01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 1995 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Atatürk ve KooperatifçilikKırsal kooperatifçiliğe bugün daha büyük birgereksmim vardır. Sürdürülen ekonomik model. kooperatifçiliği her gün biraz daha gerekli kılmaktadır. Gitgide yoksullaşan, çözüm yollan aramaya başlayan küçük üreticilerin çıkış yolu kooperatifçilikten geçmektedir. YETKİN ARÖZ - NAZİF GÖKKAYA (*) Çağını yakalanıayı baçaramayan kos- koca Osmanlı İrnparatorluğu çökmüstür. Gelişmiş ülkelenn egemen güçlen onun topraklannı yağmalamaktadtr. Yandaş- lanna sunmaktadır Umarsızltgın ve ay- mazlığın yarattığı ortamda Sevr Antlaş- ması'na imza koyan saray ve işbirlikçi- leri. giderek mandacılıgı ara çözüm ola- rak önerenler ihanete varan bir çılgınlık içindedir. Her şeye kar^ın bağımsız bır ulus olma savaşı verenlerolağanüstü ko- şullan aşarak cumhunyeti kurmayı ba- şarmışlardır. Ne var ki. bağımsızlığı kazanan genç Türkiye'nin durumu tam bir yıkıntıdır. Boğazına kadar Osmanlfnın borcunu üstlenmiştir. Sanayisiyoktur Nüfusunun yüzde 80"i köylüdür. Üretinı en ilkel yön- temlerle yapılmaktadır. Öncelikle Gü- neydoğu Anadolu. beylerin. ağaların dü- zeni içindedir. Ülke kalkınması için el- deki kaynak son derece kıttır. Yoksulluk ınanılmaz boyutlardadır. Ne ki bütün bunların üzerınde bağımsız bir ülke ol- manın onuru. özgüveni. geleceğe dönük umudu. co$kusu vardır. Bu umudun ve gelecek güzel günlerin simgesi Mustafa Kemal'dir. Bütün zorluklaraşılacak.çağ- daşlık yakalanacaktır Aydınlanmaya adanmış vaşamlar giderek bır destan kahramanı lıaline gelecektir. Bu koşullar altındaki köy kesimine ula^makbirinci öncelikıir. Köylüye. üre- timine destek vermek. onu topluınsal kal- kınmanın ıtici gücü konumuna getirmek. sanayilcşme sürecini ba^latmak gerek- mektedir. Kooperatifler kırsala ulaşma- nın bir büyük aracıdır. Gerçekten de ko- operatifçilik Atatürk ilke ve devrimleri- nin tanıamlayıci bir parçasıdır. Değerli kooperatıfçı Nurettin Hazar'ın çok yerin- de sapiadıgı gibı. "Her şevden önce •Ata- türk ilke ve de\ rimleri' denilcn sistem içinde kooperatifçiliğe de yer \erilmesi doğru olıır. Çünkü kendisinin en çok ıs- rar ettiği ve "memleketin kurtulus çare- leri" arasında gördügü öğelerden birisi • şte bir IÜ Kasım daha geliyor. I Atatürk'ü ölümünün 57. yılında bir kez daha anacağız. Bir büyük dehayı gerçek boyutlan içinde kav ramaya calışara'k. aklın süzge- cinden geçirip yerli yerine koya- rak... Gerçek şıı ki. zaman onu küçültmü- yor. daha da büyütüyor! Geçen zaman onu haklı çıkarıyor. "En gerçek yol gös- tericinin bilim"olduğunu söyleyen aklın ışığı her türlü dogmatik kalıplann dışın- da kalıyor. Yeniliği. dönüşümü, sürekli devinimi yakalıyor. Türkiye'nin geldiği vegetirilmek istendiği bugünkü noktada Atatürk'ün öngörüsü ve büyüklügü bir kez daha öne çıkıyor. Saygı ve se\ gi onu bir kez daha kucaklıyor. Aziz N'esin usta- nın dediği gibi. böylesine geri kalmıs bır ülkede Mustafa Kemal gibi bir dehanın çıkmış olması hem şaşırtıcıdır. hem de bir büyük şanstır. Ne yazık ki bu şans iyi kullanılamamaktadır. Türkiye'nin geliş- me doğrusu zaman zaman genye çekıliş- lerle engellenmek istenmektedir. Mustafa Kemal'ın Kurtuluş Savaşı yıl- lanndan başlayarak rüm yaşamı boyun- ca kooperatifçiliğe duyduğu ilgi ve ver- diği önem birçok kez y azılmış ve söylen- miştir. Kooperatifçilik konusundaki ko- nuşmalan. söyle\ lerindeki değinmeleri. çıkartmava çalıştığı \e çıkarttırdığı ko- operatifçilik yasaları. hele Silifke'deki TekirTanm Kredi Kooperatifi'nin I nu- maralı kurucu ortağı oluşu hemen tünı kooperatifçilerin belleğindedir. Kuşkusuz ki bütün bunlar düğrudur. Atatürk kooperatifçiliğe büyük önem vermiştir. Onun geliştirilmesi için çaba harcamıştır. Hiçbir ekonomik ve siyasal hareket kendiliğinden olmayacağına gö- re bu olgunun nedenleri üzerinde dur- mak,kalıplaşmı$doğrulann içeriğinein- mek gerekmektedir Kooperatif hareketimizin birinci aya- ğı sayılan MithatPaşa'va değin gitmeden cumlıuriyetedönelim ve 1920'lerinTür- kiyesi'ni şöyle birdüşünelim. de kooperatiflerdir." I Bkz. K.ooperatifçi- lik Tarihi. Nurettin Hazar. 3. baskı. say- fa 4I8, Türk Koop. Eğitim Vakfı Yayın- lan). Kooperatiflerle başanlmak istenon amacın ekonomik bw utlan kadar siyasal ve toplumsal bovutlan da vardır. Büyük ölçiide kapalı ekonomi içinde kalan. iiret- tiğini tüketen, pazara mal sunumu çok SH nırlı olan tarım kesiminedestek vermek. hem ürvtimlerini arttınııak hem de pazar ekononıisinej önelmek. dolayısi) la yaşanı düzeyini yükseltmek bir boyutudur. Bir başka boyutu ise küçük üreticm tefeci- den. toprak ağalannın, eşrafın baskısın- dan kurtarmak. \ urttaş kitnliğine kavuş- turmaktır. Bövlece cumhuriyet ilke ve devrimlerinin vaşama geçirilmesine ola- nak verecek alryapıyı kurmaktır. Kövlü- lüğün dönüşümünü kooperatifler aracı- hğı ile hı/landırmaktır. Kooperatif hareketimizin. üzerinde özenle durulması gereken bir olgusu da. kooperatifçilığımizin Türkiye'nin kal- kınma atılımlarmı kendi olanaklarıyla gerçekleştirmeye savaştığı "de\ letçüik" döneminde ivme kazanmış olmasıdır. Kooperatif yasalannın, tanmsal amaçlı ya.saların ve son olaıak I935"te çıkarılan Tarım Kredi ve Tarım Satış kooperatif- leri yasalannın bu sürecin ürünü oldugu unutulmamalıdır. Tarım Kredi ve Tanm Satış Koopera- tiflen'nin "giidümlü" kooperatifler ol- ması. kooperatifçilik ilkelerinin tam ola- rak yerine getirilemeyişi uzunyıllareleş- tiri ve giderek yergi konusu olmuştur. So- >ut eleştiri ve ycrgiler. soyut anlamda doğruları söylese de zaman ve mekân içinde her zaman yerli yerine oturma- nıaktadır. N'asıl demokrasilerin ekono- mik ve kültürel altyapıları oluşmadan gerçek anlamda demokrarik bir işleyişe kavuşuiamıvorsa. onun yozlaşnıış biçi- miyle uzun yıllar geçiriliyorsa: k<M>pera- tifsel hareket de kendi alryapısını oluştu- ramadan özlenen yöneltscl \apilara veet- kinliklere kavuşamamaktadır. Önemli olan bu yasa ve yöuetmeliklerin \armak istedikleri yeraçısından sorgulannialan- dır. Bu bağlamda sorulması gereken. o günün toplumsal koşıılları içinde bu gü- düm. demokraiikleşme sürecine katkıda mı bulunmuştur. yoksa engel mi yarat- mıstır?Bırgeçışinaltyapısınımıoluştur- muştur? Bu soruları doğru olarak yanıt- ladığımızdaeleştirilerimizdesağlıklıbir çizgiye oturmaktadır... Tarımın en ilkel yöntemlerle yapıldığı. okunıa-yazma oranının son derece düşük olduğu. sana- yinin ve işçi sınıfının hemen hemen ol- madığı. her şey in devlet öncül üğünde ko- tanlmaya çalışıldığı birdönemde koope- ratiflerin "güdümlü" olmasından de- mokrasi adına yakınmak. kooperatifler ~kurıılmasın"demekleeşanlamlıdır Bu süreçleryaşanmıştır. Günümüz Türkiye- si'nde artık geçılmiştır. Türkiye'nin bu- gün geldiği düzeyde kooperatif modeli- nin çağdaş ilkelerin ışığında y aşama ola- nağına kavuşması için hiçbir engel kal- mamıştır. Artık koltuk değneklerine ge- reksinim duyulmamalıdır. Bütün bunlara karşın Atatürk'ün öncü- lüğünü yaptığı kooperatifsel hareket amacına ulaşabilmiş midir? Kuşkusuz ki hayır İstenilenamaçlarınçoğugerçekle- şememiştir. Kooperatifler tanmsal alan- daetkin birgüç halinegelememiştir. Pe- ki, neden böyle olmuştur? Toprak reformu yapüamazsa... Nedeni çok açık: Toprak reformu ya- pılamamıştır. Cumhuriyet ilke ve dev- rimleri bu yüzden bütünüyle yaşam biçi- mine dönüşememiştir. Çağdaşlaşma ül- küsü büyük bir yara almıştır. Aydınlan- ma kesintiye uğratılmıştır. Atatürk. bütün gücüne ve ağırlığına karşın toprak ağa- lanndan, eşraftan. büyük toprak sahiple- nnden oluşan gücü aşmaya vakit bulama- mıştır. Bugün, demokrasi ve çağdaşlaşma adına yaşadıöımız siyasal. ekonomik \e toplumsal sıkıntılarınıızın büyük bir bö- lümünün aııa kavnağı toprak reformunun yapılamamış olmasıdır. Oysa Cunıhuri- yet'in ilk yıllanndaTürkiye'nin kö>lüye dağıtılacak toprak konusunda "toprak" sorunu yoktur Toprak ağalannın, beyle- rinin, eşrafın topraklarına dokunulma- dan bıle topraksız köylüye 50 dönüm top- rak vermek ınümkündür. O vıllarda Türkiye'nin nüfusu sadece \~ l milyondur. Ama buna karşın başarı- lamamıştır. Atatürk ve arkadaşlarının topraksız köylüye 50 dönüm toprak ve- rilmesine ilişkin yasa tasansı sessizce or- tadan kaldırılmıştır. Meclis in çoğunlu- ğunu oluşturan toprak ağaları \e eşraf. makineli tarıma geçilemediği o dönem- de kendi topraklannı ekip biçecek mara- ba. yanaşma bulamamaktan. onlann kar- şısında otoritelerini yitirmekten kork- muşlardır.Düzenin değişmesine izin ver- memişlerdir. Mustafa Kemal bu olguyu bir söyleşi sırasında doğrulamıştır. u Ben Kurtuluş Savaşı'nı eşraf ve büyük toprak sahiple- rivle biıiikte yaptım. Onlar, toprak ba- ğışlamayı değil, daha çok toprak almayı bekliyoriardr demiştir. (Doğan Avcıoğ- lu Türkiye'nin Düzeni'nde bu olgunun altını beîgeleriyle çizmektedir.) Güney- doğu Anadolu ise bütünüyle Kürt beyle- rinin, toprak ağalarının tekelinde kalmış- tır. Güneydoğu Anadolu köylüsü için toprak reformu bugün de yaşamsal bir önem taşımaktadır. Kulluktan yurttaşlığa geçişin önkoşu- lunu oluşturmaktadır. Toprak reformunun başanlamamış ol- ması. tarihsel koşullarınaşılamaması ko- operatifçiliğimizi büyük ölçüde etkile- miştir. Toplumsal dönüşüm bütünlük ka- zanamamış. özgür yurrtaş. özgür koope- ratifçilik kendi ekonomik, toplumsal ta- banını yeterincebulamamıştır. Kapitalist modelin çarpık işleyişi de güç vermesi gereken kooperatifçiliğimızi giderek bu- dar hale getirmiştir. Neredeyse işlevsiz kılmıştır. Oysa kırsal kooperatifçiliğe bugün da- ha büyük birgereksinim vardır. Sürdürü- len ekonomik model kooperatifçiliği her gün biraz daha gerekli kılmaktadır Git- gide yoksullaşan. çözüm yollan arama- ya başlayan küçük üreticilerin çıkış yolu kooperatifçilikten geçmektedir. Yeni düııva düzeni. küreselleşme masallarına, rüzgârlanna karşın kooperatifçiliğimizin ayaklan kendi öz toprağındadır Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük önem ve önce- lik \erdiŞi kooperatifsel hareket kendini yenileme olanağına sahiptir. Bir 10 Kasım'da daha Atatürk'ü saygı ve sevgiyle anarken geleceğe umutla baktıgımızı. ilke ve devrimlerinin çıkış yolunu gösterdiğini bir kez daha vur- gulamak istiyoruz. (* I Kcx>p-U Sendikası E. Genel Başkanı.T.C. Ziraat Bankası E. Kooperatifler Müfettiji. ARADABIR KERAMETTİN ÇETİN Tarih Öğretmeni AtatÜPk Devrimleri Nerede? Atatürk ilkelerinin ve Atatürkçülüğün önemli ilke- lerinden olan devrimcilik ilkesi, eskimiş, köhnemiş, yararsız, çağın gerisinde kalmış bütün kurum, olgu ve davranışlann atılıp yerine yenilerinin koyulması esa- sına dayanır. Bu bağlamda devrimcilik ilkesinın bizim için yaşamsal birönceliği, vazgeçilmezliği ve sürekli- liği vardır. Bu ilkenin cumhuriyetimiz açısından öne- mi ise cumhuriyet ilkelerinin savunulmasında ve cum- huriyet devrimlerinin yaşatılmasında yatmaktadır. Günümüzde savunulan Atatürk ilkelerini, yaşatılan Atatürk devrimlerini düşünüyorum da pek çoğunu göremiyorum. Birçoğu usuma bile gelmiyor. Usuma gelenler ve görebildiklerim. daha çok rafa kaldırılan ve kaldırılmakta olanlar. Örneğin "Ulusalegemenlik" hemen usuma geliyor. Ama göremiyorum. Onun yerinde parasal egemenli- ği görüyorum. ilahi egemenliğin de getirilmek isten- diğıne tanık oluyorum. "Tam bağımsızlığı" göremiyorum. IMF'ye, Dünya Bankası'na ve ABD'ye güdümlü bağımsızlığı görüyo- rum. 70 milyar dolan bulan dış borçlarımızı görüyo- rum. "Halkçılığı" göremiyorum. Halkçılık, Türk toplumunda birey, aile, zümre, smıf egemenliği olamayacağı, bütün yurttaşların yasalar önünde eşitliği esasına dayanıyorsa ben halkçılığı gö- remiyorum. Ama bal gibi birey (fert), aile. sınıf. cema- at, siyasal görüş ve mezhep egemenliğini ve ayrıca- lığını görüyorum. Hatta kartvizit ayrıcalığını görüyo- rum. "Laikliği" de pek göremiyorum. Şöyle sisli-puslu görüyorum. Laikllik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dini inançların devlet yönetiminde ve siyasette rol oy- namaması ise; laiklik. toplumu ilgilendiren sosyal, si- yasal, hukuksal, kültürel kural ve ilkelerin oluşturulma- sında Tanrı buyruklarının değil, aklın ve bilimin buy- ruklarının esas alınması ise demek ki laikliğin kolun- dan-budundan yakaladık, ramak kaldı onu da rafa kaldırmaya. "Devletçiliği" göremiyorum. Liberalizmin egemenliğini ve yabanıl (vahşi) kapita- lizmin acımasızlığını görüyorum. Ekonomide taşeron- laştırmayı ve özelleştirmeyi görüyorum. "Milliyetçiliği" göremiyorum. Birleştirici, bütünleştirici. akılcı (rasyonel) ulusçuluk yerine etnik aynmcılığa ve kafatasçılığa dayanan Türk- çülüğü ve Kürtçülüğü görüyorum. "Saltanatın kaldınlmasını"göremiyorum. Yönetimde Osmanlı ailesinin saltanatı görülmekte- dir. Her yerde varsılların saltanatı görülmektedir. "Tekke, zaviye ve türbeierin kapatılmasını" göremi- yorum. Tersine günümüzde her gün yenilerinin açıl- dığını görüyorum. Tarikat liderlerinin kitle iletişim araç- larının (medya) ve siyasetin gündemine ve zirvesine oturdugunu görüyorum. "Gerçekçiiiği, akılcılığı ve bilimselliği" neredeyse hiç göremiyorum. Koyu bir yazgıcılığın toplumumu- zun büyük bir bölümüne egemen olduğunu görüyo- rum. Üfürükçülerin, medyumların, falcıların. şans da- ğıtıcılarının o köşe senin bu köşe benim diyerek kö- şe kapmaca oynadıklarını görüyorum. Olülerden maddi ve manevi yardım beklendiğini görüyorum. "Dil veyazı devrimini" göremiyorum. Ünlü bir oza- nımızın "ses bayrağımız"öediQİTürkçemiz başıboşkız gibi bırakıldığından (sahiplenilmediğinden) davuicu- ya, zurnacıya kaçmadı, ama Ingilizcenin hoyrat kol- larına teslim oldu. Bir yanda Arap uşağı göz kırpmak- ta bu güzel kızımıza... "Öğretim Birtıği Yasası 'nı" (Tevhid-i Tedrisat Kanu- nu) göremiyorum. Imam-hatip liselerinde, öbür okul- lardan farklı olarak öğrencilere verilen ayrı uygarlık anlayışlarını, farklı uygulamaları. ayrılan kız sınıflarını, erkeksınıflarını. tesettüre uygun giyimleri görüyorum. Soruyorum şımdi Atatürk devrimleri nerede? Ata- türk devrimcileri nerdesiniz?.. TARTIŞMA Sol, Gerçek Yolunu Bulmalı G erçek sol. enıekten yana. Atatürk ilkelerine saygılı ve bağlı demokrat. erdemli ve dürüst kişilerin oluşturduğu insan kitlesi olarak bilinmekte ve benimsenmektedir. Durum böyleyken Türk halkının yüzde 80-90'larını emekçi kesimin oluşturudugu ortadayken sol. yarım yüzyıldır iktidara geİememiştir: bu tutum. bu zihniyetle bir süre daha iktidara gelmesi olanaksız görünüyor. Bu, iizücü \e düşündürücüdür. Hele bugünkü sol. cumhuriyet tarihinin en zayıf dönemini vaşamaktadır. Solun bu duruma gelmesine askeri darbelenn etkisinin olduğu gerçegi kadar da solun kendısıne ihanel ettiği gerçeği yadsınamaz. Sol. kadrosunu kuramanıış. sağlıklı örgütlenememiş, fırsatlan değerlendiremenıiş. içine sızan. işbirlikçı. soysuz ve yolsuzluklara adı karışanlardan arınamamış, inandığı davada, kendisini oluşturan organlara (Sıvas. Gazi Mahallesi olaylan gibi) ters düşmüş. kamunun uyarı ve tepkisine aldırmamış ve erimeye doğru i\ me kazanmiş ve bugünkü acınacak duruma düşmüştür. Solun hataları. günahları kendi boyunu çok aşmıştır. Şöyle ki: - 1973'lerde salt çoğunlugu alamayan sol. tekrarseçime gitmel'i. 1961 Anayasası'nın özümsenmesini sağlamalı. ideolojisini uygulamalı ve eğitim birlığini-seferberliğini yapmalı idi. Bu bağlamda, 1977'lerde. daha büyük hata ile I Tleri sarmamah idi' - 1985 sonrası halkın sesine kulak tıkayarak birleşmemiş. çağdışı öbür partilerin ekmeğine yağ sürmüştür. - Hanedan saltanatına son vermek isteyen toplumun 1989'da yerel yönetimlerle sola (SHP'ye) verdiği oyu idrak edememiş. istismar etmiştir. "Gden gideni aratır" deyişi özdeşleşmişiır. Yolsuzuluk \e işbirlikçilerle yağmalarda halkın nefretini kazanmıştır... Şayet. 1989'da bekleneni verse idi, 1991 genel seçimlerde iktidar olması muhtemel idi. Oysa suiistımal ile taraftarlarını düş kırıklığına uğratmıştır. Katkı Payı Çok Yüksek üksek lisans \e doktora eğitimi için biryıllık katkı paylarının yüzde yüzden daha fazla bir artışla 10 milyon TL olmastnı. yasal bir gerekçeden yoksun oİarak görmekteyiz Birülkenin bilimsel ve teknik gelişimine en önemli Y katkıları koyan bu eğitimin paralı hale getirilmesi. eğitimde hem fırsat eşitliği ilkesini zedeleyecektir hem de bu bilimsel ve teknik gelişime sekte vuracaktır. Yüksek lisans ve doktora eğitimi görenlerin çoğunlugu genellikle ya bir üniversitede çalışan araştırma görevlisidirya da yüksek lisans ve doktora eğitimi alarak var olan işsizliklerine bu eğitim sonucu çare bulmak isteyen kişilerdir. Araştırma göreviilerinin aldığı maaş herkesin malumudur. Aldığı maaşın yıllık bedelinin bir aylık kısmını bu durumda bu harçlara yatırmak durumunda kalacaktır. Işsiz olan ve belki iş bulma olanağını arttınr umuduyla - 1991 de. koalisyon protokolüne uyulmadığında ayrılmamış. payandalığı sürdürmüş, ilkelerine uygun yasaları çıkaranıamıştır. Keza. önceki dönemdeki yolsuzlukların üzerine gitmediği gibi eflasyonun artmasına, zayıfın daha ezilmesine göz yummuş. vergi kaçakçısı. yasadışı işlerle uğraşan kabinede yer almıştır. Faili meçhul cinayetlerden tutun daha nicelerinin üstüne gidilmemiştir. Sol. bu günahlardan arınmadıkça toparlanamaz. Bir an önce sol ilkelere dönülüp birleşilmeli ve yoksul halk. Refahçıların kucağına atılmaktan kurtanlmalı. Av. Fev^d Hel\acıoğlu yüksek lisans ve doktora eğitimi alanlann durumu ise daha vahimdir. Çünkü bu kişilere (bunlann birgelir kaynağı olmadığı için) yüksek lisans yapmayın denmektedir. Bir grup araştırma görevlisi ve yüksek lisans öğrencisi aykiracak nefesi kalmasa bile... I• •• AJDA PEKKAN \ 9252 8 Kasım'da en iyi müziğin sınırları geçmişe uzanıyor... Dinlemeye devam edin! "Türk popunun en klası" PENCERE Açlık Grevlepi!.. 12 Mart'tan sonra sıkıyönetim ilan edilince, Kartal- Maltepe Zırhlı Tugay Ceza ve Tutukevi'ne götürül- müştüm. YıM971... ilk günler pek güzeldi... Içerideki tutuklulann dışarıdakı aiieleri, görüşme günlerinde yemek getiriyorlardı. Bir kuş sütü eksik- ti. Zeytinyağlı biber, patlıcan dolmaları, söğüştavuk- lar, kıymalı börekler, fıstıklı baklavalar, cevizli kada- yıflar... Ortalık padişah sofraları gibi donanıyordu. Bir gün öteki koğuşlardan haber saldılar; tutuklu- lar ortak eyleme geçeceklermiş... Niçin?.. Nedenini bilen yok; ama, ötekiler gibi bizim koğuş da coşkuyla ortak eyleme katıldı. Amaç: Cezaevi yö- netimini protesto!.. Bu yüzden açlık grevine başla- dık. Çünkü kimsede "biriik ve beraberlik"i bozacak yürek yoktu. Başıma ilk kez geliyordu; ama, başa ge- len çekilir di. Bizim tavuklar, baklavalar, börekler do- lapta dururken suya talim etmeye başladık. Birkaç gün sonra aklım başıma geldi; soruşturma- ya başladım: - Açlık grevi karannı kim verdi?.. - Karann gerekçesi ne?.. Kimse bilmiyor. • Sonunda açlık grevmin gerekçesini öğrendik: Ce- za ve Tutukevi Komutanı, hapishaneye dışarıdan ye- mek sokulmasını yasaklamış. Bu yasağa kafası bo- zulan bireylemci genç deeylemi başlatmış. O ortam- da bir kibrit çakmak yetiyor. bütün koğuşlar gerek- çesini bilmeden eyleme katılıyor. Dedim ki: - Arkadaşlar!.. Komutan cezaevine zeytinyağlı dol- ma sokmuyor diye açlık grevi yapılır mı ?.. El âleme rezil rüsva oluruz. Açlık grevinden vazgeçildi. • Ne var ki cezaevinde cicim aylan kısa sürdü, 12 Mart ara rejimi kısa sürede dişlerini gösterdi; 12 Ey- lül faşizminin provası yapılıyordu. 12 Eylül, 12 Mart'a rahmet okuttu; cezaevlennde- ki insanlık dışı koşullara karşı direnen gençler. üst üs- te açlık grevleri yapıyorlardı; çoğu güzelim insan, bu yüzden hastalandı, sakat kaldı, harcandı, yaşama gözlerini kapadı; ama. çeyrek yüzyıldan beri açlık grevleri duruldu mu?.. Hayır... Bugün de açlık grevleri sürüyor... Kimsenin ilgisini çekmiyor... Neden?.. • Açlık grevlerinin çeşitli gerekçeleri ve amaçları ola- bilir. Eğer cezaevindeki insanlık dışı koşullara karşı direniş için açlık grevi yapılıyorsa. durum başkadır. Ama, bugün PKK'nin buyruğuyla salt propaganda amacıyla açlık grevi yapılıyorsa, ortada bir başka ol- gu vardır. Önce bu soru açıklığa kavuşmalı... Ülkemizde Kürtlerin demokratik haklarmı savunan geniş bir taban oluştu. Ancak demokratik yoldan amaca ulaşmak için gerekli ortamı PKK kundaklıyor. Ortadoğu'da emperyalizmin kanlı eylem örgütüne dönüşen PKK'nin ipoteği cezaevterinde de mi geçer- li?.. Medya bu konuda sorumsuz ve suskun... Gerçeklerin aydınlığa kavuşmasnda saymakla bit- mez yararlar var. ARION YAYINCILIK TÜYAP 14. İSTANBUL KİTAP FUARI İmza günü 7 KASIM 1995 SALI ORHAN KURAL 11.00-14.00 BİLGİ YAYINEVİ STANDINOA İMZA GÜNÜ 7 Kasım 1995 Salı 14.00-18.00 arası • • ÎUTA7 DÜŞÜNCELER GÜNLÜGÜ 1. İDEOLOJİ ÖLDÜ MÜ? 2. AKLINI KIBRIS'LA BOZMAK 3. İÇGÜVEYSİNİN ENCAMI 4. BAÜNANIN BÖCEKLERİ 5. ÖPÜLESİ GEMİLER 6. ANAYASA'NIN PÜF NOKTAS ciU t» U difflga pı4u gonacrınu • Kıtap;!lv« S 2S ^vjmTt boetet tjtrtü*' i,r Y1VMEVİ » , 1c « ' A «««?**- M420 *NMR* T««W C-312] 431 81 a - C İ 1 2 - - 15HS96- 4M4SSS TUYAP KİTAP FUARI Giriş Kat B Salonu 104-105-106 Nolu değişmeyen standımızda TEPEBAŞI - İSTANBUL DÜZELTME 4 Kasım \W5 Cumartes: günkü gazelemizde 50460 Basın numarası ile yayımlanan Kadıköy I. lcra Müdürlügü Gayrimenkul Satı> llanı'nda Dosya No: I9V5 S9l olarak sehven yazılmıştır. Doğrusu "Dosya No: 1995 '891 Tal."dır Düzeltiriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle