Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30NISAN1993CUMA
12 DIZIYAZI
'SivrTleriııBaşkoıımtaııkavgası
Jrinci BMM'nde taıtı bir "özgûrlük"
fegemendı. Partı yoktu ama, Osmanlı
Tmparatorluğu'nun süreceği görüşünü
timseyenlerle yeni bir devlet kurula-
ığını kabul edenler, iki gnıba aynlmı-
ilardı. Bu nedenle görüşmeler kıran kı-
rana tartışmalı geciyordu.
Tartışmacılann başını, deniz subaylığndan ayn-
Ima Trabzon Milletvekili Ali Şükrü, Üçüncû Ko-
lordu eski Komutam Mersin Milletvekili Selahat-
tin Köseoğlu, Erzurum Milletvekilleri Ankara Po-
lis eskı Müdürü Mustafa Durak Sakarya, tarih öğ-
retmeni Erzurum Numune Lisesı eski Müdürü
Mehmet Salıh Yeşiloğlu ile avukat Hüseyin Avni
Ulaş ve emekli Kurmay Albay Sıvas Milletvekili
Vasıf Karakol çekıyorlardı (I). Köseoğlu. Durak
ve Yeşiloğlu ilk kez milletvekili seçilmişlerdir. Şük-
rû, Ulaş ve Karakol, Mcclısı Mebusan'dan gelmiş-
lerdı. Aralannda sadece Sakarya, milietvekılliğini
5. ve 6 dönemlerde Gümüşhane'den yenıledi (2).
Ali Şükrü konuşmalannda orduda yolsuzluk
yapıldığını. Osmanlı Medısı'nden gelenlere yolluk
verilmesi gerektiğinı savundu, bütçenın denkleşti-
rilememesini sık sık eleştırdi. Yunan Eskişehir'e
dayanınca Meclıs'in Kayseri'ye taşınmasma karşı
çıkan milletvekili, en ağır muhalefetini Lozan
Konferansı'na gıdecek heyetin olusumu sırasında
ve orada alınan kararlara yapd. ftiraz ettiği ko-
nulardan biri de Mustafa Ketnal Paşa'ya "başko-
mutanük" sıfatının verilmesiydi.
Ali Şükrü, 2 Nisan 1923'te Mustafa Kemal Pa-
şa'nın yaveri ve fanatik hayranı Topal Osman ta-
rafından öldürüldü. Topal Osman Giresunlu'ydu.
Olay ardından, Ankara°da Giresun Alayı'yla hû-
kümet kuvvetleri arasında çıkan çaüşmada Topal
Osman da yaşamını yitirdi (3).
Bizans'ı takliî ediyoruz
Meclis, 23 Ekım 1920 Cumartesı günü "Konya
lsyanı"nı görüşüyordu. Başkanvekillerinden Ha-
san Fehmi Ataç yönetıminde saat 14.50'de başla-
yan 88. toplantıda önce. Içişlcri Bakanı Adnan
Adıvaraçıklamalarda bulundu. Sözalan 17 millet-
vekili. isyan sanıklannın olay yennde kurulacak
Divanı Harp'te (Savaş Mahkemesı)'nde yargı-
lanmalan konusunda görüşlerini bildirdi. Lazistan
Milletvekili Dr. Abkfin Atak, önerinin hemen uy-
gulamaya konulmasıru istedi, "(İh' lal Meclisi)
olağanüstü yasa koymazsa ülkeyı yönetemez"
dedi. Meslektaşının bu sözlerine kızan Aydın Mil-
letvekili Dr. Mazhar Gennen yerinden: "Zaüâlinizi
diktatörlüğe seçtırmek ıçin bendeniz önerge ver-
dim" diye seslendı. Atak birşey söylemedi.
14 Aralık 1921 Pazartesi günü sıyasal ve askeri
dururn gönişülürken sözalan Erzurum Milletveki-
li Mustafa Durak Sakarya, "Biz buraya niçin top-
lantık?" diye sordu ve özetle şunlan ekkdi:
"... Memleketi kurtaracağız... Milletin maJını.
canım aldık, kumttuk; her şeyi yaptık ve hiçbir şeye
kanşmadık. Bizzat hükümet cdemedik."
"Ben 'Bir şeye kanşmadım. Bir bakanlar kurulu
seçtik, ışlerine bızı kanşırmıyorlardı; her şeyi onlar
yapıyorlardı. Biz bir şeye kanşmadık' demeye
sıkıbnm. Yann hepinize böyle sorular sorula-
caktır."
"Biz İstanbuTu, o köhne Bizans adetlenni taklit
ediyoruz. (stanbul'daki Meclis'in üyeieri gibi bizde
burada uykuya dalmışız."
"Bugün askerin birer ceket, pantolon, kaput ve
bir çift potıni 225 kuruşa alınıyor. Bizirn aşağı yu-
kan 150 bin mevcudumuz olsun. 150 bin askere,
150 bin takım elbise 900 lira eder. Halbuki biz 50
tmfyon vermışiz, asker hâlâ çıplak-
'İçte ve dışta durumumuz bozuktur."
"Ordudaki yolsuzluklann günahı dünyada da,
ahrette de size aittir. Hükümet bunu önemle dikka-
te alsın.'"
Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, iddialan
yanıtlarken, "Orduda aç ve açık bulunmadığını"
bildirdi. Paşa, tzmit Milletvekili Sırn Bellioğlu'nun
sorusunu karşılarken de, "Siz sanırsınız kı elimiz-
deki toplar tüfekler hep Rusya'dan gelmiştir.
Hayır... Tamamı bizimdir. Savaşan toplar Os-
manlı toplandır" diye konuştu.
Ilk Meclis uzun süre gündemde kalan tartışmalari-
M.
ndan birini de, Mustafa Kemal
Paşa'run "başkomutanbğı'" ko-
nusunda yaptı. 6 Mayı» 1922 Cu-
martesı günkü 40. toplantının bi-
rincı gizli oturumunda "Başko-
mutan Mustafa Kemal Paşa
Hazretleri askeri durum hakkı-
nda açıklamalarda bulunacak ve
sorulan cevaplayacak"tı. Paşa
söze, Başkomutanbk Yasası'nın
görüşüldüğü bırleşime ra-
hatsıztığı dolayısıyla katıla-
madığı ıçın üzüntüsünü belirte-
rek başladı. Yasaya karşı çıkan-
!ar bulunduğunu tutanaklardan
ve arkadaşlannın aktardıklan-
ndan öğrendiğıni kaydettiği konuşmasını, özetle
şöyle sürdürdü:
"Ben hiç kimseye 'Beni başkomutan yapıruz' de-
medim. Aksine bütün Meclis bana "Mutlaka baş-
komutan olacaksm' dedi. Bugün en şikayetçi olan
arkadaşlar bu kürsüden feryat ettiler, 'Başka çare
yoktur. Başkanırruzı başkomutan yapalım. Onun-
la ordumuzla birlikte zafere gidelim' dediler. (
'Doğru!' sesleri)"
"Arkadaşlar, açık konuşacağım ıçin beni mazur
görünüz. Her binnizin olağanüstü yetkılerle seçil-
mesine ve ülkenin gele-
ceğine el koyma karan-
na, herkesten çok ben
çabştım. ("Doğru!' sesle-
n) Ve bunun ıçın pek
çok arkadaşımla fikir
tartışması yaptım. Bunu
sağlayabilmek ıçin de en
büyük tehlıkelere karşı
tüm yaşamımı,
varlığımı ve onurumu
ortaya koydum. Do-
layısıyla bu benım ese-
rimdir. Ben, herkes gibi,
eserimi hor görmek de-
ğil, sonuna dek götür-
mekle görevlıyım. ("Te-
şekkür edenz' sesleri)
Fakat daima kraldan
çok kral yanlıslyım.
Onun için rica ederim;
Salih Efendı (Yeşiloğlu)
hıç olmazsa kendısi ka-
dar beni de bu Mecus'in
hukukuyia ilgili saysın."
Yeşiloğju yerinden
"Daha büyük bir ma-
kamınız var" dedi,
Mustafa Kemal Paşa şu
yanıtı verdi:
"Dolayısıyla. "Mec-
lis'in hakkına el koyma'
sözünü tûmüyle Salih
Efendi'ye ıade ederim.
Böyle bir şey söz konusu
değildir."
Komedi
dsn.
Mustafa Kemal Paşa (devamla) - Dur efendim
ne zırzır ediyorsun?
Hüseyin Avni Bey (Erzurum) - Zırar keiimesi-
ni kabui etmem.
Mustafa Kemal Paşa (devamla) - Zırzır yapt-
yorsunya.
Hüseyin Avni Bey (Erzurum) - İstirham edijo-
rum Paşam, sözünüzü geri aluuz.
Mustafa Kemal Paşa (devamla) - Mahalle kah-
vesi midir burası?
Hüseyin Avni Bey (Erzuran) - Milletin
Kâbesi.
Mustafa Kemal Paşa (devamla) - öyleyse
saygı gösteriniz Kâbeye.
Hüseyin Avni Bey (Erzurum) - Ben saygdıyım.
Diktatörlük suçlaması
"Başkomutanlık Yasası" tartışılırken Sıvas
Milletvekili Vasıf Karakol da, "Her yerde baş-
komutan vardır. Fakat başkomutanlık için ayn-
ca bır yasa yoktur. Mevcut askeri yasalar her
komutan gibi, başkomutanın da görev ve yetki-
lerini saptar ve belırler" görüşünü savunmuştu.
Mustafa Kemal Paşa, milletvekibnin bu sözle-
rini dokundurma yoluyla "diktatörlük" suçla-
ersin MilletvekiliSelahattin Köseoğlu da, Paşa'run
"başkomutan" olunca MecUYin tüm yetkıterine el koyacak
durumageldiğini, böylesi bir olayın "halk hükûmeti"ne ters
düşeceği görüşûndeydi.
Mustafa Durak Sakarya
(Erzurum)
Ali Şükrü
(Trabzon)
M.
Vasıf Karakol
(Sıvas)
ustafa Kemal Paşal
mUletvekiüni cevaplarken
yasamayetkisinin Mecus 'ın teketinde bulunduğunu, kişiye
geçmesinin söz konusu olamayacağmt kaydetti,görevini
kişiseldeğil, GenelKuruladınayürüteceğini vurgulads.
Mazhar Gernıan
(Aydın)
oynanuyoruz
Avukat ve gazetecı
Afyon Milletvekili
Mehmet Şükrü Koç da
yasanın gizli oturumda
görüşülmesıni eleştir-
miştı. Paşa. gızliliğın.
ordunun durumundan
düşmanı haberdar et-
memc amaa taşıdığını
anlattı, şunlan söyledi:
"... Şükrü Efendi bil-
sin ki, millet onun gibi
düşünmüyor. Efendi-
nin dediğı gibi biz burada komedi oynamıyoruz.
Biz buraya komedi oynatmak için toplanmadık.
Komedi oynatmak ısteyenler kendileridir. Fa-
kat efendi ernin olsun ki biz bu komediye kapı-
lmayacağiz. ('Bravo!' sesleri) Şükrü Efendi'nın
oynamak ve oynatmak islediği komedi sonu-
cunda kapıldığj ateşm pençesinden ne kadar
sarsılarak kurtulduğunu unutabilecek kadar
çok süre gecmemiştir. ('Doğru!' sesleri)"
Afyon Milletvekili Koç, "Estağfurullah. Ko-
nuşma özgürlüğü bu mudur Paşa Hazretleri?"
diye sordu.
Paşa tutanaklardan, Erzurum Milletvekili
Ulaş'ın da kendisini başına buyruk davranmak-
la suçladığını ve "Milleti rezil edeceksiniz" dedi-
ğini okumuştu. "Bu türdavranışlarla asıl siz mil-
leti rezil edeceksiniz" deyince Ulaş yerinden,
"Hayır Paşam öyle bir ifadem yoktur" diye
karşı çıktı. Ulaş, sık sık sözkeserek itirazını yine-
leyince, aralannda şu tarüşma geçti:
Höseyin Avni Bey (Erzurum) - tzin veriniz efen-
AMdinAtak
(Laâstan)
MdmetŞükriiKoç
(Afyon)
ması olarak yorumladı, özetle şunlan söyledi:
"... Milletlerde herhangi bır adam'başkomu-
tanlığı kendılığinden atmışsa ve onun hakkında
bir yasa yoksa onun adına 'diktatör' derler.
Yok, o adama yetkiyi bir meclis, o adamın da-
yandığı bir meclis vermişse, yetkisi geniş olsun
dar olsun, o görevi kendisi yapmamıştır. Ona
görevi veren Meclis yaptırmıştır."
Erzurum Milletvekili Yeşiloğlu, Mustafa Ke-
mal Paşa'run "Meclis benim eserimdır" sözlen-
ne takılmıştı. "Öyleyse bizi niye kanştırdınız?"
diyen milletvekili, sözkrini şöyle bağladı:
"... Bu durumda bızırn ne kıymetimiz
kalmıştır? Benim evim, ailem dagıldı gitti. Sen-
den önce ölen biziz. Paşa Hazretleri sen bir kez
bizi dene Allah'ını seversen."
Atamayla gelmemişler
Mustafa Kemal Paşa'nın konuşmasını eleşti-
ren Hüseyin Avni Ulaş da, "Paşa Hazretleri bil-
sinler ki. İcendileri bir beyinse, vücudunu oluştu-
ran da bizleriz ve bilirler" dedi. Ulaş, günümüz-
de "Jlk Meclis üyelerinin 'alama'yla geldikleri-
ni" iddia edenleri de özetle şöyle yalanladı:
"... Beni seçerlerken rastgele seçip gönderme-
diler. Bende bir kudret gördüler. 'Hukukumuzu [
şu şekilde savunun' diye bizi seçtiler. Yanhş dü-
şündülerse, biz de Paşa'yı yanliş seçtik Bunun
böyle olduğunu kimse iddia edemez. Böyle anlı-
yorum. Paşa Hazretleri'ni Heyeti Temsiliye'ye
ben gönderdim. Alem, Malta'ya giderken, Paşa
memleketini yaşatmak için bizim içimize geldiğı
zaman çevre tümüyle kendisine düşmandı. Pa-
şa'mnbufedekârbğınınianığıyım. Paşa dadaima
şunu kalben bilir kı O geldiginde sinemize girdi.
Fakat sinemize girdiği zaman hançenyle değil,
gülleriyle kabul ettık. Paşa'yı bu şekilde kabul
ederiz."
"Paşa yasama yetkisine saygılı davranmaya
mecburdur. Paşa Hazretleri'nin buyurduklan
gibi, Cengiz, Petro ve Napotyon efsanelerini ıçi-
mizden çıkarmak istemiyoruz. Milletin görke-
mini, kudretini temsil eden BMM Başkanlığı'-
ndan daha büyük ne olabilir? ('Bravo!' sesleri)"
"Böyle olağanüstü yetkiler kullanırsa pek
doğru olmaz. Çünkü O da insandır. Çok ış alırsa
belki yorulur. Paşa'yı size ben
tanıttırn O'nu biz yaşatacağız.
Kendi yaşamaya kalktığı gün ya-
şatmazlar. bizi de yaşatmazlar."
"Bugün Veıûzetos ölürse ben se-
vinirim. Mustafa Kemal Paşa ölür-
se Yunan sevinir. Paşa Hazretleri'-
nin bazı davranışlan kanımca za-
rarlı bile olsa, bizler O'nun zarar-
lannı kapayıp gizlemekle yükümlü-
yüz."
Mersin Milletvekili Selahattin
Köseoğlu da, Paşa'run "başkomu-
tan" olunca Meclis'in tümyetkileri-
ne el koyacak duruma geldiğini,
böylesi bir olayın "halk hükürneti"-
ne ters düşeceği görüşûndeydi.
Mustafa Kemal Paşa, milletveki-
lini cevaplarken yasama yetkisinin
Mecbs'in tekelınde bulunduğunu,
kişiye geçmesinin söz konusu ola-
mayacağını kaydetti, görevini kişi-
se) değil, Genel Kurul adına yürü-
teceğini vurguladı.
Birinci BMM'run "Gizli Oturum
Tutanaklan"ndaki bu tarüşmalar,
İlk Meclis'in "emir kufu" ol-
madığının ve kapsamında "dikta-
tör" bulunmadığmın "tarihTve
"net" belgeleriydi!
Meclis'in gediküleri
tlk Meclis üyelerinden Mustafa
Kemal Atatürk, Ismet Inönü, ve Ce-
lal Bayar, Türkiye'nin 1., 2. ve 3.
Cumhurbaşkanı seçildUer. fnönü, 51
yıl milletvekılliği, iki yıl senatörlük
yaptı. Onu, 11 dönemde 43 buçuk yıl
parlamenterlikle Bayar izledi.
İlk dönem üyelerinden Inönü ve
Bayar'dan başka 11 'i daha TBMM'-
nin 50. yılını gördüler Bu milletvekil-
leri: Ahmet Ferit Tek. Fahrettin Altey,
TerfBf Rûştû Aras, Ahmet Fevzi Er-
detn. Abdûİgani Ensari, Refık Koral-
tan, Yasin Kuttuğ, Ali Kılıç, Halfl
Ibrahim Özkaya, Hüseyin Aksu ve
Yasin Haştmoglu'ydu
İlk mılletvekillerinden Fethi Ok-
yar, Kâzım özalp, Kâam Karabekir,
Ali Fuat Cebesoy ve Refik Koraltan,
ikinci dönemden başlayarak başkan
seçibp TBMM'ni yönettiler.
ılerki yıllarda sağlık ve içişleri bakanhklannda
bulunan Dr. Refik Saydam, 25 Ocak 1939'da; eko-
nomi, ticaret ve dışişlen bakanlığı yapan Hasan
Saka da 10 Eylül I947'de başbakan oldular.
İlk TBMM üyelerinden en uzun, Oltu Milletve-
kili Yasın Haşımoğlu'yla, Saruhan Milletvekili ve
dönemın iküsat bakanlanndan Celal Bayar yaşadı.
tkisi de Meclis'in 66. yıldönümünü gördü. Haşi-
moğlu 15 nısan )986'da 91 yaşında, Bayar da ayru
yıbn 22 ağustosunda 104 yaşında öldü.
Btırt
MYMKÇA
(l)-(2): (özgeçmişleri: TBMM AOmmi 1920-
1970 - öztürk Kâzım, Karpthn: TBMM1. Dönem
GizS Oturum Tutanaklan.)
(3): (TBMM Tutanak Derşisi - Tekçe, tsmml
Hakkı'daA aktaran Mumcu, Uğur • 'Kîazi Paşa'ya
Smkast")
Mflyonlarseninlelıayatadöıuneyekarar verdiler
O N B I N L E R
IÇİN YAZPI
Başta insan olmanın onuru
ve sorumluluğunu, ülkenin
sonınlannı, Atatürk'ün
sorunlannı, Atatürk'ün
laik-dcmokraük ve çağdaş
Türkiyesini veyüzlercegüzel ve
aydınlık değerleri sa\r
unan bir
Mumcu idin. Bugünün ve
yannın aydınlık Türkiyesi için
savaştın. Bu değerleri savunan
niceterinin vicdanı ve sesi
oldun. Bir gün yiğitçe
istemeden kenara çekıldin.
Mıly onlar kendi ruhlanru
temızkmek ve yenıden
yeşertmek için, seni ve
savunduğun ilkeleri yaşatmak
için meydanlara ınmeye,
hayata dönmeye karar verdiler.
Ruhun şad olsun.
Timucin Beran
Bugün aramızda yoksun.
Ben yıne gazetemı abp büyük
zevkle okudum. Fakat ne
gazete, ne biz sensizliğe
alışamadık, asla
alışamayacağız. Seni öldüren
haınler bugün çok üzüntülü,
çünkü yaptıklan büyük hata
sonucu bütün sevenlerin senin
fikirlerin doğrultusunda sıkı bir
yumruk oluşturdular. Yakında
bu yumruk artık senin ilkelerini
bütün dünyaya haykıracak.
Hiçbir zaman hiçbir kuvvet bizi
demokrasiden, Atatürk
ilkelerinden ayıramayacak.
Senin gibi mumlann etrafında
hedefimizemutlaka ulaşacağız.
Her zaman bizimle birhkte
yaşayacaksın.
Nur içinde yat.
Özgür Borûcu
Senin onlarca kitap, yüzlerce
makale olduğunu sanıyorlar
Uğurağabey. Utanıyorum.
Adımlanrha yön verecek
parmaklıklar yoksa da
Vardır gülünün büyümesi
Düşünce ve inançlann
Atatürkçü ve dernokrat
ınsanlann yüreğinde ebediyen
yaşayacaktır.
Nilgün Güngör
Senidemokrasiyaşadıkça
tüm Türk gençliğine
anlatacağım, senin ışığırun
sönduremiyeceğimi söylemeye
geldim.
Fetih Aütgan
SÜRECEK
ÇALIŞANLARIN SORULARI, SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL
4
Arkada§Iarını 6.650 göstergeden
emekli oldu9
: "ih >ndlık sigortalıhk süresi içinde 8.9820 gün sigorta pri-
mi ödeyerek. şubat 1993'te emekliliğimi istedim. Emekii
aylıgnn da mart 1993ten bağlandL
Bana göoderüen bflgi formunda emekli aylığı bağianması-
na esas olan ücrerJerimkn ortalaması 20 mflyou 510 liradır.
Emekli ayhğan ise 5.600 göstergeden ve %67.1 oran üze-
rinden inğlannnş.
1 Temmuz 1993ten mara, 2 milyon 780 bin 624 lira emekli
aylığı ve 975 bn nra da sosyal yanfam zamım ofanak üzere 3
mflyon 755 bin 624 lira aytık alryonnn. Oysaki, bu yıl emekli
oian bazı arkadaşlannu bağiaBan aylığoı göstergesi 6.650'
Sormak istediklerim:
1) Ayuk kazanç ortalaması 20 milyon 510 bin lira oianlanı
banği gösterge uygubmmaktadır?
2) 8.820 gfin prim ödeyen sigortalımn alacağı aylığın oranı
nedir?
3) Niçin bazı arkadaşlanm 6.650 göstergeden emekli oMn
ve ben neden 5.600 göstergeden emekli otdum?
T.Y.
YANTT: 1) Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü'nün 14.1.1993
günlü ve 12-49 sayıb ek genelgesinde kamu ve özel sektörden 1993
yıkıda emekli olan ve olacak sıgortablara bağlanacak emekb ayb-
klannın hangi kazanca göre saptanacağı gösterge tespit taHolan ile
belirlenmiştir.
Bu belirleme, özel sektör sigortablan için 1 Ocak 1988 ile 31 Arabk
1992 tarihleri arasında geçen 5 takvim yıb sigorta primine esas ka-
zançlar, kamu sektörü sigortalılan için 15Ocak 1988 ile 14Ocak 1993
arasında geçen (kamu kesimi sigortalılan için takvim yıb 15 ocak ile
bir sonraki yıbn 14 ocak günü sürcsini kapsar) 5 takvim yılına göre
yapılmıştır.
Özel sektörden emekli olanlardan, I Ocak 1988-31 Aralık 1992
arasım kapsayan son 5 takvim yıb sigorta primine kazanç ortalaması
24 milyon 681 bin 160 lira olanlar 6.650 göstergeden, kamu sektörun-
den emekli olanlardan ise, 15ocak 1988-14Ocak 1993 arasını kapsa-
yan son 5 kamu sektörü takvim yıhnın sigorta primine esas kazancı
24 milyon 650 bin 77 bra olanlara da 6.650 göstergeden yaşlıbk aylığı
bağlanmaktadır.
1993 yılında kamu sektöründen emeklilik için başvuruda bulunan
ve son 5 takvim yıb sigorta primine esas kazancı 20 milyon 510 bin
lira olanlara, 5.600.göstergeden yaşbbk aylığı bağlanmaktadır. '
Eğer. son 5 yıllık sigorta primine esas kazanç ortalanız 20 milyon
510 bin lira ise ve kamu sektöründen emekÜ olduysanız size uygula-
nacak gösterge 5.600'dur. Yaşlıbk aybğınız da 3. derece 9. kademe-
den bağlanmıştır.
2) Son 5 yıbn kazanç ortalaması 20 milyon 510 bin Ura olup ve
8.820 gün prim ödeyerek kamu sektöründen emekb olanlara, 3. dere-
ce 9. kademeden, 5.600 göstergeden ve %67.1 oran üzerinden yaşbbk
aylığı bağlanmaktadır.
3) Eğerkamu kesimınden emekb olduysanız, size 6.650 göstergenin
uygulanabilmesı için, 15 Ocak 1988 ile 14 Ocak 1993 tarihleri arası-
nda geçen 5 yıllık sürenm kazanç ortalamasının 24.372.124 TL ile 24.
465.077 TL arasında olması gerekir.
ANKARA/ANKA
MÜgEBREF HEKİMOĞLU
Uyarca ve Yorambr
Mevsim kapanırken güzel oyuntarı yakaladım devlet
sahnelerinde. Biri Uyarca, isviçreli yazar Durrenmatt'ın
kara güldürüsü. Oteki Bahar Noktası, Türk tiyatrosunda
da güzel bir nokta bence. Shakespeare tiyatroda yerini,
önemini yitirmese de değişen koşullarda değişik yo-
rumlarla oynanıyor. Can Yücel ve Yücel Erten birlikteliği
de uzak düşlerden Ege'ye, Marmara'ya giderek Sala-
cak kıyılarında bir geceye getiriyor bizi. Mehlika Sultan
ile Kız Kulesi'ni seyrediyoruz Salacak'tan. Shakes-
peare e yukardan bakar gibi... Yücel Erten, güzel bir
kedinin tüylerini tersıne okşamaya benzetiyor bu yoru-
mu. Alışılmışın dışında bir okşama!
Günlerden pazar, dışarda bahar, güneş parhyor,
ağaçlarda çiçekler. Büyük Tiyatro'da daçıçek gibi genç
kızlar, delikanlılar. Oyunu coşkuyla izfiyor, tepkilerini
belirtiyorlar. Uyarca'y da bir cumartesi günü izledim
Yeni Sahne'de. iğne atsan yere düşmüyor, genç seyirci-
ler, liseliler, ünıversiteliler çoğunlukta yine... Oyunu
sezsizce iziiyor, ilginç yorumlar yapıyorlar. Sevgryle
dinliyorum o konuşmaları, tiyatro sevgisi yenıden yeşe-
riyor başkentimizde. Opera, bale, çoksesli müzik sevgi-
si de... Mersin Opera ve Balesi'nin Boş Beşik' balesin-
de ayakta alkışlandı sanatçılar. Yeni kurulan bir bale,
çok başarılı danslarla büyük ilgi ve hayranlık topladı
başkentlilerden. Bence sevginin üretkenliği bu. Mersin'-
de bir opera ve bale kurmak da bir sevgi belirtisi elbet.
Antalya'da bir devlet sahnesi açmak, Kamyon Tiyat-
rosu'yia köy ve kasaba çocuklarına oyunlar sergilemek
de... Bakış acısı değişir, genışlerse neler oluşacağını
kanıtlayan eylemler bunlar... Toplumdaki beklentiye, öz-
leme yanıt veren olaylar.
O genç kalabalığın bir bahar gününü ya da gecesini
bir sanat olayını yaşayarak geçirmesi bir uyarı değil mi?
Ekranlarda düzeysiz programlara tepkiyi belirtiyor, iyi-
ye, doğruya, güzele yönelmek istiyor gençliğimiz, halkı-
mız. O ısteğe yanıt veren kuruluşları da, kişilerı de yû-
rekten deistekliyorum.
İsviçreli yazar Durrenmatt'ı yıllarca önce 'Strindberg
Oyunu' adlı yapıtını dilimize çevirirken daha iyi tanıdım.
Hayli acımasız bir yazar. Yücel Erten'i kutluyorum, dili-
mize çok güzel bir sözcük kazandırıyor. Oyunu izlerken
uyarca sözünün içeriğini, kapsamını daha iyi hissediyor
insan. Uyarca işbirlikçi değil, değişik işbirlıkler sonucu
oluşan bir eylem, o eyleme saplanan kişi batağı aşamı-
yor, bir çöküntü, yozluk içinde umursamazlığı erdeme
dönüşüyor neredeyse! Şakir Gurzumarın sahnelediğı'
oyun dar bir sahnede geniş ve derin bir yol açıyor seyir-
ciye, başta Erol Kardeseci tüm oyuncular çok başarılı,
tiyatrodaki birlikteliği kanıtlıyor her şey.
Cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili kulisler, sahnele-
nen oyunlar da her dalda uyarcalar sergiliyor bugünler-
de. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun bu oyun nedeniyle
yayımladığı programda çok ilginç yazılar var. Durren-
matt'ın ınsana bakışını, güvenini de vurguluyor, eleştiri,
protesto, direnmek şansı olduğu zaman insanın vargü-
cüyle ortaya çıkmaşını söylüyor İsviçreli yazar. Yozluğu,
kokuşmuşluğu acımasızca sergilese de umut etmekten
geri kalmıyor! Çoğumuz öyle değil miyiz?
1960tan bu yana cumhurbaşkanı seçimlerini yakın-
dfen izledim başkentte. Kimi politikacıların belleği hayli
kireçlenmiş galiba! Anıları doğruları yansıtmıyor her za-
man. Muhittin Taylan'ın adaylığının desteklenmemesi
iki büyük partinin uzlaşmazlığından kaynaklandı bence.
Parlamentonun asker kÖKenli üyeieri, cumhurbaşkanı-
nın sivilleşmesi için büyük çaba gösterdi o günlerde.
örneğin Milli Birlikçiler üç kişilik bir komite kurdu. Sela-
hattin özgür, Sami Küçük ve Suphi Karaman'dan olu-
şan üçgen, siyasal partilerin önde gelen kişileriyle
konuşup sıvil bir adayda uzlaşmayı önerdiler Genelkur-
may Başkanı Orgeneral Faruk Gürler'in yasadığı deney
siyasal sahnenin başka bir kulisıni aydınlatır Faruk Gür-
ler'e seçilme güvencesi verenler, bir gecede sözlerini
de oylarını da unuttu. Sayın Korutürk'ün cumhurbaşkan-
lığina seçilmesi de uzlaşmanın başarısını kanıtlayan bir
olay siyasal tarihimizde. O dönemin AP, bu dönemin
DYP lideri Sayın Demirel uzlaşıcı politikanın tutarlılığını
yaşayarak bilen bir kişi bence. Bir politikacının tüm de-
ney ve birikimlerine karşın öğreneceği şeyler birmiyor
galiba!
Çokseslilikten söz ederken teksesliliği yaşamak acı
bir olay. Ama bir umudu yeşermeden soldurmak daha
acı bir olay. Sayın Demirel alaolarda, ekranlarda halka
söz verdiği bir programı, SHP ile imzaladığı bir protoko-
lü yasama geçirmeden Çankaya'ya çıkmayı rahatça içi-
ne sindiriyor mu acaba? Basına çok yansımıyor ama
benim çevremde çok tartışılan bir konu bu! Diyelim, bir
tryatro dönüşü yeni bir perde açılıyor düşüncelerde.
Koalisyon bozulursa ne olur, belli atılımlar, geleceğe
dönük çabalar, planlar nasıl uygulanır. Belli görevlere
gelen coşkuyla çalışan kişiler o görevlerde kalır mı, gi-
der mi? Yeşeren umut boylanır mı, solar mı?
Demokratikleşme süreci sona ermeden sağlıklı yanıt-
lar bulmak güç bu sorulara. Ülkemiz yapay oyunlara,
değişik uyarcai/klara sahne oluyor, ama o oyunların da
uyaran, eğiten bir yanı var elbet. Kişileri de, kurumlan
da daha iyi tanıyor, uyarcalara ödün vermemeyi öğreni-
yoruz.
önümüzdeki beş yüz günler için az yol almamışız!
BULMACA
SOLDANSAĞA:
1/ Yaşar Kemal'in bir ro-
manı. 2/ Yaşça ya da
boyca yakm, akran... Ar-
şının sekizde biri uzunlu-
ğundakı ölçü. 3/ Sevgi
Soysal'ın bir romanı...
Bır renk. 4/ Bilgiçlik tas-
layan kimse. 5/ Temel,
esas... Tann bağışlama-
sından yoksun kalma. 6/
Hile... Büyük Okyanus'-
ta Fransa'ya ait bir ada.
7/ Şal taklidi kumaşlara
verilen ad. 8/ Bektaşi der-
vişi... Kürekle yürütülen dar, uzun
ve hafıf tekne. 9/ Bahk yakalama
aracı... Maden ve inşaat ışçilerirun
giydiğj koruyucu başbk.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ahmet Kııtsi Tecer'in bir tiyatro
yapıtı. 2/ Kırsal kesimde büyük
topraklan olan varlıkb ve sözü ge-
çer kimse... İyi terbiye edilmemiş
vahşi binek hayvanı. 3/ Söz geçir-
me... Alüvyon. 4/ Asya'da bır ül-
ke... Şenliklerdecaddelere kurulan
süslü kemer. 5/ Gelin tacı. 6/ Kcnar süsü... Ek. 7/ Diyarbalar'ın
bir ilçesi... Yüz metre kare tulannda yüzey ölçüsü birimi. 8/
Kale duvan... Memelilerde ana ile dölüt arasmda kan alıp ver-
me işini sağlayan organ. 9/ Hafif esinti... Bilgisiz. kültürsüz
kimse.
KARTAL1.SULHHUKLK MAHKEMESİ'NDEN
Lsa;.: W3/8O karar: 993/171
hıanbul. .Sarıyer, Istinye Mah. cilt: 004/02, sayfa: 69, kütük: I88'de
nufusa kayıtlı bulunan Halim ile Esma'dan olma 1328 doğumlu Ze-
kiye Esma'nın MK'nın 369. maddesi gereğince hacir altına alındığı ve;
Istanbul, Kartal Çarşı Mah. cill: 007/08, sayfa: 84, kütük: 585'te
nufusa kayıtlı bulunan Mehmet ile Zekiye'den olma 1938 doğumlu
ve halen Yalcacık Yeni Mah. Gül Sok. No: 8'de ıkamet eden maJıcu-
nın kıa Zeynep Ufuk'un vasi olarak tayın edıldıgi ilan olunur. 12.3.1993