11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3MART1993ÇARŞAMBA • • • * CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 17 GTJNCEL CÜNEYT ARCAYtREK • Baştarafi 1. Sayfada iyi oldu derken, bu kez, asparagas haberler, bilgi taşı- yacağına bilgisizlik kokan manşetler ortalığı sarıyor. Habersizlikten kıvranan gazeteler, Çankaya ile Baş- bakanlık arasındaki sürtüşmeleri, savaş davullan çala- rak, savaş çığlıkları atarak yansıtıyorlar. Ne çare, çarpıcı olayım derken, büyük yanılgılara, yanlışlıklara düşüyorlar. örneğin, birinci 'by-pass'ın ka- bulünden sonra, öteki cepheyi savaşa sürerek heyecanı körüklemek için, "madem öyle, işte böyle" diyen Tö'- nün ilk Bakanlar Kuruluna başkanlık etmeye karar ver- diğini duyuruyorlar. Nedense "Cumhurbaşkanı başkanlığmda toplanan Bakanlar Kurulu'nun, MGK'nın da görüşünü aldıktan sonra yurdun 'bir veya birden fazla bölgesinde' veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edeceğine" ilişkin 120. maddeyi unutuyorlar. Bitlise ilk kez olağanüstü hal gidiyor. Cumhurbaş- kanı'nın Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesi anayasal zorunluk. Bir başka örnek; Adalet Bakanı Oktay'ın koltuğunu tehlikede görüyor. Haberin giriş cümlelerini okursanız, Adalet Bakanı gümbür gümbür gidiyor. Daha alttaki sa- tırlara geçince, koşullu kimi cümleler birbirini kovalıyor. Meğer '12 DYP'li gensoru oylamasında muhalefet des- tek olur ve muhalefet tam kadro Meclis'e gelirse" bir bakanı düşürmek için anayasanm buyurduğu 226 salt çoğunluğa ulaşılacakmış. Halamın bıyıkları öyle ki halamın bıyıkları çıkarsa amram olacakmış gibi bir haber. Üstelik kamuoyuna 'koalisyonu sarsan ikiolay- dan" bıri diyetakdım edılıyor. örneklerden bir diğeri; 'by-pass' icat olduğundan beri anayasal düzen taraftarı, anayasanm sadık koruyucusu ve uygulayıcısıolduğunukanıtlamayaçalışanTÛ'dengeliyor. Ustad, "Anayasayı bir defa ihlal etmekle bir şey olmaz" dememış. Üzerinden tam beş yıl geçtikten sonra tarihsel değerdeki cümleyi yalanlamayaçabalıyor. Arkadaşımız Rahmi Turana söylediğine göre 1988'de anayasanm tanıdığı süreyi hiçe sayarak erken yerel seçim- lerin beş yıldan önce yapılmasını öngören yasa hazırlat- mış. Muhalefet kıyameti koparmış, Tû de "Bir defaya mahsus beş yıldan az olabilir" demiş. işte bu kadar! Dün Hikmet Çetın'e sordum, "Senegal'e giderken aynı şeyleribanadasöyjedi"dedi.HerhaldeÇetınden "biryan- lışlık' olduğunu söylemesini bekliyor, bir tanık arıyordu. Oysa Dışişleri Bakanı, 'gazetelerde çıkan habefe göre o demeci verdiğini" söyleyerek TÖ'nün umutlarını kırmış. Şimdi, tam beş yıl sonra, yeni mantık ve sözcük oyunla- rıyla atasözlerımiz arasına giren cümlenin etkilerini orta- dan kaldırmayaçalışıyor. Dünkü DYP grubunda Demirel, yumuşak bir üslupla, TÖ'- nün savaş tehditlerini umursamadığını gösteriyor. Savaş açarım sözünün meşruiyeti kaldıracağını söylü- yor. "Demir tavında dövülür. Gelin mücadeleyi tam yapalım, iklnci yasayı da çıkaralım " diye grubuna sesleniyor. Demir tavında. Bakalım bu hafta dövülecek mi? HAVADURUMU TÜRKİYE'DE DÜNYADA Meteorolojı Genel Mudurlüğu'nden alınan bılgiye gore, yurdun ku- zey ve batı kesimlen parçalı ç<* bulutlu. Orta ve Dogu Karademz, Iç Anadolu'nun ttuzeydoğusu. Doğu Anadolu'unun kuzeyı ıie zamanla Marmara'nın batısı ve Kıyı Ege yağışlı. otekı yerler az tuiutlu geçe- cek. Yağışlar, yağmur ve yer yer sağanak. Orta ve Doğu Karadenız'- ın ıç kesımleri ıle Doğu Anadolu'nun kuzeyınde kar şeklınde olacak Hava ısıcaklığı yurdun kuzey kesımlerınde azalacak. Van Gölu nde hava parçalı çok bulutlu geçecek Adana Afyon Kğn Ankara Anlalya Aydın Bursa Çanakkale Dıyarbakır Edıme Erzufum Eskışehır Istanbu. Izmır Kars Konya Samsun TrabiOfi ZongukUt Yağmurlu ı Bulutlu Sisli Güneşli Kuran kursu enflasyonu • Baştarafi 1. Sayfada müstakil, çok katlı, çok hoca ve öğrencili, ahçılı. hademeli, şo- förlü organize kurslar haline geldiğini belirterek, "1990 yılı itibanyla ülke çapında 5 bin Kuran kursunda, 5 bin resmi, bir o kadar da fahri görevli ve 175 bin civannda öğrenci bu- lunmakta, bunlann 17 bini ha- fızlığa çalışmaktadır" görüşüne yer veriyor. Kuran kurslanyla ilgili Istanbul'daki 300 kursta alan araşürması yapan Bayrak- tar'ın bulgulan şöyle: • Öğrencilerin yüzde 52.45'i yurtlarda kahyor. Yurtlarda kalanlann genellikle hafızhğa çalışan öğrenciler olduğu görü- lüyor. • Kız öğrenci aileleri erkek öğrenci ailelerine göre daha yüksek aybk gelire sahip. Buna göre, 1990 rakamlanyla, kızla- nn yüzde 12'sinin aileleri 2 mil- yon liranın üzerinde ayhk gelire sahipken. erkeklerde bu oran yüzde 3'e düşüyor. Başka bir ifadeyle, kız öğrencilerin ailele- rinin çoğu 1990 rakamlanna göre 1 milyon liranın üzerinde aybk gelire sahipken, erkek öğ- rencilerin ailelerinin büyük bö- lümü 1 milyon liranın altında gelire sahip. Ailenin ekonomik yönden yetersiz veya sıkmtı içinde olması öğrencinin ders başansmı olumsuz yöndeetkiü- yor. • Kurslardaki öğrenalenn yüzde 58'i kurslara kendi isteği doğrultusunda geliyor. • Kurslardaki öğrencilerin yakınma konulannın başında, uygulamadaki eksiklikler ve di- siplin anlayışı geliyor. Öğrenci- lerin en çok yakındıklan konu- lar sırasıyla. öğreticilerin sert ve kurs idaresinin olumsuz tutu- mu, diğer personelin gereksiz müdahaleleri. araç gereç yeter- sizliği, isürahat için yeterli za- man obnayışı, yemeklerin kali- tesizliği, o>Tjn alanı ve bahçenin bulunmayışı geliyor. • 'Öğrencilerin yüzde 70'i kurslardaki ögrenimi yetersiz buluyor ve daha ileri bir eğitim öğretim görmekten yana kana- at belirtiv or. Öğrenciler, Kuran kurslan müfredatında değişik- lik yapılarak, Kuran meali, dini musiki. rehberlik, güzel yazı, Türkçe-hitabet derslerinin seç- meli ders olarak okutulmasın- dan yana görüş belirtiyorlar. Oruç yiyene polis dayağı Demirel OzaTa rest çekti I Baştarafi I. Sayfada sorarsanız. sabredılmişıir. Ama bir yerden sonra siyasi icra gö- revini yapamamışsa ağır so- rumluluk alır. Rejimi işletrnek gerek." Demirel sözlerim şöyle sürdürdü: "Cumhurbaşkanı derse ki Malatya'daki YSE mûdürü. Balıkesır'deki Milli Eğitim Mü- dürü benden sorulur. Nesini bi- lırsiniz ki, bu sizden sorulur. 1496 karamame muamelesi yapmış. Bir kararname 25 gün- de ancak çıkıyor. Her kararna- menin bekleme süresi 25 gün. Hâlâ bekleyen kararnameler var. Böyle devlet yürütülebilir mi? Böyle devlet yürütülemeye- ceğine göre, siyasi icra olarak gelın Çankaya'nın yeıkılennı bir bir gözden geçirelim. Tabii anayasa çızgısıne gore, hükü- met kendi içinde bazı düzenle- meler ^apmalı. Başbakanlığa tonla kâğıt gelivor. Tonla kâğı- dı cumhurbaşkanına. tonla kâğıdı başbakanlığa götürmeve gerek yok. Sorumlulukla yetki ayn yere düşmüştür. Yetkiyi sorumluluğun yanına getiriyo- ruz. Amacımız T.C. devletini daha iyi işletmek. işte reform bu. Benim görevden aldıkla- nmdan oluşan bir heyet. Çan- kaya'da teşekkül etti. Siz o kişi- leri alıp Çankaya'ya koyarsa- nız. onlar da icrayı denetlemeye kalkarsa, ayıklayın pirincin ta- şını." Cumhurbaşkanı Özal'ın by- pass yasasını veto edeceğine ilişkin haberlere de değinen De- mirel. "Veto edecekmiş, eder, onun hakkı. Bununla kalmaz- mış, hükümete savaş açarmış. Hükümet. başka bir ülkenin hükümeti mi? Bu sözlerin söy- lendiğini sanmıyorum. Ama savaş açanm derseniz. meşrui- yetiniz gider. Meşruiyetiniz gi- derse. ortada kalırsınız" diye konuştu Demirel. milletvekıl- lerine "Demir tavında dövülür. Gelin bu mücadeleyi tam yapa- lım, 2. kanunu çıkaralım" dedi • Baştarafi 1. Sayfada Olaydan sonra Emniyet Mü- dürlüğü ve valiliğe verdiği şika- yet dilekçesinin işleme alınma- masını tepkiyle karşılayan Sevinç, bir kamu görevlisinin bir yurttaşa dini baskı yapması- nın laikliğe aykın tutum oldu- ğunu savundu. Seyyar süt satı- ası olayı şöyle anlatü: "Bayramyeri merkezinden geçerken nöbetçi polis beni "gel lan buraya" diye çağırdı. Bana sert bir tavırla "At ulan o siga- rayı elinden. Sen ramazan ayın- da olduğumuzu bilmiyor mu- sun? Sigarayla dolaşmayı utanmıyor musun" diye azarla- dı. Önce şaşırdım. Bir pob's be- nim oruç tutup tutmadığıma niçi kanşıyor diye sinirlendim. Sonra bu müdahaleye hakkı ol- madığını söyledim. Bu kez beni emniyete götüreceğini söyledi. Karşı çıkınca bir ara elini ta- bancasına götürdü. Ben de "İş tabancaya sanlmakta değil. çe- kip vurmakta. Cesaretin varsa vur bakabm" dedim. Bunun üzerine vüzüme bir vumruk at- tı. Daha sonra saldırdı. Kısa süreb bir boğuşma oldu. Bu sıra- da ceketim yırtıldı. Yoldan ge- çenler hemen olay yerinde top- landı. İsmini sordum. Kendini "Veli Küçük olarak tanıtıp. "İs- tediğin >ere şikayet et" diye meydan okudu." Sürekli horlandım Şahin Sevinç. olaydan sonra hemen bir şıka>et dilekçesi ha- zırladığını. Emniyet'egiuiğinde "Polisin \urduğu yerde gül bi- ter", dendiğini, vaîiliği gittiğin- de ise "Sen yolda sigara ıçme- seydin" diye horlandığını öne sürerek şunlan söyledi: "Hem emniyette hem de vali- likte dilekçemi işleme almadı- lar. Bunun üzerine savcılığa başvurdum. Savcılık 993 1449 numarayla şikayet dılekçesini işleme kovdu. Bir vatandaş ola- rak hakkımı arayacağım. Bu- nun ıçın önce polisin kimliğinın belirlenmesini ve daha sonra da hakkında dava açılmasını iste- dim.'" Seyyar süt satıcısı. demokra- • Kuran kurslannda öğren- cilere verilen en yaygın ceza uyan görünürken, öğreticilerin yüzde 16"sı "dayak" yöntemıne başvuruyor. Bu durum öğreti- cilerin mükafat ve ceza konu- sunda yeterli bilgiye sahip olmadıklannı ve İslam kaynak- lanndaki eğitimle ilgili bilgiler- den yoksun olduklan vurgula- nıyor. Araştırmada, eğitimde dayağı savunan ve dayaksız ha- fızlık olmayacağını ifade eden- lerin bulunduğuna dikkat çeki- lerek, bu durumun öğrencilerin kurstan soğumasına yol açtığı vurgulanıyor. • Öğreticilerin yüzde 72'si eğitimle ilgili yayınlan izlemi- yor. Yine öğreticilerin yüzde 57'sinin Kuran mealini baştan sona okumadığı da araştırma- da vurgulanıyor. Buna karşın öğreticilerin yüzde 70'i mesleki formasyon yönüyle kendilerini yeterli görüyorlar. Kurslarda okutulan dini bilgiler ders kita- bı öğrencilerin yüzde 85'i tara- fından beğenilmiyor. Öğrenci- ler, cümlelerin uzun olması, resimle anlatıma yer verilme- mesini eleştirjiorlar. tik ve laik bir ülkede bu gibi baskılann yoğunlaştığını. an- cak bunun bir kamu görevlisi tarafından işlenmesinin düşün- dürücü olduğunu belirtti. Se- vinç "İslam dininde zorlama yoktur. Bu hüküm Kuran'da da var. Bir polisin görevi insan- lann oruç tutup tutmadığını ya da ramazan günü sigara içip iç- mediğini denetlemek değildir. Yasalar polislere böyle bir gö- rev vermemiştir. Laikliği. insan haklannı tehdit eden bu olay karşısında hakkımı sonuna ka- dar aravacağım" dedi. Trati'k Şube Müdürü Halit Özbek. şikayet üzerine Emniyet Müdürlüğü'nün polisin teşhis edilerek idari soruşturma açıl- ması talimatı verdiğini söyledi. Olayın gerçek yüzünün henüz bilinmediğinı ılade eden Ozbck. "Ancak bir polisin oruç tutma- yan ya da ramazan günü sigara içen birine müdahafe etmemesi gerekir. Soruşturma çerçevcsin- de hem vatandaşın hem de gö- revli polisin ifadesi ahnacak"" diye konuştu. Nâzun Hikmet için Danıştay'a başvuru OLAYLABM ARDINDAKI • Baştarafi 1. Sayfada gönderdği yetki yasa tasarısıyla KHK (Kanım Hükmünde Ka- rarnamej yönıemine başvurmak istiyor. İnsan Hakları Bakanlığı Teşkila: Yasası bir türlü parla- mentodm çıkmıyor; Kadm ve Kentleşme Bakanlıkları için du- rum aııı... Meclis'in bu konu- lardaki tıkanıklığım KHK'ler yolu ilt açtnak ne anlama geli-, yor? KHK iki yanı keskirt kılıç gibi olunluya da olumsuz amaç- lar içtnkuüanûabilir. 5ÖO 'incü gün yaklaştıkça, koalis\on hükümetinin, hızlan- ma genğinin ağırlığım daha çok duyumadığı anlaşılıyor. Bir İn- san Hckları Bakanlığı 'nın teşki- lat yasasının 500'ûncü güne dayanması düşündürücüdür. • Türkiye 1993 te "83 Rejimi"- nin kıskacındadır. Bu kıskaç açdmadan demokratikleşme gerçekleşmiş sayılamaz. 12 Ey- lü'l askeri hükümetinin başbakan yardımcısmın bugün Cumhur- başkanlığı koltuğunda otunnası, eski masallardaki anlatım biçi- miyle vurgulanabilir: Az gitmiş- ler, uz gitmişler. bir de arkaları- na dönüp bakmışlar ki bir arpa boyu yol gitmişler... _m1993 Türkiyesi'nîn sorunu, Özal-Demirel çekismesi değil; demokrasi davasında düğümle- nivor. ••• • Baştarafi 1. Sayfada Hikmet'in dünyaya mal ol- muş bir sanatçı olduğunu be- lirterek. "Bütün dünyanın sahip çıktığı bir Türk sanatçı- sının bizim ülkemizin yöne- timleri mutlaka gerekli ilgili göstemnelidir ve göstermek zorundadır" dedi. "Nâzım'a Yurttaşhk Hak- kı" sloganıyla başlatılan imza kampanyası sürerken. bu ko- nudaki "hukuksal savaşım" da devam ediyor. Danıştay 10. Dairesi 24 şubat çarşamba günü 42 yıl önce Nâzım Hik- met'i Türk vatandaşlığından çıkaran Bakanlar Kurulu ka- rannın düzeltilmesi için açılan davayı reddeden mahkeme karannı onayladı. Bu karan basın aracıhğıyla öğrendikle- rini belirten Samiye Yaltınm'- ın avukatlan Halit Çelenk, Atil- la Coşkun, Bilgin İnanç ve Me- İSTANBUL BÜYÜKSEHİR BELEDİYE BAŞKANLIGI'NDAN İHALE İLANI —SARIYER TARABYA MAH. KASIMPATI SOK. 73 PAFIA, 960 ADA, 46 PAR- SEL SAYILI 17.480 M* ALANLI TAŞINMAZ ÜZERİNDE BULUNAN 7 NOLU 1748/17480 ARSA PAYLI VİLLANIN SATIŞ İHALESİ YAPIUVCAKT1R. 1- Sarıyer Tarabya Mah. Kasımpatı Sokak 73 pafta, 960 ada, 45 parsel sayılı 1"<480 m 2 alanlı taşınmaz üzerinde bulunan 7 nolu 1748/17480 arsa payiı villanın sîış işi 3.085.000.000r- TL. + KDV sanıl değerie ihale otacaktır. 3eçici teminatı: 92550.000r- TL. Şartnamesi: Emlak Md.ğünden görûlebilir. Yukarıda yazılı iş 16 MART1993 günü saat 11.00'de İstanbul Büyük Şehir Bele- <j/e Encümeni'nde 2886 sayılı devlet ihate yasasının 36. maddesine göre kapalı zrf arttırma usulü ile şartnamesi uyannca ihale olacaktır. İhaleye katılmak isteyenlerin belediyeye müracaat etmeleri gerekmekte otup, şrtnamesinde yazılı belgelerie biıiikte (teklifleri iceren kapalı zarfları da saat 1.00'a kadar) yukarıda yazılı ihale gün ve saatinde İstanbul Büyükşehir Belediye tıcümenı'nde hazır bulunmanız gerekmektedir. İlan olunur. Basın: 21299 tin ŞekercioğJu karann kendile- rine resmen tebliğinden sonra ikincı bir girişimde bulunacak- lannı vurguladılar. Yasaya göre karann resmen tebliğinden sonra 15 gün içinde "karann düzeltilmesi için baş- vuruda bulunma hakkı" var. Şekercioğlu. Nâzım Hikmet'in Türk vatandaşlığından çıkanl- ması karannın "siyasi" olduğu- nu vurgulayarak. şu değerlen- ûirmeyi yaptı: "Danıştay'ın konuyu biraz geniş yorumlaması gerekiyor. Ancak çok katı bir yaklaşım içi- ne girdiler. Bugün Nâzım Hik- met'in vatandaşlıktan çıkanldı- ğı günlerdeki ortam yok. I4l. 142 kalktı. Nâzım'ın şiirlerinin okullarda ders kitaplarında yer alması sözkonusu. Oyunlan devlet üyatrolanna da girdi. Aslında bu işin en kestirme yo- lu Bakanlar Kurulu'nun karan düzeltmesi ve Nâzım'a Türk vatandaşhğının iadesidir." Nâzım Hikmet'in Türk va- tandaşlığına yeniden kabülü konusundaki engellerin halkın isteği doğrultusunda kendili- ğinden kalkacağını vurgulayan Kültür Bakanı Fikn Sağlar şunlan söyledi: "Bundan önce olan olaylar. o gunun mantığından kaynak- lanmaktadır. Artık 49. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yö- netimde olduğu bir Türkiye'de, bütün dünya uluslan ailesi için- de son derece saygın bir yeri olan Türkiye'de. demokratik- leşme ancak bütün kurum ve kurallannın oluşmasının yanı- sıra, ülkenin değerlerine sahip çıkmakla da sağlanacaktır. Nâ- zım Hikmet de bu değerlerden bir tanesidir. Nâzım Hikmet'e sahip çıkılacaktır. Sahip çık- mak için kişilerin düşünceleri önemlı değil, halkın isteği Önemlidir. Halkımız Nazım Hikmet'in bir Türk şairi oldu- ğunu söylüyor ve ona sahip çı- kıyorsa, bu konuda engel olan her tür olay zaten halkın isteği karşısında kendiliğinden kalka- caktır." Edinilen bilgiye göre Bakan- lar Kurulu'nun Nâzım Hik- met'i Türk vatandaşlığından çıkaran Bakanlar Kurulu kara- nnı kaldırması için İçişleri Ba- kanlığı'nın yazılı bir başvuruda bulunması gerekiyor. Bu konu- da değerlendirmesini aldığımız hukukçular Nâzım Hikmet'in ilk kez Türk vatandaşı olmaya- cağını anımsatarak konunun "vatandaşlık yasası" kapsa- mında değerlendırilmemesi ge- rektığıni vurguladılar. Hukuk- çular. Bakanlar Kurulu'nun 1951'deki karannı kaldıran bir kararname yayınlamasının her- şeyi çözeceğini açıkladılar. 1951 tarihü karar Nâzım Hikmet'i Türk vatan- daşlığından çıkaran 25 Tem- muz 1951 tarihli 13401 nolu Bakanlar Kurulu karan şöyle: "Pasaportsuz olarak Istan- bul'dan Romanya'^a kaçan ve Bakanın açıklaması Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Başbakanhk'a sundu- ğu yasa taslağı ile Kuran kurs- lannın bakanlık bünyesine alın- ması ve bu kurslarda görülen eğitimin "zorunlu eğitimden sa- yılmasını" öngörüyor. Buna göre, "Milli Eğitim Bakanlığı'- nın öngöreceği, onaylayacağı, gözetim ve denetimini yapacağı öğretim programlan ile, yönet- meüklerin uygulanması şarüy- la, 5 yıllık ilkokul üzerine en az 3 yıl süreli Kuran kurslannda verilen eğitim zorunlu eğitim- den" sayılacak. Zorunlu eğiti- min 8 yıla çıkanlmasını öngö- ren yasa taslağmın amaa, ilk ve ortaokul kademesiyle birlikte, bir çocuğun en az 8 yıl zorunlu eğitim yapmasını içeriyor. Tas- lak, Kuran kurslanna devam îden öğrencilerinin 3 yılbk Ku- ran kursu eğitimini, ortaokula denk kabul ediyor. Bu kurslan tamamlayan öğrenciler, ortao- kul dışardan bitinne sınavlann- da başanlı olduklan takdirde, bir üst öğrenim kunımuna de- vam edebilecek. Emniyet Müdürü Ilhan Şe- ner. soruşturma bitmeden poli- sin ismini açıklamalannın yan- lış olacağmı savunarak olayla ilgili olarak şunlan söyledi: "Olay yaptığımız ilk araştırma- lara göre sigaradan kaynaklan- mamış. sütçü yol vasıtalara açıkken seyyar arabasıyla geç- mek istemiş. Bunun üzerine polis uyannca küfür etmiş ve el kol hareketlerinde bulunmuş. Soruşturma sonucu gerçeği or- tayaçıkaracağjz." Yoğun tepkiler Olaya bazı demokratik kuru- luşlar. meslek odalan ve sendi- kalar tepki gösıerdi. Bu olayda laikliğin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Ba- ro Başkanı Av. Tuncer Yılmaz, "De\ letin polisinin oruç tutma- >an birine karşı şiddet göster- mesi düşündürücü" dedi. Baro olarak olaşın takipçisi olacak- lannı açıklayan Yılmaz. aynca polisin tutumunu kınadıklannı ifade etti. oradan da Moskova'ya giderek havaalanında memleketi aley- hinde beyanatta bulunduğu ve müteakiben radyo yayınlann- da Türkiye'nin hükümet şekli ve idare edenler aleyhinde geniş propaganda kampanyasına gi- rişerek komünizmi ya>Tnak maksadı güden neşriyatıyla Sovyet hükümetinin verdiği hizmeti ifa etmekte olan maruf komünist Nâzım Hikmet Ran'- ın kendisine bu hizmeti terk etmesi konusunda yapılacak tebligatın da bir fayda vermeye- ceği mülazaa edildiğinden Türk vatandaşlığından çıkanlması için İçişleri Bakanlığı'nın 25.7. 1951 .tanhli ve 40945 sayılı yaa- sı üzerine 1312 sayılı kanunun 19. madesine göre Bakanlar Kurulu'nca 25.7.1951 tarihinde kararlaştınlmıştır." PENCERE • Baştarafi 2. Sayfada yetçilik, monarşiye göre ileri bir aşamadır, demokrasiye dönüşümün çekirdeğinde vardır. Ancak bir tek'milliyetçilik'yok;özündeveçıkışçağında ilerici nitelikler taşıyan milliyetçiliğin gerici, baskıcı, ya- yılmacı türleri günümüzde de görülüyor. Balkanlar'da Nazizm hortlamadı mı? • Anadoluda çeşitli etnik güçlerin bir arada ve barış içinde yaşayabilmesi için şoven duygulardan arınmak gerekiyor. En kötü duygular, milliyetçi eğilimleri kan da- vası gibi algılamaktan doğar. Dinsel bağnazlık, Batı'da laiklik süzgecinden geçerek yumuşadı; şovenlikten arınmak da insanlaşmanın bir aşamasıdır... TEŞEKKÜR By-pass amebyatımı gerçekleştirerek beni yeniden dünyaya kazandıran, değerli Op. Dr. ATÎLLA KAYIHAN'a ve yoğun bakımda ilgisini esirgemeyen başta hemşire Semra Tan olmak üzere tüm Haydarpaşa Kalp ve Göğüs Cerrahisi Merkezi personeline teşekkürederim. ŞERİF SUBAŞI GOZLEM UĞUR MUMCU • Baştarafi 1. Sayfada sakçı yüzü ile görünmüş; sosyalist aydınlar yıllarca ce- zaevlerinde ve sürgünlerde yaşamışlardır. Ve bu aydınlarımızın çoğu da Kurtuluş Savaşı ile ilgili incelomeler. araştırmalar yapmış ve şiirler yazmışlar- dır. Nâzım Hikmet'ten Şevket Süreyya Aydemir'e, Ayde- mir'den Dinamo'ya, Dinamo'dan Kemal Tahir'e, Kemal Tahir'den Doğan Avcıoğlu'na, Ilhan Selçuk'a ve İlhami Soysal'a kadar cezaevlerinde yatan, işkence gören ay- dınlarımız Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı anlatan kitap- lar yazmışlar, incelemeler yapmışlardır. Nâzım Hikmet "Kurtuluş Savaşı Destanı "yla, Aydemir "Tek Adam" ve "Ikinci Adam" adlı kitaplarıyla, Dinamo "Kutsal/syan;"yla,KemalTahir "YorgunSavaşç/'sıyla, Avcıoğlu "Milli Kurtuluş Tarihi", Ilhan Selçuk "Yüzbaşı Selahattin'i Romanı", İlhami Soysal "150'likler" ve "İş- birlikçiler" adlı kitapları ile gelecek kuşaklara Kurtuluş Savaşı'nı ve kurtuluş savaşçılannı anlattılar. Velidedeoğlu ndan Prof. Tarık Zafer Tunaya'ya ve Muammer Aksoy'a kadar yine ilerici aydınlarımız, Ata- türk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı tanıttılar. Bu aydınlarımız hemen hepsi de devletten baskı gör- düler. Nâzım, Kurtuluş Savaşı Destanı'nda Atatürk'ü şöyle anlatmıştı: - Birden bire beş adım sağında / O'nu gördü / Paşalar 'O'nun arkasındaydılar / 'O' saati sordu. / Paşalar 'üç' dediler / Sarışın bir kurda benziyordu / Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı / Yürüdü uçurumun başına kadar / Eğilip durdu / Bıraksalar / Ince uzun bacakları üstünde yaylanarak / Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi akarak / Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı. Nâzım, yıllar sonra yazdığı bir başka şiirde de Kuvay-i Milliye şehitlerini şöyle anlatmıştı: - Şehitler, Kuvay-i Milliye şehitleri / Sakarya'da, inönü'de, Afyon'dakiler I Dumlupınar'dakiler de elbet I Ve Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler I Siz toprak al- tında ulu köklerimizsiniz I Yatarsınız a/ kanlar içinde. Kurtuluş Savaşı, ülkesi ve halkı için bu kadar yürek- ten, bu kadar içten duygulan sözcüklere işleyen Nâzım Hikmet, ne yazık ki "Sen esirliğim ve hürriyetimsin I Çıp- lak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin l Sen memleketim- sin" diye diye "Ulaştıkça ulaşılmaz olan hasretimsin" diye diye büyük acılarla kavrularak Moskova'da öldü. Bugün Nâzım Hikmet'ten yurttaşhk hakkı bile esirge- niyor. Kurtuluş Savaşı türkülerini seslendiren Ruhi Sı/'dan ölüm döşeginde bile pasaport esirgenmemiş miydi? Nedir bunca yıldır sosyalist aydınlara çektirilen bu çi- leler. bu baskılar. bu hapisler, bu işkenceler... Nedir? Nedir? Nedir? Bu insanlar yıllardır devlet eliyle suçlanıyorlar karala- nıyorlar ve devlet eliyle çamura bulanıyorlar. Çamura fırlatılıyorlar, ama tohum gibi toprağa düşü- yor bu insanlar. Toprağa düşüp, yeniden yeşerip filizle- niyorlar. Tıpkı kırçiçekleri gibi. Tıpkı kardelen çiçekleri gibi ve tıpkı dikenli tel örgülerin dibinde açan gelincikler gibi. Ne kadar baskı yapılırsa yapılsın, tohum olup, dal olup yeşeriyorlar; düşünce olup gelişiyorlar, inanç olup hay- kırıyorlar. Bu aydınlarımıza devlet adına çileler çektirenler ne olıîyor? Ne olacak? Unutuluyorlar. Yalnızca bu aydınla- rın adları yaşıyor. Kelepceler paslanıyor; demir parmaklıklar çürüyor, karanlık odalardaki işler sararıyor. "Nâzım Hikmet"\ kimler mahkûm etti? Dinamo'ya sür- gün cezaları verenler kimlerdi? Avcıoğlu'na, ilhan Sel- çuk'a ve ilhami Soysal'a işkence yapanlar kimlerdi?.. Hangi paşaydı? Hangi savcıydı? Hangi yargıç ve hangi polis şefi? Ve hangi işkenceci? Bileniniz, anımsayanınız var mı? Yok. Adları bilinenler de teker teker unutuluyor- lar. Ve unutulacaklar. Bu aydınlarımız, dünden bugüne, ciltler dolusu kitap- ları ile dillerden düşmeyen şiirleri ve kulaklarda çınla- yan o gür sesleriyle yaşıyorlar. Ve yaşayacaklar. Dinamo, Kurtuluş Savaşı'nı anlatan sekiz ciltlik "Kut- sal İsyan" kitabını bırakarak aramızdan ayrıldı. Ya onu hapseden, sürgünlere yollayan ve bunca acıyı çektiren- ler; arkalarında, vicdanlarında paslanmış kelepceler dışında, söyler misiniz, ne bıraktılar?.. Mizansen fotoğrafa dava Baştarafi 1. Sayfada dürmeye tam teşebbüsten" da- 'va açmaya hazırlanıyorlar. İstanbul Cumhuriyet Baş- savcısı Avni Bilgin, jandarmala- nn, gazetecilere fotoğraf çek- tirtmek için fırar girişiminde bulunanlara gardiyan elbisesi gjydirdiklerini beürterek. "Bu- nun için soruşturmaya gerek yok" dedi. Bayrampaşa Cezaevindeki fırarla ilgib olarak üç infaz me- muru daha tutuklandı. Gecen hafta Bayrampaşa Cezaevi'nden firar girişiminde bulunurken yakalanan, jandar- malar tarafından tanınmaya- cak hale getirilene kadar dövü- lerek sonradan gardiyan elbise- leri giydirilen beş tutuklunun avukatlan, olayın sorumlulan hakkında Türk Ceza Yasasf- nın 450'nci maddesinin "Cana- varca bir his zevkiyle veya iş- kence ve tazıp üe ıka eaiiirse, taammüden ifa olunursa" şek- lindeki fıkralan uyannca suç duyurusunda bulunma ve dava açma hazırlığı yapıyor. Firar gi- rişiminde bulunanlann avukat- lanndan Yûksel Hoş, müvek- killerinin 'kim vurduya' getiril- mek istendiğini belirterek, "Giysileri zorla giydirmek kav- ramını ben doğru bulmuyo- rum. Öyle dövülmüşler ki, tep- ki gösterecek halleri kabnamış. Amaçlan, müvekkillerimizi da- yaktan öldürerek 'kim vurdu- ya' getirmekti" dedi. Hoş, ce- zaevinde de büyük yönetim boşluğu olduğunu gözledikleri- ni bildirdi. Suç duyurusunun önümüzdeki hafta yapılacağı belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Baş- savası Avni Bilgin. fırar girişi- minde bulunanlann lacivert ceketlere kırmızı kurdele taka- rak elbiselerini gardiyan elbise- lerine benzeüneye çabşuklanm. yakalandıktan sonra da 'gaze- tecilere fotoğraf çektirmek için' jandarmalar tarafından gerçek gardiyan elbiselerinin giydiril- diğini belirterek, "Sadece resim çektirtmek için giydirmişler. Bunun için soruşturmaya gerek yok" dedi. İntikam aldılar Öte yandan PKK davasın- dan dün dört gün gecikmeyle tahbve olan ve C Blok'ta kalan Akifıpek, fırar olayından sonra cezaevinde kendilerinden inti- kam alındığını öne sürdü. Has- ta mahkumlann hastaneye ya da re\ire götürülmediğini öne süren İpek. "Keyfı tutumlarla mahkemesi olan insanlan mah- kemeye göndermediler. Her gece çatıya ateş açıyorlar. Her gece mahkumlara saldın var. Tutuklu ve hükümlülerin can- lan tehlikede" diye konuştu. Bazı gazetelerin de fırar olayı- nın ardından cezaevinde yatan- lan hedef gösterici yayınlar yaptığını iddia eden Aİcif İpek, "Cezaevi yönetimi şimdi tutuk- lu ve hükümlülerden öç alıyor. Tamamen keyfı tutumla hare- ket edip talana yönelik arama- lar yapıyorlar" dedi. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki fırar olayında ihmali görülen memurlar hakkındaki tutukla- malar devam ediyor. " Kayıt- sızbk ve tedbirsizİik sonucu fı- rara neden olmak suçundan tutuklanmalan istemi ile dün Eyüp 1 .Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen beş memurdan üçü tutuklandı. Tutuklananlann isimleri şöyle: İnfaz koruma baş memuru Ali Çabşkan. infaz memuru Adnan Yurtlu, infaz memuru Mustafa Vuran. Ce- zaevinden 7 tutuklunun firan ile ilgili başlatılan soruşturma sonunda bugüne kadar, arala- nnda 2. Müdür Haydar Kıhç'- ında bulunduğu yedi cezaevi görevlisi tukuklanmış oldu. Aileler telgraf çekti Bayrampaşa Ceza ve Tutu- kevindekilerin aileleri dün Bayrampaşa postanesinden Adaleı BakanlığYna telgraf çe- kerek. fırarlar bahane edilerek cezaevlerindeki baskılann artü- nldı&ını bclirttiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle