Gordimer ya da Sal-
man Rüşdü ile aynı kaderi paylaşmasımn
da ilk adımı oldu. Yaşam boyu peşini bı-
rakmayacak saldınlan, haksız yakıştırma-
lan ve derin bir nefreti de bu ödülle birlık-
te kazanmıştı. Artık adının yanında 'poetik
flah\ 'doğal anlatun yeteneği', 'dahi yazar'
sözcüklerinin yanı sıra, 'pislik', 'sadist'.
'patolojikseks manyağı' gibi fısıltılan duy-
mak da mümkündü. O andan itibaren Gün-
ter Grass hem ünlü bir yazar hem de skan-
dallann yazanydı. Ve bu iki kımlikle de ba-
nşık bir şekilde yaşamak zorundaydı. Ulus-
lararası dergi ve gazetelerin kapak yaptı-
ğı resimlenyle büyük bir evin tüm duvar-
lannı kâğıtlamak nasıl mümkünse hakkm-
daki eleştirilerden kıtaplar oluşturmak da
aynı derecede kolaydı.
Günter Grass'tan neden bunca nefret
edildı sorusunun yanıtına gelince. onu. ra-
hatsız edilen düzende. çomak sokulan ha-
yallerde, bozulan yalanlarda aramak gere-
kır... Düş dünyalan krnlanlara, yaptıklany-
la başbaşa kalıp midesi bu-
lananlara sormak gerekir... ^ ^ ~ ~ " " ~
Grass. dünyaya karşı,
haksızlığa, yolsuzluga. ada-
letsızliğe karşı tepkilenni
sadece kıtaplanyla dıle ge-
tinmedi. Onun 'Sayın Cum-
hurbaşkanı..' ya da ' Sayın
Kiesınger' diye başlayan
sayısız mektubunun kop-
yalan var... Konrad Ade-
nauer'in arkasmdan yazdı-
ğı ve kamuoyuna açıkladı-
ğı metınler var. Gazeteler-
de yayımlanan yanlış haber-
lere, kütüphanelerin hükü-
metlerce satın alınıp kapı-
lanna kilıt vurulmasına. fa-
şizme. yabancı düşmanlı-
ğına ve düzenin ezici her
unsuruna son derece este-
tik olarak nitelenebilecek
bir tepkısi vardı. Politika-
ya girmeyi asla düşünme-
di ancak bireysel anlamda
ciddi bir politik ahlak ve
sorumluluğu her zaman ta-
şıdı. Ve bu ahlaki sorumlu-
luk sanatsal benliğini oluş-
turdu. O, politikayı Blecht-
rommei adlı romanının al-
fabesiyle hecelemiş ancak
politik kişiliklerin de asla
bırer kahraman haline gel-
melerine izin vermemişti.
'İ>tve' özlem
Salman Rüşdü,GünterGrass'ın Hamburg'da-
ki doğum günü kutiamasında. (REUTER)
Lomanlan ve diğer yapıtlanyla başansını bir piramit
gibi ördü. Ancak piramitler krallann mezarlandır, Grass
ise her yeni günde kendini biraz daha aşıyor ve sanatına
yeni taşlar ekliyor. 16 Ekim 1927 tarihinde Danzig'de
doğan Günter Grass, çok özel bir lirik yazar. Bütün
romanlanmn çekirdeğinin aslında bir şiirden, şiirin ise
bir resimden ya da görüntüden oluştuğunu söylüyor.
sındaki sanat kaygılanyla bezenmış ıç di-
yalektiğe rastlanmaz. Onun yazılannda
daha çok 'ben' ile 'devtetin' ya da 'ulusun'
reel kavgası vardır. O. başkaldıran ve baş-
kaldırdığı için de öğreten biridir. Ayna tu-
tan, yönlendiren. yön veren biri... Ve bu
onun kullandığı edebı tekniktir, yazın tü-
rüdür. Anlatırken, eleştirir, araştınrkenki
acımasızlığı, seçtiğı sözcülderin türü, şid-
deti bazen bir bazen iki sözcükle süsleme-
den ve yaşamda olduğu katılığıyla ortaya
koyuşu. yanlışi özellikle vurgulayışı ve
tüm bunlann bir araya gelerek insanı deh-
şete düşüren o metinleri oluşturuşu, onun
seçtiği bir yol, suskun ve uyuşuk kitleleri,
sarsarak, acıtarak, zedeleyerek harekete
geçirmek için uygun gördüğü yoldur.
Grass'ın buyabancılaştırmaefektinin son
örneğini 'Ein Weites Fdd'de gördük. Ora-
da kendi anlatımını bıle tehlikeye sokacak
bir parçalama çabası ıçinde. Belki Brecht
gibi.. 'Ein \VWtes Feld'de Grass'ın tezler,
çelişkiler ve bunlann oluşturduğu örgüyü
nasıl da inatla romanın içine dokuduğunu
hayretle görüyoruz.
Grass, ilk günden itibaren kontrol ede-
meyeceği öykülerden, hikâyelerden kaçtı
ve ahlak ilkelerinin yapı taşlanyla örül-
müş toplum fantezisinden asla vazgeçme-
di. Her konuşmasında. yazdığı her metin-
de, katıldığı her toplantıda biyografık ana-
lizlerden, kullanmak ve kullanılmaktan,
kendini beğenmişlikten/megalomaniden
ve sanat yapıtına değil sanatçının kendısi-
ne yöneltilen eleştiriden ne kadar tiksin-
diğini tekrar tekrar vurguladı.
Grass, 'saF bir yazar değildir ve mater-
yali kullanmak anlamında, materyalizmin
yapısına sadık kalması onun en anlaşıl-
mayan yanıdır. Elbette aynayı bizetutuş şek-
li egomuzu okşamanın yolunu oluşturmu-
yor. Narsismimiz okşanmıyor.. Ancak o
kendini de aynı azlıkta düşünüyor. Onun
iç dünyası hakkında hâlâ bir şey bilmiyo-*
ruz, otobiyografısi bile tatmin etmiyor. Ve
bize uzattığı ayna da kınk. Parçalara ay-
nlmış, kimseyi güzel göstermiyor. Ve bu
özellik onda en stilistik detaya kadar, en
basit cümleden en önemli vurguya kadar
kendini gösteriyor.
Özel bir lirik yazar
Grass ıçın gerçekçi birmelankolikde de-
nebilir. O, kitaplannın çoğunda başan sız-
lığı işlemiştir. Yetersiz kalmayı ve çare-
sizliği.. Ancak ona dramatik denemez. Ro-
mantik? Düşünmek lazun. O bugün Alman
edebiyatının gelecekte dünyadaki temsil-
cilennden biri. Onun iyi ve daha az iyi ro-
manlar yazdığını tartışmak bile gereksiz.
O çok özel bir lirik yazan. Kendini de ço-
ğu kez böyle tanımlıyor ve bütün roman-
lanmn çekırdeğinin aslında bir şiirden, şi-
irin ise bir resimden ya da görüntüden
oluştuğunu söylüyor.
Onun bütün kavramlan, başkaldın, eleş-
üri, korunanı açığa çıkarma, saklıyı çınl-
çıplak bırakma gjbi şüphe prensibi tarafin-
dan yönlendiriliyorlar. Ve şüphe sorgula-
mayı, sorgulama gelişmeyi ve değişmeyi
beraberinde getıriyor.
Belki de bu kitapla lirik yazan Grass gi-
dip yerine tüm sanata daır proporsiyon ve
kuramlan kullanım dışı bırakan, edebiyat
geleneğini değiştirerek kendi tarzı içinde
sentezleyen büyük romantiklerden biri olan
Grass kârşımıza geliyor. Sanat eserleri sa-
dece kendilerine özgü bir gerçekliği taşı-
mazlar içlerinde, aynı zamanda da hepsi-
nin ayn bir ölçütü vardır. Ve Grass bu ki-
tabıyla da yeni bir ölçüt oluşturuyor.
Günter Grass 70 yaşmda. Romanlan ve
diğer yapıtlanyla başansını birpiramit gi-
bi ördü. Ancak piramitler krallann mezar-
landır, Grass ise her yeni günde kendini bi-
raz daha aşıyor ve sanatına yeni taşlar ek-
liyor. Ve 16 Ekim 1927 tarihinde Dan-
zig'de doğan Günter Grass, çağının en bü-
yük yazarlanndan biri olarak hâlâ yaşıyor.
Ona yaşarken layık olduğu saygı ve sev-
giyi vermeli. Hem de 70. doğumgünü he-
diyesi olarak...
Derleyen: Aşkın Elçi (Die Zeit, Frank-
fiırter Allgemeine)
HaroldRobbins 81 yaşmda kalpyetmezliğinden öldü
Aklmdakibütün öykületibitiremedi
Politik yaklaşımlannda
her geçen gün biraz daha
keskinleşen iyiyevedoğnı-
ya' özleminın de elbette ne-
denleri vardı. Danzıg"de
nasyonal sosyalist hükü-
met kurulduğunda Grass 6
yaşındaydı. Anne\ebaba-
sıyia küçücük bir evde otu-
ruyordu. 11 yaşına geldiğin-
de Yahudilerin toplanmaya
başladığını önceduydu son-
ra gördü. Ardından Dan-
zig'in sinagoglan yerle bir
edildi. Ve doğup büyüdü-
ğü kent savaş alev leri için-
de kaldığında ise 12 yaşın-
daydı. O bunlan asla an-
latmadı. Hiç kimseyle pay-
laşmadı. Ancak Blechtrom-
mel'da bir çocuğun dışan-
da savaşılırken odasında
yaşadığı kaygılan. korku-
lan tanımlamasından, bun-
lann yaşanmışlıklar oldu-
ğunu sezmek mümkün.
Ve tüm bunlar ona duyu-
lan nefretın elbette neden-
leri olamazdı. Bu ona sev-
gi getırmeli. sevgi kazan-
dırmalıydı. Estetiği sertlik,
anlatımı sözcükleriyle \TJT-
guladığı şiddet üzerine kur-
gulanmışolabilirdi. Ancak
Günter Grass'ın topluma
yönelttiği keskin ve sert
ta\n köklerini politıkadan
değil. kendi içindeki este-
tk konseptten alıyordu. O,
duyulann dünyasının ya-
zan değildı. değil de.. On-
da, Thomas Mann'da görü-
len 'ben' ile 'dünja' ara-
KültürServisi-Ünlü yazar Harold Rob-
bins salı günü yaşamını yitirdi. Zengin ve
ünlü insanlann seks ve uyuşturucu yasam-
lannı anlatan kıtaplar yazan Robbins. 81
yaşındaydı. Yayıncısı Dick Deteon'un açık-
lamasına göre Robbins. tedavi görmekte ol-
duğu Desert Hospital'da kalp yetmezliğin-
den öldü. •"Kitapianmdakikarakterterger-
çektir'" dıyen yazann kitaplan, 50 yıl için-
de
7
50 milyondan fazla sattı.
Hcmard Hughes ve Marilyn Monroe gi-
bi yıldızlann yaşamlannın yam sıra diğer
Hollywood yıldızlannın. Protestanlannın
Mıami'den Monaco'ya kadar zenginlerin
yaşamlannı anlatan kitaplar yazdı Rob-
bins. Eleştirmenler yazan basmakalıp ola-
rak nitelendirse de yazann kitaplan 32 di-
le çe\Tİldi "79. ParkCaddesi", "ElvedaJa-
net",a
Oyunun Sonu"- "Tek Başına", "Ön-
ce Hayaİİer Öliir", "Bets>", Harold Rob-
bıns'in Türkçeye çevrilen kitaplan arasm-
da. Robbins. "Never Love A Stranger
1
"
ısımli ilkkitabını Universal Pictures'daça-
lıştığı sırada bir yöneticiyle girdiği 100 do-
larlık ıddia sonucu yazmıştı. "HoUywo-
od'da çahşan bir > öneticiy dim. Burada ilk
mihonumu kazandım ve kaybettim. Stüd-
yolann aradığından daha iyi kitap yazabi-
leceğün konusunda başka biriytedekkttaya
girebilirinı"demiştı. "Sizesonucu söyleye-
yim: 'Never Love A Stranger' isimli bir ki-
tap yazdım ve kftabım bir anda 'best-sel-
ler' oldu. Daha sonra ise Steve Mc Qu-
een'in oynadığı bir fîlme uyarlandı" diye
anlatmıştı.
1961 'de ise en önemli kitaplanndan
olan "TheCarpetbaggers''ı yazdı. Milyar-
der Howard Hughes'ın yaşamrnın anlatıl-
dığı kıtaptakı karakterin ismı Howard Hug-
hes yerine Jonas Cord'tu. "The Carpet-
baggers" Robbins'in seks, para, güç ve
uyuşuturucu klasığı olarak adlandınlıyor.
"Kurgu yazarken görüyorsunuz Id anlaül-
ması gereken o kadar çok öykü \ ar kL Bu
bir formül değiL Bu. insanlann okumak is-
tediklerini kullanmak."
1995 "te Jonas Corddestanını "ThreeRa-
kkrs"ismiyle basitleştirmiş ve kitapta seks,
uyuşuturucu. para ve gücün dışında gerçek
aşkın da olduğunu yansıtmıştı.
Robbins'in bilinen diğer kitaplan arasın-
da ise "A Stone For Dannv Fısher", "The
Inheritors'', "The Betsv" "ve "The Looeh
Lady" yer alıyor. Kitaplan ve film uyarla-
malan Robbûıs'e birçok yazann hayal bi-
le edemeyeceği bir yaşam standartı getir-
di. 21 Mayıs 1916 yılında Frank Kane is-
miyle doğan yazar, ismini Harold Rubin
olarak değiştirdi. Daha sonra ise yayıncısı
A.Knopfttarafindan ismi "Harold Robbins"
olarak değiştirildi. 15 yaşında para kazan-
mak için evini terk eden Robbins. 20 ya-
şında borsacılık yaparak milyonlar kazan-
dı. Ancak daha sonra iflas etti.
1940 yılında New York'ta Universal
Stüdyolan ile ulaştırma sözleşmesi imza-
layan Robbins, 6 yıl içinde stüdyoda pazar-
lama ve fınans konusunda bir numara ol-
du. "A Stone For Danuy FKher" kitabın-
da yasamımn ilk dönemini anlatıyordu.
1986 yılında bir söyleşide "TamamJanma-
mış hiçbir proje bırakmay'acagnn ve 200
yaşına kadar yaşayacagun. Aklımdaki bü-
tün öyküleri bitireceğim" demışti. Şimdı
ise işini bitirdi ve evine gitti.
Nota y^zmasını
ve okumasını
bilmeyen Paul
McCartney'nin
klasikmüzik
çahşmasuun
dünya
prömiyeri
yapıldî.
McCartney'nin senfonik
\ apıtı ayakta alkışlandı
KültürServisi- Beatks'ın
nota yazmasını ve okuma-
sını bilmeyen eski üyesi
Paul McCartnej'nin ilk so-
lo klasık müzik bestesı
'Standing Stone'un dünya
prömiyeri ayakta alkışlan-
dı.
Londra'daki Royal Al-
bert Hall'da gerçekleşen
konserde McCartney'in
hayTanlan 'Seni Seviyoruz
Paul' diye çığlık attılar. Sa-
natçının, 75 dakika süren
çalışmasının yazılması dört
yıllık bir zaman diliminde
gerçekleşmiş. Klasik mü-
zik konusunda oldukça
hırslı olan McCartney'in,
nota yazma açısından be-
ceriksizlığınin üstesinden
bilgisayara bağlanan bir
keybord sayesınde gelin-
mış. Bu konser, McCart-
ney'in, eşı linda'nın 18 ay
önce gırtlak kanserine ya-
kalanmasından bu yana
verdiği ilk konser olma
özelliğini de taşıyor. Kon-
ser sonrasında altı kez sah-
neye çağrılan McCart-
ney'in bu ilk senfonik ya-
pıtı şimdiden ABD ve tn-
giliz müzik listelerinde ilk
sıralara oturmuş durumda.
Paul McCartney "Stan-
ding Stone'ı yaparken çok
yoğunçahştnn, ama bundan
çok keyif aldım. Bir başka
müzik alanında çalışmak
beniheyecaniandımDr, ama
hâlâ bir rocktutkunuyum"
şeklinde konuştu. Bu sen-
foni EMI etiketiyle satışa
sunuldu. Bundan önce
1991 de "LiverpoolOrator-
yosu" başlıklı yapıtında,
McCartney, Ingiliz şef Carl
Davts ile birlikte çalışmış-
tı. Liverpool Oratoryosu
müzik eleştirmenleri tara-
findan hafîfe alınsa da 20
ülkede 100'den fazla sah-
nelenerek seyircilerle bu-
luştu.
Bazı klasik müzik eleş-
tirmenleri 'Standing Sto-
ne' başlıklı yapıtı, sanatçı-
nın diğer yapıtlanyla ben-
zeştiğini söylüyorlar.
Ancak 55 yaşındaki
McCartney bu eleştirilere;
"Cahillik bana mutluluk
getirdi. Tek bir tarza bağh
kalmavıp diğer dallaria da
UgUennıek müzikyaşannmı
olumlu etkiledi" yanıtını
verdi. Şef Lawrence Fos-
ter tarafindan yönetilen
Standing Stone'ın geliri
genç müzisyenleri destek-
lemek amacıyla 'MüzîkSo-
und' vakfına bağışlana-
cak. Konser kasımda Nevv
York'ta yınelenecek.
Booker ödülü, Hintli
yazann ilk kitabınaKültür Servisi - lngiltere'nin en önem-
li edebiyat ödülü olarak değerlendirilen
"Booker Prize" bu yıl da sahibini buldu.
1969 yılnıdan bu yana verilmekte olan
Booker ödülünü bu yıl 37 yaşındaki Hint-
li yazar Anındhati Roy, ilk kitabıyla ka-
zandı.
Hintli yazar Anındhati Roy, 'TheGod
of SmaüThings'(Küçük Şeylerin Tann-
sı) adlı kitabı ile Booker ödülüne değer
bulundu. Roy, aynı zamanda 32 bin do-
tngütere'nin en önemli edebiyat ödülü
larjık ödülün de sahibi oldu.
Ödüllerin açıklanmasından önce yap-
tığı açıklamalarda Roy, ilk yapıtmı oluş-
turmaktan duyduğu heyecana karşın he-
nüz ikinci bir kitap yazmayı tasarlama-
dığını belirtti. Yaptığı açıklamalar sıra-
sında 'meslek' kavramından çok profes-
yonel olmaya inandığmı vurgulayan
Arundhati, yazar olarak adlandınldığı
için değil, ancak yazacak yeni bir şeyle-
ri olduğu içinbaşka birkitap yazmaya baş-
layabileceğini söyledi.
Hindistan'm en tanınmış ka-
dın yazarlanndan Shobha De,
'The God of Sman Things'in
tek kelime ile göz kamaştıncı
bir roman, Arundhati'nin ise
bir dahi olduğunu düşündü-
ğünü belirtti. De'yegöre Hin-
distan'ın bağımsızlığmın 50.
yılında Booker ödülünün Hint-
li bir yazara verilmiş olması-
nın da özel bir anlamı var.
Öte yandan, Hıristiyan bir iş-
kadını ile alt kasta ait bir Hin-
du erkeği arasındaki ilişkiyi
lirik bir dille anlatan kitap,
Hint âdet ve geleneklerine ay-
kın olarak aşk sahnelerini açık-
ça anlattığı gerekçesiyle bü-
yük tartışmalara yol açmıştı.
Arundhati bugün de kendi ül-
kesinde kamu ahlakma zarar
vermek gerekçesiyle yüksek
adalet divanında yargılanma
riski ile karşı karşıya bulunu-
Ro>'un. yor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Kahkahasım' Kime Bıraktı?
13 Ekim Pazartesi. tstiklal Caddesi'nde yürüyo-
rum; yağmur önce kararsız birinin, kafası kanşık bi-
rinin ruh hali gibi...
Bir yağıp bir duruyor; yeryüzü gri. Yapraklar san,
bunaltıcı bir hava. Eskiden de mi böyleydi; yoksa
bu havalar mı bizi mahvetti?
Bilemiyorum...
lliklerime kadar ıslanıyorum. Kaçamadım; yağ-
mur sonunda beni yakaladı. Yağmur o gün, o gece,
13 Ekim Pazartesi günü saatlerce yağdı; gök gür-
ledi, şimşekler çaktı. Kentin üstü kara bulutlarla kap-
lıydı.
Ertesi günün sabahına kadar sürdü.
•
13 Ekim Pazartesi. Bir "şey" beynimi kemiriyor.
Aklımı kurcalıyor. Bir yandan yağmur atıştınyor. Is-
tiklal Caddesi'nde yürüyorum; bir iki tanıdığa rast-
lıyorum. Yağmur sohbeti bölüyor. Bir saçak altı bu-
luyorum, kesiliyon yeniden yola koyuluyorum.
Bir kez daha aynı durum; bu sefer bir dükkânın
tentesine sığınıyorum. Bir üçüncüsünde, artık aldır-
mıyorum ıslanıp ıslanmamaya; eninde sonunda bu
sonbahar yağmuru değil mi?
O halde niye kaçayım ki?
Bir "şey" beynimi kemiriyor. Aklımı kurcalıyor...
Bir gün yeryüzünü terk etmeye karar veriyor. O sa-
bah uyanıyor ve o gün yaşamını isteyerek bitiriyor.
Onunla hiç karşılaşmamış, hiç tanışmamıştık; tam
on yıl önce intihar etmişti. 13 Ekim 1987. Daha son-
ra kitaplan yayımlandı; önce şiir kitaplan, sonra gün-
lükleri.
Günlükleri, üç dört yıl önce yayımlanmıştı. Gün-
lüklerinde onun dünyasına birazcık da olsa tanık ol-
mak olanaklıydı. Belki uzaktan bir tanışıklık demeli
buna. Edebiyat içi birgezinti; metinlerarası birmer-
haba...
Ama bu vesileyle, ruhsal bir durumun izdüşüm-
lerine rastlama...
Evet, bir gün yeryüzünü terk etmeye karar veri-
yor. Acaba uzun bir zamandır düşünüyor muydu bu
terk edişi? Ömeğin, Beşir Fuad gibi.
Bir gün yataktan kalkıyorsunuz ve intihar etmeye
karar veriyorsunuz. Ölüm bir giz! Hiçlik. Büyük bir
merak mı bu? Yoksa, büyük bir cesaret mi?
İntihar eden insanlann toptan hastalıkla, anor-
mallikle tanımlanmasına katılmıyorum. Kim hasta de-
ğil, nomnal olan kim?
Onunki birseçim belki de. Belki de intiharlann bü-
yük bir kısmı bir seçim. Bu dünyaya daha fazla kat-
lanamamak belki.
Kirienen bir dünya, çünkü, olumluluklannın yanı
sıra. Yaşama bir başka yerden bakış.
Çevreye karşı, ilişkilere karşı bir başkaldın belki.
Köklü bir isyan edış. Bilinçli bir tavır alış. Edebiya-
tımızda Beşir Fuad'dan bugüne uzanan birçizgi bu.
Doğrusu ölümü seçmek, büyük bir cesaret işi.
Olümü göze almak başka bir şey tabii ki. Hiç kuş-
kusuz orada da büyük bir cesaret var. Ama intihar-
da öyle değil. Yani ölümü davet etmek değil, ölüm-
le evlenmek.
Bedenini bir yerden aşağıya doğru fırlatmak; bir
kutu ilacı içmek; beynine kurşunu sıkmak, bir tre-
nin altınaatlamak... >,
• • ! - ' • ir • ji ' ~n
"Çocukluğun kendini safbirbiçimde akışa bırak-
ması ne güzeldi. Yiten bu işte!"
Nilgün Marmara, on yıl önce, 13 Ekim 1987'de
"yeryüzünü terk etmeye karar verdi". Kitaplan son-
radan yayımlandı: Şiirleri ve günlükleri. Günlükleri-
nin sonunda şöyle bir not var:
"Ölürken kahkahamı ona bırakacağım."
Nilgün Marmara, acaba kahkahasını kime bırak-
tı?
Kilimci'nin sergisi
I Kültür Servisi - Pelın Kilimci'nin resim sergisi
Gazetecıler Cemiyeti Basın Müzesi Sanat Müzesi'nde
açıldı. 1969 yılında Ankara'da dünyaya gelen Kilimci,
lstanbul Mımar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Seramık Bölümü'nü bitirdi. Resimlennde
insan tepkilenni, ınsansı olan her şeyi işlemeyi
amaçlayan sanatçı. aslında sakin görünen resimlerinde
bile devınim ve şiddete yer veriyor. Kilimci'nin sergisi
31 ekıme dek izlenebilir
Suzie VVong'un yaratıcısı öldü
• Kültür Servisi - Suzie VVong'un yaratıcısı Ingiliz
yazar Richard Mason önceki gün yaşamını yitirdi.
1950'lenn Hong Kong'un egzotizminı yansıtan yazar
78 yaşındaydı. Mason, 1957 yılında yazdığı"The
VVorld of Suzie Wong" isimli kitabında Whan Chai
gece yaşamına düşen güzel bir bayanın bir tngilizle
olan aşkını anlatıyor. Kitap daha sonralan Broadway ve
Londra'nın batısrnda oyunlaştınldı. Boğaz kansennden
yaşamını yıtiren Mason, Hong Kong'u 1956 yılında
yazacağı kitabı için materyal toplamak için ve bundan
dört yıl sonra da film çekimleri içın Hong Kong'u
ziyaret etmişti.
'Türkiye edebiyatı çöl oluyop'
I Kültür Servisi - Aylık edebiyat dergısı 'Edebiyat ve
EleşnrTnin yeni sayısı çıktı. Derginin bu sayısında
'Türkiye Edebiyatı Çöl Oluyor' incelemesiyle Ahmet
Yıldız, 'Bır TV Söyleşisinin Düşündürdükleri' ile
Önder Otçu, 'Normal Dışılığın Dili' ile Ahmet San.
'Che Pazan' başlıklı yazısıyla Taner Ay, '.Arkadaşım'
ile Adnan Satıcı, 'Şiirin ve Aşkın Geleceği' başlıklı
yazısıyla Behçet Aysan yer alıyor. Derginin ekim
sayısrna şiirleriyle katılanlar ise Yunus Koray. Hüseyin
Avni Dede. Hasan Erkek. Tolga Çeçen. Ramazan
Macit, Özlem Sezer, Bahadır Ateş, Ö. F. Hatipoğlu,
Orhan Tüleylioğlu, Çiğdem Sezer, Fırat Caner, Nur
Saka ve Sabahattin Yalkın.
Adam Kitabevi'nde Che Haftası'
• Kültür Servisi - Adam Kitabevi. Ernesto
Guevara"nm ölümünün 30. yılı nedeniyle 19 ekim
tarihine dek sürecek bir 'Che Haftası' düzenledi. Che
Haftası süresince, Che Guevara ile tüm kitaplann
satışında yüzde on indirim uygulanacak. Biîindiği gibi
Che Guevara, 8 Ekim 1967'de Bolivya'da hükümet
güçlerinde yakalanmış, 9 ekimde de öldürülmüştü.
BUGUN
• AKB.\NK 7. CAZ FESTtVÂLİ kapsamında
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda saat 18.30'da
James Carter Quartet ve 21 30'da Ned
Rothenberg's Sync konserleri yer alıyor.
• AKSANAT'ta saat 12.30'da Art Ensemble Of
Chicago'nun 'Live From The Jazz Shovvcase'
konserinin video gösterimi, saat 15.30'da Ned
Rothenberg semineri ve saat 18.30'da Miles
Davis&Quincy Jones'un 'Live At Montreus'
konserinin video göstenmi izlenebilir.
• tFSAK'ta saat 19.30'da Hakan Kızücıkpğlu'nun
"Kapadokya'dan İzler" başlıklı saydam gösterisi
izlenebilir.