Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 1995 CUMA
12 DIZI YAZI
Özel okullar, para tuzağı olmamalı0 0 zel okullanmızın sistem için-
O
dekj oranı yüzde i düzeyin-
dedir. Son yıllarda yapılan
teşvikler nedeniyle bu okul-
lara yönelmelerin arttığmı
görüyoruz. Özel okullar yer-
leşik bir geleneğe sahip olmadıklann-
dan, ticari kazancı ön plana çıkarmakta,
eğitimde kaliteyegereken önemi verme-
mektedir. Buralan seçen ekonomik du-
rumu yeterli ve iyi yetişmiş öğrencile-
rin yapay bir başan sergilemelerine kar-
şın, ilerde bu okuilann yaygınJaşmasıy-
labüyük sorunlaryaşanacağı kuşkusuz-
dur. Yaygın olarak günlük yaşamımıza
giren dershaneler, adeta özel okullann ön-
cüsü olmuşlardır. Devlet okullannın do-
nanım, araç gereç ve öğretmen bakımın-
dan yetersizliği, bu okullara yönelimi
arttırmıştır.
Bu da aynmı ve eşitsizligi körükle-
yen bir durum yaratmıştır. Bu okullar
tüm öğrencilere kapılannı açmalıdır.
Eşitsizlik kaldınlarak buraya giren eko-
nomik durumu yetersiz öğrencilerin mas-
raflan devletçe karşılanmalıdır. Bu okul-
lara belirlenecek birkontenjan oranında
ücretsiz, yetenekli, ama fakir öğrenci al-
ma zorunluluğu getirilmeiidir.
Gelişmiş ülkelerde özel okullann çok
yaygın olduğunu görmekteyiz. Bu ülke-
lerin eğitim sorunlannın çözümünde özel
okullann önemli katkılan vardır. Ancak
devlet okullanyla bu okullar arasında
farklılıklarolmadığı gibi devlet, burala-
ra giden öğrencilerin eğitim giderlerini
büyük ölçüde karşılamaktadır.
Sosyal devlet, özellilde zorunlu eğitim
döneminde tüm öğrencilerin eğitim gi-
derlerini karşılamak durumundadır. Eği-
tim sadece bireyin gelişmesinın değil,
toplum kalkınmasının da temel koşulu-
dur. Bu yüzden eğitımin getirisini, tüm
toplumun getirisi olarak görmek gerekir.
Bunun yükünii sadece veliye yüklemek,
çağdaş toplumlar için, nedeni ne olursa
olsun kabul edilebilir bir durum değil-
dir.
Demokratik eğitim programı ile;
• Aynmı ve eşitsizligi körükleyen bu
okullann acılması önlenmelidir. Devlet
okullanndaki maliyetlere eşit olmak üze-
re özel okullarda okuyan çocuklanmızm
masraflannm devletçe karşilanması ve
eğitim kurullannca denetlenmeleri ko-
şuluyla bu okullann sistemde kalması
sağlanabilir.
• Büyük işletmelerde. istihdam koşu-
lu ve alanıyla ilgili okul açma özendiril-
melidir.
• Özel eğitim konusunda kısa sürede
tüm ilgililerin katıhmı ile "özel eğitim
kurultayı" toplanacaktır. Özel eğitim
konusunda belirleyici kararbu kurultay-
da alınacaktır.
Özel eğitim (engellllerin
irtiml)
Projesı
Özel Koç Lisesi Bilgisayar Kulübü.
• Özel okullar yerleşik bir geleneğe sahip
olmadıklarından, ticari kazancı ön plana
çıkarmakta, eğitimde kaliteye gereken
önemi vermemektedir. Devlet okullannın
donanırn, araç-gereç ve öğretmen
yetersizliği, bu okullara yönelimi
arttırmıştır. Bu okullar, tüm öğrencilere
kapılarını açmalı, buraya giren ekonomik
durumu yetersiz öğrencilerin masraflan
devletçe karşılanmalıdır. Bu okullara,
belirlenecek bir kontenjan oranında
ücretsiz olarak yetenekli, ama fakir
öğrenci alma zorunluluğu getirilmeiidir.
• Yükseköğretim uygulaması içinde yer alan
fakülte, yüksekokul ve açıköğretim
arasında eşgüdüm ve aynı tür eğitimi
yapanlar arasında program bütünlüğü
bulunmayışı, bu kurumlarda büyük bir
kargaşa yaratmıştır. Bilimsel gelişmeye
önderlik etmesi gereken üniversiteler, ne
kadar çok öğrenci istihdam edecekleri
çabasına düşmüşlerdir.
Özel eğitim veren kurumlar, bedensel,
zihinsel ve benzeri özürleri nedeniyle
normal eğitim hizmetlerinden yararlana-
mayan, 0-18 yaş grubunun eğitimi için
acılmış okullardır. Hemen her ülkede
yüzde 12 doiayında engelli bulunmak-
tadır. Her ülke özel eğitim alanına büyük
önem vennekte ve bu çocuklann toplu-
ma kazandınlmasmı sağlayıcı önlemler
almaktadır. Ülkemizde bu çocuklann an-
cak yüzde 0.64 gibi küçük bir kısmı bu
olanağı yakalayabilmışrir. Engellilerin
eğitiminde kalıcı ve köklü önlemler alın-
ması gerekmektedir. Özel eğitim gere-
ken 4 milyon çocuğumuzun 1995 ra-
kamlanyla 25.952'sine ulaşılabilmıştır.
Bu çocuklanmızın eğitimıne yönelik ku-
rulmuş vakıf ve benzeri kuruluşlarla iş-
birliği yapılarak, okullaşnıa oranını yük-
selrmek için çaba harcanmalıdır. Top-
lum, aile ve özellikle kendileri için bü-
yük sorunlar içeren bu durum. çağdaş ül-
keler düzeyine yakın bir okullaşmaya
kavuşturulmalıdır.
Demokratik eğitim programı ile;
• Özel eğitim kurumlannın yaygınlaş-
tınlması ve merkezi eğitim kurumlan
bünyesinde özel sınıflann acılması ku-
rumlaştmlmalıdır. Bununla çocugun hem
kendini gelişrirmesi hem de toplumla
bütünleşmesi sağlanacaktır.
Yetişkin engelliler için, beceriye daya-
lı meslek okullan bünyesinde yaygın eği-
tim kurslan açılacaktır.
• Engellilerin eğitiminde görev alacak
personelin eğitimine önem verilecektır.
• Önemli engeli olmayan çocuklara
normal sınıflarda eğitim verilerek, ar-
kadaşlanyla kaynaşması sağlanacaktır.
• Rehberlik ve rehabilitasyon servis-
leri yaygınlaştınlacaktır.
• Halkın engelliler konusunda bilgi-
Görme özürlüler için Braille Atfabesi.
lendirilmesi sağlanacaktır.
• Engellılerin eğitimi konusunda si-
vil toplum örgütleriyle işbirliğine gidi-
lecektir.
• Eğitilebilir çocuklar için kurulan
"alt özel sınıflar" yeniden gözden ge-
çirilerek, daha sağlıklı biryapıya kavuş-
turulacaktır.
Yükseköfiretim
Yükseköğretim; öğrenim çağındaki
nüfusun toplumsal sorunlara en duyarlı
kesinıi olan gençlerimizin devam ettigi
kurumlar olarak eğitim sistemi içinde
önemli bir yere sahiptir. Hemen tüm öğ-
rencilerin daha çocuklukta yükseköğre-
nime yönlendirilmeleri, bu kurumlann
doğal ortamında gelişmesini engellemiş-
tir. Yükseköğretim uygulaması içinde
yer alan fakülte, yüksekokul ve açıköğ-
retim arasında eşgüdüm ve aynı tür eği-
timi yapanlar arasında program bütün-
lüğü bulunmayışı, bu kurumlarda büyük
bir kargaşa yaratmıştır. Bilimsel gelişme-
ye önderlik etmesi gereken üniversiteler,
ne kadar çok öğrenci istihdam edecek-
leri çabasına düşmüşlerdir. Yaratılan
olumsuz ortam, gençlerimizi bilgiden, öğ-
renmeden çok diplomaya yöneltmişrir.
Sistem, kendini soktuğu bunalımdan,
zorunlu olarak açıköğretim yoluyla kur-
tulma yolunu seçmiştir. 1995 verilerine
göre açıköğretimin yükseköğretimdekı
payı yüzde 54.3'e ulaşmıştır. Gelinen
aşamada bu sistem içinde başka yol da
bulunamamaktadır.
Yükseköğretimde kaynak yetersizli-
ği, politik dalgalanmalann etkisi, önce-
likli politikalann yanlışlığı ve öğretim
kadrosunun eğitim sorunlanndan ko-
pukluğu. bu kurumlanmızın gelişmesi-
ni büyük ölçûde engellemiştir. Gençle-
rimizin eğitim ve ülke sorunlanyla ilgi-
lenmeleri yadırganmış ve şiddetle en-
gellenmiştir. Öğrencilerin, okulun yö-
netiminde söz ve karar sahibi olmasına
karşı çıkılarak demokrasi kültürünün ve
alışkanlığının büyük ölçüde venlmesi
gereken bu kurumlarda anridemokratik
biryapı hâkim kılınmıştır.
Örgün yükseköğretimde yüzde 12.2 lik,
açıköğretimde yüzde 13.9'luk olmak
üzere yükseköğretimde yüzde 26.1 'lik bir
okullaşmaya ulaşılabilmişken, gelişmiş
ülkelerde sadece örgün eğitimde okullaş-
ma oranı yüzde 50'nın üzerindedir. Ço-
ğu ülke gelişmişlik düzeyini eğitimde
okullaşma oranıyla ölçmektedir. Yapılan
araştırmalara göre yüzde 20 okullasma-
Moskova'da sağır-dilsiz çocuk okullarında birinde pratik ders.
Özel eğitim kurumlarındaki okullaşma oranları (1995) |
Okultürü
Görme engelliler okulu
İşitme engelliler okulu
Ortopedik eng. okulu
Eğitilebilir uyg. okulu
Eğitilebilir meslek Ok.
Zih.eng.mes. Eğt.Mrkz
Hastane ilkokulu
Toplam
Ait özel sınıflar
Kaynaştırma yolu ile Eğt.
GENEL TOPLAM
Çağ nüfusu
5-19 vas
2.678.992
2.678.400
Okul
sayısı
9
42
4
29
27
2
21
134
828
2.010
2.972
Öğrenci
sayısı
872
6.646
149
1.311
1.056
142
_
10.176
9.870
5.906
25.952
Öğretmen
sayısı
206
916
30
233
184
9
1.578
830
_
2.408
Okulaş.
oranı %
%0.56
%1.45
(Nüfus:62963992,Çağ nüfusu 5-19 yaş:22.320.000,Engeili %8
yı gerçekleştiren ülkeleryüzde 1.2'lik kal-
kınmayı doğal olarak sağlayabiliyor. Bu
oranı yüzde 60'a ulaştıran ülkeler, yıllık
yaklaşık yüzde 4"lük bir kalkınma hızı-
nı kendiliğinden yakalayabilecek düze-
ye geliyor. Göstergeler, yükseköğreti-
min yapay değişiklikJerle değıl, köklü re-
formlarla düzelebileceği doğrultusun-
dadır. Bu anlamda en önemli görev üni-
versite yönetimi ve öğretim elemanlan-
na düşmektedir.
Üniversitelerimiz. öğretim elemanı
yetiştirmekte de yetersiz kalmaktadır.
1995 verilerine göre 5980 profesöre kar-
şılık, 3737 doçent, 6313 yardımcı doçent
ve 20 bın 916 araştırma görevlisı bulun-
maktadır.
Eğer kadro alımında büyük engel yok-
sa, akademik personelin, kendinden son-
ra geleceklen yetiştirmede cimn dav-
randığı görülmektedir. Bu rakamlar, bı-
rakın gelişmiş ülkeleri, bizim konumu-
muzdaki ülkelere göre de azdır. Öte yan-
dan çoğu ülkede yıllık mezun oranlan
yüzde 25 doiayında iken, bu rakam biz-
de yüzde 15-17 dolayındadır. Bu da sı-
nıfta kalma oranlannın yükseldiğini gös-
termektedir. Not ve değerlendirme sis-
temi gözden geçilerek, çağdaş değerlen-
dirme ölçüJerinjn kullamlması sağlanma-
hdır.
Demokratik eğitim programı ile;
• Yükseköğretim önündeki yığılma-
lar, ortaöğretimdeki düzenlemelerin ya-
nında, ünıversitelenmizin altyapı ve öğ-
retim kadrosu. nüfus artış hızına paralel
bir okullaşmayı gerçekleştirecek şekil-
de düzenlenecektir.
• Yükseköğretim programlan, yaşa-
mın çeşitliliğine uygun olarak geliştiri-
lerek, çeşitlendirilecektir. Eğitim prog-
ramlan kendi alanında da öğrenciye se-
çenekler sunacaktır.
• Değerlendirme sistemi tümüyle de-
ğiştirilerek, çağdaş değerlendirme ölçü-
lerinin sisteme girmesi sağlanacaktır.
• Yüksek meslek okullan yaygınlaş-
tınlıp, çeşitlendirilerek, bu okullann yö-
redeki işyerleriyle ışbirliği yaprnası sağ-
lanacaktır.
• Üniversiteler, akademik çalışma ko-
şullan iyileştirilerek, akademik, bilim-
sel ve mali özerkliğe kavuşturulacaktır.
Yükseköğretim, yönetsel, bilimsel ve
mali özerkliğe kavuşturulacaktır. Üni-
versitelerin bünyesinde, iki ve dört yıl-
lık mesleki ve teknik yüksekokullaryay-
gmlaştınlacaktır.
• Öğrencilerin yönetiminde söz ve ka-
rara ortak olmalan sağlanacaktır
• Üniversiteler, yeni teknolojilerin üre-
timinde özendirilmelidir. Bu amaçla ya-
pılan çalışmalarda sanayi kesiminin eko-
nomik ve teknik desteği sağlanacaktır.
• Dünyadaki bilimsel ve teknolojik
gelişmeye uyum ve yeni eğitim tekno-
lojilerinin kullanımında üniversiteler,
topluma öncülük edecek şekilde yapılan-
dınlacaktır.
• Üniversite ve yüksekokullara para-
lel, yan zamanlı meslek yüksekokullan
kurularak yaygınlaştınlacaktır.
• Ekonomik durumu uygun olmayan
öğrencilerin okul ve bannma giderleri
devletçe karşılanacak, bu öğrencilerden
harç ahnmayacaktır.
• Meslek üseleri ve teknik liselerin eği-
tim programlanyla devamı olan yükse-
köğretim kurumlannın programlan tek-
rardan kurtanlacak. kendi içinde aşama-
lılık esasına göre yeniden düzenlenecek-
tir. Tüm eğitim kurumlan arasındaki bu
ve benzeri sorunlann çözümü için eşgü-
düm merkezleri kurulacaktır.
• Mesleki ve teknik yüksekokullann
öğrenci kaynaklannı oluşturacak okul-
lar önceden belirlenecek, öğrencilerin
kendi alanlannda bir yükseköğretim ku-
rumuna devamlannı kurumlaştıncı ön-
lemler alınacaktır.
Yarın: Yaygın eğitim
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
Tavandan emekli olabilmek için
Soru: Ocak 1967 doğumlu bayan sigortalıvım.
1 Ekim 1981-1 Nisan 1994 tarihleri arasında, asgari ücretten
SSK primlerim kesintisiz ödendi. Ağustos 1995'te, isteğe
bağlı tavandan prim ödemek için başvurdum. Sorularım:
1) Bugünkü koşullarda. hangi tarihte emekli olurum?
2) Emekli olacağım tarihe kadar tavandan prim ödemiş
oimam. tavandan emekli olmamı sağlar mı?
3) Tavandan emekli olabilmek için emekliliğim dolduktan
sonra ne süre daha tavandan prim ödemem gerekir?
(E.E)
YANIT:
1) Bugünkü uygulamada, Sosyal Sigortalar Yasası'nın "Yaşlıhk
Aylığından Yararlanma Şartlan"na ılişkın 60. maddesine göre
sigortalının:
"c) Kadın ise §0, erkek ise 55 yaşını doldurmamış olmakla
beraber, kadın ise 20 erkek ise 26 yıldan beri sigortalı bulunması
ve en az 5000 giin, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
ödemiş olması şarttır."
Sigortanın yaşlılık aylığından yararlanabilmeniz için kadın sigortalı
olarak 20 tam yıl içinde 5.000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan
primi ödemeniz yeterlidir. llk sigortalı olduğunuz 1 Ekim 1981 'in
üzerinden 20 yılın geçtiği, 1 Ekim 2001 günü 5.000 gün prim de ödemiş
durumda olursanız, yaşlılık aylığından yararlanabilirsiniz.
2) Sosyal Sigortalar Yasası Ek Madde 34 uyannca. 1997 yılından
sonra yaşlılık aylığı almak içi başvuranlann, "Malullük, yaşlılık ve
ölüm aylıklannın hesabına esas alınacak üst gösterge, sigortalının
işten ayrıldığı veya öldfiğü tarihten önceki malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primi ödenmiş son on takvim yılının prim
hesabına esas tutulan kazanç rutarlanna göre bulunacak ortalama
yıllık kazanç esas alınarak tespit edilir."
Kısaca, günümüz tavan göstergesi olan 6.650 göstergeden yaşlılık
aylığı alabilmeniz için 10 takvim yılı bu göstergeden kesintisizprim
ödemeniz gerekecektir. Bu da 1 Ocak 1996 ile 1 Ocak 2006 tarihleri
arasında tavandan prim ödemenizi gerektinr.
3) 1 Ekim 200rde5.0O0 gün prim ödemiş durumda olursanız, yaşlılık
aylığından yararlanabilirsiniz. Ancak tavan gösterge 6. 650'den
yaşlılık aylığı alabilmeniz için 5 yıl daha ve 1 Ocak 2006 gününe
kadar tavan gösterge 6.650'den kesintisiz olarak prim ödemeniz
gerekecektir.
ANKARA...AIVKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Gerçek Kaynak
Ezine'den geçerken ne gördü bilmem, arabayı
durdurdu indi körfezli dostum. Bizi de çağırdı çok
geçmeden, bakalım ne gösterecek? Birkaç adım
ötede bir işyeri var, iki kişi çalışıyor, biri dışarda tah-
ta çakıyor, öteki içerde makinenin başında. Gözleri
parlıyor, coşkuyla anlatıyor, zeytin kıyılannda daha
neler dinleyeceğim kim bilir.
- Italya'ys gittim, çağdaş teknolojiyi gördüm; ama
makinelerçok pahalı, almadan döndüm. Gaziantep'te-
ki ustalara anlattım gördüklerimı. Bunu onlar yaptı.
İyi çalışıyor, ama üretimi daha çok geliştirmem ge-
rekiyor. Körfezii dostum deneyli birsanayici, belli yön-
temler için uyarıyor Yahya Bulan'ı. O çok seviniyor,
ben de düşünüyorum, Ankara'dakiler nelerle uğra-
şıyor hâlâ! Halkımızın dinamizmi her dalda çok aşı-
yor onlan. Yahya Bulan başka tasarıları da anlatıyor
bir solukta. Geyikli kıyısındaki çiftliğini tatil köyüne
dönüştürmeyi planlıyor, Amerika'da, Miami'deince-
lemeler yapıyor oğlu, bir de disko kurmayı tasarlı-
yorlar. Tatil köyünün ocaklannda da 'zeytin odunu'
yakılır belki. Çam kabukları ve katran karıştırılarak
daha iyi bir yakıt üretildiğini anlatıyor körfezli dost-
lanm. Onlann evi, işyeri 'zeytin odunu'y\a ısınıyor-
muş meğer! Şaşılası bir olay, bir zeytin tanesinden
ne ürünler oluşuyorL
Yıllarca önce Bozcaada'ya gidemeden geri dön-
dükOdunluk Iskelesi'nden. Denizsertti, eski tekne-
ye binmeyi göze alamadık. Yeni iskele insana gü-
ven veriyor. Kıyısında kocaman araba vapuaı, çağ-
daş donatımlı balıkçı tekneleri. Mavi denizin gize-
mini taşıyor kentJere, ülkelere. Bozcaada koyların-
da da gördük o tekneleri, deniz sertleşince bu gü-
zel koylara sığınıyor.
Karada mavi yolculuk yaptınız mı hiç? Denizle sa-
nlarak kucaklıyoruz adayı, bağlar bozulmuş, üzüm-
ler şaraba dönüşme yolunda. Teknede değil, araba-
dasınız; ama her tepede, her dönemeçte mavi de-
niz karşınızda. Dönüşte Bababurnu'na gittik, hangi
tekne getirdi bilmem; ama kocaman bir lüfer, bir de
palamutla soframızda da sürdü mavi yolculuk. Hay-
darAmca ile geçmişe de daldık bir aralık. Aziz Ne-
sin'nden flhami Soysal'dan söz ertik. Anadolumu-
zun batı ucuna ilk gelışlerim onlarla birlikte. Sonra
ver elini Assos. Yolda Bektaş Köyü'ne uğradık. Kö-
yün dışında, körfezi kucaklayan çıplak bir tepede bir
keçı ağılı anyorum. Hüseyin Katırcıoğlu'nun evini.
Otomobil de keçi türü tırmanıyor o tepeye. Yol yok,
ama Hüseyin Katırcıoğlu bu ağılda yaşıyor. Toprak
bir dam, bir su deposuyla belli sorunlan çözüyor; do-
ğayla, Bektaş köylüleriyle uyum içinde yaşamayı
yeğliyor. Saygın bir davranış bence, Ida tepelerin-
de, mavi kıyılarda kat kat apartmanlar yükseltenle-
re bir uyarı gibi, doğal bir yaklaşımı kanıtlıyor.
Okur mektuplarını itici gücüm diye düşünürüm
ben. Bu keçi ağılına da Muhtar Katırcıoğlu'nun
mektubu getirdi beni, Assos'a, oğlu Hüseyin Katır-
cıoğlu'nun düzenlediği Deneysel Tıyatro Festiva-
li'ne çağınyor. Tiyatrosever, onu tanır sanıyorum.
Ben tanımıyorum, Bektaş Köyü'nden sonra Beh-
ramkale'ye uğradık, ama provadaymış göremedim.
Bir tasavvuf öyküsü, 'Smurg Anka'y\ oyunlaştınyor
Hüseyin Katırcıoğlu; müzik, türküler, yürüyüşlerle
gerçekleşiyor, Behramkaleliler de oyuna katılıyor.
Nasıl katılıyor derseniz, yirmi yıl Assos'ta geçen Hü-
seyin Katırcıoğlu ile Behramkalelilerin yakın dostlu-
ğu, sıcak diyaloğu var. Geçen yıl Truva yıkıntıların-
da oynanan Truva Öyküsü'nde de rol alıyor belde
halkı. Dahası gelecek yıl yapılacak festivale Behram-
kaleli kadınların da katılması bekleniyor. Geçen yıl
oyunlaşan Truva Öyküsü'ne halkın bir bölümü ka-
tılmıyor, ama başanyı paylaşamamanın üzüntüsünü
belirtiyor sonra. Bu yıl büyük katılım oluyor, kadın-
lar da geride kalmak istemiyor.
Okurlarım bilir, böyle olaylar çok duygulandırır,
coşkulandırır beni. Hüseyin Katırcıoğlu önce bir fut-
bol takımı kuruyor, Assoslu delikanlılarla maç yapı-
yor, sonra bir tiyatro denemesine girişiyor, kuşku-
suz başaracak. Ida'nın ucunda, antikyıkıntılar ve Sel-
çuk döneminin güzel yapıtlan arasında ilginç bir olay
yaşanıyor sözün kısası. Bir tiyatrocunun öncülüğün-
de Behramkalelilerden güzel bir methaba mavi kör-
feze. Afrikalı, Ingiliz, Fransız sanatçılar da katılıyor
bu selama. Japonlar da gelecek festivale katılaca-
ğını bildiriyor. Kişisel bir girişim; ama geniş ilgi top-
luyor, boyutlanıyor. Parasal desteği de Behramka-
le'yeyerieşen yabancılarsağlıyor. Kültür Bakanlığı'nın
bir katkısı yok galiba. Şu günlerde beklenemez; ama
pazarlıklar, hesaplar, varsayımlar, ne olursa olsun bir
gerçeği görmezlikten gelemez politikacılar. Halkımız-
dan her dalda uyanlar var başkentimize. Gizemini,
birikimini, özlemini yansıtıyor durmadan. Bu uyan-
lara duyarsız kalanlar hükümeti şu ya da bu biçim-
de kurmuş ne anlamı var. Belli konularda uzlaşma-
ya varmadıktan sonra hükümet kurmak neye yarari
Devlet hükümetsiz kalamaz diye devleti parselleyen-
leri, cepheleroluşturanları unutabilir miyiz? Unutur-
sak ne değişir, geleceğe nasıl umutla bakarız? Ye-
ni yapıdan söz edenler de eskiyi sergıleyerek umu-
du soldurmuyor mu? Körfez tutkum bu nedenle de-
rinleşiyor giderek. Maviyi soldurmayanları tanıyo-
rum herdalda Umudun gerçek kaynağına ulaşıyorum.
Toplumun her kesiminden besleniyor o kaynak. Yüz-
lerce pınarlı Ida gibi.
BULMACA SEDÂT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
SOLDAN SA-
ĞA:1/Aiyoniluı-
de tanınmış bir
kaplıca ve içme. 2/
Aza... Osmanlı
devletinde ihtiyat
askerlerine verilen
ad.3/Dişçikerpe-. 4
tenı...Oyundace- g
zalı çocuk. 4/
Türkçede ılgı adı- 6
lı... Korkusuzluk, -.
can ve mal güven- '
liği. 5/ Bir nota... 8
Toplardamar ge-
nişlemesi. 6/ Psi- 9
kanaliz dilinde ki-
şinin öz benlıgi... Eyerin ön
ve arkasındakı çıkmtılı bö-
lüm. II Atnıaca ve doğana
benzeyen yırhcı bir kuş... As-
ker. 8/ Bir gıda maddesı...
1942'de Çanakkale Boğazı
açıklannda batan ve 39 kışi-
lik mürettebatınm tümü ölen
Türk denizaltısı. 91 Soyaçe-
kim... Konya'nın bir ılçesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Motivasyon. 2/ Yaprakla-
nn düz ve parlak bölümü... Güney Amerika'nın nemli or-
mardannda yaşayan kemirici bir hayvan. 3/ "Mihneti ken-
dine — etmedir âlemde hüner / Gam u şâdi-ı felek böyle
gelir böyle gider" (Koca Ragıp Paşa)... Rey. 4/ Bir çıkmtı-
nın yerleşmesi için yapılmış gırinti... Soğurma, emme. 5/
Karakter. Çabuk ilerleyen hastalıklar için kullanılan sözcük.
6/ Germanyum elementinin simgesi... Bir ay adı. 7/ tz-
mir'in bir ilçesi... Lütesyum elementinin simgesi. 8/ Giy-
si... llkel bir su taşıtı. 9/ Eteney ve tanıtlamalara dayanan
bilimkrin genel adı... Herkesçe duyulma, yayılma.