27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»•';'/ Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr. Orhao Erinç • Genel Yaym Koordınatörü Hikmet Celinkaya • Yazıışlen Müdürlerv. Ibrahinı Vıldız. Dinç Tayanç (Sorumlu) • Haber Merkezi Müdürû Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser Duı Haberter Ergun Balcı • lv.ıhbarat ^ alçın Çakır • Ekonomı Biıknt Kızanlıkt kultur Handan Ş«nköken 0 Spor Abdülkadir Yücetman # Makaleler Sami Karaörcn • Çe\ın. Sevfettin Turhan • Düzeltme Abdullah Yaacı* Bılgı-Belge. EdibeBuğra • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu Yayın Kurulu İlhıın Selçuk ıBaşkan). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Özgen Acar. Hikmet Çetinka>a, Şükran Soner, Ergun Balcı. DinçTa\ anç. İbrahim Yıldız, Orhan Bursaİı. Mustafa Balba\. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay O Haber Mudünı. Doğan Akuı Atatüık Bulvan No: 125, Kat.'-4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020(7hatl, Faks:4195027# tzmırTemsılcısı Serdar Kızık. H. Zıya Blv 1352 S. 2/3 Tel: 4411220. Faks: 4419117 • AdanaTemsılası:ÇetinYiğenoflu,lnönüCd 119 S No 1 Kat.l.Tel: 3522550. Faks 3522570 Müessese Müdürü: Erol trkut • MEDYA C: • Yoneiım Kurulu Koordınatör Ahmet Karuhan • Paşkanı-Genel Mûdur Gülbin Er. Muhasebe BüJent Yen«r • ldare dorın 0 Koordınaıor Reha Işrt- Hûsevin Gürer0lşktrne Önder m«n • Genel Mûdur Yardımcısı Çeük • Bılgı-lşlenv Nail tnal • Mine Akdağ • Halkla llışkıler BılgısavarSıstem:MörüvetÇiler Mfldüru Nurten Berkso> ^ıyımİ3)ia \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın \e Ya>ıncılık \ Ş "ırkocajıcad 39 41 TaJaloŞlu 34334 Ist PK 246 Islanbul Tel (0 212ı 5!2 05 05 (20 haO Faks ıO<212l 513 *ı? «5 31 TEMMUZ 1995 lmsak: 4.06 Güneş: 5.51 'Öğle: 13.18 tkindi: 17.10 Akşam20.30 Yatsı: 22.07 MEDVACTei 5i40753-5i39580-si38460-6i.Faks 5H8466 Haffif nakliye • ANKARA (AA)- Ispanyol CASA fıımasının lısansı ıle 1992 yılında başlanan "haftf nakliye uçağı" üretimı, programa u\gun şekilde sûrdürülüyor F-16 savaş uçağı üretim projelerini başan ile sürdüren Türk Havacılık ve L'zay Sanayii A Ş.(TAI), Türk savunma kuvvetlenne büyük güç katacak "hafif nakliye uçağı projesi" üretim ve montaj çalışmalannahız \erdi. TAI yetkililerinden alınan bilgiye göre. 1992"de başlamlan üretim projesi kapsamında, bugüne kadar Hava Kuvvetleri Komutanhğı'na 19 nakliye uçağı teslim edildi. TAI, 20. nakliye uçağınm imalat ve montajını dageçen hafta içmde tamamladı. AIDS'te kadın' faktörü • Dİ YARBAKIR (AA) - Bırleşmiş Mılletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF^tarafmdan yapılan bir araştırmada. kadınlann konumlan güçlendırilmediği sürece AIDS'in geriletilemeyeceği belirtildı. Araştırmada, dünyada AIDS virüsü kapan kadın sayısının, erkeklerle hemen hemen aynı olduğu. ancak salgının yayılmasıyla, kadınlann erkeklere göre daha da risk altına girdiği kaydedildi. Araştırmada, şöyle denildi: "Kadınları ve çocuklan giderek daha fazla tehdit eden AIDS. kadının konumu güçlendirilmedikçe geriletılemeyecektir." Kyzikos kaalam • BANDIRMA(AA)- Balıkesir'in Erdek ilçesinde ortaya çıkanlan Kyzikos antik kentinde 6. dönem kazı çalışmalan devam ediyor. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Abdullah Yaylalı başkanlığında 25 temmuzda başlayan ve bir ay devam edecek kazılara, Aydın ve Erzurum üniversitelerinden 8 arkeolog ile 17 öğrenci katılıyor. Kazı ekibine önümüzdeki günlerde Kültür Bakanlığı'nı temsilen Bursa Müzesi'nden bir görev linin de katılacağı bildirildi. Kazı ekibi başkanı Prof.Dr. Abdullah Yaylalı, kazılar için 172 mılyon lira işçi, 10 milyon lira da diğer giderler olmak ûzere 182 milyon lira ödenek aynldığını söyledi. Banyoda kanser tehlikesi • İSTANBUL (ANKA) - Banyolarda kanser tehlikesi olduğu öne sürülüyor. Şampuanlarda, cilt kremlerinde. çamaşır yumuşatıcılannda ve duş şampuanlannda koku vermek için kullanılan sağlığa zararlı yapay misk maddesinin kanserojen tehlikesi taşımasından kuşku duyuluyor. Schleswig-Holstein eyaletınde Gıda Maddeleri ve Veterinerlik Araştırma Bürosu'ndan kimyager Gerhard Rimkus'un yaptığı araştırmada misk maddesinin içinde bulunan •moschus-xyIoPde kanserojen nitelik olduğundan kuşkulanıldığı, 'moschus-ambrette'nin ise hayvanlarda yapılan deneyler sonucu sinir sisternini zehirlediğinin ve genetik yapıda olumsuz etkiler yaptıgının ortaya çıktığı belirtiliyor. Mecburi standantlap • ANKARA (AA) - Sanayi ve Ticaret Bakanlığı. basınçlı gaz tüpleri, elektrikli ocak, ısıtıcı, vantilatör ve ekmek kızartıcılanna ait standartlan yenileyerek uygulanmasını mecburi hale getirdi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğlerine göre basınçlı gazlar için kullanılan çelik. dikişsiz tüplerin tarifine, sınıflandırma ve özeiliklerine, numune alma, muayene ve deneyleri ile piyasaya arz şekline ilişkin mecburi standarda, üreticilerin 15 gür. içinde uymalan gerekiyor. Dört yanımız beton.. Once Şair Nedim fısıldadı: Neredeyiz biz? Bu şehir neresidir? Çamlıca'yı bırak, oradan IstanbuTa bal• Çamlıca Köşkü'ndeyiz... Çelik Gülersoy'un yaptırdığı duvarlan çevreleyen kerevet kaldmlmış. Yerine koltuk-kanape takımlan yerleştirilmiş. Koyu san zemin üstüne zeytin yeşili iri yuvarlaklar, onlann da içinde minnacık kırmızı hilallerden oluşan tuhaf desenli bir kumaşla kaplanmış kanepe ve koltuklar. AYDIN ENGİN Herkes gitti. gördü. yazdı çiz- di ya, "Biz de geri kalmayakm" dedik. lyi ki de demışiz. Daha Çamlıca girişinde, "piyanist şantörifi aile çay bahçesPnin he- men orda, otoparkın yanında ötekiktie karşılaştık. Onlar da bizcileyin televizyonlarda göre göre, gazetelerde okuya okuya. kulaktan kulağa duya duya me- rak etmişler. ÇeükGülersoy nam zındığm elinden kurtanlıp, mıl- lı ve dini kültür değerlerimiz ile yeniden ele alinıp. MehınetŞev- ket Eygi üstadımızın talimatlan ve "Ak> Seks hatö" sultanı Aj-şe- gûl Suhan'ın fikn katkılanyla tanzim ve tefriş edilmiş Çamb- ca Tepesi'ni görmeye karar ver- mişler. Altı kişiyiz. Amele-i matbuat- tan bendeniz, sonra üstad-ı kari- katüraaaan'dan Semih Psroy,Şa- ir Nedim, Mimar Sinan. Levni ve Ahmet Rasim. Parke taşı döşenmiş tatlı me- yilli yokuşu ağırağırtırmandık. Sağh sollu çınarlann sunduğu gölgede, Boğaziçi'nden kopup gelen esintinin öpüşleri eşliğin- de keyifle yürûyüp Çamlıca Te- pesi'ne ulaştık. İnsan yelpazesinden renkler Geniş ve bakımlı bahçe lstan- bul'un insan yelpazesinin pek çok rengini banndınyor. Bir kö- şede sarmaş dolaş gülüşüp ko- nuşan gencecik bir çift. Onlann hemen yanı başında tepeden tır- nağa kara çarşafa bürünmüş, en büyûğü dört yaşında dört çocu- ğu ıle bas^tmeye çabalayan bir taze ve cep telefonuyla konuş- tuklannı bütün bahçeye dinle- ten, başı sanklı, kıçı şalvarlı, sır- tı cüppeli. iki tabureye ancak sığmış bir yağ tulumu. Onlann az ötesinde başörtülü. başörtüsüz kadınlardan ve orta karar esnaftan olduklan besbel- li erkeklerden oluşan bir -galiba- komşu grubu sımit yiyor, çay ıçiyor, dondurma yalıyor. Ço- cuklar koşuşuyor. gençler dola- şıyor. kimileri oturmuş sohbet ediyor. Tamam. sakallı ve tesettürlü yurttaştaifesi sayıca "ötekilere" ağırbasıyor, ama gene de abart- maya gerek yok. Fatih'in arka sokaklan "lslami giyim ktışam yanşı"nda Çamlıca Tepesi'ne turbindinr. Üstelik görebildiği- miz kadanyla kımsenin kimse- ye kanştığı da yok. Köşkün yeni düzeni Ancak bahçede oyalanmak is- temiyoruz. Hepimız. ben, Semih Poroy. Levni. Şair Nedim. Mi- mar Sinan, Ahmet Rasim. hepi- mız Çamlıca Köşkü'nün yeni düzeniemesini merak ediyoruz. Vakit yitirmeden köşke yönel- dik. Semih Poroy'la ben neyse, a- ma ötekiler besbelli ki heyecan- lı. Öyle ya her biri bir cihan im- paratorlugununbaşkentinde, ts- tanbul'da camılere, çeşmelere, saraylara, köşklere, köprülere, bedestenlere tslam ve Türk zev- kinin en incelmiş örneklerini sunmuşlar. Mimarbaşı Sinan Ağa camiler yapmış örneğin. Doğanın dogal bir parçası ımiş- çesine tepeleri süsleyen. Levni, minyatürlerinde şiiri renge dö- nüştürmüş. Şair Nedim de rengi şiire. Ahmet Rasim üstad hem bütün bunlann tadını. zevki çok incelmiş bir Osmanlı çelebisi olarak çıkarmış. hem de bunla- n bize anlatırken kullandığı Türkçe ile yazı erbabını kıskan- dırmış. Şimdi îslam zevki ve üs- lubu ile yeniden düzenlenmiş Çamlıca Köşkü'nü hep birlikte gezip göreceğiz. Şimdi, yani yüzyıllar sonra. yani insanlık daha da. daha da gelişmiş. teknik pek çok zorlu- • Baktım, Levni gözlerini tavana, duvarlar dikmiş; ama koltuk, kanape, iskemle kaplamalanna bakamıyor. Bu kadar "incelmiş" bir renk düzeni üstadın gözleriı kamaştırmış anlaşılan. Ahmet Rasim ise pencerelere asılmış perdelere bakıyor. Bir ara bana döndü: "Bu patiska kırması bezleri iğreti olarak asmışlar buraya. Öyle mi?" ğu çocuk oyuncağma çevirmiş iken Mehmet Şevki Eygi nam. hem lslamın değerleriyle donan- mış, hem Galatasaray Mekteb-i Sultanısi'nden feyzalmışbiray- dının Ayşegül Sultan ile el ele \erip (tövbe estağfurullah). ka- fa kafaya danışıp yeniden tezyin ve tertip ettiği Çamlıca Köşkü kimbilir ne kadar güzel olmuş- tur. Köşke yaklaşırken bir ara Şa- ir Nedim. üstad Ahmet Rasim'e dönüp mırıldandı - Üstadım, tarihi Çamlıca Köş- kü demisler. Lakin benim zama- nımda burada köşk filan yoktu. Acaba daha sonra mı inşa edildi dersiniz? Ahmet Rasim, bu tarihi köşkten habersiz Ahmet Rasim kollarını ikı ya- na açtı, başını salladı. Besbelli kı onun da bu tarihi köşkten habe- n yok. Btzim Semih Poroy uka- lanın tekıdir. Hemen atıldı: - Efendim, burada hiçbir za- man köşk nlmadı ki tarihi olsun. Bundan on bes - \irmi yıl önce Çelik (jük-rsoy. çoktan tarih ol- muş bir İstanbul köşkünün hah- çesindeki bir \apının gra> ürün- den aynen kopya edip buraya bu gördüğünüz kulübe irisi binayı inşa ertirmişti. Bereket "tarihi Çamlıca Köş- kü'"ne ulaştık da bu sıkıcı soh- bet bitti. Girdik içeri. Av uç içı kadar bir mekân. Or- tada bir mermer fıskiye. Hoş. Gerisi masa niyetine konmuş iri tunç sinileri çevreleyen uzun ar- kalıklı kanepe ve iskemlelerden oluşuyor. Çelik Gülersoy'un yaptırdığı. Uu\aıtaıı ıjcvıcfcyeTi kerevet kaldtnlmış. Yerine kol- tuk-kanepe takımlan yerleştiril- miş. Koyu san zemin üstüne zeytin yeşili iri yuvarlaklar, on- lann da içinde minnacık kırmı- zı hilallerden oluşan tuhaf de- senli bir kumaşla kaplanmış ka- nepe ve koltuklar. Baktım, Levni gözlerini tava- na, duvarlara dikmiş; ama kol- tuk. kanepe, iskemle kaplama- lanna bakamıyor. Bu kadar "in- celmiş" bir renk düzeni üstadın gözlerini kamaştırmış anlaşılan. Ahmet Rasim ise pencerelere asılmış perdelere bakıyor. Bir ara bana döndü. Acdeye getirilen perdeler - Gazeteci efendi, yeni düzen- leme aceleye geldi demişlerdi. Herhalde asıl perdeler yetistirile- memiş, bu patiska kırması bez- leri iğreti olarak asnu^htr b n r r ya. Öyle mi ? Tabii çağın gensınde kalmış üstada, bu rür perdelerin evler- de küçük pencerelerde, örneğin mutfakpencerelerinde filan kul- lanıldığını. işlemelerinin de çe- yiz düzen evin genç kızının ace- miliği atarken becerdikleri düze- yinde olduğunu filan söyleme- dim. Ayşegül Sultan'dan iyi bi- lecek değilim ya. Sadece bu per- deleri Ayşegül Sultan'ın yahsı- nm ön bahçesine denizden gelen birilerinin atıp kaçmış, onun da ziyan olmasın diye bu "taıihi" köşkün pencerelerine asmış ola- bileceğini söyledim. Tarihimürak giyimli garson Bu arada Şair Nedim ile Mi- mar Sinan'ın çoktan kendilerini dışan attıklannı fark etrik. Biz de fazla oyalanmadan tarihi köş- kü terk ettik. Gittik, bahçede ha- sır taburelere çöküp garsonu beklemeye başladık. Bir garson geldi. Mekâna uy- gun tarihimtırak bir şeyler gi- yinmiş, belinden püsküllü bir kuşak sarkıyor. Şair Nedim'in şarap ısmarlama gafletine düşe- bileceğini düşünüp, buradaT^- >ibinedenJerle(Tayyip: Hoş, gü- zel davranış) alkollü içki veril- mediğini anımsattım. Bizim Se- mih' in Coca-Cola ısmarlama gi- rişimini de püskürttüm ve garso- na döndüm: Kaşarh, sütiü, susamh simit - Bize nar şerbeti, demirhindi şerbeti, karla kanştınlmış vişne şerbeti filan... Delıkanlı sözümü kesti: - Yalnız çay, kahve, ayran var. Bir de simit. Ne bulduksa onu içtik. Sakal- iı fınn ustasın:n özgün buluşu (yiğidi öldür hakkını yeme) us- ta i^i Kaşariı, sütta, snsamn Çamlıca simitlerimizi kemirdik ve bahçeyi çeviren zarif parmak- lıklara doğru yürüdük. Hangi yöne yürürseniz birbaşka İstan- bul ayaklannızın altında. Küçük grubumuzda bir tuha birürkütücüsessizlikoldu. Hiç- biri konuşmuyor. Gözlerini, ön- lerinde uzanan Istanbul'a bıçak gibi saplamışlar (ya da îstanbv onlann gözüne bıçak gibi sap lanmış) öyle bakıyorlar. Önci Şair Nedim fısıldadı: Neredeviz biz? Bu şehir nere- sidir? Üstad şiirini yazdığı, "Bu şehr-i Stanbul ki bi-misl ü baha- dır / Bir sengine yek-pare Aceıtı mülkü fedadır" dedığı kenti an- yor. Tam önümüz Küplüce, Çam- lıca. Az ötesi Kısıklı. Sonra Üs- küdar, Kuzguncuk. Beylerbeyi; Boğaziçi'nin karşı yakası. Kuru çeşme, Bebek, Amavutköy, Or taköy, Beşiktaş, Yıldız. tlerlerd' Zincirlikuyu, Büyükdere Cad desi... Maslak'taki çıkıntılar Ahmet Rasim, gülmekle ağla- mak arası sordu: - Şu Maslak cihetine giden ya maçtaki çıkıntriar nedir ? - Efendim işte Akmerkez, Ya- pı Kredi'nin gökdelenleri, Sa- bancı Center, Mövenpick Oteli Daha solda Swisshotel, az yu- kansında Sheraton. The Marma- ra... Levni sözekanştı: - Şehrin mezartaşlan gibi. Az sola yöneldik. Acıbadem Koşuyolu, Kadıköy, Çiftehavuz- lar, Göztepe, Erenköy. Uzakt- adalar. Arkaya baktık. Ümran- ye, Dudullu, Bulgurlu. Dört bir yanımız beton, beto beton. Sonra gene beton... O ana kadar hiç söze kanşm yan Mimar Sinan ağır ağir dö dü. Bize baktı. Sonra taa uzu. lara. naiK'hı yanıavtjmtııhryu muşacık yükselen Süleyman<- ye'ye. Sonra gene bize. Fij- gibi konuştu: 4 -Gidetim Yürüdük. Sessizce dagıldı! Bilimsel raporlara göre kirlilik, insan sağlığım tehdit edecek boyutlarda 'Marmara, büyük bir bataklık gibi' DüNYADAN • Hazırlanan kirlilik raporlanna, yapılan tüm uyanlara karşın, kirliliği durdurmak için hiçbir önlem almamıyor. İstanbul Haber Servisi- Marmara Denizi kirlilik içinde boğuluyor. Ülke nü- fusunun yaklaşık yüzde 25'ini, sanayinin ise yüzde 60'ını etrafında banndıran Marmara Denizi, bu yoğun- luğu kaldıramaz hale geldi. Hazırlanan kirlilik raporla- nna. yapılan tüm uyanlara karşın, kirliliği durdurmak için hiçbir önlem alınamı- yor. Evsel-endüstriyel atık- lann, deniz ulaşımından kaynaklanan atıkların ve Karadeniz'den gelen atıkla- nn, Maımara Denizi'nin kirlenmesinde üç önemli et- ken olduğunu belirten uz- manlar, Marmara'yı "bü- yük bir batakhğa 1 " benzeti- yorlar. Hıziı kentieşmenin getirdiği kirtilik Marmara ve Boğazlan Belediyeler Birlıği"nin ha- zırladığı "Marmara Deni- zi Kirliliği'' başlıklı rapora göre Marmara. hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan hızlı kentleş- me ve sanayileşme sonucu 1960 yıllardan sonra hızlı birkirlenme dönemine giri- yor. Kirliliğin üç ana baslık altında toplandığı raporda, kirliliğin nedenleri ve alına- cak önlemler şöyle sıralanı- yor: Kara Kökenli Kaynaklar (Evser-Endüstriyel ve Ne- hirlerden Kavnaklanan KirlUik): Evsel kirlilik, altyapının yetersiz olması veya hiç bu- lunmaması, şebeke bulunan bölgelerde ise arıtma sis- temlerinin olmamasından kaynaklanıyor. 1983 yılın- dan bu yana yapılan ve ts- tanbul evsel atıklannın uzaklaştınlmasını hedefle- yen proje çerçevesinde ts- tanbul'un kanalizasyon so- rununa çare aranmış ve ku- Marmara Denizi kıvılannda yerieşim birimleri. sanayi merkezlerinin yanısıra yoğun gemi trafiği olan limanlar yer alryor. Bu bölgede deniz trafiğjnin toplam kirliliğe katkısının yüzde 10 kadar oİduğu belirtiliyor. (Fotoğraf: ERDOGAN KÖSEOĞLU) şaklama projelen ile evsel atıklar belirli deşarj nokta- lanna getirilerek derin de- niz dezarjı halinde bir kısmı istanbul Boğazı alt akıntısı- na, bir kısmı da daha yoğun olan Marmara Denizi alt akıntısına dezarj edilmek üzere programlanmıştır. Ya- pılan kolektör soruna kıs- men çözüm getirmişse de bugün kuşaklama sistemi tamamlanmadığından evsel atıklar Marmara Denizi'ne boşalmaya devam etmekte- dir. Sanayileşmenin hızla devam etmesi Izmit Körfe- zi kuzey kıyıyı en kritik böl- gelerden biri haline getir- miştir. Bunun nedenı Tür- kiye'nin en büyük endüstri- lerinin bu bölgede olması- dır. Gemi trafiği çok yoğun Deniz Llaşımından Kay- naklanan Kirtilik: Marmara Denizi kıyılan: da fazla yer- ieşim birimleri. sanayi mer- kezlerinin yani sıra yoğun gemi trafiği olan limanlar yer alır. Bu bölgede deniz trafiğinden kaynaklanan kirliliğin toplam kirliliğe katkısı yüzde 10 kadardır. Bunun yani sıra Türk bo- ğazlarbolgesi olarak tanım- lanan İstanbul %e Çanakka- le boğazlan ve Marmara Denizi dünyadaki deniz tra- fiğinin en yoğun olduğu bölgelerden biridir. 1952 ve 1991 yıllan arasında mey- dana gelen 444 adet deniz kazası bu durumun açık bir göstergesidir. Karadeniz'den kaynakla- nan kirtilik: Coğrafi olarak ülkemizin kuzeyini kaplayan Karade- niz'e komşu ülkelerle eko- nomik, politik ve çevresel etkileşimleri bağlamında aktüel önemi olan bir ıç de- nizdir. Bahık denizindeki yeni trafık yoğunluğu Tuna nehri yoluyla Karadeniz'in kırlenmesine neden olmak- tadır. Karadeniz dolayh da ol- sa 17 ülkenin kirlilik yükü- nü kendi bünyesine almak- tadır. Bu denize, yaklaşık 200 milyon nüfusa eşdeğer kirlilik nehirler yoluyla u- laşmaktadır. Karadeniz'den Marmara Denizi"ne boşa- lan su, lstanbul'un 2030'lu yıllarda üreteceği atık su- yun ikiyüz katıdır. Kirlilik sakianıyor Bilimsel raporlar. Mar- mara Denizi"nde kirliliğin insan sağlığım tehdit ede- cek boyutlara geldiğini be- lirtiyor. Ancak raporlardaki verilere yetkilileri inandır- mak mümkün olmuyor. Bu- nun en son örneğı Yalova 'da yaşandı. 11 Sağhk Müdürü Vekili Lütfı Çakıcı. yerel gazete- lere "Sularımız İçilir, De- nizimize Girilir" şeklinde- ki açıklama yaptı. Bu açık- lamalardan sonra Levent Özsoy isimli bir yurttaş, Ya- lova'nın yedi ayn yerinden deniz suyu numuneleri ala- rak. Cerrahpaşa Tıp Fakül- tesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'nda mikrobiyolojik analiz raporu hazırlattı. Raporun sonucu ise ll Sağlık Müdürü Çakıcı 'yı yalanlar nitelikteydi: "De- niz suyu numunesinin T.C Sağhk Bakanlığı'nın 389 sayılı genelgesinin 760 maddesi gereğince fekal organizma say ısı 1 litrede 10.000'den fazla bulundu- ğundan bu sularda denize girilemez." Dalgıçlar, fenen anyor Çeviri Servisi - 30 kişilik bir dalgıçlar grubu, "dünyanın yedi harikası'ndan biri olan 2.200 yıllık lskenderiye deniz fenerini bulmak için Akdeniz'i kolaçan ediyor. Mısır, fenerin önümüzdeki güze dek bulunamaması durumunda, fenerin bulundugAı yerdeki 15. yüzyıldan kalma Qait Bey kalesinin korunması amacıyla alanm betonla kaplanacağını bildiriyor. Yaklaşık 122metre yüksekliğindeki yapının önünde sütunlarla çevrili bir alanın yer aldığı, fenerin içinde çatıya yakıt ulaştırmak amacıyla bir hidrolik asansör bulunduğu, fenerin ise 34 mil çapındaki bir alandan kolayca görülebildiği söyleniyor. Fenerin kare biçimindeki tabanında teknisyenlerin banndığı yaklaşık 300 oda bulunduğu, üst katın tasanmının ise bugün bile işlevi tam olarak kestirilemeyen bir özellikte olduğu belirtiliyor. Fener bölümü 8. yüzyılda çökmesine karşın yapı 1400 yıl boyunca Iskenderiye'nin bir simgesi olmuş. Katarakt artık sorun değil Çeviri Servisi - tki hafta sonra 95. yaşını kutlayacak olan Ana Kraliçe Elizabeth'in sol gözündeki perde basanlı bir ameliyatla giderildi. Ana Kraliçenin başanlı göz ameliyatı tıpta önemli bir kuralı oraya koyuyor. Katarakt ameliyatı için yaş hiçbir zaman engel değil. Ağtabaka iyi durumda olduğu sürece, ameiiyat sonrası görme duyusu 95 yaşındakilerde de 25 yaşındakilere denk bir biçimde düzeliyor. Katarakt göz merceğinin saydamlığını yitirmesi ve tıpkı bir buzlu cam gibi görüşü engel lemesiyle ortaya çıkıyor. Ameliyatta saydamlığı giden mercek yerinden almarak yerine yapay bir mercek yerleştiriliyor. Bu işlem için ya sert ya da katlanabilen bir yapay mercek kullanılabiliyor. Ameiiyat sonrası yara iyileşinceye dek hastaya antibiyotik damlalar ve şişmeye karşı steroid damlalar öneriliyor. Çağdaş cerrahiyle artık kalın camlı gözlük kullanmak tarihe kanşıyor. Yaşlılar arasında katarakt ameliyatı için perde "olgunlaşıncaya" dek beklemenin zorunlu olduğu yolunda bir görüş çok yaygın olmakla birlikte, hekimler bu görüşün yanlış olduğunu, ameiiyat ne denli erken yapılırsa hastanm da o denli erken görme duyusuna kavuştugunu belirtiyor. BAKANLIK AÇIKL\>IASI: Yolsuzluk ihbarları teftişte Haber Merkezi - Kültür Bakanlığı Basın ve Halkla llişkiler Müsaviri Tuba Çameli, gazetemizde dün, arka sayfada yer alan 'Ay asofy a"da yolsuzluk iddiası' başlıklı haberle ilgili olarak şu açıklamay. gönderdi: Haberde yerli v« yabancı turistler için satışa sunulan turistik yayınlann satışı ve faturalandınlması sırasında yolsuzluk yapıldığı. konuyla ilgili bakanlığımıza ulaşan raporlann sümenaltı edildiği iddia edilmektedir. Ancak bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Ayasofya Müzesi'ni Koruma ve Turizm Derneğ eski görevlilerinden Erhan Özer'in iddiaları çerçevesinde hazırlanan habere ilişkin gerçekler şunlardır: 1. Bakanlığımızca müfettii raporlannın sümenaltı edilerek yolsuzluk faturasının stand görevlisi ışçilere çıkartıldığı iddia edilmektedir. Bu asılsız bi iddiadır. Zira 2.2.1995 tarihinde Ayasofya Müzesi'ni Koruma ve Turizm Derneğı'nde göre^ bulunan Erhan Özer'in verdiği turistik yayınlann satışında meydana geldiği iddia edilen yolsuzluk hakkındaki dilekçe ve ekl ihbar olarak kabul edilmis \ e ihbann hemen ardında konu, 23.2.1995 tarihinde bakanlığımız Teftiş Kurulu'na intikal ettirilmiştır. Söz konusu iddialar Teftiş Kurulu tarafından soruşturulmuş soruşturma 9.06.1995 tarihinde sonuçlandınlmıştır. 2. Bu soruşturma süresin ve sonrasında ortaya çıka iddialar da 28.7.1995 tarihinde Teftiş Kurulu'n sevk edilmiştir. 3. Kültür Bakanlığı'nın işleyişi ve işlemleri üzen belgeli ve imzalı olarak yapılan tüm iddialar ciddiyetle değerlendirilmekte ve gereği yapılmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle