Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALIK 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET
EKONOM
Türk tüketicisi, AB ülkelerindeki hayvancılığı teşvik eder duruma düştü
GETııiıı ük faturası ete kesfldi
• Et ihracatına uyguladıklan destek oranlannı
1.5 yıl içinde ton başına yüzde 44.5'e varan
oranlarda düşüren AB üyesi ülkeler. Türkiye'nin
aldığı et fiyatlannı söz konusu oran kadar
arttırarak Türk tüketici ve üreticisini kendi
hayvancılığını destekler hale getirdi.
• Türkiye, son bir yılda et ithalatındaki fonlan
kasaplık sığırda 800 dolardan 100 dolara ve besi
sığırı ithalatındaki fonlan da 800 dolardan sıfıra
indirdi. Buna karşılık Avrupa ülkeleri canlı
sığırda fiyatlan arttırırken 1018 dolarolan ihracat
desteğini 438 dolara kadar çekti.
Ekonomi Servisi - Avrupa
Birliği'ne (AB) uyum
çerçevesınde venlen
tavizler. Türk tüketıcısinı.
AB üyesi ülkelerdeki
hayvancılığı teş\ik eder
hale getirdi. Et ihracatına
uyguladıklan destek
oranlannı 1.5 yıl içinde ton
başına yüzde 44.5'e varan
oranlarda düşüren AB
üyesi ülkeler. Türkıye'n'n
aldığı et fiyatlannı söz
konusu oran kadar arttırdı.
Türkiye. son bır yılda et
ithalatındaki fonlan.
kasaplık sığırda 800
dolardan 100 dolara ve
besi sığın ithalatındaki
fonlan da 800 dolardan
sıfıra indirdi. Buna karşılık
Avrupa ülkeleri canlı
sığırda 1018 dolarolan
ihracat desteğini 438
dolara kadar ındırdı.
AB ulkelen. Türkıye'ye
yapılacak ıhracatı
desteklerken. hükümet
özellikle son bir yılda
ithalatta ödenen fonlan
alabıldiğine aşağı çekerek
AB'nin bu polıtikasına
adeta destek. verdi Türkiye
Süt. Et. Gıda Sanayicileri
ve Üreticıleri Bırliğı
(SETBlR). yayımladıâı
bildıride. A B '
Topluluğu'nun son üç
aydır canlı hay\anlarda
ihracat sübvansıyonlannı
yüzde 44.5 oranında
ındirdiğine dıkkat çekti.
Başlangıçta A grubunda
bulunan Türkiye'yi. B
grubundaki ülkeler arasına
dahil eden AB ülkeleri.
Türkiye dış pazarlara
bağımlı hale geldikten
sonra uygulamadan
\azgeçerek Türkiye'nin
grubunu ihracatı
desteklenen ülkelerin
oluşturduğu A grubu
olarak tekrar degiştirdı.
Hazine ise son bır yılda
kasaplık sığırdaki ıthalat
fonunu 800 dolardan 100
dolara indinrken. besi
sığın için 800 dolar olan
ithalat fonunu sıfırladı.
Ağustos ayında kesımlik
lop et ıthalatına ızin
venlmesiyle o zamana
kadar 250 bin lira olan etın
kılosu ithalatla beraber 150
bin liraya düştü. Ancak AB
süb\ansıyonlan kaldınnca
bu fıyat tckrar 250 bin
liraya çıktı. Bu süre içinde
Türkiye elindekı canlı
hayvan stokunu kaybetmış
olduğundan ülkemızin
önümüzdekı günlerde
kırmızı ette yüzde 50
dışanva bağımlı hale
gelmesı kaçınılmaz
Et ihracabndaki desteği düşüren AB ülkeleri buııu fnadaıla I urki\e">e yükledi.
cörünüyor.
250 trilyonluk 1995
yatmm bütçesinden, Tanm
Bakanlığı'na aynlan payın
yüzde 1 "ı bile bulamayıp
yüzde 0.7'lerde kaldığı
Türkiye"de, hayvan
üreticisi özellikle son bir
yılda yatınm yapamaz hale
geldi. Hükümet eylül. ekım
ve kasım aylannda
ülkedeki tüm üretim
miktanna es.it miktarda ete
ithalat izni verdi. Bu ıthalat
politikasıyla sektörün
üretim gücünün yüzde
yüzü dış kaynaklara
bağımlı hale gelirken
Türkiye et. süt gibi temel
gıda maddelerini üretim
yoluyla değil de dış alıma
bağlı bir politıkayla
karşılamaya başladı
SETBİR tarafından yapılan
açıklamada. zaten > ıllardır
ihmal edilen hayvancılığın.
gümrük bırlığine giderken
feda edilen tek sektör
olduğu iddiaedildı.
Havvancılıkta bu yolda
alınan kararlann devleti.
üretıciyi ve tüketicıyı
ekonomik kayba uğrattığı
ıfade edilen bildıride. ithal
havvanlann \eba gibi
hastalıklan da ülke içine
soktuğu savunuldu.
Bu yılın şubat ayında
üreticınin kalan son teşviği
ve yatınm ımkânı olan
kavnak kullanımını
destekleme fonu ve mayıs
ayında da süt-et
teş\iklerıni kaldıran
hükümet. ağustos ayında
kemıksiz et ıthalatına izın
verdi. Eylül ayında da
kesimlık ve besilik
ithalatından alınan fonlar
800 dolardan 100 dolara
düşürüldü
DUNYA EKONOM1SINE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLÜ
Madrid Zirvesi ve Euro'nun Doğuşu
C
uma günü toplanan Avupa Birliği li-
derleri Madnd Toplantısı'nda, çocuk
doğmadan ismi kondu: Avrupa Ortak
Para Birimi'nın ismi Euro olacak ve 1999'da
uygulanmaya konacak.
Çocuğun isim babaları gururlu ve iddialıy-
dı, "Avrupa Para Birtığı gerçekleşmezse, Av-
rupa pazarı çöker" dıyorlardı. Ama gerçek
durum oldukça farklı.
Birıncisi, bu çocuğun doğum sürecı için-
de ölmesi. ya da ağır bir şekılde özürlü ola-
rak doğması olasılığı oldukça güçlü. Ikıncisı
eğer Euro bugünku koşullardan dolayı ağır
bir şekilde özürlü olarak doğarsa, ışte esas
o zaman Avrupa Birleşik Pazarı çökecek gi-
bi görünüyor.
Girmek zor, isteyen de az...
Avrupa Para Birliği'ne (APB) girebılmek
için, üye ülkelerin bütçe açıklannın ve top-
lam kamu borçlarının GSMH'ye oranlannın
sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 60 olması gere-
kiyor. Avrupa Ekonomi Komısyonu'na göre,
bugün sadece Almanya ve Lüksemburg bu
koşullan yerine getirecek durumda. Bundes-
bank'ın bu haftaki uyarısına göre, Almanya
bile bu koşullan zorlayacak bir noktaya ge-
lebilir (International Herald Tribune
15/12/95)
Eğer Euro doğacaksa, Avrupa ülkelerinın,
yüksek bütçe açıkları ve kamu borçlarını
azaltmalan ge-
rekiyor. Ancak,
Avrupa'da ış-
sizlik oranları,
halen çok yük-
sek ve çok bü-
yük bır olasılık-
la önümüzdeki
dönemde eko-
nomik durgun-
luğun etkısi ile
daha da arta-
cak. Bu yüzden
geniş halk kıt-
leleri, hükü-
metlerinin.
APB'ye girmek
için gereklı ko-
şullara uyma
çabasının ken-
dilenne çok pa-
halıya mal ola-
cağını görüyor
ve APB'ye kar-
şı çıkıyorlar. En
son kamuoyu
yoklamaları, Almanya'da nüfusun yüzde
75'nin APB'nin. ekonomik koşullarını olum-
suz etkileyeceğıni düşündüklerını gösterdi.
(Wall Street Journal 15/12/95). Fransa'da
ise grevler sırasında halkın en az yüzda 6O'ı,
APB'ye uyum tedbırleri olarak gördükleri
Juppe planına karşı grevcıleri desteklediler.
APB'nin doğum süreci, bır Fınancial Times
yazarının söylediği gibi "Avrupa'da liderler-
le halk arasında açılmaya başlayan uçuru-
mu daha da derinleştirecek gibi görünüyor"
(Fınancial Times 16/12/95). Hükümetlerin bu
basınca dayanması oldukça zor.
Diğer taraftan Alman hükümeti kendi hal-
kına APB ve Euro fikirlerinı satabılmek için
giriş koşullarını daha da sertleştirdi. Alman-
ya, Euro'nun, Alman Markı'nı destekleyen
parasal istikrara uygun bir düzeye gelınme-
den gerçekleşmesini engellemek istiyor. Ge-
çen hafta bu tutumun "Acaba Almanya
APB 'yi gerçekten istiyor mu" sorusunu gün-
deme getırdiğine değinmıştim.
Bu ağır koşullara rağmen eğer Euro doğar-
sa, hem oldukça yüksek toplumsal huzur-
suzluklar içinde doğacak, hem de çok az
sayıda ülkeyi içine alabilecek.
O zaman bir başka sorun gündeme geli-
yor. Italya, ingiltere, ispanya, Portekiz ülke-
lerini dışında bırakarak gerçekleşen bir APB
işleyebılir mi? Aşağıda değineceğim gibi bu-
na olumlu bir cevap vermek çok zor. O za-
man daha esnek bir Avrupa Para Birliği da-
ha iyi olmaz mı?
Ama bu soruya, Almanya'nın bağlamın-
da zaten yukarıda olumsuz bir cevap verme-
dik mi? Alman halkını daha şimdiden bir enf-
lasyon korkusu sarmış durumda. Bu korku
ıle milyonlarca markın isviçre bankalarına
kaçtığından söz edıliyor. APB konusu, gele-
cek Şansöyle seçımlerinde de adayların yu-
muşak karnı olmaya aday.
Ortak para, Ortak Pazar'a karşı!
Özetle az sayıda üyeli bir Avrupa Para Bir-
liği tek olasılık. Işte girışte işaret ettiğım Av-
rupa Birleşik Pazan'nın dağılmasına yol aça-
bılecek tehlike burada yatıyor.
En iyi koşullarda Avrupa Para Birliği; Al-
manya, Fransa, Hollanda, Belçıka, Luxem-
burg. Avusturya, irlanda ve Finlandiya'dan
oluşabilecek. Bu ülkeler, Alman Markı'na
bağlı olarak belirlenmiş bır ortak paraya sa-
hip olacaklar.
Tek bır Merkez Bankası hem para arzını
hem defaiz oranlannı saptayacak. Bu koşul-
larda tek tek ülkeler bir ekonomik durgunluk
sırasında. ekonomilerini canlandırmak için
gerekli malı ve parasal politikalardan mah-
rum olacak ve tek çareyi ücretlerı azaltma-
ya ve üretkenliği arttırmaya yönelik tedbirler-
de bulacak.
Bu, sosyal gerginlikleri arttıracak. Ayrıca,
APB ülkelerınin, Avrupa Pazan içinde olmak-
la birlıkte APB dışında kaldıkları için, bır dur-
gunluk kapıya dayandığında faızlerı düşüre-
bilen, paralarının değer kaybetmesine göz
yumarak dış ticarette rekabet güçlerını art-
tıran, İngiltere ve İtalya gibi ülkelere karşı el-
leri ve kolları bağlı kalacak.
Böylece APB, Birleşik Pazar ve toplumsal
barış arasında sert bır çelişkiler yumağı olu-
şacak. Bu yüzden Ortak Para Birımini koru-
mak için yapılacak tek şey APB ülkeleri dı-
şında kalanlara karşı korumacılık uygulamak
olacak. Bu ıse Birleşik Pazar'dan vazgeç-
mek demek.
Diğer taraftan, Para Birliği dışında kalan ül-
keler ise APB'ye girmek için çaba gösterdik-
len oranda Avrupa Merkez Bankası, ama da-
ha önemlisı Almanya, Avrupa'nın IMF'si gi-
bi görünmeye ve şıddetli bir antipati kazan-
maya başlayacak. Bunun yaratacağı düş-
manlık da Avrupa Birliği'ne karşı işleyen bir
başka basınç olacak.
Globalleşmenin etkileri...
Tüm bu çelişkılerın global bir malı pıyasa
içinde olduğunu düşündüğümüzde durum
daha da karmaşıklaşıyor. APB'yı gerçekleş-
tirmış ülkeler. dığerlerıne göre daha yüksek
bir mali istikrara ve bir olasılıkla bu ıstikrarı
sağlayabilmek için de zaman zaman göreli
olarak daha yüksek faız oranlanna sahıp ola-
caklardır.
Bu. uluslararası yatınmcılann ılgisinı çeke-
cek, sermaye hareketlerinı Avrupa'nın gerı
kalanı lehıne Euro ülkelerine yöneltecektir ve
şıddetli bır spekülasyon ortamı yaratacaktır;
özellikle APB'nin B Aşaması denen üç yıllık
dönemde.
Bu B Aşamasf nda, üye ülkelerin paralan
sabıt bır oranda birbırine kılitlenmiş olacak.
Euro ise henüz dolaşmaya başlamamakla
birlikte ortak birim olarak ışleyecek. Avrupa
Merkez Bankası (AMB) bu ortamda parasal
ıstikrarı sağlamak için toplam para arzını, tek
tek ülkelerin paralarının ve AERO'nun emıs-
yonunu ve ortak faızlerı saptayacaktır.
Eğer bütün paralar tam olarak sabit bır şe-
kılde birbirine bağlı. yani bırbırı yerıne tam
ıkame edile-
bılir durumda
değilse, EU-
RO'yu yaşat-
manın bedeli,
bugün E-
CU'de oldu-
ğu gibi, daha
yüksek bir fa-
iz oranı ola-
caktır. ikincisi,
EURO bırçok
paranın sen-
tezı olduğu
için ortak pa-
ra politıkası
aslında bir-
çok paranın
birden arzını
kontrel etme-
ye yönelik.
yani hetero-
jen bır polıtika
olacaktır. Bu-
nun yarataca-
ğı politik so-
runlar bır yana, ABM para polıtıkasının tüm
parçaları uluslararası sermaye hareketlerin-
den ayn ayrı etkıleneceklerdir.
Öyleyse, sermaye hareketleri APB ülkele-
rini bırbırinden farklı bir şekılde etkileyecek,
böyle bır spekülasyon ortamına yol açacak
ve aralannda uyumsuzlukları arttıracaktır.
Sonuçta. bir taraftan APB dışındaki ülkeler.
bırlığın ıçındeki ulkelehn sıkıntılarına katlan-
mayacak, ama Birleşik Pazar'ın olanakların-
dan faydalanabılecekler. diğer taraftan ser-
maye hareketleri. EURO ülkeleri ile diğerle-
rı arasındakı uyumsuzluklar üzerinde bır spe-
külasyon ortamı bulacak. bu arada EURO ül-
kelerinin her bıri de AMB'nın para polıtikala-
rı ve uluslararası sermaye hareketleri arasın-
da bir başka tür ıç uyumsuzluklara düşecek-
lerdir.
Geçen hafta APB ile ilgili olarak "Ortaya,
gıttikçe gerçeküstü bir manzara çıkıyor de-
miştım." Bu manzarayı lyice gerçeküstü hale
getıren ise galiba Ortak Para Bırımı'ne
geçışın ortak Birleşik Pazar'ın geleceğıni teh-
likeye sokuyor olması.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
"Sınırlı Sorumlu' Demokrasi
Genellikle kooperatifleri nıteleyen "sınırlı sorum-
lu" deyimi, genel başkanları TV'lerde tartışmaya
çıkan siyasal partiler için öncelikle geçerlidir.
Partiler, ülkenın sorunlan karşısında tam anla-
mıyla kaçak güreştiler. Partilerin bu kaçışlan. so-
runlan ağırlaştırmanın, giderek çözümsüz duruma
getirmeninötesinde, bir "sorumluluk düzeni" olan
demokrasiyı ülkemizde "sınırlı sorumlu'' bırkonu-
ma düşüruyor. Sorunlar ağırlaştıkça demokrası-
den doğacak sorumluluk da daralıyor.
Örneğın TV tartışmalarında parti genel başkan-
larına sorulan ılk sorulardan bırı, enflasyonu ne
kadar zamanda ve yüzde kaça düşüreceklerı olu-
yor. Başkanlar, yeni seçim dönemıne dek enflas-
yonu yüzde 10'un altına düşüreceklerini özenle
vurguladılar. Enflasyonun "nasıl" düşürüleceğini
tartışrnaları gerekirken asıl bundan özenle kaçın-
dılar. Özellikle "üretim dışı sermaye kazançları-
nın" vergılendırilmesi gereğı konu edilmedı.
Ekonomik yaklaşımlardaki belırsizlik, örneğin ış-
sızlik, iç ve dış devlet borçları, IMF ile ılişkıler gıbı
konularda da sürdü. "Türkiye ekonomisınin önü-
müzdeki yıllarda nasıl bir büyüme çizgisı izleye-
ceği'' gibi çok daha önemli bir konuya ise hiç mi
hiç yer verilmedi.
Ülkeyi yönetmeye aday partilerin kanımca en
büyük ekonomi politikası açığı bu noktadır. Parti-
ler, nasıl bir sermaye birıkimı politikası izleyecek-
lerıni belirlemış görünmüyor. Özellikle geçen haf-
ta gerçekleşen gümrük birliğıni de göz önünde tu-
tarak hangi üretim sektörlerıne öncelik verileceği;
gümrük birliğiyle birlikte doğabilecek üretim dü-
şüşleri ve işsizlik karşısında alınacak önlemler; pi-
yasa koşullanna bırakılmayacak, önemli sayılma-
sı gereken teknoloji politıkalan da tartışmaya açıi-
madı.
• • •
Gümrük Birliği Anlaşması'nın onaylandığı gün-
lerde Başbakan, International Herald Tribune'e
(11 aralık) verdiği bir ilan aracılığıyla "Avrupa Hal-
kına Açık Mektup" yazıyor ve Türkiye'nin "çok
canlı bır Batı demokrasisi oluşturduğunu" vurgu-
luyordu.
Gerçekten, seçımlere giderken partilerin de-
mokratikleşme konusunda da tam bir "suskunluk
uyumu içinde" olduklan görülüyor.
Geçtik anayasadan, başlayacak köklü bir de-
mokratikleşme tasarımını çok daha kolaylaştıra-
bilecek yaklaşımlar da akıllara getirılmedi. Örne-
ğin, 10 Aralık Insan Hakları Evrensel Bıldirgesi'nin
yıldönümünde yapılan TV tartışmalannda ülkenin,
"ınsan haklan bakımından durumu" tartışılmadı.
Oysa o günlerde Insan Hakları Vakfı, 1994'te
2814'ü Güneydoğu'da olmak üzere "siyasal ne-
denlerle" ölenlerin toplamını 4041 olarak veriyor-
du ve bu sayı, 1993'te 3492,1992'de de 2933'ten
bu noktaya çıkmış, yani tırmanmış bulunmaktay-
dı. Siyasetçiler bu konuda da "Akan kan durma-
/»"türünden dilekte bulunmaktan öte somut birçö-
züm önermediler.
Yabancı basın, Türkiye'nin PKK eylemlerini bas-~
tıımak üzere yaptığı askeri harcamaların yıllık 6-7
milyar dolar dolayında olduğunu yazıyor. Seçım-
lere giderken ülkeyi yönetenler ve yönetmek ıste-
yenler. halkın cebinden çıkan bu büyük parasal tu-
tan ele alma, ınceleme ve tartışma yüreklıliğinı de
gösteremedıler. Başbakan'ın bu konu "gizlikalma-
lı" görüşünü benimsedıler.
Parti başkanları, "asırlık ayıbı", yani "düşünce-
nın artık ve kesınlıkle suç olmaktan çıkanlması"r\[
da "geçiştirdiler". Oysa 1994'te tutuklanan gaze-
teci ve yazar sayısı 102, kapatılan gazete ve der-
gilerin sayısı 24 ve verilen hapis cezalarının topla-
mı da448 yıl 6 ay 25 gün tutuyordu. Bu sayılar, bır
öncekı yıla göre büyük ölçüde artış göstermışti.
Işkence konusu da hiç mi hiç ağza alınmadı. Ge-
çen yıl işkence görenlerin sayısını vakıf 1128 ola-
rak saptayabilmiştı; bu. bir önceki yıla göre yüz-
de 36.4'lük bır artışı gösteriyordu. Ek olarak
1993'te 13 olan gözaltına alındıktan sonra ölenle-
rin sayısı, 1994'te yüzde 3.77 kat bir artışla 49'a
çıkmış bulunuyordu. Seçıme giderken cezaevle-
rinde çıkan olaylan dayanak alan bır "cezaevleri-
ne yenı yaklaşım" bile gündeme getırilemedı.
• • •
Özetle, önde gelen siyasal partiler. seçımlere,
"güncel sorunlann varlığını kuçümseyen" ve "ge-
leceği göremeyen" bir anlayışla girıyor.
Bu noktaların belirtılmesınin amacı, yalnız eski
deyımiyle "tarih düşmek" ya da "birilerini" suçla-
mak değildir. Vurgulanmak ıstenen. "varolan bo-
zukluklarm "üstünde, ne ekonomik ne de toplum-
sal gelişmenin, sağlıklı ve kararlı bir çızgi tuttura-
mayacağıdır. Eksikleri, yanlışlan "verialarak", "be-
nimseyerek" olumluya ve başarıya ulaşmak, nes-
nel anlamda olanaklı değildir.
Siyasal "dürüstlük". sokaktakı adamın bıldiği
bu gerçeğin parti genel başkanlannca açıkça söy-
lenmesinı gerektırırdı. Siyasal "sorumluluk", "de-
mokrasilerde" sorunlan ve çözümlerini saklama-
dan, yutkunmadan, sınırlamadan sergıleme ora-
nıyla ölçülür. Siyasal başarı da öyle.
TISK yönetiın
kurulu belirlendi
ANKARA (ANKA)-
Türkiye İşveren
Sendıkaları
K.onfederasyonu'nun
(TlSK) 19 Olağan
Genel Kurulu'nda
yapılan ^eçımlerde yeni
yönetım kurulu üvelerı
ile denetleme ve disiplın
kurulu üyeleri belirlendi.
TlSK Yönetım Kurulu
şu is.imlerden oluştu
Salin Zeki Tcver (Ağaç).
Ahmet Ateş (Tühıs).
İlhan Karavelioğlu
(Armatörler), AB Nafiz
Konuk (Cam). Mesut
Erez (Çımento), Cafer
Fındıkoğlu (Çimento).
Alaatin Koşar (Deri).
Nazım Düzenli (Gıda).
Kenan Maraşoğlu
(Gıda). Kava Turgut
(İlaç). İbrahim Sencan
(întes). NaciOnsal
(Kamuis.), Ka\a Turgut
(İlaç). RefikBaydur
(Kiplas). Tuğrul
Kutadgobilik (Kiplas).
Erdoğan Karako> unlu
(Mess). Bedirhaıi Çelik
(Mess), Lraz
Tantuğ(Mess). Nizam
üluatlı(Mess). Sedat
Fenerci(Mess). Hamdi
Akın(Mess). Rıza Kutlu
Işık(Kâğıt). Sdahattin
Hun(Şeker). Necmettin
Öztemir(Tekstıl), Nihat
Yüksel (Tekstıl). Sadık
Oğuz (Tekstil). Sezer
Mavituncalılar (Tekstil).
Zekai Erez (Toprak),
Ahmat L lukış (Toprak).
Yılmaz Işıkçı (Turizm).
TlSK \önetım Kurulu,
başkan. başkanvekilleri
ve > ürütme komıtesı
üyelenni belırlemek
üzere 25 aralıkta tekrar
toplanacak. Başkanlık
ıçın şimdıkı Genel
Başkan Rcfik Baydur ıle
Vless Genel Başkanı
Erdoğan Karakoyunlu
adaylığını açıkladı.
HIZU, GUÇLUve .
KALITELI
Bir bilgisayar için
YILIN
FIRSATI
ESCORT ALARA ECON
Hikraiştanci 486 0X4-100 PCI
ÖıBellek 128 K
BeHek 4 MB
SaMt Dlsk 540 MB
Ftopn 3 5' 1 44 MB
Ekranbrtı 1 MB PCI
Ekran 14'0 28dp
Non-lmerlaced
Dûşuk radvasyon
(W 00S 6 22 +
Windows 3 11
ESCORT
SÜMELA
ECON
Mikroi^e«ci Pentıum 75 PCI
Ön Bellek 256 K
Bcllek 8 MB
Sabit Disk 850 MB
Floppf 3 5' 1 44 MB
Ekran Kartı 1 MB PCI
Ekraı 14'0.28 dp
Non-lrterlaced
Dûşük radyasyon
(W Wındows95Turkçe
ESCORT
ASSOS ECON
Mikroifleaci Pentium 100 PCI
Ön Bellek 256 K
Beltsk 8 MB
Sabit Dlsk 1 GB
Flappy 3 5' 1 44 MB
Ekrao Kartı 1 MB PCI
Ekrau 14' 0 28 dp
Non-lnterlaced
Düşük radyasyon
0/S Wmdows 95 Turkçe
Escort Multimedia
MHır»t$lemcl 486 0X4-100 PCI
ÖMIek 128 K
Betlek 4 MB
Sabit Disk 540 MB
F l o m 3 5' 1 44 MB
Ekraı Kartı 1 MB PCI
Ekran 14'0 28dp
Nön-lnteriaced
4 M Mll artınan 7 9M.OO0 Tl'Ac
I M n M i sMnriv Tûrtç» M m KII» nrllk
Ses Kartı 16 Brl C'eaUve
Scurd Blaster
CtMtom Drive Quad Speed
0/S DOS 6 22 +
Wındows 3 11
1ÛAdet
CD Hediyeh
Escort Notebook
Mikraişlaııci 486 0X4-100
Mlak 4 MB
Sabit Disk 340 MB
FIOBD» 3 5' 1 44 MB
Ekrm Kartı 512 KB
Ekna 10 3"STNBenkli
Sts Kartı
Track poiat
0/S DOS 6 22+
Windows 3 11
21 tyae II ny*
11 tfpe IIIKIKU im
Escort Kesintisiz Güç Kaynağı
ESC1200A
1200VA, Bıg-Tower
4 Adet PC ıçın
ESC650A
650 VA, Minı-Tower
Kompakt Kasa 1 PC ve
1 DOT Matrix yazıcı içir
ESCOKT• C O M P U T C R S
3 $£ 9° M U M r 53g 53 C
BJUUkMLMUJUI 4 ' * X 6' OOT0 2'Z '* "5 M J U f M O r 5~. pç 53UEYl£M 2u **
MmCMHY*M.ÖY ? ^ 55 3.
fftKECf *-4 !Lı 3f BUMA 21i V s : MOÂPAZMU 2" 33 -3 rrnOU
I t T M H t . *T«ÛT 3,-osJ 56' 39 5* «TOLAfl On^ 69= 48 K. MfiOAT CU EKO < 8 ' 0 M
Coûus 5P3 •< 32 Umtir As* 5^0 5' 65 Gfv^- «^3 S3 '5 3ur*^ 5*3 24 '* UTOMIPtfA Bfo^ar 576 V ~-
raı- 250 ^ » ITfKIT B*un 2"4 2" 5C KTOĞIU Bu-^"a*= 244 ]f ' -
? E9 yiTAlC* Metetv ' a
9 ?~ 5* F«TW if n 635 3S 33 FEMFRTOIU :i &t 3^S C
O 43
3* 28 SUttmUMfA KarOrte- 61
5 *5 2" 6ÛZTEK Oıw* 302 36 W KMMCGT EnOer
a « ~Z '3 ^ra«tad 4T8 r- ^2 «*3r,16- ^ 6 54 E2 SaykDm US 31 24 I M M S T Opaı 213 22 52 WTJ1
Atr^aş 353 92 60 LfKWT AftaC- 280 '4 3 ' I mtLTfft Cansad 383 3^ 34 MKMTHAT &x=r- 799*^50
aroDcn^ırfn ?98 6* fc =<\ 2P8 T 96 E t e k r a r i K 33 IWITCT Z*s»n 556 3ı 1$ lâ^âKTHŞİ ACS 24i «
26 SK» 232 89 24 0UKTBA* Kam^t- ^>2 İ2 35 POIOİK Dejtşım 3*5 «0 02 KFM&T c
«ft> 599 45 M
afeneo 3"2 M 92 JİJMAHE fce- 2X4. -' 14 J^U JTI 234 20 94 IAOm EW^=ew ?& 0* V
İ M U M eacomr rmüu SATTcnJuumzı mrnv*ı smsş 222 oc 15 ç*nwTAe«sag 09934-
CD **•£ 56 35 0§WRTÎPf ffs* 23 « 33 EMBI Fey*»^ 222 £" 92 SA2IOt«Mni5* L4N « ' Z-9 93 Nebuia
446 *3 2S UVM^DCHE Prjv-a; f 5 16 1:- OZIUtY ^ısasn 431 73 " GırOaa 4-3 74 30 U0ran4-7 33 43
-1
' =1,-= 4 3* 69 *2 ^»53 418 36-5 Sooç-S3C
«4 94 SWWn BMg-çayar t*3rtet 23' Q4 08
4--..2-2ÜHnZ3f3- 32* 52 S4
taatm octmr TTTKIU ıınrn ı r t T «LSMCM BX Sst^n «53 ee 46 Er^ev *& 56 ^ fVfe^n'aea
06 33 USMMC *a-»aş 445 r K ( U U » U e r a m 482 D3 '« Ç*U BC 3^6 ~2 29 IMprMA b r 166 99 91
BMHt Burr-^fc5SS V- »^ *-. 9P H *WT*tl r ^ 4C5 46 26 Û0Qİ|fl4H544 94 97 -
69 S~ Tttf ja^a 5 • 1 »~ IVZAHJCMV M e m » *5G ~F '4 ŞÇTTMIgtf ARrner '43 26 63
JUUDOLU mtCOKTYTTKHJ SJ
33 13 AFYO0 U;n-a
- E31
2 39
JUtTALYA **&r- 2<" :-5 4£ AYBtit Ay
EMsar24£ 55 C« MWWWW 3jt» -
213 27 1Q mOLU D JZCE z'a 323 58 38
"1 22 ;«yte"25C ' : -•+
W U U FJSD 456 92 90
A Gurtsjz 212 55 "4
LffUT«u 225 17 "3 /UtHtSAM Aritsar 3-2 12 K W/MmW9ln
5e I U T M Ece 227 2i 33 MATMA*»tesr 214 34 ~t TED
IJCOT 233 ^ 32 M M M AG8 328 B2 53 ft^Tiai, 220
**Ko^Z'l 5P 50 ÇAMAKKALM ssar ~ ' 1 49 X ÇJUmmiÖZiaş 2*~ 91 12
33 ÇOttLU Deroi =53 C~ 19 Evır 615 5" 05 ÇOHVM tg> 22* 32 93 MNfZLf
Ew 264 08 M -*8CO"i '63 30 90 tfVAffaUKJft Ayta 224 X 2~ Mslro 223 &4 96 EDfcM* Jz.r 513 53
'6 tLABA CS 233 '" 36 CHZHfCAN EMI ZTi 2 12 n Z V M M f Qtpfc«m 335 0* 40
Oatp-î ?34 ' ; X OAZİAMTKP EKMT 230 '3 60 OKMZE Nerc^^ 6«6 63 ~4 MM./K Berr 5'
MOCmm VW)ya t - 53 Ü^IUIUCdSrr Ksre 676 15 39
AH35 224 "" 0-: KOCAtU RoOC»S 3^* 4C ?5 KAMTAHOmi Laî«. ?14
25 5" KAMAMAM Ear 5
2 ; 69 99 Orrf 2- 2 52 1 H J U S KLJT^JÎ 223 Z~ * U r S C I t f *>"• 232 22 7
MMŞMI Ku* -'4 nr 34 KOttYA 2M 122 6fi 43 E ^ 2^ 3^ 49 KOMYA BW*Lİ Ir^a*. ^2 33 ~3
K&TAtfYA Soğai'Ç' ">» S> S' MALATYA 3ey^ı 323 58 t MAMfSA Eiym Î34Û K aMHDİM İ9»ccm
213 11 21MMZfFOMUen(>T ; T O m
MCHMN B**r- 2T ı~ 41HUAL4 MIKTOMV ?I< S.3 34 mtŞ
EMtaf 212 2~ *"MCVf«TMMl v«ç,- z<3 14 5i &aşarai ?'l "t
T
l MMDC Msgaöm 732 24 25 OHOU
OOSÜK2Z- n 1
?
SAAttUm .tc 234 -77 SttKT *n. 223 22 "3 *t¥A9 EagÛ? W 50 13 ŞAHLniHFA
V«na 2'5 29 99 TAMMU* Cbr- 62* H5 37 TTKMtMlf >r-fyyri tt 25 43 TOKAT S»*eT- 2'2 m '9
nUBZOM Enşar 3?6 6 -7 UŞAK A* tşıh 2?" 02 77 VAMÇüzj'n 2^4 29 *9 rOZO*T-*te( 5'*= 51 34
T*4ttft212 73 ^ Z d